Jump to content

Saidi Nursi zırvaları


Recommended Posts

Nurcular tam bir sapkınlık içindedir.. Zira Deli Said i peygamber Risalei Nur u Allahtan gelen kitap kabul ederler.. Her türlü konuşmalarında Deli Sait örneklerini verip dönüp dolaşıp hep aynı şeyleri söylerler. Zerreler, nufteler, düzen, ahenk....

Kürt Said radyodan bahsediyor, dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklıyor. Fizikten, titreşimden haberi olmayan, müsbet bilimin kıyısından dahi geçmeyen bir yobaz, radyo hakkında ancak bu kadar düşünür.

Kürt Sait risalelerinde Ye'cüc Me'cüc denen ve dünyayı yok edecek olan korkunç yaratıkların Özbek, Tatar ve Kırgız gibi Türk boyları olduğunu söylemekte ve onları "akvâm-ı vahşiyye" (yani vahşi kavimler) olarak tabir etmektedir.

Nurcular tek hücreli ve birbirine yapışık ilkel canlılar gibidir. O tek hücrelerinin içi ise Saidi Nursinin saçmalıkları ile çalışır. O saçmalıkları çıkartıp aldığınızda bu canlılar bir hiçtir. Kişiliklerini kaybetmiş zavallılardır. Kendi başlarına Deli Said in zırvaları olmadan ancak bir iki cümle kurabilirler. Aslında kendi fikirlerini ifade edecek beyin yapısına sahip değillerdir.

Bugüne kadar aşağıdaki soruları cevaplayacak bir Nurcu çıkmamıştır ve çıkmayacaktırda..

1- Saidi Nursiyi ölümüne savunurum diyor musun ?..

2-Risaliye Nur olmadan Kuran anlaşılabili mi? Risaliye olmadan Kuran eksik mi kalır? Onu okumadan Kuran anlaşılmaz mı?

3-Deli Said bütün eksikliklerden arınmış , yüce, ulu bir kişi midir. Elinde avucunda ne varsa onun için harcar mısın?

4- Kadın ve kızın olduğu ortamlara girer misin? Onları arana alır mısın?

5-Said-i Nursi'nin tanrısal kişiliği konusunda tüm kuşkulardan, kaygılardan uzak mısın? Onunla Allah arasında peygamberler gibi özel bir bağ olduğuna inanıyor musun?

6-"Risale-i Nur" islamın özü müdür? O, bunu tanrının buyruğuyla yazmış, açıklamıştır., bu konu tartışılmaz, geciktirilmez midir?

7- Amacın yeni nurcular kazandırmak mı?

8-Her yerde Risali okunmalı okunurken gizlice içinden deli Saitin ismi zikredilmeli midir?

9- Müslüman da olsa Nurculuğa karşı çıkanlar nedir? Dinsizmi? Nur u reddedenler şeriatten ayrılmış mıdır? Gerçek İslam Nurculuk mudur?

10- Bütün devlet kurumları şeriat buyruklarına, yani Risale-i Nur bildirilerine dayanmalı mıdır?

Bu sorulara sadece evet ve hayır diye cevap ver lütfen..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 89
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Ercument,

Süfyan yorumun, bence, kısmi olarak doğru. Atatürk'ün Süfyan olduğunu savlar Said ama Deccal'in Sovyetler Birliği olduğunu ileri sürmez. Sovyetler Birliğinden tiksindiğini dile getirir, Leninden, Troçkiden, Stalinden nefretle bahseder, bazı yalan-yanlış iddialar öne sürer. Hz.İsa'nın Deccali mağlup edeceği meselesi vardır ki, metaforik anlatım olarak da yorumlanabilir. Örneğin, Hristiyanların nüfus açısından çoğunluğu oluşturduğu Avrupa ülkelerinde İslam yayılacak ve ''international küfür'' böyle yenilecektir. Süfyan ve ardıllarını (fikri açıdan) yok edecek olan ise Said'in Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de tanımladığı, kendinden sonra gelecek ruhani şahsiyettir ve Nurculardan ayrılan Saidin bazı öğrencileri de bunun Fethullah Gülen olduğunu düşünüyor. Onun yanına yerleşmişlerdir.

Not: Yine de emin değilim, 2-2.5 yıl önce okumuştum, hatırladığım kadarile böyle...

Sevgiler

tarihinde Rexino tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

KÜRT SAİD’İN KENDİ “ESER”LERİNDEN SEÇME(!) SÖZLER:

“Ölmüş gitmiş, dünyadan ve hükümetten alâkası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel

bir Hadis–i Şerif’in ihbariyle Kur’an’a zararlı bir adam çıkacak demiştim. Sonra Mustafa

Kemal’in o adam olduğunu zaman gösterdi.”5

“Atatürk idaresi hadislerde gösterilmiş bulunan dehşetli ahirzamandır. Dinsizlik,

kanunsuzluk, ifsat komitelerinin faaliyet yıllarıdır.”6

“Türkiye genel olarak ezan-ı Muhammedi’nin yasak edildiği, bidadların zorla topluma kabul

ettirildiği bir dönem yaşamıştır. Devrim kanunları muvakkattır ve hıristiyan kanunlarıdır.”7

“Türkiye’nin siyasi rejimi Nur saadetini söndürmeye çalışmaktadır. Kemalistler seviyesiz,

anarşist kimselerdir.”8

5 Emirdağ Lahikası, I/278,Yirmiyedinci mektuptan Sabık Reis–i Cumhur’a ve üç makama gönderilen istida

6 Said-i Nursi, Sözler,1957, Sayfa:143

7 Said-i Nursi, Tiryak, Sayfa: 65

8 Said-i Nursi, Münazarat Sayfa: 17

“Müslümanlara Kur’an dışında bir Anayasa lazım değildir. 1347(Hicri) tarihinde felsefenin

tahakkümü ile bu dindar millet ehemmiyetli tahavvüllere düçar kılınmış ve anayasadan

devletinin dininin İslam dini olduğu yolundaki hükmü kaldırılmıştır. Kur’an, Cumhuriyet

Anayasası gibi birkaç kişinin iradesi değil ilahi bir iradenin sonucudur.”9

“İslam Devleti için tek milliyet İslam milliyetidir. İslam devleti sonunda bütün dünyayı

hakimiyeti altına alacak ve İslam yapacaktır. Bu dünya milleti hayatı maneviyeye

dayanacaktır. Bu İslam Devleti de hamiyeti İslamiye ve milliye altında İttihad-ı Muhammedi

davasında olan Şeyh-i Risalei Nur sayesinde kurulacaktır.”10

“İslam Dini’nde inkîlâp yapmak, şeriât aleyhtarlığı yapmak olduğu için, İslamiyet’in

Desatirine aykırı, devrimler de İslamiyete aykırıdır.” 11

“Çok kadın ile evlenmek İslami olduğu için caiz ve şarttır.” 12

“Kur’an kadına üçte bir hisse vermektedir; medeniyetin kadına erkek kadar hisse vermesi

ahlaksızlıktır.”13

“Eğer beşer çabuk aklını başına alıp adalet-i ilahiye ve Hakaik-i İslamiye dairesinde

mahkemeler açmazsa maddi ve manevi kıyametler başlarına kopacak, anarşistlere, yecüc

mecüclere teslimi silah edilecektir.”14

Kürt Said’e göre, yazdığı Risale-i Nur kitaplarına hizmet etmek, vatan için askerlik

yapmaktan bile daha üstün bir görevdir!.. Bakın bu görüşünü ve “nurcu gençleri askerden

kurtarma” fikrini nasıl dile getiriyor Lem’alar Risalesi adlı kitabında:

“Risale-i Nur öyle değerli bir kitaptır ki, Kuran’ın onda yansıyan nurlarına hizmet etmek,

askerlikten ve kutsal savaştan bile üstündür. Benim elimde fırsat ve param olsa, Risale-i Nur

hizmetinde olan değerli kardeşlerimi askerlikten kurtarmak için, bin lira karşılığında bile olsa

bedeli öder ve kurtarırım onları…”

Vatani hizmet de neymiş “Risale-i Nur hizmeti” dururken!.. Kürd Said için askere gitmemek

bir “kurtuluş”!.. Ne demek “askerlikten kurtulmak” ?.. Böyle bir şeyi düşünse düşünse hainlik

genlerine kadar işlemiş olan Saidi Kürdi ve onun peşinden koşan “Risale-i Nur

hizmetindekiler” düşünebilir…

İşte yıllardır “bediüzzaman” yani “zamanın harikası” diye tanıtılan zatın, Türklüğe, Türkiye

Cumhuriyeti’ne ve onun kurucusu yüce Atatürk’e kin kusan satırlarını okudunuz... Kadınları

nasıl aşağıladığını da gördünüz. Böyle bir mahlukun, kimlere göre “zamanın harikası” olduğu

da ortadadır. Dahili ve harici bedhahlar için kim Saidi Kürdi’den daha “harika” olabilir ki?..

Bakalım Saidi Kürdi kimlere göre “zamanın harikası”ymış:

9 Said-i Nursi, Zülfikar-ı Mücizat-ı İslamiye ve Kur’aniye, Sayfa:191-193

10 Said-i Nursi, Münazarat, Sayfa: 90-100

11 Said-i Nursi, Mektubat, Sayfa: 403

12 Said-i Nursi, Hanımlar Rehberi, Sayfa: 57

13 Said-i Nursi, Zülfikar 1945, sayfa 38,39

14 Said-i Nursi Hutbe-i Şamiye

Recep Tayip Erdoğan, 3.Uluslararası Saidi Nursi Semineri’nde yaptığı konuşmada der ki;

“Saidi Nursi keşfedilmeyi bekleyen bir hazinedir!”…

Aynı seminerde konuşan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de başbakanından aşağı kalmaz;

“Eğer Cumhuriyetin başlarında, Bediüzzaman resmi makamlarca dinlenseydi, bugün

ülkenin durumu hiç şüphe yok ki böyle olmazdı!”…

Başbakana ve Milli Eğitim Bakanı’na göre, Cumhuriyetin resmi makamlarının dinlemediği ve

keşfedemediği Saidi Kürdi “hazine”sini, İBDA-C terör örgütü çoktan keşfetmiş!.. Bakın neler

yazıyor bu örgütün yayın organlarından olan “Özgür Ülke” adlı gazetede:

“Özgür Kürdistan İçin Savaş

Saidi Nursi’nin rüyası, İBDA-C’nin elinde gerçekleşecektir. Saidi Kürdi, Kürt ve İslam

tarihinde yetişen dahi bir ulemadır….. Saidi Kürdi zindandan çıktıktan sonra İstanbul’u terk

eder. Vapurla Tiflis üzerinden Kürdistan’ın Xuy kentine geçer. Van ve Bitlis Kürt beylik

aşiretlerine ulaşır. Buralarda Kürdistan’ın kurtuluşu için ilim, irfan, plan ve proje yolları arar.

Tiflis’teyken bir tepenin başına çıkar. Kafasındaki özgür Kürdistan ve Birleşik İslam Âlemi

projesini tasarlarken birisi ile Saidi Kürdi arasında şu konuşma geçer:

‘Nerelisin?’

‘Bitlisliyim.’

‘Ne yapıyorsun burada?’

‘Ben müstakbel Kürdistan’ın ve İslam aleminin plan ve projesini çiziyorum. Benim kafamdaki

plan ve proje bu. Planım er geç gerçekleşecek. İslam aleminin kalbinde müstakil bir

Kürdistan’ın kurulması ile İslam alemi o merkez etrafında dönerek bir araya gelecek ve

büyük federatif İslam devleti kurulacaktır.’

Gerçekten Saidi Kürdi’nin hayali, gayesi olan, İslam aleminin kalbini teşkil eden, birleşik ve

özgür bir Kürdistan temeli atılmaya başlamış ve bu gayeye yönelik özgürlük mücadelesi

başarı ile ilerliyor.…..

Saidi Kürdi’nin, ‘Ey Asuriler ve Ciyaniler, cihangirlik zamanında peşidar kahraman askerleri

olan Kürtler, beş yüz senedir yattınız, yeter artık uyanınız, sabahtır’ şeklindeki çağrısı, bugün

Kürt halkı tarafından yerine getiriliyor. Ve onun tabiriyle, Kürt halkı artık gafletten uyanıyor.

Saidi Kürdi, ‘Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün’ şeklindeki

vasiyetini şimdilik şehitlerin kanında açan kırmızı bir gül destesini ithaf etmekle yerine

getiriyor, o büyük ruhun hoşnut olmasını niyaz ediyoruz…”

İBDA-C terör örgütünün başka bir yayın organı olan “Taraf” dergisi ise, “Özgür Ülke”

gazetesinden bu alıntıyı yaptıktan sonra şunları ekliyordu:

“Yiğit Kürt halkı 70 yıldır faaliyet gösteren Deccal rejimine karşı varını yoğunu ortaya

koyarak mücadele ediyor. Bu uğurda İzzet Beyleri, Hacı Musaları, Şeyh Saidleri, Seyyid

Rızaları, Said Nursileri şehit verdi. Ve bugün, Said Nursi’nin rüyasını gördüğü, uğrunda

şehitler vererek, kan ve can vererek yılmadan mücadele ediyor. Birleşik İslam Devleti için

Kürdistan’ı kurmaya kararlı, inatçı, inançlı.

“…… Müslüman Kürt halkının mücadelesi, Anadolu merkezli Bağımsız Birleşik İslam

Devleti’nin yapı taşıdır.”

Kumandan Mirzabeyoğlu dedi ki: ‘Gayet açık olarak söylüyorum. Bugün İBDA, Said Nursi

Hazretlerinin rüyasını gördüğü bir temsil planındadır’…” (Aktaran: Ergün Poyraz,

“Fethullah’ın Gerçek Yüzü”)

İslamcılar ve nurcular, “Birleşik İslam Devleti” için bağımsız bir Kürdistan’ın kurulmasını

isterken, -rastlantı(!) olsa gerek- siyonist Yahudiler ve evanjelist Hıristiyanlar da “Büyük

İsrail” için bir Kürdistan devletinin kurulması için uğraşıyorlar. Şu ittifaka bakın; kürtçülernurcular-

İslamcılar-siyonistler-evanjelistler aynı cephede!.. Amaç; bir kürt devleti kurmak,

ortak düşman; Türkiye Cumhuriyeti ve Türklük!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gündüzalp Said'in Kürt Teali Cemiyeti ve Şeyh Sait ile bağlantısına ne diyeceksin.

Türkeş'i sevmen zaten herşeyi açıklıyor.

Türkeş ismini aldığı Türgişlere(Türgeş diyede yazılır) bile ismiyle saygısızlık etmiştir.

Türgeşlerki Arapların kıyımlarına direne direne geri çekilmişlerdir.

Sonra bayrağı Karluklulara bırakmışlardır ama ne yazık ki karluklular,

Direnmektense Araplaşmayı tercih etmiştir.

Senin savunduğun Said'e Diyanet bile karşı çıkıyor.

Bakın sizin inancınıza saygı duyarım ama bu tip işbirliçileri savunmanız;

Sizin Emperyalizme hizmet etmenize sebep olur.

Bunun farkında olun yada olmayın sonuç böyle olacaktır.

Saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş
Merhaba Arkadaşlar:

Ben sadece mask ve gündüzalpe bir soru sormak istiyorum.

Fethullah Gülenin abd de yaşamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Selametle....

6 ayrı cevap vermem mümkün..Öncelikle kendisini çok severim..Bilesiniz..

Cevaplarım:

Fetullah Hocam'ın cemaatine takılmıyorum..Bu yüzden O'nun avukatlığını filan yapmam......1

İstediği yerde yatar kalkar.Banane ya da sanane bırak devlet uğraşsın....2

Adamcâz hasta tedavi görüyor orada....3

Türkiye'de adamı aranıyordu(ki kalktı bu) o yüzden gitti diye düşünüyorum...4

Bediüzzaman'a birşey yapamayan bu devlet O'na ne diyecek..Bediüzzaman'da suç bulamayan üstelik Atatürk ve İsmet zamanında birşey bulamayan fakat bu halde bile ömrü hapislerde geçen Bediüzzaman'da birşey yoksa Fetullah Hocam'da da bir suç bulunamaz......5

Bu devlet dinsizlerin elinde iken dindar biri ile uğraşmaları gaaayet normaldir..... 6

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum

Hepsinin altında kaynak var

Açar bakarsınız

yav Mask kardeş bunlar ın kayaklarıda kendi akılları gibi köhnemiş yalan yanlış yerlerden zırvalara bakarak aldanarak yazıyorlar...

neyse salla kardeş bunlar kalplerini Allah öyle bir mühürlemişki Atatürk'ün milletvekilliği teklif ettiği ve yazdığı kitapların başta El Ezher üniversitesi olmak üzere bir çok üniversitede araştırmak için bölümü açılmış bir din alimine dil uzatıyorlar...

yav zaten bu her şeyi bildiğini zanneden veledü çakallar Allah ' a dil uzatmış Saidi Nursi gibi büyük bir zat olmuş onumu takarlar

yazık çooooook yazık be oğlum sizlere.......

Link to post
Sitelerde Paylaş
Edepli bir yazı olmadığından silindi..

İfadelerinize dikkatedin.. Karşınızdakine hakaret edeceğinize tartışmayı deneyin. beceremiyorsanız başlıktan uzak durun..

Bu uyarı başlık altında iletileri silinen herkesedir..

sayın admin...

sana saygım sonsuz..kuralları uyguladığından dolayı kurallara gıkım çıkmaz...fakat herkes uyduktan sonra...

Nihilin yazmış olduğu küfürlere karşılık "Karşınızdakine hakaret edeceğinize tartışmayı deneyin" niye demiyorsunuz??

kesin gözden kaçmıştır kessin...

saygılar

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizim sözlerimizi ciddiyetle okumadığınızı tahmin edebiliyorum. Fakat size saygı duymaya devam ediyorum ve size Diyanetin, tarikatlerle ilgili araştırmasının aşağıda olan bir kısmını okumanızı öneriyorum. Belki bazı şeylerin farkına varmanıza yardımcı olurum. Birde bu durumu açıkca gören sağ duyulu müslüman arkadaşların ilgili cevaplarını beklediğimide belirtmek istiyorum.

DİYANET: YUNANİSTAN VE İRAN'I, TÜRKİYE'DEKİ BÖLÜCÜ TARİKATLARI DESTEKLEMEKLE SUÇLADI

SAFURE CANTÜRK

ANKARA (İHA) - Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye'deki tarikatlar ve dini akımlarla ilgili hazırladığı raporda, Türkiye'de 5 bin tane tarikat şeyhi ve dini akım lideri bulunduğunu açıkladı.

Raporda, İran'ın İslam Devrimi'ni Türkiye'ye ihraç etmek için bölücü tarikatları desteklediği, Yunanistan'ın ise mezhep çatışmalarıyla Türkiye'de iç çatışma çıkarmak istediği belirtilerek, bütün bu tehlikelerden Türk milletini Atatürk'ün yolunun kurtaracağı vurgulandı.

Aylık yayınlanan Kırmızı Çizgi Dergisi, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 28 Şubat sürecinde devletin çeşitli birimlerine verilmek üzere hazırladığı "Tarikatlar ve Dini Akımlar" raporunu yayınladı. Başbakanlığa bağlı olarak faaliyet gösteren Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan "Türkiye'de dini akımların, cemaatlerin, tarikatların içinde bulundukları durum, bunların anlaşamadıkları noktalar, farklılıkları ve bunlara karşı devletin alması gereken tedbirler" konulu raporda ilginç başlıklar yer alıyor. Dini akımların Nurculuk ve Süleymancılık olarak 2 başlık altında toplandığı raporda, Nurcular Yeni Asya Grubu, Şura Grubu, Fethullah Gülen Grubu, Mehmet Kurdoğlu Grubu, Med-Zehra Grubu, Acz-i Mendi Grubu olarak kollara ayrılıyor. Süleymancılık ise gruplara ayrılmıyor. Diyanetin devletin çeşitli birimlerine sunduğu raporunda, Türkiye'deki tarikatları İran ve Yunanistan'ın desteklediğine ilişkin açıklamalar dikkat çekiyor. Raporda, Türkiye'de bugün tahminen beş bin civarında tarikat şeyhi ve dini akım lideri bulunduğu belirtilerek, bunların çoğunun "Doğu komşumuz İran ile Batı komşumuz Yunanistan" tarafından desteklendiği bildirildi. İran'ın bu grupları desteklemekteki amacının, İran İslam Devrimi'ni Türkiye'ye ihraç etmek olduğu belirtilen raporda, Yunanistan'ın ise Türkiye üzerinde değişmez 3 hedefinin bulunduğu vurgulanıyor. Bunlardan ilki Türkiye'yi terör vasıtasıyla çökertmek, Türkiye'de mezhep çatışması suretiyle bir iç savaş çıkartmak ve Türkiye'de emrinde olan tarikat şeyhleri vasıtasıyla, Türkiye'yi çağdaşlaşmaktan uzaklaştırıp, Türkiye'de bir İran görüntüsü oluşturmak. Raporda, ayrıca bütün bu tehlikelerden Türkiye'yi ve Türk milletini kurtaracak olanın Atatürk'ün yolu olduğunun altı çiziliyor.

TARİKATLAR İLE DİNİ AKIMLAR ARASINDAKİ FARLILIKLAR

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 28 Şubat sürecinde Türkiye'de dini akımların, cemaatlerin, tarikatların içinde bulundukları durum, bunların anlaşamadıkları noktalar, farklılıkları ve bunlara karşı devletin alması gereken tedbirler konusunda hazırlayıp, devletin çeşitli birimlerine sunduğu raporda, tarikatlar ile dini akımlar arasındaki farklılıklar şöyle anlatıldı:

"Dini akımlar klasik denebilecek bir metodu benimseyerek çağdaş teşkilatlanma yoluna gitmişlerdir. Kanunların öngördüğü çerçevede bazen de kanunu boşluklardan faydalanarak dernek, vakıf, Kur'an Kursu, öğrenci yurtları, üniversiteye hazırlık dershaneleri ve özel kolejler açmak suretiyle çalışma alanlarını yaygınlaştırmışlardır. Tarikatlarda büyük çoğunluğu itibariyle yaşlı olan kesimde etki alanı bulmuş ve yayılmış olmalarına karşılık dini akımlar bilhassa öğrenci ve aydın kesimi kendilerine hedef kitle olarak seçmişlerdir. İşlenen konular itibariyle tarikatlar, mensuplarına dinin emir ve yasaklarını anlatmalarına karşılık, bu dini akımlar bu emir ve yasakların gerekçelerini sosyolojik ve psikolojik yönden delillerle anlatmaya gayret göstermişlerdir. Tarikatların yapılanması müritlerin şeyhin etrafında toplanmasıyla oluşuyor. Dini akımlarda cemaatler esastır. Her bölgedeki cemaatin bir lideri vardır. Bu dini akımların tepe noktasındaki liderlerle ancak bölge liderleri temas kurabilir, yani yukardan aşağıya hiyerarjik bir yapılandırma vardır. Dini akım ile tarikat arasında yaklaşımda da farklılıklar göze çarpıyor. İslami meselelere yaklaşımlarında daha köktenci tutucu tavırlarıyla dikkat çeken tarikatlar belli kalıplar içinde faaliyet gösteriyor. Dini akımlar ise esneklikleri ile dikkat çekiyor. Dini akımlar zaman ve zemine göre tavır değiştirebilir, modern metotları uygulayabilir ve takıye yapabilirler".

Raporda, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından sonra 1925 yılında Türkiye hudutları içinde bulunan bütün tarikatların temelli kapatılması ve şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, çelebilik, babalık, emirlik ve halifelik gibi ünvan ve sıfatların kaldırılması, tekke, türbe ve zaviyelerin kapatılması sonucunda halk arasıda dini akımların taraftar bulmasına neden olduğu belirtilerek, Türkiye'de faaliyet gösteren önemli 2 dini akım Nurculuk ve Süleymancılık hakkında detaylı bilgi verildi.

NURCULUK

Diyanetin hazırladığı rapora göre Nurculuk, "Bitlis'in Hizan kasabında dünyaya gelen ve 1873-1960 yılları arasında yaşayan Said Nursi tarafından kurulmuş bir akım. Said Nursi 'Risale-i Nur Küllyatı' adı altında toplanan ve bilinen fikirlerini bu eserleriyle yaymaya çalıştı. Said Nursi, İstiklal Savaşı yıllarında 'Kürt Teali Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer alıyordu. Nurcular'ın ilk bölünmesi genel hatları yazıcılar ve okuyucular şeklinde oldu. Bugün Türkiye'de altı grup olarak faaliyet gösteriyorlar" şeklinde anlatıldı. Raporda, Nurculukla ilgili şu belgiler yeraldı:

"Yeni Asya Grubu, Yeni Asya Gazetesi sahibi Memet Kutlular'ın liderliğini yaptığı bir grup olup, yayın alanında faaliyet gösteriyorlar. Şura Grubu; Mehmet Kırkıncı Hoca tarafından kurulmuş olan bu grup Doğu bölgesinde faaliyet gösteriyor. Fethullah Gülen Grubu; Fethullah Gülen'in liderliğini yaptığı bu grup, televizyon ve gazete yayıncılığının yanında ilkokuldan üniversiteye kadar okullar açmak ve bu okullara paralel olarak yurtlar açmak ve işletmek suretiyle geniş bir alanda faaliyetlerini sürdürüyor. Mehmet Kurdoğlu Grubu; Mehmet Kuroğlu'nun liderliğini yaptığı bu grup orta Anadolu'da faaliyetini sürdürmekte olup, dershane denilen evlerde toplanarak Said-i Nursi'nin eserlerini okumak suretiyle faaliyetlerini sürdo'fdrlayıp, devletin çeşitli birimlerine sunduğu raporürüyor. Med-Zehra Grubu; Muhammed Sıddık Dursun'un liderliğini yaptığı bu grup, Marifet Eğitim dayanışma Vakfı çerçevesinde özellikle Güneydoğu Anadolu'da faaliyetlerini sürdürüyor. Bu grup Said-i Nursi'nin Kürtçülük yönünü ön palan çıkarmaya çalışıyor. Acz-i Mendi Grubu, Aciz kullar tarikatı da denilen bu grup Müslüm Gündüz tarafından Elazığ ilinde 1985 yılında kuruldu. Ellerindeki asalardan, giydikleri şalvar ve cüppeden herkesçe tanınır ve bilinirler. Dergah evleri açmak suretiyle faaliyetlerini sürdürüyorlar. Amaçları anayasal düzeni değiştirmektir".

SÜLEYMANCILIK

Raporda Süleymancılık ise şöyle anlatıldı: "Süleymancılık, 1888 yılında Bulgaristan'ın Silistre şehrinde dünyaya gelen Süleyman Hilmi Tunahan tarafından, 1908 yılında İstanbul'a gelip yerleşerek kurduğu ve tarikatla da ilgisi olan dini bir akımdır. Bu akımın dini lideri Süleyman Hilmi Tunahan'ı damadı olan Kemal Kaçar'dır. Kaçar'ın de vefatından sonra yerine ise Kaçar'ın yakınlarında eski Ulaştırma Bakanı Ahmet Arif Denizolgun geçmiştir. Bu gruba mensup kişiler tarafından Mer-il Mü'minin veya "Mareşal Hazretleri" unvanlarıyla anılmaktadırlar. Türkiye genelinde 800 kurs ve okul talebelerine yardım derneğinin biraraya gelmesiyle kurumsallaşmış olan Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Dernekleri Federasyonu adı altında faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bu kurslar dini eğitim yanında, dikiş, nakış, arıcılık, halıcılık ve daktilo kursları olarak da düzenleniyor. Avrupa'da ise Almanya'nın Köln şehrinde 400 civarında derneğin birleşmesiyle kurulan İslam Kültür Merkezleri Birliği adı altında faaliyet gösteriyor. Bu birlik aynı zamanda Almanya Köln şehrindeki Avrupa Kiliseleri birliğinin üyesidir. Bütün faaliyet alanları Anayasal düzeni değiştirmek suretiyli özledikleri devlet şeklini Türkiye'ye yerleştirmektir. Adnan Hoca Grubu, İskender Evranasoğlu'nun kurmuş olduğu ve liderliğini yaptığı akımla halk arasında Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar Grubu da bugün Türkiye'de faaliyet gösteriyor. Ayrıca İstanbul'da bulunan Vahdet Camii Cemaati de yurt çapında faaliyetlerin sürdürmekte olup, genel merkezleri Pakistan'da bulunan İngiliz Muhipler Cemiyeti'ne bağlı olarak çalışmaktadırlar. Tebliğ Cemaati olarak da bilinirler. Süleymancılar Grubu ile ilişkisi bulunan Almanya'da Cemalettin Kaplan tarafından kurulan Anadolu İslam Federe Devleti cemaatinin de gayesi Türkiye'yi bölmek ve şeriat devleti kurmaktır".

http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=212566

Link to post
Sitelerde Paylaş
Beğenmediğiniz ifadeler içeren mesajları raporlayın. Günde 1000'in üzerine ileti yazılan bir forumda tüm iletileri görmemiz ve bunları süzmemiz olanaksız.. Elbette ki gözden kaçanlar olacaktır.. Senin iletini nasıl gördüğümü soracak olursan, raporlandığı için gördüm.. Umarım bu açıklamalarımı anladınız..

raporlamadan haberim yoktu..özür dilerim..nasıl raporlama yapıldığını bi zahmet pm den bildirisen sevinirim

saygılar admin bey...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ercument,

Süfyan yorumun, bence, kısmi olarak doğru. Atatürk'ün Süfyan olduğunu savlar Said ama Deccal'in Sovyetler Birliği olduğunu ileri sürmez. Sovyetler Birliğinden tiksindiğini dile getirir, Leninden, Troçkiden, Stalinden nefretle bahseder, bazı yalan-yanlış iddialar öne sürer. Hz.İsa'nın Deccali mağlup edeceği meselesi vardır ki, metaforik anlatım olarak da yorumlanabilir. Örneğin, Hristiyanların nüfus açısından çoğunluğu oluşturduğu Avrupa ülkelerinde İslam yayılacak ve ''international küfür'' böyle yenilecektir. Süfyan ve ardıllarını (fikri açıdan) yok edecek olan ise Said'in Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de tanımladığı, kendinden sonra gelecek ruhani şahsiyettir ve Nurculardan ayrılan Saidin bazı öğrencileri de bunun Fethullah Gülen olduğunu düşünüyor. Onun yanına yerleşmişlerdir.

Not: Yine de emin değilim, 2-2.5 yıl önce okumuştum, hatırladığım kadarile böyle...

Sevgiler

deccalin bir günü 40 gün 1 günü 1 hafta 1 günüde bizim günümüz gibi olacak..mış ..hadislerde böyle yazıyormuş..

bunun tevilini said nursi şöyle yapıyor:kutup bölgesinde günler uzun olduğu için o yerlerde bir gün 40 gün gibi..biraz bu tarafa gelirsen birgün bir hafta biraz daha gelirsen aynı bizim günüm gibi..burası sovyetler birliği..yanibüyük deccalin yeri..

başka bir tevilide:deccal bir günde çoook işler yapacak..daha sonra 1 günde biraz daha iler yapacaken sonundada ancak kendini korumakla yetinecek..(şimdi olduğu gibi)burasıda küçük deccalin yeri...

ayrıca ahirzamanda hz isa gelecek..hz isa nın boyu büyük dccalin boyundan daha küçük olacakmış..ama zıplayıp büyük deccalin kelleyi uçuracak...

sonra hz isa muhammetin şeriatına tabi olacak..küçük deccalide yenecekler...

o yüzden hakiki isevilerle bu konuda yardımlaşılmalı der sait nursi..

deccalin bir gözü körmüş hadislere göre..

yani hakkı görmezmiş...bir tevilide bu...

bir tevilide atatürkün bir gözünde ispirtizma gibi birşey varmış...gözgöze geldiği her insanı etkilermiş..o yüzdensait nursi mustafa kemalle karşılaştığında paşa paşa diye başlayan hitabında parmağını atatürkün o ispirtizmalı gözüne doğru uzatmış etkilenmemek için...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Merhaba Arkadaşlar:

Ben sadece mask ve gündüzalpe bir soru sormak istiyorum.

Fethullah Gülenin abd de yaşamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Selametle....

ben cevaplayım...

fettullah gülen çok pragmatik bir adamdır ...kendi hizmetini mehdinin hizmeti olarak görür..o yüzden bu hizmetin başarısı için herşeyi ama herşeyi yapar...

zaten mehdi deccali isevilerle birlikte yenecektir..

buyüzden işbirliği içerisindedir amerikayla..

mesela türk cumhuriyetlerinde radikal islama karşı ve özellikle iran ın etkisini kırmak için birbirlerini kullanmaktadır...

amerika nın menfaatlerini özellikle islam dünyasında çaktırmadan bunlar sağlar amerika boy hedefi olmadan..buna karşılıkta amerika bunlara destek veririr en azından göz yumar..dünya çapındaki projelerine..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eee, noldu şimdi; 3 sayfa olmuş.. Netice Nedir..?

Netice hep aynı hatice...

Bizi biz yapan şeyler belli..

Sorular ve Soruş şekli.. Cevaplar ve Algılama şekli..

İnsan aynı olaydan farklı neticeler çıkardığı gibi; aynı kitaptanda farklı neticeler çıkartıyor.. Bu kur'a içinde, Risale içinde yada başka bi eser içinde aynı.. Kimisi seviyor, kimisi karşı çıkıyor.. Bir kısmı öyle, bir kısmı böyle algılıyor...

Öncelikle kimse kimseyi sevmek zorunda değil; zorla güzellik olmaz.. Beğenmek yada takdir etmek yada fikirlerini kabul etmek de zorunda değil.. Ama yalan yada iftira atmak da doğru değil.. Göz attığım kadarı ile alınan bir takım yorumlar tümüyle yalan ve asılsız ithamdan ibaret.. Bunlara cevap vermeye tenezzül bile etmeye değimez.. Cevap verip muhatap almaktır ki buna gerek yok..

Sonra Risale-i Nur ortadadır; Hukuk kanunlarına aykırı olarak defalarca Mahkeme edilmiş hepsinde de iade edilmiş.. İstifade eden ediyor; etmeyen de edemiyor.. Savunmasını yapmaya gerek yok..

Sorular, fikirler yada yanlış bilgi muhatap alınır.. İthamlar, hakaretler, iftiralar kale alınmaz...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili Ercüment olaylara getidiğin bakış açından dolayı teşekkür ederim.

Peki ABD'nin desteklediği bir akım ABD'den bağımsız hareket edebilir mi?

Saygılar

ilşkiler tamamen karşılıklıdır..ve çok girifttir..

Dünyanın heryerinde okullar var ..yapılanmalar var..bunların hiçbirisi dünya çapında bir gücün desteği olmadan ayakta kalamaz..o yüzden bağımlıdır..

mesela bazı okullarını geçmişte bu ülkelerin cumhurbaşkanları açtı ...bu o okulun var olabilme garantisi ve meşrutiyeti içindi..

fettullah gülenin sezgileri kuvvetlidir..hangi güce oynayacağını ve ne yapması gerektiğini iyi kestirir...amerikayla karşı karşıya gelmek yerine amerikan menfaatlerine parelel görevlere soyunur..

mesela 28 şubat sürecini 6 ay önceden görüp hemen çarkedip o günlerde esamesi bile okunmayan bülent ecevitin demeçlerini zaman gazetesinden vermeye başlamıştıki en baba 28 şubatcılar bile bülent eceviti daha hesaba bile katmıyorlardı..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...