Jump to content

Dindarlara 7 Soru


Recommended Posts

1-Kuranda allah pekçok konuda bizim adımıza karar veriyor, kendisine tapınmamızı istiyor ve uymazsak bizi yakacağını söylüyor. Yani bizim adımıza düşünüyor, karar veriyor, övülmeyi istediğini buyuruyor ve tüm bunları korkutarak yapıyor! Burada çok açık bir faşizm yok mu? Allah'ın karakter yapısı incelendiğinde demokrat bir tip mi çıkıyor yoksa faşist bir tip mi?

2-Sizin inandığınız bir şeye inanmadılar diye, kimseye bir kötülük etmemiş insanların sonsuza dek yanacaklarını düşünmek vicdanlı ve demokrat bir tutum mu?(Hani son zamanlarda muhafazakarlarda bir demokrasi sevdası var ya). Bu tanrı ne kadar kibirli ve zalim bir efendidir ki sırf kendisini övmedik diye bizi yakabiliyor?!!

3-Birine tapmak için önce onu sevmek gerekir. Peki tanrıyı sevmemiz mümkün mü? Hiç tanımadığımız, hatta varlığından şüphe edilebilecek kadar meçhul olan birini sevmek mümkün müdür? Eğer mümkün değilse(ki değildir), o halde kendisine tapılmasını beklemeye ne hakkı vardır? Sevmediğimiz birine sırf o güçlü olduğu için tapmak, bizim karaktersiz çıkarcılar olduğumuzu göstermez mi?!

4-İslamın faşist tanrısı, biz onu hiç bilmememize rağmen ''beni sevin, yoksa yakarım!!!'' buyurmuştur. Zorla güzellik olur mu? Veya şöyle soralım, korkutarak sevgi temellendirilir mi? Buyruk üzerine sevgi olur mu? Sevgi kişinin içinden gelmesi gereken birşey olmaktan çıkarılıp, imansal birşeye mi dönüştürüldü? Onu sevmedik diye bizi yakmaya hakkı var mı?!!

5-Ayrıca pekçok insan, aslında imanlı olmadığı halde ''ne olur ne olmaz, yanılırsam yanarım, iyisi mi inanmaya çalışayım'' diye tüccar zihniyetiyle düşünüyor. Tabi tanrı açısından da kim sahiden iman etti, kim cehennem tehdidinden korkup geldi işler karışacak...Gerçekten iyi yürekli olan bir tanrının gözünde, cehennem korkusu yüzünden kendisine yönelen kulunun hiç değeri olmaması lazım değil mi?

6-''Bana inanmazsan seni yakarım''cı anlayış, ne olursa olsun kendisine boyun eğilmesini bekleyen iktidar düşkünü kişiliklerin anlayışı değil midir?

7-Şu da var ki, gerçekten iyi yürekli olan bir tanrının, kişinin inanmama sebebini de değerlendirmesi gerekirdi. Mesela tanrıyı veya tanrı inancının sonuçlarını kötü olarak gören biri, tanrıyı bu yüzden reddediyorsa, bu kişi her ne pahasına olursa olsun(tanrıyı bile karşısına alırcasına) iyilikten yana tavır aldığı için, tanrının bu kişiyi bağrına basması gerekmez miydi? (Ama islamın faşist tanrısı, iyilikten yana olmaya değil, ne olursa olsun kendisine boyun eğilmesine ve tapınılmaya değer verir bir görüntü içinde.)

Evet soruları böylece sıralayabiliriz. Mantıklı cevaplar verecek bir iman sahibi aranıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
freddie, bu allah komünist olaydı sen ertesi gün soluğu mekkede alırdın gibime geliyor. :)

birtanesinin altından kalktılar da yedi tanesi kaldı.

Belki de sıkı bir komünist. Baksana cennet'e... :)

Anlaşılan bu başlıkta müslümanların pek uğramayacağı, uğrasalar bile döküleceği bir başlık olmuş...

Link to post
Sitelerde Paylaş

kendisine korkutarak saygı duyurmaya çalışan bir insan ne kadar zavallıdır?

içten içe söversiniz de yüzüne karşı saygı duyuyormuş gibi davranırsınız.

biri bana korkusundan ya da menfaat beklentisinden dolayı saygı duyacaksa varsın hiç duymasın.

köleci dönemin arabistan çöllerinden çıkan bir bedevinin tanrısı ancak bu kadar olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
işin gerçeği şurada ! korkutmak bile geçersiz sizin gibileri. Böyle güzel dimi, inanmak istemezsin olur biter bu kadar yani... :)

''Korkutmak bile'' demişsin. Dinde korkutmak dışında başka bir yöntem mi var ki, ''bile'' diye eklemişsin? Aaa pardon, bir de tomurcuk memeliler vardı değil mi?

Sadeceta, sorulan sorulara cevabın varsa ver, yoksa sus.

Link to post
Sitelerde Paylaş
''Korkutmak bile'' demişsin. Dinde korkutmak dışında başka bir yöntem mi var ki, ''bile'' diye eklemişsin? Aaa pardon, bir de tomurcuk memeliler vardı değil mi?

Sadeceta, sorulan sorulara cevabın varsa ver, yoksa sus.

korkmayan bir insana deliller getirsende inanmayacaktır çünkü sonucundan hiçbir etki almayacağını düşünen inanamaz. bakın şhaekspirin bir sözü vardır "korkaklar bindefa ölür, cesurlar bir kez..."

Link to post
Sitelerde Paylaş
korkmayan bir insana deliller getirsende inanmayacaktır çünkü sonucundan hiçbir etki almayacağını düşünen inanamaz. bakın şhaekspirin bir sözü vardır "korkaklar bindefa ölür, cesurlar bir kez..."

Sozun aslini buldum:

"Cowards die many times before their deaths. The valiant never taste of death but once."

Shakespeare'in "Julius Caesar" (Sezar) adli oyunundanmis..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir dindarın bu sorulara cevap vermesini beklemeden cevabı kendiniz bulmaya ne dersiniz?Bir tanesinin cevabı mürtedin yorumunda gizli.Köleci imparatorluklar çağında insanlara faşist özellikte bir Tanrı inancının da yer bulmasına şaşırılmamalı.

Ancak bu Kuranda sevgi namına bir şeyin olmadığı anlamına gelmiyor.Tasavvuf ekolunda Allah sevgi ve aşkın kaynağıdr.Ona beslenen sevgi onda yok olmaya(fena) kadar insanı götürür.O sevildikçe insanlar da sevilir.Hatta Kuranda Allahın rahmet duygusunun gazabını geçtiğine dair bir ayet var.Bu islamda merhamet ve sevginin daha çok olduğunu gösterir...

Kuranın hedefinde tane tane insan olduğu zaman,zaten kinden eser pek bulunamaz.(2-3 mekke aristokrasisi hariç)..İnsanlara faydalı olmak,insanları affetmek v. çok daha fazla öne çıkan özellikler. Bence Tanrıyla savaş halinde olduğunuz için onun sadece gazab yönünü düşünüyorsunuz.Oysa bir dindar gazabunın adalet gereği olması lazım geldiğini size söyleyebilir.Tanrı algımızın bulanıklığı Tanrıyı sadece öfkeli konumuyla görmemize sebep oluyor.

Dindarlar Tanrıyı sizin gibi algılamıyorlar.Ona kul olmayı siz bir onur kırıcılığı görürken dindarlar seven,sevilen kişi arasındaki bağların kalkıp özgürlüğü bulma yolu olarak görürler.Tabi buradaki dindarlardan kasdım,islamı bir bütün olarak hayatında yaşayandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1-Kuranda allah pekçok konuda bizim adımıza karar veriyor, kendisine tapınmamızı istiyor ve uymazsak bizi yakacağını söylüyor. Yani bizim adımıza düşünüyor, karar veriyor, övülmeyi istediğini buyuruyor ve tüm bunları korkutarak yapıyor! Burada çok açık bir faşizm yok mu? Allah'ın karakter yapısı incelendiğinde demokrat bir tip mi çıkıyor yoksa faşist bir tip mi?

2-Sizin inandığınız bir şeye inanmadılar diye, kimseye bir kötülük etmemiş insanların sonsuza dek yanacaklarını düşünmek vicdanlı ve demokrat bir tutum mu?(Hani son zamanlarda muhafazakarlarda bir demokrasi sevdası var ya). Bu tanrı ne kadar kibirli ve zalim bir efendidir ki sırf kendisini övmedik diye bizi yakabiliyor?!!

3-Birine tapmak için önce onu sevmek gerekir. Peki tanrıyı sevmemiz mümkün mü? Hiç tanımadığımız, hatta varlığından şüphe edilebilecek kadar meçhul olan birini sevmek mümkün müdür? Eğer mümkün değilse(ki değildir), o halde kendisine tapılmasını beklemeye ne hakkı vardır? Sevmediğimiz birine sırf o güçlü olduğu için tapmak, bizim karaktersiz çıkarcılar olduğumuzu göstermez mi?!

4-İslamın faşist tanrısı, biz onu hiç bilmememize rağmen ''beni sevin, yoksa yakarım!!!'' buyurmuştur. Zorla güzellik olur mu? Veya şöyle soralım, korkutarak sevgi temellendirilir mi? Buyruk üzerine sevgi olur mu? Sevgi kişinin içinden gelmesi gereken birşey olmaktan çıkarılıp, imansal birşeye mi dönüştürüldü? Onu sevmedik diye bizi yakmaya hakkı var mı?!!

5-Ayrıca pekçok insan, aslında imanlı olmadığı halde ''ne olur ne olmaz, yanılırsam yanarım, iyisi mi inanmaya çalışayım'' diye tüccar zihniyetiyle düşünüyor. Tabi tanrı açısından da kim sahiden iman etti, kim cehennem tehdidinden korkup geldi işler karışacak...Gerçekten iyi yürekli olan bir tanrının gözünde, cehennem korkusu yüzünden kendisine yönelen kulunun hiç değeri olmaması lazım değil mi?

6-''Bana inanmazsan seni yakarım''cı anlayış, ne olursa olsun kendisine boyun eğilmesini bekleyen iktidar düşkünü kişiliklerin anlayışı değil midir?

7-Şu da var ki, gerçekten iyi yürekli olan bir tanrının, kişinin inanmama sebebini de değerlendirmesi gerekirdi. Mesela tanrıyı veya tanrı inancının sonuçlarını kötü olarak gören biri, tanrıyı bu yüzden reddediyorsa, bu kişi her ne pahasına olursa olsun(tanrıyı bile karşısına alırcasına) iyilikten yana tavır aldığı için, tanrının bu kişiyi bağrına basması gerekmez miydi? (Ama islamın faşist tanrısı, iyilikten yana olmaya değil, ne olursa olsun kendisine boyun eğilmesine ve tapınılmaya değer verir bir görüntü içinde.)

Evet soruları böylece sıralayabiliriz. Mantıklı cevaplar verecek bir iman sahibi aranıyor.

Evreni yaratan ve yasalarını belirleyen Tanrı ile mesaj olarak Kuran’ı gönderen Tanrı farklı değil bizlere göre.

İstesen de istemesen de ölürsün, paşa gönlün istese de istemese de güneş her sabah doğudan doğar ve her akşam sekmeden batıdan batar, sobaya elini dokundurursan elin yanar, köprüden aşağı atlar ve intihar edersin ama öyle birşey olur ki ölemezsin... ölmeyi seçersin ama ölümüne bile kendin karar veremezsin kimi zaman.

Kuran’ı gönderen tanrı ile fizik kurallarını belirleyen tanrı aynı varlık. Hadi ona da karşı gel bakalım yapabiliyor musun? Mesela yarın sabah güneşi batıdan doğur bakalım yahut beynine bir kurşun sık ve ölme bakalım...

Herkes gücü, kapasitesi kadar konuşsun, haddini bilsin derim ben. Bence Tanrı’nın bizlerden istediği de bu ve ibadetlerin çoğu da bunu hedefliyor.

Selamlar

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ancak bu Kuranda sevgi namına bir şeyin olmadığı anlamına gelmiyor.Tasavvuf ekolunda Allah sevgi ve aşkın kaynağıdr.Ona beslenen sevgi onda yok olmaya(fena) kadar insanı götürür.O sevildikçe insanlar da sevilir.Hatta Kuranda Allahın rahmet duygusunun gazabını geçtiğine dair bir ayet var.Bu islamda merhamet ve sevginin daha çok olduğunu gösterir...

tasavvuf ekolü islamdan çok daha başka inançlar kaynaklıdır.

başka bir kısım inançlara islam boyası boca edilmiş denebilir.

mevlananın,yunusun, ibn arabinin görüşleri islamla çok bağdaşmadığı gibi

mevlana ve yunus hoşgörüleri ve algıları islamın çok üzerindedir.

Kuranın hedefinde tane tane insan olduğu zaman,zaten kinden eser pek bulunamaz.(2-3 mekke aristokrasisi hariç)..İnsanlara faydalı olmak,insanları affetmek v. çok daha fazla öne çıkan özellikler. Bence Tanrıyla savaş halinde olduğunuz için onun sadece gazab yönünü düşünüyorsunuz.Oysa bir dindar gazabunın adalet gereği olması lazım geldiğini size söyleyebilir.Tanrı algımızın bulanıklığı Tanrıyı sadece öfkeli konumuyla görmemize sebep oluyor.

Dindarlar Tanrıyı sizin gibi algılamıyorlar.Ona kul olmayı siz bir onur kırıcılığı görürken dindarlar seven,sevilen kişi arasındaki bağların kalkıp özgürlüğü bulma yolu olarak görürler.Tabi buradaki dindarlardan kasdım,islamı bir bütün olarak hayatında yaşayandır.

dindarın tanrı anlayışı hastalıklıdır.

kocaman evreni yaratıp da kadının saçının teliyle uğraşan bir tanrının varlığı olası mıdır?

ben zavallı bir insancağızım, evrende nokta bile değilim.

her haksızlığı affedebiliyor da neden kendisine inanılmamasını ya da ortak koşarak inanılmasını kabul edemiyor?

madem o kadar büyüksün bir kul sana yamuk yaptı diye ona sonsuza kadar neden işkence ediyorsun?

köleci dönemin koşulsuz itaatten memnun olan, itaaat edeni bol keseden ödüllendiren

ama en ufak bir itiraza dayanamayan, en sert cezalara başvuran tipik bir hükümdarının

gökte oturan versiyonundan başka birşey değildir allah.

o insanların melikidir, hükümranıdır.

tahtı(arşı) bile vardır.

budur yani allah, başka birşey değildir maalesef.

bu varlığa tanrı diye tapanlara acıyorum.

geldiğimiz fikri seviyede bu ilkelliğin yeri yoktur, ama bazlıları döt korkusundan sıyrılamamaktadırlar.

sevgiler...

tarihinde murteddd tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzun süredir forumdan ayrı kalışımın sebebi (ateist arkadaşlar üzülmüştür diye söylüyorum:))pek çok olsada bu uzak kalış esnasında çok yerler gezip pek çok insanla tanıştım işim gereği ..

Şu birbuçuk iki ay zarfında 9 ülkeyi ziyeret etmek zorunda kaldım bundanda keyif aldım bunların arasında pekinde vardı ÇİN....

Ha birde Türkmenistan vardı tabii ki es geçmiyelim çok mühim..

Çin insanı bir bakıma mütevazi sayılsada çok gizli yönleri sebebiyle hayli sosyal..:) Tabi her bölgenin insanı birbirinden farklı olacak bu mutlak bir gerçeklik fakat farkılı kılan en önemli etken DİN di ..

Türkmenistan halkı din konusunda bilgi sahibi olmasada çoğunluk müslüman..Çin de de azımsanmayacak kadar müslüman var fakat o kadar karışıklar ki anlatılır gibi değil..

Tek düşünebildiğim herkesin öleceği ve sonunda yokluk yada Ahiret olma olasılığı ne olursa olsun ölmenin kesinliği....

Tanrı var yada yok..Bu ölümü ilgilendirmiyor mlsf.. 7 soru 70 soru olsa ne yazar olmasa ne?????????

Link to post
Sitelerde Paylaş
işin gerçeği şurada ! korkutmak bile geçersiz sizin gibileri. Böyle güzel dimi, inanmak istemezsin olur biter bu kadar yani... :)

Korkutmak değil, korkutmaya çalışmak.

İnanmak istememek değil, inanılır bulmamak.

Bronz çağı inanışı cini meleği inanılır değil. Şeytan inanılır değil. Allah inanılır değil. Saçma sapan şeyler.

Ayrıca inanmayan insanlar zarar görüyor. Olup bitmezmiş demek ki.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın mürted demiş ki

ta

savvuf ekolü islamdan çok daha başka inançlar kaynaklıdır.

başka bir kısım inançlara islam boyası boca edilmiş denebilir.

mevlananın,yunusun, ibn arabinin görüşleri islamla çok bağdaşmadığı gibi

mevlana ve yunus hoşgörüleri ve algıları islamın çok üzerindedir

.

Tasavvufta en yaygın iki akım var. Nakşibendî ve Kadiri tarikatı. Bunların birinin Hz.Aliye diğerinin ise Hz.Ebu Bekire dayandığı söylenir. Bu durum, tasavvufın başka kaynaklı olduğu ihtimalini ortadan kaldıran durumlar. Hem peygamber zamanında Ebu zerr,Ebu derda,Selman-ı Farisi,v.b suffe ehli denilen tasavvufçu kişilerin olduğu söylenir.Suffe ve tasavvuf kelimelerinin aynı kökten gelmiş olduklarına dikkat ediniz.

İbni Arabi,Mevlana ve ynusunun görüşlerine gelince,bunların görüşlerinin islamla alakası olmadığı ,sizin görüşünüzdür.Neticede bunlar bu aykırı sayılabilecek fikirlerine rağmen kendilerine müslümanım demiş ve Kuranı kendilerine rehber edinmişlerdir. Yunus Emre ve Mevlana nedense deist olmadılar.

İfade etmek istediğim konu şu: Yunus gibi sezgi ve bilgi dünyası geniş bir insan, Kuranın içinde kendi söylemleriyle çelişen bu sözleri görmedi mi? Görmüşse neden deist olmadı? Deist olmadığı anlaşıldığına göre bizlerin Yunus gibi derinliğine araştırma da yapmadığımız düşünülürse Deizm ve ateizme geçiş için biraz acele etmiyor muyuz? Bunda bizim biraz da sorgulamayı bırakmamızın verdiği rahatlık yatmıyor mu?

Bizler hangi araştırmalarımızla onlardan şanslı çıktık. Bizler cesur olduk da yunus ve hallac gibileri mi korkak idi? Korkak idilerse canlarını neden öğretileri uğrunda Müslüman olarak verdiler. Neden müslümanlığı Kuranın bu ayetlerine rağmen bırakmadılar?

dindarın tanrı anlayışı hastalıklıdır.

kocaman evreni yaratıp da kadının saçının teliyle uğraşan bir tanrının varlığı olası mıdır?

ben zavallı bir insancağızım, evrende nokta bile değilim.

her haksızlığı affedebiliyor da neden kendisine inanılmamasını ya da ortak koşarak inanılmasını kabul edemiyor?

madem o kadar büyüksün bir kul sana yamuk yaptı diye ona sonsuza kadar neden işkence ediyorsun?

köleci dönemin koşulsuz itaatten memnun olan, itaaat edeni bol keseden ödüllendiren

ama en ufak bir itiraza dayanamayan, en sert cezalara başvuran tipik bir hükümdarının

gökte oturan versiyonundan başka birşey değildir allah.

o insanların melikidir, hükümranıdır.

tahtı(arşı) bile vardır.

budur yani allah, başka birşey değildir maalesef.

bu varlığa tanrı diye tapanlara acıyorum.

geldiğimiz fikri seviyede bu ilkelliğin yeri yoktur, ama bazlıları döt korkusundan sıyrılamamaktadırlar.

sevgiler...

1. Kuranda saçın teli,elin tırnağı v.b detayları okumuş değilim.Buna göre saçla ilgilenen bir Tanrıyı Kuranda görmeyebiliyoruz.Örtünme ile ilgili ayetler bir bütün olarak okunsa görülecek ki İslâmın önem verdiği şey, aile yapısı, namus kavramı ve mahremiyete saygıdır.Diğerleri artık buna göre bir özel hüküm kategorisine girer ve kişiden kişiye yerden yere değişir.

2. Şirk konusunda ise hiç kimseyi okumadan elde ettiğim bir bilgi var. Kuranda “Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediğine bağışlar."(nisa 116) denmektedir. Bu ayette şirk koşanın değil şirk koşmanın affetme dışında kaldığı anlatılmaktadır. Belli ki burada şirk olgusunun kendisi bir affedilmez suç olarak ele alınıyor. Ama kimin müşrik olduğu ise çok değişik bir durum. Bence kendisini Müslüman sanan çok kişi şirkin ta içindedir.Ama sorunuz yerinde.. Neden şirk büyük zulümdür acaba.Allah nasıl olsa herşeyin hakimi değil mi? Yeryüzündeki biz kullardan bir kısmı, Onun mülkünden bir kısmını şuna veya buna yakıştıracak olsa, bunun Allah’a ve Onun egemenliğine ne zararı olabilir? Dünya dolusu günahları bağışlayan Allah, bir kulunun ağzından çıkan önemsiz bir sözü niçin bağışlamaz da “Kulum Bana şirk koştu” diyerek NASIL cezalandırır?

Kanaatime göre Çünkü şirk evrenin içinde işlenen bir sisteme etki-tepki yasası gereği kötü bir etkide bulunmaktadır.Bir ucunun metafizik bir oluşuma dayandığını düşünüyorum.Yoksa aksi durum Allahın hiçbir şeye uhtaç olmaması sıfatıyla çelişir.

3. Diğer taraftan her haksızlığı affedip etmediği de şüphelidir..Kurana baksanız kasten öldürmenin cezası da ebedi cehennemdir.Oysa kimse böyle düşünmüyor.Bu ayet şiddet için inmiş diyor.Eğer böyleyse şirk için de neden iyi niyeti göstermiyorlar.

4. Allahın devamlı itaat istemesinin köleci dönemin anlayışıyla geçiştirilebileceğini düşünüyorum. Çübkü o dönemin ideal tanrı anlayışının bozulmuş tanrı anlayışlarını kaldırması ancak bu yöntemle olabiliyordu.Tapınma bile secdeye kapanma gibi ritüeller bile sanki o dönemin tanrı krallarına inad ama şekilsel olarak aynısını Allaha yapıyorlardıBelirli bir yer ve zamanda yapılan, önceden belirlenmiş hareketlerden oluşan tapınma ile yeri ve zamanı olmayan, hayatın içinde canlı faaliyet olarak gerçekleşen ibadet arasındaki farkı ise zamana yaymıştır.

Burada ilgili dönemi çok iyi okumak lazım.İlkçağdan Ortaçağa kadar Babil, Sasani, Mısır, Roma, Bizans gibi eski dünyanın Tanrı-Devlet kralları ahaliye “kullarım, kölelerim” diye sesleniyordu. Kendilerine de Tanrı’nın oğlu, temsilcisi veya doğrudan Tanrı derlerdi. Kuran’daki kulluk kavramı işte bu anlayışa isyan olarak doğdu. Kur’an bunu alıp kullandı ve fakat kavramın içeriğini değiştirdi. “Yalnız sana ibadet ederiz” ifadesindeki “ancak, yalnızca, sadece, sırf, salt” anlamına getirdi ki “başkasına değil” anlamı verir; yoksa “başkasına yapıldığı gibi” demek olmaz.

Peygamber ve arkadaşlarının ibadet anlayışı bunlara tepkiydi.. Allah ile canı gönülden dost olması, O’nun sınırsız, şekilsiz, enlemsiz, boylamsız ve sonsuz varlığında kendini açması, iş ve oluş üretmesi, ortaya çıkarması, meydana getirmesi manasına geliyordu

Allah görünen bir nesne olmadığı için, yer ve mekan da biçilemeyeceği için, son tahlilde Allah’a ibadet, görünür nesnelerden tam bir bağımsızlaşmayla “insanın” ortaya çıkışıdır. Artık bu ortaya çıkışta efendi-köle ilişkisini değil; , seven-sevilen ilişkisini ifade eder.

Bu nedenle İslam’da namaz, oruç gibi ibadet dediğimiz uygulamalar aslında “ibadet doğuran ibadetler”dir.Namaz şekilsel bir tapınma olarak gözükebilir ama aslında o istenerek yapılan arınma ve birlikte icraya hazırlıktır.Bundandır ki şekilsel namazların hayatımızda hiçbir etkisi olmuyor.Üstteki mesajımda dediğm gibi Tanrıyı sevgi ile arayanlar işte ibadetlerinde de bu ideali yakalayabilmişlerdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

siz gerçekten büyük bir önyargı ile hareket ediyorsunuz ve şüphesiz söyledikleriniz önyargılarınızdan başka bir şey değil

ama ben yine de söylediklerinizi cevaplayayım:

1-Kuranda allah pekçok konuda bizim adımıza karar veriyor, kendisine tapınmamızı istiyor ve uymazsak bizi yakacağını söylüyor. Yani bizim adımıza düşünüyor, karar veriyor, övülmeyi istediğini buyuruyor ve tüm bunları korkutarak yapıyor! Burada çok açık bir faşizm yok mu? Allah'ın karakter yapısı incelendiğinde demokrat bir tip mi çıkıyor yoksa faşist bir tip mi?

bi kere şunu belirtmeliyim ki Kur'an'ı Kerimin tefsiri size de düşmez bize de dinimizde tefsir yapabilmek için tam 15 ilme sahip olması gerekir eğer çok araştırmışsanız bilmeniz gerekir doğru mu???

Şimdi ben de tefsirlerden alınmış örnekleri sunacağım.Kur'an'da Allah bizim adımıza karar vermiyor bizim ona karşı yapmamız gerekenleri bildiriyor Allah onu bulman için akıl vermiş göz vermiş onu geçtim bilimin ilerlediği bir yüzyılda yaratmış sizinr bilimadamlarından onların tespitlerinden birçok ateist marksist bilimadamının araştırmalar sonucunda Allah'ın varlığını ÜZÜLEREK kabul ettiklerinden hiç mi haberiniz yok?

Allah sizi birçok nimetlerle donattığı halde gözlerinize perde inmiş Allah' göreemiyor bununla da kalmayıp ona hakaret ediyorsunuz....

"Başını kaldır!Kendini tanıttırmak isteyen kudretli bir Zat'ın harika işlerine bak. Sen başıboş olmadığın gibi bu haiseler de başıboş olamazlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bi kere Allah kimseyi zorlamıyor.

ister inanır bi insan ister inanmaz.ama sonucuna katlanır.

Allah dileseydi herkes iman ederdi ama iradeye bırakmış. aklolan bulur diye. tabi bu da kişinin istemesiyle Allah insANa inanç vermesiyle oluyor.

haa.. "niye Allah benim işime karışıyor. cennet cehennem var , inanmadığım takdirde cenenneme gitmek istemiyorum "diyosanız, içinizde bir inanç var ki bu durum sizi rahatsız ediyor.

hım " niye kuralları o koyuyor "dediğinizde ise eğer kendi elinizle birşey yarattıysanız, bir ot, bir meyve yarattıysanız, ya da insan vs. o zaman siz de kendinize kainata kural koyun. tabi bunları yaparken hammaddesi Allaha ait olmayan bi malzeme kullanabilirseniz;)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...