Jump to content

Kadın,Metalaştırılması ve Sosyalizm'de Cinsellik Yaklaşımı


Recommended Posts

Kadını meta göre bir de İslam ve kaynağı Kuran vardır:)

3/14 Züyyine lin nasi hubbüş şehevati minen nisai vel benıne vel kanatıyril mükantarati minez zehebi vel fiddati vel haylil müsevvemeti vel en'ami vel hars* zalike metaul hayatid dünya* vallahü ındehu husnül meab

3/14 Kadınlara, oğullara, altın ve gümüşten oluşturulmuş yığınlara, salma atlara, davarlara ve ekinlere tutkunlukların sevgisi, insanlar için süslenip püslenmiştir.Tüm bunlar dünya hayatının metasıdır.Allah'a gelince, varılacak yerin en güzeli onun yanındadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 137
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

2) Bak kadının metalaştırılması konusunda üç husus var benim gözümde.

Birgün derste leman okuyorum, prof. anfiye sordu ; kadın mal mıdır metamıdır, yoksa kapitalmidir....anfide ses yok.....

sonra düşündük ki her sistemde bir sıfatlandırması mevcut, gerek kapitalizm gerekse sosyalizm denen Marksizm.

tarihinde Tanrisalbicak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
[b,Tom sana göre bu tip şeyler ahlaksızlık peki sen karına ne olarak bakıyorsun tamam hanım sen metasın uzaklaş yanımdanmı diyorsun [/b]

Yaman olay aile olayina ,hanim olayina gelice cevap vermek ihtiyacinda bulundum.

Benim kendi hanimima meta olarak bakmam mümkünmü?Hanimima sen metasin git nasil derim?

Olurmu öyle sey.Kadini meta olarak görürsek o zaman senin ,benim annemde mi meta olcak?

Bir kere hala olayi anlamamissin.Gönderdiginiz resimlerdeki hür iradesiyle foto cekilmis kadinlar,topluma kendi fiziklerini metalastirmislar.Tamamen kendilerini bir esya gibi sunmuslar.

Evliliklerde bir sagi vardir,sadakat vardir,sevgi vardir.Kari koca kendilerine metalasirlar,topluma degil.

Bu inceligi anlamaliyiz.

Bir yazimda Türkiyedeki hayat kadinlarinin ,30.000 kadar,"Hayat Kadini sertifikasi"almak icin sirada bekledigini yazmistim.

Basligi hatirlayamiyorum.Neyse,gecim sikintisi,hergecen gün dahada zorlasan hayat sartlari artik insanlari her türlü yola sevketmis durumda.Hergecen gün fuhus,uyusturucu,hirsizlik,mafyacilik cogaliyor.Neden?

Bizim bakis acimizda "kadin"bir degerdir.Kadinin isci sinifi hareketinde cok önemliu rolü olmustur.Roza lüxemburg gibi mesela.

Kadinin metalasmasi,islamda ,fasizmde cok belirgindir.Cünkü kadin kumar gibi,uyusturucu gibi para kazandiri onlara.

O yüzden Aile yapisindaki kadinin metalasmasiyla,toplum icindeki metalastirilan kadin arasindaki farki anlayalim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Birgün derste leman okuyorum, prof. anfiye sordu ; kadın mal mıdır metamıdır, yoksa kapitalmidir....anfide ses yok.....

sonra düşündük ki her sistemde bir sıfatlandırması mevcut, gerek kapitalizm gerekse sosyalizm denen Marksizm.

Ben cevabını vereyim Kadın Kadın dır.Kadın kendi kimliğini ortaya koymadığı müddetçe her sistemde ezilir.Kapitalizmin yaptığı kadının içinde bulunduğu durumu kullanmaktan başka birşey değildir.Kadınlar sosyalist bir devrimle varolan baskıdan kurtulacaklarını beklerlerse daha çok beklerler.Kapitalizmden öncede erkeğin boyunduruğu altındaydılar kapitalizmden sonrada erkeğin boyunduruğu altında kalmaya devam edecekler.Ne zamanki kendi kimlikleri hakkında insiyatif almaya başlarlar o zaman özgürleşmeye başlamışlar demektir.Kadın yalnızca kapitalist ilişkiler içinde sömürülmez.Kapitalist kadınlarda emekçi kadınlarla aynı sömürüyle karşı karşıyadırlar.Aslında sadece kadın değil erkek olmayan tüm toplumsal sınıflar aynı konumdadırlar.Kadınlar ve eşcinseller kendi devrimlerini kendileri yapmak zorundadırlar.

Dünyayı özgürleştirecek güç anti-patriyarkalın kollarındadır.

tarihinde marcos tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
İkinizin de bir gram beyni varsa en adi burjuva olayım! Hayır madem kafanız çalışmıyor neden ısrarla yazı yazıyorsunuz? Sus otur kardeşim! Birine, önemli olanın çıplaklık değil bakış açısı olduğunu ve bakış açımızı belirleyenin de yetiştiğimiz çevre olduğunu anlatarak karşı tarafın iradesini ve kişiliğini yok saymadan cinselliği düşünmek gerektiğini belirtiyorum ama o, ''sadece çocuk yapmak için mi sevişeceğiz, zevk almayacak mıyız yani'' gibisinden laflar edip çarpıtmanın kralını yapıyor. Öbürü ise, ''işi kadın bacağına bakmak günah mıdır'a getirdiğimizi'' iddia edecek kadar uçmuş. Şimdi ikiniz için de şıp oturan bir sıfat kullanacağım ama ceza alırım diye çekindiğim için sabrediyorum. Biraz daha saçmalayıp kafamı bozun, iyice gözüm kararsın, belki o zaman söylerim.

Marks uretim araclarindaki ortak paylasimdan soz ediyor...

Bunu duyan burjuvalar hemen su parlak fikirle cevap veriyorlar : Komunistler kadinlari ortak kullanalim diyorlar.

Marks cevap veriyor : Burjuvazinin boyle dusunmesi cok dogal cunku kadini da bir meta olarak kapitalizm.

Freddie ile diger arkadaslarin (kapitalizmi savunan arkadaslarin) arasinda ki diyalog bana bunu hatirlatti.:)

Bu arada Freddie,yazilarini cok begenerek takip ediyorum.Verdigin bilgilerden dolayi da tesekkur ediyorum.

Saygilarimla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nedense bu konuda genelde yazanlar biz erkekler heralde kadınlar bulundukları konumdan pek rahatsız değiller.Ateist forumda kadınların daha çok olması gerekmezmi hani din onları eziyordu.Yada biz bir hata yapıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

QUOTE(Freddie @ Feb 3 2009, 02:13 AM)

İkinizin de bir gram beyni varsa en adi burjuva olayım! Hayır madem kafanız çalışmıyor neden ısrarla yazı yazıyorsunuz? Sus otur kardeşim! Birine, önemli olanın çıplaklık değil bakış açısı olduğunu ve bakış açımızı belirleyenin de yetiştiğimiz çevre olduğunu anlatarak karşı tarafın iradesini ve kişiliğini yok saymadan cinselliği düşünmek gerektiğini belirtiyorum ama o, ''sadece çocuk yapmak için mi sevişeceğiz, zevk almayacak mıyız yani'' gibisinden laflar edip çarpıtmanın kralını yapıyor. Öbürü ise, ''işi kadın bacağına bakmak günah mıdır'a getirdiğimizi'' iddia edecek kadar uçmuş. Şimdi ikiniz için de şıp oturan bir sıfat kullanacağım ama ceza alırım diye çekindiğim için sabrediyorum. Biraz daha saçmalayıp kafamı bozun, iyice gözüm kararsın, belki o zaman söylerim.

Marks uretim araclarindaki ortak paylasimdan soz ediyor...

Bunu duyan burjuvalar hemen su parlak fikirle cevap veriyorlar : Komunistler kadinlari ortak kullanalim diyorlar.

Marks cevap veriyor : Burjuvazinin boyle dusunmesi cok dogal cunku kadini da bir meta olarak gorur kapitalizm.

Freddie ile diger arkadaslarin (kapitalizmi savunan arkadaslarin) arasinda ki diyalog bana bunu hatirlatti.

Bu arada Freddie,yazilarini cok begenerek takip ediyorum.Verdigin bilgilerden dolayi da tesekkur ediyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

''Sovyet iktidarı, Avrupa'nın en geri ülkelerinden birinde, iki yıl içinde, kadının kurtuluşu için, 'kuvvetli' cinsi ile eşitleştirilmesi için, bütün dünyadaki ileri, aydın, 'demokratik' cumhuriyetlerin topunun 130 yılda yaptıklarından daha çok şey yaptı.'' (Kadın ve Aile; MARKS, ENGELS, LENİN; Sol Yayınları, Haziran 1975, 1.baskı, s. 236)

''Erkeklerin ve kadınların alışkanlıklarına, adetlerine ve ön yargılarına karşı mücadele etmek zorundayız -diyor genç Nikaragua devriminin önderlerinden Thomas BORGE ve erkeklere yol gösteriyor- hepimiz, evlerimizde, kendimizi kadınların yoldaşları haline, kadınların öğretmeni ve onların öğrencisi haline dönüştürmeliyiz, dönüştürmek zorundayız. Onlarla siyasi eğitimi paylaşmalı, mümkün olan her yolla ev işlerini paylaşmalıyız, çocuk sevgisi ve bakımını, devrim sevgisi ve savunusunu paylaşmalıyız (...) Onların yadsınmaz erdemlerini, her sınavdaki cesaretlerini, direngenliklerini ve yiğitliklerini, ülkenin savunulmasında göstermiş oldukları ve göstermeye devam ettikleri bu özelliklerini teslim etmeliyiz.'' (Sandinist Halk Devrimi, s.26-27)

LENİN 1920 yılında ''Uluslararası Kadın Günü'' başlıklı Pravda'daki yazısında:

''(Kadınların) toplumsal bakımdan üretici çalışmaya katılmalarının, ev içi köleliğinden kurtarılmalarının, mutfağın ve çocuk odasının sonsuz sıkıcılığına olan aptallaştırıcı ve aşağılayıcı bağımlılıklarının kırılmasının önemine işaret ediyor. 'İşte başlıca görev' diyor.'' (Aktaran J.MİTCHELL, A.OAKLEY, Kadın ve Eşitlik s.129)

''Her mutfak kadını, devleti idare etmesini öğrenmelidir.''

''Bu aşk özgürlüğü -diyor LENİN- ne yenidir, ne de komünistçedir... Komünizm keşişler getirmemelidir, tersine, yaşam sevinci, yaşam gücü, gerçekleşmiş aşk yaşamı getirmelidir. Oysa (...) cinsel azgınlık, yaşam sevinci ve yaşam gücü vermiyor, yalnızca onları azaltıyor.'' (''LENİN'le Anılar'' Clara ZETKİN, Kadın ve Aile, s.257)

ENGELS, aşkın üzerine kurulacak evliliği ''zorunluluk krallığından özgürlük krallığına'' geçiş olarak niteliyor

''Komünist düzen, kadınların ortaklaşılmasını getirmez, tersine, daha çok ortadan kaldırır.'' (''Komünizmin ilkeleri'' ''Komünist Manifesto'nun Doğuşu'', Sol Yayınları, Ankara 1976, s. 216)

ENGELS bu sözlerini Manifesto'da şöyle tamamlıyor:

''...Tüm burjuvazi, siz komünistler kadınlarda ortak mülkiyeti getireceksiniz diye koro halinde bağırışıyor.

''Burjuva için karısı üretim aracından başka bir şey değildir. Üretim araçlarının ortaklaşa kullanılacağını duymuştur ya, bundan doğal olarak, kadınların da sosyalleşmeye (paylaşılmaya -bn-) tabi tutulacağı sonucunu çıkarmıştır.

(......)

''Proleterlerin karılarını ve kızlarını el altında bulundurmakla yetinmeyen burjuvalarımız, eğer resmi fuhuş kurumundan yararlanmalarının sözünü etmezsek birbirlerinin karılarını ayartmaktan büyük zevk duyarlar.

''Burjuva evliliği, gerçekte, evli kadınlarda ortaklık sistemidir; (...) Bugünkü üretim düzeninin ortadan kaldırılmasıyla, bundan doğan, kadında ortaklık, yani resmi ve gayri resmi fuhuş da zorunlu olarak kendiliğinden ortadan kalkacaktır.'' (Komünist Manifesto, Bilim ve Sosyalizm Yayınları, Mart 1976, s. 48-49)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önce kadının ne olduğunu ve konumunun nasıl belirlendiğini yazalım

Kadın bir erkekle yapılmış özel bir sözleşme çerçevesinde emeğine karşılıksız olarak el konulan bireylerin oluşturduğu toplumsal sınıfdır ve kapitalist üretim ilişkilerinden bağımsız olarak patriyarkal üretim ilişkisine tabidir,dolaysıyla bu ilkişki üzerinden sömürülmektedir.Patriyarka sadece kadını sömürmektedir ve her kadın patriyarkal sömürü düzenine tabidir.Aynı şeklde patriyarka erkeği sürekli olarak sadece erkek olması sebebiyle kadına karşı avantaşlı konuma geçirmekte ve bireysel tercihlerden bağımsız olarak her erkeği bu sömürü düzenine dahil etmektedir.Dolaysyla kadın ve erkek çıkarları patriyarkal sisitem sürdükçe uzlaştırılmayacak iki tıplumsal gruptur,yani iki ayrı sınıftır.

Burdan yola çıkarsak sosyalist bir devrimde kadın nasıl özgürleşmiş olacaktır.Kapitalizm ortadan kalktı ya patriyarkal sistem acaba o ortadan kalktımı eğer sosyalist (erkek)bireylerin bilinçaltında bu sistem varlığını devam ettiriyorsa kadının özgürleşmesi olmayacaktır.Kadınların özgürleşmesi daha çok onların ne istediği nasıl anlaşılmak istendikleri nasıl bir konumda olmak istediklerini belirtip bu durum için mücadele etmeleri ile mümkündür.

http://www.anarkismo.net/article/4988

bu link konuyla ilgilenenlere özelde kadınlara

tarihinde marcos tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Nedense bu konuda genelde yazanlar biz erkekler heralde kadınlar bulundukları konumdan pek rahatsız değiller.Ateist forumda kadınların daha çok olması gerekmezmi hani din onları eziyordu.Yada biz bir hata yapıyoruz.

Güzel bir tesbit.

Ateistforum'da çok kadın var ama böyle bir başlık ilgilerini çekmemiş olmalı.

Kadını örten de , açan da, haklarını arayan da maalesef erkekler oluyor. Bu başlıkta da buna benzer bir durum var.

Kadınlar harekete geçmenin zorlu sonuçlarıyla karşılaşmaktansalar özgür olmayan ama tehlikesiz-güvenli yaşamı daha çok benimsiyor gibi gözüküyorlar.

Acı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her altı dakikada bir kişi tecavüze uğruyor

İnisiyatif yayınladığı açıklamada "Görmezden gelinen taciz ve tecavüz suçunun çok sık gerçekleşmediği, tecavüzcülerin cinsel olarak uyarılıp kendine hâkim olamamış günahkâr, akıl hastası ve aylaklar olduğu sanılıyor" diyor.

İnisiyatifin verdiği bilgiler şöyle:

Her altı dakikada bir kişi tecavüze uğruyor.

Her dört kadından biri hayatı boyunca en az bir defa tecavüze ya da cinsel istismara maruz kalıyor.

Her altı erkekten biri 18 yaşından önce cinsel tacize maruz kalıyor. Tecavüzcülerin yüzde 99'u erkek.

Tecavüzcülerin yüzde 30'u evli ve düzenli bir cinsel yaşantıya sahip. Ve hemen hemen tamamı toplum içerisinde saygın bir yere sahip, meslek sahibi insanlar.

Tecavüze uğrayan her beş kadından dördü saldırganı tanıyor. Tecavüzlerin yüzde 50'si planlı. Tecavüz olaylarının yüzde 33'ü mağdurun evinde, yüzde 50'si bir meskende gerçekleşiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
LENİN 1920 yılında ''Uluslararası Kadın Günü'' başlıklı Pravda'daki yazısında:

''(Kadınların) toplumsal bakımdan üretici çalışmaya katılmalarının, ev içi köleliğinden kurtarılmalarının, mutfağın ve çocuk odasının sonsuz sıkıcılığına olan aptallaştırıcı ve aşağılayıcı bağımlılıklarının kırılmasının önemine işaret ediyor. 'İşte başlıca görev' diyor.'' (Aktaran J.MİTCHELL, A.OAKLEY, Kadın ve Eşitlik s.129)

Bunun için Sosyalizme gerek yok,çevrenize bakın kapitalizm bunu çoktan sağladı ama hala bazı aklıevveller kadınları kurtaracak,üstelik sanki 1920 de yaşıyoruz??

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bunun için Sosyalizme gerek yok,çevrenize bakın kapitalizm bunu çoktan sağladı ama hala bazı aklıevveller kadınları kurtaracak,üstelik sanki 1920 de yaşıyoruz??

20 kadından birine saglayabilmisse aferim kapitalizme. hem müslüman nüfüsa da müthiş söz geçirirler tabi; zaten kapitalizmin derdi de kadını kurtarmaktır aslında, bilmez miyiz

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 kadından birine saglayabilmisse aferim kapitalizme. hem müslüman nüfüsa da müthiş söz geçirirler tabi; zaten kapitalizmin derdi de kadını kurtarmaktır aslında, bilmez miyiz

Kapitalizm içinde kadın hem ekonomik hem sosyal anlamda özgür olabilir,kapitalizm buna engel değildir,muhalefete edeceğiz diye abuk subuk cevaplar yazmayınız,ülkeler gelişmemişse kapitalizmini geliştirsin,islam ayrı konu reform yapılmazsa kapitalizmde sosyalizm de aynı kapıya çıkar.

Zaman göstermiştir ki,sadece sosyalizmde çözülebileceği öngörülen bir çok husus kapitalizmde kendiliğinden çözüm bulmuştur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kapitalizm içinde kadın hem ekonomik hem sosyal anlamda özgür olabilir,kapitalizm buna engel değildir

kapitalizm herkezin özgürlüğe engeldir, çünkü kapitalizmin varlık nedeni bireyi özgürleştirmek değil, sermayeyi muhafaza etmektir.

ancak eğer kar sağlıyorsa kadının özgürlüğü savunulur, gider yaratıyor ise savunulmaz.

kar amacı güdülmeden bir adım atılamaz. anlayacagın, kapitalizm sürecinde özgürlük koşullu, şartlıdır;

böyle bir özgürlük, özgürlük olamayacağı için de, yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
kapitalizm herkezin özgürlüğe engeldir, çünkü kapitalizmin varlık nedeni bireyi özgürleştirmek değil, sermayeyi muhafaza etmektir.

ancak eğer kar sağlıyorsa kadının özgürlüğü savunulur, gider yaratıyor ise savunulmaz.

kar amacı güdülmeden bir adım atılamaz. anlayacagın, kapitalizm sürecinde özgürlük koşullu, şartlıdır;

böyle bir özgürlük, özgürlük olamayacağı için de, yoktur.

Boş laflar da inat etme.

Bugün Avrupa ülkelerinde kadınlar çalışır,okur,patron olur,mudur olur,istediği gibi yaşar kimsenin malı veya metası değildir.

Hiç bir şey bilmiyorsan kadınların başbakan olmalarına bak hem de Türkiye de bile,ben sosyalist ülkelerde kadın başbakan hatırlamıyorum,başka kadınlar hatırlıyorum o ayrı mevzu.

Gelişmemiş ülkelerin sorunu gelişmemişliktir,bahsedilen konuda bunu sosyalizmle çözmeye çalışacağına kapitalizm dahilinde de çözebilirsin bu kadar basit.

Bunun neyine itiraz edersin anlamam.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Gelişmemiş ülkelerin sorunu gelişmemişliktir

Gelişmemişliği muhafaza eden kapitalizmdir.

Eşitsizlik üzerine kurulu olduğu için, eşitsizliğin muhafazasıdır.

Avrupada kadının cinsel obje olması kar sağlamıyorsa (ki duyan da gercekten kar sağlamıyor sanır; yoksa amsterdam türkiyeye felan mı geldi?), cinsel obje olarak kullanılmazlar, dünyanın geri kalanında kar sağlıyor ise, kullanılırlar.

Kar mücadelesinin sonuçları sadece avrupada değil.

Kar mücadelesi afrikada da, latin amerikada da, ortadoguda da, asyada da sürüyor.

Zamanla bu tablonun "düzelmesini" beklemek, ancak sözde gelişmişliğin yer değiştirmesiyle sonuçlanıyor; eşitsizlik değişmiyor, çünkü sistem tarafından yaratılıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Almanya da yaşıyorsan Angela Merkel'in kadın olduğunu hatırlatırım,bu mu meta olmak????

Keza Theatcher,keza Tansu ve diğerleri.

var mı Sosyalizmde böyle örnekler.

İsşam da kadına değer verir,sallamaya devam !!

Link to post
Sitelerde Paylaş
''Sovyet iktidarı, Avrupa'nın en geri ülkelerinden birinde, iki yıl içinde, kadının kurtuluşu için, 'kuvvetli' cinsi ile eşitleştirilmesi için, bütün dünyadaki ileri, aydın, 'demokratik' cumhuriyetlerin topunun 130 yılda yaptıklarından daha çok şey yaptı.'' (Kadın ve Aile; MARKS, ENGELS, LENİN; Sol Yayınları, Haziran 1975, 1.baskı, s. 236)

''Erkeklerin ve kadınların alışkanlıklarına, adetlerine ve ön yargılarına karşı mücadele etmek zorundayız -diyor genç Nikaragua devriminin önderlerinden Thomas BORGE ve erkeklere yol gösteriyor- hepimiz, evlerimizde, kendimizi kadınların yoldaşları haline, kadınların öğretmeni ve onların öğrencisi haline dönüştürmeliyiz, dönüştürmek zorundayız. Onlarla siyasi eğitimi paylaşmalı, mümkün olan her yolla ev işlerini paylaşmalıyız, çocuk sevgisi ve bakımını, devrim sevgisi ve savunusunu paylaşmalıyız (...) Onların yadsınmaz erdemlerini, her sınavdaki cesaretlerini, direngenliklerini ve yiğitliklerini, ülkenin savunulmasında göstermiş oldukları ve göstermeye devam ettikleri bu özelliklerini teslim etmeliyiz.'' (Sandinist Halk Devrimi, s.26-27)

LENİN 1920 yılında ''Uluslararası Kadın Günü'' başlıklı Pravda'daki yazısında:

''(Kadınların) toplumsal bakımdan üretici çalışmaya katılmalarının, ev içi köleliğinden kurtarılmalarının, mutfağın ve çocuk odasının sonsuz sıkıcılığına olan aptallaştırıcı ve aşağılayıcı bağımlılıklarının kırılmasının önemine işaret ediyor. 'İşte başlıca görev' diyor.'' (Aktaran J.MİTCHELL, A.OAKLEY, Kadın ve Eşitlik s.129)

''Her mutfak kadını, devleti idare etmesini öğrenmelidir.''

''Bu aşk özgürlüğü -diyor LENİN- ne yenidir, ne de komünistçedir... Komünizm keşişler getirmemelidir, tersine, yaşam sevinci, yaşam gücü, gerçekleşmiş aşk yaşamı getirmelidir. Oysa (...) cinsel azgınlık, yaşam sevinci ve yaşam gücü vermiyor, yalnızca onları azaltıyor.'' (''LENİN'le Anılar'' Clara ZETKİN, Kadın ve Aile, s.257)

ENGELS, aşkın üzerine kurulacak evliliği ''zorunluluk krallığından özgürlük krallığına'' geçiş olarak niteliyor

''Komünist düzen, kadınların ortaklaşılmasını getirmez, tersine, daha çok ortadan kaldırır.'' (''Komünizmin ilkeleri'' ''Komünist Manifesto'nun Doğuşu'', Sol Yayınları, Ankara 1976, s. 216)

ENGELS bu sözlerini Manifesto'da şöyle tamamlıyor:

''...Tüm burjuvazi, siz komünistler kadınlarda ortak mülkiyeti getireceksiniz diye koro halinde bağırışıyor.

''Burjuva için karısı üretim aracından başka bir şey değildir. Üretim araçlarının ortaklaşa kullanılacağını duymuştur ya, bundan doğal olarak, kadınların da sosyalleşmeye (paylaşılmaya -bn-) tabi tutulacağı sonucunu çıkarmıştır.

(......)

''Proleterlerin karılarını ve kızlarını el altında bulundurmakla yetinmeyen burjuvalarımız, eğer resmi fuhuş kurumundan yararlanmalarının sözünü etmezsek birbirlerinin karılarını ayartmaktan büyük zevk duyarlar.

''Burjuva evliliği, gerçekte, evli kadınlarda ortaklık sistemidir; (...) Bugünkü üretim düzeninin ortadan kaldırılmasıyla, bundan doğan, kadında ortaklık, yani resmi ve gayri resmi fuhuş da zorunlu olarak kendiliğinden ortadan kalkacaktır.'' (Komünist Manifesto, Bilim ve Sosyalizm Yayınları, Mart 1976, s. 48-49)

Burada Tayyip Erdoğan'dan alıntılar yaparak, Türkiye'nin nasıl da 'çağ atladığını' bizlere anlatmaya çalışacak bir AKP'liden farkı yok şu yaptığının. Nikaragua'da bugün kadının durumu ne, ilahi ya, Nikaragua'dan, sanki kadın haklarında en ileri ülkelerden biriymiş gibi alıntı yapılıyor :D

Ha bir de, aşk özgürlüğünü cinsel azgınlık olarak gören Lenin'in -yukarıda alıntısı var-, ne kadar kadın hakları savunucusu olabileceği de tartışılır, özgür cinsellik karşıtlarını Emma Goldman okumaya davet ediyorum :)

Marx da amma bilim adamıymış hani, 'burjuvalar karılarını düdükler', 'ellerinden gelse proleter karılarını da düdükler' şeklindeki yargılar, son derece tarafsız, makul ve hakaretvari olmayan, aklıselim bir dille yapılmış sosyolojik açıklamalardır :D

İslamcılar da, orduda subayların karılarını düdüklediği ya da Atatürk'ün gay olduğu şeklinde yorumlarla Kemalizm'e ve TSK'ya bok atıyor; ne farkınız var?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...