Jump to content

Günlük yaşamda nasılız?


Recommended Posts

ne kadar ortak yönümüz warmış tewratı falan bilenler bir baksın belki aynı kabileden çıkarız :P

şaka bir yana ewde bütün gün kitap we internet yazıları okumayı bende sewerim ama kitaptan bu ara uzaklaştım

iddaa yı geçen sene derslerde hep yanımda tutardım

kaswetli hawalara bayılırım çocukluğun iskelede geçmiş olsada

çalışmayıda en çok kışıun sewerim sanırım insanlar az olduğu için o hawalarda

arkadaşlarımla buluşup sıkıcı şeyler yapmaktan zewk alıyorum

bende alkoliğim ayrıca zaten güzel bir başlıkta wardı ama rağbet görmedi

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 73
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Böyle bir hastalık var.. Bu hastalığa yakalananlar hiç bir iş yapmıyorlar. Kişisel bakımlarını bile yapmak istemiyorlar. Evleri pislik içinde. Durmaksızın yatar pozisyondalar. İçlerinden hiç bir şey yapmak gelmiyor. Televizyon falan da seyretmek istemiyorlar.

Valla "yaman" bu konuya bi dikkatini versin bakalım.. :rolleyes:

:D yok sevgili oğuz ben o kadar vahim durumda değilim.. gene arkadaşlarımla dışarı çıkabiliyorum.. haftasonları kurslarım var.. evimi temizliyorum vs.. yatar pozisyonda kalamıyorum.. uykuyu sevmiyorum.. ama bi miskinlik eğilimim var..

yaman :rolleyes: hmm bilmem ki zaman gösterecek herşeyi.. bi bakmışsın yemek işlerini ona satmışım ileride.. evde iş bölümü :rolleyes:

Link to post
Sitelerde Paylaş

küçük bir ilçede öğretmenim.

aslında öğrencilerimle beraber olmak çok güzel ama eskişehirden sonra buraya alışmak zor oldu. bazen buranın sakinliğinden, içine kapanıklığından kendimi ''adalara'' ''doktorlara'' (eskişehirliler bilir) bir atabilsem diyorum. burada herkesin tanıdığı bir kişi olmak yerine, oradaki herkesin içinde bir kişi olmak istiyorum yeniden, eh ama biliyorum ki artık öğrencilik bitti. ama yine de öğrencilikten kalma bazı şeyleri hala bırakamıyorum; gece uyuyamamak veya, düzensiz beslenme gibi. çok geç yatıp sabah erkenden kalkmak da çok zor oluyor.

iki tutkum var ki; kitap ve sinema. iyi ki internet varda ikisine de rahatça ulaşabiliyorum, çünkü burada ne bir sahaf ne bir sinema var.

bazen gitar çalarım öğrencilerime, hepsi pür dikkat izlerler, öyle hoşlarına gider ki, sen o an nasıl çalarsan çal onların gözünde ulaşılmazsındır artık. hatta çoğu gitar çalmayı öğrenmek istiyor.

yine de nerede olursam olayım sevdiğim işi yapabildiğim için mutluyum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ya ben nasılım gunluk yasamda evden cıkmam pek kısları cıktıgımda ya nargıle ıcerım ya arkadaslarla fıfa oynamaya gıderız

guzel bır fılm geldıyse ona gıderız

oyle takılırız

en son guz sancısına gıttım cok begendım sızde gıdın bence

Link to post
Sitelerde Paylaş

Etrafımdaki insanlar muhabbetimi sever ve beni davet ederler ama ben yalnız kalmayı herşeyden çok severim. Hayal dünyam geniştir, hayal kurmakla saatler geçirebilirim ve hiç sıkılmam. Antalya'dayken kitap okumak, tv seyretmek, sürekli olarak sinemaya gitmek, büyük alış veriş merkezlerini ve çarşıyı gezmek, internete girmek, siyasi dergileri takip etmek, ayda bir bildiri dağıtmak v.b. bol bol yaptığım işler vardı. Ama şu an bulunduğum zıçtığımın şehrinde bi pok yok! Ne dergi var, ne alış veriş merkezi ve gezilesi bir çarşı ne de gitmek isteyeceğim türden bir sinema. Bildiri dağıtmaya kalksam kimse almaz, zaten bildiriyi ve yayınları bana canlı olarak verecek bir örgütlenme yok. Zaten buranın havası da çok kirli ve soğuk. Sadece haftada üç gün dershane için evden çıkarım ve yürüyerek giderim. Hayatım tamamen ev içi faaliyetlerle donanmış durumda. Zaten uyku düzenim acayip bozuk. Akşama kadar uyuyor ve sabaha kadar oturuyorum. Müzik dinlemek, video ve tv seyretmek, forumlar için internete girmek, internet üzerinden bazı yayınları takip etmek, abime sataşmak, kitap okumak, atlasa bakmak gibi hobilerim var. Arada bir ders de çalışıyorum. :D Monoton bir hayatım var ama sıkılmıyorum. :blink: Zaten bu huyuma ailem de şaşırıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sabah 5 gibi uyanır yemeklerimi hazırlarım.Sefertasıma yemekleri güzelce koyarım(güzelce nasıl koyuluyorsa artık bilemedim?)ardından kahvaltımı eder,çantamı hazırlar tren istasyonuna giderim.Son durağa gelince feribota biner Kadıköy'de inerim.10 dk yürüyerek okuluma varır dersimi almaya başlarım.Ders aralarında kitap okurum(Şu an Karl Marx-Kapital),yemek zamanım geldiğinde ders araları kısa olduğu için ve kantine gidecek kadar zaman olmadığı için anfideki insanların bakışları arasında sefertasımı çıkartıp yemek yerim.Bilinci olan herşeyi takip etmeye ne yaptıklarını neden yaptıklarını nasıl yaptıklarını anlamaya çalışırım.Okuldan gelirim yine aynı ulaşım araçlarıyla.Eve ulaşınca antrenman için gerekli karbonhidratı aldıktan 1-1.5 saat sonra spor salonuna giderim.Ağırlık çalışır geri gelirim.Supplementlerimi alırım yine yemeklerimi yerim.Ders çalışırım nadiren de olsa...Nerdeyse her gün aynı şeyleri yaparım ama yapmaktan hiç sıkılmam.Sanırım robot olduğumun farkındayım.Haftaiçi her gün hep böyle geçer.Arkadaşım yoktur.Olduğu durumlar bile zaman öldürdüğümün farkında olduğum için arkadaşlığın ne olduğunu bilmem.Sanırım sıkıcı bir hayata benziyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sabahlari cook erken kalkarim, aslida gecte yatarim..

Cok yerler gezdim, bir cok ulke gordum,bir cok toplulugun garip ve bende izi kalmis bazi huylari hala aklimdadir, Kaldigim yerde genelikle ve nedense ulkemi dusunurum.

Aslinda ISTANBULU ya'da cengelkoyumu dusunurum niye orasi hala aklimdadir bunuda bilmem ama cook guzel izleri vardir cocuklugumun,istanbulun bu sirin kucuk kasabasinda...

Isim geregi,kaldigim ulke nin disina cikarim, otelerde kalmaktan bikmisligim hat boyutadir.

Aslinda bazan bu kadarininda geregi yoktu derim kendi kendime,ve ne kadar ileriye gitsem hep gecmisi arar oluyorum,sanki gecmisde yarim biraktigim ve nerede biraktigimi unuttugum bir an var.

Ne kadarda baksam hayatimin negatiflerine nerede hangi zamanda problem vardi,onuda bulamam..

Artik fazla onemsemiyorum yedigimi,ictigimi bence vaar olmak baska bi tabiat olayi ve bunun pesine dusulmeli gerekirse buyuk maceralara cikilmali,kutuplara dahi gidilmeli yada uzak atlasa ama yapilmali..

Neyse, anlatamadim gene derdimi, ben yine politika sayfasina geceyim :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elini tutabileceğiniz bir aşk, omuz dayayabileceğiniz bir dostluğunuz varsa samanlık seyran olur. Yüzlerce metre yukarıya da çıksanız, yüzlerce metre diplere de dalsanız bu mutluluğu tattıramaz ve sürekliliği.. Maalesef sosyo-ekonomik düzen-yarış tüm bu güzellikleri insanın elinden insafsızca alabiliyor. İnsanın kendini en kolay yenileyebileceği etkinlik kitap okuma olduğu için uzun zamandır özellikle bilgi içerikli düşünsel veya siyasi kitapları okumaktan büyük zevk alırım. Gerçi çok hızlı ve seri okuyan da birisi değilim, dalgalı bir seyir izlerim:) Düşüncelerimi paylaşarak çoğaltmayı severim ama insanlar diğer zevklere çok yoğunlaştıkları için düşünsel zevke pek rağbet etmediklerinden paylaşacak insan pek bulamam ve bazı ortamlarda düşüncelerimi açıklamayı da sevmemeye başladım; çünkü sanki düşüncelerimi düzgün bir uslupla açıkladıkça kendi egomu tatmin ediyormuşum onların gözünde:) Arada bir hayatı-düşüncelerimi-duygularımı yansıtan veya yansıtabildiği şekliyle şiir yazarım ama çok yazmam; duygularımın çok yoğunlaşmasını beklerim. Bu yaşıma kadar da bir çocuk karşısında abilik yapamamışımdır, ne zaman konuşsam sanki hemen onlardan biriymişim gibi hissederim, kontrol altına alıcı ufaklık, küçük gibi ifadeleri kullanamam- kendimi çok yapmacık hissederim:) Balık avlamaya çalışıp ilk denememde bunu yapamayacağımı farkettiğim için bir daha da tutmadım:)) Ne çok hırslıyımdır ne de tembelimdir ve ne çok temizliğe dikkat ederim ne de pis pasaklıyımdır:)) Tertipli düzenli, planlı-programlı olma konusunda da herhangi bir uca dahil değilimdir :D Kimi doğal kayalıklardan balıklama, karpuzlama:) veya çivileme hangisi denk gelirse o şekilde dalmayı ve suyun altında süzülmeyi çok severim:) Gökgürlemesi ve şimşek çakması da beni çok heyecanladırır ve çok hoşuma gider ve geçenlerde Storm Ambient adında 6 liralık bir CD aldım ve çok güzel, tavsiye ederim:) Yağmurun altında deli gibi dans etmeyi(veya tepinmeyi) isterim ama daha bunu deneme fırsatım veya ortamım olamadı, umarım bir gün bunu yapabilirim:)) neyse efendim, işte böyle böyle bir tipim:)

Sevgiler herkese;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benin 24 saatimin 12 saati villa bekçiliğinde geçiyor.

Ben hep villa sahibine yani bana bekçilik yaptıran adama şaşırmışımdır.

Ben gibi bir adam bekçilik yaptırılır mı be ?

Şaka bir yana sıkı bekçiyimdir.

Alkoliklere falan çok fena dalıyorum. Kürekle yada balta sapı ile.

Geri kalan 12 saatimin 2-3 saatini buraya ayırıyorum.

Bir ara kendime kalan 12 saatimin 8 saatini bu forumda "" ihtar "" adlı üye ile tartışmak için ayırmıştım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir arkadaşım vardı, güzel saz çalan, gezen, tozan, yan gelip yatan, kız peşinde koşan ve aynı zamanda evli, pejmurde bir hayatı olan, evi dökülen, borçlardan bir türlü kurtulamayan ama aynı şekilde inatla yaz boyu elindeki sazı çalarak gününü içerek ve gavur turizlerle vur patlasın, çal oynasın geçiren bir kişiydi.

..............

Entel maganda :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

gunumun 4 saatini internete ayiriyorum.

resim ve tasarimla ilgileniyorum, (ayrica resim bolumu okuyorum)

dansci ve modelim. devlet opera ve balesinde modern dansa girmek icin hazirlaniyorum. capito?

tarihinde karanlik rahip tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir arkadaşım vardı, güzel saz çalan, gezen, tozan, yan gelip yatan, kız peşinde koşan ve aynı zamanda evli, pejmurde bir hayatı olan, evi dökülen, borçlardan bir türlü kurtulamayan ama aynı şekilde inatla yaz boyu elindeki sazı çalarak gününü içerek ve gavur turistlerle vur patlasın, çal oynasın geçiren bir kişiydi. Evli olan bu arkadaş öğretmendi. Yazları tatil uzun olduğundan karısına bir feyk atar, nasıl becerirse güneyde oturan annesinin yanına kaçardı. Yaz boyu annesinde kalır, saçı sakalı kendi haline bırakır, elinde bağlama sazı plaj plaj dolaşırdı. Kendisi İngilizce öğretmeni olduğundan iyi İngilizce bilirdi. Turist guruplarını diliyle kafalar, etrafına alıp elindeki sazla konser verirdi. Gavur sazı ne bilsin, biraz dinlerler sonra sıkılırlardı. Ama bizim arkadaş onlardan birasını içer, bazen de bir kız düşürürse takılırdı. Maaşını karısına yolladığından (sanırım karısı da maaşı aldığı için onun yaz boyu oralarda sürtmesine ses çıkartmıyordu) bütün yaz parasız pulsuz gezer, tam bir Hint fakiri gibi takılır, benden bir iki bira, ondan bir duble rakı, bundan üç beş sigara otlanır, yaz boyu saz çalar, milleti sazdan kustururdu. (Not: Türk halk müziğini ve saz ile icra edilen hiç bir müzik türünü sevmem, nefret ederim desem yeridir. Nedeni işte bu arkadaşımdır.) Bu anlattığım yaz mevzusudur ama sakın sanmayın ki kış döneminde bu adam farklıdır... Zinhar farklı değildi.. Kışın da aynı tarz yaşar, bu sefer İstanbul'da elinde saz dolaşır, arkadaşlarını eve toplayarak bağlama resitallerine devam ederdi. İki güne bir bana telefon edip oguz bize gel saz muhabbetimiz var, gelirken de bir büyük kap derdi. Genelde bu resitallere bir bahane uydurur katılmazdım ama bazılarına, bazıları değil pek çoğuna mecburen katılmışımdır.

Oysa ki bu arkadaşım yukarıda da söylediğim gibi İngilizce öğretmeniydi. Biraz kendisine çeki düzen verse, okulun dışında evinde veya evlere giderek özel ders verip, daha fazla kazanır ve daha güzel bir hayatı olabilirdi. Belki sürekli kavga ettiği karısıyla da arasını düzeltip, daha mutlu bir hayatı da olabilirdi. Zaten bizler de durmaksızın kendisine bunu telkin eder, "yahu bırak artık şu saz olayını kendine gelip toparlan" desek de bizi hiç sallamazdı. Onun felsefesi buydu, içecek, sıçacak ve saz çalacak...

Bir zaman önce yine bir yaz döneminde Akdeniz'deki o güzeller güzeli sahil kasabasındaydık. (Kasabanın adını söylemiyorum, çünkü bu arkadaşım şimdi oraya tamamen yerleşmiş durumdadır.) Bizimki yine elinde saz, o turist gurubu bu turist gurubu dolanıp duruyordu. Yine pejmurde, yine sefil.. Fakat o sene eli biraz boştu, turist kızlardan takılabildiği biri olmamıştı. Yamyam gibi sağa sola atlıyordu ama ne hikmetse kızlar bunu kazımıyorlardı. Yani canı biraz sıkkındı... Bir akşam oturmuş rakı içerken bana dönüp "oguz" dedi, "İstanbul'a dönünce artık kendimi de tarzımı da değiştireceğim" dedi. Bu sözleri duyunca irkildim ve "afferim ulan, işte ben de senden bunu beklerdim, hah şöyle bir silkin kendine gel" deyip ona destek verdiğimi belirttim. Destek verdiğimi görünce sevindi "bu gavurlar sazdan çakmıyor, öküz gibi bakıyorlar anasını satayım, İstanbul'a dönünce gitar dersleri almaya başlayacağım" dedi...

Oguz söz veriyorum bir daha kimseye "gelin size gitar çalayım" demeyeceğim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Beş sene öncesine kadar doğru dürüst uyumazdım,şimdi başım yastıktan kalkmıyo..

Tam bir pejmürdeyim.Pasaklının tekiyim.Gıçımı kıpraştırmaya bile üşenirim çok zaman.

Hatta bazen huysuz ihtiyar gibi beni çok rahatsız eden sivrisineği, kalkmaya üşenerek yattığım

yerden düşünce gücümle öldürmeye çalışmışlığım bile olmuştur.Fredie gibi benim de sohbetim sevilir ve fakat ben biraz

yalnızlığı severim.İnsanlardan ziyade hayvanlarla içli dışlıyımdır.Film hastasıyım,özellikle korku filmlerini severim.

Eskiden müziksiz yapamazdım, solistlik de yapmıştım bir ara.Ama şimdilerde bayıyor,pek bir uzaklaştım müzikten.

Nitekim beş para etmez bir kişiliğimdir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili genc arkadaslarim……. “Herkes gibi yasayan herkes gibi olur” derdim lise yillarinda.. kendim bulmustum bu ozlu sozu. Herkes tanimi kisiye gore degisebilir elbet ama o yillarda benim icin herkes demek babamdi, akrabalarimdi, arkadaslarimdi, aileleriydi, komsularimizdi, cumle mahalle sakinleriydi,. yani metelige kursun atan ayin sonunu getirmekten daha onemli bir ideali olmayan siradan insanlar. Herkesin yaptigi seyleri yapmaktan bilerek kacindim hep. Kahveye gidip okey oynamadim mesela, parktaki banklara sebilhane bardagi gibi dizilen yasitlarima katilip kizlarla kesismedim, top oynamadim, Travolta sac yapmadim, motor kiralamadim hatta bisiklete bile hic binmedim.. Prensibim dogrultusunda yasimin ve cevremin dayattigi hayat tarzina inat tek kurtulusum olarak gordugum universite icin deliler gibi calistim, lisan ogrenicem diye heladayken bile kelime ezberledim. Kemana da asiktim bir yandan, ustalasmak icin telleri koparatana kadar sayisiz defalar sabahladim. Velhasil prensibim semeresini verdi herkes gibi biri olmadim.. Iyi bir kariyer ve pesinden gelen maddi imkanlar sayesinde son yirmi yili ipimle kusagim birbirine denk bir halde kirk bes yasina kadar geldim.. Ne mutlu bana,. Sadece ise gidip gelmekte kullansamda kapida yatan canavar gibi bir arabam var, isten arta kalan tum zamanimi gecirdigim icin onem verdigim guzel ve gosterisli bir evim var. Karsi cinsle pek saglikli iletisim kuramadigim icin sacma sapan bir evlilikten sonra kadina da tovbe ettim, ben herkes degilim geri dursun kadin falan hem ev islerini gorecek yardimcim var sagolsun bana annemi aratmiyor.. Yaklasik on saatim fiilen iste geciyor. Sonra hic bir yere takilmadan evime geliyorum sevmem pek oturup geyik muhabbeti yapmayi zaten samimi gorustugum birileri de yok. Her gun en az iki saatim muzikle geciyor asigim muzige cok iyi yorumluyorum her parcayi, kendimi dinlemek tum stresimi aliyor. Yatana kadar geri kalan zamanimda da internette oluyorum. Guzel bir hayatim var anlayacaginiz herkes gibi olmadim cok calistim cunki.. Sadece son gunlerde komsunun veledinden ozendim bisiklet binmeyi kafaya taktim. Internetten bakiyiorum siparis vericem. Vitesli zor olur heralde baslangic icin vitessiz, hafif bir model arastiriyorum..

Simdi niye yazdim bu yaziyi.. yani herkes gibi olmayin gencler, calisin cok calisin adam olun sizde..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendimi bildim bileli yalnızlıktan inanılmaz derecede keyif alan, günde 4buçuk saat ile en fazla 6 buçuk saat uyuyan huzurlu-sağlıklı bir kişiyim.

İşimde ve evimde sürekli olarak müzik yapan-çalışan bir kişiyim. Bu da benim tek yaşam kaynağım.

Akademik kariyerime devam edebilmek için biraz üds türevleri sınavlara çalışmaya vakit ayırıyorum şu sıralar-o sebeple kitap okumayı azıcık boşladım gibi. Yine de haftada 2 kitap okumasam da ayda 2 kitap yine bitiyor.

İnanılmaz şekilde bolca karşı cinsle dolu olan tuhaf(biraz da saçma salak) hayatıma geçen yıl hayatıma giren bir kişiyle son verdim. Bu sefer de bu kişi aşırı kıskanç çıktı. Masum olmama rağmen ortalama hergün bir saat (bazen 3 saat) ona rapor vermek zorunda kalıyorum aldatmadığıma dair. Ama yine de bu deliyle yaşamak bambaşka bir sevinç benim için.

Başka ne yapıyorum;

hergün olmasa da konser dinlemeye, opera izlemeye ve nadiren de sinemaya gidiyorum.

Ankara, Gökçek İmparatorluğundan sonra "kent" olmayı bıraktığından beri pek dışarıya-dolaşmaya çıkmıyorum. Eskiden arkadaşlarımla çok buluşur ve özellikle Kızılay'da çok vakit geçirirdim. Artık dışarıda dolaşmak yerine misafirlikvari buluşmalar gerçekleştirebiliyoruz. Foruma-elbette ki Ateistforum'a girmekten ve acizane paylaşım yapmaktan da çok keyif alıyorum.

Şimdilik böyle :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...