Jump to content

Büyük Patlama Kuramı, Evrenin Başlangıcı ve Hudus Delili Üzerine


Recommended Posts

Emrecim, maksatım seni kırmak değildi. Ama bazen bazı gerçekleri kırıcı olmadan ifade etmek maalesef mümkün olmuyor. Kusura bakma.

Evrenimizin zamanının bir başlangıcı olması demek -yani 0 noktası- bu başlangıca getiren başka bir uzamsal zamanın olmadığı anlamına gelmez. Burada sonsuzluktan bahseden kişi bizim evrenimizin zamanının bir başlangıcı olmadığından bahsetmiyor. Bunu anlamak bu kadar mı zor! Özdek sonsuz denmekte. Yani hep var denmekte. Özdeğin değişimi elbette bir 0 noktasından itibaren bizim evrenimizi ve zamanını yarattı. Ancak özdek yoktan varolmadı. Çünkü özdek hep vardı. Karadeliklerin informasyonu yok etmediğini hatırla. Özdeğin dönüşümü,değişimi söz konusu. Özdeğin miktarının sonlu olması da birşey değiştirmez. Ancak hep varolması ve kendi içinde sürekli değişmesi önemli olan ve anlaşılması gereken. Bu öz’ün adına sicim de diyebilirsin.Açık ve kapalı uçlu şeklinde ki partiküllerde diyebilirsin. Sicimler’in osilasyonu, devinimi farklı uzaylar farklı boyutlar oluşturabilir. Bu devinim süreci içerisinde bizim evrenimizin bir başlangıcı olması bu dönüşümün bu etkileşimin bir parçası olduğunun bir ifadesidir. Bizim evrenimizin zaman boyutu ile bizim evrenimizi oluturan koşulların zamanı elbette aynı olamaz. Işık hızının en düşük hız olduğunu bir düşünsene.Entropinin tersine çevrildiği bir evren hayal edebilirmisin.Peki bu uzayların çok boyutlu olduğunu. Bunlar matematiksel olarak mümkün. Ancak senin anladığın sonsuzluk fiziki gerçeklikte yok. Ama hudutsuzluk var. Bunlar aynı kavramlar değil. Hudutsuzluğu ise ancak matematikte ki boyutlar kavramını anlarsan anlayabilirsin.Evrenin de bir hududu bulunmuyor. Bak sana bir örnek:

post-2756-1206140094_thumb.jpg

Ve şu siteye bir göz at lütfen.

http://www.maths.uwa.edu.au/~mike/PURE/gizmo1.html

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 204
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Emrecim, maksatım seni kırmak değildi. Ama bazen bazı gerçekleri kırıcı olmadan ifade etmek maalesef mümkün olmuyor. Kusura bakma.

Evrenimizin zamanının bir başlangıcı olması demek -yani 0 noktası- bu başlangıca getiren başka bir uzamsal zamanın olmadığı anlamına gelmez. Burada sonsuzluktan bahseden kişi bizim evrenimizin zamanının bir başlangıcı olmadığından bahsetmiyor. Bunu anlamak bu kadar mı zor! Özdek sonsuz denmekte. Yani hep var denmekte. Özdeğin değişimi elbette bir 0 noktasından itibaren bizim evrenimizi ve zamanını yarattı. Ancak özdek yoktan varolmadı. Çünkü özdek hep vardı. Karadeliklerin informasyonu yok etmediğini hatırla. Özdeğin dönüşümü,değişimi söz konusu. Özdeğin miktarının sonlu olması da birşey değiştirmez. Ancak hep varolması ve kendi içinde sürekli değişmesi önemli olan ve anlaşılması gereken. Bu öz?ün adına sicim de diyebilirsin.Açık ve kapalı uçlu şeklinde ki partiküllerde diyebilirsin. Sicimler?in osilasyonu, devinimi farklı uzaylar farklı boyutlar oluşturabilir. Bu devinim süreci içerisinde bizim evrenimizin bir başlangıcı olması bu dönüşümün bu etkileşimin bir parçası olduğunun bir ifadesidir. Bizim evrenimizin zaman boyutu ile bizim evrenimizi oluturan koşulların zamanı elbette aynı olamaz. Işık hızının en düşük hız olduğunu bir düşünsene.Entropinin tersine çevrildiği bir evren hayal edebilirmisin.Peki bu uzayların çok boyutlu olduğunu. Bunlar matematiksel olarak mümkün. Ancak senin anladığın sonsuzluk fiziki gerçeklikte yok. Ama hudutsuzluk var. Bunlar aynı kavramlar değil. Hudutsuzluğu ise ancak matematikte ki boyutlar kavramını anlarsan anlayabilirsin.Evrenin de bir hududu bulunmuyor. Bak sana bir örnek:

post-2756-1206140094_thumb.jpg

Ve şu siteye bir göz at lütfen.

http://www.maths.uwa.edu.au/~mike/PURE/gizmo1.html

Dragon'cuğum sadece beni güldürüyorsun :) Sen beni değil, ben seni kırdım gerçekleri göstererek. Ve sen de panik halinde saldırdın hepsi bu.

1- Bu anlattıklarını bilmediğime, anlamadığıma kendini o kadar şartlandırmışsın ki, ancak yobazca bir şeye sarılmak zorunda olduğundan böyle kendini komik duruma düşürdün.

Bak yıllar önce bu konuları ben bizzat forumlarda açmıştım, sana bir örnek:

http://www.alternatifforum.org/archives.ph...erk%C3%9Cp/6481

Bir üst boyutta yaşayanın alt boyuttakine neler yapabileceğini, kendi içinde sınırsız gibi gözüken bir aralığın üst boyut yardımıyla nasıl anında aşılabileceğini yıllardır insanlara anlatan benim.

Daha sen söylediklerimi anlayabilmekten uzaksın.

2- Göreceli sonsuzluk sonsuzluk falan değildir, bunlar materyalist felsefeyi ayakta tutmak için zorlamlarla oluşturulan zırvalardır diyorum.

Bir iki boyutlu varlık için üstünde yaşadığı top sınırsız sonsuz "gibi" gelecektir. Ama gerçekte o top sınırlıdır.

Aynı şekilde evrenimiz dört veya 11 boyutlu da olsa sınırlıdır.

3- Aynı şekilde zaman da başlangıcı olan ve sınırlı bir varlıktır. Sonsuz zaman gibi bilim kurgularınız sizi kandırmasın diye gözünüzü açıyorum .

Herşey yoktan var oldu Dragon'cuğum, artık sen de körü körüne masallara inanmayı bırakarak gerçeğe yöneleceksin.

Bilime ve akla daha ne kadar sırt çevirebilirsin ki zaten :)

4- Dediğim gibi "din alanında falanca alim, matematik alanında filanca alim şöyle buyurdu ve doğrudur" şeklindeki dogmalara sarılman, sadece senin gerçeklerden kaçmanı sağlamaktadır.

Gösterdiğim gibi AB sonsuz falan değil.

Boşver o materyalist yobazların bir ton abuk sabuk kıvırmalarla ürettikleri komedileri.

Selam ve sevgiler.

tarihinde Emre1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben ne anlatmışım sen ne yazmışsın Emrecim,

Evrenin hala sınırlı olduğunu söylüyorsun ve boyutları yıllardır anlatıyorum insanlara diyorsun. Bu acep nasıl bir çelişkidir. Evrenin hudutsuz oluşu seni rahatsız etmişe benziyor. Elbette bir eğri tek boyutta sınırlı görünür.Halbuki bu eğri hudutsuzdur. Ancak üst boyutlarda bunun bir eğri olduğu anlaşılabilir. Herneyse Bilim’in ve aklın zirvelerinde olduğun için bunları anlatmama gerek yok sana.

Bu arada, benim yanlışa yanlışa demem panic olduğum anlamına mı geliyor? İyi o zaman panic olmadığımızı düşünmen için hep doğru söylüyorsun diyelim sana. Hasbinallah… :)

Beğenmediğin ispat ile kendi ispatı karşılaştır bakalım.

http://www.4shared.com/file/40802822/41c19...suzuSaymak.html

http://www.4shared.com/file/41510263/d2bd1d6a/R2Resleme.html

Yokluk’tan gelindiği masallarına kendini fazla kaptırma sakın. Bilim’in ve aklın zirvelerinden öyle mi görünüyor yoksa? Halbuki bunlar asırlar öncesine ait şeyler. İnsanlık epey bir bilgi biriktirdi bugüne kadar. Desene Bilim'de ne kadar ilerlersek yukarılara, asırlar öncesine döneceğiz.

Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben ne anlatmışım sen ne yazmışsın Emrecim,

Evrenin hala sınırlı olduğunu söylüyorsun ve boyutları yıllardır anlatıyorum insanlara diyorsun. Bu acep nasıl bir çelişkidir. Evrenin hudutsuz oluşu seni rahatsız etmişe benziyor. Elbette bir eğri tek boyutta sınırlı görünür.Halbuki bu eğri hudutsuzdur. Ancak üst boyutlarda bunun bir eğri olduğu anlaşılabilir. Herneyse Bilim?in ve aklın zirvelerinde olduğun için bunları anlatmama gerek yok sana.

Bu arada, benim yanlışa yanlışa demem panic olduğum anlamına mı geliyor? İyi o zaman panic olmadığımızı düşünmen için hep doğru söylüyorsun diyelim sana. Hasbinallah? :)

Beğenmediğin ispat ile kendi ispatı karşılaştır bakalım.

http://www.4shared.com/file/40802822/41c19...suzuSaymak.html

http://www.4shared.com/file/41510263/d2bd1d6a/R2Resleme.html

Yokluk?tan gelindiği masallarına kendini fazla kaptırma sakın. Bilim?in ve aklın zirvelerinden öyle mi görünüyor yoksa? Halbuki bunlar asırlar öncesine ait şeyler. İnsanlık epey bir bilgi biriktirdi bugüne kadar. Desene Bilim'de ne kadar ilerlersek yukarılara, asırlar öncesine döneceğiz.

Selamlar...

Ne oldu oldukça şaşırmış gözüküyorsun Dragon'cuğum :)

Ezberini bozup seni rahatsız ettiğimin farkındayım. Böyle hurafelerin üzerine birşeyler bina edip kendinize zulmetmenize daha fazla seyirci kalamazdım.

Üç boyutlu bir top, üstünde yaşayan 2 boyutlu canlılara sınırsız gibi gelse de aslında sınırlıdır dedik. Zaten o 2 boyutlu varlıklar da ilerleyen bilim ve teknolojileriyle bunu birgün anlıyorlar.

Tıpkı şu an bizim evrenimizin aslında sınırlı olduğunu anlamamız gibi.

Tıpkı zamanın ve maddenin yoktan yaratıldığını ve birgün tekrar yok edileceğini anlamaya başlamamız gibi.

İkincisi;

Asırlar öncesine ait olan, hatta binlerce yıl öncesine ait olan "evrenin hep var olduğu ve olacağı masalıdır".

Ama modern bilim bu masalınızı yıktı.

Kuran da bilimle aynı şeyi söyledi.

Binlerce yıldır insanların inandığı ezeli ve ebedi evren modelini yıkıyordu.

Eskiden bırak materyalistleri, yaratıcıya inananlar bile ezeli ve ebedi evren modelini savunuyordu (ilahi kitaplara yönelmişler hariç tabii)

Hatta yıldızlar bile ölümsüz-ebedi ışık kaynakları zannediliyordu .

http://www.bigbang.gen.tr/bolum1.asp

Ama artık bu eski çağlardan kalma hurafelere sen de inamayacaksın öyle değil mi sevgili Dragon:)

Evrenin hem zaman olarak, hem de çap olarak sınırları var.

"Göreceli sonsuzluk" gibi kendini kandırmacalar da artık sarılmak zorunda olduğun yılanlar olmasın. Onun yerine cesursa yüzerek karaya çık.

Tıpkı bilimin ve Kuran'ın söylediği gibi.

Yoktan var edildik, sonra tekrar yok olacağız.

Ve bu evrenin sonu senaryolarından Big crunch'ın, yani Kuran'ın söylediği şeklin gerçek olduğu da hiç kaçınılmaz olarak karşına dikilecek.

Bu yüzden ateizm gibi hurafe inanç ve dinleri bir kenara bırakarak akla ve bilime yönelmeliyiz Dragon'cuğum.

Gördüğün gibi bir ton zorlamayla bile gerçek örtülmüyor.

Selam ve sevgiler.

tarihinde Emre1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Üç boyutlu bir top, üstünde yaşayan 2 boyutlu canlılara sınırsız gibi gelse de aslında sınırlıdır dedik. Zaten o 2 boyutlu varlıklar da ilerleyen bilim ve teknolojileriyle bunu birgün anlıyorlar.

Bu aklıma neyi getirdi biliyormusun? Güneş’in balçık içinde batmasını düşünüyor olmasın şu iki boyutlu canlılar? Ya da ilk once kendi toplarını evrenin merkezi olduğunu ve etrafında güneşin kendi etrafında döndüğünü. İyi ki Bilim’i geliştirmişler yoksa halleri perişanmış şu hayali canlılarımızın.

Tıpkı şu an bizim evrenimizin aslında sınırlı olduğunu anlamamız gibi.

Hadi ya sınırlı demek? Peki neyin içinde sınırlanmış durumda bu evren? Tuhaf yahu. Hem boyutlardan çakıyorum diyeceksin hemde sınırdan bahsedeceksin. Cidden tuhaf.

Hatta yıldızlar bile ölümsüz-ebedi ışık kaynakları zannediliyordu .

Bu da bana neyi hatırlattı biliyormusun? Cinleri ve şeytanları. Onlara hani yukarıya çıkıp bilgi çalmasınlar diye fırlatılan taşları. Sonra yıldızları kandil sanan zavallıları. Heyhat! Durum bu işte Bilim’in ve aklın zirvelerinde.

Yoktan var edildik, sonra tekrar yok olacağız.

Ve bu evrenin sonu senaryolarından Big crunch'ın, yani Kuran'ın söylediği şeklin gerçek olduğu da hiç kaçınılmaz olarak karşına dikilecek.

Big Crunch’un olacağına dair kesin bir şey yok ama diyelim ki oldu sen bunu yok olacak manasında mı algılıyorsun. Evet evet Kara deliklerde de senin bu mantığınla hareket edenlerin halini gördük. Onlarda karadeliklerde herşeyin yok olduğunu sanıyorlardı ama gerçek bu değildi.Yokluk mokluk hepsi palavra Emrecim. Kendini kurtar artık şu anti bilimsel tavırlardan.

Ateizm işte zırvalara inanmamak demektir. Bu yüzden bir tür inançsızlıktır.

Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Belki de uzay-zamanin sinirsizligini algilamanin bir baska yolu da Hawking'in "sanal zaman" modeline bir goz atmak. Bu modelin temel anlami cekimsel tekliligin sonsuzlugunu ortadan kaldirmak icindir. Zira cekimsel teklilik (gravitanional singularity) gercek zaman boyutunda bilinen fizik yasalaranin uygulanmasini engeller. Ornegin "Big Bang" gercek zamanda bir teklilik olarak gorunur. Ama sanal zamanla gorsellestirildiginde teklilik ortadan kalkar ve "Big Bang" zaman-uzayda herhangi (rastgele) bir nokta gibi gorunur. Bu anlamda ilgilenenlere onerebilecegim kaynaklar (ne yazik ki Turkce kaynaklardan haberdar degilim):

http://en.wikipedia.org/wiki/Imaginary_time

http://en.wikipedia.org/wiki/The_Universe_in_a_Nutshell

http://books.google.com.au/books?id=rp-SAA...e+in+a+nutshell

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu aklıma neyi getirdi biliyormusun? Güneş?in balçık içinde batmasını düşünüyor olmasın şu iki boyutlu canlılar? Ya da ilk once kendi toplarını evrenin merkezi olduğunu ve etrafında güneşin kendi etrafında döndüğünü. İyi ki Bilim?i geliştirmişler yoksa halleri perişanmış şu hayali canlılarımızın.

Hadi ya sınırlı demek? Peki neyin içinde sınırlanmış durumda bu evren? Tuhaf yahu. Hem boyutlardan çakıyorum diyeceksin hemde sınırdan bahsedeceksin. Cidden tuhaf.

Bu da bana neyi hatırlattı biliyormusun? Cinleri ve şeytanları. Onlara hani yukarıya çıkıp bilgi çalmasınlar diye fırlatılan taşları. Sonra yıldızları kandil sanan zavallıları. Heyhat! Durum bu işte Bilim?in ve aklın zirvelerinde.

Big Crunch?un olacağına dair kesin bir şey yok ama diyelim ki oldu sen bunu yok olacak manasında mı algılıyorsun. Evet evet Kara deliklerde de senin bu mantığınla hareket edenlerin halini gördük. Onlarda karadeliklerde herşeyin yok olduğunu sanıyorlardı ama gerçek bu değildi.Yokluk mokluk hepsi palavra Emrecim. Kendini kurtar artık şu anti bilimsel tavırlardan.

Ateizm işte zırvalara inanmamak demektir. Bu yüzden bir tür inançsızlıktır.

Selamlar...

Sakin sakin Dragon'cuğum, bu ilk şoku atlattıktan sonra sen de aklınla cevap vermeye başlayacaksın:

1- Kuran'ı, hadis ve diğer kaynaklarla birlikte değil de, tek başına dini kaynak edinen insanlar bugün bilimin bulduklarıyla tamamıyla uyumlu inançlara sahip olmuştur.

Kuran'da güneşin bile bir yörünge üzerinde yolculuk yaptığı ve onun bile sıradan bir gök cismi olduğu açıktır.

Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün Olan ve Bilen'in takdiridir.

36Yasin Suresi 38

O, Evren'in ve yeryüzünün ve bu ikisi arasındakilerin Efendisi'dir, doğuların (Güneş'in doğduğu yerlerin) da Efendisi'dir O.

37 Saffat Suresi 5

İnsanların falancayı merkeze oturtmasına sarılma Dragon'cuğum, Kuran'ın ne söylediğine bak.

2- Yaratılan madde alemi hiçbir şeyin içinde değildir. Yokluğu aklın alamıyor bakıyorum .

3- Kuran'da yıldızlar

Güneş'i bir ziya (ışık, ısı kaynağı), Ay'ı bir nur(ışık) kılan ve yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için ona duraklar tespit eden O'dur...

10 Yunus Suresi 5

Vakıa Suresi 75 İş onların sandığı gibi değil! yıldızların doğup batma, kayıp düşme noktalarına yemin ediyorum.

--------------------------------------------------------------------------------

Mürselat Suresi 8 yıldızlar silinip süpürüldüğünde,

--------------------------------------------------------------------------------

Tekvir Suresi 2 yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,

Tabii aynı zamanda yıldızların ölümü karadeliklerden de bahsediyor ayetler.

Bir de hatalı çevirilerde, "gezegen" yani "kevkeb" diyen ayetlerin yanlış bir şekilde "yıldız" olarak çevrilmesine sığınmıyorsun öyle değil mi .

Kuran'da gezegen ifadesi geçen ayetlere örnek:

37:6 Biz en aşağıdaki göğü gezegenler ile süsleyip,

82:2 Gezegenler saçıldığı zaman,

12:4 Yusuf, bir zamanlar babasına: "Babacığım, on bir gezegeni, güneşi ve ay'ı gördüm, onların bana secde ettiklerini gördüm," dedi.

4- Big Crunch birlenmesinde tek bir noktada preslenme gerçekleştikten sonra maddenin ne olacağını mı çözdün yoksa sevgili Dragon :)

Dur telaşlanma, sadece "yok olacak".

Ama yeniden yaratılacağız hiç endişeye gerek yok. :)

5- Ateizm demek, gerçeklere sırtını dönerek yobazlıktan sıyrılamaman demektir. tam bir hurafe dinidir.

Ayrıca evrim, komunizm gibi binlerce yıllık pagan-putperest inançları modernlik maskesiyle benimsemen demektir.

Bu yüzyılda ruhlar alemi ve reenkarnasyon hurafelerini de benimsetmeye çalışacak size ruhçular. Yine bilim maskesiyle yapılacak bunlar sevgili arkadaşım.

Tıpkı daha önceden dindarlara benimsettikleri gibi. Sadece yöntemleri farklı.

Selam ve sevgiler.

tarihinde Emre1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Sakin sakin Dragon'cuğum, bu ilk şoku atlattıktan sonra sen de aklınla cevap vermeye başlayacaksın:

1- Kuran'ı, hadis ve diğer kaynaklarla birlikte değil de, tek başına dini kaynak edinen insanlar bugün bilimin bulduklarıyla tamamıyla uyumlu inançlara sahip olmuştur.

Kuran'da güneşin bile bir yörünge üzerinde yolculuk yaptığı ve onun bile sıradan bir gök cismi olduğu açıktır.

Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün Olan ve Bilen'in takdiridir.

36Yasin Suresi 38

O, Evren'in ve yeryüzünün ve bu ikisi arasındakilerin Efendisi'dir, doğuların (Güneş'in doğduğu yerlerin) da Efendisi'dir O.

37 Saffat Suresi 5

İnsanların falancayı merkeze oturtmasına sarılma Dragon'cuğum, Kuran'ın ne söylediğine bak.

2- Yaratılan madde alemi hiçbir şeyin içinde değildir. Yokluğu aklın alamıyor bakıyorum .

3- Kuran'da yıldızlar

Güneş'i bir ziya (ışık, ısı kaynağı), Ay'ı bir nur(ışık) kılan ve yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için ona duraklar tespit eden O'dur...

10 Yunus Suresi 5

Vakıa Suresi 75 İş onların sandığı gibi değil! yıldızların doğup batma, kayıp düşme noktalarına yemin ediyorum.

--------------------------------------------------------------------------------

Mürselat Suresi 8 yıldızlar silinip süpürüldüğünde,

--------------------------------------------------------------------------------

Tekvir Suresi 2 yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,

--------------------------------------------------------------------------------

İnfitar Suresi 2 yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman,

Tabii aynı zamanda yıldızların ölümü karadeliklerden de bahsediyor ayetler.

Bir de hatalı çevirilerde, "gezegen" yani "kevkeb" diyen ayetlerin yanlış bir şekilde "yıldız" olarak çevrilmesine sığınmıyorsun öyle değil mi .

4- Big Crunch birlenmesinde tek bir noktada preslenme gerçekleştikten sonra maddenin ne olacağını mı çözdün yoksa sevgili Dragon :)

Dur telaşlanma, sadece "yok olacak".

Ama yeniden yaratılacağız hiç endişeye gerek yok. :)

5- Ateizm demek, gerçeklere sırtını dönerek yobazlıktan sıyrılamaman demektir. tam bir hurafe dinidir.

Ayrıca evrim, komunizm gibi binlerce yıllık pagan-putperest inançları modernlik maskesiyle benimsemen demektir.

Bu yüzyılda ruhlar alemi ve reenkarnasyon hurafelerini de benimsetmeye çalışacak size ruhçular. Yine bilim maskesiyle yapılacak bunlar sevgili arkadaşım.

Tıpkı dana önceden dindarlara benimsettikleri gibi. Sadece yöntemleri farklı.

Selam ve sevgiler.

o zaman seni bir zaman makinesine koyup 1400 yil önce geriye, muhammedin yanina yollayalim. Beraber tartisirsiniz evren sonsuz mu sinirli mi. aciyorum size...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Belki de uzay-zamanin sinirsizligini algilamanin bir baska yolu da Hawking'in "sanal zaman" modeline bir goz atmak. Bu modelin temel anlami cekimsel tekliligin sonsuzlugunu ortadan kaldirmak icindir. Zira cekimsel teklilik (gravitanional singularity) gercek zaman boyutunda bilinen fizik yasalaranin uygulanmasini engeller. Ornegin "Big Bang" gercek zamanda bir teklilik olarak gorunur. Ama sanal zamanla gorsellestirildiginde teklilik ortadan kalkar ve "Big Bang" zaman-uzayda herhangi (rastgele) bir nokta gibi gorunur. Bu anlamda ilgilenenlere onerebilecegim kaynaklar (ne yazik ki Turkce kaynaklardan haberdar degilim):

http://en.wikipedia.org/wiki/Imaginary_time

http://en.wikipedia.org/wiki/The_Universe_in_a_Nutshell

http://books.google.com.au/books?id=rp-SAA...e+in+a+nutshell

:)

Yani "inancınızı ayakta tutmak için sanal bir zaman uydurmak" zorunda olduğunuzu kabul ediyorsunuz.

Ben de diyorum ki "bir ton sanal şey uyduracağınıza gerçeğine yönelin".

Hayır böyle uydurmasyon bir şeyi temel alıyorsunuz, sonra onun üzerine milyonlarca başka şeyi bina ederek iş çıkarıyorsunuz. Sonra bu hurafeleri ayıklamak da gerçek bilim insanlarına düşüyor.

Sevgili Caner Taslaman bu konuda çok güzel demiş:

"STEPHEN HAWKING VE HAYALİ ZAMAN

HAWKING VE PENROSE?UN TEKİLLİK TEOREMLERİ

Stephen Hawking ve Roger Penrose, Einstein?ın formüllerini kullanarak yaptıkları çalışmalarda, evrenin ve zamanın bir tekillikten başladığını, Big Bang?den önce zaman kavramının bir anlamı olmadığını ortaya koymuşlardır. Hawking, Kant?ın antinomilerini, Newton?un ?mutlak zaman? kavramına göre oluşturduğunu, bu yüzden yanıldığını göstermektedir. Ayrıca O, Augustine?in, zamanın evren ile beraber başladığına dair düşüncesini, zamanın izafiyetine dair bilgilerin bilinmediği bir dönemde ortaya koymasını övmektedir. Hawking, hiçbir zaman Penrose ile yaptığı çalışmaları geçersiz kabul etmemiş, her zaman bu çalışmalarına sahip çıkmış ve bu çalışmalarını doğru bulmuştur. ?Zamanın Kısa Tarihi? isimli ünlü kitabında Hawking şöyle demektedir: ?Roger Penrose ve ben gösterdik ki, Einstein?ın genel görelilik kuramı, evrenin bir başlangıcının olmasını gerektirir ve de olası bir sonunun.?

Peki Stephen Hawking?in, evrenin bir başlangıcı olmadığına dair izahı nereden çıkmaktadır? Evrenin başlangıcı olduğunu teorik olarak Penrose ile beraber ispat ettiğini söyleyen bir kişi, diğer yandan bir başlangıcın olmadığını nasıl söyler? Hele hele Hawking?in en son kitapları da dahil tüm çalışmalarında, Penrose ile beraber yaptığı çalışmalara sahip çıktığını, bunları hiç reddetmediğini düşünürsek, bu çelişki nasıl açıklanabilir?

HAYALİ ZAMANIN İŞİN İÇİNE SOKULMASI

Big Bang ile ilgili bilgimiz Planck zamanına kadar gitmektedir. Planck zamanı, Big Bang?ten sonraki saniyedir. Bu sayıyı yazmaya üşenmezseniz şöyle de yazabilirsiniz: 0.0000000000000000000000000000000000000000001 saniye.

Hawking de bilgimizin buraya kadar gittiğini kabul etmekte, fakat Big Bang başlangıcı ile bu zaman dilimi arasındaki bilinememezlikten rahatsızlık duymaktadır. Bu zaman diliminde sıcaklık Kelvin gibi müthiş bir değere ulaşmaktadır. Bu sıcaklık yüzünden, kütle çekim kuvveti, nükleer kuvvet ve elektromanyetik kuvvetlerin hepsi birleşmekte ve bu zamandan öncesi bilimsel olarak tanımsız olmakta, fizik kuralları durmaktadır.

Hawking, ?fizik kurallarının? kesildiği bu andan rahatsız olmaktadır. O?na göre bu nokta fizik kurallarının bağımsız geçerliliğine bir darbedir. Hawking, ?Ceviz Kabuğundaki Evren? kitabında, bu rahatsızlığını şöyle dile getirmektedir: ?Eğer bilim kanunları evrenin başlangıcında askıdaysa, başka zamanlarda da yanlış olamazlar mı?? Hawking, evrenin ve fizik kanunlarının evren dışı bir Güç tarafından yaratıldığı, evrenin ve fizik kanunlarının O?na bağımlı olduğu fikrini pozitivist yaklaşıma aykırı görmekte, her şeyi mutlaka mevcut fizik kanunları çerçevesinde açıklamaya çabalamaktadır. Zamanın ?gerçek zaman? olması halinde başlangıcı olması gerektiğini kabul eden Hawking, bu sonuçtan kurtulmak için ?hayali zaman? (imaginary time) kavramını işin içine sokar.

Buna göre Planck zamanından öncesi ?hayali zaman? kavramıyla açıklanacaktır ve bu zamandan önce, Einstein?ın formülleri bir kenara bırakılacak, evrenin boyutu çok küçüldüğü için kuantum kuramının belirsizlik ilkesinden yararlanılacaktır. Bu yüzden buna Kuantum Çekim modeli de denmiştir. Evrenin boyutunun küçüldüğü fakat yoğunluğunun arttığı bu durumda, kuantum durumunun geçerli olduğunu iddia etmek için ne bir delil ne de akılcı bir neden vardır. Evrenin bütün yoğunluğunun tek bir noktaya sıkıştığı bu durumu, atomun içinde geçerli olan kuantum durumuyla aynı görmek hiç de mantıklı değildir.

SADECE FİZİK KURALLARIYLA SINIRLI KALMAK ARZUSU

Hawking formüllerin içine ?hayali zaman? kavramını sokarak, Penrose ile beraber çalışmalarında vardığı evrenin ve zamanın başlangıcı olduğu sonucundan kaçınmaktadır. Penrose ile çalışmaları ise ?gerçek zaman? için yine geçerli olduğundan, onlardan da vazgeçmemektedir. Hawking, Zamanın Kısa Tarihi isimli kitabında şöyle demektedir: ?Gerçek zamanda, evren, uzay-zamanın sınırını oluşturan ve bilim yasalarının işlemediği tekilliklerde başlamakta ve son bulmaktadır. Fakat hayali zamanda, tekillikler ve sınırlar bulunmamaktadır.? Bu durumu şöyle özetleyebiliriz:

1- Hawking, zamanı ?gerçek zaman? olarak ele aldığımızda, zamanın başlangıcı olduğunu kabul etmektedir.

2- Hawking, zamanı ?hayali zaman? olarak ele aldığımızda, evrenin zamansal bir başlangıcı olduğundan kaçınabileceğimizi söylemektedir.

Hawking, evrenin hayali zamandaki tarihsel başlangıcını Güney Kutbu?na benzetmektedir. Ona göre ?Başlangıçtan önce ne oldu?? diye sormanın hiçbir anlamı yoktur. Bu tür hayali zaman, Güney Kutbu?nun güneyindeki noktalar kadar tanımsızdır.

Hawking, Tanrı?nın varlığını hiçbir zaman ateist bir tavır ile inkar etmez. Fakat O, Tanrı?nın varlığına başvurmadan açıklanacak bir evren tasarımı yapmaya uğraşmaktadır. Böylece evreni açıklamak için Tanrı?ya olan ihtiyaç yok olacak, fizik kanunları ile her şey açıklanabilecektir. Hawking, ?Zamanın Kısa Tarihi? kitabında açıkça ?Zaman ve uzayın sınırsız ve sonlu olduğu düşüncesinin yalnızca bir öneri olduğunu vurgulamak isterim? demektedir. O, zamanın, Güney Kutbu gibi sonlu ama sınırsız (başlangıçsız) olduğuna dair yaklaşımının, bilimsel gözlem ve verilere dayanmadığını açıkça söylemektedir. Bu önerisi, O?nun, fizik kurallarının bir başlangıçla kesilmesini psikolojik olarak istememesinden kaynaklanmaktadır.

HAYALİ ZAMANIN GERÇEKLİĞİ

Hawking, ?hayali zaman?ın varlığını önerirken, kendi uzmanlık alanı olan fizikten felsefeye geçmektedir. Çünkü bu kavram bilimsel gözlem ve deneyden kaynaklanan bir kavram değildir. Benim gibi, bilgide bölünme olmadığını, felsefe ve fizik gibi bilgi alanlarının hepsini gerçekliğe ulaşmak için birleştirmek gerektiğini savunan biri, bir fizikçinin felsefe yapmasını, bir felsefecinin fiziki problemlere girmesi kadar hoş karşılar. Fakat sorun Hawking?in felsefe yapması değil, ne kadar doğru felsefe yaptığıdır. Bu noktada ?hayali zaman? kavramının fizik ve felsefe açısından gerçekliğini tartışma aşamasına geliyoruz. Soruyu felsefi ağız ile sorarsak ?Hayali zamanın ontolojik gerçekliği nedir?? ana sorumuzdur.

Aslında Hawking, Zenon?un ve Russell?ın gerçek ile zihinsel kurguyu karıştırmasındaki hataya düşmüştür (?Evrenin başlangıcı olduğunun felsefi delilleri? başlığı ile bu konuyu önceden işledik). Kurguladıkları matematiğin gerçeklikteki karşılığı ile ilgilenmeden, sırf karşılarındaki sayılarla ilgilenenler bunu anlayamamışlardır. Oysa evreni açıklamak için matematiksel formüllere başvuranlar, kurguladıkları matematiğin gerçeklikteki karşılığıyla ilgilenmek zorundadırlar. Çünkü fizik, matematiği alet olarak kullanan bir bilimdir. Kurgusal olup, gerçeklikte karşılığı olmayan matematiğin, fizik ile bir alakası yoktur.

Güncel hayattan bir örnek ile ?gerçeğin matematiğinin? ve ?zihinsel kurgunun matematiğinin? farkını göstermeye çalışacağım. Üç kişinin, üç ayrı elma ağacını düşünelim. Bence bunlardan ikisi bazı durumlarda, üçüncünün elma ağacındaki elma sayısını bilmeden ?Bizim üçümüzün elma ağaçlarındaki elmaların sayısı 100?den fazladır.? diyebilirler. Örneğin bu ikisi sırf kendi elma ağaçlarındaki elmaları sayıp birinci ağaçta 70, ikinci ağaçta 80 elma saymış olabilirler. Oysa Hawking gibi matematiği sırf kurgusal olarak düşünen biri, yaptığı formüllerin evrendeki gerçekliğe karşı gelip gelmediğine aldırmadan bu formüllerle başarılı bir şekilde oynadığı için, bizim üç ağaçtaki elmaların hiçbir şekilde 100?den fazla olduğunu bilemeyeceğimizi, üçüncü ağacın elma sayısını her zaman bilmek zorunda olduğumuzu söyler. Biz eğer ?Nasıl olur? Sırf iki ağaçta 150 elma var!? dersek, O da bize ?ya üçüncü ağaçta (-60) elma varsa ne yapacaksınız? 80+70+(-60)=90 eder.? der ve sizi mat etmenin sebep olduğu rahatlık ile gülümser!

Basit elma ağacı örneğinde; Hawking gibi matematiği gerçekteki karşılığına bakılmayan formüller olarak görenlerle, bizim gibi düşünenler arasındaki fark görülmektedir. Hawking birçok yerde matematiksel formüllerin gerçeklikteki karşılığı ile ilgilenmediğini söylemektedir. Örneğin ?Ceviz Kabuğundaki? Evren kitabında şöyle demektedir: ?Bununla birlikte, pozitivist açıdan bakıldığında bir kişi neyin gerçek olduğunu belirleyemez. Yapabileceği tek şey içinde yaşadığımız evreni tanımlayan matematiksel modeli bulmaktır.?

Oysa ?hayali zaman?ın, bırakın gerçeklikte bir karşılığının bulunmamasını, gerçekliğe tamamen aykırıdır da. Hawking?in, ?Zamanın Kısa Tarihi? ndeki ?hayali zaman? tanımı bunu göstermektedir: ?Birisi hayali zaman içinde ileriye doğru yol alıyorsa, dönüp geriye gidebileceğini de düşünebiliriz. Bu demektir ki hayali zaman içinde ileri ve geri yönler arasında önemli bir ayrım yoktur.? Hepimiz zamanın tek yönlü olduğunu ve geri çevrilemeyeceğini biliyoruz. Hiçbirimiz ?Geriye dönüp de büyükbabasını öldüren birine ne olacak?? şeklinde bir soruya ?Bu zamanın tanımına ve gerçekliğine aykırıdır? dışında bir cevap vermek zorunda değiliz. Görüldüğü gibi Hawking, elma ağacının problemini kağıda (-60) elma yazmayla çözdüğünü zanneden kişi gibi, matematiksel formüllerde zamanı hayali olarak kurgulayabilme ile gerçekte zamanın hayali olmasını karıştırmıştır.

Evrensel gerçeklikle kurgusal matematiği karıştırmak, gerçeklikten kopuk birçok matematikçinin düşmüş olduğu bir hatadır. Hawking?in zaman konusunu ele alırken yaptığı bu hata, O?nun, felsefi değerlendirmeler yaparken fizikteki kadar başarılı olmadığını göstermektedir. Aslında bu başarısızlığın asıl sebebi ?Ben nasıl gerçekliği kavrarım?? çabası yerine ?Ben kafamdaki kurguyu nasıl doğru çıkartırım?? zorlamasıdır.

HAWKING?İN KABULLENDİĞİ BİR HATASI

Hawking, zamanı Kuzey ve Güney Kutbu benzetmesi ile anlamaya çalışmasının kendisini önemli bir hataya düşürdüğünü kabullenmektedir. Hawking, ?Zamanın Kısa Tarihi? isimli kitabında yanılgısını şöyle aktarır: ?İlk önceleri, evren çökmeye başladığı zaman düzensizliğin azalacağına inanıyordum. Çünkü evrenin yeniden küçüldüğü zaman düzgün ve düzenli duruma dönmesi gerektiğini düşünüyordum. Bu, büzülme evresinin, genişleme evresinin zaman içinde tersi gibi görünmesi anlamına gelmekteydi. Büzülme evresindeki insanlar yaşamlarını geriye doğru yaşamalıydılar: Doğmadan önce ölmeleri ve evren büzüldükçe gençleşmeleri gerekmekteydi... Birazcık, dünyanın yüzeyi ile kurduğum benzetmeden dolayı yanılgıya düştüm. Eğer evrenin başlangıcının Kuzey Kutbu?na karşı geldiğini düşünürsek, evrenin sonunun da, nasıl Güney Kutbu, Kuzey Kutbu?na benziyorsa, başlangıcına benzemesi gerekirdi. Ama, Kuzey ve Güney Kutupları hayali zaman içinde evrenin başlangıcına ve sonuna karşılık gelmektedir... Bir yanlış yaptığımı anlamıştım: Sınırsızlık koşulu aslında, düzensizliğin büzülme evresinde de artmayı sürdüreceğini söylemekteydi. Evren küçülmeye başladığı zaman, ya da karadeliklerin içinde, zamanın termodinamik ve psikolojik okları yönlerini değiştirmeyecekti.?

Zaman tek yönlü işler. Zamanın en önemli kavramları ?önce? ve ?sonra?dır. ?Sonra?, hep ?önce?yi takip eder. ?Sonra?nın sebepleri hep ?önce?dedir. Bir filmi tersten izlediğimizi düşünelim. Normalde geriye işlemeyen zamanı, filmi sondan izlerken geriye işletmiş gibi oluruz. Bu filmde mantıki tutarlılık yoktur ve evrende böyle bir geriye sarma mümkün değildir. Bu örnekte, filmi sondan izlediğimizde, sebeplerle etkilerin yerini değiştirmiş oluruz, fakat zamanın içinde ?önce? ile ?sonra?nın arka arkaya gelmesinden yine kendimizi kurtaramayız. Yaptığımız ?önce? ve ?sonra?nın mantıki tutarlılığını yok etmektir, fakat ?önce? ve ?sonra? kavramları yine mevcuttur. Zamanın tek yönlü işleyişine ve ?önce?, ?sonra? kavramları üzerine kurulu oluşuna herkes tanıktır. Daha evvel değindiğim gibi, entropi sürekli arttığı için, termodinamik ok da tek yönlü ilerler.

Ana konumuz açısından bir sonucu değiştirmese de, Hawking?in termodinamik oku ile insanın psikolojik okunun aynı yönde ilerlediğine dair fikrini de yanlış bulduğumu belirtmek istiyorum. Evrende hem zamanın tek yönlü ilerlediği, hem de entropinin artarak tek yönlü ilerlediği elbetteki doğrudur. Fakat bu ikisini özdeşleştirmek hatadır. Evrende toplam entropi sürekli artar, bir odanın ufak bir bölgesinde klima çalıştırıp, klimanın makinesini odanın dışına çıkartıp, pekala bir odanın köşesindeki entropiyi düşürebiliriz. Ama ne yaparsak yapalım toplam entropi hep artar. Oysa ne yaparsak yapalım hiçbir insanın zaman kavramını değiştiremez, psikolojik oku ile oynayamayız; kimsenin ?önce? ve ?sonra?sının yerlerini bir an bile değiştiremeyiz. Zaman, her insan için ve evrenin her noktası için, her an, tek yönlü akar. İlerleyen zaman, hiçbir zaman ?toplam zaman? kavramıyla ifade edilmesine bağlı olarak tek yönlü değildir, oysa termodinamik ok hep ?toplam entropi? ile ilerler. Ayrıca insanın zamanı algılayışıyla Entropi Yasası arasında mutlak bir örtüşme gösterilemez. İnsanlar, Entropi Yasası?nın farkına varmadan evreni algılarlar, eğer sistemdeki entropi artıyorsa, insanın zaman algısının değişeceğine dair mantıki hiçbir gerekçe yoktur. Bu da psikolojik ok ile termodinamik okun farklı olduğunu gösterir ve Hawking burada da yanılmaktadır. Görülüyor ki Hawking, entropinin tek yönlü akışı ile zamanın tek yönlü akışını özdeşleştirme ( paralel olanı özdeş sanma) hatasına düşmüştür.

HAWKING VE BİLİM-KURGU

Bizi ilgilendiren asıl konuya dönersek, Hawking?in kendi itiraflarından, zaman konusu hakkındaki yanlış değerlendirmelerinin kendisini düşürdüğü hatalar bellidir. Kim bilir bunun belki de bir nedeni Hawking?in bilim-kurguya olan merakıdır ve O, kitaplarında bir bilim-kurgu heyecanı oluşturmak istemektedir. Onun sonradan yanlışlığını anladığını söylediği; önce ölüp, sonra yaşayıp, en sonunda da doğacak olan insan fikri, bu heyecanı hem Hawking?in zihninde, hem de okuyucularda oluşturabilmektedir. Hawking?in fikirleriyle ilgilenenlerden, hatta onun projeleri için para bulunmasını sağlayanlardan biri en ünlü bilim-kurgu yapımcısı Spielberg olmuştur. Bu ikili buluşmalarında birbirlerine iltifatlar etmiş, Hawking şaka yaparak çevireceği filmin isminin ?Dördüncü Geleceğe Geri Dönüş? olması gerektiğini söylemiştir.

Hawking?in zaman hakkındaki yaklaşımlarının gerçek dünyada karşılığı yoktur, felsefi olarak söylersek bu zaman anlayışının ontolojik bir değeri yoktur. Cavalleri?nin dediği gibi: ?Gözlemlere dayanan her değer gerçek bir sayı ile ifade edilmelidir, yoksa o hayali bilimin veya bilim-kurgunun konusudur.? Hawking fizik teorilerin sadece matematiksel modeller olduğunu ve bu modellerin gerçeğe karşılık gelip gelmediklerinin önemsiz olduğunu söylemiştir. Bu zihniyet Hawking?in ?hayali zaman? kavramını oluşturmasına ve bu hayali zamanda bir bilim-kurgu filminde olduğu gibi ileri-geri gidebileceği iddiasını ortaya atmasına sebep olmuştur. Cavalleri?nin, gözleme dayanan gerçek sayıları kullanmayanların, bilim-kurgu yaptıklarını söylemesi, ne kadar da doğrudur!

Hawking?e getirilen diğer bir eleştiri ise, Hawking?in modelinde evrenin başına gittiğimizde gerçek zamandan hayali zamana geçişte, zaman kavramının uzaysal boyutlarla eşitlenmesidir. Uzayın boyutlarında arada olmak esastır; örneğin X ile Y doğrusunun ortasında A noktası var olabilir ama zamanda ?öncelik? ve ?sonralık? esastır. Örneğin: B olayı, C olayından öncedir, C ise D olayından öncedir gibi. Hawking?in yaklaşımında zaman, uzayın diğer boyutları ile aynı kategoride kabul edilir ve kendine has özelliği göz ardı edilir.

Hawking?in en büyük sıkıntılarından biri ?hayali zaman? ı, ?gerçek zaman? a bağlamaktır. Hayali zamanda, kuantum durumundan nasıl gerçek zamana geçilmiştir? Hawking?in hayali zaman ve gerçek zaman konusundaki sıkıntısını, Zamanın Kısa Tarihi isimli kitabının şu sözlerinden anlayabilirsiniz: ?Bundan dolayı gerçek zamanın mı, yoksa hayali zamanın mı gerçek olduğu sorusunu sormanın anlamı yoktur.? Hawking?in hayali zaman tasarımı, ne felsefe, ne fizik, ne de sağduyu açısından geçerlidir. Hawking, uydurduğu bu kavramdan gerçek zamana nasıl geçildiğini hiçbir zaman gösterememiştir."

CANER TASLAMAN

http://www.bigbang.gen.tr/bolum5.asp

Selam ve sevgiler.

tarihinde Emre1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Yani "inancınızı ayakta tutmak için sanal bir zaman uydurmak" zorunda olduğunuzu kabul ediyorsunuz.

Ben de diyorum ki "bir ton sanal şey uyduracağınıza gerçeğine yönelin".

Ben Hawking'in sanal zaman modeline bir goz atalim dedim, "dogrudur" ya da "yanlistir" demedim, bana "sanal zaman" modeli, cekimsel teklilik problemiyle ugrasmak icin, ne udugu belirsiz bir Allah kavramiyla olayi aciklamaya calismaktan daha ilginc geldi.

Sanal zaman, sadece matematiksel bir arac, kompleks aritmetik gibi. Hawking bunu uydurmasaydi adina "sanal" demezdi herhalde degil mi? Uyduruldugunu herkes biliyor.

Biliyorsun kompleks duzlemde de sanal sayi ekseni var, ve gectigimiz yuzyil elektrik muhendisligi bu ve benzeri, sizin deyiminizle "uyduruk" matematik modellemeleri kullanarak elektromanyetik, telekomunikasyon ve kontrol muhendisligi alanlarinda buyuk ilerlemeler kaydetti. Elektromanyetik dalgalar kullanilarak bugun artik bize cok "dogal" gelen telsiz haberlesmesi saglandi.

Maxwell'in "gezen dalgalar" (travelling waves) modeli (final sinavindan en ust notu almama ragmen) benim icin dort boyutlu uzay-zamana alismis gozlerimle baktigimda anlasilmasi guc bir muamma idi, ama matematiksel soyutlamalarla (compleks duzlemde) olaya baktigimda nasil calistigini anlamis, sinavdan onceki gece sevincten uyuyamamistim, zaten bu model yanlis olsaydi bugun TV seyredemezdik, cep telefonu kullanamazdik. Keza yogun bir sekilde compleks aritmetige dayali kuantum mekanigindeki ilerlemeler transistorun ve laser'in bulunmasina yol acti.

Kisacasi matematik ve muhendislik bilimleri senin deyiminle "uydurulan" modellerle doludur. Nedeni aslinda cok basit. "Uydurulan" matematik modeller ve geometriler dogal algilama sistemimizin 4 boyutla sinirli kisitlamalarini asmak icindir. Siz Allahcilar gozunuzun gormedigi, kulaginizin duymadigi her konumda havlu atip olayi Allah'a havale ettiginiz icin, sizin elinizde kalsaydi insanlik, bilimde hic bir ilerleme kaydedilemezdi. Hatta uzayda namaz kilarken Kible'yi sasiran kardesiniz bile uzaya cikamazdi :) Allah hic bir fizik kurami icin yeterli bir kanit olamamistir, olamaz da.

tarihinde Aragon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Kuran'da güneşin bile bir yörünge üzerinde yolculuk yaptığı ve onun bile sıradan bir gök cismi olduğu açıktır.

Bu ifade dogru degildir,Kuran a gore Gunes siradan bir gok cismi degildir.

Nuh Suresi 15-16 Ayetlerinde,

"Görmediniz mi Allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?

Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?'"

Gunes yedi kattan olusan tum gogun lambasidir,tum kainati aydinlatir.

Bu durumda siradan bir gok cismi olmadigi aciktir.

Kuran muhteviyatini bilim'e uydururken yapilan ince hilelere karsi uyanik olmak gerekir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu ifade dogru degildir,Kuran a gore Gunes siradan bir gok cismi degildir.

Nuh Suresi 15-16 Ayetlerinde,

"Görmediniz mi Allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?

Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?'"

Gunes yedi kattan olusan tum gogun lambasidir,tum kainati aydinlatir.

Bu durumda siradan bir gok cismi olmadigi aciktir.

Güneş'i bir ziya (ışık, ısı kaynağı), Ay'ı bir nur(ışık) kılan ve yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için ona duraklar tespit eden O'dur...

10 Yunus Suresi 5

Nuh

15. ALLAH'ın yedi göğü tabakalar halinde nasıl yarattığını görmez misiniz?

--------------------------------------------------------------------------------

16. Ayı bunların içinde bir ışık, güneşi de bir lamba yaptı.

Evrenin içindeki 2 noktacıktan bahsediliyor.

Zorlama yoluyla dahi güneşe merkezi bir anlam çıkartamazsın Deha'cığım.

Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün Olan ve Bilen'in takdiridir.

36Yasin Suresi 38

Enbiya Suresi 33 O odur ki, geceyi, gündüzü, güneş'i ve Ay'ı yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.

Bugünün verileriyle ne kadar uyumlu, sen bile heyecanlandın biliyorum.

Big Bang ve Big Crunch ayetlerine de bakalım bu arada;

Big bang- yaratılış

O (Allah) Evren'i (Gökleri) ve yeryüzünü yoktan yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir.

2-Bakara Suresi 117

Ve Evren'i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.

51 Zariyat Suresi 47

İnkar edenler Evren(Gökler) ve yer birbirleriyle bitişik iken onları ayırdığımızı, her canlıyı sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Yine de onlar inanmayacaklar mı?

21- Enbiya Suresi 30

Bir de duman (gaz) halinde bulunan Evren'e (Göğe) yöneldi, ona ve yeryüzüne "isteyerek veya istemeyerek gelin." dedik. İkisi de "İsteyerek geldik" dediler.

41-Fussilet Suresi 11

Ve Big Crunch

O gün Evren'i kitabın sayfalarını katlar gibi düreriz. Ve onu yaratılışa ilk başladığımız duruma iade ederiz. Bu, üzerimizdeki bir vaattir. Elbette, gerçekleştireceğiz.

21 Enbiya Suresi 104

Gök yarılıp da yağ gibi erimiş kırmızı bir gül haline geldiği zaman

55 Rahman Suresi 37

Gök yarıldığı zaman

77 Mürselat Suresi 9

Gök yarılıp, çatlamıştır. Artık o gün zaafa uğramıştır.

69 Hakka Suresi 16

Yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O'dur. Bu O'nun için çok kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnek O'na aittir. O üstündür, bilgedir.

30 Rum Suresi 27

1 O beklenen müthiş olay olduğunda

2 Onun gerçekleşmesini yalanlayacak yoktur

3 O alçaltıcıdır, yücelticidir

4 Yeryüzü bir sarsıntıyla sallandığı...

56 Vakıa Suresi 14

Tekvir Suresi 1 güneş büzülüp dürüldüğünde,

Mürselat Suresi 8 yıldızlar silinip süpürüldüğünde,

Tekvir Suresi 2 yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde,

Bu kadar örnek vermem bile yeterli bilimle Kuran'ın nasıl uyum içinde olduğunu göstermeye.

Zaten bu yüzden Japonya'dan ABD'ye kadar birçok ülkede astrofizik uzmanı İslam'a geçiyor.

Eğer bahsettiğin gibi ayetlerin anlamını bilimsel teorilerle uyumlu hale getirmek için bir çabam olsaydı, öncelikle evrim konusunda bunu yapardım. Ama bildiğin üzere tam tersine, ayetlerin anlamını eğip bükerek evrim teorisiyle uyumlu gibi göstermeye kalkanlara çok sert tepki gösteriyorum.

Kuran'ın astrofizik alanındaki mucizesi o kadar açık ki, olduğu gibi ayetleri aktarmak yeterli.

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Nuh

15. ALLAH'ın yedi göğü tabakalar halinde nasıl yarattığını görmez misiniz?

--------------------------------------------------------------------------------

16. Ayı bunların içinde bir ışık, güneşi de bir lamba yaptı.

Yedi gökte nedir dostum? Kur'anda geçen gök tasviri bir tavandır, direksiz olarak yükseltilmiştir.

Güneş, ay ve yıldızlar tavanda olan süslerdir.

Sen çocukmu kandırıyorsunda bunu bilimsel gerçekler olarak sunuyorsun?

Güneş ve lamba? Güneşi yapmış sonra düğmeyemi basmış?

NOT: Eğer atmosferi kastediyorsan 5 katmandan oluşmuştur. [link]

Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün Olan ve Bilen'in takdiridir.

36Yasin Suresi 38

Enbiya Suresi 33 O odur ki, geceyi, gündüzü, güneş'i ve Ay'ı yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.

Bugünün verileriyle ne kadar uyumlu, sen bile heyecanlandın biliyorum.

Aman ne heyecanlandım! Duramıyorum yerimde! İmana geleceğim az kaldı..!

Orada bahsedilen güneş'in kendisi için belirlenen yerde akıp gitmesi tasviridir.

Buradanda anlaşılacağı gibi dünyanın düz olduğunu, güneşin dünya etrafında aktığı anlatılmaktadır.

Sizi gibi kendini akıllı sananlar bu bilgileri çarpıtıyorlar.

Benimde çarpıtma yapmamı ister misin?

Al;

18/86- Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, kara bir balçıkta batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz ona dedik ki: "Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onların hakkında iyi davranırsın."

Ayrıca o dönemlerde isteyen herkes başını havaya kaldırıp, "belirli bir yolda" gittiğini görebilir.

Bunda abartılacak ne var anlamadım?

Big Bang ve Big Crunch ayetlerine de bakalım bu arada;

Big bang- yaratılış

O (Allah) Evren'i (Gökleri) ve yeryüzünü yoktan yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse yalnızca "Ol"

der, o da hemen oluverir.

2-Bakara Suresi 117

Ve Evren'i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.

51 Zariyat Suresi 47

Bu zariyat suresini daha ne kadar çarpıtacaksınız? Orjinali budur;

"47- Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz."

Sevgili oğuz'un bu konu ile ilgili çok güzel tespitleri var. Diyanet meallerinin yıllara göre nasıl değiştirildiğine dair.

"Zariyat-47 'Gogu gucumuzle bir kurduk; suphesiz biz genis kudret sahibiyiz.'

(Diyanet isleri baskanligi yayinlari-1963)

Zariyat-47 'Gogu kendi gucumuzle bir kurduk; suphesiz genisleticiyiz.'

(Diyanet isleri baskanligi yayinlari-1995)"

Kuran'ın astrofizik alanındaki mucizesi o kadar açık ki, olduğu gibi ayetleri aktarmak yeterli.

Selam ve sevgiler.

John'dan alıntı yapmak istiyorum;

Yajnavalkya: Milattan önce 900'lü yıllarda yaşayan hint astronomdur, Shatapatha Brahmana da dünyanın yuvarlak olduğunu söyler.

Pythagoras: Meşhur pisagor. Milattan evvel 570 yıllarında yaşamıştır, dünyanın ve yıldızların küre olması gerektiğini söyler.

Plato: Milattan 400 yıl önce yaşamış olup, Bulutların üstüne çıkan adamın dünyayı bir küre olarak göreceğini söyler.

Aristotle: Milada 380 yıl varken yaşayan bu zat ise, Mısır'dan görünen yıldızların kuzey ülkelerinde görünmediğini, bunun ancak dünyanın yuvarlak (küre) olmasından kaynaklanabileceğini belirtir. Ha, ay tutulmasının dünyanın aya gölge düşürmesi olduğunu, bu gölgenin yuvarlak olmasının net bir ipucu olduğunu da ekler..

Eratosthenes: Matematik derslerinden tandığımız bu muhterem ise, Milattan 240 yıl evvel dünyanın çevresi 240 bin stade (1 Stade = 230 m) olduğunu söyler, hata payı %2 kadardır.

Aryabhata: Hintli matematikçidir, Muhammed'den hemen önce yaşamıştır (Ölüm 550). Dünyanın küre olduğunu, çevresinin 4,967 yojana olduğunu söyler. Bu değer %1'den daha düşük hata payına sahiptir. Eserleri yaşadığı dönemde dahi, pers, arap vs. dillerine çevrilmiştir. Latinceye, arap yazmalarından çevrilerek 13. YY'da batı tarafından kabul edilmiş, bu yüzdende pek çok batılı tarihçi, bu zatı arap sanmışlardır..

Senin Allah'ın biraz geç kalmış...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yedi gökte nedir dostum? Kur'anda geçen gök tasviri bir tavandır, direksiz olarak yükseltilmiştir.

Güneş, ay ve yıldızlar tavanda olan süslerdir.

Sen çocukmu kandırıyorsunda bunu bilimsel gerçekler olarak sunuyorsun?

Güneş ve lamba? Güneşi yapmış sonra düğmeyemi basmış?

NOT: Eğer atmosferi kastediyorsan 5 katmandan oluşmuştur. [link]

Aman ne heyecanlandım! Duramıyorum yerimde! İmana geleceğim az kaldı..!

Orada bahsedilen güneş'in kendisi için belirlenen yerde akıp gitmesi tasviridir.

Buradanda anlaşılacağı gibi dünyanın düz olduğunu, güneşin dünya etrafında aktığı anlatılmaktadır.

Sizi gibi kendini akıllı sananlar bu bilgileri çarpıtıyorlar.

Benimde çarpıtma yapmamı ister misin?

Al;

18/86- Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, kara bir balçıkta batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz ona dedik ki: "Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onların hakkında iyi davranırsın."

Ayrıca o dönemlerde isteyen herkes başını havaya kaldırıp, "belirli bir yolda" gittiğini görebilir.

Bunda abartılacak ne var anlamadım?

Bu zariyat suresini daha ne kadar çarpıtacaksınız? Orjinali budur;

"47- Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz."

Sevgili oğuz'un bu konu ile ilgili çok güzel tespitleri var. Diyanet meallerinin yıllara göre nasıl değiştirildiğine dair.

"Zariyat-47 'Gogu gucumuzle bir kurduk; suphesiz biz genis kudret sahibiyiz.'

(Diyanet isleri baskanligi yayinlari-1963)

Zariyat-47 'Gogu kendi gucumuzle bir kurduk; suphesiz genisleticiyiz.'

(Diyanet isleri baskanligi yayinlari-1995)"

John'dan alıntı yapmak istiyorum;

Yajnavalkya: Milattan önce 900'lü yıllarda yaşayan hint astronomdur, Shatapatha Brahmana da dünyanın yuvarlak olduğunu söyler.

Pythagoras: Meşhur pisagor. Milattan evvel 570 yıllarında yaşamıştır, dünyanın ve yıldızların küre olması gerektiğini söyler.

Plato: Milattan 400 yıl önce yaşamış olup, Bulutların üstüne çıkan adamın dünyayı bir küre olarak göreceğini söyler.

Aristotle: Milada 380 yıl varken yaşayan bu zat ise, Mısır'dan görünen yıldızların kuzey ülkelerinde görünmediğini, bunun ancak dünyanın yuvarlak (küre) olmasından kaynaklanabileceğini belirtir. Ha, ay tutulmasının dünyanın aya gölge düşürmesi olduğunu, bu gölgenin yuvarlak olmasının net bir ipucu olduğunu da ekler..

Eratosthenes: Matematik derslerinden tandığımız bu muhterem ise, Milattan 240 yıl evvel dünyanın çevresi 240 bin stade (1 Stade = 230 m) olduğunu söyler, hata payı %2 kadardır.

Aryabhata: Hintli matematikçidir, Muhammed'den hemen önce yaşamıştır (Ölüm 550). Dünyanın küre olduğunu, çevresinin 4,967 yojana olduğunu söyler. Bu değer %1'den daha düşük hata payına sahiptir. Eserleri yaşadığı dönemde dahi, pers, arap vs. dillerine çevrilmiştir. Latinceye, arap yazmalarından çevrilerek 13. YY'da batı tarafından kabul edilmiş, bu yüzdende pek çok batılı tarihçi, bu zatı arap sanmışlardır..

Senin Allah'ın biraz geç kalmış...

Hayır dostum, tam tersine senin gibi akıllı geçinmeye çalışanlar çarpıtıyor. Hatta kendini küçük düşürürcesine.

Bizse olduğu gibi gerçek halini veriyoruz. Panik içerisinde eğip bükme çabanız sizi bile rahatlatmaz, hiç boşuna uğraşma bile.

1- Gökyüzünün direksiz oluşu, güneşin ışık kaynağı oluşu, gök cisimlerinin yörüngeleri oluşu, belli bir ölçü dahilinde hareket etmeleri ve aynı zamanda estetik bir görünüm sunmaları...bunların hepsi bilim adamlarının onayladığı gerçekler.

2- Tam tersine "akmak" ifadesi güneşimizin çok uzun mesafeli , bizim çıplak gözle göremediğimiz bir yere sürüklendiğini-gittiğini anlatıyor.

Senin çocukça çarpıtmaya çalıştığın şekilde dünyanın etrafında dönmesi olsaydı, "tavaf etmek" ifadesi kullanılırdı. Ayrıca dünya kelimesi de geçerdi.

Ama gördüğün üzere Güneş'in muazzam bir yörüngesi olduğunu haber veriyor ayetler:

Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün Olan ve Bilen'in takdiridir.

36Yasin Suresi 38

Enbiya Suresi 33 O odur ki, geceyi, gündüzü, güneş'i ve Ay'ı yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.

Panik içinde ayetleri inkar etmek için, zekanızı iyice küçültmeyi bile sıkılmadan tekrarlıyorsunuz:

http://www.mucizeler.com/bolumler/13_gunesteakip.htm

3- Kuran'a göre dünya ve evrenimiz geoit şekildedir, yani yumurta gibidir:

http://www.mucizeler.com/bolumler/22_dunyaningeoit.htm

http://www.mucizeler.com/bolumler/24_dunyaninveuzayin.htm

4- Yine yanlış.

Ayetin orjinali şöyledir:

Ve Evren'i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.

51 Zariyat Suresi 47

İşinize gelen çeviriyi kabul etme korkaklığından ziyade, ana dili arapça olan birine sorabilirsiniz. dediğimi test edip onaylamanız çok kolay.

5- Kuran daha yeni yeni keşfetmekte olduğumuz ve daha gelecekte keşfedeceğimiz şeyleri bile söylüyor.

Tıpkı dünyanın ve evrenin geoit şekli, tıpkı karadelikler , Big Crunch ve diğerleri...

http://www.mucizeler.com/

Artık gerçeklere gözünüzü kapama yerine, biraz olsun akla ve bilime yönelmek için çabalamalısınız.

Selam ve sevgiler.

tarihinde Emre1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
4- Yine yanlış.

Ayetin orjinali şöyledir:

Ve Evren'i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.

51 Zariyat Suresi 47

İşinize gelen çeviriyi kabul etme korkaklığından ziyade, ana dili arapça olan birine sorabilirsiniz. dediğimi test edip onaylamanız çok kolay.

Şu iletiyi bir incele istersen. Tam konu > [link]

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şu iletiyi bir incele istersen. Tam konu > [link]

Sizler o çalışmaları yaparken , en başından takip ettim.

Kuran mucizelerini-delillerini nasıl çarpıtabileceğinizin sıkıntısı içerisinde bir hareket-çalışma başlatılmıştı ateistforumda.

Ama ben sana gerçek halini veriyorum.

Hiçbir çarpıtma ve önyargı içermeyen. Neyse o.

Dediğim gibi "arapçayı ana dili olarak bilene" sorun.Bunu test etmek çok kolay.

Yoksa örneğin bizim osmanlıca, arapça sözlüklerde kevkeb=yıldız yazıyor.

Ama aslında kevkeb gezegen demek.

Hatta bunu aranızdan, yani ateist olan bir arkadaş(arapça bilen) da doğrulamıştı (ve diğer ateistlerin hışmına uğramıştı).

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Nuh Suresi 15-16 Ayetlerinde,

"Görmediniz mi Allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?

Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?'"

Tartismak cok anlamsiz.

Evren icinde buyuklugu bir nokta olarak dahi tasvir edilemeyecek olan Gunes i yedi kat gogun lambasi olarak ilan etmek olayi acik ve net ortaya koyar.

Evren olceginde Gunes gorece ufak bir yildizdir,Evren de gunes ten daha buyuk Trilyonlarca yildiz varken,gunesi evren e lamba ilan etmek zirvadir,ustelik de evren karanliktir,bu nasil lamba????

Birakin gunesi, trilyonlarca yildiz'a ragmen evren karanliktir,nerde kaldi gunesin evrene lamba olmasi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...