Jump to content

türk halkı üzerinde müthiş bir sonuç..


Recommended Posts

türk halkı üzerinde müthiş bir sonuç..

YETER Kİ EMRET

Nokta dergisi son sayısında,kolay kolay unutulmayacak bir gazetecilik başarısı sergiledi.

Sokaktaki vatandaşın , Meçhul bir otoritenin buyruklarına karşı gösterdiği uyum ve tepkileri ölçtü.

Tiyatro sanatçısı Ezel AKAY' a siyah bir pardösü giydirdi,eline bir de megafon verdi. Akay' la nokta ekibi başladılar kentte dolaşmaya.

Önce yeni cami' nin arkasındaki parka gittiler. Hava güneşliydi. Banklarda insanlar oturuyordu.

Akay megafonla bağırarak sert bir komut verdi:

' Derhal ayağa kalkın !...'

İtirazsız sessiz kurulmuş robotlar gibi herkes hemen ayağa kalktı.

Eminönü iskelesinde başka bir komut .

' Herkes hemen yere çöksün '

İskelede kim varsa hemen yere çöktü.

Beyoğlu'nda başka bir komut:

' Herkes sıraya girsin,sayım var!.. '

Herkes hemen sıraya girdi.

Mecidiye köy de bir duvar dibinde başka bir komut patladı:

' Herkes elleriyle duvara yapışsın,ölçüm var!... '

Herkes elleriyle duvara yapıştı.

Bir fabrika kapısında işçilere komut verildi:

' İçeri girerken herkes parmak bassın şu kağıda...! '

İşçiler parmak basarak girdiler fabrikaya...

Beyaz önlükle lastik eldivenler giymiş bir hanım gazeteci,fabrikanın içindeki kadın işçilere de değişik bir komut verdi:

' Herkes soyunsun, bekaret muayenesi yapılacak '

Kadın işçiler soyunmaya başladılar.

Buna karşılık Boğaz iskelesinden birinde, vapurdan çıkanlara komut vermediler, kibarca ricada bulundular:

' Film çekiyoruz, lütfen bir dakika dururmusunuz ? '

Ricayı kimse iplemedi.

alıntıdır..

Nokta' nın yaptığı deney ,toplumun ruhsal yapısını gösteren müthiş bir röntgen....

Ne kimse komutu verenin kimliğini merak ediyor, ne hangi hak ve yetkiyle vatandaşlara o komutları verdiği soruyor, ne de herhangi bir direnme gösteriyor.

İşte yüzyıllardan beri, daha küçük yaşlardan başlayan dövülmüşlüğün, ezilmişliğin sonucu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

tek kelimeyle harika bir çalışma gerçekten

komutlara uymamanın getirebileceği sonuçları düşündüklerinde komutları

werenin kim olduğu we bunlara uyulması gerekip gerekmediği sorgulanmıyor bile

korku toplumu en yalın şekilde böyle olur işte siwil itaat

düşük yoğunluklu demokrasi

Link to post
Sitelerde Paylaş

sürü psikolojisi içinde yaşayan koyun bir toplum..

din gibi mikropların, virüslerin üremeleri için çok müsait bir ortam..

bir tür kanser..

tedavi edilmeyi bırakın, her gün yeniden taze beyinlere şırınga edilen pislik..

korku, korku, korku..

betonla örülmüş hapishanelerinde çürüyen insanlarımız..

Link to post
Sitelerde Paylaş

ALIN ISTE !

Gerci arkadasimiz NOKTA dergisinden bir alinti yapmis!! iyi'de yapmis dogrusu.

Eger koskocaman bir mileti ORDU eksenli degistirip-donustururseniz BUDUR SONUC!

Sanki fikra gibi ne kdar ilginc!

Insanlar POLISTEN DELI KORKUYOR , KORKUYU IKTIDRA YAPMISLAR , turkiyede hepimiz gorduk POLIS kiyafeti giyenler insanlarin gozu onunde kadinin saclarindan tutup zorbaca tecavuz edebiliyorlar!

KIMSEDE SES CIKARMIYOR, bu cirkinlige ..

ATEISTLIK zurnanin sondeligi bu ulkede ,daha once yapilmasi gereken bir cuval is var ..

Insanlarin gecmisiyle yuzlesmeleri lazim, ciddi temelde elestirmeleri gereklidir mevcut sistemi !

Hem sistemin BORAZANLIGINI yapacaksiniz, bu CURUMUSLUGE karsi koyana BOLUCU- ANARSIST diyeceksiniz sonrada ATEISTLIKDEN dem vurup MEVCUT istemin dipine SIKISACAKSINIZ ;)

PALAVRA bunlar !

Sorun partiler sorunu degildir TURKIYEDE ,sistem sorunudur!

Hangi parti iktidar olursa olsun ,sistemin bir kuklasi olcaktir..

Biraz daha ciddi olmasi gereklidir ATEISTLIGINI ortaya koyuyorsa kisi !

Link to post
Sitelerde Paylaş

yanı ben normal karsılıyorum bırgunde monarsıden cumhurıyete gecmıs bır ulke bu

ve bu gerceklesırken genede halk bılmeden cumhurıyete gectı

bır kac bın kısı sadece cumhurıyetten haberı vardı gerısı koyun surusu

ve gene polıs asker o kadarkı etkılı bu ulkede boyle bırseyde hemen sus pus oluyor halk

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarihini hatırlamamakla beraber Ferhan Şensoy, İStanbul'da bun abenzer bir şey yapmıştı. Nazi üniformalı kıyafetiyle İstanbul sokaklarında yoldan geçenlere kimlik soruyor kimsenin gıkı çıkmıyordu.

45 milyon insanı teslim almaya gelen 12 Eylül, ülkemizi açık bir cezaevine çevirirken, korku toplumu yaratma noktasında da çok önemli başarılar elde etmiştir... Ama elde ettikleri başarının geçici olduğu daha 1984'lerde ortaya çıkmıştı ve bu ülkenin anaları tüm heveslerini kursaklarında bırakmıştı. Onlar korku salıyor 7'sinden 70'ine erkeğinden kadınına birileri de korku zincirlerini parçalayıp korkunun duvarlarını yıkıyor...

Eğer korkmazsam tam özgürüm ve kendimden başka efendim yoktur. / Epiktetos

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

işte türk halkını sindirmek için onyıllardır kullanmadığı araç kalmayan emperyalist abd ve avrupanın son moda kuklaları kürtler. abilerinin bir dediklerini iki etmezler. bizim buradaki saz arkadaşları da hem bize düşmanlık edip emperyalistlerin ekmeğine yağ sürer hem de emperyalizm düşmanı tiyatro oynarlar. yığınlar, dünyanın her yerinde çaresizdir. önemli olan liderlerdir. onlar azdır. siz tüm ab ve avrupa biraraya gelip bir bölgede yoğun politika uygular ve önemli ölçüde maddi desteği bu politikaya harcarsanız, elbette getirileri olacaktır. bu kadar baskıyı bu kadar uzun süre amerikan, ingiliz ya da fransız toplumuna uygulayın bakalım noluyor. millet şu an travma geçiriyor. ülkesinin kurucusuna ulusal yayınlardan her gün hakaret ve küfür ediliyor. teröristler topraklarına sınır ötesi harekat düzenliyor ama emperyalistlerin emrindeki üç beş işbirlikçi yüzünden dünyanın en güçlü ordularından biri ordusu cevap veremiyor. dünya ip kadar ermenistanı dinliyor Türkiye'yi takmıyor. her taraf tarikatların eline geçti, ülkeyi şamaroğlanına çevirdiler. üretimi ve sanayiyi bilinçli olarak bitirip milleti boğazına kadar borca batırdılar. biraz açın gözünüzü de öyle yorum yapın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
işte türk halkını sindirmek için onyıllardır kullanmadığı araç kalmayan emperyalist abd ve avrupanın son moda kuklaları kürtler. abilerinin bir dediklerini iki etmezler. bizim buradaki saz arkadaşları da hem bize düşmanlık edip emperyalistlerin ekmeğine yağ sürer hem de emperyalizm düşmanı tiyatro oynarlar. yığınlar, dünyanın her yerinde çaresizdir. önemli olan liderlerdir. onlar azdır. siz tüm ab ve avrupa biraraya gelip bir bölgede yoğun politika uygular ve önemli ölçüde maddi desteği bu politikaya harcarsanız, elbette getirileri olacaktır. bu kadar baskıyı bu kadar uzun süre amerikan, ingiliz ya da fransız toplumuna uygulayın bakalım noluyor. millet şu an travma geçiriyor. ülkesinin kurucusuna ulusal yayınlardan her gün hakaret ve küfür ediliyor. teröristler topraklarına sınır ötesi harekat düzenliyor ama emperyalistlerin emrindeki üç beş işbirlikçi yüzünden dünyanın en güçlü ordularından biri ordusu cevap veremiyor. dünya ip kadar ermenistanı dinliyor Türkiye'yi takmıyor. her taraf tarikatların eline geçti, ülkeyi şamaroğlanına çevirdiler. üretimi ve sanayiyi bilinçli olarak bitirip milleti boğazına kadar borca batırdılar. biraz açın gözünüzü de öyle yorum yapın.

KUKLA senin basbakanin ve silahli kuvetlerin!

PINOKYODAN beter olmussunuz be!

icazeti kimin abd den aldigi ortada, SANKI COK BAGIMSIZMISIZ gibi buyuk laflar ediyolarya!

DUDUK ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

kışa girerken doğalgaza %70 zam yap..

tam bahar ayında %20 indirim yap..dahada indirecez de..

bizim millet göbek atıp eğlenir..

dünyanın en pahalı benzinini, en pahalı internetini, diğer bütün vergileride katarsak..

tepkisiziz..sosyal birlikteliğimiz yok..neden..

sindirilmişiz..korkutulmuşuz..

dini değerler, faşist değerler en üst seviyede dayatılmış bizlere..

kullanılıyor, sömürülüyor, her gün daha çok eriyoruz..

harcıyorlar insanlarımızı..

sustuk hep sustuk..sıra hepimize teker teker geldi..

Link to post
Sitelerde Paylaş

İngiliz polisinin eli de pek yumuşak değildir ama, yani bizdekilerden daha yumuşaktır deyip kendinize fazla güvenmeyin derim :)

Bu sürü psikolojisi aslında devlet sisteminin-polis gücünün etkin olduğu her yerde az-çok vardır. En gelişmiş avrupa ülkelerinde öğretmenler üzerinde yapılan kimi deneyler bile tüyler ürperticidir.. sadece Türkiye'ye has bir özellik olduğunu düşünmüyorum..

Link to post
Sitelerde Paylaş
sadece Türkiye'ye has bir özellik olduğunu düşünmüyorum..

kimse düşünmüyor..

bizden çok daha fazla ezilenlerde tabiki vardır..

çok daha az ezilen ve haklarına sahip çıkabilen ülkelerde..

ama türkiye de yaşıyoruz..

kendimizle yüzleşmeliyiz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ya bu 'ezilmişlikten' geyiğini yapıştırırken, biraz özenli olalım; Türk halkı edilgen, pasif bir nesne değil. Okusun, düşünsün ve eleştirel baksın; elbette şartlar bireylerin düşünceleri üzerinde etkide bulunur, hem de gayet fazla. Ancak insanın bu bilmeme, cahil kalma ve aklını kullanmamada tamamen masum olduğunu düşünürseniz; mağaralarımızdan nasıl çıkıp da, bugünlere geldik, açıklayamazsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Laf olsun torba dolsun şeklinde anlaşılmasın Vilppu ama mantık kişinin yetiştiği çevreye göre cinayet işlemeyi bile normal algılayabilecek, yadırgamaz hale gelebilicek doğrultuda şekillenebiliyor. İnsanları sürükleyen güçlü liderlerdir, iyi veya kötü ve o liderlerin düşünceleri doğrultusunda insan hayatı şekilleniyor. Bilinçaltını dahi etkileyebilen yöntemler-teknikler var. Gökten vahiy düşmüyorsa bariz bir açıklıkta şekilleniyoruz-şekillendiriliyoruz diyebiliriz. Genetik olarak çok sağlam bir ağaç normal koşullarda çok güzel meyveler üretebilir ama normal olmayan koşullarda çürür gider. İnsan aklının ve mantığının bundan pek bir farkı yok. Şanslı olanlarımız kendini şekillendirebilir hale ve bu özgürlüğe-bilince ulaşabilirken, yani insan zihninin bu gelişkin potansiyeli o kişide hayat bulurken çoğu farklı koşullarda bu bilinç açığa çıkamıyor. O nedenle liderler, aydınlar, güçlüler çok önemlidir; çamura şekil verecek olanlar azınlıkta olanlardır, geride kalanlar sahip oldukları potansiyele ulaşamamış-ulaştırılamamış insanlardır. Tamda burada güçlülere bir seçim kalıyor: ya tanrı gibi egoist davranıp tekilci olacaklar ya da o üstün kinetik dinamizm özgürlüğünde bile kişiyi oldukça etkileyebilecek diğer üstün bilinçlerin doğmasını sağlayacak; yani aynaların en zenginine, aynaların ötesine ulaşabilecek en yüce limitsizliğe ulaşabilecek çabayı gösterecekler..

İnsanları suçlamanın anlamı yok.. Ağaç yaş iken eğilebiliyor; her potansiyeli aktif hale getiren koşullar oluşmadıkça asla aktif hale gelmez. O potansiyelden aktifliğe geçenlerin ise bahsettiğim gibi ellerinde iki farklı seçim durmakta..

en azından bana her şey bu şekilde görünüyor..

tarihinde NomadUn tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sadece Türkiyedeki insanlara özgü bir durum değil bu arkadaşlar, bu konuda yapılmış çok ünlü bir deney var mesela:

Milgram deneyi, insanların erk (otorite) sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine, kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaat etmeye ne ölçüde istekli olduklarını ölçme amacını güden bir deneyler dizisinin genel adıdır.

Bu deneyde bir otorite figürü insanlara yan odadaki birine elektrik vermesini söylüyor ve bunu yapan insan oranı beklediklerinden onlarca kat fazla çıkıyor.

Milgram ulaştığı sonuçları 1974 tarihli makalesi "İtaatin Tehlikeleri"nde (İng.: The Perils of Obedience) özetledi:

İtaatin hukuksal ve felsefesel açılardan devasa önemi bulunmaktadır, ancak bunlar çoğu insanın somut durumlarda nasıl davrandığı konusunda fazla bilgi vermez. Yale Üniversitesinde sıradan bir insanın sadece bir deney bilimcisinden aldığı emirle başka bir insana ne kadar acı çektireceğini ölçmek için basit bir deney düzenledim. Katılan deneklerin güçlü vicdani duyguları ile saf otoriteyi çeliştirdim, ve kurbanların acı dolu çığlıklarının eşliğinde genellikle otorite kazandı. Yetişkin insanların, bir erk makamının komutası doğrultusunda her şeyi göze almakta gösterdikleri aşırı isteklilik, çalışmamızın acilen açıklama gerektiren en önemli bulgusud

Detaylı bilgi için: http://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sadece Türkiyedeki insanlara özgü bir durum değil bu arkadaşlar, bu konuda yapılmış çok ünlü bir deney var mesela:

Bu deneyde bir otorite figürü insanlara yan odadaki birine elektrik vermesini söylüyor ve bunu yapan insan oranı beklediklerinden onlarca kat fazla çıkıyor.

Detaylı bilgi için: http://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi

Bu biraz daha farklı. Deneyin amacından yola çıkarsak, o deneyde kurgu 'otoriteyle, ahlaki ilkeler (canlının yaşama ve işkence görmeme hakkı gibi) arasındaki gerilim' üzerinden kuruluyor. Burada zarar gören birileri yok, açıkça kafasızlık var.

'Yat diince yatıp, kalk diince kalkmak' biraz da insanın kumaşından mı geliyor ne? Aynı şartlarda çok farklı davranan, ve o şartlarla karşılaştığında -diğer insanlara kıyasla- kendisini daha farklı koşullandırmaya ve konumlandırmaya çalışan o kadar çok insan var ki.. :)

tarihinde Vilppu7 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu biraz daha farklı. Deneyin amacından yola çıkarsak, o deneyde kurgu 'otoriteyle, ahlaki ilkeler (canlının yaşama ve işkence görmeme hakkı gibi) arasındaki gerilim' üzerinden kuruluyor. Burada zarar gören birileri yok, açıkça kafasızlık var.

'Yat diince yatıp, kalk diince kalkmak' biraz da insanın kumaşından mı geliyor ne? Aynı şartlarda çok farklı davranan, ve o şartlarla karşılaştığında -diğer insanlara kıyasla- kendisini daha farklı koşullandırmaya ve konumlandırmaya çalışan o kadar çok insan var ki.. :)

Elbette bu başlıktaki deney çok daha hafif, ama otorite öyle bir olay ki deneklerin yüzde 60ı işkence yapmayı otorite emredince kabul etmiş, bu durumda yüzde 60tan fazla insanın başlıkta sayılanları yapmayacağını düşünmek saflık olur.

Bence gerçekten de genelde insanların kumaşından gelmesi gibi bir durum var, belki evrimsel bir temeli falan vardır. Ama bilinçli bir insan elbette kolay kolay bu numaraları yemez :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

NG'de izlemişseniz görmüşsünüzdür. Maymunlarla bebeklere aynı deney yapılıyor. ilk önce kara bir kutu-içini göstermeyen ve içinden şeker çıkıyor. güya kutunun üstüne çubukla vurunca alttaki oyluktan şeker çıktığı kanısı uyandırılıyor. kara kutuyla yapılan deneylerde maymunlarla bebekler gösterilenleri aynen tekrar ediyorlar. ikinci kısımda ise şeffaf bir kutu kullanılıyor ve neyin ne olduğu görülünce maymunlar hiç çubuğa dokunmadan alttaki oyluktan şekeri alıveriyorlar ama bebekler hala çubukla kutuya vuruyorlar :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...