Jump to content

Alim-i Mutlak olan Allah nasıl imtihan yapar?


Recommended Posts

Cansız atomların oluşturduğu ,hormonları ile hareket eden bir robot olmayı kabullenen birisi için cenneteki ideal insanın robotvari yapısını beğenmemen çok saçma.

Oysaki cennet insanı robot olmayacak .Sınıflara ayılmış bir ortamda/gezegende yaşayacak..

Özgür irade konusunda allahın kötülüğe müdahale etmmesi zaten başlı başına bir örnektir..

Sen ne itediğinden emin değilsin.Kötülüğe müdahale etseydi eminim neden seçimlerimizde özgür değiliz diyecektin.

Passenger sınıflara ayrılmış deme, çok tuhaf oluyor. Şimdi söylenecek laf varda söylemeyeyim hadi. Kızarlar gene. Kat kat cennet hikayesi yani. Kat kat cennette yaşıyor olmaları onların robottan farklı olmasını gereksindirmez. Ki zaten bunlar dinin anlattıkları. Cennet falan yok. İnsan doğanın bir varlığıdır. Bu sebeple hem zorunlulukları hem özgür iradesi vardır. Öbür dünya masalına inanmadığım gibi bu dünyada da dine inanmıyorum. Evreni yaratan Tanrıyada inanmıyorum. Doğanın zorluklarına rağmen bu medeniyeti kuran insan büyük bir iş başarmıştır. Tanrı bunun neresinde? Ne zaman bize yardım etmiş? Birde bana robot olmayı kabullenen diyorsun. Yok öyle bir şey. Ben öyle bir şey demedim. Esas robot hiç bir delili olmayan dinle kendini programlayan insana denir.

Tanrı olupta kötülüğe müdahale etseydi çok sevinirdim. Ne diye seçimlerimizde özgür değiliz diyeyim. Kötülüğe çok mu meraklıyım? Esas size ne demeli. Dini ve Tanrıyı savunacağım diye kötülüğü normal kabul ediyorsunuz. Çözüm aramak yerine yayılıp oturuyorsunuz. İslam toplumlarının hali ortada. Kötülük sizin sevgiliniz. Alın onunla yaşayın madem. Ben yapabildiğimce insanca yaşamaya çalışmayı tercih ettim.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 101
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Passenger sınıflara ayrılmış deme, çok tuhaf oluyor. Şimdi söylenecek laf varda söylemeyeyim hadi. Kızarlar gene. Kat kat cennet hikayesi yani. Kat kat cennette yaşıyor olmaları onların robottan farklı olmasını gereksindirmez. Ki zaten bunlar dinin anlattıkları. Cennet falan yok. İnsan doğanın bir varlığıdır. Bu sebeple hem zorunlulukları hem özgür iradesi vardır. Öbür dünya masalına inanmadığım gibi bu dünyada da dine inanmıyorum. Evreni yaratan Tanrıyada inanmıyorum. Doğanın zorluklarına rağmen bu medeniyeti kuran insan büyük bir iş başarmıştır. Tanrı bunun neresinde? Ne zaman bize yardım etmiş? Birde bana robot olmayı kabullenen diyorsun. Yok öyle bir şey. Ben öyle bir şey demedim. Esas robot hiç bir delili olmayan dinle kendini programlayan insana denir.

Tanrı olupta kötülüğe müdahale etseydi çok sevinirdim. Ne diye seçimlerimizde özgür değiliz diyeyim. Kötülüğe çok mu meraklıyım? Esas size ne demeli. Dini ve Tanrıyı savunacağım diye kötülüğü normal kabul ediyorsunuz. Çözüm aramak yerine yayılıp oturuyorsunuz. İslam toplumlarının hali ortada. Kötülük sizin sevgiliniz. Alın onunla yaşayın madem. Ben yapabildiğimce insanca yaşamaya çalışmayı tercih ettim.

Harbiden ya. Olmasını sen de istiyosun di mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Harbiden ya. Olmasını sen de istiyosun di mi?

Eh şöyle işleri yoluna koyan ve her sıkıldığımızda bize yardım eden gücü sınırsız bir Tanrı olsa fena olmazdı. Tabii tepesinin tası hiç bir zaman atmayacak kadar dengeli ve mükemmel olması şartı ile. Çünkü tehlikeli olabilirdi. Ama nerdeeee yok ki.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İnşallah vardır. Ne biliyim. Olması olmamasından daha iyi değil mi?

Olmasını ya da olmamasını istemen olup olmadığı konusunu etkiler mi? Benim de kapının önünde ferrarim olsa iyi olurdu, olmamasından çok daha iyi ama gel gör ki...

Aptal aptal argümanlarla gelmekten vazgeçin lütfen.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Olmasını ya da olmamasını istemen olup olmadığı konusunu etkiler mi? Benim de kapının önünde ferrarim olsa iyi olurdu, olmamasından çok daha iyi ama gel gör ki...

Aptal aptal argümanlarla gelmekten vazgeçin lütfen.

Yaa bu ne sinir. Aptal argüman falan değil. Olsa daha güzel. kesin

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bildiğim tek şey hiç bir şey bilmediğimdir sözü ile ilgili tartışılmış. Bu söz tarihin süslü sözlerinden biridir. Ne demek hiç bir şey bilmemek. Yaşamasınıda mı bilmiyorsun? Böyle bir sürü laf edilmiştir. O kadar takılmaya gelmez. Ufkunuzu açın ve düşüncenizi kalıntılardan temizleyin. Onları bilin ama düşüncelerinizi onlardan özgürleştirin. Ben daha sade, basit ve temel düşünmenin önemini anladım. Böyle her şey daha güzel ve daha berrak.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 weeks later...

İmtihan ile ilgili Ayetler

"İmtihan" edildiğimiz ile ilgili ayetler vardır. Bunların bir listesini verdikten sonra bunun sınava tabi tutma anlamında mı yoksa "tecrübeden geçirme" mi olduğuna karar verelim.

- Şüphesiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri![1]

- Muhakkak siz, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici bir çok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah'dan gereği gibi korkarsanız, şüphesiz işte bu azmi gerektiren işlerdendir.[2]

Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık. İçlerinde iyi olanları da vardı, olmayanları da. Onları biz, bazan nimetlerle, bazan da musibetlerle imtihana çektik. Sonunda belki hakka dönerler diye.[3]

- Ve iyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız birer imtihan aracından başka birşey değildir. Allah katında büyük ecir vardır.[4]

- Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.[5]

- İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?[6]

. O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır. [7]

İmtihan Kavramı

Kelime olarak, m-h.n kökünden gelip sınama, deneme, belaya maruz kalma(mihnet gibi) gibi anlamlara gelir.[8]Aynı anlama gelen ”ibtila” terimi de bulunmaktadır. Yukarıdaki ayetlere bakıldığında imtihanın sadece kişi ile Allaha arasında değil, kişi ile toplum arasında da olduğu görülecektir. Evlat ve eşlerin imtihan aracı olmaları, onlar vasıtasıyla dünyada nasıl davranacağımızın gösterilmesidir.

Sorun 1: Allaha hepimizin geçmişten geleceğe kadar her şeyimizi bildiği söyleniyor ve her şeyimizi de yine o yaratıyor. Bu açıdan şimdiden “Kulum seni imtihanda bıraktım” dese bile söyleyeceğimiz bir şey olmayacaktır.

Yorumum: Bizce buradaki imtihan “Allahın insan türünden bir şey istemesi” nitelikli değildir. Evrende her şey bir sebep ve sonuç sistemi(kader) içinde zaten geçmektedir. İnsanın hayatına dışarıdan müdahale eden herhangi bir varlık da yoktur. Kuranın birçok ayetinde “herkes yaptığının karşılığını bulur” türünden ayetler de göstermektedir ki insanın imtihanı bu dünyada “iyi ve kötü dürtüleri arasında tecrübeden geçmek”tir. Herkes yaptığının karşılığını buluyor. İyilik yapanlar, sistemde karşılığını kısmen anlık buluyor, çoğunu sonra bulacaktır. Allah insandan ve evrenden gayrı bir olgu değildir. O,din dilinin bir kavramıdır ve dinin kutsal kitaplarında sadece tanrılık özelliğiyle öne çıkmıştır. O evrendeki dinamik sürecin adıdır. Bu süreç her türe olduğu gibi insan türüne de belirli bir yükümlülük yüklemiştir. İnsanın hem kötü hem de iyi dürtülerle oluşan bir varlık olması hem de bunu yaparken şuurunda olması insanı yaptıklarının sonucunu ödemek zorunda bırakıyor. Evrendeki sistemin insan türünde olumlu yönden istediği tavır din dilinde” Allahın insandan hayır için istediği şey” olarak açıklanmıştır.

Yukarıda bir kısmını verdiğimiz ayetlerin genelde ölüm, hastalık, hayat, uğraş v.b kavramlar üzerinde dönmesi de söylemimizi doğruluyor. Yani hayat bir yükümlülüktür. Bu yükümlüğü olumlu yönden değerlendirenler din diline göre ”imtihanı kazananlar” olmaktadır. Zaten aksi bir anlayışta olmak Allahın hem her şeyi bilen özelliği hem de hiçbir şeye muhtaç olmayan özelliği ile de çelişiyor.

[1]Bakara/155

[2]Al-İ İmran/186

[3]Araf/168-

[4]Enfal/ 28

5]Enbiya/ 35

[6]Ankebut/ 2

[7]Mülk / 2

[8]El-mevarid, m-h-n mad.s.714

Link to post
Sitelerde Paylaş

Soru 2.Kuranda açıkça İnsanları ve cinleri ancak bana kulluk etmeleri için yarattım" deniliyor.[9]Bu yukarıda anlatılanlarla çelişmiyor mu?

Yorumum: Hemen ardından gelen ayeti okusak burada ne söylenmek istediği anlaşılacaktır.”Bununla beraber beni rızıklandırmalarını istemem”.[10]

Bunu şöyle açıklamak mümkündür. Kulluk sadece namaz ve oruç değildir. Evrendeki her şeyin icabının oluşturulması insan için kulluk ve ibadet kavramının içine gelir. Bunu ibadethanelerle sınırlandıranlar “Allaha göre bir ibadet değil de kendilerine göre bir ibadet” tasarladıkları için alanını daraltmışlardır ve bir yaşam biçimi ve düzen demek olan din kavramını da ibadethanelerdeki ayinlere özel kılmışlardır. Bu eşyanın doğasına aykırı bir durumdur. Genelde halk arasında şu söz yaygındır ”Allah bizim ibadetlerimize muhtaç değil, biz ibadetlere muhtacız” sözü de söylemimizi doğruluyor. İbadet bizim ruhi yani vicdani dünyamızın bir gereğidir. İbadet etmeyenler, eşyayı aslına uygun olarak kullanmadıkları için eşyayı bozmuş oluyorlar.

Soru 3. İmtihanın bu olması imtihanı kazananların ödülle kaybedenlerin ceza ile sonuçlandırmasını anlamlı kılar mı? Eğer Allah hiçbir şeye muhtaç değilse neden ödül ve cezaya gerek görüyor.

Yorumum: Bu soru da diğerleri gibi Allahı evrenin sistemi olarak anlamamak ve kaderi de evrendeki dinamik süreç bilmemekten kaynaklanan bir sorudur. Yukarıda sistemin bizi belirli bir yaşam biçimine(din-i kayyum) yönlendirdiğini bunun din dilinde “Allahın bizi ibadete teşvik ettiği” şeklinde açıkladığını söylemiştik. Tıpkı başta ötede bizden bir şey isteyen biri olmadığı gibi sonuçta da yani hesapların görüleceği esnada da biri yoktur. Allahın bir özelliği de “kaynak vicdan”(ruh) olmasıdır. İşte Bu dünyada belirli bir yaşam biçiminde olmamızı gerektiren dinamik güç, sonuç dünyasında da sistemin gerektirdiğini uygulayacaktır. Yani kim ne işlemişse onu görecektir. Cennet ve cehennemi bize hazırlayan bir kişi yoktur. İnsan türünün yapısı icabı evrensel vicdanın sonuç dünyasında meydana getirdiği bir karşılık vardır. Yani etki-tepki yasası insan davranışlarında bir başka boyutta karşımıza cennet ve cehennem olarak çıkacaktır.

[9] Zariyat 56

[10] Zariyat 57

Link to post
Sitelerde Paylaş

Soru 4.Bu karşılıkların etki tepki yasası gibi bir evrensel sistemin sonucu olduğunu kabul etsek bile cehennemin ateş, cennetin ise bahçeden ibaret olmasının bir anlamı yoktur.

Yorumum: Şu aşamada düşündüğümüz bunun da evrenin geleceğini bekleyen bir akıbetten ibaret olduğudur. Evrenin tekrar büzüleceğini Kuran söylemektedir. İşte bu içe doğru çekilişte evrendeki her şey altüst olur ve buna din dilinde kıyamet kopması denir. Kıyametin ilk esnasında evren daha kökten bitmemiştir. Ama sonu gelmiştir. Ahiret bile son demektir.Ahirzaman ise zamanın sonu demektir.Kıyamet ise kalkış demektir.Bir kısım tersirciler bu kalkışın insanların kabirden kalkışı olmadığını bunun ba”s ile dillendirildiğini söylerler.Buna göre ahrete sebep sonuç ilişkisi kalkmıştır.Onun için orada sadece sonuç var.Sebep yoktur.Orada zaman ve mekan yuvarlak değil düz işlemektedir bunun için sonsuz olmaktadır.

İşte cehennem ve cennet de o esnada sonuç yerleri olarak karşımıza çıkacaklardır.Mahiyetini elbette kestiremiyoruz ama öyle görülüyor ki cehennem en kötü durak cennet ise en iyi duraktır.. Sadece ateşe sunulmaktan ibaret olmadığı, orada içimi güzel olmasa da suyun bulunduğundan ayette bahsedildiğine göre, sadece tutuşmuş ateşle tek türlü azab edilmediği anlaşılır. Demek ki, çok sıcak olan yeri, ateşle alevli yerinin yanında, çok sıcakta olsa kara parçası, çok iğrençte olsa bir sıvı vardır.Ateşle su birarada ve iç içe olamayacağından cehennem hem ateşi, hem toprağı, suyu ve havası bulunan dünya benzeri bir ortamdır. Ama yaşamaya, huzur bulmaya uygun olmayan bir ortamdır. Zakkum bitkisi ve kaynar su olan bölüm ateşin dışında bir yerdir

Cehennemde ona irinli su içirilir! O suyu yudumlar, ama yutamaz. Ölüm ona her yönden gelirse de, ölüp kurtulamaz, arkasından çetin bir azap gelir[11]

Cehennem tasviri yapılan Kuran ayetleri ve hadis mevzuatından anlaşıldığına göre, cehennemler sadece sıcaklık ve ateşle ızdırap veren yerler değil, dondurucu soğukla da azab uygulanan yerler olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, Kimya-i saadet ve Dürret-ül-fahire kitabında yazılanları hatırlatalım. “Cehennemde çok soğuk “Zemherir” azapları bulunduğu vardır” diye açıklamalar vardır Yine,. Müslim, İbni Mace, Buhari ve diğer hadis kitaplarında hadisler kaynak verilerek şöyle yazılmıştır. “Yazın sıcaklığı sıcak Cehennemin nefesinden, kışın soğukluğu da zemheri Cehennemin nefesinden olduğu bildiriliyor. Reşahat kitabında da,(Zemheri denilen soğuk Cehennemin azabı çok şiddetlidir) deniyor. Bu konuda Kadı Ahmed Zadenin: Amentü şerhi eser bölümünde şunlar yazılıdır.Cehennemde bir yere Zemherir veya Zemheri denir. Çok soğuk cehennemdir. Soğukluğu pek şiddetlidir. Bir an dayanılmaz. Kâfirlere, bir soğuk bir sıcak, sonra soğuk sonra sıcak Cehenneme atılarak, azap yapılacaktır” denilmektedir. Demek ki cehennem denilen arz parçası sadece ateştenibaret olmayıp, hem sıcak hem ateş ve hem de, dondurucu soğuğun etkilediği çok sıkıntılı, mağduriyet ve mahrumiyetin hakim olduğu bir ortamdır. Kanımca, toprak alanı da bir çölleşmiş alandır ki, orada sadece ismine zakkum denilen bitkidir.

Ateşin yakıp bitmemesi de bu cehennemin güneş ve benzeri ışınların yığını olması ihtimalini güçlendiriyor. Yine Ahmet Hulusi de cehennemin güneş olduğunu söyler.

Nasıl bizim bir biyolojik, maddi, atomüstü boyuta ait bir bedenimiz var ve buna karşılık bu bedenin dalga atomaltı boyuta ait "İKİZİ" mevcut ise; aynı şekilde Güneşin de bir atomaltı boyuta ait ışınsal ikizi mevcuttur ki, işte esas "CEHENNEM" oluşu o boyutu itibariyledir.

Ve bu sebepledir ki biz şu anda bu bedenin duyularıyla cehennemi göremeyiz!. Tıpkı atomaltı boyuta ait ışınsal türler olan insan ruhlarını, cinleri ve melekleri göremeyişimiz gibi!.

Buna karşın, madde beden yaşamından "ruh beden = dalga beden" yaşamına geçmiş kişiler ise hem ortamlarına geçmiş oldukları ruhları görürler, hem o ortamda yer alan cinleri görürler, hem de o boyutun meleklerini görürler.

Ve dahi Cehennemi, içindeki canlıları tıpkı yanıbaşlarını seyrediyormuşçasına seyrederler. Çünkü ruh görüşünde mesafe kavramı yoktur!.

Bir hadis de bunu doğrulıuyor.

-Kıyâmet günü GÜNEŞ halka yaklaştırılır da nihâyet insanlara yakınlığı bir mil kadar olur... Güneş onları âdeta eritecek ve amellerinin miktarına göre ter içinde kalacaklardır. Onlardan kimi topuklarına kadar, kimi dizkapaklarına kadar, kimi beline kadar, kimi de gemlenene kadar tere batacaktır![12]

Yine Hulusi ye göre cehennemin güneş olduğunun söylenmemesi güneşe tapmaktan korumak içindir.

Çünkü, içinde bulunulan toplum zaten taşa toprağa, aya güneşe tapan bir toplumdur!. Zaten insanlar yıllar yılı aya, güneşe, yıldızlara tapagelmişlerdir!.

Bir de buna üstlük Hazreti Rasûlullah “Cehennemin Güneş” olduğunu sarih bir şekilde açıklasa idi, gene insanların güneşe tapınmaya başlayıp, ondan medet dilenmeleri;

-Aman Güneş sen yücesin, ulusun bizi yakma!

diye secdelere kapanmaları son derece doğaldır!. Düşünün ki, bugün bile Güneşi bayrak edinip, ona tapan; Güneşin oğlu’na âdeta ibadet eden toplumlar yaşıyor dünya üzerinde.[13]

Bugün burçlar da insan kişiliği üzerinde etki ediyorsa insanın yaptıklarının insanda tepki olarak geri gelmesinin anlamı da olacaktır. Ama bunlar şu an henüz tahmin edilen yorumlar. Önemli olan bu yorumların itirazlarla güçlendirilmesidir.

[11] İbrahim ( 16,17)

[12] Müslim,Tirmizi

[13] Ahmet Huluside Kavramlar

Link to post
Sitelerde Paylaş

Faruk74, panteistik İslam yorumları yapıyorsun. Bunun dinde yeri yok. Sende yorum İslamcısısın. Bunu yaparak din dışına çıktığınızın farkına varmıyorsunuz. Ama iş öyle. Ne dinden kopabiliyorsunuz ne onu gerçek hali ile kabul edebiliyorsunuz. Tarih sizin gibileri çok gördü. Hiç olmazsa bu zamanda bu kadar bilgi ile dinin çoktan göçmüş bir inanç olduğunu anlayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Faruk74, panteistik İslam yorumları yapıyorsun. Bunun dinde yeri yok. Sende yorum İslamcısısın. Bunu yaparak din dışına çıktığınızın farkına varmıyorsunuz. Ama iş öyle. Ne dinden kopabiliyorsunuz ne onu gerçek hali ile kabul edebiliyorsunuz. Tarih sizin gibileri çok gördü. Hiç olmazsa bu zamanda bu kadar bilgi ile dinin çoktan göçmüş bir inanç olduğunu anlayın.

Panteistik yorumların dinde yerinin olmadığının kanıtı nedir?Umarım bu konuda tek bir bilginin görüşünü getirmezsin.Panteist bir yorumun islamda yerinin olmadığını dinin aslında teist bir anlayışı dayattığını ifade edebilmeniz için kanıtlar getirmeniz gerekir.

Bu yorumlarımla dinden çıktığıma dair de kanıt isteyeceğim.Sözgelimi hangi tespit,beni dinden çıkardı.Dinden çıkmak iyi niyetle yapılan yorumlarla mümkün mü?

Ben dini bilgilerin bazı bilimsel gerçekleri din dili ile açıklamaya çalıştığını düşünüyorum.Onun için dine karşı bir tavır almanın gerek olmadığını düşünüyorum.Dinin göçmüş olduğu konusunda sizinle hamefikirim.Ancak bu,onun vakti zamanında çocuk seviyesindeki insanlığa anlatmış olduğu güzelliklerini görmeme engel değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Panteistik yorumların dinde yerinin olmadığının kanıtı nedir?Umarım bu konuda tek bir bilginin görüşünü getirmezsin.Panteist bir yorumun islamda yerinin olmadığını dinin aslında teist bir anlayışı dayattığını ifade edebilmeniz için kanıtlar getirmeniz gerekir.

Bu yorumlarımla dinden çıktığıma dair de kanıt isteyeceğim.Sözgelimi hangi tespit,beni dinden çıkardı.Dinden çıkmak iyi niyetle yapılan yorumlarla mümkün mü?

Ben dini bilgilerin bazı bilimsel gerçekleri din dili ile açıklamaya çalıştığını düşünüyorum.Onun için dine karşı bir tavır almanın gerek olmadığını düşünüyorum.Dinin göçmüş olduğu konusunda sizinle hamefikirim.Ancak bu,onun vakti zamanında çocuk seviyesindeki insanlığa anlatmış olduğu güzelliklerini görmeme engel değildir.

Mutezile ekolü ile ilgili oku. Tasavvuf ile ilgilide tabii. Her ikiside aslında din dışıdır, Kurana ters düşer. Gerek Mutezile ekolünün gerek tasavvufun din ile örtüşür gibi kabul görmüş olması temel gerçekleri değiştirmez. Bunlar iyi yutturulmuştur insanlara. Daha anlamıyorsan Kuran oku gerçekleri gör. Kuranda inancın gerekleri ve Allah ile ilgili çok açık ifadeler vardır. Oduğu gibi kabulü istenir. Hatta çelişik olanları bile olduğu gibi kabul edeceksin. Çelişkilerin yaratacağı karışıklıkların çözümünü ise din alimlerine bırakacaksın. Öyle senin yorumunu falan kaldırmaz. Bilgisiz ve mantık yürütmekten aciz insanları kandırırsınız ama diğerlerini değil. Aslında kendinizi de kandırıyorsunuz. Kurana aykırı konuşan bir insanın artık müslüman olmadığı bilinen bir gerçektir. Tarih boyunca çok kişi kafir ilan edilmiştir. Sebebi inançlı olmalarına rağmen kendi yorumlarını yüksek sesle dile getirmeleridir. Sizin farkınız ne? Adamlar biliyor dinin ne dediğini. Kalkıpta yorum yapanlara aman ne iyi yapıyorsun dememişler. Günümüzde gerçi kimse artık din alimlerini de takmıyor. Onlarda zaten kafasına göre takılıyor. Gözler önünde dinde reform yapılıyor ama inkar edliyor tabii. Araştırıp işin aslını öğrenenler bunlara kanmaz. Diğerleri uyuyor nasılsa.

Vakti zamanında çocuk seviyesindeki insanlığa dinin güzellikler falan anlattığı yoktur. Sende tarih bilmiyorsun. Özellikle İslam ortaya çıktığı zamanda insanlığın bilgi seviyesinin gersindedir. Hatta görgü seviyesininde. Cahiliye devri muhtemelen bir İslam uydurması. Ama gerçekliği birazcık varsa bile arap toplumunun geçirdiği bir dejenerasyon döneminden bize ne? Bedevinin kendisine din yapmasından bize ne? Zaten din dediğide putperestliğin yeni ve garip bir düzenlemesi. Birde inkar ede ede. Ama uygulamalar putperest uygulamalar. Güzellik neresinde acep? Bir ilah için hayvan boğazlamanın ne kadar eski bir putperest gelenek olduğunu hala anlayamadın mı? Kökeni ise ilahlar için insan boğazlamaktır. Bir uyanın artık yav.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyu bir "islam düşünce tarihi"ne getirdiniz maşaallah.Bakınız,dine bakış açımız aynı olmayabilir.Bizler,dini bilgilerin insanlaığın faydasına oluşturulmuş olduğunu düşünüyor ve tespitlerimizi de o yönde yapıyoruz.Bu tespitlerimizi yapareken fikirlerimiz hangi ekol ile örtüşüyor bence ilk etapta önemli değil.Sadece bizimle aynı fikirleri paylaşan insnların olduğunu düşünür ve seviniriz.

Fakat burada bana" SENİN,MUTEZİLENİN VE TASAVVUFUN GÖRÜŞÜ İSLAM GÖRÜŞÜ DEĞİLDİR" demeye hakkın yoktur.Hangisinin islami görüş olduğunu yegane ölçüsü sizin bakış açınız değildir."Düşünceme göre ve elde3 ettiğim sonuçlara göre bunlar islamin anlayışına terstir" deseniz anlarım.Ama bu kadar emin olmak dinsel bağnazlığı atarken bu defa bilimsel bağnazlığa düşmek anlamına gelir.

Buraya astığım mesaj bugün 2 saatimi almış ve konuyu başlatan bir mesaj sayılır.İnsanların beni kafir veya müslüman görmeleri beni hiç ilgilendirmiyor.Ben kendi dünyamda bir doğru olduğunu düşünüyor ve onu sizinle paylaşıyorum.Görüşlerimi çürütmeniz ancak ve ancak benim gibi kuran ve anlatılanlardan elde edeceğiniz tespitlerle olmalıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Konuyu bir "islam düşünce tarihi"ne getirdiniz maşaallah.Bakınız,dine bakış açımız aynı olmayabilir.Bizler,dini bilgilerin insanlaığın faydasına oluşturulmuş olduğunu düşünüyor ve tespitlerimizi de o yönde yapıyoruz.Bu tespitlerimizi yapareken fikirlerimiz hangi ekol ile örtüşüyor bence ilk etapta önemli değil.Sadece bizimle aynı fikirleri paylaşan insnların olduğunu düşünür ve seviniriz.

Fakat burada bana" SENİN,MUTEZİLENİN VE TASAVVUFUN GÖRÜŞÜ İSLAM GÖRÜŞÜ DEĞİLDİR" demeye hakkın yoktur.Hangisinin islami görüş olduğunu yegane ölçüsü sizin bakış açınız değildir."Düşünceme göre ve elde3 ettiğim sonuçlara göre bunlar islamin anlayışına terstir" deseniz anlarım.Ama bu kadar emin olmak dinsel bağnazlığı atarken bu defa bilimsel bağnazlığa düşmek anlamına gelir.

Buraya astığım mesaj bugün 2 saatimi almış ve konuyu başlatan bir mesaj sayılır.İnsanların beni kafir veya müslüman görmeleri beni hiç ilgilendirmiyor.Ben kendi dünyamda bir doğru olduğunu düşünüyor ve onu sizinle paylaşıyorum.Görüşlerimi çürütmeniz ancak ve ancak benim gibi kuran ve anlatılanlardan elde edeceğiniz tespitlerle olmalıdır.

Siz bol bol yorum yapmışsınız. Yorumlarınız başka yorumculardan ve kendinizden menkul. Ahmet Hulusiyi bilirim. Şapkadan tavşan çıkarırır gibi güneşin cehennem olduğunu söylüyor. Peki bunu kabul eden bir ilahiyatçı var mı? Üstelik daha neler anlatır o neler. Allahın sayısız esmasından bahseder. Cennetin hayalleri aşan bir yer olduğunu ama insanların kapasiteleri kadar ondan yararlanacağını söyler. Efendim ilerleme olmayacağı için var olan kapasitesi ile sınırlı kalacakmış cennette insanlar. Falan falan. Kırklar mırklar meclisinden bahseder. Ama adama kaynağın ne desen sana göstereceği keşf alimleridir. Malum isimler. Bu ne yav? Var mı öyle dine ekleme kafana göre? Abdülkadir Geylani kitabı vardır Ahmet Hulusinin sitesinde. Adam Allah ile konuşuyor. Bu mudur yani? İslama göre asla kabul edilemez bir durumdur bu. Peygamberden başkası vahiy almaz, Allah ile konuşmaz. Kimi kandırıyor Ahmed Hulusi?

Size Kurandan elde ettiğim tespitlerle cevap veremem. Çünkü Kuranın kendi iddiası apaçık bir kitap olduğu yönündedir. Kalkıpta içinden derya çıkartılmaz Kuranın. Çıkaran çok olmuştur. Hepsi eğer büker ve yorarda yorar. Çok garip birşey var. Birgün tv de Mevlana ve Mesnevi ile ilgili konuşuluyor. Bayraktar Bayraklı vardı programda. Mevlana Mesnevisinde Kuran ayetleri yorumlamıştır dedi. Bu sebeple değerli bir kitapmış. Mevlana din alimiymiş. E be adam git bak bakalım birde başka neler yazmış ve o ayetleri nasıl yorumlamış. Kayıtsız şartsız kabuller. Ünlü olsun çamurdan olsun. Şimdi bunlara Abdülkadir Geylani desen büyük adam derler. Allahla nasıl konuşmuş dersen lafı öyle bir kaynatırlar ki şaşar kalırsın. Daha üzerlerine gidersen bir bağırma çağırmaya başlar ki sorma gitsin. Konuşmanın bir kaç cümle öncesinden birşeye birden geri döner, oradan tutturur. Tabii hepsi bahane. Verecek cevap yok. Senden iyi biliyor bunu. Taktikler bellidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Allah'In bunları bilmesi neticeye mani değildir.. Hüküm hayatımızın neticesine göre verilir.....

Bu cümle yine "ilim maluma tabidir" cümlesinin başka türlü ifade edilmesinden başka bir şey değildir... "İlim maluma tabi" olabilir tabii ki, ama ancak Allah evrende yaşayan bir turist ise... Yoksa her şeyi ve tüm şartları yoktan ve tüm sonuçları ile var eden bir Allah için, "ilim maluma tabidir" diyemezsin... Çünkü Allah'ın zatından başka bir malum yoktur... Alim-i mutlak demek, zatından ilm-i mutlak sahibi olmak demektir ki, bu durum, bırakın sınavı, yaratmaya bile izin vermeyen bir durumdur... "Yaratmak" fiili, Alim-i mutlak'ın ve Kamil-i mutlak'ın zatında olan bir "değişim" demektir; ki bu da mümkün değildir... Çünkü tüm sıfat ve isimleri zaten mutlak kemaldedir ve değişmemelidir...

Ayrıca "namütenahi" ve "mutlak kamil" olan bir zatın isim ve sıfatlarının bir diğerini sınırladığı veya sınırlayabileceği de iddia edilemez, çünkü muhaldir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Siz bol bol yorum yapmışsınız. Yorumlarınız başka yorumculardan ve kendinizden menkul. Ahmet Hulusiyi bilirim. Şapkadan tavşan çıkarırır gibi güneşin cehennem olduğunu söylüyor. Peki bunu kabul eden bir ilahiyatçı var mı? Üstelik daha neler anlatır o neler. Allahın sayısız esmasından bahseder. Cennetin hayalleri aşan bir yer olduğunu ama insanların kapasiteleri kadar ondan yararlanacağını söyler. Efendim ilerleme olmayacağı için var olan kapasitesi ile sınırlı kalacakmış cennette insanlar. Falan falan. Kırklar mırklar meclisinden bahseder. Ama adama kaynağın ne desen sana göstereceği keşf alimleridir. Malum isimler. Bu ne yav? Var mı öyle dine ekleme kafana göre? Abdülkadir Geylani kitabı vardır Ahmet Hulusinin sitesinde. Adam Allah ile konuşuyor. Bu mudur yani? İslama göre asla kabul edilemez bir durumdur bu. Peygamberden başkası vahiy almaz, Allah ile konuşmaz. Kimi kandırıyor Ahmed Hulusi?

Size Kurandan elde ettiğim tespitlerle cevap veremem. Çünkü Kuranın kendi iddiası apaçık bir kitap olduğu yönündedir. Kalkıpta içinden derya çıkartılmaz Kuranın. Çıkaran çok olmuştur. Hepsi eğer büker ve yorarda yorar. Çok garip birşey var. Birgün tv de Mevlana ve Mesnevi ile ilgili konuşuluyor. Bayraktar Bayraklı vardı programda. Mevlana Mesnevisinde Kuran ayetleri yorumlamıştır dedi. Bu sebeple değerli bir kitapmış. Mevlana din alimiymiş. E be adam git bak bakalım birde başka neler yazmış ve o ayetleri nasıl yorumlamış. Kayıtsız şartsız kabuller. Ünlü olsun çamurdan olsun. Şimdi bunlara Abdülkadir Geylani desen büyük adam derler. Allahla nasıl konuşmuş dersen lafı öyle bir kaynatırlar ki şaşar kalırsın. Daha üzerlerine gidersen bir bağırma çağırmaya başlar ki sorma gitsin. Konuşmanın bir kaç cümle öncesinden birşeye birden geri döner, oradan tutturur. Tabii hepsi bahane. Verecek cevap yok. Senden iyi biliyor bunu. Taktikler bellidir.

Yorum yaptığım konusunda beni çok eleştiriyorsunuz oysa bu sitede herkes bir yorum peşinde değil mi?Müslümanın yorum yapamayacağını düşünüyorsanız o konuda da yanılıyorsunuz.İslamda içtihad en büyük uğraştır.Gerçekten görüşlerimi değil de yöntemimi eleştirmekle beni yavaş yavaş bu forumda yazmaktan bıktırmaktasınız.Başka bir başlıkta da çok ince bir vuruşla müslüman yorumcu lakabını takmışsınız.Bu suçlamalar bu tartışma forumunda etik bir davranış değil.Ben de sizin yönteminizi eleştirecek çok fazla söz söyleyebilirim.Ama gerekli görmüyorum.Her insanın saygı çerçevesinde kaldıktan sonra yorum yapmaya hakkı vardır.Hen insanın akına göre hem de islama göre..

Yazımda sadece Ahmet Hulusi’den alıntı yapmadım. Bazı hadis ve tasavvuf kitaplarının da ismini verdim. Ancak Hulusi’nin ilahiyatta kaynak olarak verilmemesi söylemlerinin basmakalıp olmasından ve sonuçlandırmamasından kaynaklanıyor. Harun Yahya’nın da eserleri İlahiyatta kaynak olarak verilmez. Çünkü tek bir dünya görüşünü dayatan tespitleri var. Ben ise Hulusi’nin görüşünü en azından bir hadisle destekledim.

Kurandan cevap vermek zorundasınız. Eğer siz Kurandan ve tali kaynaklardan kanıt getirmezseniz sözlerimin islama uygun olmadığını söyleyemezsiniz. Kuranın apaçıklığı “okurken anlama” yönüyledir.”Ondan hüküm çıkarma” yönüyle değildir. Eğip büktüğüm bir şey de görmüyorum. Gerçekten her yorumum, islamın kaynakları içerisinde gerçekleştirmektedir. Eğer siz her türlü içtihadı eğip bükme olarak görüyorsanız bana da söyleyebilirsiniz. Fakat amaç bir sorunu çözmek değil de bulandırmak olunca birbirlerini anlamak mümkün mü?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yorum yaptığım konusunda beni çok eleştiriyorsunuz oysa bu sitede herkes bir yorum peşinde değil mi?Müslümanın yorum yapamayacağını düşünüyorsanız o konuda da yanılıyorsunuz.İslamda içtihad en büyük uğraştır.Gerçekten görüşlerimi değil de yöntemimi eleştirmekle beni yavaş yavaş bu forumda yazmaktan bıktırmaktasınız.Başka bir başlıkta da çok ince bir vuruşla müslüman yorumcu lakabını takmışsınız.Bu suçlamalar bu tartışma forumunda etik bir davranış değil.Ben de sizin yönteminizi eleştirecek çok fazla söz söyleyebilirim.Ama gerekli görmüyorum.Her insanın saygı çerçevesinde kaldıktan sonra yorum yapmaya hakkı vardır.Hen insanın akına göre hem de islama göre..

Yazımda sadece Ahmet Hulusi’den alıntı yapmadım. Bazı hadis ve tasavvuf kitaplarının da ismini verdim. Ancak Hulusi’nin ilahiyatta kaynak olarak verilmemesi söylemlerinin basmakalıp olmasından ve sonuçlandırmamasından kaynaklanıyor. Harun Yahya’nın da eserleri İlahiyatta kaynak olarak verilmez. Çünkü tek bir dünya görüşünü dayatan tespitleri var. Ben ise Hulusi’nin görüşünü en azından bir hadisle destekledim.

Kurandan cevap vermek zorundasınız. Eğer siz Kurandan ve tali kaynaklardan kanıt getirmezseniz sözlerimin islama uygun olmadığını söyleyemezsiniz. Kuranın apaçıklığı “okurken anlama” yönüyledir.”Ondan hüküm çıkarma” yönüyle değildir. Eğip büktüğüm bir şey de görmüyorum. Gerçekten her yorumum, islamın kaynakları içerisinde gerçekleştirmektedir. Eğer siz her türlü içtihadı eğip bükme olarak görüyorsanız bana da söyleyebilirsiniz. Fakat amaç bir sorunu çözmek değil de bulandırmak olunca birbirlerini anlamak mümkün mü?

Faruk74, siz yeni bir katılımcısınız. Sanırım söylemler ve söyleniş tarzı size sert geldi. Sizi buradan soğutmak değil amacım. Sanırım bizler zamanla buradaki tartışma tarzına alışıyoruz. Sizinde alışmanızı umuyorum. Kurandan cevap vermek zorundasınız diyorsunuz. Tamam vereyim. Kuranda Allahın mutlak olduğu birçok yerde belirtilir. Siz mutlak ne demektir hiç düşündünüz mü? Aslında mod Andromeda bunu çok güzel açıklamış. Bir düşünün isterseniz. Ayrıca Kuranda anlatılanlarla tasavvufun ve Mutezile ekolünün örtüşmediği forumda bol bol anlatılmıştır. Yoğun tartışmalarda müslümanların kendilerini haklı çıkarabildiklerini ben görmedim. Sadece dediklerini der dururlar ama ispatlayamazlar. Kurandan hüküm çıkarmak diyorsunuz. Peki Kuranda, Kurandan hüküm çıkartın ve mezheplere bölünün diye bir ifade var mı? Yok. Tam tersine bölünmek lanetleniyor. İlgili ayeti şu an arayamıyorum. Vaktim yok. Nedir bu hüküm çıkartma sevdası? Size yorumcu müslüman dedim diye kızıyorsunuz. Peki ne diyeyim? Siz klasik müslüman değilsiniz. Modern müslüman desem uygun olur mu bilemiyorum.

Forumda müslümanlığı klasik bir şekilde savunan katılımcılar var. Biz onları takdir ederiz. Çünkü doğruyu söylemektedirler. En çok sizin gibi Kurandan çeşitli anlamlar çıkartanların takipçisi olanları yada kendileri anlamlar çıkartanları eleştiriyoruz. Takdir edersiniz ki biz Kurandan habersiz olamayız. Peki sizin söylediklerinizi bile bile neden kabul edelim? Ha sizin inancınız böyledir. Tamam olabilir. Ama tartışmak istiyorsanız bizim haklı eleştirilerimizi yabana atmayın ve tartışmaların biraz sert olmasından rahatsız olmayın derim. Eğer bu forumda tartışmaya devam ederseniz çok şey öğreneceğinizi söyleyebilirim. Anladığım kadarı ile oldukça esnek düşünebilecek birisiniz. Düşünceleriniz şu an beklemeyeceğiniz kadar değişebilir ve bundan çok faydalanabilirsiniz. Tabii yinede bilinmez. Devam edin derim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hz HIZIR ın bana yapmış olduğu imtihanı sizlere anlatayım

evde oturuyordum dedim ki:

"Allah beni yalnız bırakmaz, Allah beni sınar"

bunun üzerine

Akşam oldu dışarı çıktım

Bakkaldan 1 paket sigara aldım sigaranın çöplerine çevreye atmamak için

Kağıt poşet çöplerini avcuma aldım ve yürüyordum.

Kağıt toplayıcısı arabası ile karşıma çıktı yolda...

İzin istemeden nasılsa bu kağıt topluyor diyerek attım arabasına

Adamın yüzü ekşidi...

5 metre yürümüşken sigara yaktım yola devam ettim.

Cebrail dedi ki :

" Kağıt toplayıcısı da olsa oda bir insan git Helalik al dedi..."

Tamam ozaman Cebrail dedim.

Geri döndüm bir baktım ki...

Adam hızırmış hızlıca arabasını çekip ufukta kayboldu giti...

Geri dönmesem ne olurdu dedim.?

Cebrail: Yanarsın dedi...

İste RaB bunun gibi sınavları yapar..

Bu gerçek bir olaydır.

Kim olursa olsun kimse aşşagı görülmez bizde Kağıt toplayıcısı da olsa insan insandir.

HZ Mehdi ( RAB kulu Ahmed)

Link to post
Sitelerde Paylaş

görmeden uydurup konuşması kolay...

Hz Muhammedin göğüsünde Nübivvet Mührü denen birşey vardı...

Üzerinde Allah yazan birşey...

Bilminiz bunu açıklasın...

İsa Bin Meryem gelecek...

onun da göğsünde bu olacak...

Gösterecez...

Görmeden konuşması kolay....

delil zamanla gelecek...

Ateizm yalannnnnnnn

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...