Jump to content

İslam Ahlakı


Recommended Posts

Mesaj: #1İSLAM AHLAKI

İslâm Dini kadar güzel ahlaka önem veren bir başka din veya düşünce sistemi göstermek mümkün değildir. Öyleki Peygamber Efendimiz "İslâm, güzel ahlâktır" buyurmuştur. Hz. Peygamberin güzel ahlâka teşvik eden bir çok güzel sözü vardır.

"Mü’minlerin îmanca en kamil olanı, ahlâkI en güzel olanıdır" "İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde bana en yakın olanlarınız, ahlaki en güzel olanlarınızdır" hadisleri bunlardan sadece ikisidir. Kur’an-ı Kerim’de adalet, ahde vefa, affetme, alçak gönüllülük, ana-babaya itaat, sevgi, kardeşlik, barış, güvenirlilik, doğruluk, birlik, beraberlik, iyilik, ihsan, iffet, cömertlik, merhamet, müsamaha, tatlı dilli olma, güler yüzlülük, temiz kalplilik gibi güzel ahlâki hasletlere teşvik eden ve zulüm, haksizlik, riya, haset, gıybet, çirkin sözlülük, asık suratlılık, cimrilik, bencillik, kıskançlık, kibir, kin, kötü zan, israf, bozgunculuk... gibi kötü hasletlerden nehyeden pek çok âyetin yer alması, Kur’an’da ahlaka ne kadar önem verildiğinin bir göstergesidir.

Peygamber Efendimizin güzel ahlaka teşvik eden ve kötü hasletlerden nehyeden hadisleri ise neredeyse bir kitap oluşturacak kadardır. O sadece bu sözleri söylemekle kalmamış, güzel ahlaki bizzat yasayarak insanlara örnek olmuş ve öğretmiştir.

Bu yüzden O’nun ahlaki, İslâm ahlakinin en güzel tatbikatını oluşturmaktadır. İste bu sebeple burada peygamberimiz Hz. Muhammed’in güzel ahlakından az da olsa sözetmek istiyoruz(*). Çünkü O gerçekten en güzel örnektir:

Peygamber Efendimiz güler yüzlü, nazik tabiatlı, ince ve hassas ruhlu idi. Kati yürekli, sert ve kırıcı değildi. Ağzından sert ve kaba hiçbir söz çıkmazdı. Başkalarını tenkit etmez, kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı. Yanlış ve hoşlanmadığı bir davranış görürse "içinizden bazı kimseler, söyle söyle yapıyorlar..." Şeklinde, bu davranışları yapanların kim olduklarını belli etmeden ve hiç kimseyi kırmadan yanlışı ve hataları düzeltirdi. Kimsenin sözünü kesmez, konuşması bitinceye kadar dinlerdi. Tartışmayı sevmez, sözügereğinden çok uzatmazdı. Kendini ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olmaz, kimsenin gizli hallerini araştırmazdı. Allah’a hürmetsizlik olmadıkça, sahsına yapılan kötülükleri, ne kadar büyük olursa olsun, bağışlar, eline imkan geçince öç almayı düşünmezdi.

Son derece iffet ve haya sahibiydi. Bütün insanları eşit tutar, zengin fakir, efendi-köle, büyük-küçük ayrımı yapmazdı. Her bakımdan kendisine güvenilirdi. Verdiği sözü mutlaka zamanında yerine getirirdi. Dürüstlükten ayrıldığı, saka bile olsa yalan söylediği hiç görülmemiştir. Bu yüzden O’na henüz peygamberlik verilmeden önce "Muhammed’ül-Emin" denilmişti. Nitekim Peygamberliğini haber verdiği zaman, iman etmeyenler bile O’na "yalancı, yalan söylüyor" diyememiştir. En yakın akrabalarını safa tepesinde toplayıp onlari İslâm’a davet için, "Size su dağın arkasında düşman atlılarının bulunduğunu söylesem, bana inanırmısınız?" dediği zaman: "Hepimiz inanırız. Çünkü sen yalan söylemezsin" diye cevap vermişlerdi. Kendisi böyle olduğu gibi, herkesin dürüst olmasını isterdi. "Doğruluktan ayrılmayınız, çünkü doğruluk, iyilik ve hayra götürür. İyilik ve hayır da, kişiyi Cennete ulaştırır. Kişi doğru söyleyip doğruluğu aradıkça, Allah katında sıddıklar zümresine yazılır. Yalan sözden ve yalancılıktan sakınınız; Çünkü yalan insani kötülüğe sevkeder. Kötülük de kişiyi Cehennem’e götürür. İnsan yalan söylemeğe ve yalan aramağa devam ede ede, Allah katında nihayet yalancılardan yazılır" buyurmuştur.

Rasûlüllah (s.a.v.) insanların en cömerdi ve en kerimiydi. Eline gecen her şeyi muhtaçlara dağıtır, kimseyi eli boş çevirmezdi. (*)

Peygamberimizin ahlakini özetleyen bu kısım. Kısmî tasarruflarla İrfan YÜCEL’in "Peygamberimizin Hayati" adli eserinden iktibas edilmiştir. Son derece mütevâzı ve alçak gönüllü idi. Bir topluluğa geldiğinde, kendisi için ayağa kalkılmasını istemez, nereyi bos bulursa, oraya otururdu. Arkadaşları arasında otururken ayaklarını uzatmazdı. Arkadaşları her işini yapmayı kendileri için şeref ve cana minnet saydıkları halde, bütün islerini kendi görür, ev islerinde hanımlarına yardim ederdi. Methedilmesini ve aşırı hürmet gösterilmesini istemezdi. Fakir kimselerle düşüp kalkmaktan, yoksulların, dulların, kimsesizlerin islerini görmekten zevk alırdı. Bulduğunu yer, bulduğunu giyer, hiç bir şeyi beğenmemezlik etmezdi. Yiyecek bir şey bulamayınca, aç yattığı da olurdu.

Bütün islerini tam bir düzen ve nizam içinde yapardı. Namaz ve ibadet vakitleri, uyku ve istirahat için ayırdığı saatler, misafir ve ziyaretçilerini kabul edeceği hep belliydi. Vaktini boşa geçirmez, her ânini faydalı bir isle değerlendirirdi. "İnsanların çoğu, iki nimetin kıymetini takdirde aldanmışlardır: "Sıhhat ve boş vakit", buyurmuştur.

İnsanı en yakından tanıyan, onun iç yüzünü ve bütün gizli hallerini en iyi bilen, şüphe yok ki eşidir. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) ilk vahiyden sonra gördüklerini anlattığı zaman eşi Hz. Hatice:

"Allah’a yemin ederim ki, Cenâb-ı Hak hiç bir vakit seni utandırmaz. Çünkü sen akrabanı gözetirsin, işini görmekten aciz kimselerin ağırlıklarını yüklenirsin, fakire verir, kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın. Müsafiri ağırlarsın, Hak yolunda herkese yardım edersin..." diyerek O’nun peygamberliğini hemen kabul etmiş, en küçük tereddüt göstermemiştir.

Çocukluğundan itibaren Medine’de 10 yıl hizmetinde bulunan Hz. Enes: "Rasûlüllah (s.a.v)’e 10 yıl hizmet ettim. Bir kere bile canı sıkılıp, öf, niçin böyle yaptın, neden şunu yapmadın, diye beni azarlamadı" demiştir.

Peygamber Efendimizin bizzat yaşayarak, uygulayarak çizdiği bu ahlaki tablo, hiç şüphesiz İslâm ahlâki hakkında bir fikir vermektedir.

*Kendisi için istediğini başkası için de istemek, kendisi için arzulamadığını başkaları için de arzulamamak,

*Olduğu gibi görünmek ya da göründüğü gibi olmak,

*Küçüklere sevgi büyüklere saygı,

*Affetmek, hoşgörülü davranmak, başkalarının kusurlarını araştırmamak,

*Öfkeye hakim olmak,

*Sözünde durmak, ahde vefa göstermek,

*Doğruluk ve dürüstlükten zerrece taviz vermemek,

*Güvenilir olmak,

*Kibirden gururdan sakınmak mütevazî olmak,

*Cimrilikten, tamahtan uzak durmak,cömert olmak,

*Her hususta sabırlı olmak,

*Asla adaletten ayrılmamak,

*Maddi ve manevi temizliğe riayet etmek,

*Allah’ın kendisine verdiği sağlığına ve sıhhatine çok dikkat etmek,

*Boş vakitlerini hayırlı işlerde değerlendirmek,

Ve benzeri yüzlerce muazzam ahlâkî prensibe özenle yer veren İslâm ahlakını her yönüyle tanımak için bu konuyu geniş olarak inceleyen eserlere müracaat etmek gerekmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senaryo güzel yazilmis yazilmasinada, yönetmen ve aktör secimi yanlis.

Biliyorsunuzki bir filmi film yapan oyunculardır.Oyuncular kalitesiz olursa acemi olursa oscar ödülü alacak bir film bile çöpe gider.Yönetmen ve senaryo ne olursa olsun.Biraz düşünün.Aklınıza gelen herşeyi yazmadan önce lütfen

Link to post
Sitelerde Paylaş
Biliyorsunuzki bir filmi film yapan oyunculardır.Oyuncular kalitesiz olursa acemi olursa oscar ödülü alacak bir film bile çöpe gider.Yönetmen ve senaryo ne olursa olsun.Biraz düşünün.Aklınıza gelen herşeyi yazmadan önce lütfen

tam terside aynı doğruluğu taşır değil mi?

oyuncular ne kadar iyi niyetli, ne kadar kaliteli olursa olsun yönetman ve senaryo yanlış ise o film de bırakın oscarı altın ayı yı bile kazanamaz...

ama bu film her açıdan altın ahududu yu kazanır...

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
Biliyorsunuzki bir filmi film yapan oyunculardır.Oyuncular kalitesiz olursa acemi olursa oscar ödülü alacak bir film bile çöpe gider.Yönetmen ve senaryo ne olursa olsun.Biraz düşünün.Aklınıza gelen herşeyi yazmadan önce lütfen

Hayır,

Film çekmek bir yönetmen sanatıdır, asıl sen yazmadan önce elli kere düşün,

Çünkü bu sitedeki ateistler sen giderken karşı taraftan geliyodu ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hayır,

Film çekmek bir yönetmen sanatıdır, asıl sen yazmadan önce elli kere düşün,

Çünkü bu sitedeki ateistler sen giderken karşı taraftan geliyodu ;)

Ben bunu 30 yıldan beri düşünüyorum.Yönetmen sanatını eksiksiz bir şekilde ortaya koymuş.Ortada mükemmel bir senaryo var.Ancak bunu gerektiği gibi yerine getirecek oyuncular yok

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben bunu 30 yıldan beri düşünüyorum.Yönetmen sanatını eksiksiz bir şekilde ortaya koymuş.Ortada mükemmel bir senaryo var.Ancak bunu gerektiği gibi yerine getirecek oyuncular yok

Biz de 30 yıldır senin bu anlattığın masalları dinliyoruz..Bunlar hep güzel şeyler kabul ediyoruz..Ancak İslamiyette bunlar yok..

Kuranı okursan şiddet ve lanet var..İşkenceler var kol bacak kesme var..Kadınlara değer verilmez, yeri geldiğinde dövün der..

Daha ne saçmalıklar var ..Senin anlattıkların sadece göz boyamadan ibaret olan fasafiso..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güzel ahlaka bir örnek:

Fasıl: BENÎ KURAYZA SEFERİ

Konu: Müreysi' Gazâsı

Başlık: MÜREYSÎ' DENİLEN BENÎ MUSTALIK GAZÂSI VE BU SEFERİN VUKÛU TÂRİHİ VE SEBEBİ

Ravi (r.a.): Ebû Saîd-i Hudrî

Hadis: Rivâyete göre şöyle demiştir: Benî Mustalık gazâsında Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem ile berâber sefere çıkmıştık. Ve arab esirlerinden birçok kadın esirlere kavuşmuştuk. O günlerde kadınlara karşı arzumuz artmış ve bekârlık bize çok güç gelmişti. (Esir kadınlara yaklaşmak, fakat çocuk yapmamak için) azl etmeği de düşünüp azletmek istiyorduk. Ancak Resûlullah aramızda iken (bunun hükmünü) ona sormadan nasıl azlederiz? dedik de bu mes'eleyi Peygamber'den sorduk. Resûlullah: Bunu yapmamanızda bir beis yoktur. (Azil yapmamanız vâcib kılınmamıştır). Fakat Allah'ın ezelî ilminde kıyâmet gününe kadar vücud bulacak olan her zî-hayât, bu dünyâda her halde vücud bulacaktır! diye cevab verdi.

Kayıt No.: 1596

Buhari'den

Link to post
Sitelerde Paylaş
Haklısınız.Kitle tamamen yanlış çünkü sizleri seçmiş.

yanluış olduğunu düşünüyorsan niye yazıyorsun

islam ahlakıymış. sen kaç tane medeniyet millet toplum i

nceledin be adam kalkmış ahkam kesiyorsun

bak akhenaton a sor sana anlatsın türklerin müslüman olmadan önceki ahlakını . :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 9 years later...

Niye migren olunur ve daha çok kadınlarda migren gözlemlenmesinin sebebi nedir sorusuna islami cevap;
Kadınlar, kocası "gel cima edelim" dediğinde çağdaş kadınlar "başım ağrıyor şimdi olmaz" dedikleri için günümüzdeki kadınlar migren oluyorlar.

İşte bu zihniyet tübitak bilim teknik dergisini magazin dergisine dönüştürdü. Şimdi de tübitak bilim teknik dergisi niye satmıyor diye hayıflanıyorlar. Bilim teknik dergisi yakın bir sayısında, hadislerde geçen "Recep allah'ın ay'ıdır, Ramazan ümmetin ay'ıdır" ifadesini kapak konusu yaptığında, herhalde daha iyi anlarız nedenini. Siyasi getirisi var diye zihniyet kokuşmuşluğuna ses çıkarmamak, islam dünyasının ömrünü kısaltmaktadır bana göre. İslam dini müslüman toplumlara, kendilerini herşeye muktedir zannettirip, sefalet yaşatan bir din olduğu için ömrünün kısalması olumludur ama malesef ben de müslüman bir toplumda yaşadığım için islami olumsuzluklarla anbean karşı karşıyayım ve geleceğimin şeklinden kaygılıyım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...