Jump to content

Muhafazakarlar halka neden daha kolay ulaşır?


Recommended Posts

Eğer halka ulaşma becerisi din noktasında düğümleniyorsa, yani en önemli faktörün bu olduğu konusunda hemfikirsek, gerçekten de sol partilerin fazla şansı yok demektir.

Tek şans, Türkiye'de de ABD'deki demokrat parti gibi bir partinin çıkmasıdır.

Yani ekonomik politikalar açısından liberalizmi savunan, sosyal politikalara ve laikliğe sağcılara göre biraz daha fazla vurgu yapan ve dine karşıymış imajı vermeyen bir parti.

Bu parti cumhuriyetçiler karşısında yine dezavantajlı olacaktır ABD'deki gibi, ama en azından şansı bizim Türkiye'deki sosyal demokrat partilere göre daha fazla olur.

Bizim sosyal demokrat partiler, ne ekonomi açısından tam bir liberalizmi savunuyor, ne iddia ettikleri gibi alt ve orta sınıflara yeterince sahip çıkabiliyor, ne de 'din düşmanı' önyargısını silebiliyor.

Laikliği din düşmanıymış izlenimi vermeden yapan, ekonomik politikalarda ABD'deki demokrat partinin savunduğunu savunan ve temsilcisi olduğu sınıfları (alt ve orta sınıflar) daha iyi temsil eden bir parti çıkması gerekiyor Türkiye'de. Yoksa gerçekten de oy verilecek parti yok.

Halkın kararlarında dinin etkisi büyüktür elbette ama olayı sadece dine bağlamak yanlış olur. Sağ ve ''sol'' partiler arasında ekonomi politikaları bakımından ciddi bir fark olmadığı için halk bunların içinden kendisine en çok benzeyeni(en muhafazakar olanı) seçiyor doğal olarak. O halde ne yapmak lazım? Dini sağdan daha iyi kullanıp sağcılaşmak mı lazım yoksa ekonomi politkalarında gerçekten solcu olduğumuzu net olarak göstermemiz mi lazım?(Bunu gösterenler kitleselleşebiliyor, bakınız: Latin Amerika). CHP insanlara özelleştirmeleri durdurup kamulaştırmayı savunacağını, planlı ekonomiyle işsizliği azaltacağını, sosyal güvenceleri artıracağını, eğitim ve sağlık hizmetlerini ücretsiz yapacağını, İMF ve DB'yi defedeceğini, Perez'e esas postayı kendisinin koyacağını vaadetti de mi yine de halk gitti sağa oy verdi? Yo hayır, ortada böyle bir vaat bile yok! O halde dinin tek belirleyici olduğunu ve kurtuluşun dinsel takiyede olduğunu söyleyemeyiz(senin dini kullanmayı savunmadığının farkındayım)

Tabi halkın sınıfsal çıkarlarını savunduğumuzda bize kitlesel olarak yönelmeleri için de ekonominin bir hayli zorda olması ve halkın değişime aç hale gelmesi gerekiyor. Bıçak kemiğe dayanana kadar halk harekete geçmez. Sabırlı olmak ve emekten yana politika üretmek lazım. Eninde sonunda sonuç alınır.

Bu arada çok ihmal ettiğimiz bir başka faktör daha var: Medya! Kitle iletişim gücüne sahip değilseniz ne kadar doğru ve halkın hoşuna gidecek laflar ederseniz edin sesinizi duyuramaz ve kitleselleşemezsiniz. Sadece bildiri dağıtmakla yüzde bir bile oy alınamıyor(tecrübeyle sabittir ;) ). Emekten yana politikaları savununca da medya olanaklarından yararlanamıyorsunuz çünkü büyük meyda hep burjuvaziye ait. Yani ortada iki ucu pis deynek durumu var.

Sevgiler...

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 62
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Hacı,

Eric Hoffer güven ve gurur verme konusunda güzel tespitte bulunmuş.

Madem ki dini diğerleri gibi kullanamayacaklar, en azından o boşluğu daha fazla güven vererek doldurmaya çalışmaları gerek. Bir de dediğin gibi halka gurur verecek birşeyler bulmaları gerek.

Tabi bunlar yeterli olur mu tartışılır. Ama faydası olacağı kesin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu iş ılımlı hiç bir şeyle olmaz.

Dini alet etmek doğru değildir.

Ama din düşmanı görünmek de pek akıllıca bir şey değildir.

Sizin tavsiyeniz o merkezde sanki..

Ve yanlış.

Sevgili Hacı, din düşmanlığını emek eksenli politikaların önüne geçirmeden ve hakaret etmeden yapmayı savunuyorum. E bu kadarına ''düşmanlık'' denirse tabi... Bu arada, dini kullanmanın yanlış olduğu konusunda anlaşıyoruz demek ki. Din düşmanı bir görüntü vermenin eksi puan getirdiği konusunda da hemfikiriz. Din düşmanı görünmemek için çarşafa rozet takmak ve kuran kursu açmak gibi işlere girmemek gerektiği konusunda da anlaşırsak tam olacak. Din düşmanı görünmeme bahanesini, dini kullanmak için mazeret yapmak kötü birşeydir çünkü(sana değil bu lafım).

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çarşafa rozet takmak ve kuran kursu açmak ta dini politikaya alet etmektir.

Dinle ilgili hiç bir etkinliğin olmaması gerekiyor.

Din kavramının yerini başla kavramlar almalı.

Ne alması gerektiğini biliyorum da, nasıl alması gerektiğini bilmiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Freddie,

Halk kitle olarak sosyalizmi artık istemediği için, alt ve orta sınıfların temsilciliği rolünü bir sosyal demokrat parti olarak üstlenmeleri lazım.

Ama bunu dürüstçe ve adam gibi yapmaları lazım.

Haklı olduğun nokta CHP'nin sol politikaları daha doğru dürüst savunması gerektiği.

Fakat tabi sen sosyalizmden bahsediyorsun ve bildiğin gibi bizim düşüncemize göre sosyalizm artık günümüzde eski şekliyle gerçekçi değil, gerçekleşse de tercih edilir değil. Tabi o konuda ayrılıyoruz, orası belli.

Bu yüzden benim düşüncem, CHP'nin ABD'deki demokrat partiye biraz daha benzemeye çalışmasıdır. Bu işin başka pratik bir yolunu görmüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Freddie,

Dini kullanmak gerekir demiyorum. Hatta tam tersini söylüyorum.

Sol partiler bu konuda ve diğer pek çok konuda tavizsiz olmalı diyorum.

14. ve 23. iletilerimde bunu görebilirsin.

Bağlantı ile yaptığımız konuşmada söylediklerimi yanlış anlamış, yanlış yorumlamışsın.

Dinin kullanılması gerektiği düşüncesine karşı söylediğim şey, kullanılacaksa onu yok etmeye, zararlarından korumaya yönelik kullanılması gerektiği idi. Saptırma Freddie.

Ben CHP'nin Kur'an kursları açması meselesini dini kullanmak olarak değerlendirmiyorum zaten.

Tam tersi, tarikatçılığın ve hücre evi gibi çoğalan onlara bağlı kursların önünün kesilmesi için atılmak istenen bir adım olarak görüyorum.

Bunu da kalpten söylüyorum.

CHP tüm bu tarikat evlerini ve kurslarını kapatacak, yerine devlet onaylı ve kontrollü kurslar açacak.

Ve eminim ki bir süre sonra kimse çoluğunu çocuğunu oralara göndermeyecek.

İslam dini bu ülkenin gerçeği.

Muhalefette olan herhangi bir partinin de ekonomiye direkt müdahale ederek düzeltmesini bekleyemeyiz.

CHP'li olmadığım halde şu güne kadar dini baskı karşısında istikrarlı durup taviz vermeyen tek partinin yine o olduğunu düşünüyorum.

CHP yetersiz, sakar ve eksik.

Ama yapmak istediklerini yanlış değerlendirilip, önce solcular tarafından düşünmeden eleştirilmesinin de hatalı olduğunu söylüyorum.

Diğer iletilerimi okursan anlayacaksın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşlar İslam'ın açıkça hüküm sürmeye başladığı, halkın akıl tutulması yaşadığı korkunç bir dönemdeyiz.

Her köşeden küçük türbanlı kız çocukları çıkıyor karşımıza.

Hiç duymadığımız kadar "Allah razı olsun" temennisini duyuyoruz.

İnsanlar farkında bile olmadan, huşu içinde, İslam sohbetleri etmeye, garip bir dayanışma içine girmeye başladı.

Her şey usul usul değişiyor ve herkes korkuyor.

Türbana girmek ve çocuğuna Kur'an dersi aldırmak, bir tür sınıf atlamak anlamı taşımaya başladı.

Farkında değil misiniz?

Dine dokunmadan nasıl politika yapılabilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yapılan tartışmanın seyrine bakıyorum ve zihniyetin yine eski tas eski hamama döndüğünü görüyorum. Arkadaşlar dini profesyonelce kullanmayacak olduktan sonra elde ne var? Kocaman bir hiç. Bilindik sol düşünceler ve havanda su dövmeler. Şimdi yazacaklarımı eleştirebilir ve ne alaka bile diyebilirsiniz. Ama yinede yazacağım.

Ateizmin sorunu neyse sol politikanın sorunuda odur bir anlamda. Din bütün çelişkilerine ve yanlış bilgilerine rağmen insanlara güven verir. Bilindiktir ve insanların gözünde sağlamdır. Bunun dışında en önemli ve asla gözardı edilemez özelliği yapıcı olduğu şeklinde algılanmasıdır. Siz öyle düşünmeyebilirsiniz. Ama toplumun gözünde öyledir. İnsanlar dini; ahlakın, yardımlaşmanın ve sevginin temeli olarak görürler. İnsanlara göre din olmazsa hayat anlamsız ve boştur. İnsanı değerli yapan ve sonsuzluk vaad eden dindir onlara göre. Ateizm bunların yerine koyacak ne öneriyor ki insanlara. Bilgili bir ateistin bile altından zor kalkacağı bir boşluk var ortada. Herhalde halkın ateizmin sorunlarını ve ateistlerin kendilerine özel anlayışlarını kavramasını beklemiyorsunuz.

İş politikaya geldiğinde de işler çok farklı olmuyor. Sol partiler insanlara dinin verdiklerini verecek başka bir yolda üretemiyorlar. Hiç olmazsa insani ve evrensel değerlere sarıl ve onları ortaya koy. Ama sol partiler bunu bile gereği gibi yapmaktan aciz. Yapamıyorlar, başaramıyorlar. Üstelik önemli bir halk kitlesine bunlar zaten bir kaç numara büyük gelir. Ne anlamak ne dinlemek ister. Çünkü onlara göre bu değerler din ile anlamını bulur. Din eskisinden bile daha anlamlı insanlar için. Dünya gittikçe daha zor bir yer oluyor. Ailevi değerler ve toplumsal değerler erozyona uğruyor. Çünkü bir değişim yaşanıyor. Taşlar yerinden oynamış durumda. İnsanlar dine sarılıyor. Din bu sebeple yükseliyor. Çünkü insanlar korkuyor ve üzülüyor, boşluktalar.

Sol partilerin akılcı bir şekilde dengeyi bulması gerekiyor. İşler sağ partilerin hele yüz bulup şımarmışlıkları ile keyfine bırakılmamalı. Dengeyi bulmanın yolu ne olursa olsun dini kullanmaktır. Tabii sağ partilerden daha farklı bir şekilde. Bu hem dinin daha yoz algılanmasınında önüne geçer. Sağ partiler kanırtıyor çünkü. Ama sol bir parti daha sağlıklı bir din anlayışını destekleyecektir. Ne var ki sol partilerde var olan aydın körlüğü, halktan kopukluk ve kronik beceriksizlik hastalığı onları başarılı olmaktan uzak tutuyor. Zaten Türkiyede sol bir partinin iktidar olma hevesinin bile olduğunu sanmıyorum. Muhalefet olmanın dayanılmaz hafifliği içinde rahatlarına bakmakla meşguller. Bu kadar mı olur? Oluyor işte. Onlarda ne gam var ne kesafet. Bulmuşlar onları sırtlarında taşımaya mecbur edilmiş Türk halkını sefalarını sürüyorlar. Beş para etmez bir tiyatro.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben bunu muhafazakarlarda tam çözemediğim bir nedenden ötürü daha kuvvetli olduğunu tahmin ettiğim "ait olma" gereksinimine ve duygusuna bağlıyorum.

Liberaller toplumun daha marjinal ve idealist dokusundan çıktıkları gibi, çoğu özgürdüşünür (freethinker) kategorisine giriyor diye düşünüyorum. Yani gruba ait olmaya pek sevmezler, özgürlükleri ürkütücü de olsa onlar için en değerli şeydir. Toplumu çevreleyen çemberin marjlarında dolaşıp bilinmezi keşfetmekten haz alırlar. Onlar için muhafazakar olmak güvenli de olsa tutsaklıktır. Belki de aldıkları bu risk nedeniyle fenotik/memetik havuzda sayıları azalmıştır, kimbilir. Öte yandan ilerlemeyi sağlayanlar özgürdüşünürlerdir, onlarsız toplumların uzun vadede sağkalımı söz konusu olamaz. Bu nedenle toplum içinde minimum bir seçilim değerleri vardır (sayıları asla sıfırlanmaz).

Bu konuda ilginç ve ilk bakışta çelişki gibi gözükebilecek bir olgu da ABD halkının kültürel temelinde kişisel özgürlüğün olmasıdır. Ancak "özgürdüşünür" olma ile "kişisel özgürlüğüne bağlı" olma aynı şey olarak algılanmamalı doğaldır ki.

"Kişisel özgürlük" ABD Anayasası ile de sabitleşmiş olan, ABD'li olmanın doğal bir özelliği ve uzantısıdır, ne olduğu üzerinde fazla düşünülmeden "ezberlenir" (ya da kopya edilir). Ancak "özgürdüşünür" olmak, iyi eğitim, ve entellektüel bir marjinallik gerektiriyor, kısacası yalnızca kopyalayarak olunamayacak bir özellik, analitik düşünme yetisini, cesareti ve risk almayı gerektiriyor.

Öte yandan ABD'ye bakarak bu konuda herhangi bir genelleme yapmak ne derece doğru olur bilemiyorum. ABD 2007'de yayınlanan PEW raporundaki dindarlık:GDP eğrisinin dışında kalıyor. PEW eğrisi dindarlıkla GDP arasındaki ters orantılı ilişkiyi gösteriyor:

post-2726-1234858108_thumb.jpg

Kısacası ABD garip ve istisnai bir durum, Dünya'nın genel trendine uymuyor gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada incelenmesi gereken kitle psikolojisi olmalıdır,bireyler tek tek çok farklı düşünceler taşıyabilirken kitle halinde kendi düşüncelerinin tersine dahi davranabilir.

Kitle,Hacı'nın en başta belirttiği gibi değişim istemez,bilim de istemez,buluş ta istemez,kitle mevcudu geri götürmezse koruyup,yeniliği ve gelişmeyi bertaraf etmek ister.Kitle bir araya geldiğinde gerici ve tutucu rol oynar.

Bir futbol maçında takımları yenilen taraftarların koltukları parçalayıp yakması bunun örneğidir.

Seçimleri,devrimleri,toplumsal hareketleri de uzun süreli bireysel düşünceler değil kısa süre içinde oluşmuş kitlesel yönelimler belirler,kitle bir nevi sessiz ittifak yapar,kitleyi harekete geçirebilecek olan da kitlenin hislerine tercüman olan yani kitleden biridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Burada incelenmesi gereken kitle psikolojisi olmalıdır,bireyler tek tek çok farklı düşünceler taşıyabilirken kitle halinde kendi düşüncelerinin tersine dahi davranabilir.

Kitle,Hacı'nın en başta belirttiği gibi değişim istemez,bilim de istemez,buluş ta istemez,kitle mevcudu geri götürmezse koruyup,yeniliği ve gelişmeyi bertaraf etmek ister.Kitle bir araya geldiğinde gerici ve tutucu rol oynar.

Bir futbol maçında takımları yenilen taraftarların koltukları parçalayıp yakması bunun örneğidir.

Seçimleri,devrimleri,toplumsal hareketleri de uzun süreli bireysel düşünceler değil kısa süre içinde oluşmuş kitlesel yönelimler belirler,kitle bir nevi sessiz ittifak yapar,kitleyi harekete geçirebilecek olan da kitlenin hislerine tercüman olan yani kitleden biridir.

Doğru. Bu Dawkins'in genişletilmiş fenotip tanımına benziyor. Genişletilmiş fenotip canlının genetik donanımının fiziksel ifadesinin genişletilmiş, topluma uyarlanmış bir yansıması diye niteleniyor. Örneğin termit karıncalarının yuvalarının şekli genişletilmiş bir fenotip, karıncanın kendi vücut özellikleri gibi, yuvanın şeklini de evrim belirliyor, karıncaların bireysel tercihleri bu fenotip biçimin sınırlarını aşamıyor. Ancak sınırları aşan doğal seçilim değeri yüksek mutasyonlar küçük popülasyonlarda genetik sürüklenmeye yol açarsa yuvanın biçimi değişebiliyor.

tarihinde Aragon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili DEHA,

Bence kitle psikolojisiyle açıklanamayacak kadar karmaşık bu durum.

Çünkü olşan bu bilinç yeni bir bilinç de değil.

Çok tanıdık, yüzyıllardır hakimiyeti altında yaşadığımız İslam bilinci bu.

Kitle psikolojisiyle oluşan bilinç, geçici bir kollektif bilinçtir, ama bu, yeni de değil.

O yüzden daha da zor..

Uzun süredir bu kitleyi yöneten muhafazakarlar, kitlelerin düşüncelerini, inanç ve hayallerini çok daha kolay yönlendirdiler.

Bunu yapmak için gereken formülü zaten biliyorlardı.

Kitlelerin kuruntularını, hayallerini ve özlemlerini sihirli sözcükleri kullanarak kendilerine anlattılar, kitle de içgüdüsel olarak bu profesyonel hatiplere doğru koştu.

Kitlenin gerçeklerle işi yok zaten.

Onlara en güzel hayalleri sunan ona sahip olur, hayallerine hitap etmeyip gerçeklerden, bilim ve akıldan sözeden de onun kurbanı olur.

İslam ve ona bağlı gericilik ve cehalet kitle psikolojisiyle ortaya çıkmış geçici bir kollektif bilincin eseri olsaydı daha kolaydı..

Durum daha da karşmaşık ve zor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ülkemiz özgülünde, sağ iktidarların hakimiyet kurmasında, sol olarak ifade edilen CHP'nin payı büyüktür. Hoşumuza gitsin veya gitmesin, çok sesliliğin, özgürlüğün, demokrasinin DP ile simgeleştiği bir ülkede, CHP'de tam tersi olarak, tek parti diktatörlüğü ve baskı ile özdeşleşmiştir. DP döneminde din istismarcılığı çok iyi bir şekilde hayata geçirilmiştir. Halkın umudu (!) Karaoğlan efsanesine kadar halk "din düşmanı komünizm" korkusuyla ve bu komünistleri de 'din silahıyla' alt etme vaatleri ile yetiştirilmiştir. (Konu farklı boyutlara gitmesin diye bu süreçteki emperyalism olgusuna değinmiyorum)

Cumhireyetin ilk yıllarında dini siyasal bir araç olarak kullanmayan CHP de, alternatifinin ortaya çıkması ile birlikte rakibinden aşağı kalmamıştır ama tüm yaptıklarına rağmen alnındaki 'din düşmanı' lekesini silememiştir. Şu anda din- siyaset ilişkisi sağ partilerde gözükmesine ve CHP laikliğin teminatı gibi bir yaklaşım olmasın akarşın, eğer tarihe bakacak olursak bunun bir yanılgı olduğunu görürüz. Rakipleriyle "dine sarılarak" mücadele etme kararını kurultaylarından çıkaran CHP, hepimizin karşı çıktğıı din derslerini okullara koyarak bugünün şekillenmesinde büyük bir etken oldu. AYnı şekilde, komünist yuvaları olarak görünen Köy Enstitüleri'ni gözden çıkaran CHP'nin en önemli icraatlerinden biri de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nü kapattırıp yerine İlahiyat Fakültesi'ni açması oldu. TAbi en acısı ne biliyormusunuz. Atatürk'ün kurduğu bir parti olan CHP, Atatürk'ün 30 Kasım 1925'de yürürlüğe koyduğu Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Kapatılmasına ilişkin yasasını iptal ettirmesi oldu. Yani, "ver oyunu al cennetin anahtarını" felsefesi daha o günlerde atılmıştı. (Bugün CHP'nin alevi oylarına diktiği göze aldanmamak lazım. ASlında o da bir din istismarcılığıdır)

Tabi bunun yanında, halkın en büyük ihtiyacı umuttur. Umudu en iyi pazarlayan kimse ona yöneliyor. Bunu da en iyi sağ partilerimiz yapıyor. Seçim sürecinde, havada uçuşan vaatler, iki anahtarlar, halkın umutlarına yönelik manevralardır. İnsanlarda 2 anahtarın gelmeyeceğini biliyor ama 'umut beslemek' ayrı bir duygu. Alternatifsizlik de ayrı bir sorun. Elimizdeki malzeme bu. Halk farklı bir alternatif olmadığı için CHP, AKP ve türevleriyle idare etmek zorunda kalıyor.

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu başlık altnda yazılan iletilerin hepsi muhafazakarların halka kolay ulaştığı görüşünü kabul ediyor.

Ama kimse bunun nedenini açıklamayadı.

Ortaya atılan iddiların hepsi halkın şu veya bu davranışından dolayı muhafazakar olduğu ortak noktasında birleşiyor.

Ama Mantık'ın en başta sorduğu sorunun yanıtı hala verilebilmiş değil.

Halklar, kabileler, ülkeler, hatta küçük toplumlar neden hep muhafazakar?

İnsanın değil ama, insanların oluşturduğu toplumlar neden muhafazakar değerlere daha büyük önem veriyor?

Bireyler değil ama, toplumlar neden değişime karşı tepki gösteriyor?

Toplumlar neden güven duymak istiyor?

Toplumlar neden gurura bu kadar önem veriyor?

Bu soruların hiç birinin yanıtı verilmedi.

Ve belki de bunların doğru bir yanıtı yok.

Bunlar bilinmeyen ve asla bilinmeyecek olan sorular.

Ya da bu soruların yanıtının temelinde insanın sosyal bir hayvan olması yer alıyor.

İnsan sosyal hayvan olduğu için, bireyler bir araya gelince, onların bireysel düşünce ve inançları toplumun ortak bilinci karşısında kayboluyor.

İnsan bir tür fedakarlık yapıyor. Bu aslında alturistic bir davranış. Toplumun ortak çıkarları, bireylerin çıkarlarından daha önemli..

Bu açıklama da aslında temel soruyu yanıtlamaktan uzak.

İnsan hangi neden ve mekanizma ile alturistik bir davranış sergiliyor.

Bu davranışı bütün sosyal hayvanların tekrarladığını unutmayalım.

Bu fedakarlık yalnız insanlara has değil. Bütün sosyal hayvanları kapsamına alıyor.

İnsanların bu niteliğinin gerçek doğasını bilmek sosyal bilimler açısından çok önemli.

Çünkü bu niteliğin gizemi bilinirse, insanları başka türlü de manüple etmek mümkün.

Şimdiye kadar insanlar yalnız bu muhafazakar nitelikleri göz önüne alınarak manüple ediliyorlardı..

İstisnasız tarihi değiştiren bütün liderler, insanların bu niteliklerinden yaralanarak onları motive etmişlerdir.

Biz bunu milletin erkekliği olarak biliyoruz. Milletin gururu yani.

Onun doğasını bilirsek, manüple edebilir, toplumları istediğimiz gibi yönlendirerek, yeni düşünce ve değişimlere daha kolay adapte olmasını sağlayabiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ortaya atılan iddiların hepsi halkın şu veya bu davranışından dolayı muhafazakar olduğu ortak noktasında birleşiyor.

Ama Mantık'ın en başta sorduğu sorunun yanıtı hala verilebilmiş değil.

Halklar, kabileler, ülkeler, hatta küçük toplumlar neden hep muhafazakar?

İnsanın değil ama, insanların oluşturduğu toplumlar neden muhafazakar değerlere daha büyük önem veriyor?

Bende tüm ahaliye bir sual sormak isterim arada yazdıklarım güme gitmiş, Mevcut durumdan yani AKP iktidarının dinsel hegemonyasından evrensel sonuçlar çıkarmak ne kadar doğrudur??

AKP den önce CAmiler sıfıra yakın çekerken neden AKP iktidarı ile Camiler doluyor..

Hadi bunları geçelim yine ve yeniden soruyorum,

1980 öncesinde din dersi zorunlu değil iken neden Türk Halkı şimdiki kadar muhafazakar değildi??

CHP Tarihinin en SOl söylemlerini kullandığı yıllarda (Toprak işleyenin Su kullananın) nasıl %45 lerde oy aldı??

Sosyalistler nasıl olduda pek çok ilde ve mahallede Kurtarılmış bölgeler yaratabildi hatta Belediye başkanlığı kazanabildiler?? (Fatsa)

Türkiye bu değişime nasıl girdi Daha doğru bir soru olacaktır..

ANAP-DSP_MHP koalisyonu ve öncesi dönemlerde Mİlliyetçilikte aynen İslam gibi Popüler olmuş neredeyse ortalıkta MHP rozeti takmayan kalmamıştı..

Lakiklik bu kadar tartışılmıyordu, Türban krizide bu kadar büyük değildi..

Sonuç olarak Dİnamik bir sistem olan Toplum'u mevcut durumundan yola çıkıp sanki hep böyleymiş gibi değerlendirmek ve evrensel sonuçlara varmak hatalıdır..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu neden çok gizemli ve karmaşık birşeymiş gibi algılanıyor? Biz bu toplumun ve dünyanın bir parçası değil miyiz? İnsanın neden güven duymak istediği belli değil mi? Gurur duyma isteği ve toplum için fedakarlık anlaşılmaktan neden uzak olsun? Bunlar bizim masallarımızda, efsanelerimizde ve tarihimizde var. İliğimizden kemiğimizden eski. İnsan var olduğunun farkındalığı içinde. Dahası farkındalığının farkında olan bir varlık. Hep kendisi ve nesli için gelecek endişesi var. Hayatın sonlu olduğunu biliyor ve neslin devamını korumayı amaçlıyor.

Muhafazakar değerlerin benimsenmesi çok normal. Tuhaf olan benimsenmemesi olurdu zaten. Üstelik insanların değişime kapalı olduğu falan yok. Topluma bakın ve bir çok değişimin nasıl kabul gördüğünü anlayın. İnsanlar yaşam tarzlarında çok şeyi değiştirdi, hemde seve seve. Hatta bazı anlayışların bile değiştiğini gözlemliyorum. Dinle ilgili travmatik bir durum gelişti doğru ama olur böyle şeyler arada. Peki toplum neye direniyorda muhafazakar yapısını ağırlıklı olarak koruyor? Tabii ki belirsizliğe ve ortada bir nane olmamasına. Ne sunuyorsunda ne bekliyorsun? Sol kesim, ateist kesim size soruyorum. Havanda su dövmeyi, konuları tatsızlaştırıp karışık bir ton laf etmeyi bilirsiniz. Çözümsüzlük en büyük özelliğinizdir. Halk size güvenmez. Güvenmemektede yerden göğe haklıdır. Halk ne olursa olsun içgörüye sahiptir. Bu kafayla gidin ama nal toplamaya devam edeceksiniz.

Ben ateist olabilirim ama ateizmi eleştirmekten hiç çekinmem. Zaten bol bol eleştiriyorumda. Ateistlerin çoğu gerçekten sıkıcı insanlar. İnsanda bir renk vardır, anlatması zor birşey. İşte inançla birlikte onu kaybediyorlar. Doğal ve güzel olan birşeyi kaybediyorlar. Ben kaybetmedim ve kaybetmeyeceğim.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bende tüm ahaliye bir sual sormak isterim arada yazdıklarım güme gitmiş, Mevcut durumdan yani AKP iktidarının dinsel hegemonyasından evrensel sonuçlar çıkarmak ne kadar doğrudur??

AKP den önce CAmiler sıfıra yakın çekerken neden AKP iktidarı ile Camiler doluyor..

Hadi bunları geçelim yine ve yeniden soruyorum,

1980 öncesinde din dersi zorunlu değil iken neden Türk Halkı şimdiki kadar muhafazakar değildi??

CHP Tarihinin en SOl söylemlerini kullandığı yıllarda (Toprak işleyenin Su kullananın) nasıl %45 lerde oy aldı??

Sosyalistler nasıl olduda pek çok ilde ve mahallede Kurtarılmış bölgeler yaratabildi hatta Belediye başkanlığı kazanabildiler?? (Fatsa)

Türkiye bu değişime nasıl girdi Daha doğru bir soru olacaktır..

ANAP-DSP_MHP koalisyonu ve öncesi dönemlerde Mİlliyetçilikte aynen İslam gibi Popüler olmuş neredeyse ortalıkta MHP rozeti takmayan kalmamıştı..

Lakiklik bu kadar tartışılmıyordu, Türban krizide bu kadar büyük değildi..

Sonuç olarak Dİnamik bir sistem olan Toplum'u mevcut durumundan yola çıkıp sanki hep böyleymiş gibi değerlendirmek ve evrensel sonuçlara varmak hatalıdır..

Faithnomor:

Biz AKP'den başlayıp evrensel sonuçlar çıkarmıyoruz.

Evrensel sonuçlardan başlayıp AKP ile ilgili sonuçlar çıkarıyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Konu neden çok gizemli ve karmaşık birşeymiş gibi algılanıyor? Biz bu toplumun ve dünyanın bir parçası değil miyiz? İnsanın neden güven duymak istediği belli değil mi? Gurur duyma isteği ve toplum için fedakarlık anlaşılmaktan neden uzak olsun? Bunlar bizim masallarımızda, efsanelerimizde ve tarihimizde var. İliğimizden kemiğimizden eski. İnsan var olduğunun farkındalığı içinde. Dahası farkındalığının farkında olan bir varlık. Hep kendisi ve nesli için gelecek endişesi var. Hayatın sonlu olduğunu biliyor ve neslin devamını korumayı amaçlıyor.

Muhafazakar değerlerin benimsenmesi çok normal. Tuhaf olan benimsenmemesi olurdu zaten. Üstelik insanların değişime kapalı olduğu falan yok. Topluma bakın ve bir çok değişimin nasıl kabul gördüğünü anlayın. İnsanlar yaşam tarzlarında çok şeyi değiştirdi, hemde seve seve. Hatta bazı anlayışların bile değiştiğini gözlemliyorum. Dinle ilgili travmatik bir durum gelişti doğru ama olur böyle şeyler arada. Peki toplum neye direniyorda muhafazakar yapısını ağırlıklı olarak koruyor? Tabii ki belirsizliğe ve ortada bir nane olmamasına. Ne sunuyorsunda ne bekliyorsun? Sol kesim, ateist kesim size soruyorum. Havanda su dövmeyi, konuları tatsızlaştırıp karışık bir ton laf etmeyi bilirsiniz. Çözümsüzlük en büyük özelliğinizdir. Halk size güvenmez. Güvenmemektede yerden göğe haklıdır. Halk ne olursa olsun içgörüye sahiptir. Bu kafayla gidin ama nal toplamaya devam edeceksiniz.

Ben ateist olabilirim ama ateizmi eleştirmekten hiç çekinmem. Zaten bol bol eleştiriyorumda. Ateistlerin çoğu gerçekten sıkıcı insanlar. İnsanda bir renk vardır, anlatması zor birşey. İşte inançla birlikte onu kaybediyorlar. Doğal ve güzel olan birşeyi kaybediyorlar. Ben kaybetmedim ve kaybetmeyeceğim.

Sevgili Bağlantı:

Bunlar genel olarak doğru yorumlar..

Sol ve ateist kesimin bir suçu daha var..

Dayatmak.

Ve halk dayatmaktan hiç hoşlanmıyor.

Halkın sevmediği ne varsa, onları solcularda ve ateistlerde bulmak mümkün.

Ben ateizmi eleştirirken estetiğinin olmadığndan dem vururdum. Aetistlein duygusluğunu, vurdumduymazlığı, bazı durumlarda kabalık ve anlayışsızlığını da bunlara eklerseniz, ortaya hiç de hoş olmayan bir manzara çıkıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

muhafazarlar ben merkezli siyaset yaparlar çözümleri basittir tarafları bellidir

sol kesim etikden bahseder idealleri uğruna "ben"den vazgeçerler çözümleri açık değil karmaşık bazen ütopiktir ideaalerine mi yoksa kendi halkının çıkarınamı çalıştıkları yani tarafları belli değildir

bir muhafazakarın tek ideali mevcut durumu korumakken

bir solcunun ideali riskli değişimdir

toplumların çoğunu orta sınıf oluşturduğuna göre ve bu orta sınıfın değişimden en çok korkan kesin olduğunu bir üst sınıfında halinden zaten memnun olduğunuda göz önünede bulundurunca sol sadece fakirin fukaranın tercihi oluyor zaten güçleri olmadığından sesleri çıkmıyor

belki de bu sistem bilinçli olarak orta sınıfı bu kadar geniş tutuyordur...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...