Jump to content

Sözüm ona Sosyalist, Patron Düşmanı, Komünizm hayranı dostlara!...


Recommended Posts

Freddie,

Bu işler atmasyonla olmaz,karşındaki insan Rusya yı ve Çin'i gezmiş tozmuş gözüyle görmüş.

Sen üç beş yarı-cahil yeni yetmeyi kandırısın ona bir şey demem ama benim karşıma gelince biraz usturup takın fazla atma,silkin ve kendine gel.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 107
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Olay işte o buluşta bitiyor, dünyada kaç tane ampül üreten fabrika var, ama edison olmasa belki ampül icat edilmeyecekti ya 50 sene sonra icat edilecekti. Microsoft denen firma ne ürünlerini insanlara zorla satıyor, ne de insanları zorla çalıştırıyor. Emek veren çalışan insanlar elbette var, ama Bill Gates buluşu yapmadan 5 katı zamanda 10 kat çalışsalar yine o değeri yaratamayacaklardı. Bill Gates ve diğer akıllı insanlara helal olsun, hem de her kuruşu.

Buluşları patronlara mal etmek niyetiniz yine sırıtıyor. Kapitalist düzenlerde Buluş yaparak patron olma imkanı da var elbette. Ama bunları göstererek patronluk mekanizmasının arkasında buluş yapan biliminsanları var diyemezsiniz. Bu türden örnekler var. Nobel, edison, Bell vb. (Bill Gates in ne bulduğunu bilmiyorum.) Bilgisayar yazılımları çok kalabalık bilimadamlarının ortak buluşları olarak ortaya çıkıyor. Artık biliminsanlarının kişisel gayretleri ve zekaları ile spesifik buluşlar yapma devri de kapandı. Biliminsanları artık buluşlarını ekipler halinde kollektif çalışmalarla yapıyor. Ve patronlar bu biliminsanlarını da çalıştırarak, bunların kaliteli emekleri ve üstün akıllarının ürünleri olan buluşları üzerinden de para kazanıyorlar.

Tekrar söyleyeyim. Patron olmak üstün zeka gerektirmiyor.

Üstün zekalı olmayı patronlara mal edip, patron savunuculuğu yapmakla üstün zekalı olmuyorsunuz. Ne yazık ki.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Freddie,

Bu işler atmasyonla olmaz,karşındaki insan Rusya yı ve Çin'i gezmiş tozmuş gözüyle görmüş.

Sen üç beş yarı-cahil yeni yetmeyi kandırısın ona bir şey demem ama benim karşıma gelince biraz usturup takın fazla atma,silkin ve kendine gel.

Hangi Rusyayı gezdin sen bilader? Sovyet olanı mı Kapitalist olanı mı?

Hangi Çin i gezdin sen, Mao olan mı Kapitalist olan mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Buluşları patronlara mal etmek niyetiniz yine sırıtıyor. Kapitalist düzenlerde Buluş yaparak patron olma imkanı da var elbette. Ama bunları göstererek patronluk mekanizmasının arkasında buluş yapan biliminsanları var diyemezsiniz. Bu türden örnekler var. Nobel, edison, Bell vb. (Bill Gates in ne bulduğunu bilmiyorum.) Bilgisayar yazılımları çok kalabalık bilimadamlarının ortak buluşları olarak ortaya çıkıyor. Artık biliminsanlarının kişisel gayretleri ve zekaları ile spesifik buluşlar yapma devri de kapandı. Biliminsanları artık buluşlarını ekipler halinde kollektif çalışmalarla yapıyor. Ve patronlar bu biliminsanlarını da çalıştırarak, bunların kaliteli emekleri ve üstün akıllarının ürünleri olan buluşları üzerinden de para kazanıyorlar.

Tekrar söyleyeyim. Patron olmak üstün zeka gerektirmiyor.

Üstün zekalı olmayı patronlara mal edip, patron savunuculuğu yapmakla üstün zekalı olmuyorsunuz. Ne yazık ki.

Sevgiler.

Bizim işte öyle dogmatik kurallar ve açıklamalarımız yok sevgili drekinci. Bütün sermaye sömürüden gelir vb. genellemeler yaparsanız, istisnalar önünüze geldiğinde teorileriniz çöpe gider. Ben patronluk sadece akıllı insanların yaptıkları buluşlarla olur demiyorum, pek çok şekilde patron olunur; ama ancak akıllı insan olunca patron kalınabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Freddie sosyalist ülkelerde cep telefonu, çamaşır makinesi, internet vb. icatların yapılamayacağını yapılamadığına dayanarak söylüyorum. Yapıldığına dair bir örnek kaçıncı defadır istiyorum, bana nutuk atıyorsunuz. Bir örnek gösterin, haksızmışım diyeceğim.

Patronun zorlamasından önce insanların temel seçimleri var kapitalizmde, yaşamak ve ölmek gibi. Yaşamak isteyen yiyecek, yemek isteyen yemek alabilmek için çalışacak. Daha iyi standartlarda yaşamak isteyen, daha çok çalışacak, daha akıllı davranacak. Sosyalizmde ne yaparsan yap kazanç sabit, adam niye kassın? Despot rejim olmak için çalışmayanı ölümle tehdit etmek gerektiğini de ilk senden duyuyorum, muhteşem.

Sovyetler aya gitti de halkına ne katkısı oldu? Standartları mı arttı? Kendi kafalarınca ABD ile yarışa girdiler, az buçuk kaynaklarını da tükettiler halkın standartı iyice düştü.

Çamaşır makinesi, cep telefonu, internet v.s.nin S.S.C.B.'de de olduğunu nasıl kanıtlamamı bekliyorsun? Oradaki fabrikayı söküp önüne mi koyacağım? Ayrıca çamaşır makinesinin üretilebildiğini milyonluk nüfusun pis kıyafetlerle geziyor olmamasından anlayabilmek mümkün. O kadar saçma şeyler soruyorsunuz ki, yakında S.S.C.B.de insanların ölmediğini kanıtlamamızı falan isterseniz şaşırmayacağım. Uzay teknolojisine bile sahip olan bir ülke, çamaşır makinesini nasıl üretemeyecek? Bu da bir kanıttır. Cep telefonunun zaten icadı bile çok yeni, o yüzden S.S.C.B.'de bulunmuyor olabilir ama iletişim o günün koşullarına göre Sovyetlerde gayet ileriydi çünkü istihbarat gücü yüksek olan ve 20 milyon kilometrelik bir coğrafyanın her noktasına hizmet götürebilen bir devletten bahsediyoruz. İnternet konusunu ise bilmiyorum. 20 sene evvel internet var mıydı? Sovyetler, bazı ürünleri geriden takip ediyor olabilir ama bu durum ''asla üretemeyeceği'' anlamına gelmez. Eğer öyle olsaydı, ürettiği herşeyi nasıl üretebildiğini açıklayamazdık.

''Uzaya gitti de ne oldu, halkının standartları arttı'' mı diyorsun. Elbetteki arttı. Eğitim, sağlık ve ulaşım hizmetleri parasız ve eşitti. Sanayileşme ve planlı kentleşme sağlanmıştı. Kadın haklarında büyük sıçrama sağlanmış ve suç oranları düşürülmüştü. İşsizlik diye birşey yoktu. Temel besin maddeleri çok çok ucuzlamıştı. İnsanlar ucuz konutlarda oturuyor ve elektrik, sun parası vermiyorlardı. Daha ne yapacak?

''ABD ile yarışa girebilmek için kendi kaynaklarını düşürdüğü'' türünden Deha etiketli saçmalıkları tekrarlama bana. ABD'nin NASA için ayırdığı parayla onun da kaynakları azalmış olmuyor mu? Bir alana bütçeden ne kadar fazla pay ayırırsan, diğer bütçe kalemleri o oranda kısılacaktır, bu dünyanın her yerinde böyle. Küba'nın maruz kaldığı ambargo ve kendine yetemeyecek kadar küçük bir ülke olması sebebiyle yaşadığı sıkıntıları Sovyetler için de genellemeye kalkmayın. Desteksiz atıyorsunuz. Emperyalizmin uydurması olan ve sistemle alakası olmayan bir kıtlık masalını temcit plavı gibi döndürüp döndürüp yazdığınızda Sovyet halkını fakir ve muhtaç gösterdiğinizi mi sanıyorsunuz?! Sovyet halkının aç olduğunu mu iddia ediyorsun? O zaman kaynak vererek kanıtlayacaksın! Çamur at izi kalsın devri bitti artık...

Sosyalizmde ne yaparsan yap kazanç sabit demişsin. Öyle değil işte! Bir milyon defa yazdık ama anlamak istemediğiniz için anlamıyorsunuz. Sosyalizmde herkes aynı ücreti almaz, herkese bir alt sınır konur sadece, sosyal güvence çok geniştir. Söylediğimiz bu. Ayrıca kapitalizmde bazıları ''yaşamayı'' tercih edip patron olur ama başkalarının ölümü pahasına! Türkiye'de tersanelerde kaç işçinin yaşamını aldınız? Buzlu badem için bu insanların canına değer miydi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Çamaşır makinesi, cep telefonu, internet v.s.nin S.S.C.B.'de de olduğunu nasıl kanıtlamamı bekliyorsun? Oradaki fabrikayı söküp önüne mi koyacağım? Ayrıca çamaşır makinesinin üretilebildiğini milyonluk nüfusun pis kıyafetlerle geziyor olmamasından anlayabilmek mümkün. O kadar saçma şeyler soruyorsunuz ki, yakında S.S.C.B.de insanların ölmediğini kanıtlamamızı falan isterseniz şaşırmayacağım. Uzay teknolojisine bile sahip olan bir ülke, çamaşır makinesini nasıl üretemeyecek? Bu da bir kanıttır. Cep telefonunun zaten icadı bile çok yeni, o yüzden S.S.C.B.'de bulunmuyor olabilir ama iletişim o günün koşullarına göre Sovyetlerde gayet ileriydi çünkü istihbarat gücü yüksek olan ve 20 milyon kilometrelik bir coğrafyanın her noktasına hizmet götürebilen bir devletten bahsediyoruz. İnternet konusunu ise bilmiyorum. 20 sene evvel internet var mıydı? Sovyetler, bazı ürünleri geriden takip ediyor olabilir ama bu durum ''asla üretemeyeceği'' anlamına gelmez. Eğer öyle olsaydı, ürettiği herşeyi nasıl üretebildiğini açıklayamazdık.

''Uzaya gitti de ne oldu, halkının standartları arttı'' mı diyorsun. Elbetteki arttı. Eğitim, sağlık ve ulaşım hizmetleri parasız ve eşitti. Sanayileşme ve planlı kentleşme sağlanmıştı. Kadın haklarında büyük sıçrama sağlanmış ve suç oranları düşürülmüştü. İşsizlik diye birşey yoktu. Temel besin maddeleri çok çok ucuzlamıştı. İnsanlar ucuz konutlarda oturuyor ve elektrik, sun parası vermiyorlardı. Daha ne yapacak?

''ABD ile yarışa girebilmek için kendi kaynaklarını düşürdüğü'' türünden Deha etiketli saçmalıkları tekrarlama bana. ABD'nin NASA için ayırdığı parayla onun da kaynakları azalmış olmuyor mu? Bir alana bütçeden ne kadar fazla pay ayırırsan, diğer bütçe kalemleri o oranda kısılacaktır, bu dünyanın her yerinde böyle. Küba'nın maruz kaldığı ambargo ve kendine yetemeyecek kadar küçük bir ülke olması sebebiyle yaşadığı sıkıntıları Sovyetler için de genellemeye kalkmayın. Desteksiz atıyorsunuz. Emperyalizmin uydurması olan ve sistemle alakası olmayan bir kıtlık masalını temcit plavı gibi döndürüp döndürüp yazdığınızda Sovyet halkını fakir ve muhtaç gösterdiğinizi mi sanıyorsunuz?! Sovyet halkının aç olduğunu mu iddia ediyorsun? O zaman kaynak vererek kanıtlayacaksın! Çamur at izi kalsın devri bitti artık...

Sosyalizmde ne yaparsan yap kazanç sabit demişsin. Öyle değil işte! Bir milyon defa yazdık ama anlamak istemediğiniz için anlamıyorsunuz. Sosyalizmde herkes aynı ücreti almaz, herkese bir alt sınır konur sadece, sosyal güvence çok geniştir. Söylediğimiz bu. Ayrıca kapitalizmde bazıları ''yaşamayı'' tercih edip patron olur ama başkalarının ölümü pahasına! Türkiye'de tersanelerde kaç işçinin yaşamını aldınız? Buzlu badem için bu insanların canına değer miydi?

Fabrikaya ne gerek var, üretildiyse kanıtı olur. Ben sana istersen araba, cep telefonu, çamaşır makinesi batıda hangi firma ne tarz bir model çıkarmış kolayca listelerim.

Freddie ingilizcen varsa burada sovyetler ile ilgili bir makale var, yok dersen çeviririm.

http://www.newstatesman.com/200404050020

Rusya'da insanlar nasıl küvette çamaşır yıkıyorlardı, kapitalizm sonrası hayatları nasıl değişti onu anlatıyorlar.

Uzaya gitmesi halkın standartlarını nasıl olumlu etkiler Freddie, yazdığını okuyor musun? Artsa bile bundan bağımsızdır, ki büyük paralar gidiyor illa ki azalmıştır.ABD'nin harcadığı para aynı etkiyi yapmaz mı demişsin, haklısın yapar, ben ABD de olsam ona da karşı çıkardım, ki çıkanlar var; ama ABD de halk sovyetlerdeki kadar halka bağımlı da değil, adamların zenginliği zaten fazla, NASA 3 katı harcama da yapsa sovyetlerdeki gibi etkilemez.

20 sene önce internet vardı, ama 90larda avrupada halka açık hale gelmeye başladı.

Bu herşey ücretsizdi olayına da çok gülüyorum, öyle saçmalık mı olur?? İnsanlar bunları vergilerinden ödemiyor muydu?

Evet sovyet halkı açtı diyorum, sovyetlerden kaçıp gelmiş insanların torunuyum, bizzat yaşamış tanıdıklarım da var, belgesini de getireceğim.

Kazanç değişiyor diyorsun, ne kadar değişiyor bir örnek ver de görelim. 125 ile 200 ruble arasındaki maaşlarla insanlar motive mi olacak, çocuk mu kandırıyorsunuz.

Yine ingilizce bir yazı, istersen çeviririm.

http://www.questia.com/googleScholar.qst;j...?docId=96617478

Burada sovyetlerde maaşlar ve alım gücü ile ilgili bilgiler var.

Tersanelerde kimin canını aldık? Buralarda çalışanların güvenliği konusunda yasalar/denetimler olmasın diyen bir kişi var mı acaba burada? Bir de utanmadan çamur at izi kalsın olayından bahsediyorsun, pes.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Fabrikaya ne gerek var, üretildiyse kanıtı olur. Ben sana istersen araba, cep telefonu, çamaşır makinesi batıda hangi firma ne tarz bir model çıkarmış kolayca listelerim.

Freddie ingilizcen varsa burada sovyetler ile ilgili bir makale var, yok dersen çeviririm.

http://www.newstatesman.com/200404050020

Rusya'da insanlar nasıl küvette çamaşır yıkıyorlardı, kapitalizm sonrası hayatları nasıl değişti onu anlatıyorlar.

Uzaya gitmesi halkın standartlarını nasıl olumlu etkiler Freddie, yazdığını okuyor musun? Artsa bile bundan bağımsızdır, ki büyük paralar gidiyor illa ki azalmıştır.ABD'nin harcadığı para aynı etkiyi yapmaz mı demişsin, haklısın yapar, ben ABD de olsam ona da karşı çıkardım, ki çıkanlar var; ama ABD de halk sovyetlerdeki kadar halka bağımlı da değil, adamların zenginliği zaten fazla, NASA 3 katı harcama da yapsa sovyetlerdeki gibi etkilemez.

20 sene önce internet vardı, ama 90larda avrupada halka açık hale gelmeye başladı.

Bu herşey ücretsizdi olayına da çok gülüyorum, öyle saçmalık mı olur?? İnsanlar bunları vergilerinden ödemiyor muydu?

Evet sovyet halkı açtı diyorum, sovyetlerden kaçıp gelmiş insanların torunuyum, bizzat yaşamış tanıdıklarım da var, belgesini de getireceğim.

Kazanç değişiyor diyorsun, ne kadar değişiyor bir örnek ver de görelim. 125 ile 200 ruble arasındaki maaşlarla insanlar motive mi olacak, çocuk mu kandırıyorsunuz.

Yine ingilizce bir yazı, istersen çeviririm.

http://www.questia.com/googleScholar.qst;j...?docId=96617478

Burada sovyetlerde maaşlar ve alım gücü ile ilgili bilgiler var.

Tersanelerde kimin canını aldık? Buralarda çalışanların güvenliği konusunda yasalar/denetimler olmasın diyen bir kişi var mı acaba burada? Bir de utanmadan çamur at izi kalsın olayından bahsediyorsun, pes.

Sovyetlerde insanların küvette çamasır yıkadıgı yıllarda dünyada kaç kişinin çamasır makinası vardı peki?

Günümüzde sovyetler var olsaydı çamasır makinesi olmayacakmıydı.

suan var olmayan bir ülke hakkında atıp tutuyorsunuz, yok internet yok cep telefonu. bu teknolojiler dünyada ne zaman yaygınlasmaya basladı? sovyetlerden önce mi sonra mı? bos konusuyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bizim işte öyle dogmatik kurallar ve açıklamalarımız yok sevgili drekinci. Bütün sermaye sömürüden gelir vb. genellemeler yaparsanız, istisnalar önünüze geldiğinde teorileriniz çöpe gider. Ben patronluk sadece akıllı insanların yaptıkları buluşlarla olur demiyorum, pek çok şekilde patron olunur; ama ancak akıllı insan olunca patron kalınabilir.

Sevgili Astur doğrusu dehaya benzemeye başladın.

Biliminsanlarından patron olması, sermayenin sömürüden gelmesini çürütmez.

Biliminsanı buluşunu üretirken İşçi çalıştırmak zorundadır. Ve bu işçi çalıştırmalarından sermaye birikir. Biliminsanından patron olması patronluk mekanizmasını temize çıkarmaz.

teorimizin çöpe gittiği falan yok.

Ne, pekçok şekilde patron olunması ne de patron kalınması marifet değildir.

İşçi, emekçi üretici güçler üretim ve paylaşım organizasyonlarını becerebildikleri andan itibaren patronluk mekanizması tarihin çöp tenekesine atılacaktır.

Varlık içinde yokluk çekmek, varlık içinde yarınlarımızdan emin olmamak, işsizlik, çocukluk, yaşlılık, eğitimsizlik, beslenememek, barınamamak gibi riskler de beraberinde çöpe gidecektir.

Bugün kapitalistlerin silahlara yaptığı yatırımlar bunlara yatırılsa hiçbir toplumsal risk kalmaz.

Sosyalist blok dağıldı. İyi mi oldu. Dünya sermaleyeri kutuplara ayrılıyor. Kapitalist devletler kendi aralarında ittifaklar oluşturup Pazara dayalı çıkarlarını koruyorlar. Tıpkı önceki paylaşım savaşları gibi, ondan çok çok daha fazla riskli büyük savaşların çıkması an meselesi haline geldi. Dünya barut fıçısı üzerine yüklendi. Bir kıvılcım dünyayı havaya uçuracak hale geldi geliyor.

Sovyetler dağıldı, hala eski sovyetlere ve Çine düşmanlık sürüyor. Demekki mesele sosyalizm de değilmiş. Mesele dünyayı paylaşmaymış. Her geçen gün bunu görüyoruz.

Peki Kapitalist emperyalizm denildiğinde ne anlıyorsunuz?

Dünya pazarları paylaşılıyor da hangi üreticiler için paylaşılıyor.

Çok uluslu şirketlere paylaşılıyor, paylaştırılıyor.

Senin Bill Gates in Türkiye'ye 100 dolara Windows yazılımı satmak istiyordu. Hatta satıyordu.

Sonra ne oldu biliyor musun? Bu fiyatı 1 dolara indirdi. Çünkü bu yazılımların gerçek fiyatı 1 dolardan bile az. Bir dolara sattığı zaman bile kar ediyor. Çünkü karşısına Linux çıktı. Kollektif üretilip geliştirilen bir yazılım. Herkes bedava alıp yükleyebiliyor.

Sen hala helal olsun de dur.

Dünyadan ne oranda haberli olduğunuzu anlatmış oluyorsunuz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili Astur doğrusu dehaya benzemeye başladın.

Biliminsanlarından patron olması, sermayenin sömürüden gelmesini çürütmez.

Biliminsanı buluşunu üretirken İşçi çalıştırmak zorundadır. Ve bu işçi çalıştırmalarından sermaye birikir. Biliminsanından patron olması patronluk mekanizmasını temize çıkarmaz.

teorimizin çöpe gittiği falan yok.

Ne, pekçok şekilde patron olunması ne de patron kalınması marifet değildir.

İşçi, emekçi üretici güçler üretim ve paylaşım organizasyonlarını becerebildikleri andan itibaren patronluk mekanizması tarihin çöp tenekesine atılacaktır.

Varlık içinde yokluk çekmek, varlık içinde yarınlarımızdan emin olmamak, işsizlik, çocukluk, yaşlılık, eğitimsizlik, beslenememek, barınamamak gibi riskler de beraberinde çöpe gidecektir.

Bugün kapitalistlerin silahlara yaptığı yatırımlar bunlara yatırılsa hiçbir toplumsal risk kalmaz.

Sosyalist blok dağıldı. İyi mi oldu. Dünya sermaleyeri kutuplara ayrılıyor. Kapitalist devletler kendi aralarında ittifaklar oluşturup Pazara dayalı çıkarlarını koruyorlar. Tıpkı önceki paylaşım savaşları gibi, ondan çok çok daha fazla riskli büyük savaşların çıkması an meselesi haline geldi. Dünya barut fıçısı üzerine yüklendi. Bir kıvılcım dünyayı havaya uçuracak hale geldi geliyor.

Sovyetler dağıldı, hala eski sovyetlere ve Çine düşmanlık sürüyor. Demekki mesele sosyalizm de değilmiş. Mesele dünyayı paylaşmaymış. Her geçen gün bunu görüyoruz.

Peki Kapitalist emperyalizm denildiğinde ne anlıyorsunuz?

Dünya pazarları paylaşılıyor da hangi üreticiler için paylaşılıyor.

Çok uluslu şirketlere paylaşılıyor, paylaştırılıyor.

Senin Bill Gates in Türkiye'ye 100 dolara Windows yazılımı satmak istiyordu. Hatta satıyordu.

Sonra ne oldu biliyor musun? Bu fiyatı 1 dolara indirdi. Çünkü bu yazılımların gerçek fiyatı 1 dolardan bile az. Bir dolara sattığı zaman bile kar ediyor. Çünkü karşısına Linux çıktı. Kollektif üretilip geliştirilen bir yazılım. Herkes bedava alıp yükleyebiliyor.

Sen hala helal olsun de dur.

Dünyadan ne oranda haberli olduğunuzu anlatmış oluyorsunuz.

Sevgiler.

Sermayenin sömürüden gelmesi olayı zaten düştüğünüz hatanın temeli sevgili drekinci, işçi çalıştırmadan da sermaye birikir. Teori baştan sakat.

Üretim ve paylaşım organizasyonunu dediğiniz güçler beceremedi, hala da beceremiyor, becereceklerine de inanmıyorum. Siz isterseniz bekleyin, ben çalışan sistemi nasıl daha iyi hale getiririm ona bakarım.

Silahlara yapılan yatırımlar elbette keşke başka alanlara yapılsa, ama silahlara yapılan yatırımı kapitalizme bağlamak saçma. Sovyetler silaha büyük yatırımlar yapmadı mı, çevre ülkeleri işgal etti ya da etmeye teşebbüs etmedi mi? Bu da emperyalist değil mi. Bu emperyalizm işi kapitalizm ve sosyalizme doğrudan bağlı gibi konuşuyorsunuz, ama iki sistemde de örnekleri var.

Windows ve Linux örneği kapitalizmi övüyor bence, rekabet ne güzel, fiyat 100den 1 dolara iniyor. Kimse kimsenin elini bağlamıyor ki, beceren linuxu ya da başka sistemleri geliştirebiliyor. Burada da değerin sömürüyle falan alakası olmadığını, arz-talep olayına dayandığını tekrar görüyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu devirde sosyalizmin hala bu derece tartışıldığı tek yer bizim forum olsa gerek.

Aslında artık bu tartışmalara bulaşmıyorum. Çünkü hem çığrından çıkıyor, hem yöneticilerin politik tartışmalara bulaşması forumun politik görüşü konusunda önyargılar oluşturuyor hem de zaten bu konunun ciddiye alınıp tartışılacak bir yanı pek kalmadı bu devirde. Sosyalizmin ne gerçek politikada bir ağırlığı var, ne de kitlelerin gündeminde olan bir konu. Sadece ateizmin ancak sosyalist fikirlerle topluma girebildiği bizim gibi bir ülkede, ateist bir forumda ciddi miktarda sosyalist olması yüzünden, bu konu burada bu kadar gündemde kalıyor.

Aslında ana forumda din konusunda yazmak daha faydalı toplum için. Sosyalizm tartışmaları forumdaki ateist kesimi birbirine düşürmekten başka bir işe yaramıyor.

Ayrıca sırf ben ve yönetimden 1-2 kişi daha bu tartışmalara katılıp sosyalist fikirleri eleştirdi diye, forumun yönetiminin kapitalistlerden oluştuğu iddia edilmeye başlandı.

Halbuki ne ben kapitalizmi canla başla savunan biriyim, ne de forum yönetimi kapitalisttir. Bu forumun yönetim ekibinde halen marksist ve sosyalistler de bulunmaktadır. Bence geniş bir siyasi yelpaze forum yönetiminde temsil edilmektedir. (Kapitalistler, liberaller, sosyal demokratlar, sosyalistler, vs her kesimden insan var bence forumun hem yöneticileri hem de katılımcıları arasında).

Fakat, kapitalizmin aşırı şekilde, bazen haksız yönlerden eleştirimesi ve sosyalizmin de hala eskimiş, dogmatik ve çağdışı bir anlayışla savunulması karşısında elbette bazı fikirler belirttim geçmişte. Eski hatalardan ders alan, yeni bir teoriyle, yeni bir ekonomi anlayışı ile ortaya çıkan ve kendine sosyalist diyen ya da demeyen bir sistem karşıtı kişiyi büyük bir dikkatle dinlemeye her zaman hazırım fakat böyle birşey henüz dünyada çıkmadığı gibi, yakın zamanda çıkacak gibi de gözükmüyor.

Bu yüzden eldeki iki alternatif arasında, diğerine olan üstünlüğünü kanıtlamış kapitalizmi seçiyorum ister istemez. Bu fikrimi değiştirecek bir durum ortaya çıkana kadar.

Eski bir sosyalist olarak, kapitalist sistemde de aşırı bir liberalizmi değil, sosyal demokrasiyi savunuyorum.

Kapitalizm, bazı kişileri aşırı zengin yapmasına rağmen, toplumun genelini sosyalist rejimlerdeki duruma göre daha zengin hale getirmiştir. Yani o ezilen, sümürülen, vs denen kişilerin eski yaşanmış sosyalist rejimlerdeki benzerleri çok daha kötü koşullarda yaşarken, gelişmiş kapitalist ülkelerde en dipteki kesim onlardan çok daha iyi koşullarda yaşamaktadır.

Batı Avrupa ve ABD'deki en fakir kesim, dünyanın fakir ülkelerindeki fakir ya da orta sınıfa kıyasla 'çok zengin' kabul edilebilecek koşullarda yaşamaktadır.

Eski sosyalist ülkelerde ya da günümüzdeki fakir ülkelerde pek çok insan açlıktan ölme tehlikesi içindeyken, hatta açlıktan ölmüşken, bugün ABD'nin fakir kesimi arasında en büyük problemlerden biri aşırı şişmanlık (obesite)dir.

Buna rağmen sosyalizmin hala neresi savunuluyor, anlaşılır gibi değil.

Yeni birşeylerle gelinse yine anlayacağım ama öyle bir durum da yok. Hep aynı tas, aynı hamam.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fakat yine de bu konuda böyle bir mesaj yazmamın sebebi, hep değinmek isteyip fırsat bulamadığım bir konuya kısaca değinmek.

Buradaki sosyalist arkadaşlarda çeşitli şartlanmalar var ve pek çoğuna daha önce değindik. Özellikle emek temelli değer anlayışı, zincirleme biçimde pek çok başka yanlış sonuca yol açıyor. Bunlardan bir tanesi, patronların kazandıkları parayı haketmediği konusu. Çünkü o paranın hakkı kadar emek harcamıyorlar ve değer eğer emeğe bağlıysa, demek ki haksız kazanç elde ediyorlar.

Halbuki bu mantıkla insanoğlunun yaptığı her teknolojik gelişimin, rakibimiz olan hayvanlar dünyası karşısında haksız kazanç olarak nitelendirilmesi gerekir.

Örneğin hayvanlar açlıktan ölürken, biz tarım yapıp karnımızı doyurmuşuz. Acaba ekin ekme döneminde tarlayı ekmek için harcanan çaba ve sonra hasat döneminde ürün toplamak için harcanan çaba bize bir yıl boyunca karın doyurma imkanı verecek kadar çok mu? Her gün karnını doyurmak için birşeyler avlamak zorunda olan vahşi hayvana sormalı bir de bunu.

Biz emek sömürüsü ile mi bu avantajı elde ettik, yoksa sadece değer üreten bir mekanizma kurup, bu mekanizmanın ürettiğinden mi faydalandık?

İhtiyaçtan fazla çıktısı olan sistemler kurulabilir. Bu uygarlığın temeli zaten. Mekanizmayı bir kez kurarsın, ondan sonra o mekanizma işlediği sürece avantaj elde edersin.

Kar eden bir işyerinin sahibinin de yaptığı budur. Bunun sömürüyle, yani başkalarının elinden zorla onların hakkı olan bir şeyi almakla ilgisi yok.

Zaten tüm çalışanların toplam emeklerini kat kat aşan miktarlarda değer de üretilebiliyor o işyerlerinde.

Bir de değinmek istediğim nokta, ekonomide üretilebilecek değer miktarını sabit gören, bu yüzden de herhangi bir birikimi, başkalarının cebinden para çalmaya bağlayan yaklaşım. Yani tüm ekonomiyi sıfır toplamlı bir oyun olarak gören yaklaşım.

Borsa için sıfır toplamlı oyun denir sık sık. Birinin para kazanması, başka birinin kaybetmesine bağlıdır çünkü çoğu durumda.

Fakat bu tüm ekonomi için geçerli midir? Hatta borsa için dahi, acaba söylenildiği düzeyde geçerli midir?

Borsa için geçerliliği daha fazla bu ifadenin, çünkü borsadaki toplam para miktarı sabit olduğu sürece kazanç sadece başkasının cebinden çıkan kayıpla mümkün. Ama orada bile, borsadaki para miktarının artışına dayalı olarak, başkasının kaybı olmayan değer artışları mümkün. Bu ekonomideki büyümenin borsaya yansıması olur.

Ki asıl değinmek istediğim de işin o kısmı zaten, yani ekonomideki büyüme. Tüm ekonomiyi, aynen borsadaki mantığa benzer şekilde sıfır toplamlı bir oyun olarak görmek hatalı bir bakış açısı, çünkü ekonomi büyüyebiliyor, yeni değer ortaya çıkabiliyor. Bu ille başkasının cebindeki değerin sizin cebinize aktarılmasını gerektirmiyor.

Bu büyüme ise ille de harcanan emek miktarının büyümesinin bir uzantısı olmayabiliyor. Kaldıraç prensibi sözkonusu çünkü pek çok durumda. Nasıl kaldıraç prensibi kullanılarak küçük miktar bir kuvvet ile çok fazla iş yapılabiliyor fizikte, benzer şekilde, emeğin ve sermayenin uygun kullanılması yoluyla, bu emek ve sermayeyle orantısız miktarda (yani çok daha fazla) yeni değer üretilebiliyor. Özellikle teknolojik gelişmeler bu durumun güzel örneklerini teşkil ediyor pek çok durumda.

Makinalar kullanarak yapılan tarım, elle yapılan tarımdan çok daha fazla değer üretiyor, fakat o makinanın yapılması için gerekli emeği, tarlanın elle ekilmesi için gerekli emeğe ekleyerek bir hesap yapsan bile, sonuçta elde ettiğin değer, bu ikisinin toplamından astronomik miktarda fazla olabiliyor. Peki nereden geldi bu fazlalık değer?

Kimin cebinden çıktı? Kimin emeğinin sömürülmesi ile oluştu?

Görüldüğü gibi, ekonomiyi böyle dar kalıplarla algılayıp değerlendirmek yanlıştır. Zenginlik, kurulan ve işletilen mekanizmalarla oluşabilir ve bu ille de birilerinin hakkının yenmesi, ceplerindeki paranın alınması anlamına gelmez.

Ekonomi büyüyebilir, kaldıraç prensibindeki duruma benzer mantıkla, az emek kullanarak çok değer üretilebilir, her şeyden önemlisi bu değer birilerinin cebinden çıkmak zorunda değildir.

Yani birilerinin zengin olması, sizin zengin olmanıza engel bir durum değildir. Bakın bu noktaya çok dikkat edin. Bu, beni uzun süre geri tutan temel bir yanlış şartlanma idi. Hep düşünüyordum ki, herkes bir arada, topyekün zenginleşemez. Birileri zenginleşirse, başkaları fakirleşmek zorundadir.

Bunun geçersiz olduğunu, topyekün bir zenginleşmenin teorik olarak mümkün olduğunu çok sonra anladım. Bazısı az, bazısı çok zenginleşebilir, ama herkes eski durumuna göre daha zengin hale gelebilir.

Zaten bu yüzden kapitalist toplumlar daha önce yukarıda da dediğim gibi, topyekün zenginleşip, kendi fakirlerini bile sosyalist ülkelerdeki fakirlere göre çok daha zengin hale getirebilmiştir.

Bunun fakir ülkelerin sömürülmesi ile bir ilgisi yoktur. Zengin kapitalist ülkelerdeki zenginleşme, sömürdükleri iddia edilen fakir ülkelerden gelen değer akışı ile açıklanamaz. Çünkü ortada, o değer akışından çok daha fazla miktarda bir zenginleşme vardır.

Yani sözkonusu değerin önemli bölümü, o gelişmiş kapitalist ülkelerin kendi sınırlarında üretilmektedir.

Bu yüzden sıfırdan zengin olmak da mümündür, sistemi değiştirmeden topyekün kalkınmak da mümkündür.

Bir kişinin zenginliği on kat, başka birininki bin kat, bir başkasınınki ise sadece iki kat artabilir, fakat hep birlikte zenginleşmek mümkündür.

Birilerinin zenginleşip para kazanması ise, sizlerin de aynısını yapmanızın önünde bir engel değildir.

Bu yüzden zenginlere diş bilemeyi bırakıp, şu sistemi daha doğru bir şekilde hakkıyla öğrenip, sistemin parçası olmaya ve eğer niyetiniz oysa kendiniz zenginleşmeye çalışın. Herkesin amacı ekonomik açıdan zenginleşmek de olmak zorunda değil elbette. Ben kendimi başka bir konuya adayacağım, sabit gelirli işimden kazandığım para bana yeter de diyebilirsiniz, ki bu da gayet onurlu bir seçim. Ama önemli olan şu ki, zenginlerin sahip olduğu servete kafanızı takmayın. Onların o servete sahip olması sizin, ya da sizin torununuzun sahip olmasına engel değildir. Dediğim gibi, onların serveti sizin cebinizden çıkmıyor.

Bazıları için zenginleşmek kendi ömrüne sığacak bir imkan değildir. Bunu çok istese bile bazıları için çok geç olabilir. Ama başladığı yer neresi olursa olsun, her isteyen, bir miktar da olsa zenginliğini ve servetini arttırabilir. Zaman içinde durumunu daha iyi hale getirebilir.

Ortada sistemden, zenginlerden, herşeyden nefret etmeyi gerektiren bir durum yok yani.

Tabi bunu derken, sistemin iyi olduğunu, güllük gülistanlık olduğunu, hiç sorunu olmadığını falan iddia etmiyorum. Tam tersi sistemde çok sorun var, çok haksızlık var. Fakat bunlarla hep birlikte mücadele edilebilir, haksızlıklar kanunlarla, toplum baskısıyla, vs engellenebilir. Bu kolay bir iş değilse de, mümkün bir yoldur ve seçilmesi gereken tek yoldur.

Bence bu forumda yazan pek çok sosyalist arkadaşın (genç olanların, ki çoğunun durumu budur diye düşünüyorum) hayatın içine yeterince girdikten sonra sosyalistliği falan kalmayacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ezogelinçorbası,

Yerinde olsam o kadar emin konuşmazdım. Sen benim bu konularda başka başlıklarda yaptığım tartışmaları okumamışsın belli. Bir süredir bulaşmıyorum çünkü bu konuya.

Ben afişleme yapan, pankart asan, miting'lere katılan falan türde biri değildim hiçbir zaman, arkadaşların deyimi ile tatlısu sosyalisti idim. Ama işin teorisini pek çoğundan iyi bilirdim. Şimdi burada komünist manifestodan girip, diyalektik materyalizmden çıkmanın gereği yok bunu kanıtlamak için. Sosyalizm tartışmasının yapıldığı başka başlıklarda önceden yazdığım pek çok yazı terminolojiye ve kavramlara aşinalığımın kanıtıdır zaten.

Bakma bu başlık altında yazdıklarım tamamen kapitalist ağzı. Bunun farkındayım zaten. Hatta zaten maksat bu burada.

Bu anlattıklarımın farkına varmam çok zaman aldı benim. Bunun da sebebi eski bir sosyalist olup bazı şartlanmalardan çok geç kurtulmuş olmam zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş
mantik, eski bir sosyalistim diyerek olayı acite etme. Sen hayatında hiç sosyalist felan olmamışsın.

Sevgili Mantık,

Gördüğün gibi onca fikir içerikli yazıya karşı verdiği cevap bu.

Bunların maalesef seviyesi ve kafa yapısı bundan ibaret bu yüzden bunlara karşı burada sokak savaşı veriyoruz.

Bunların Sosyalistliği veya devrimciliği tamamen tepkisel ve duygusal,kin,nefret ve kıskançlığa dayalı.

Acınacak durumdalar,nasıl olupta bu kadar geri kalmayı becerdikleri soru işareti.

Söylediklerin içinde bir husus özellikle çok önemli evet kapitalizm total olarak bir zenginleşme sağlamıştır,en alttakiler bile eskiye göre çok daha iyi yaşamaktadır ve benim kanaatimce bu artarak devam edecektir.

Bundan yıllar öncesini hatırlasın herkes,gençlik hatta çocukluk dönemlerine baksınlar,işcilerin evinde mobilya takımları,TV,beyaz eşya vs bu kadar varmıydı???

Kaç çift ayakkabısı olurdu insanların,yahut bir gözlüğü kaç sene kullanırlardı,ayakkabılara pençe,elbiselere yama yapılırdı,bir sokakta bir kaç araba olurdu,insanlar filtresiz sigara içerdi vs vs

Şimdi en sosyalist geçinen en ezildiğini vs iddia eden bile bir elinde lap top,ayagında Converse,diğer elinde en kral cep telefonu ahkam kesiyor.

Artık en kötü evlerde bile buzdolabı,çamaşır makinesi,bir kac TV vs vs standart.

Bütün bu ilerlemeler kapitalizm döneminde oldu.

Demek ki kapitalizm sadece patronları değil genel olarak insanları kalkındırıyor,tabii ki bu kalkınmadan alınan pay bireyin çabasına göre de değişkenlik gösteriyor.

Arada bir krizler ile bu ilerleme mola verse bile tekrar yönü yukarıya çeviriyor,yani ana trend hep yukarı gidiyor daha uzunca bir sürede gidecek,kişisel tahminim daha sonra yataya geöerek çok uzun bir süre yatay gidecek,ondan sonrası için yorum yapmak ancak falcılık olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünyanın her tarafında, hangi düzen olursa olsun. Bütün değerleri yaratan yapan işçi ve emekçi sınıflardır.

Kapitalist, sosyalist, monarsist, feodal vs tüm toplumsal düzenlerde üretim işçi ve emekçi üretici güçlerin eli ile olur. Ama sosyalizm dışında tüm düzenlerde işçi ve emekçilerin ürettiklerini başkaları sahıplenir. Paylaşımı bu başka sınıflar yapar.

Kapitalist düzenlerdeki bilim ve teknolojik gelişmeleri, bunlara dayanarak üretim verimliliğinin artmasını da yine bu üretici sınıflar yapar. Yönetimin kapitalistlerde olması üretimin bunlar tarafından yapılıyor anlamına gelmez. Elinizde kırbaç bir kişiye kuyu kazdırıyorsunuz. Kuyuyu kazan işçidir, eli kırbaçlı değil. Kapitalizmde yöneten ayrı üreten ayrı sınıftır.

Sosyalizmde yönetme işini de işçi ve emekçiler üstlenince patronların gereksizliği ortaya çıkacaktır.

Mantığın bahsettiği makineler ile üretim verimliliğine başka başlıklarda değinmiştik.

Dinciler gibi her gelen aynı soruları sorup, aynı yanıtlar veriyorlar.

Makineyi üreten de üretilmiş makineyi kullanarak verimliliği artıran da işçilerdir. Tam da bu üretim verimliliğinin işçilere yansıması gerekirken bir bakıyoruz ki patronların eline geçmiş.

Astur un Windows ve linux esprisini rekabet değildir. Tam da kollektif bir üretim ile mülkiyetli üretimin topluma yansımasıdır. Linux, windows un karşısında kar amacı güden bir firma değildir. Böyle olsaydı Bill Gatess onu satın alır program satışlarının 100 liradan aşağı çekilmesine fırsat vermezdi. İletişimin bu denli yüksek olduğu bir devirde patronlar rekabet ederek birbirlerini batıracak kadar aptal değildir. Sermayi ortaklığı kurup karlarını yine sağlarlar. Kapitalistler, kar amacı gütmeyen, halk yararına kapitalistlerle rekabet eden tüm kamu kuruluşlarına düşmandırlar. SSK ilaç fabrikasını bu nedenle kapattılar. Özelleştirmeler bunun için icat edildi.

İşsizlik bu nedenle var, yoksulluk ve muhtaç duruma düşme, yarınlardan emin olamama nedeni ile işçiler düşük ücretlerle kapitalistlerin üretim araçlarında çalışmaya razı olmaktadırlar. Bolluk içinde yoksulluk kol geziyor.

Kapitalist için bile olsa çalışmak ve üretmek her iki sınıfın yararınadır. Yan gelip yatarak değer üretilmez. İşsizlikle, Kalkınma ve ilerleme olmaz.

Bu nedenle dünyanın gelişmemiş bölgelerindeki halkların önemli handikapları vardır. Kendi emek güçlerini, yeraltı ve yer üstü zenginliklerini kendileri değerlendirmeyi beceremeyince. Kapitalist sömürü mekanizmasi ile bile olsa üretim araçlarının kurulup çalıştırılmasına razı olmak durumunda kalıyorlar. Adamların ülkelerinde bakır cevherinden zengin dağları var ama öylece duruyor. Değerlendirmesini bilmeyince, beceremeyince çok düşük bir para karşılığında kapitalistlerin gelip işletmesine razı oluyorlar. Yine bizim ülkemizde Bor madeni var. Sanayide 100 e yakın üründe hammadde olarak kullanılabiliyor. Demir var, çimento hammaddeleri var vs Ama bunları biz değerlendiremeyince Kapitalistler değerlerdiriyor. Bu madenleri çıkaran, işleyen ve ürün haline getirenler de yine işçilerdir.

Sonuç itibariyle işçi ve emekçilerde sınıf bilinci gelişmemişse, her biri atomize olmuş kendi başının çaresine bakıyor durumda ise. Elbette meydan kapitalistlere kalacaktır.

İşçi ve emekçilerin ürünlerini sahiplenecektir.

Sen üretiyorsun, birileri elinden alıyor, ses çıkarmıyorsun.

Kabahatin büyüğü senin be canım kardeşim.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben de öyle diyorum,bu memleketten kasıt Türkiye.

patron deha ok anlasıldı senın ne amacla bu kadar kapıtalıst oldugun ya

nedense gene bu soz aklıma geldı

doymus bır domuz olmaktansa akıllı bır sokrat olurum daha ıyı

sokratesdı ama neyse

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sonuç itibariyle işçi ve emekçilerde sınıf bilinci gelişmemişse, her biri atomize olmuş kendi başının çaresine bakıyor durumda ise. Elbette meydan kapitalistlere kalacaktır.

İşçi ve emekçilerin ürünlerini sahiplenecektir.

Sen üretiyorsun, birileri elinden alıyor, ses çıkarmıyorsun.

Kabahatin büyüğü senin be canım kardeşim.

Hay bin kunduz yaw !!

Bu kadar işci var ama bu zırvalara kanıp ta peşinizden gelen yok,senin behice boranın partisi oy alabiliyor mu işcilerden???

Yaptığın en büyük hata işcileri bilinçsiz sanmak,gunlerce aylarca yıllarca çalışan bir işci nasıl bilinçsiz olabilir,her an her saniye işini düşünüyor,maaşını,patronun ona karşı olan davranışını vs vs,işci arkadaşları ile durmadan kritik ediyor.

Senin gibiler almış eline bir klavye işcilere zavallı bilinçsiz muamelsi yapıyorlar.

Hayır andolsun kı onlar bilinçlidir,bilinçsiz olsa sizin gibilerin dolmalarını yutar ve sizlerin peşine takılırlardı.

Sen ve senin gibiler işcilerin en az otuz sene gerisinde takılıp kalmışsınız,bir kahveye gir bu yazdıklarını anlat dayak yemezsen bil ki yaşına hürmetendir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
doymus bır domuz olmaktansa akıllı bır sokrat olurum daha ıyı

Düşünme özürlü vatandaş birincisi objektif ve test edilebilirdir,ikincisi subjektiftir.

Doymuşsan doymuşsundur,ama kendini akıllı sokrat oldu sanman yanılsamadır hatta komıktır,hatta ultra komıktır,onun için doymuş domuz olarak kalmak sana daha uygundur hem böylece köpekleri daha rahat savarsın.

tarihinde DEHA tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu devirde sosyalizmin hala bu derece tartışıldığı tek yer bizim forum olsa gerek.

Aslında artık bu tartışmalara bulaşmıyorum. Çünkü hem çığrından çıkıyor, hem yöneticilerin politik tartışmalara bulaşması forumun politik görüşü konusunda önyargılar oluşturuyor hem de zaten bu konunun ciddiye alınıp tartışılacak bir yanı pek kalmadı bu devirde. Sosyalizmin ne gerçek politikada bir ağırlığı var, ne de kitlelerin gündeminde olan bir konu. Sadece ateizmin ancak sosyalist fikirlerle topluma girebildiği bizim gibi bir ülkede, ateist bir forumda ciddi miktarda sosyalist olması yüzünden, bu konu burada bu kadar gündemde kalıyor.

Aslında ana forumda din konusunda yazmak daha faydalı toplum için. Sosyalizm tartışmaları forumdaki ateist kesimi birbirine düşürmekten başka bir işe yaramıyor.

Ayrıca sırf ben ve yönetimden 1-2 kişi daha bu tartışmalara katılıp sosyalist fikirleri eleştirdi diye, forumun yönetiminin kapitalistlerden oluştuğu iddia edilmeye başlandı.

Halbuki ne ben kapitalizmi canla başla savunan biriyim, ne de forum yönetimi kapitalisttir. Bu forumun yönetim ekibinde halen marksist ve sosyalistler de bulunmaktadır. Bence geniş bir siyasi yelpaze forum yönetiminde temsil edilmektedir. (Kapitalistler, liberaller, sosyal demokratlar, sosyalistler, vs her kesimden insan var bence forumun hem yöneticileri hem de katılımcıları arasında).

Fakat, kapitalizmin aşırı şekilde, bazen haksız yönlerden eleştirimesi ve sosyalizmin de hala eskimiş, dogmatik ve çağdışı bir anlayışla savunulması karşısında elbette bazı fikirler belirttim geçmişte. Eski hatalardan ders alan, yeni bir teoriyle, yeni bir ekonomi anlayışı ile ortaya çıkan ve kendine sosyalist diyen ya da demeyen bir sistem karşıtı kişiyi büyük bir dikkatle dinlemeye her zaman hazırım fakat böyle birşey henüz dünyada çıkmadığı gibi, yakın zamanda çıkacak gibi de gözükmüyor.

Bu yüzden eldeki iki alternatif arasında, diğerine olan üstünlüğünü kanıtlamış kapitalizmi seçiyorum ister istemez. Bu fikrimi değiştirecek bir durum ortaya çıkana kadar.

Eski bir sosyalist olarak, kapitalist sistemde de aşırı bir liberalizmi değil, sosyal demokrasiyi savunuyorum.

Kapitalizm, bazı kişileri aşırı zengin yapmasına rağmen, toplumun genelini sosyalist rejimlerdeki duruma göre daha zengin hale getirmiştir. Yani o ezilen, sümürülen, vs denen kişilerin eski yaşanmış sosyalist rejimlerdeki benzerleri çok daha kötü koşullarda yaşarken, gelişmiş kapitalist ülkelerde en dipteki kesim onlardan çok daha iyi koşullarda yaşamaktadır.

Batı Avrupa ve ABD'deki en fakir kesim, dünyanın fakir ülkelerindeki fakir ya da orta sınıfa kıyasla 'çok zengin' kabul edilebilecek koşullarda yaşamaktadır.

Eski sosyalist ülkelerde ya da günümüzdeki fakir ülkelerde pek çok insan açlıktan ölme tehlikesi içindeyken, hatta açlıktan ölmüşken, bugün ABD'nin fakir kesimi arasında en büyük problemlerden biri aşırı şişmanlık (obesite)dir.

Buna rağmen sosyalizmin hala neresi savunuluyor, anlaşılır gibi değil.

Yeni birşeylerle gelinse yine anlayacağım ama öyle bir durum da yok. Hep aynı tas, aynı hamam.

Son zamanlarda okuduğum en güzel yorumlardan , her satırına imza atarım , bize ilave edecek fazla birşey kalmamış , sayın mantık'ın ellerine sağlık .

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...