Jump to content

Senelerdir Kapitalist Düsünce Yönetmiyormu?


Recommended Posts

Sosyalist toplum icin düsünür senin gibiler ise birey icin.

Ne alaka yukarda zaten cürüdü Toplum icin düsünene camur atma gibi birsey.

Bu 100 sene önceydi korkma sana kiyak geceriz.

Sizin gibi düsünenler kadar degil. Sizler gibi düsünen ahlaksizlarin yüzünden kredi kartini ödeyemeyip yuvasini dagitan binlerce aile var. Simdi utanmadan dersinki almasalardi.

Sizlerinkide ortada 1 milyar issiz, ülkeler iflas ediyor. Bu insanlar sizin gibi kücük burjuvalari zamani gelince tükürükle bogmasinida bilecek.

SAYGILAR

Birincisi insan ol adam gibi konuş. Kimi tükürükle boğuyorsun? Sen ne demek istiyorsun? Yani sizin ideollojinin hedeflerinden biri de devrim yapıp sonra da katliam mı yapmak? Açıkça söyle bilelim ne demek istiyorsun.

İkincisi. 1 milyar işsiz lafını tekrarlayıp durma. Rakamları nerden alıyorsun kaynak ver.

3. İşsiz varsa var. Kimse kimseye iş vermek zorunda değil.

4. KRedi kartı demek borç almak demektir. Alan salak da hesabını yapamazsa batar tabi. Bunun konuyla ne alakası var? Adam borç alıp çatır çatır harcayacak. Ödeme günü gelince de ağlayacak bizim paramızı mı isteyecek? Biz onu kurtarmazsak da "ahlaksız" oluyoruz öyle mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 149
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ne o yazdıklarımı çok mu boş buldunuz? Yada çok temel bir gerçek olduğu için size ağır mı geldi? İlla elde sopa ile insanların malını parasını gasp edince mi işler düzelecek? Bunun ne kadar haysiyetsiz bir şey olduğunu göremiyor musunuz? Üstelik bir işe yarasa bari. Daha büyük bir sefalet adına yapılan gasptan başka ne sanki? Ayrıca başlıkta yazma demek gibi bir şey olmuş söylediğiniz. Gerek görürsem yazarım. Böyle sözlerden hiç üzerime alınmam.

Teşekkürler DEHA.

Niye DEHA gibi övmedik diyemi kizdin. Sen ne yazdinki?

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş
Birincisi insan ol adam gibi konuş. Kimi tükürükle boğuyorsun? Sen ne demek istiyorsun? Yani sizin ideollojinin hedeflerinden biri de devrim yapıp sonra da katliam mı yapmak? Açıkça söyle bilelim ne demek istiyorsun.

İkincisi. 1 milyar işsiz lafını tekrarlayıp durma. Rakamları nerden alıyorsun kaynak ver.

3. İşsiz varsa var. Kimse kimseye iş vermek zorunda değil.

4. KRedi kartı demek borç almak demektir. Alan salak da hesabını yapamazsa batar tabi. Bunun konuyla ne alakası var? Adam borç alıp çatır çatır harcayacak. Ödeme günü gelince de ağlayacak bizim paramızı mı isteyecek? Biz onu kurtarmazsak da "ahlaksız" oluyoruz öyle mi?

Sen kendi kaba saba yazilarini düzelt ayni saygiyi o zaman görürsün. Simdi dön saygisiz yazdigin satirlari tekrar tekrar oku. Ben adrese ilaveli taahütlü yolladim ve cevap geldi. Gerisi laf salatasi.

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet kapitalist devletlerde de kapitalistler işçilerin emeğini zayi edip sermayeleri batırdığı zaman, iflas bayrağı çektikleri zaman. Ey devlet gel bizi kurtar diye feryat ediyorlar.

Bir halt olamayan kapitalistler bu kez, işçi ve emekçilerin vergileriyle oluşan devlet kaynaklarına da göz dikiyorlar.

Sevgiler.

O devlet kaynaklarında "kapitalist" dediklerinizin payı yok mu? Onlar şu andaki vergi sisteminde daha çok vergi vermiyorlar mı?

Her yatırım başarılı olmuyor, ekonomi sosyalist açıklamaların açıklayabileceğinden çok daha karmaşık, kapitalistler işçileri sömürüyor zengin oluyor kadar basit durumlar değil, batan batıyor...

Ben bu devlet eliyle şirketlerin desteklenmesi-kurtarılması olayına karşı olduğumu defalarca yazdım bu arada, bu olay kapitalizmin ruhuna aykırıdır. Bu devlet müdahalelerinde araç sadece "kapitalistleri" kurtarmak değil yalnız, bu yardım yapılan sektörlerde artacak işsizliğin hükümetlere zarar verecek olması da bu kararlarda oldukça etkilidir, popülist kaygılar diyebiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sen kendi kaba saba yazilarini düzelt ayni saygiyi o zaman görürsün. Simdi dön saygisiz yazdigin satirlari tekrar tekrar oku. Ben adrese ilaveli teahhütlü yolladim ve cevap geldi. Gerisi laf salatasi.

SAYGILAR

Sana saygı göstermek zorunda değilim. Bu bir. Ama sen bana ve "küçük burjuvalara" ölüm tehdidi yaparsan, devrimci sloganlar atarsan bu yasaya göre suçtur. Bunu da bil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sana saygı göstermek zorunda değilim. Bu bir. Ama sen bana ve "küçük burjuvalara" ölüm tehdidi yaparsan, devrimci sloganlar atarsan bu yasaya göre suçtur. Bunu da bil.

Zorundasin eger saygi görmek istersen. Tükürükle bogmak ne zaman tehdit oldu? :lol:

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş

Parayı tüm kötülüklerin anası olarak gören, ancak başkalarında kendilerinden daha fazla olmasını çekemeyen, bu nedenle bu insanlara kin duyan zihniyete ne desem boş...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Parayı tüm kötülüklerin anası olarak gören, ancak başkalarında kendilerinden daha fazla olmasını çekemeyen, bu nedenle bu insanlara kin duyan zihniyete ne desem boş...

Astur rica ederim para nedirki?

Toplum icin düsünenmi, birey icin düsünenmi ? Bunlardan birini secmek senin hakkin sen bilirsin? Yoksa is para mara kiskanclik degil.

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş
Niye DEHA gibi övmedik diyemi kizdin. Sen ne yazdinki?

SAYGILAR

Doğanın ve hayatın gerçeğiniiiii. Gücü yeten değiştirsinde göreyim. Yetmezki. Sadece iyileştirilebilir ama çaba gerekir. Abuk sabuk teorileri olan sistem dayatmakla olmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Toplum için düşünnmek nedir ya? Mesela derin devletçiler "tüm toplumun iyiliği için" yasa dışı işler yapsalar, gizli cinayetler işleseler felan?

Yahut Naziler gibi desen ki "özürlü insanların devlete masrafı çok oluyor, bunları öldürürsek toplumun faydasına olur".

Nedir bu "toplumun faydası"? Kim belirliyor ki bu toplumun faydasını? Ve herşeyden önce niye "toplumun faydası" genel ahlak kurallarının önüne geçmeli?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Üçüncüsü. A be cahil adam. Kapitalist nasıl işçinin emeğini "zayi" ediyor da batıyor? Batan kendi malı, kendi şirketi, İşçi ortak mı ki onun emeği zayi olsun? İşçi emeğinin karşılığını aydan aya maaş olarak almıyor mu? İşçi ne demek git bir sözlükten bak da cahil laflar etme.

Sevgili Ludwig

Hatırlarmısın bir başlıkta hıyar soyma işini örnek vermiştin. Kapitalistin karının kaynayının hıyarı soyan işçiden geldiğini gözüne sokmuştum.

Kapitalist'in sermayesinin kaynağını. Ve de sermayenin bileşenlerini biliyor musun?

Kapitalist işçi çalıştırmadan kar elde edecekse niçin işçinin ağız kokusunu çeksin. Niçin vergisini, sigorta primini, iş elbisesini, koruyucu malzemelerini, servisini, yemeğini versin.

Bunları bilip de bilmemezlikten gelenlerin kurnazlığı artık sökmüyor.

Kapitalistin karının ve sermayesinin kaynağı işçi emeğidir. Başka bilimsel, matematiksel ve sezgisel bir izahı yoktur. Bırakınız kapitalistin karını bir ülkenin tüm zenginliklerini üretenler işçi ve emekçi sınıflardır. Çevrenizde işçi ve emekçilerin üretmediği tek bir meta gösteremezsiniz. Bilim ve teknolojiyi geliştirenler bile bilim işçileri düşünürler ve biliminsanlarıdır. Kapitalistelir üretimdeki tek rolü iş organizasyonudur ki. Bunun da emek ve ücret olarak karşılığı bellidir.

8-10 ortaklı büyük bir işyerinin işyeri hekimi idim. Ortaklardan biri aynı zamanda personel müdürlüğü yapıyordu. Yaptığı personel müdürlüğü için ayrı ücret alıyor. Yıl sonunda da kar'a ayrıca ortak oluyor sermayesi oranında kardan pay alıyordu. İşte bir kapitalistin kapitalist olarak emeği personel müdürlüğündeki emeğidir. Kardan pay almak tamamiyle sömürüdür. Kar işçilerden tırtıklanmış, işçilere ödenmemiş kısımdır. Bunu her durumda gözünüze sokabilirim. Çünkü bu karın başka türlü izahı mümkün değildir. Bu kar havadan inmiyor. Sihirbazın külahından çıkmıyor.

Sen hala batan kendi malı, kendi şirketi, işçi maaşını alıyor diye gevele dur. Cahilliğinizi sergiliyorsunuz haberiniz yok.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Astur rica ederim para nedirki?

Toplum icin düsünenmi, birey icin düsünenmi ? Bunlardan birini secmek senin hakkin sen bilirsin? Yoksa is para mara kiskanclik degil.

SAYGILAR

Para düşünmez Rochader, olay insanların seçimlerinde biter, para değişim aracı sadece...

Bence insanlar toplumu düşünmek zorunda da olmamalı; kişinin kendini, toplumu ya da sadece belli kesimleri düşünme hakkı olmalı, hatta kendi dahil hiçkimseyi düşünmeme hakkı olmalı.

Ludwig güzel noktalara değinmiş, o noktalar hakkında biraz düşünmeni tavsiye ederim.

tarihinde Astur tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Unutmayalım ki komunistler de "toplumun faydası" için milyonlarla insanı öldürmüşler, işkence etmişler, "buharlaştırmışlardı".

"Toplumun faydasının" ne olduğuna karar vermekle yetkili bürokratlar topluma genelde saydam devleti ve özgür bir basını faydalı görmezler genelde. "Fazla lüks" kaçacak ürünlerin de üretilmesini de "toplumun faydası" açısından makul bulmazlar. Bunun sonucu da bok gibi hayat ve sefalettir.

Sosyalistler açıklasın bize neymiş bu "toplumun faydasının" kıstasları, Objektif olarak ortaya konabiliyor mu? Yoksa Stalin gibi "hikmeti sonsuz" bir liderin ellerine mi bırakalım kendimizi körlemesine.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Toplum için düşünnmek nedir ya? Mesela derin devletçiler "tüm toplumun iyiliği için" yasa dışı işler yapsalar, gizli cinayetler işleseler felan?

Yahut Naziler gibi desen ki "özürlü insanların devlete masrafı çok oluyor, bunları öldürürsek toplumun faydasına olur".

Nedir bu "toplumun faydası"? Kim belirliyor ki bu toplumun faydasını? Ve herşeyden önce niye "toplumun faydası" genel ahlak kurallarının önüne geçmeli?

Örnegin; Partiler secim öncesi hep toplumun cogunluguna hikaye anlatirlar secimlerden sonra kisiler icin calisirlar. Sosyal düsünen birisi sahtekar degilse eger Toplumun cogunlugunun faydasi icin ugrasir cirpinir. Bunlari sen biliyorsun aslinda ama yazacak yeni seylerin yok diye tekrarliyorsun gibime geldi..

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş

Drekiniciye cevap:

Farzedelim ki bir grup insan bir adada ilkel bir Robenson Cruseo tarzı bir yaşam sürüyor. Bunlardan bir tanesi taşları keserek keskin bir tane yapıyor. Bu bir sermayedir. Bunu daha sonra bir oduna sarmaşıkla bağlıyor diyelim. Bununla odun kesebilir artık. Bu onun sermayesidir ve bunu kendi eliyle yapmıştır.

Komşusu da kendine ağaçlardan bir baraka yapmak istiyor ve bu ilkel baltaya ihtiyacı var. Kendi yapmayı bilmiyor veyahut kiralamak ona daha cazip geliyor. Ve adama geliyor. Farzedelim ki bu komşu da kendine iki tane tavuk yakalamış ve yumurtluyor bunlar, balta sahibi de biliyor. Diyor ki "baltamı iki saat kullansan bana 2 yumurta ver". Ve burda bir sermaye kiralanıyor. Ama bir kaç gün sonra tavukçu diyor ki "ben sana bir tavuğumu vereyim sen bu baltayı bana ver". O da tamam diyor. Bak şimdi sermaye bir emekle üretildi. Ama üretilen adamın elinde değil. Ama üreten adam bu alışverişden gayet memnun çünkü o kendi barakasını yapmış, baltaya kendi gözünde ihityacı yok, ama tavukla yumurta yiyebilir, ve kendine göre bu alışverişten memnun. Nasıl oluyor da oluyor?

Diyelim ki diğer herif de bu aldığı baltayla baraka yapmak için ağaç kesiyor ve bunu da adanın diğer sakinlerine yumurta olsun, meyva olsun, birşeyler karşılığı satıyor. İşler iyiye gidiyor ve bir adamı istihdam ediyor. Sermayesi olan baltayı şimdi bu işçisi kullanacak, ve saat başı iş için aralarında anlaştıkları kadar bir sayıda yumurta yahut meyva alacak. İkisi de bu işten memnun. İşçinin tek görevi ağaçları kesmek, kesme işi için de sermayesi yahut "üretim aracı" olan baltayı kullanıyor.

Farzedelim ki herkes ihtiyacı olduğu kadar ağacı satın aldıktan sonra kimse buna gelip ağaç istemiyor. Haliyle bu iş bitiyor onun için. İyi bir kazanç yaptı ama artık istihdam ettiği işçisine yol veriyor.

Şimdi bu hikaye de kim sömürdü, kimi sömürdü. Burda ahlaksızlık nerdeydi? Çünkü benim bakış açıma göre herşey gayet ahlaklı ve normaldi. Çünkü şahısların karşılıklı rızasına dayalı alışverişler vuku buldu.

Ama sen diyorsun ki, bu oduncu çalıştırdığı işçiyi sömürüyor. Çünkü işçi kesitiği ağaçların satışından gelen tüm malı hakediyordu diyorsun öyle mi? Ama birincisi, adam ağaç hammeddesini kendi topluyor (diyelim). Ve baltayı da satın aldı. Müşteriyi de kendi buluyor ve satış işlemini de kendi gerçekleştiriyor. İşçisine satış üzerinde değil saat üzerinden ücret verdiği için, eğer ki kesilmiş odunları çalınsa yahut kazayla tutuşup yansa ve heba olsa da, işçi üzretini alıyor. VE işçi üzretini belirlenen saatte almasına rağmen, satış hemen gerçekleşmeyebilir, ve adamın malı deposunda aylarca da bekleyebilir. Niye o zaman işçi satıştan, (sermayenin kirasını ve hammadeyi çıkarttığımızda) kalan paranın hak sahibi olsun? Böyle bir adalet var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Ludwig

Baltayı bir üretim aracı olarak kabul edelim.

Tavuk ta bir üretim aracı olsun.

baraka, yumurta, mevye vs birer tüketim araçlarıdır. kullanılır veya tüketilir.

Baltayı yapan, bununla kendisine bir baraka yaparsa kendi emeğinin hakkı ve kendi ürünüdür. Bir başka baraka yaparak bunu satmaya kalkarsa bu da yine kendi emeğinin ürünü fakat bir metadır.

Diğerinin tavukları üretim aracı, fazladan ürettiği yumurtalar ve tavukları satmaya çalışır ise bunlar da kendi emeğinin karşılığı ama meta dır. Metaların değiştokuşunda. Kaba hatları ile emekdeğerleri hesap edilir. Bir baraka bir yumurta ile değiştirilmez. Mümkün olduğu kadar eşit emek içeren metalar değiştirilir.

Ama; balta sahibi, bir insanı işçi olarak çalıştırmaya başlarsa. Baltayı işçinin eline verip, bir baraka işçiye, bir baraka da kendine üretim yaptırırsa burada artık sömürü mekanizması çalışmaya başlamıştır. Çünkü balta sahibi olmak ile, bir baraka sahibi olmak eşit değil. İşçi sömürüldüğünü anladığı zaman o da bir balta yapar. Sonra kendisine bir baraka yapar.

Yani nasıl metaların değiş tokuşunda bir eşitlik aranıyor ise. Üretim aracının sahipliği ile emek arasında bir eşitlik aranır. Üretim araçlarınin üzerinden sömürü mekanizması çalışıyor ise, bu durumda çalışanlar kendilerine ait üretim araçları edinmeye çalışırlar. Ve bu durumda üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti ortaya çıkar. Ve doğal olarak bir sosyalist düzen teessüs eder.

Yani senin ıssız ada'nda kalkınmanın ve ilerlemenin en akılcı yolu üretim araçlarının ortak mülkiyetindedir. Barakaya ihtiyacı olan baltayı kullanarak kendi barakasını yapsın. Tavukları hep beraber beslesinler, yumurtaları, meyveyeri hep beraber tükensinler. Her türlü ihtiyaçlarını hep beraber üretsinler vs vs.

Güzel bir Çin atasözü vardır.

Dört tarafı su ile kaplı bir adada yaşayanların kaderleri de ortaktır.

Ayrıcalıkların, avantajların izah edilebilir bir nedeni olması gerekir. Balta sahipliği, balta ile üretilen her ürünün sahipliğini doğurmaz. Doğurmaması gerekir.

Önemli olan balta değil baltayı kullanan emektir.

Balta benim diye baltayı kullananı sömürmeğe kalkışırsanız o balta kendi kafanızda patlar.

Sevgiler.

tarihinde drekinci tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

drekinci dediki;

...Ama; balta sahibi, bir insanı işçi olarak çalıştırmaya başlarsa. Baltayı işçinin eline verip, bir baraka işçiye, bir baraka da kendine üretim yaptırırsa burada artık sömürü mekanizması çalışmaya başlamıştır. Çünkü balta sahibi olmak ile, bir baraka sahibi olmak eşit değil. İşçi sömürüldüğünü anladığı zaman o da bir balta yapar. Sonra kendisine bir baraka yapar.

yani daha nasil aciklanabilirki? Tesekkürler drekinci.

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş

Drekinci.

Yazını bir tehditle bitirmesen olmazdı. Nedir sizin bu tehdit sevdanız? Aklınızca çok haklı bir davanız olduğuna inanıyorsunuz. O zaman vahşet ve şiddet kullanmak da sizin doğal hakkınız oluyor galiba. Müslüman şiddeti ve tahammülsüzlüğü de aynı sebebe dayanıyor. Onlar da çok kesin olarak davalarının haklı olduğuna yürekten inanıyorlar. O zaman da karşı tarafa şiddet kullanmak da mazur görülüyor herhalde.

Neyse. Yazında demek istediğin tam olarak açık değil. Herşeyden önce işçiye bir baraka balta sahibine bir baraka da kendine yaptırmak derken demek istediğin şu mu; adam bir diğerine diyor ki "işte burda hammadde ve aletlerim, bunları kullanarak iki baraka yap, biri senin diğeri de benim". İşçi de kabul edip yaparsa sömürülmüş mü oluyor? Sen bu alışverişin makul olmadığını neye göre hesaplıyorsun?

İkinci olarak da balta sahibinin buna sahip olmasının kendi emeğiyle olduğunu niye görmek istemiyorsun? Birinci adam baltyı eliyle yaotı. İkinci de gene kendi emeğiyle yakaladığı beslediği tavuğunla takas etti.

Diyorsun ki

Üretim araçlarınin üzerinden sömürü mekanizması çalışıyor ise, bu durumda çalışanlar kendilerine ait üretim araçları edinmeye çalışırlar. Ve bu durumda üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti ortaya çıkar.

Ne kadar ince bir gözlem! Elbette ki adam önce kendi o aleti edinmeye çalışır. Eğer ki bu ilkel balta kadar kolay olsa tabi kendi de yapar, biliyorsa yahut kabiliyeti elveriyorsa. Ama farzedelim ki demirden yapıyor bunu, demiri bulmak zor, işlemesi zahmetli vs. O zaman adam bunu edinecek imkanı yok. Ama diğeri uğraşmış yapmış. O zaman onu kiralar vs.

Ama sen diyorsun ki burda bir sömürü var. Tam olarak niçin sömürü var? Yani bir kazıklama mı söz konusu demek istiyorsun? "Sömürme" derken sanki kazıklama gibi fakat kazıklanan kişi bunun farkında ama başka çaresi olmadığı için kabul ediyor gibi bir mana mı var? Tam olarak açıklar mısın?

Ayrıca nasıl olyuro da "doğal olarak" bir ortak kullanım ortaya çıkıyor? Bunu direl olarak salladın.

En son olarak da, çok büyük bir iddia atıyorsun ortaya. Bu hayali ada ekonomisinde ilerlemenin kalkınmanın ve refahın en akılcı yolu sosyalizmden geçer dedin. Bu büyük bir iddia ve öyle desteksiz ortaya atamazsın. Bunu biraz delille destekle.

Buna karşı Mises ve Hayek'in "sosyalizmin hesaplama sorunu" adı altındaki argümanları sosyalizmin tam tersi hiç de akılcı olmadığını iddia ediyor.

"Kalkınma için en akılcı sistem" sıfatını öyle kolay götüremezsin. Hele sırf sadece "öyledir" diyerek hiç götüremezsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1-Yazını bir tehditle bitirmesen olmazdı.

2-Sen bu alışverişin makul olmadığını neye göre hesaplıyorsun?

3-Ne kadar ince bir gözlem! Elbette ki adam önce kendi o aleti edinmeye çalışır. Eğer ki bu ilkel balta kadar kolay olsa tabi kendi de yapar, biliyorsa yahut kabiliyeti elveriyorsa. Ama farzedelim ki demirden yapıyor bunu, demiri bulmak zor, işlemesi zahmetli vs. O zaman adam bunu edinecek imkanı yok. Ama diğeri uğraşmış yapmış. O zaman onu kiralar vs.

4-Ama sen diyorsun ki burda bir sömürü var. Tam olarak niçin sömürü var? Yani bir kazıklama mı söz konusu demek istiyorsun? "Sömürme" derken sanki kazıklama gibi fakat kazıklanan kişi bunun farkında ama başka çaresi olmadığı için kabul ediyor gibi bir mana mı var? Tam olarak açıklar mısın?

5-Ayrıca nasıl olyuro da "doğal olarak" bir ortak kullanım ortaya çıkıyor? Bunu direl olarak salladın.

En son olarak da, çok büyük bir iddia atıyorsun ortaya. Bu hayali ada ekonomisinde ilerlemenin kalkınmanın ve refahın en akılcı yolu sosyalizmden geçer dedin. Bu büyük bir iddia ve öyle desteksiz ortaya atamazsın. Bunu biraz delille destekle.

Sevgili Lodwig

1-Ortada tehdit yok. Haksızlığa uğramış birinin bu haksızlığa son verme mekanizması var.

2-Buradaki haksızlığın, makul olmayan alışverişin yanıtı yine emek değerin hesaplanmasında yatar. Nasıl ki bir baraka ile bir yumurta değiştokuş edilemiyorsa. Bir balta sahipliğinden bir baraka sahipliği çıkmaz da ondan.

3-Balta yapmanın maliyetini ne kadar yüksek tutarsanız tutunuz. Önemi yok. Bir kez bir balta imal edilmiş ise bu daima sahibi tarafından kullanılıyor ise sorun yoktur. Kiralamaya zaten vermez. Ama kendine baraka yapmış, artık ikinci bir barakaya ihtiyaç duymuyor ise. Bir kenarda duruyor ise. Bunun mülkiyetinden çıkar sağlamaya çalışmak rasyonel değildir. Kendin kullanmadığın zaman ihtiyaç sahiplarına vermek en doğru olandır. Vermez isen gelişme ve ilerlemenin önünü kesmiş olursun. Bu da bir şekilde geri döner.

4- Eğer baltaya ihtiyaç duyan kişi bunu kendisi yaparak sonra baraka yapmaya çalışırsa zaten sorun yoktur. Ama kendisi balta yapamıyor. Kiralamanın da astarı yüzünden pahalı oluyor ise mesele tıkanır. Balta sahibi baltanın turşusunu kurar. barakaya ihtiyacı olan kişi barakasız kalır. Yani baltanın özel mülkiyetinden hak etmediği gelir edinmeye kalkışınca ilerlemenin önü tıkanmış oluyor. Sorun iki türlü çözülür. Biri bir kenarda boş olarak dururken yeni baltalar yapılmaya çalışılır. Boşuna emek sarfedilir. Veya balta sahibinden zorla elinden alınır. Veya sömürüldüğünü bile bile balta sahibinin istediği kira verilerek balta kiralanır. Bu üç durumdan en rasyonali, en iyi olanı hangisidir sen karar ver.

5-Ortak kullanımın en rasyonel olduğunu anlamak için rasyonel bir kafa yapısı gerek.

İstediğin delil şu. Adamın biri baraka yapmak için balta icat ediyor. Barakasını yapıyor. Sonra bu baltayı ne yapsın. İkinci bir baraka yaparak satsa sorun yok. Sürekli baraka yapar ve satar ise yine sorun yok. Ama bu baltayı birilerine kiralar ise veya başka birinin emeğini kiralar ise sömürü mekanizması çalışır. MESELE BALTA DEĞİL, BALTAYI KULLANAN EMEKTİR.

Balta üretilmiş, orta yerde durmaktadır. Balta ile üretilecek her şey baltayı kullanarak sarfedilen emeğin karşılığıdır. BALTANIN DEĞİL. Balta emeğin verimliliğini artırmaktadır o kadar.

Daha ne delil istiyorsun. Baltanın kullanılmadığı, bir kenarda beklediği zaman BALTA KENDİ KENDİNE BİR BARAKA ÜRETEBİLİR Mİ? Üretemez ise balta sahibi de durup dururken baraka sahibi olamaz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...