Jump to content

Bireysellik özgünlük


Recommended Posts

Ne zaman kendime dışarıdan baksam bir sürü kusuru olan bir canlı görüyorum. Oysa ben mükemmel olmak istiyorum. Mükemmellikten vazgeçtim bari monotonluktan kurtulabilsem. Ne mümkün. Kafa aynı kafa zihniyet aynı zihniyet. Kafa bu, öyle zırt diye değişmiyor, değişmesi için yeni şeyler öğrenmek ve farklılıkların farkına varmak gerekiyor. Öffff... kim uğraşacak bu kadar...

Kulağıma küpe takmaya karar verdim. Ama ilginç olsun ki bakan "aaa ne kadar farklı biri" desin. Bir kulağıma haç, öbür kulağıma musevi yıldızı şeklinde küpe takacağım. Sağ kaşımın sağ köşesine islam sembolize eden ay ve sol kaşımın sol köşesine de orak çekiç.

Bu müzik olayına da el atmak lazım. Farklı bir müzik dinlemeliyim. "Tenneni terennenni cıstakı düm tek". Süper oldu.

Saçımın 1/4 unu kazıtıp kalan 3 çeyreği mavi yeşil ve turuncuya boyatıp, ustume de düşük belli yırtık şalvar gıydim mi sıra yürüyüşüme gelir. Yürürken, o anki "mood"um ne ise ona uygun sinuzoidal eğriler çizerek yurumeliyim

Sonra gelsin özgünlük farklılık....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Madalyonun öbür yüzünde ne var. Belki de toplumsal normlar ve bu normlara karşı çıkışın ifadesi? Bu mudur? Belki "dir" belki değildir.

Madalyonun her iki yüzüne bakmaya çalıştıysak şimdi de parayı dik koyalım: türban olayında ne var?

Milliyette bir başlık: "Japonya'nın underground yüzü". (http://www.milliyet.com.tr/content/galeri/yeni/goster.asp?prm=0,9495566&galeriid=2847) Resimlere bakıyorum, felsefidir değildir, bilinlidir değildir ayrı bir mesele giyinişleriyle, gençkızlar topluma haykırıyorlar.

Bu da Türkiye'den resimler (http://www.milliyet.com.tr/content/galeri/yeni/goster5.asp?prm=0,3735362&galeriid=2835)

Bugünün gençkızlarının yarının anneleri olacağını söylemeye gerek var mı? Bu iki farklı grubun yetiştirdiği çocuklar sizce nasıl olacaklar?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ne zaman kendime dışarıdan baksam bir sürü kusuru olan bir canlı görüyorum. Oysa ben mükemmel olmak istiyorum. Mükemmellikten vazgeçtim bari monotonluktan kurtulabilsem. Ne mümkün. Kafa aynı kafa zihniyet aynı zihniyet. Kafa bu, öyle zırt diye değişmiyor, değişmesi için yeni şeyler öğrenmek ve farklılıkların farkına varmak gerekiyor. Öffff... kim uğraşacak bu kadar...

Kulağıma küpe takmaya karar verdim. Ama ilginç olsun ki bakan "aaa ne kadar farklı biri" desin. Bir kulağıma haç, öbür kulağıma musevi yıldızı şeklinde küpe takacağım. Sağ kaşımın sağ köşesine islam sembolize eden ay ve sol kaşımın sol köşesine de orak çekiç.

Bu müzik olayına da el atmak lazım. Farklı bir müzik dinlemeliyim. "Tenneni terennenni cıstakı düm tek". Süper oldu.

Saçımın 1/4 unu kazıtıp kalan 3 çeyreği mavi yeşil ve turuncuya boyatıp, ustume de düşük belli yırtık şalvar gıydim mi sıra yürüyüşüme gelir. Yürürken, o anki "mood"um ne ise ona uygun sinuzoidal eğriler çizerek yurumeliyim

Sonra gelsin özgünlük farklılık....

Bunları yaparsanız özgün ve bireysel olmuyorsunuz.Türbanlıdan çarşaflıdan farkınız kalmıyor,aslında hiç birimizin onlardan farkı yok.

Modern yaşam ve moda denilen, insanlığı bu hale getiren iğrenç bir kavram var.En tehlikeli dinden bile daha tehlikeli.İnsanı insanlığından ediyor.Özgürlüğünü kısıtlıyor.

Evet moda denen şey insan özgürlüğünü kısıtlıyor hem de dinlerin emrettiği giyim tarzından daha çok kısıtlıyor.

Ama özgürlükçü süper ötesi extra süper 10 numara 5 yıldız insanlarımızın moda denen şeye sesi çıkmıyor.Çağdaşlığın gereği sayıp onu yüceltirken ondan farkı olmayan türban,çarşaf.. vs şeylere kin kusuyorlar.

Moda size ne giymeniz gerektiğini söylüyor.

Moda sizin ona uymadığınız zamanlarda ilkel diye dışlanmanıza neden oluyor.

Moda maddi durumu yetersiz insanların ona uymadığı için psikolojik sıkıntılar ve eziklik hissi yaşamasına neden oluyor.

Moda babası akşama kadar inşaatda tarlada...vs çalışırken babasının 30 günde aldığı parayı bir günde acayip giysilere vermesine neden oluyor.

.....

.....

.......

Sayfalarca örnek yazabilrim modanın ve modern yaşamın insanı nasıl köleleştirdiğine,kısıtladığına ve giyim,kuşam,davranış özgürlüğünü elinden aldığına dair.

Moda insanı türbandan daha çok kısıtlarken,modaya uygun giyinenleri okula alıyorda türban takanları almıyorsak yada onların modacılardan daha az özgür görüyorsak,türbana koyulan yasağa gerekçe olarak "türbanın insanların özgürlüğüne vurulan zincir" olduğunu söylüyorsak sanki moda böyle değişmiş gibi hakkaten inanılmaz süper insanlarız.Allah bizi bu ülkenin başından eksik etmesin.

Madalyonun öteki yüzü yok,iki yüzü de aynı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

haberin detayını da verelim...

Dört asırlık yunus katliamı

Japonya’da her yıl şubat ayında yapılan yunus avı bu yıl da katliama dönüştü. Japonlar ise dört asırdır gelenek haline gelen avın anlaşılmasını istiyor

BALİNA avcılığı nedeniyle pek çok çevre örgütünün tepki gösterdiği Japonya yunus katliamıyla da eleştiri oklarına hedef oluyor. Başkent Tokyo yakınlarındaki Taiji adlı kasabada her yıl gerçekleştirilen yunus avı korkunç görüntülere sahne oluyor.

SIĞ SUYA ÇEKİYORLAR

AV, balıkçıların denizin üstünden botlarla, denizin altından da dalgıçların çabalarıyla yunusları ağların bulunduğu sığ sulara çekmesiyle başlıyor. Sıkıştırılan yunuslar, yakalanarak teknelere alınıyor ve parçalanıyor. Birkaç dakika içinde deniz kırmızıya boyanıyor. Parçalanan yunuslar daha sonra satışa sunuluyor.

20 BİNİNE İZİN VAR

JAPONLAR 400 yıldır düzenlenen ve köylülerin et ihtiyacını karşıladığı avın gelenekleri olduğunun anlaşılmasını istiyor. Her yıl 20 bin yunusun avlanmasına izin veren Japon yetkililer ise av yapılmazsa bu köylerin yok olacağını savunuyor.

Kızıl deniz!

Balıkçıların sıkıştırıp yakaladığı yunuslar hemen botlarda parçalanıyor. Katledilen yunuslar yüzünden deniz kan gölüne dönüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Soru yine bildik soru: "To be or not to be".

Bir tarafta giysisyle takıp takıştırdığıyla ben varım diye haykırmaya çalışan bir nesil, diğer tarafta örtülerin ardına gömülerek kişiliksizleştirme sürecinde bir nesil. Başı örtülü yazar televizyondan dramını haykırıyor.

"Ben nesne miyim özne mi?" Biliyor içten içe, kendini tahrik eden bir nesne durumuna düşürdüğünü biliyor ama bilinç düzeyinde ifade edemiyor.

Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

Bana hangi koşullardsa kiminle rekabet ediyorsun söyle, sana ne olacağını söyleyeyim.

Ikinci dünya savaşında iki atom bombası ile yerle bir olmuş Japonya, ve bu savaştan "sıvışarak" kurtulmuş Türkiye. Aradan geçen 60 küsur sene sonra geldiğimiz nokta nedir?

Alacaksan Toyota al! Bugünkü sloganımız bu. Yarınki ne olacak?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir tarafta giysisyle takıp takıştırdığıyla ben varım diye haykırmaya çalışan bir nesil, diğer tarafta örtülerin ardına gömülerek kişiliksizleştirme sürecinde bir nesil. Başı örtülü yazar televizyondan dramını haykırıyor.

O resimlerden japonyadaki nesilin "ben varım" dediği sonucu mu çıkıyor gerçekten.

ben bakar kör olmuşum galiba.

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
Geleneksel japon giysileri giymedikleri açıktır sanırım. Her giysi bir mesajdır. Ne giydiğinize bakmadan dışarı çıkıyorsanız bile bir mesaj veriyorsunuz.

Giysi ile mesaj verilmeye çalışıldığı vakit,giysi giysi olmaktan çıkıyor,amacının dışında kullanılıyor.

Bu durumda verdiği mesajın çok fazla anlamı kalmıyor,biri ben çağdaş kültürle ,modayla varım diyor,diğeri geleneğimle göreneğimle varım diyor,biri de dinimle varım diyor.Sonuçta bu insanların hepsi var olduklarını giysileri ile göstermeye çalışıyorlar.Fark yok hiç biri özgün değil,hiç biri özgür de değil.Hepsi bişeylerin kölesi olmuş,herkes bişeylere farkında olmadan hizmet ediyor.Anlatabildim mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

sizi kısmen anladım sevgili mac..

Benim anlamadığım Japonyadaki fotolardan "ben varım"a nasıl ulaşıldığı... Çünkü o fotolorda gençliğin "ben varım" dediğini değil de "ben kendimi kaybetmişim, boşluktayım" dediğini düşünüyorum...

Ayrıca, sayın mamulinin bu başlığı ironi olsun diye açtığını düşündüm ama akabinde

"Bana hangi koşullardsa kiminle rekabet ediyorsun söyle, sana ne olacağını söyleyeyim.

Ikinci dünya savaşında iki atom bombası ile yerle bir olmuş Japonya, ve bu savaştan "sıvışarak" kurtulmuş Türkiye. Aradan geçen 60 küsur sene sonra geldiğimiz nokta nedir? "

sözü ile yanıldığımı farkettim.

Türkiye'nin Japonya ile arasındaki rekabebette fotoğraftaki kişilerin japonya lehine olumlu bir katkısı olduğunu düşünmüyorum. O alandaki rekabette Türkiye de pek aşağı kalmaz dert etmeyin. Yani bireysel özgünlükteki rekabette.

saygılarımla

EDİT:

Toplumun normlarının geleneğinin dışına çıkmak sürüden bir olmadığını gösteren bir mesajdır.

onlar sürü de olsa ne olur sürüden çıkma marifetini gösterse ne olur...

tarihinde hallac tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Herkesin kendine göre bir sanısı olabilir tabi. Benimki de kendi sanım. İşi sanıya bırakmamakta fayda var.

http://www.international.ucla.edu/eas/news...Nyouthindex.htm

Edit:

Sürüden çıktığında ne olacağını anlayabilmesi için insanın kendi içinde bulunduğu sürüden (toplumdan) başını dışarı uzatma cesaretini gösterebilmesi lazım!

tarihinde mamuli tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...