Jump to content

Girişimcilik ve Tepkicilik


Recommended Posts

Psikoloji alanında Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'un "İyi Düşün Doğru Karar Ver" adlı kitabını okuyordum. Kitabın bir bölümü okurken aklıma hemen bu forum geldi. Yazının sizin de ilginizi çekeceğini düşünüyorum.

Bir insanın girişimci mi yoksa tepkici mi olduğunu, o insanın zaman ve enerjisini nelere yönelttiğine bakarak anlayabiliriz. Her insanın ilgilendiği ve ilgilenmediği olaylar ve insanlar vardır. İnsanın ilgilendiği olayların tümünü kapsayan bir çember düşünün, bu çembere görüş menzili adını verelim.

Görüş menzili değişik konuları içerebilir: Yurt içi ve yurt dışı borsa faaliyetleri, uluslar arası parasal antlaşmalar gibi ekonomi ile ilgili olayları kapsadığı gibi, yurtta ve dünyanın değişik yörelerindeki terörist hareketleri, son zamanlarda piyasaya çıkan Fransız filmlerini, gazete kâğıtlarının fiyatını, Eğitim Bakanlığı’nın takıntılı sınıf geçme hakkı verişini de içerebilir.

Bir kişinin etkileyebileceği, denetimi altında bulunan olayları içeren bir çember daha çizebiliriz. Kişinin dişini fırçalaması, saçını taraması, haftalık ya da aylık bütçe yapması, tanıdıklarına mektup yazması, her ay bir kitap okuması, yabancı dil öğrenmesi gibi isterse yapabileceği davranışlar bu çembere girer. Bu çembere tabancanın menzili adını verelim. Kişinin tabancasının menzili, genellikle onun görüş menzilinden daha küçüktür, çünkü kişi ilgilendiği her şeyi etkileyemez.

Birey hangi menzile dikkatini veriyorsa ona göre girişimci ya da tepkici tutuma girer. Girişimci tutumu benimsemiş kişi tabancasının menzili içindeki olaylar üzerinde odaklaşır. Buna “kişinin tabancasının menzili içinde kalması” diyebiliriz. Böyle bir tutum içinde birey yaşamı boyunca bilgi, beceri ve deneyim yönünden gittikçe güçlenir, tabancanın menzilini genişletir. Örneğin, yabancı dil bilmeyen biri, kendi gayreti ile yabancı dil öğrenir, o dilde yazılı eserleri okuyabilecek hale gelir.

Tepkici birey ise, tabancasının menziline giren olaylarla görüşü içine giren olaylar arasında bir ayırım yapmaz; ilgilendiği her şey üzerinde enerjisini yoğunlaştırır. Örneğin, yabancı dil öğrenmeye zaman ayırmadığı ve gayret göstermek aklına hiç gelmediği halde, tüm enerjisini nükleer başlıklı silahların ya da uluslar arası bir siyasal olayın protestosuna verir. Tepkici tutum içindeki kişi başkalarını suçlayıcı, tepkici davranış içindedir. Tepkici kişiler, kendilerini dış koşulların mahkûmu, dış güçler tarafından haksızlığa uğramış mağdur kişiler olarak görürler. Kendini mağdur gören kişi, yaşamında yapabileceği olaylara el uzatmaz. Bu nedenle, tepkici tutumu benimsemiş kişinin tabancasının menzili daha da küçülmeye devam eder.

Tabancasının menzilini dikkate almayan kişi, tabancasının menzilinin sorumluluğunu üstlenmek yerine, bu alanın dışındaki ilgilere yönelir. Zaman ve enerjisini, ilgilendiği fakat tabancasının menzilinde olmayan olaylara harcayan tutum kişiyi daha da etkisiz hale getirir. Etkileme gücü azalan kişi, sorumluluk alma duygusundan daha da uzaklaşır.

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ben açıkçası bu yazıya katılıyorum. Ne zaman kendimi siyasal ya da uluslar arası olaylar ile ilgileniyor bulsam kendimi etkisiz ve mağdur hissetmeye başlıyorum. Etkileyebileceğim olaylara yöneldiğim zaman kendimi etkili ve güçlü hissediyorum. Etkileyebileceğim olayların genişliği de artıyor.

Gerçekten aylarca belki yıllarca tartıştığınız politik konularda neleri değiştirebildiğinizi, kimleri ya da hangi olayları etkileyebildiğinizi düşünüyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...