Jump to content

Kemenceler bundan sonra Lazcada soyleyecek


Recommended Posts

Iste böyle

Laz Kültür Derneği Lazca masa takvimiyle Türkiye’de bir ilk’e imza attı...

Adında taşıdığı ‘Laz’ kelimesiyle Türkiye’de, hatta dünyada bir ilk olan Laz Kültür Derneği, Lazca masa takvimiyle bir ilk’e imza attı. Laz kültürüne ait değerleri incelemek, korumak, bu dile ve kültüre ait her türlü zenginliği insanlara tanıtmak amacıyla kurulan Laz Kültür Derneği’nin resmi açılışı 2008’in ocak ayında yapıldı. Dernek yıl içerisinde birçok etkinlik gerçekleştirdi. Bunlar arasında kuruluş toplantıları, kuruluş yemeği, Lazca dil, horon ve fotoğrafçılık kursu, sözlü tarih atölye çalışmaları, kahvaltılı Pazar toplantıları, gençlik toplantıları, anma ve konser programları yer aldı.

Çalışmalarını Kadıköy’deki merkezinde aralıksız sürdüren ve üç ayda bir yayınlanacak kapsamlı bir derginin son hazırlıklarını sürdüren LKD, bir ilk’e imza atarak Lazca masa takvimi çıkardı. Ana teması Lazona’nın çalışma (iş) takvimi olarak belirlenen çalışmada ayrıca romantik Laz şairi olarak ünlenen Helimişi Xasani’nin bir şiiri yer alıyor. Takvimin yapraklarını Lazona’da yaşayan insan portreleri ve Laz mimarisinin özgün konakları süslüyor VE

Oy lazlara Lazlara

Yem tökeyim kazlara

Kazlar yemi yeyene kadar

Ben sailayim kizlara

Kizlar kiz olasunuz

Koca bulamayasunuz

Dönüp dolasasunuz

Hep baga kalasunuz, Aminnnnn.

Canakkale savaslarinda ,Atatürk mevzideki temele sorar.

Ola temel.önünden bir düsman ciksa naparsin?

Temel,ha oni vurmisum pasam der.

Pasa tekrar sorar,ola Temel,sagindan bir düsman cikti naparsin?

Temal ,ha onida vurmisum der.

Pasa tekrar sorar,ola Temel solundan bir düsman cikti ,naparsin?

Teme,ha onida vurmisum der..

Pasa tekrar sorar,ola arkandan bir düsman ciksa naparsin?

Temel bozulur.

Ola pasacugum ,senun benden baska askerun yokmidur?

Temel hakli :-))))

Tolonbeg

--------------------------------------------------------------------------------

Link to post
Sitelerde Paylaş
lazcanın trabzonsporla ne alakası var trabzonda lazmı var biz bilmiyoruz ?

kımse yanlıs anlamasın ben ınternette bır haberde okumustum kendını laz olarak ıfade eden sadece 80 bın kısı varmıs

yanı o kulturu yasıyan o dılı konusan 80bın kısı

yazık ya

Link to post
Sitelerde Paylaş
ne lazı ne kürdü löm..

maymunlarla, insanların ataları ortak diyoruz..

Birde araplara ısınabilseniz:D

Bir türlü kabul edemediniz bu homo saphiens kolunu :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Iste böyleeeeeee

Lazistan

.

Lazistan (Lazca: Lazona/ლაზონა) Lazların yaşadığı toprak, Kafkasların güneybatısı ve Kuzeydoğu Anadolu'yu kapsayan, Lazların da yaşadığı coğrafi bir bölgedir. Osmanlı Devleti döneminde bu topraklar, Lazistan Sancağı adıyla idari birimdi.[1] Bugünkü Doğu Trabzon ve Rize ili ile Artvin ilinin bir bölümünü ve Gürcistan'nın Acara Özerk Cumhuriyeti'ndeki Batum ve Sarp'ı kapsamaktaydı.

Terminolojisi [değiştir]Şemseddin Sami, Kamusü’l-Alam adlı ansiklopedik yapıtında Lazistan Sancağı'nın 120 km uzunluğunda ve 25-30 kilometre genişliğinde olduğunu yazar. Lazistan Sancağının üç kazası (Rize, Atina ve Hopa), altı nahiyesi ve 364 köyü vardı. Nüfusu 138.467 kişiden oluşuyordu. Az sayıda Rum’un dışında sancakta Müslümanların ve Lazların yaşadığını söyleyen Şemseddin Sami, ayrıca sancağın doğal yapısını, iklimini ve tarımını da anlatır.[2]

Lazistan, eski çağlarda Kolhis’in daha sonra Lazika’nın bir parçasıydı. Lazistan kelimesi ise Farsça bir kelimedir. Lazlar için Yunanca “Λάσοι”(Lazi) olan adlandırmayı Farslar(İran-Pers) da kullanmıştır. Bizanslılar, Lazların ülkesi anlamına gelen “Lazika-Lazica” kelimesi ile Farsça “Lazistan“ anlamına gelir. Farsça etimolojisi ise “Lazi+istan” Türkçesi ile (Laz+eli, ülkesi) anlamına gelir.[3]

Pers İmparatorluğu’nun kaynaklarına Lazika, Lazistan olarak geçmiştir. Gürcü kaynaklarına ise Egrisi olarak geçmiştir. "-eti" soneki Gürcüce’de ülkesi, eli, yurdu anlamına gelir. Gürcüler etnik olarak Lazların yaşadığı bölgeye “Ç’aneti” yahut “Lazeti” ismini vermişlerdir.Lazlar ise kendi ülkelerini tanımlamak için “Lazona” tabirini kullanırlar.Gürcülerin kullandığı bu Ç’aneti etnik kavramı Trabzon ile Çoruh ağzı arasındaki Karadeniz kıyılarını simgeliyordu.[4]

Tarihi [değiştir]

"1792 yılından itibaren Osmanlı Asyası" haritasında "Lazes" (Lazlar) olarak yazmaktadırFatih Sultan Mehmed, 26 Ekim 1461 tarihinde Trabzon'u fethedip Osmanlı Devleti topraklarına katmıştır. Trabzon'un doğusunda 1204 yılında kurulan Théme De Grand Lazia yani Lazia Teması[5] 'nın bir kısmı Osmanlı Devleti'ne katılmıştır. Kimi kaynaklara göre Atina’daki (Pazar) Melyat Deresi'ne kadar, kimi kaynaklara göreyse Viǯe sahasına kadar olan bölge Osmanlı Devleti egemenliğine girmiştir. Osmanlı Devleti baskısı dışında kalan Laz toprakları ise Gürcülerin yönetiminde kalmıştır. Bir kısım Laz toprakları Guria, İmereti ve Samtskhe arasında kalmıştır. Büyük kısmı Samtskhe (Ahıska)'de kalmıştır.[5]

Ancak Yavuz Sultan Selim Trabzon valisi iken bir çok akımlar yaparak Gonio’ya (Gönye) kadar yayılmış Batum kapılarına dayanmıştı.Ama karşısında Laz feodal komutanı Ǩaxaber Gurieli'yi (Guryalı Kahaber) bulur.Yavuz Sultan Selim’e karşı savaşan Laz halkına komutanlık eden Ǩaxaber birçok kez düşman kuvvetlerini (Osmanlı) Lazistan’da(Ç’aneti) mağlup eder.

Ancak Trabzon valisi Yavuz’un yeniçerileri karşısında Lazların yapacağı pek de bir şey yoktur.Nihayetinde Ǩaxaber öldürülür, Osmanlılar ancak Ǩaxaber’in şehadetinden sonra Lazistan’a girmeye muvaffak olurlar.Yavuz Selim Trabzon’dan hareketle, Melo’ya gelir. Melo’dan savaşa savaşa Arkabi, Viǯe, Atina, Xopa, Gonio, Batumi, Çxala, Perlevani, Noğedi, Sarpi kent ve köylerini abluka altına alır.Savaş aralıksız üç aya sürer, Lazların erzakları tükenir.Laz askerlerin yaklaşık 3/4'ü Osmanlılarca öldürülür ve direniş kırılır. Nihayetinde Lazlar teslim olur ve Trabzon’un işgaliyle başlayan Lazistan’ın Osmanlılarca kuşatılması tamamlanır.[6][7][8]

Lazistan Sancağı [değiştir]

93 Harbi sonrası Osmanlı Asyası'nı gösteren bir haritada Rize/Artvin yöresinde "Lazistan" yazılmaktadır.III. Murat'ın padişahlığı yıllarında Lala Mustafa Paşa tarafından Kafkasya Osmanlı’ya katılır. Bu tarihten itibaren Batum ile Doğu Karadeniz Bölgesi “Lazistan Sancağı” olarak anıldı. 1640 yılında bölgeyi dolaşan Evliya Çelebi’ye göre, Trabzon’un beş sancağı bulunuyordu.Bunlardan birisi de Lazistan idi.Lazistan’ın o zamanki merkezi Gönye(Gonio) idi.

Kazaları ise, Atina, Sumla Viǯe ve Ark’abi idi.Koch ise 15 Laz derebeyliği saymaktaydı: Atina, Bulep, Art’aşeni, Viǯe, Ǩapiste, Arkabi, Kisse, Xopa, Maǩriali(Noğedi), Gonio, Batumi, Maradidi, Perlevani, Çxala. Resmi olarak 1851’de Acara çevresi (Batum), Yukarı Guria ile birlikte kurulmuş olan Lazistan Sancağı’na bağlandı. Batum, 1878 yılına kadar Lazistan Sancağı'nın merkezi idi. 93 Harbi’nden sonra Batum Rusya’ya bırakılınca, Batum’daki Lazlar Osmanlı’ya göç ettiler ve Lazistan’ın başkenti Rize’ye taşındı.[9]

19. yüzyıla kadar Acara ve Batum'un çevresindeki nüfusun ezici çoğunluğunu Lazlar oluşturmaktadı.Ancak Osmanlı-Rus Savaşları'nda gerek Lazların Osmanlı'ya yardım etmeleri, gerekse muhacirlikten dolayı bölgede Laz nüfusu iyice azalmıştı. Son olarak Stalin'in 1949'da Lazları topluca Orta Asya ve Sibirya'ya sürmesi Batum'da Lalzarın sayısını azınlık derecesine düşürmüştür.[10]

I. Dünya Savaşı Sonrası ve TBMM Dönemi [değiştir]

Sevr Antlaşması'na göre Gürcistan'a katılacak Lazistan Sancağı'nın sınırları1914’te I. Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla Anadolu işgale uğrar. İtilaf Devletleri Anadolu’yu bütün olarak yutmayı hedefliyorlardı. Ancak Amerika Birleşik Devletleri başkanı Wilson‘un ilkeleri emperyalist güçleri müşkilat altına soktu. Wilson’a göre her ulus kendi kaderini tayin etme hakkına sâhipti. Hangi millet nerede çoğunluktaysa orası o milletin olacaktı. Âdil olan bu plân çerçevesinde, Wilson bir harita çizdi.Haritaya göre, Anadolu’nun doğusunda üç yeni devlet kurulacaktı. 1- Kürdistan, 2- Ermenistan, 3- Lazistan. Lazistan’ın sınırları, Hopa’dan başlayarak Trabzon’un Akçaabat Limanı’nı da içine alan sâhil şeridinden oluşuyordu.[11][12]

Batum Lazistan’ın içinde değildi. Çünkü Batum jeopolitik öneminden dolayı İngiltere tarafından işgal edilmişti. Batum vilayeti o zamanlar Artvin’in kuzey kısmını da içine almaktaydı. İngiltere-Fransa ikilisi ile Amerika arasında ayrıklık yaşandı ve Amerika savaştan çekildi. Bunun üzerine emperyalist devletler yeni bir paylaşım planı hazırlarlar.Sevr Antlaşması ile Anadolu coğrafyası yeniden şekillendirilir. Sevr görüşmeleri esnasında Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti Wilson’un bağımsızlık öngördüğü Lazistan’ı kendisine bağlamak istiyordu.[13]

Bu yüzden Gürcistan Rize ve çevresinde parayla tuttuğu adamlarca Lazistan Selamet-i Milliye Cemiyeti'ni kurturur.[14] Cemiyetin tek amacı vardı: Lazistan’ı Gürcistan’a bağlamak.[15] Sevr’de bu görüş emperyal ülkelerce kabul gördü ancak Ermeniler dış dünyayla iletişim kurmak istiyorlardı. Bu yüzden denize açılacakları bir limana ihtiyaçları vardı.İtilaf Devletleri de Trabzon’u Lazistan’dan koparıp kurulacak olan sözde Ermenistan’a bağlamaya karar kılarlar.

Ancak “Lazistan Havâlisi Âdem-i Milliye Cemiyeti” ile karşı çıkarlar. Trabzon’da kurulan Trabzon Muhafaza-i Hukkuk Cemiyeti’ne katılarak, Kurtuluş Savaşı'nda yararlılık gösterirmiş ve I. TBMM’de Batum’u ve Lazistan Sancağı'nı temsilen mebuslar mecliste yer almıştır. Kazım Karabekir Paşa’nın ordusu ise Batum’a kadar olan bölgeyi almıştır. Ancak Ankara hükümeti Kars Antlaşması ile Batum'u Gürcistan’a garantörlük şartıyla bırakmak zorunda kalır. Akabinde Gürcistan, Sovyet işgaline uğrar ve sorun Sovyetler Birliği ve Türkiye arasında imzalanan yeni bir antlaşma ile kesin çözümle neticelendirilir.[16]

1920’de, Doktor Abidin Bey (Atak), Esat Bey (Özoğuz), İbrahim Şevki Bey, Necati Bey (Memişoğlu), Osman Bey (Özgen) ve Ziya Hurşit Bey, Lazistan milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne katıldılar.

1921 yılında Lazistan Sancağı'nın büyük bölümü Türkiye, küçük bölümü Gürcistan sınırları içinde kaldı. Gürcistan sınırı içinde kalan topraklar (Acaristan), halk oylaması sonucu Gürcistan'a bağlanmıştır. Buna karşın Lazistan, Trabzon vilayetinin sancağı oldu. 1925’te Lazistan Sancağının yerine Rize ili kuruldu.

Cumhuriyet döneminde, Kürdistan gibi, diğer bütün etnik takılarla oluşturulan yerel adlarla birlikte "Lazistan" da resmi kullanımdan kaldırıldı ve söz konusu bölge coğrafi yön isimleriyle adlandırılmaya başlandı.[17]

Lazlarin nüfusu hic iki milyonu bulmamis.Enfazla 1,5 milyona cikabilmis.

Tohumlar avare ,tarlalar kirac olsa gerek:-)))).

Lazlarin tarihi cok eski olmasi yaninda,hep güdük kalmislar komsulari gibi.

Dilleri Gürcüceyle kardestir.

Karadenizlilere Laz derler ama gercekle bir ilgisi yoktur.

Örneyin biz türkmeniz.

tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
kımse yanlıs anlamasın ben ınternette bır haberde okumustum kendını laz olarak ıfade eden sadece 80 bın kısı varmıs

yanı o kulturu yasıyan o dılı konusan 80bın kısı

yazık ya

Türkiye'de o kadar laz var aslında tahmin edildiği kadar çok değil.

Lazlarin nüfusu hic iki milyonu bulmamis.Enfazla 1,5 milyona cikabilmis.

Tohumlar avare ,tarlalar kirac olsa gerek:-)))).

Lazların nufusu ne zaman o kadara çıkabilmiş ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lazlar dili olan ayrı bir ırk olmakla beraber Türkiye'yi seven genelde eğitim oranı yüksek ve girişken kişilerdir.

Volkan Konak ,Kazım koyuncu ve birçok şarkıcı zaten Lazca şarkılar söylüyordu.Kemençeler zaten lazca söylüyordu ortaya yeni birşey çıkmış ve despot bir Türkiye varmış havası yaratılmasın.

Kemençe lazların çalgısı değildir.

Karadeniz kemençe klasik kemençeden farklıdır.Ve karadenize aittir.

Lazlarin nüfusu hic iki milyonu bulmamis.Enfazla 1,5 milyona cikabilmis.

Tohumlar avare ,tarlalar kirac olsa gerek:-)))).

Bu rakam çok abartılıdır.Genelde karadeniz sahil halkına Laz denmesinden yanlış hesaplanmış olabilir.Ben lazım diyenlerin çoğu da Lazca bilmemektedir.

Tüm etnik grupların dillerini özgürce kullanması Türkçe'nin önemini ve güzelliğini daha çok ortaya çıkaracaktır.Dillerde Türkiye'nin güzelliği ve zenginliğidir.

Bir karadenizli olarak tüm lazlara burdan sevgiler:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Lazların nufusu büyük şehirlerle beraber 200-300 bin kadardır. Alttan alta küçükten bir baskı yapılmıştır ama onlar çok fazla üstelememişlerdir. genellikle evlerinde konuşurlar . İlçe merkezlerinde bile kendi aralarında türkçe konuşurlar . Coğrafi olarak verirsek rizenin pazar ilçesinden başlayarak hopada son bulur .

Kültür dergileri çıkarmışlardır. Hem kendi içinden tepkiler hemde diğer faktörlerden dolayı kapatılmıştır. (ogni)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...