Jump to content

Allah nasıl iyi olabilir?


Recommended Posts

3 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Ne var bunda. Ne yani sen Tanrıyı herkesi aynı kalıba sokmaya çalışan bir diktatör falan mı sanıyorsun. Öyle olmadığından emin olabilirsin. Öyle olsa yaratırken fotokopi makinesi kullanırdı. Halbuki değil iki insan, iki karınca bile birbirinin aynı değil.

 

Elbetteki farklı olacak ama biz burada insanın farklılığından bahsetmiyoruz. Bir kitap var elinizde ve bu kitabı her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten bir tanrıdan geldiğini söylüyorsunuz. Ancak bu kitabı kimse tam manasıyla anlayamıyor. Çünkü belli bir olay bütünlüğü ve akıcı bir anlatımı olmayan tekrarlarla dolu bir kitap. Ayrıca tüm insanlığın bu kitapta yer alan hükümlerle ve getirdiği şeriatla yönetilmesi gerektiğini savunuyorsunuz (genel anlamda müslümanların çoğu) . Ancak kitaptan o kadar farlılık gösteren hüküm çıkıyor hangisi gerçek manada islamın kendisi belli değil. Kendilerine islam alimi diyen insanlar kendilerine göre cilt cilt tefsir çıkarıyor yetmiyor diğer alimin çıkardığına itiraz ediyor. Din mezheplere ayrılmış herkes kendisine bir doğru edinmiş. Peki gerçek olan hangisi ? Tanrı en çok hangisini istiyor. Yada istediği mutlak manada islam hangisi söyleyebilir misiniz? Arabistan mı?  İran mı?  Afganistan mı ? Türkiye mi ? v.s. hangisi gerçek islamı yaşıyor bunu bilen yok. Ee o zaman bu kitap nasıl oluyor da tanrıdan geliyor. Bu tanrı hangi kafada ki kimsenin anlayamayacağı bir kitap gönderiyor ve inanmayanları yakacağını işkence edeceğini söylüyor. Sizler ya mantıktan yoksunsunuz ya da dininizin emrettiği gibi "işittik ve itaat ettik" emrine  uyuyorsunuz. Peki kimi işittiniz ve kime itaat ediyorsunuz. Hangi mezhebe hangi alime hangi tefsirciye hangi mealciye iman ediyorsunuz.Hangisinin dediği mutlak islam doğrusu ve ölçüyü neye göre yapıyorsunuz?

tarihinde Dr.AldRe tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 102
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

20 saat önce, Vefik Sâmi yazdı:

Son zamanda bir "Evrenesoğlu" çıktı ama; garibim, yanlış zamanda, yanlış yerde olduğundan zât-ı âli'lerini "ip"leyen yok. Okuma-yazma oranının bu denli yüksek, insanların eskilere göre çok daha birikimli olduğu bir ortamda Orta Çağ peygamberlik yöntemleri ie bu günün insanının aklını çelebilmek mümkün görünmüyor.

 

Hocam, normal vatandaş bir şekilde bir şeylere inanarak gündelik hayatını yaşayıp gidiyor zaten. Mesele şüphe oluştuğunda bunun nasıl giderilebileceği konusunda ya da inancı tahkik etmek isteyince hangi yöntemin kullanılacağı konusunda  ortaya çıkıyor. Burada, bu zamanda yaşayan insanların ve özellikle gençlerin trajedisi beliriyor. Elimizde son üç beş yüzyılda oluşmuş hakim siyasi ve kültürel hegemonyanın kavramları ve bakış açısı var. Tarihin kısa bir diliminde ve dünyanın küçük bir coğrafyasında oluşmuş dini, siyasi, kültürel, ekonomik vb. bir tecrübe bir şekilde evrenselleştirilmiş ve insanların zihinlerine gerçekler olarak işlenmiş. Basit bir örnek vermek gerekirse siyahi ya da orta doğulu kızların güzellik algısını barbieler oluşturuyor ve bu kızlar kendileriyle ve görünümleriyle sorunlu bir şekilde büyüyor.  Ya da gençlerin ilişki, birliktelik, güzellik, sex algısını porno endüstrisi şekillendirince  karısını çirkin, kız arkadaşını ya da erkek arkadaşını filmlerde olanlardan çok eksik görüyor. Yani ortada bir algı ve propaganda tarafından oluşturulmuş bir hikaye var ve insanlar kendi gerçeklerini bu imajlarla kıyaslıyor. 

Bakın burada araplara veya doğu halklarına içlerindeki cerahatı ortyantalist bir bakış açısıyla kusan kişilere şunu sormak lazım, o Oryantalistlerin bakış açısında yakın zaman kadar vahşi, barbar, yamyam, kan içici olanın Türkler olduğundandan mı haberdar değilsiniz be adamlar. Kendi tarihine, kendi insanına, kendi inancına birilerinin hikayesi penceresinden bakarsan varacağın yer kendine düşmanlık.

Bilim denen şey de ister sosyal olsun ister doğal bu tarihsellikten, bu siyasilikten, bu propagandadan münezzeh değil ve biz onu ancak kendi durduğumuz yerden anlamaya çalışırız. Durduğumuz yeri bırakıp onu oluşturanları ya da yapanların durduğu yere giderek kendimizi anlamaya çalışmayız.

Üstad, sizin bu iletinizdeki diğer mevzularla alakalı inşallah daha sonra detaylı bir şeyler yazacağım. Kalbime geleni yazmak istiyorum. Kafamdakini ya da okuduğumu değil.

 

tarihinde Yeni Üye tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Siz bir okyanusa olta atıp oltanın ucuna gelenlerden yola çıkarak okyanusu ne kadar resmedebilirseniz insan ve bilim de bugün evreni o kadar resmedebilir. Galiba belgesellerde gördüğünüz ışık oyunlarını, canlandırmaları falan evrenin kendisi zannediyordunuz. Fiziğin ve kozmolojinin gösterdiği bir şey varsa o da bu terazinin bu sıkleti tartamayacağı. Bilimin araçlarının, metodunun, modellerinin ve evrensel zannedilen fizik yasalarının gerçekliğin kendisi karşısında bir tür insan vs. cin ali mesabesinde olduğu. Görmüyor musun parçacıklar seviyesinde olanlar farklı, İnsani skalda olanlar farklı,  çok büyük ölçeklerde olanlar farklı. Senin fiziğinin geçmediği, para etmediği bir sürü yapı ve şey var evrende. Hala hangi mekanist ya da basit modellerin peşinde gidip, olan bitenin temel yasalarla açıklanabileceğini düşünebiliriz. Hele bir kütleçekimini izah edelim önce, sonra gerçekten bir şeyleri anladığımızı düşünmeye başlayabiliriz.

 

Kurana göre dünya düzdür ve üst üste yedi kat gök vardır.Kuranda evren anlamında tek bir sözcük yoktur.Kuranda ayrı olarak bir evren kavramından da söz edilmez.Çünkü bu dini oluşturanın evren konusunda bir bilgisi yok.Birde işin içine mitolojik ögeler katılmıştır.Yıldızlarla şeytanların taşlandığı söylenir.Göğün oturulabilir yerlerine oturup melekleri dinleyen cinler alev toplarıyla vurulur.Senin dinin yalan yanlış dolu içeriği nedeniyle yerle bir olmuş bir dindir.Anlaman kıt mı müslüm?

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, Yeni Üye yazdı:

Senin fiziğinin geçmediği, para etmediği bir sürü yapı ve şey var evrende. Hala hangi mekanist ya da basit modellerin peşinde gidip, olan bitenin temel yasalarla açıklanabileceğini düşünebiliriz. Hele bir kütleçekimini izah edelim önce, sonra gerçekten bir şeyleri anladığımızı düşünmeye başlayabiliriz.

    İnsan aklını ve geliştirdiği bilimsel metodu bu denli küçük görmen hiç hoş değil. Şu anda mağaranın birinde soğuktan veya açlıktan ölmeyi beklemiyorsak zamanında etrafında olup bitenleri anlamaya ve açıklamaya çalışan insanlar sayesindedir.

    Ne yani, büyük problemler var diye oturup gökten yardım mı bekleyelim ya da dua ile ajitasyon felan mı yapalım  ? Bireysel olarak evreni anlamaya çalışmak dişe dokunur sonuçlar elde etmemizi sağlamayabilir zira şu an için hala ölümlüyüz. Fakat insan soyu olarak sürekli devam eden bir gelişim süreci oluşturursak anlamlandıramayacağımız hiçbir olay kalmayacaktır. Yok bunu yapmayıp yaratıcıya sığınmak gibi fikirlere sarılırsak yalnızca kendimizi kandırmış oluruz ve doğa bir gün bunun cezasını toptan keser.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, NotImportant yazdı:

 

Senden tek bir ricam var şu soru işaretlerini düzgün kullan. Biten cümlenin sonuna koy.... Aralara sokuşturma, çoğu yazını okuyamıyor es geçiyorum.

:)  bi kola içermiyiz? dostum sanırım bu konuda haklısın  bu sorunu tatlıya bağlıyabiliriz.   :D    

tarihinde mystic tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
8 dakika önce, mystic yazdı:

:)  bi'kola içer miyiz ? Dostum sanırım bu konuda haklısın,  bu sorunu tatlıya bağlayabiliriz.   :D    

 

Şimdi oldu....

 

Sen doğru yap, ben kolayı getiriyorum. 

tarihinde NotImportant tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, NotImportant yazdı:

 

Şimdi oldu....

 

Sen doğru yap, ben kolayı getiriyorum. 

gerçek ateisti anlamak hiçte zor değil benim için içgüdülerim çok kuvvetlidir. :D  gerçek ateizim bu işte her zaman zeki espiriler yapmak her zaman, seviyeyi korumak. espiriye espiriyle karşılık vermek. olasılıklar arasındaki en mantıklı olasiliktir. dostum. içmiş kadar oldum teşekkürler. şimdide bir pro yakarmıyız? koladan sonra çok iyi gider cigerilerımız bayram etsin . . :D birazdan ard arda 3 soru işaretini dogru yerlere koyarsam bana 100.000.000.000.000  . borç verirmisin. :D 

Link to post
Sitelerde Paylaş
48 dakika önce, NotImportant yazdı:

Senden tek bir ricam var şu soru işaretlerini düzgün kullan. Biten cümlenin sonuna koy.... Aralara sokuşturma, çoğu yazını okuyamıyor es geçiyorum.

 

Aynen :)

anlayamadığım zamanlarda tekrar okumaya veya anlamaya çalışmak yoruyor bazen,

yarıda bırakıp es geçtiğimde çok oldu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, mystic yazdı:

gerçek ateisti anlamak hiçte zor değil benim için içgüdülerim çok kuvvetlidir. :D  gerçek ateizim bu işte her zaman zeki espiriler yapmak her zaman, seviyeyi korumak. espiriye espiriyle karşılık vermek. olasılıklar arasındaki en mantıklı olasiliktir. dostum. içmiş kadar oldum teşekkürler. şimdide bir pro yakar mıyız? koladan sonra çok iyi gider cigerilerımız bayram etsin . . :D birazdan art arda 3 soru işaretini dogru yerlere koyarsam bana 100.000.000.000.000  . borç verir misin ?  :D 

Bende pro yok ama sende varsa tabii. Ayrıca o kadar 0 lı parayı hiç bir arada görmedim. Şansına küs. :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
11 dakika önce, democrossian yazdı:

Eğer allah/tanrı var diye kabul edersek iyi olması olasılığı sıfırdır. Kötü olmak zorundadır. Buna felsefede kötülük problemi denir. Tanrının /allahın olması son derece berbat bir durumdur. İyi ki allah/tanrı yok. Olması tam bir felaket olurdu.

 

Bunu anlamadım, neden sıfır? Nedir kötülük problemi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, Cimcime yazdı:

Bunu anlamadım, neden sıfır? Nedir kötülük problemi?

 

Çünkü doğa, canlıların birbirlerini yemeden hayatta kalamayacakları temelinde işlemektedir. Doğayı bu temelde kuran bir tasarlayıcının olması demek, onun kötü olması demektir.

 

Şöyle düşünelim: Bir rüya tasarımcısına gittiniz. Tatil gibi böyle bir iş yapan bir şirket olduğunu varsayın, Total Recall filminde olduğu gibi. Tatile gitmek yerine beyninize tatil anıları enjekte eden bir şirket.

 

Makineye bağlandınız ve kabus başladı. Şirket size sürekli işkence ediyor, korkunç olaylara maruz kalıyorsunuz ve çevrenizde sürekli katliamlar oluyor. Sürekli herkes birbirini öldürüyor. Bu şirket kötü bir şirkettir. Daha doğrusu böyle bir şirket olmaz!

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Çünkü doğa, canlıların birbirlerini yemeden hayatta kalamayacakları temelinde işlemektedir. Doğayı bu temelde kuran bir tasarlayıcının olması demek, onun kötü olması demektir.

 

Şöyle düşünelim: Bir rüya tasarımcısına gittiniz. Tatil gibi böyle bir iş yapan bir şirket olduğunu varsayın, Total Recall filminde olduğu gibi. Tatile gitmek yerine beyninize tatil anıları enjekte eden bir şirket.

 

Makineye bağlandınız ve kabus başladı. Şirket size sürekli işkence ediyor, korkunç olaylara maruz kalıyorsunuz ve çevrenizde sürekli katliamlar oluyor. Sürekli herkes birbirini öldürüyor. Bu şirket kötü bir şirkettir. Daha doğrusu böyle bir şirket olmaz!

 

Ama bu bizim gördüğümüz rüyada sadece kabus, acı ve işkence yok ki. Arada güzel şeyler de görüyoruz. Muhteşem bir manzara, cennet gibi doğa, sanat eserleri, müzik, resim, gerceği az bulunsa da sevgi ve dostluk, artık biraz yozlaşsa da kültürel varlığımız, giderek azalsa da sosyal dayanışmamız, bazan acı verse de gerçek bir aşk... 

 

O zaman bu tanrı nasıl bir tanrı? Bazan iyi, bazan kötü mü, bu sizin benzetmenize göre?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama doğanın temelinde kötülük var. Canlılar birbirlerini yemeye mecburlar. Birbirlerini yemeden hayatta kalmaları olanaksız. Bu kötü bir tasarım olur, eğer tasarımcı olursa ve tasarımcı da kötü olur. Doğanın canlıların birbirini yemeden hayatta kalamayacakları temelde olan doğa, tasarımcısı olsaydı onu kötü yapardı. Bu kaçınılmaz sonuç.

 

Güzel görmeye çalıştığımız bir doğa manzarasında da canlılar hayatta kalabilmek için sürekli birbirlerini yiyorlar. Biz de elbette hayatta kalabilmek için canlıları yiyoruz. 

 

Kedim güzel bir hayvan, onu çok seviyorum. Ayağını betona basmasına içim razı olmaz. Ama bu onun hayatta kalabilmek için başka canlıları yemek zorunda olduğu gerçeğini değiştirmiyor. O da ben de sürekli başka canlıları yiyoruz. Yoksa hayatta kalamayız.

 

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, democrossian yazdı:

Kedim güzel bir hayvan, onu çok seviyorum. Ayağını betona basmasına içim razı olmaz. Ama bu onun hayatta kalabilmek için başka canlıları yemek zorunda olduğu gerçeğini değiştirmiyor. O da ben de sürekli başka canlıları yiyoruz. Yoksa hayatta kalamayız.

 

 

Belki de bu, güzellikleri daha da guzel ve cazip kılan bir unsurdur. Yani hem güzellik ve cazibe var, hem de tehlike. Hem açlık duygusu hem yemeğin güzel kokusu ve tadı, hem avlanmanın heyecanı hem de av olmanın...

 

Öbür türlüsü biraz yavan olurdu sanki: Dilediğin gibi git, orada duran meyvelerden ye, tüm canlılar birbirine dokunmadan, sadece meyveyle ve sebzeyle beslensin. Korku ve endişe yok, acı yok, üzüntü yok, sadece sevinç ve mutluluk var.

 

Bence asıl bu pek mümkün değil gibi. Zıtların birliği kuralı... bir şey ancak kendi zıddıyla beraber var olabiliyor. Kısacası mutlu olabilmemiz için mutsuz da olmamız gerekiyor. Acı ama gerçek...

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allah din konusunda sınav yaptığı söylenen bir Tanrıdır.Din dediğimiz olgu ise yığınlar tarafından araştırılmadan,incelenmeden seçilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan,atalarca beyinlere yüklenen bir olgudur.
Beyinleri atalarının inanç ve öğretilerine göre yapılandırılan hristiyan haçlılarla ve ataların inanç ve öğretilerine göre yapılandırılan müslümanlar bir yerde karşı karşıya gelir ve savaşırlar.
Bu savaşta ölen hristiyanlar cehenneme, müslümanlar ise cennete giderler.Tarafsız,duygularından arınmış bir biçimde baktığın da göreceğin tek şey ise,özgür iradeleriyle,özgür seçimleriyle dinlerini seçmemiş,atalarının inanç ve öğretilerinin tutsağı olmuş iki kesimin savaştığıdır.

Allah kuşaktan kuşağa aktarılan din konusunda,ataların seçim ve koşulların sınav sonucunu belirlediği adaletsiz bir sınav ortamında,özgür iradeleri olmayan beyinleri bireysel olarak sınadığını söyleyen,adaletsiz olmaktan kaçamayan bir Tanrıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
7 dakika önce, Cimcime yazdı:

Belki de bu, güzellikleri daha da guzel ve cazip kılan bir unsurdur.

 

Elbette öyle ama bu, biz elinden çok da fazla bir şey gelmeyen, doğayı değiştiremeyen insanlar için geçerli. Allah/tanrı için böyle bir bahane olamaz. Her şeye gücü yetiyor madem. Öyle çok her şeye gücü yetmesi de gerekmezdi. Yeterince güçlü olmak bu sorunu çözerdi.

 

Çok basit yani, kanser hücreleri gibi arada bir anarşist türler çıkarır, saldırtır ve etkisiz hale getirildiklerinde hayatın değeri anlaşılırdı. Tanrıya da ben mi akıl vereceğim. Ben düşünebiliyorsam tanrı niye düşünemesin bunları. Tanrı yoktur. Olması olanaksızdır. Bir çok yönden. Bu sadece bir yönü.

Link to post
Sitelerde Paylaş

     Kurandaki hikayelerden görüyoruz ki cennette bile günah işlenebiliyor, tanrıya isyan edilebiliyor
yani mutlak adalet ortamı dinler açısından sınavı engelleyecek bir durum değil, 
ve dünya hayatı için düşünürsek mutlak adaletin hüküm sürmesi için karşıtının olması şart değildir,

 

Canlıların birbirini yemesi yerine örneğin tüm canlıların güneşten direkt olarak enerji alıp hayatta kaldığı 
bir ortam kurgulanmış olabilirdi, yeni doğan bebekler, küçük çocuklar yetişkin yaşa kadar hayatta kalıp sınavını tamamlayabilirdi..

 

Oysa sınav olduğu söylenen garabete baktığımızda, bebek ölümleri, sakat doğumlar, doğuştan gelen korkunç hastalıklar, 
insanlar arasındaki sınıfsal uçurumlar, doğulan bölgeye göre dinin şekillenmesi, vs. sınavı mantıken imkansızlaştırıyor.

 

Bu hayatta adalet bulamayanlara sabredip diğer hayatta adaletin beklenmesi öğütleniyor, ama kafamızı biraz çalıştırırsak bununda
boş bir kandırmacadan ibaret olduğunu anlıyoruz, islamın mantığına göre düşünürsek öteki dünyada vaad edilen adalet falan değil, sadece intikamdır, 
adalet sonradan gelmez, o anda varsa vardır, yoksa yitmiştir, dünyada kaybedilen güzelliklerin ve yaşanmışlıkların geri dönüşü ve telafisi yoktur, 

 

lafın kısası, adaletsiz, ucube ve psikopatça söylemlerle karşımıza çıkan bu sınavın tanrısı gerçekten olsaydı bu bir felaket olurdu, 
insanlık olarak bizim tek şansımız bu tanrı bozuntusuyla imkansız bir savaşa girip onu yoketmekti, yani iyiki yok..

 

46 dakika önce, Cimcime yazdı:

Belki de bu, güzellikleri daha da guzel ve cazip kılan bir unsurdur. Yani hem güzellik ve cazibe var, hem de tehlike. Hem açlık duygusu hem yemeğin güzel kokusu ve tadı, hem avlanmanın heyecanı hem de av olmanın...

 

Öbür türlüsü biraz yavan olurdu sanki: Dilediğin gibi git, orada duran meyvelerden ye, tüm canlılar birbirine dokunmadan, sadece meyveyle ve sebzeyle beslensin. Korku ve endişe yok, acı yok, üzüntü yok, sadece sevinç ve mutluluk var.

 

Bence asıl bu pek mümkün değil gibi. Zıtların birliği kuralı... bir şey ancak kendi zıddıyla beraber var olabiliyor. Kısacası mutlu olabilmemiz için mutsuz da olmamız gerekiyor. Acı ama gerçek...

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, Ebu Kafir yazdı:

lafın kısası, adaletsiz, ucube ve psikopatça söylemlerle karşımıza çıkan bu sınavın tanrısı gerçekten olsaydı bu bir felaket olurdu, 
insanlık olarak bizim tek şansımız bu tanrı bozuntusuyla imkansız bir savaşa girip onu yoketmekti, yani iyiki yok..

 

Aynen öyle, bu kadar kötü bir tanrıyı tepelemek bir insanlık görevi olurdu.

 

Zaten şu anda da insanlık olarak doğayı dönüştürme, adaleti sağlama savaşındayız ama çok başarısızız. Başta kendi doğadan gelen zaaflarımızı yenemiyoruz. Depremlerin katliam yapmasını önlemeye çalışıyoruz. Tıp hastalıkları, güya tanrının bozuk düzük imalatlarını düzeltme peşinde. Yapay et yapabilir miyiz ve hayvanları öldürmekten kurtulabilir miyiz uğraşı veriyoruz. Son habere göre bu başarıldı. Yakında yapay etler gerçeğinden farksız şekilde piyasaya çıkacakmış. Barışı sağlamaya, nüfus artışını kontrol etmeye ve kaynakları çarçur etmemeye uğraşıyoruz.

 

Fakat bu çabayı doğaya karşı gösteriyoruz. Tanrı olsaydı bunlar tanrıya savaş açma biçiminde olacaktı. Tanrı ile kıyasıya bir savaşa girişecektik. Belki de hiç kazanamayacaktık. Belki de doğaya karşı da hiç kazanamayacağız!!! 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...