Sesil 0 Oluşturuldu: Ocak 7, 2009 Raporla Share Oluşturuldu: Ocak 7, 2009 MÜMKÜN OLABİLSEYDİ VEYA OLABİLİR Mİ? - YAKLAŞIMINIZ?.. Beyin ölümü sonrası organ bağışı isteğe göre gerçekleştiriliyor. Peki ya, beyin ölümü gerçekleşmiş bir bedenin tüm unsurlarının bilimsel araştırmalarda değerlendirilmesi gündeme gelebilir mi dersiniz. Neden olmasın diyerek düşündüm de, bazı işlemler geliştirilse(günümüzde ki, bildiğim kadarı ile organların beyin ölümünden sonra canlılık işlevini sürdürebilmesi için süratle nakilin yapılması gerekmekte.) normalde beyni ölmüş bir insanın dokuları, organları çeşitli tetkik ve deney amaçlı kullanıma açılabilmesi söz konusu olabilir mi, acaba?.. Varsayalım ki mümkün, izin verir miydiniz? İnsan sağlığında hangi gelişmelere katkısı olurdu, böylesi uygulamaların?.. Nasıl sakıncaları olabilirdi ya da... Link to post Sitelerde Paylaş
queenofhearts 0 Ocak 8, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 8, 2009 gönderildi bılemıyorum bılımde çığır açılacağını bılsem belkı ızın verırdım emın de değılım ama Link to post Sitelerde Paylaş
Sesil 0 Ocak 8, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Ocak 8, 2009 gönderildi Yine bildiğim kadarı ile; kadavra üzerinde, otopsi amaçlı çalışmalar yapılabiliyor. Ancak bilimsel olarak örneğin; fareler üzerinde deney çalışmaları mümkün sanırım. Organ bağışlarında bireysel yararlar sağlanıyor tartışmasız tabii ki. İnsan bedeninin, ölüm sonrasında bilimsel araştırmalara denek oluşturması da gelecek açısından çok daha genel anlamda insanlığa yarar sağlamaz mı? Bilimsel araştırmaların etik dışı kullanımını engellemek adına temelde tamamen önünün kesilmesi, böylesi niyetleri ortadan kaldırmaya yeterli olacak kesin çözüm olamayacağını düşünenlerdenim. Atomun bölünebilirliği ortaya atom bombası gerçeğini de türetti evet. Ama bu bilimsel hizmetin yararını tamamen karalayamaz. Mutlaka çarpık ideolojilerin kendince yöntemleri bilimde de araçlarını bulmaya devam edecektir bir şekilde. İnsanlığın bilim felsefesi tartışmalarında mutabakatlar birliği oluşturması gerekiyor. Dünya genelinde bu alanda uluslararası yetkili kurulların yaptırım gücünde işlev kazandırılması temellendirilmeli, öncelik olarak bence... Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Ocak 8, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 8, 2009 gönderildi >>> Peki ya, beyin ölümü gerçekleşmiş bir bedenin tüm unsurlarının bilimsel araştırmalarda değerlendirilmesi gündeme gelebilir mi dersiniz? Bu zaten bilfiil yapılan bir şey. Temel olarak organ bağışı kurallarına paralel prosedürlerle yürüyor pek çok ülkede. Bu tür hastaların bilimsel araştırmalarda kadavra olarak kullanılması elbette daha faydalı. Velakin, bu sahaya yönelik çok fazla bir şey kalmıyor maalesef. Çünkü, genelde organlar çok değerli oluyor. Bunlar para etmesede, hayat kurtarıyor malum. Ama işe yarar organlardan sonra, tüccarlar cesedin başına geçiyor. İnsandan alınan hormonlar vs. var. Bunlar çıkarılıyor ve çok iyi para ediyor. Geriye kalanlarda, kalırsa eğer, eğitim, araştırma vs. için kullanılıyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Empyrium 0 Ocak 8, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 8, 2009 gönderildi Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunu Ek: 21/1/1982-2594/1 md) Ayrıca vücudunu ölümden sonra inceleme ve araştırma faaliyetlerinde faydalanılmak üzere vasiyet edenlerle yataklı tedavi kurumlarında ölen veya bunların morglarına getirilen ve kimsenin sahip çıkmadığı ve adli kovuşturma ile ilgisi olmayan cesetler aksine bir vasiyet olmadığı taktirde 6 aya kadar muhafaza edilmek ve bilimsel araştırma için kullanılmak üzere ilgili yüksek öğretim kurumlarına verilebilirler. Bu cesetlerin defin hususu dahil tabi olacakları işlemler Adalet, İçişleri, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlıklarınca bu Kanunun yayım tarihinden itibaren 3 ay içinde çıkarılacak yönetmelikle belirlenir ile 1982'den itibaren ülkemizde yasal olan faaliyet ... Link to post Sitelerde Paylaş
UluCuvcuv 0 Ocak 8, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 8, 2009 gönderildi Nazilerin savaş sırasında insanların üstünde deneyler yaptığını duymuştum belkide birçok bilgiyi tedaviyi onlar elde etti olamaz mı? Link to post Sitelerde Paylaş
xedos 0 Ocak 8, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 8, 2009 gönderildi MÜMKÜN OLABİLSEYDİ VEYA OLABİLİR Mİ? - YAKLAŞIMINIZ?.. Beyin ölümü sonrası organ bağışı isteğe göre gerçekleştiriliyor. Peki ya, beyin ölümü gerçekleşmiş bir bedenin tüm unsurlarının bilimsel araştırmalarda değerlendirilmesi gündeme gelebilir mi dersiniz. Neden olmasın diyerek düşündüm de, bazı işlemler geliştirilse(günümüzde ki, bildiğim kadarı ile organların beyin ölümünden sonra canlılık işlevini sürdürebilmesi için süratle nakilin yapılması gerekmekte.) normalde beyni ölmüş bir insanın dokuları, organları çeşitli tetkik ve deney amaçlı kullanıma açılabilmesi söz konusu olabilir mi, acaba?.. Varsayalım ki mümkün, izin verir miydiniz? İnsan sağlığında hangi gelişmelere katkısı olurdu, böylesi uygulamaların?.. Nasıl sakıncaları olabilirdi ya da... Bence bu tip bir çalışma zaten yapılmıştır ya da yapılmaya devam ediyordur. Ama bu deşifre edilmemiştir. Etik açıdan sıkıntı yaratır deşifre edilmesi. Castro nunda söyledği gibi naziler bu tip çalışmaları yaptı II. dünya savaşında toplama kamplarında. Auschwitz esir kampında bu çalışmaları yapanlar içinde en ünlü kişilerden biri Dr. Josef Mengele. Yahudi esirler üzerinde tıbbi ve bilimsel etiğe uymayan çalışmalar yapmış biri. Günlükleri var açıklanmayan. Bana kalırsa ABD de yaşayan yüzbinlerce Homeless var. Bu kişilerin bir çoğu kimsesiz. Bu kişilerle bile belki bu tip çalışmalar yapılıyordur. Ya da dünyanın başka ülkelerinde de yapılıyordur. Yani bu konu ilk sizin aklınıza gelmemiştir muhtemelen! Link to post Sitelerde Paylaş
Mamut 0 Ocak 8, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 8, 2009 gönderildi Bence bu tip bir çalışma zaten yapılmıştır ya da yapılmaya devam ediyordur. Ama bu deşifre edilmemiştir. Etik açıdan sıkıntı yaratır deşifre edilmesi. Castro nunda söyledği gibi naziler bu tip çalışmaları yaptı II. dünya savaşında toplama kamplarında. Auschwitz esir kampında bu çalışmaları yapanlar içinde en ünlü kişilerden biri Dr. Josef Mengele. Yahudi esirler üzerinde tıbbi ve bilimsel etiğe uymayan çalışmalar yapmış biri. Günlükleri var açıklanmayan. Bana kalırsa ABD de yaşayan yüzbinlerce Homeless var. Bu kişilerin bir çoğu kimsesiz. Bu kişilerle bile belki bu tip çalışmalar yapılıyordur. Ya da dünyanın başka ülkelerinde de yapılıyordur. Yani bu konu ilk sizin aklınıza gelmemiştir muhtemelen! Neler neler oluyordur, kim bilir, kaçırıp organını çalıyorlar insanların, araştırma için kaçırılıp ( Remi kurum veya özel ) kullanılmaması hiçten değil. Link to post Sitelerde Paylaş
Sesil 0 Ocak 9, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Ocak 9, 2009 gönderildi Bu tür hastaların bilimsel araştırmalarda kadavra olarak kullanılması elbette daha faydalı. Velakin, bu sahaya yönelik çok fazla bir şey kalmıyor maalesef. Çünkü, genelde organlar çok değerli oluyor. Bunlar para etmesede, hayat kurtarıyor malum. Ama işe yarar organlardan sonra, tüccarlar cesedin başına geçiyor. İnsandan alınan hormonlar vs. var. Bunlar çıkarılıyor ve çok iyi para ediyor. Geriye kalanlarda, kalırsa eğer, eğitim, araştırma vs. için kullanılıyor. "Tüccarlar cesedin başına geçiyor" ifadesi oldukça ağır bir itham olmuş bence. Sanmıyorum yasalarca bu işlerin, bu kadar adice gerçekleştirilmesine izin verileceğini. Sahipsiz, kimsesizlerin hastahanelerde ölmesi sonucundaki uygulamalar, belirtilen yasa gereği işleme tabî olabilir belki. "Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunu Ek: 21/1/1982-2594/1 md) Ayrıca vücudunu ölümden sonra inceleme ve araştırma faaliyetlerinde faydalanılmak üzere vasiyet edenlerle yataklı tedavi kurumlarında ölen veya bunların morglarına getirilen ve kimsenin sahip çıkmadığı ve adli kovuşturma ile ilgisi olmayan cesetler aksine bir vasiyet olmadığı taktirde 6 aya kadar muhafaza edilmek ve bilimsel araştırma için kullanılmak üzere ilgili yüksek öğretim kurumlarına verilebilirler. " Bu kanun maddesinden haberdar değildim esasında. Akla uygun geliyor sonuçta. Nazi Almanya'sında insanlar üzerindeki vahşet her biçimde etkisini gösterdiğinden bu konuda yapılagelenler şaşırtmıyor artık maalesef. Ancak, bu başlıkda amacım; daha çok günümüzde organ bağışında bilinçli tercihlerde genelde insanlarımız çekimser yaklaşırken daha ötesine geçerek, bedenlerini araştırmaya yönelik kullandırmaları yönünde henüz sağlıklı hallerinde bilinçli olarak izin vermeleri "nasıl sağlanabiliri" tartışmakdı. Böylesi uygulamalar bilinçli tercihlerle yönlendirildiğinde yasal çerçevesi daha sağlıklı işlevselleştirilir bence. Kamuoyunda gelişmeler daha net gözler önüne serilirdi. Hangi gelişmelere yararlar sağladığı daha iyi bilinirdi. Bilimsel açılımlara şevk kazandırması açısından belki insanları olumlu etkilerdi sanırım. Burada yazan arkadaşların kişisel tercihlerini de merak ediyorum açıkcası. Nedenlerini de... Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Ocak 9, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 9, 2009 gönderildi İşin bir organ bağışı tarafı var. Bu apayrı bir husus. Ama birde cidden ticaret tarafı var. Bu genelde kimsenin bahsetmek istemediği bir taraf. büyüme hormonları gibi pek çok hormon ancak kadavralardan elde edilebiliyor. Bu nedenle, resmi yada gayri resmi yoldan hipofiz bezinin çıkarılması çok sık görülen bir durumdur mesela. Damaktan süratle girerler, bezi çıkarıp pamuk teperler yerine.. Öyleki, cesedin sahibi bile çoğu zaman ne olup bittiğini anlayamaz bile.. Bu bir açıdan iğrenç olsa da, bir diğer açıdan bir çocuğun yaşamasına katkı olacağı için aslında gayet faydalı bir şey. Ama sorun bunun bir ticaret haline gelmiş olması. Ama böyle maalesef. Gönül isterdi ki, bu gibi ihtiyaçlar için, sentetik üretim imkanı yoksa, yeterince organ/kadavra bağışı yapılsın, böyle "hırsız" işi işler olmasın. Ama maalesef, bağışçı sayısı o kadar az ki.. İnsanlar, bedenlerinin böyle bir mutluluık kaynağı olmaktansa, böcek ve bakteriler için leziz bir sofra olmasını daha çok tercih ediyorlar nedense.. Link to post Sitelerde Paylaş
queenofhearts 0 Ocak 9, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 9, 2009 gönderildi nazıler başta mengele zavallı kadınların üzerınde anestezı bıle yapmadan deneyler yaptılar ve kadınların çoğu o sırada öluyordu Link to post Sitelerde Paylaş
queenofhearts 0 Ocak 9, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 9, 2009 gönderildi İşin bir organ bağışı tarafı var. Bu apayrı bir husus. Ama birde cidden ticaret tarafı var. Bu genelde kimsenin bahsetmek istemediği bir taraf. büyüme hormonları gibi pek çok hormon ancak kadavralardan elde edilebiliyor. Bu nedenle, resmi yada gayri resmi yoldan hipofiz bezinin çıkarılması çok sık görülen bir durumdur mesela. Damaktan süratle girerler, bezi çıkarıp pamuk teperler yerine.. Öyleki, cesedin sahibi bile çoğu zaman ne olup bittiğini anlayamaz bile.. Bu bir açıdan iğrenç olsa da, bir diğer açıdan bir çocuğun yaşamasına katkı olacağı için aslında gayet faydalı bir şey. Ama sorun bunun bir ticaret haline gelmiş olması. Ama böyle maalesef. Gönül isterdi ki, bu gibi ihtiyaçlar için, sentetik üretim imkanı yoksa, yeterince organ/kadavra bağışı yapılsın, böyle "hırsız" işi işler olmasın. Ama maalesef, bağışçı sayısı o kadar az ki.. İnsanlar, bedenlerinin böyle bir mutluluık kaynağı olmaktansa, böcek ve bakteriler için leziz bir sofra olmasını daha çok tercih ediyorlar nedense.. anıbal anlattığınız çok korkunç bazen gazetede okuyorum cesetlerın gözlerını falan habersızce alıyorlarmış ama bu dedığınız olay sureklı olan bırşey mı yanı hepımıze olabılırmı bu Link to post Sitelerde Paylaş
Sesil 0 Ocak 9, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Ocak 9, 2009 gönderildi (düzenlendi) Kafa karışıklığı yaratan bilgi kirliliği var galiba ortalıkta dolaşan. Bilebildiğim kadarı ile organ nakli tüm beden ölümünden önce, sadece, ancak beyin ölümünde kısa sürede-süratle, belli bir zaman diliminde gerçekleşebilirse yapılabiliyor. Yoksa organların canlılık fonksiyonu, farklı bedende uyumu oluşamıyor. Yine duyumlara göre mezardan çalınan organlar olabiliyormuş. Gerçekten o zaman bir işe yarıyor mu, enteresan doğrusu. İşte tam da bu kargaşadan, hırsızlıklardan, tacirlerin elinde sahtekarca kurgulanan vurgunlardan, sömürülen kadavralardan kurtuluşun yolu; bu hayatî ihtiyaçların, insanlığa gelecekde ivme kazandıracak araştırmaların bilinçli tercihlere teşvik edici toplumsal bilgilendirmelerin, yönlendirmelerin sistematik-organize teşkilatlandırılmasından geçiyor. Sağlık kuruluşlarının, üniversitelerin, medya desteği ile duyurularla, halka açılımlarda bulunması gerekli bence. Hatta devlet desteği ile yasal çerçeveyle takibi disipline edilmeli, bu bağışların çarpık ticari ilişkilere terkedilmemesi gerekli aynı zamanda. Bu alanda, özel hastaneler sonuçta ticari kaygılar taşıma riskinden dolayı sıkı denetime tabii tutulmalı yada resmi kurumlarla koordineli çalışabilmeli sadece. Organ bağışında bireysel tercihte bulunacakların en azından içleri müsterih kılınmalı. Ocak 9, 2009 tarihinde Sesil tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Sesil 0 Ocak 11, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Ocak 11, 2009 gönderildi (düzenlendi) Organ Mafyası > Organ Mafyasının Faaliyet Alanı Organ mafyası günümüzde sadece ülkemizin bir sorunu değildir. Tüm dünya ülkelerinde ne yazık ki bu kayıt dışı faaliyet sürdürülmektedir. Ancak bu faaliyetleri durdurmanın yolu her mafya faaliyetinde olduğu gibi yasaklamalardan geçmez. Organ mafyasının faaliyet alanı canlı vericili transplantasyonlardır. Kadavra vericili transplantasyonlarda zannedilenin aksine kayıt dışı bir uygulama dünyanın hiçbir yerinde mümkün olamaz. Bir insanın ne zaman öleceği kestirilemediğinden ticari bir bağlantı kurulması imkansızdır. Organ amacıyla insan öldürmeye gelince ilk bakışta olabilir gibi görünse de böyle birşey için cinayeti göze almak o kadar kolay değildir. Cinayeti göze alacak kadar gözü dönmüş birisi için organ naklinden çok daha kolay para kazanma yolları olduğu kuşkusuzdur. Zaten bugüne dek gerçekten polis kayıtlarına geçmiş böyle bir uygulamaya dünyanın hiçbir yerinde rastlanmamıştır. Pek çok gazete haberi ve spekülasyon olmuş ama kayıtlara geçen hiçbir gerçek vaka saptanmamıştır. Oysa canlıdan nakiller alıcı ve verici arasında simsarlık yapılarak gerçekleştirilebildiğinden ve ortalıkta toz kaldırmadan büyük paraların dönmesini sağlayabildiğindan tüm dünyada yaygın uygulama alanı bulabilmektedirler. Yapılan uygulama paraya ihtiyacı olan kimseleri suistimal ederek, bir böbreğinin veya karaciğerinin bir bölümünün alınarak, başkalarına takılması şeklindedir. Aslında bu uygulamada da yasal olmayan bir şey yoktur. Çünkü yasalar 18 yaşın üzerindeki herkes için canlı organ bağışını kişinin isteğine bırakmıştır. Arada para alışverişinin olması yasaklandıysa da, bunun olup olamayacağını kimse tam olarak bilip ispat edemeyeceğinden bu uygulama rahatlıkla sürdürülmektedir. Zaman zaman vericinin parasının tam ödenmemesinden veya daha fazla para talep etmesinden ötürü itirazlar oluşmuş ve bunların medyaya yansımasıyla da sık sık duyduğumuz haberler oluşmuştur. Teknik olarak bu uygulamayı ortadan kaldırmak mümkün değildir. Çünkü masum amaçlarla yapılan nakiller de engellenmiş olur ki, insanların bu şekilde ölüme terk edilmesine kimse izin veremez. Bu işin en basit çözümü kadavra nakillerin artmasıdır. Böylece hem sağlıklı birisi tehlikeye atılmayacak hem de organ mafyaları kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Yeterince organ yasal yollardan bulunduğunda kimse pahallı ve illegal yolu tercih etmez. Organ mafyası da bunu çok iyi bildiğinden bu kadavra yolunu kapatabilmek ve halkın organ bağışına soğuk bakmasını sağlayabilmek için, kadavra nakilleri ile ilgili asılsız haberlerin yayılmasını teşvik eder. Böyle asılsız çıkarılmış haberlerin çoğunun arkasında organ mafyası bulunur. Böylelikle organ bağışını azaltıp, sistemin boşluğunu doldurmak suretiyle faaliyetini de sürdürmüş olur. Bugün dünyada bazı ülkeler alıcı ile verici arasında para alışverişi olan bu nakilleri de legalize etmek gerektiğini düşünmektedirler. Böylelikle zaten engellenmesi imkansız olan bu uygulamanın da en azından kontrol altına alınması sağlanacaktır. http://www.doktorumonline.net/mid/trans/c/...liyet_Alani.htm AYRICA, ORGAN NAKLİ KONUSUNDA, AŞAĞIDAKİ LİNK'DE AYRINTILI BİGİLERİ BULMAK OLANAKLI. http://www.doktorumonline.net/mid/63/Trans...rgan_Bagisi.htm Oldukça doyurucu bulduğumdan eklemeyi uygun gördüm. Özellikle yanlış önyargıları ortadan kaldırmaya yararlı olacağını düşündüm. Ocak 11, 2009 tarihinde Sesil tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Empyrium 0 Ocak 11, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 11, 2009 gönderildi beyin ölümü olan hastalardan organ alınırken aneztesi verildiğini okumuştum.Eğer aneztesi verilmezse Bu hastaların bazıları kımıldıyor, bazıları kıvranıyormuş. ne kadar doğuru bilemem. Ama etik olarak bu durum hasta yakınlarına açıklanmalı. Link to post Sitelerde Paylaş
Sesil 0 Ocak 11, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Ocak 11, 2009 gönderildi (düzenlendi) beyin ölümü olan hastalardan organ alınırken aneztesi verildiğini okumuştum.Eğer aneztesi verilmezse Bu hastaların bazıları kımıldıyor, bazıları kıvranıyormuş. ne kadar doğuru bilemem. Ama etik olarak bu durum hasta yakınlarına açıklanmalı. Sn, 'Empyrium' Uzun bir yazı olacak bağışlayın. Alanın Yasa düzenlemelerini ve konunun teknik boyutunu gözden geçirmek açısından gerekli buluyorum. Lütfen üşenmeden okuyun. Bilgilenmeden asparagas kestirme duyumlarla özünde karşı durmamız gereken yanlışlara alet oluyoruz. Konunun dedikodu yönü cazip gelmesin ne olur!.. Hayat bu, ne zaman, ne şekilde bağrımızın yanacağını kestiremiyoruz. Başımıza geldiğinde ihtiyaçların bizleri nasıl kıvrandıracağı hiç belli olmuyor. ORGAN VE DOKU NAKLİ HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİ Ek-1 Beyin Ölüm Kriterleri Tanım: Beyin ölümü klinik bir tanıdır ve beyin fonksiyonlarının tam ve irreversibl kaybıdır. İrreversibl komanın temel bulguları: I) Beyin ölümüne karar vermek için komanın aşağıdaki nedenlere bağlı olmaması, a) Primer hipotermi, Hipovolemik ya da hipotansif şok, c) Geriye dönüşüm sağlayabilecek intoksikasyonlar (barbitürat ve diğer sedatifler, depresan ve narkotik ilaçlar) ile metabolik ve endokrin bozukluklar, II) Bilincin tam kaybı, III) Spontan hareketin bulunmaması. Aşağıda bulunan durumlar beyin ölümü tanısını ekarte ettirmez. a) Derin tendon reflekslerinin alınması, Yüzeyel reflekslerin alınması, c) Babinski refleksi alınması, d) Solunum benzeri hareketler alınması, (omuz elevasyon ve adduksiyonu, önemli tidal volum değişikliği olmaksızın interkostal genişleme) e) Patolojik fleksiyon ve ekştensiyon cevabı dışındaki spontan ekstremite hareketleri, IV) Ağrılı uyaranlara serebral-motor cevap alınamaması, V) Spontan solunum bulunmaması, VI) Beyin sapı reflekslerinin tamamen kaybolması, a) Beyin ölümünde pupiller parlak ışığa yanıtsız ve dilatedir (4-9 mm) Kornea refleksi yokluğu, c) Vestibulo-oküler refleks yokluğu, d) Okülosefalik refleks yokluğu, e) Feringeal ve trakeal reflekslerin yokluğu, VII) Apne testi: Apne testi uygulanabilmesi için, Arterial pO2 ve pCO2 değerleri normal olmalıdır (pCO2 40 mmHg ve üzerinde). Bu koşullarda hasta 10-30 dakika süre ile %100 oksijen ile ventile edilerek arteriyel oksijen basıncının 200 mmHg üzerinde olması sağlanmalıdır. Bu koşullar sağlandıktan sonra hasta mekanik solunum desteğinden ayrılarak trakea içerisine en az 8-10 dakika süre ile 6 lt. dakikada oksijen uygulanmalıdır. Bu uygulamalara rağmen spontan soluma yoksa apne veya kan gazlarında pCO2 basıncı 60 mmHg veya üzerinde ise spontan soluma hareketi yoksa apne testi pozitiftir. Beyin ölümü tanısı konan hastalarda ----------------------------------- * Daha önce tanısı konulmuş bir nedenle hasta irreversibl koma tablosuna girmişse en az 12 saat, etyolojisi bilinmeden gelişen tablolarda en az 24 saat bu koşulların değişmeden devamlılığı gözlenmelidir. * Klinik beyin ölümü tanısı almış hastalarda, hekimler kurulunun uygun göreceği bir laboratuvar yöntemiyle beyin ölümü teyid edilmelidir. * Hasta yakınına beyin ölümü deklare edildikten sonra hastaya uygulanan tıbbi destekler kesilebilir. * Hasta yakınına beyin ölümü deklare edildikten sonra yaşam desteğinin kesildiği durumlar: 1- Hastanın organ veya organlarının transplantasyon için kullanılmasına hasta yakınının izin vermesi, 2- Hasta yakınlarının yaşam desteğinin kesilmesine izin vermesidir. http://www.doktorumonline.net/mid/trans/c/..._Ölümü_Nedirhtm Linkinden alıntıdır. Teknik Yönüyle Organ Nakli ve Bağışı ? > Beyin Ölümü Nedir ? İnsanın ölümü tamamıyla beyinde vuku bulan bir olaydır. İnsanı tanımlayan ve insan yapan her şey; aklı, zekası, duyguları, kişiliği hepsi beyninde saklıdır ve diğer tüm organlar bir bütün halinde onu var etmek için çalışırlar. Beyin de bir ana kontrol merkezi gibi tüm bu organların birbiriyle uyum içinde çalışmasını sağlar. Bu ana kontrol ortadan kalktığında, her organın kendi otonom bir ömrü vardır. Koordinasyon ortadan kalktığından ortaklık bozulur ve hepsi belli bir süre içinde biyolojik canlılığını yitirir. Bu süre maksimum 72 saattir. Bu nedenle bugün artık kesin olarak biliyoruz ki beyin ölümü tam anlamıyla ölümü ifade eder. Bu 72 saatlik süre içinde organların canlılığını koruyabilmesi için çok yoğun bir tıbbi bakımın yanında bedenin solunum cihazına da bağlı olması gerekir. Bu bakım süreci hastayı yaşatmaya yönelik değildir. Hasta kaybedilmiştir. Bu bakımdan amaçlanan organ bağışında bulunulursa organların bir süre daha yaşatılmasıdır. ( 72 saat ). Organ bağışında bulunulmadığında beden solunum cihazından ayrılır. Dünyanın her yerindeki hukuki uygulama da bu şekildedir. Ülkemizde de bu süre içinde organ bağışı olmadığında bile vakanın yakınları isterlerse cenazelerini alabilirler. http://www.doktorumonline.net/mid/trans/c/..._Karar_Verirhtm linkinden alıntıdır: Teknik Yönüyle Organ Nakli ve Bağışı ? > Beyin Ölümüne Kim Karar Verir ? Beyin ölümü teşhis edilirken yanılınılabilir mi ? Harehangi bir yanlışlık yapma olasılığı var mıdır ? Beyin ölümü kriterleri, bu konu üzerinde çok kısa bir eğitim görmüş herkes tarafından rahatlıkla değerlendirilebilir. Nihayet ölmüş bir insanı tanımak için doktor olacak kadar bilgi sahibi olmaya gerek yoktur. Yine de ülkemizde pek çok diğer ülkedeki gibi 4 uzman hekim ayrı ayrı vakayı değerlendirerek beyin ölümü olduğuna karar verir ve raporu imzalarlar. Bu 4 hekimlik heyet, Bir anestezi uzmanı, bir kardiolog, bir beyin cerrahı ve bir de nörologdan oluşur. Ancak bu andan sonra organ bağışı gündeme gelebilir ve vakanın yakınlarıyla bağış yapıp yapmayacağı konusunda görüşülür. Beyin ölümlerinin, organ bağışında bulunulsa da bulunulmasa da sağlık bakanlığına bildirilerek adet olarak senelik takibi yapılır. Teşhisteki bu kolaylığa rağmen gösterilen bu hassasiyet nedeniyle yanılma şansı tamamen ortadan kaldırılmıştır. Sağlıkla kalalım. Hayat sağlıklı sürdüğünde gelecek önemle anlam kazanıyor. Ocak 11, 2009 tarihinde Sesil tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Ocak 12, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 12, 2009 gönderildi Organlarınız elbette çalınabilir. Ama sizden habersiz alınamaz.. Zira artık siz yoksunuz, siz yok oldunuz, bunu bir aklınızda tutun öncelikle. Ortada olan sadece, sizin kadavranız. Bence asıl korkulması gereken henüz siz varken bir şeylerinizin kesilip biçilmesi. Ama öldükten sonra, cidden öldükten sonra, sorun gene var elbette. Her iki durum içinde yasal olarak hemen hiç bir ülkede açık kapı yok. Ama iş yasadışına dönünce, el kol bağlı haliyle. Pek çok insan sevdiğinin cenazesini görmek istemez. Hele ki, bir otopsi gereği olmuşsa, hastanın bir şeylerini yürütüp üzerini dikivermek çok kolaydı haliyle. Hiç kimsenin trafik kazasında ölen oğlu için, açın böbreği duruyor mu bakıcam diyeceğini sanmıyorum.. Bu tamamen kadavrayı elinde bulunduran kurumdaki personelin vicdanına kalmış bir olgu, maalesef. Link to post Sitelerde Paylaş
Empyrium 0 Ocak 14, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 14, 2009 gönderildi Zack Dunlap vakası vardır. yakın tarihte abd olmuştur... Link to post Sitelerde Paylaş
Ezher 0 Ocak 15, 2009 gönderildi Raporla Share Ocak 15, 2009 gönderildi Sesil bilgiler için teşekkürler Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts