Jump to content

saplantılı düşünceler,çekingenlik..


Recommended Posts

İnevitable,

Saçmalamışsın.

Beynimiz de diğer bütün organlarımız gibi bir organdır ve hastalanabilir.

Üstelik tüm organlar içinde en önemlisi odur, çünkü akıl oradadır.

İnsandan aklını aldığında da geriye hiçbir şey kalmaz.

Akıl hastalıkları da bilimin alanı içine girer.

Dolayısıyla önce bir psikiyatr, sonra da psikoterapistler ilk başvurulacak profesyonellerdir.

Almak iyidir dediğin o ilaçları evde kendin üretmiyorsun herhalde..

Kendini tedavi etmek demişsin de....

Ayrıca başlık sahibinin son derece önemli ve ciddi bir hastalığı var.

Psikotik bir hastalık. Yani tıbbi bir hastalık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İnevitable,

Saçmalamışsın.

Beynimiz de diğer bütün organlarımız gibi bir organdır ve hastalanabilir.

Üstelik tüm organlar içinde en önemlisi odur, çünkü akıl oradadır.

İnsandan aklını aldığında da geriye hiçbir şey kalmaz.

Akıl hastalıkları da bilimin alanı içine girer.

Dolayısıyla önce bir psikiyatr, sonra da psikoterapistler ilk başvurulacak profesyonellerdir.

Almak iyidir dediğin o ilaçları evde kendin üretmiyorsun herhalde..

Kendini tedavi etmek demişsin de....

Ayrıca başlık sahibinin son derece önemli ve ciddi bir hastalığı var.

Psikotik bir hastalık. Yani tıbbi bir hastalık.

Bak dostum. Sen onun ciddi bir ruhsal gerginlik yaşadığını söyleyebilirisin. Onun bir hastalık sahibi olduğunu söylemessin.

Ben haklıyım çünkü tüm bunlar iler derecede hastalıklar hariç diğerleri gibi utangaçlık, içe kapanıklık gibi şeyşer ya da sürekli kendini yetersi gibi hisleri yi bilirim. Onun için bu işe balıklama dalma.

Bak ne diyorum sana o adam zaten bir damgalanma istemiyor. Psikiyatrist onu damgalayacak bir iki ilaç vericek yollayacak.

Sna sesleniyorum konuyu açan kişi,

Egon için zevkler bul. Yapmaktan zevk aldığın şeylere yönel. Kendini düşünme. İçinden gelen sesi düşünme.

Arkadaşım ben seni çok iyi anlıyorum, kendini hissetmeyi kes, kendini düşünme bırak kendini insanlar böyle yaşıyor çünkü emin ol mutlu olmaya ihitiyacın var. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bak dostum. Sen onun ciddi bir ruhsal gerginlik yaşadığını söyleyebilirisin. Onun bir hastalık sahibi olduğunu söylemessin.

Ben haklıyım çünkü tüm bunlar iler derecede hastalıklar hariç diğerleri gibi utangaçlık, içe kapanıklık gibi şeyşer ya da sürekli kendini yetersi gibi hisleri yi bilirim. Onun için bu işe balıklama dalma.

Bak ne diyorum sana o adam zaten bir damgalanma istemiyor. Psikiyatrist onu damgalayacak bir iki ilaç vericek yollayacak.

Sna sesleniyorum konuyu açan kişi,

Egon için zevkler bul. Yapmaktan zevk aldığın şeylere yönel. Kendini düşünme. İçinden gelen sesi düşünme.

Arkadaşım ben seni çok iyi anlıyorum, kendini hissetmeyi kes, kendini düşünme bırak kendini insanlar böyle yaşıyor çünkü emin ol mutlu olmaya ihitiyacın var. :)

İnevitablen,

Bence balıklama dalan ama dalmaması gereken sensin.

Ona bu teşhisi ben koymadım. Kendi doktoru koymuş.

Uzaktan teşhis konulmaz, ruhsal hastalıklarda senin yaptığın gibi tavsiyelerle psikoterapi yapılmaz.

İyi niyetini anlıyor, amatörce yaptığın terapilerin bir sonuç vermeyeceği gibi, hastayı yanlış yönlendirebileceğini söylüyorum.

Gerçi zaten onun seni ciddiye alacağını da sanmıyorum...

Ona bunları arkadaşları ve ailesi de söylüyordur.

Yani senin söylediklerini hemen her gün birileri söylüyordur ona.

Başlık sahibi arkadaş kronik psikoz hastası. Ve zaten tedavi görüyor.

doktorum bana psikotik bozuklukdedi.Ve benim saplantılı düşüncelerim var bundan kurtulamıyorum genelde gün içerisinde faal olamıyorum ne yapmam gerekir

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=14524

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben bir zamanlar sosyalfobiydim.. Elbette bunun nedenleri vardı.. Lise dönemimde sosyalfobi değildim, biraz çekingendim o kadar.. Ama lisede yaşadıklarım inanılmazdı. İnsanların çoğu manyak ve insanlar arası ilişkiler iğrençti ve ben fazla insanla arkadaşlık kuramıyordum. Manyaktılar, çünkü tuvalette saçınızı başınızı düzeltirken, eliniz yıkarken biri gelip omuz atık çekil şurdan deyip dövmeye kalkabiliyorlardı.. nitekim sokaklarda da öyle bakışı, davranışı bozuk insanlar çok. Kız erkek ilişkileri ayrı bir iğrençlikti. Yani her açıdan insanı olumsuz etkileyen yoğun süreçler yaşamıştım. Universiteye başladığım ilk yılın ardından da tam olarak sosyalfobiye yakalandım. Kendim mücadele etmeye çalıştım, yılmadan derslere gitmeye çalıştım ve gittim.. insanların arasında kaskatı kesilsem de yine de gittim. İnsanlara bakamıyordum, çünkü lise zamanlarında çok olumsuzluk yaşayınca çok olumsuz koşullanmıştım, ayrıca kızlara bakamıyordum çünkü tüm iyi niyetime rağmen o şımarıklık ve aymazlık içerisinde dışlanıyordum, duygularımı kendi içime gömmek zorunda kalmıştım ve sonra eğer birisi, bir kız ona karşı olan duygularımı öğrenirse ve yine aşağılanırsam diye çok çekinmeye başlamıştım.. Her neyse, baktım kendi kendime tam halledemiyorum universite yardım merkezindeki psikoloğa gittim.. Açıkcası çok faydası oldu.. Tamam geçmişte yaşadığın kötü olaylar olabilir ama artık karşına çıkan insanlar geçmişte sana olumsuzluk yaşatan insanlar değiller, şartlandırma kendini bu olumsuzluğa dedi. Otomatik olumsuz düşünceleri bilinçli olumlu düşüncelerle karşı koymam gerektiğini söyledi.. Yani bak bu insan bu şekilde düşünmüyordur, niye düşünsün ki gibi olumlu düşüncelerle olumsuz düşünceleri yer değiştirmeye çalıştım. Elbetteki buradaki arkadaşların da söylediği gibi en güzel olanı ölümüne insanları takmamak, yani özellikle bir kötülük yapmıyorsanız, çekineceğiniz bir suçluluk yoksa ölümüne kimseden çekinmemek..

Şu da var ki çok korumacı ailelerde yetişen insanlarda çekingenlik başgösterebiliyor ve gelecekte yaşanabilecek kimi olumsuzluklara karşı savunmasız kalan bu kişiler sosyalfobi gibi durumlara yakalanabiliyorlar.. Aileler çocuk yetiştirirken buna çok dikkat etmeliler, yoksa o korumacılık ters tepiyor açıkcası ve ben acısını çektim, ama artık oldukça atlattım.. Şu çok önemli, eğer kişi kötü bir şey yapmamışsa diğer insanların ne düşündüğü hiç önemli değil.. ve bu özgürlüğe ölümüne sahip oldukça hiçbir sorun kalmıyor..

Link to post
Sitelerde Paylaş

çekingenliğim de var, saplantılı düşüncelerim de.

kendi kendime bazen bu durumun üstesinden gelebiliyorum ancak sonrasında yine aynı duruma düşüyorum.

insanlarla iletişimim çok zayıf.

bu da sanırım asosyal olmamdan kaynaklanıyor.

insanlar biraz sosyal ol diyorlar. peki nasıl sosyal olunur? oldum gitti mi diyeceğim?

sosyal fobi acayip bi durum. keşke eternal sunshine filminde olduğu gibi beynimizde bulunan ve bizi kısıtlayan şeyleri sildirebilsek :)

yaşamdan tat alamamak ve tat alanları uzaktan seyretmek kadar kötü bir şey olamaz bu dünyada.

nasıl üstesinden gelinebilir bilmiyorum. sanırım böyle öleceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gülebilmen bile güzel bir tepki aslında.. Samimi olarak söyleyeyim, çok tat alarak yaşadığına inandığın insanların çoğu birçok şeye aldırmadan ve megalomanca yaşıyorlar.. Bir de bazı çevrelerde bulunmak da biraz şans işi.. Kimi çevrelerde gerçekten daha sevecen insanlarla karşılaşabiliyorsun; ama çoğunluk öyle değil artık.. Herkes yeteneklerini birbiriyle yarıştırıyor, narsistçe ve megalomanca. Yani çok rahat bir insan bile olsan böyle ortamda mutlu olabilmek zor :) Sosyalfobiye yakalanmadığım zamanlarda karşıma bazı kızlar da çıkmıştı ama konuşsan konuşamıyorsun, paylaşabileceğin pek bir şey olmuyor.. Herkes bir yarış içerisinde, kimi vucüt sergisinde kimi kas gücünü yarıştırıyor.. İncelik yok ki.. Kimisi de zevkzeklik yapıyor :) Elbette mükemmelliyetçilik değil bahsettiğim ama daha içten daha samimi daha olgun insanlar çok az ve onlarla karşılaşmak zor..

Yapılması gereken sürekli bir yerlere gitmek, tezgahtarlarla konuşmak, kafelerde çay kahve vb içmek.. Nasıl garip davranırsan davran ve bunu farketseler bile umursama, konuşmaya devam et.. Yani ne olursa olsun diyalog halini bırakmamak gerekiyor ve sosyal aktivite kurslarına da gidilebilir, gitar kursu gibi, dalgıçlık gibi.. Baktın tüm düşüncelerine, iyi niyetine, duygularına rağmen insanlar uzaklaşıyorlarsa zaten o insanların uzaklaşması daha iyimiş demelisin, çünkü zaten düşüncelerine, duygularına yani sana değer vermeyen insanlarla ne paylaşabilirsin.. Bir de çekememezlik yapan insanların arasında olmak.. oy oy oy:))

Ama inkar edemem ki dünya artık çok narsist ve megaloman.. duyarlı insan olmak zor.. Yani rahat birisi de olsan insanlarla anlaşamıyorsun, yine uzaklaşıyorsun.. Bazen biraz içki içmek rahatlatıyor, beyni susturuyor ama elbette çözüm değil alkol.. Yani rahat olsan bile kim düşünce ve duygularından ötürü dışlanman kaçınılmaz olabiliyor.. Yani kendini fazla suçlamana değmez ve mutluluk olarak gördüğün birçok şeyi de abartma derim, çünkü gerçekten çok boş ilişkiler yaşanıyor.. Ama dediğim gibi kıayfet deneme bahanesiyle birçok yere gir çık, kurslara gidebiliyorsan git, fazla da eve kapanma..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir arkadaşın önerisiyle otomatik olumsuz düşüncelere yönelik yazdığım bir yazımı paylaşmak istedim.. Umarım benzer sorunları yaşayanlara bir bakış açısı sağlar, faydası olur..

İlk iletimde de bahsettiğim gibi düzgün bir psikoloğa gittim. Emin ol onlar çok rahat insanlar, sen nasıl hissedersen hisset kendini onlar seninle konuşur, düşüncelerinin derinlikerine inerler.. Birçok düşünceyi ve karşılaştığım olayları her görüşmede tartıştık.. İşte şu karşılaştığın durumda neler düşündün, bu düşündüklerin gerçek mi, hani gerçeğe yakın olsa bile anlamı var mı? Çok önyargılı yaklaşmıyor musun gibi sorularla kendi olumsuz düşüncelerimin gerçeklikle ne kadar alakalı olup olmadığını sorguladım. ve gerçekten de kimi zaman bazen karşılaştığım bazı insanlardan olmsuz tepkiler alsam da acaba onlar benimle karşılaşmadan önce kötü bir olay mı yaşadılar gibi sorular sorarak kişinin tepkisinin benle alakasının olamayacağını düşünmeye çalıştım. Hani bazen tüm iyi niyetinle yaklaşırsın birilerine ama suratı asıktır, öyle durumlarda acaba bu kişi benimle alakası olmayan bir nedenden ötürü mü böyle diyerek aklıma gelen benle alakasız olumsuzlukları gidermeye çalıştım; yani otomatik olarak gelen olumsuz düşüneleri yakalayarak onları olumlu düşüncelerle değiştirmeye çalıştım. Sonra kendime görevler verdim. bugün şuraları gezicem, şu kıyafeti deniyecem, konuşacam gibi.. Sonra hemen ardından kendimi ödüllendirecem, mesela sevdiğim bir şeyi yaparak, belki sinema, belki bir yemek.. Bir görev yapıp sonrasında kendini ödüllendirmek de önemli.. Bir de dediğim gibi diğer insanları gözünde abartma, çoğu yalan:) Yani işte onlar mutlu da ben niye mutlu değilim şu bu diye kendini üzme, çoğu mutluluğun içi boş.. Bir de şu var ki bu şekilde kendini eğitmeye çalışmak çok çabuk da sonuç vermez, aşama aşama gelişebilecek bir şey, yani beynine öğretiyorsun dünyayla başa çıkayı.. Niye hala böyle oluyor da şöyle oluyor da diye kendi kendine kızmaman gerek..

Yukarıda bahsettiklerime ek olarak günlük tutabilirsin. Diyelim bugün şu insanla karşılaştım, şöyle hissettim, böyle hissetmemin nedenleri nelerdir, acaba gerçek midir bu düşünceler gibi sorgulayıcı bir günlük tutabilirsin. yani her gün kendi düşüncelerini günlük vasıtasıyla sorgulayıp yaşadığın olumsuz düşüncelerin ne kadar gerçek olup olmadığı ve bu olumsuz düşüncler yerine nasıl olumlu düşünceler konabilirdi gibi sorgulamanı kağıda dökebilirsin ve bu da oldukça faydalı.

Böyle yaptıkça zamanla azalıyor ama hemen geçmiyor. Arada bir artıp azabilir ama gittikçe azalacaktır. İşte dediğim gibi ne olursa olsun otobüslere bin, dolmuşlara bin, dolaş, gez ve kendini ödüllendir; çok faydasını göreceksin..

Evet, olumlu düşünmeye odaklanmak ve gerekirse bu uğurda kendini tadında kandırmak oldukça faydalı.

Böyle yaptıkça artık aldırmamayı öğreniyorsun, sonuçta kötü bir şey yapmıyorsun. Sonuçta düşün, birisi seni aşağılamaya çalıştı diyelim; peki ne olacak ki? Sana en başta fiziksel bir zarar da vermiyor, bırak seni aşağıladığına inansın:) Diyelim birçok insan hiç hakları yokken sana gülsünler, seninle dalga geçsinler, ne önemi var? Zaten birçok insan artık birbirini fazla önemsemiyor, birbirine değer vermiyor. Yani birileri sana ilgi göstermiyor diye de kendini yorma, neden beni beğenmiyorlar, benimle konuşmuyorlar diye de suçlama kendini.. Çok insan gördüm, hani ye kürküm ye hesabı.. O kadar çok kişilksizdiler ki ve bomboş insanlardı ki ama babadan gelme paraları vardı, etraflarında karı-kız ne ararsan vardısmile.gif) Dünya böyle bir dünya, o yüzden insanlar neden ilgi göstermiyor şu bu olmuyor diye kendini suçlama. Zaten iyi insanlar bakışlarıyla anlaşılırlar ve bu bakışları diğer iyi insanlar yakalar ve karşılık da verirler nezaket ve sevgiyle. Ama çoğu insan için para önemli artık.. Yani niye başarısızım, niye yalnızım veya çok arkadaşım yok diye suçlama kendini.. Çok rahat bir insan bile olsan, iyimser duyarlı bir insansan aynı zamanda yalnızlık çoğunlukla kaçınılmaz olabiliyor.. Diğer insanları çok gözünde büyütme, yüceltme insanları.. Ve şunu bile düşün ki, bu forumda konuşulan birçok konu hakkında bile bir fikirleri yok, bilgileri yok çoğu insanın:)) Yani hiç yüceltilecek insan değil birçok insan.. Bunları da sık sık aklına getirmeye çalış. İnsanlar da mükemmel değil ki hatta boş çoğu de.. böyle düşündükçe emin ol olduğundan daha rahat hissetmeye başlıyorsun..

tarihinde NomadUn tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
çekingenliğim de var, saplantılı düşüncelerim de.

kendi kendime bazen bu durumun üstesinden gelebiliyorum ancak sonrasında yine aynı duruma düşüyorum.

insanlarla iletişimim çok zayıf.

bu da sanırım asosyal olmamdan kaynaklanıyor.

insanlar biraz sosyal ol diyorlar. peki nasıl sosyal olunur? oldum gitti mi diyeceğim?

sosyal fobi acayip bi durum. keşke eternal sunshine filminde olduğu gibi beynimizde bulunan ve bizi kısıtlayan şeyleri sildirebilsek :)

yaşamdan tat alamamak ve tat alanları uzaktan seyretmek kadar kötü bir şey olamaz bu dünyada.

nasıl üstesinden gelinebilir bilmiyorum. sanırım böyle öleceğiz.

Böyle ölmüyceksin. Bende de asosyallik var. Çözüm kendimizde. Hangi psikolog yardım edebildi bana. Hangi psikiyatrist yardım edebildi. Hepsini gördüm. Sadece seyrettiler. Psikolog dediğin 4 yıllık Freud eğitimi almış kendisini bişi sanan aslında sadece karşısındakini etiketleyip para kazanmaya çalışan bir kişi.

Bana sosyal fobik olduğumu söylemişti. Bir dedem var benim. Gerçek değil ama çok severim kendisini. 66 yaşında inşaat mühendisi. Eskiden müslümanmış şimdi inancını bilmiyorum. Her şeyi biliyor. Sohbet etseniz doyamazssınız.

Ben onun yanına gittim ve benim psikoloğum bana sosyal fobik olduğumu söyledi, dedim.

O bana 'sen sosyal fobik' değilsin dedi. Bana o psikoloğunu getir onunla 30 dakika konuşalım sana onun eksiklerini ve hislerini anlatayım, dedi. O sana tabiki sosyal fobiksin der, dedi. Çünkü bu onun işi. Bu işten para kazanıyor dedi.

Ve o psikoloğa bakıyorum da YAPTIĞI ŞEY SADECE kendisini beğenemek. Kendine gelince her şeyde kendisne hak veriyordu. Ama bana şunu diyordu. 'E ne yapalım kabul edicez sen böyle birisin şimdi seni iyileştirmek için çabalıyacağız'

Her 30 saatlik çaba 140 milyona tekabul ediyordu. Arkadaşlar dünyada ideal insan yok. Bunu bilin. Sosyal fobi çerçevesi olamaz.

Kimin ne kadar asosyal olduğunu bilemezler Bilseler bile sen sosyal fobiksin diyemezler. Bunlara inanmayın. Bunlar normal insan duygularını alıp 'sen de utangaçlık var sen sosyal fobiksin' diyorlar. Kişinin mizacı denen bişi vardır. Yaşadığı şartlara göre benimsediği sevdiği bir hayat vardır. Bunlar her şeye müdale edip herkesi damgalıyor. Ben bunu söyledim. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Logos'un dediklerine yönelik olarak şunları demem lazım. Ben parasız bir psikoloğa gitmiştim, üniversitenin imkanları doğrultusunda.. Şu bir gerçek ki aşırı çekingenlik ve insanlardan korkma sosyalfobi olarak nitelendirilmekte. İnsanlar içerisinde insanların gözüne bakamamak, bakmaya çalışırken titremek, kaskatı kesilmek, korkmak, konuşamamak ve hatta bu nedenle sunum yapamamak sosyalfobi olarak adlandırılır. Yani buna ister sosyalfobi deyin ister başka bir şey, böyle bir durum içerisinde olabilirsiniz. Ve benim yukarıda söylediklerim bu şekilde bir durumda olanlara yöneliktir...

'E ne yapalım kabul edicez sen böyle birisin şimdi seni iyileştirmek için çabalıyacağız' diyen bir psikoloğa gitmeyin zaten.. En iyi tedavi birçok şeyi aldırmayan, sorun etmeyen sevecen insanlarla bir şey paylaşmaktır aslında. Ama böyle bir imkan yoksa yukarıda anlattıklarım da oldukça faydalı. Bu aşamalardan geçmiş, zamanında sosyalfobiye yakalanmış birisi olarak samimiyetle söylüyorum bunları.. Ayrıca kişinin mizacı denen bir şey var diyerek kişiliği sabitleştirmek, neredeyse dogmalarştırmak saçmalıktır.. Kendisini oldukça değiştiren, aşan birçok insan var.. Senin mizacın bu, korkağın tekisin, napalım hep böyle olacaksın demek gibi bir şey bu. böyle düşünenler yardımcı olmak istiyorlarsa susmaları yeterlidir, çünkü konuştukça insanları daha da karamsarlığa iteceklerdir!

tarihinde NomadUn tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Logos'un dediklerine yönelik olarak şunları demem lazım. Ben parasız bir psikoloğa gitmiştim, üniversitenin imkanları doğrultusunda.. Şu bir gerçek ki aşırı çekingenlik ve insanlardan korkma sosyalfobi olarak nitelendirilmekte. İnsanlar içerisinde insanların gözüne bakamamak, bakmaya çalışırken titremek, kaskatı kesilmek, korkmak, konuşamamak ve hatta bu nedenle sunum yapamamak sosyalfobi olarak adlandırılır. Yani buna ister sosyalfobi deyin ister başka bir şey, böyle bir durum içerisinde olabilirsiniz. Ve benim yukarıda söylediklerim bu şekilde bir durumda olanlara yöneliktir...

'E ne yapalım kabul edicez sen böyle birisin şimdi seni iyileştirmek için çabalıyacağız' diyen bir psikoloğa gitmeyin zaten.. En iyi tedavi birçok şeyi aldırmayan, sorun etmeyen sevecen insanlarla bir şey paylaşmaktır aslında. Ama böyle bir imkan yoksa yukarıda anlattıklarım da oldukça faydalı. Bu aşamalardan geçmiş, zamanında sosyalfobiye yakalanmış birisi olarak samimiyetle söylüyorum bunları.. Ayrıca kişinin mizacı denen bir şey var diyerek kişiliği sabitleştirmek, neredeyse dogmalarştırmak saçmalıktır.. Kendisini oldukça değiştiren, aşan birçok insan var.. Senin mizacın bu, korkağın tekisin, napalım hep böyle olacaksın demek gibi bir şey bu. böyle düşünenler yardımcı olmak istiyorlarsa susmaları yeterlidir, çünkü konuştukça insanları daha da karamsarlığa iteceklerdir!

Bence de...Onun için ben diyorumki psikologlar sadece yaftalama yapar. Çünkü bu işten para kazanırlar. Bu bir realitedir. Psikologların çoğu karşısındakinin ilk yardımının, belki de kendisinin de azıcık onun gibi olduğunu ve onun yalnız olmadığı fikrini ona verebilmesi ya da hissettiklerinin direk 'Evet sen de olanlar bende de var ne yapıcaz şimdi'

diyeceklerine karşısındaki için bir sosyalfobi elbisesi dikiyorlar. Kendisini bu işe bulaştırmadan biraz da egosunu tatmin ederek karşısındakini bu elbiseye kendi rızası ile sokuyorlar. Ve sonra bu elbiseyi çıkarmaya çalışıyoruz diye her seanstan 150 ytl alıyorlar. Yptıkları sohbet. Ama sizin üzerinizde bir sosyalfobi elbisesi var. Onun ise üzerinde kendi elbisesi var. Ellerini taşın altına sokmazlar. Kendilerinde de az miktarda sosyal korku olduğunu kabullenmezler.

Onlar için sosyal fobi sosyal fobi olmaldır. Aksi taktirde tedavi edicek insan bulamazlar.

Karşılarındakine asla 'sen sosyal fobik değilsin. Düşünsene! Ben başbakanın karşısına çıksam senin şu anki durumundan daha beter olurdum' demezler. Bunun yerine, 'Sen sosyalfobiksin bunu kabul edelim ki tedaviye geçelim' derler. Bu onların işidir.

Ve benim düşüncem. İdeal bir sosyalfobik olmayan insan yoktur, ya da gerçek bir pi canlısı gibi gerçek bir sosyal fobik de yoktur. Sosyal fobik olmayan insan ideası ile sosyalfobik insan ideası arasında milyarlarca gerçek insan vardır.

Onun için bir insan bir insanı sosyalfobik diye yaftalayamaz. Çünkü bunu kendisi de taşır. Hakimiyeti biz elimize alalaım ve onlara şunu söyliyelim.

Sen bana benim ne olduğumu söyleyemessin. Ben söyleyebilirim. :) Ve diyoruz ki:

Tam bir erkek ile tam bir dişi yoktur. Tam bir erkek ideası ile Tam bir dişi ideası arasında milyonlarca gerçek insan vardır. Ve bunu toplumsal mekanizmalar belirler. Aynı şekilde Tam Sosyalfobik insan yoktur. Tam Asosyal insan da yoktur. Tam Sosyal insan ideası ile Tam Asosyal insan ideası arasında milyonlarca gerçek insan vardır. Ve bunu da toplumsal mekanizmalar ve kültürler belirler.

Herkes aynıdır. Hepimiz aynıyız. İşte özgürlük bu. İdealara takılmayın. İdealar gerçek değildir. :) Bizler gerçeğiz ve bize kimse ne olduğumuzu söyleyemez. Kim ve ne olduğumuzu biz söyleyebiliriz. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demek istediklerini anlıyorum.. Ben zamanında bir şeyler yaşadım ve karşı konulamaz durumlara dönüştü. Önceleri çekingendim ama bu aşırılaşmaya başlamıştı.. Diyelim okulda ön sıralara rahat oturabilirken o rahat yok oldu, oturamaz olmuştum. İnsanlardan gerçekten çok aşırı şekilde çekinmeye, tedirgin olmaya başlamıştım.. Böyle olunca internetten arttım durdum.. Acaba bu nasıl ifade ediliyor ve nasıl tedavi edilebilir veya aşılabilir veya başkalaşabilir. Adının sosyalfobi olmasının önemi yoktu zaten, bu durumu aşmak istiyordum.. Açıkcası kendim çabaladım durdum pek beceremedim. İyi bir psikoloğa denk gelmiştim, gerçek nedenleri sorgulamaya başladık. İşte ön sıralara oturamıyorum, tahtaya bakamıyorum o nedenle dersi de pek takip edemiyorum, hatta sağıma soluma bile bakamıyorum.. bir sürü şey.. İşte böyle böyle nedenlere inmeye çalıştık. Sonunda oldukça üzerimden atabildim bu durumu ve şimdi çok daha iyiyim.

Yani demek istediğim, ben kendimde olan değişimlerin farkında olarak ve bu durumu araştırarak çareler aradım, çünkü rahat değildim. Yardım istedim ve iyi de oldu.. Zaten sen sosyalfobiksin de dememişti psikolog. Ben dedim, sanırım ben sosyalfobiyim.

Zaten dediğin gibi çok belirgin sınırlar yok.. Kısacası insanlar kimi zaman kimi koşullarda tedirgin olurlar.. Ama ben her ortamda her koşulda, insanların olduğu her yerde çok tedirgindim, gözlerine bile bakamıyordum, düşün bu durumu. Ve diyorum, bu durumu yaşamadan önce böyle değildim, çekingendim ama böyle aşırı bir çekingenlik-tedirginlik durumu yoktu..

Ayrıca empati varsa kim bizim hangi durumda olduğumuzu söyleyebilir demektir. Karşımızdakinin sevinçli mi, üzgün mü olup olmadığı hakkında fikirler edinebiliyorsak ve bu çoğunlukla doğrulanıyorsa senin dediğin katılıkta "Bizler gerçeğiz ve bize kimse ne olduğumuzu söyleyemez" diyemeyiz..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bence de...Onun için ben diyorumki psikologlar sadece yaftalama yapar. Çünkü bu işten para kazanırlar. Bu bir realitedir. Psikologların çoğu karşısındakinin ilk yardımının, belki de kendisinin de azıcık onun gibi olduğunu ve onun yalnız olmadığı fikrini ona verebilmesi ya da hissettiklerinin direk 'Evet sen de olanlar bende de var ne yapıcaz şimdi'

diyeceklerine karşısındaki için bir sosyalfobi elbisesi dikiyorlar. Kendisini bu işe bulaştırmadan biraz da egosunu tatmin ederek karşısındakini bu elbiseye kendi rızası ile sokuyorlar. Ve sonra bu elbiseyi çıkarmaya çalışıyoruz diye her seanstan 150 ytl alıyorlar. Yptıkları sohbet. Ama sizin üzerinizde bir sosyalfobi elbisesi var. Onun ise üzerinde kendi elbisesi var. Ellerini taşın altına sokmazlar. Kendilerinde de az miktarda sosyal korku olduğunu kabullenmezler.

Onlar için sosyal fobi sosyal fobi olmaldır. Aksi taktirde tedavi edicek insan bulamazlar.

Karşılarındakine asla 'sen sosyal fobik değilsin. Düşünsene! Ben başbakanın karşısına çıksam senin şu anki durumundan daha beter olurdum' demezler. Bunun yerine, 'Sen sosyalfobiksin bunu kabul edelim ki tedaviye geçelim' derler. Bu onların işidir.

Ve benim düşüncem. İdeal bir sosyalfobik olmayan insan yoktur, ya da gerçek bir pi canlısı gibi gerçek bir sosyal fobik de yoktur. Sosyal fobik olmayan insan ideası ile sosyalfobik insan ideası arasında milyarlarca gerçek insan vardır.

Onun için bir insan bir insanı sosyalfobik diye yaftalayamaz. Çünkü bunu kendisi de taşır. Hakimiyeti biz elimize alalaım ve onlara şunu söyliyelim.

Sen bana benim ne olduğumu söyleyemessin. Ben söyleyebilirim. :) Ve diyoruz ki:

Tam bir erkek ile tam bir dişi yoktur. Tam bir erkek ideası ile Tam bir dişi ideası arasında milyonlarca gerçek insan vardır. Ve bunu toplumsal mekanizmalar belirler. Aynı şekilde Tam Sosyalfobik insan yoktur. Tam Asosyal insan da yoktur. Tam Sosyal insan ideası ile Tam Asosyal insan ideası arasında milyonlarca gerçek insan vardır. Ve bunu da toplumsal mekanizmalar ve kültürler belirler.

Herkes aynıdır. Hepimiz aynıyız. İşte özgürlük bu. İdealara takılmayın. İdealar gerçek değildir. :) Bizler gerçeğiz ve bize kimse ne olduğumuzu söyleyemez. Kim ve ne olduğumuzu biz söyleyebiliriz. :)

Logos,

Bir Kulak Burun Boğaz uzmanına gittiğinizde size "sinüzit" teşhisi koysa, sizi yaftalamış ve aşağılamış mı olacak?

Bir psikiyatrın bir insana "sosyal fobi" teşhisi koymasının diğerinden farkı ne?

Size bu teşhisi bir psikolog koyamaz zaten. Öyle bir yetkisi yoktur psikolog ve terapistlerin.

Sosyal fobi psikiyatrik bir hastalıktır öncelikle.

Psikiyatr teşhisi koyup ilaçlarınızı düzenler, daha sonra sizi psikolojik danışmanlık almanız için bir terapiste yönlendirir.

Siz hatayı en baştan yapmışsınız.

Ve belli ki çok para kaptırmışsınız...

Eğer bir psikiyatra gittiyseniz ama size konulan teşhisten ve uygulanan tedaviden sonuç alamadıysanız, bir devlet kurumuna başvurup konsültasyon isteyiniz.

Bir de karşınıza geçip size bir obje imişsiniz gibi davranan ve öğretmen edasıyla konuşan terapsitlere, ikinci 150 YTL'yi ödemeyiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...