Jump to content

İlk Müslüman Tarihçiler


Recommended Posts

İslam tarihini yazan ilk Müslüman tarihçilerin ne zaman doğup ne kadar yaşadıklarını ve eserlerini incelemeyi hiç düşündünüz mü?

Onların yaşamı geleneksel İslam tarihinin nasıl yazıldığına ışık tutacağından çok önemlidir.

Burada ilk Müslüman tarihçilerin bir listesini bulacaksınız. Yorumlar bu listeyi izleyecek..

Nasıl bir sonuca ulaşacağımı tahmin ettiğinize eminim.

Chronological list

See also: Historiography of early Islam and Early Muslim sociology

"Chase F. Robinson" in "Islamic Historiography" has mentioned the chronological list of Islamic historians.

[edit] The historians of the formative period

First class: 700-750 (Ibn Zubayr and al-Zuhri's histories no longer exist, but they are referenced in later works).

* Urwah ibn Zubayr (died in 712 CE)

* Al-Zuhri (died in 742 CE)

Second class: 750-800

* Ibn Ishaq (d. 761) - Known for Sirat Rasul Allah or The Life of the Apostle of God

* Abi Mikhnaf (d. 157 AH - 774 CE) - Known for Maqtal Al-Husayn

* Sayf ibn Umar (d. 796)

Third class: 800-860

* Al-Haysam ibn Adi (d. 882)

* Al-Waqidi (d. 207 A.H. /823CE) - Noted for Kitab Al Tarikh wa Al Maghazi (Book of History and Battles).

* Al-Madaini (d. 830-850)

* Ibn Hisham (d. 835)

* Ibn Sa'd (d. 845)

* Khalifa ibn Khayyat (d. 854)

Fourth class: 860-900

* Umar ibn Shabba (d. 878)

* Ibn Qutaybah (d. 889) his notable works are Uyun al-akhbar and Al-Imama wa al-Siyasa[1]

* Al-Dinawari (d. 891) his notable work is Akbar Altewal

* Baladhuri (d. 892)

Fifth class: 900-950

* Ya'qubi (d. 900) - He wrote Tarikh al-Yaqubi

* Muhammad ibn Jarir al-Tabari (838CE - 923CE) - He wrote a history work on Prophets and Kings titled تاريخ الرسل والملوك.

* Ibn A'tham (d. 314/926-27) - He wrote Alfutuh (Robinson hasn't mentioned his name.)

The historians of the classical period

Iraq and Iran

* Ali al-Masudi (d. 955)

* Sabit ibn Sinan Al-Sabi (d. 976)

* Al-Saghani (d. 990), one of the earliest historians of science

* Ibn Miskawayh (d. 1030)

* Al-Utbi (d. 1036)

* Hilal ibn Al-Muhassin Al-Sabi (d. 1055)

* Al-Khatib Al-Baqdadi (d. 1071)

* Abolfazl Beyhaqi (995-1077), wrote Tarikh-e Mas'oudi ("Masoudian History", also known as "Tarikh-e Beyhaghi").[1]

* Abu Ishaq Al-Shirazi (d. 1083)

* Ibn Al-Imrani (d. 1184)

* Abu-al-Faraj ibn Al-Jawzi (d. 1201)

* Ibn Al-Sa'i (d. 1276)

* Ibn Al-Fuwati (d. 1323)

Andalus, Maghreb, Egypt and Syria

* Al-Musabbihi (d. 1030)

* Ibn Hazm (d. 1063)

* Yusuf ibn Abd-al-Barr (d. 1071)

* Ibn Hayyan (d. 1075)

* Al-Udri (d. 1085)

* Al-Qadi Iyad (d. 1149)

* Ibn al-Qalanisi (d. 1160)

* Ibn Asaqir (d. 1176)

* Imad Al-Din Al-Isfahani (d. 1201)

* Ali ibn al-Athir (1160 - 1231) - He wrote Al-Kamil fi al-Tarikh

* Baha al-Din ibn Shaddad (d. 1235)

* Al-Kalabi (d.1237)

* Sibt ibn al-Jawzi (d. 1256)

* Ibn Al-Adim (d. 1262)

* Abu Shama (d. 1267)

* Ibn Khallikan (d. 1282)

* Ibn Abd Al-Zahir (d. 1292)

* Baybars Al-Mansuri (d. 1325)

* Abu al-Fida (d. 1331)

* Al-Nuwayri (d. 1332)

* Al-Mizzi (d. 1341)

* Al-Dhahabi (d. 1348)

* Ibn Al-dawadari

* Al-Safadi (d. 1363)

* Ibn Kathir (d. 1373)

* Ibn Al-Furat (d. 1405)

* Ibn Khaldun (May 27, 1332/A.H. 732 to March 19, 1406/A.H. 808) - He wrote Muqaddimah and Al-Ebar and is considered the father of historiography, cultural history and philosophy of history

* Al-Maqrizi (d. 1442)

* Ibn Hajr al-Asqalani (d. 1449)

* Al-Ayni (d. 1451)

* Al-Saqhawi (d. 1497)

* Al-Suyuti (d. 1505)

India

Further information: Muslim chronicles for Indian history

* Minhaj-i-Siraj (13th century)

* `Abd al-Qadir Bada'uni (d. 1615)

* Nizamuddin Ahmad (d. 1621

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 51
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İslam tarihini yazan bu tarihçilerin hiç birisi gerçek anlamda bilimsel bir yapıt ortaya koymamışlardır.

Bilimsellikten vaz geçtik..

Yazılanların hiç birinin bazı delillere ve kendilerinden önce yazılan dökümanlara dayandırıldıklarının en ufak bir delili yoktur.

Tarihçi olarak bilinen bu yazarlarin öncüleri halk arasında kulaktan kulağa dolaşmakta olan efsaneleri tarih adına kaydetmişler ve daha sonra gelenler onları gerçek olarak kabul etmişlerdir.

Bunun sonucu olarak ortaya koca bir yalandan başka bir şey olmayan İslam tarihi çıkmıştır.

İslam tarihinin her anı yalandır. Yazılanların hiç birisi gerçekten vuku bulmuş olan tarihsel olguları yansıtmaz.

İstisnasız hepsi, daha önce vuku bulmuş olmaları mümkün bazı olguları, yöre halkı bakış açısından değerlendirilerek yazılmışlardır.

Elde tek bir belge bile yoktur.

Çünkü henüz nesir Arap'lar tarafından keşfedilmemiştir. Okur yazar oranı yüzde 1-2 civarındadır. Kitap yazma geleneği yoktur. Kâğıt yoktur.

Okur olmayınca yazar da olmaz. Yazar olsa bile ortaya çıkacak yapıt bir efsane olmaktan kurtulamaz.

İslam tarihini yakından inceleyenler yörede yaşıyan Hristiyan ve Yahudi kabilelerde yazılan eski eserlerden İslam tarihi hakkında bir şeyler elde etmeye çalışmışlardır. Aslında o tarhilerde onlar da sofistikasyondan yoksundurlar. Bazı papazların yazdıkları bireysel anılar ile tarihsel olguları açıklamaya çalışmak son derece yetersizdir. Günümüzde yapılanlar bunlardır. Yani hiç bir şeydir.

Gerçek İslam tarihi bilinmemektedir. Ve bilinemeyecektir.

Çünkü hiç bir zaman mevcut İslam tarihini destekleyen veya reddeden delillerle karşılaşılmayacaktır.

Bu bağlamda delil yokluğu, yokluğun delili olarak kabul edilmek zorundadır.

Batı tarafından kabule zorlanan İslam tarihi bir yalandır.

İslam, Muhammed ve Kur'an gibi o da koca bir yalandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Suyuti ve ibn hayyan haricinde listede tanıdığım tek bir kişi yok..

Suyuti ve İbn Hayyan önemsizdir İslam tarihinde.

İbni ishak, ibni Hişam, Taberi, Vakıdi, yakubi öne çıkan isimlerdir.

Önemli olan burada ilk tarihçilerdir.

Çünkü sonrakiler, ilk yazanlardan yararlanmış ve onların yazdıklarına uyarak genişletmiş olabilirler.

İlk dönemde adı geçen Urvah İbn Zübeyr ile El Zuhri'yi duymuş değilim.

Ne yazdıkları hakkında bilgim yok. Ama yazdıklarının önemi büyüktür.

Tarihçinin duyduklarından çok gözlemledikleri ve güvenilir kaynaklardan derledikleri makbuldür.

Asrı Saadet olarak adlandırılan erken İslam döneme ait bir tarihi kaynak olmaması büyük eksikliktir.

Bu eksiklik Ömer'in "Kur'an yeter" anlayışına bağlanır.

Ama Ömer sonrasında Osman, Ali ve Muaviye dönemleri de tarihsel olarak kayıptır.

Halbuki Muaviye dönemi karanlık dönemin dışında kalmalıydı.

Çünkü Hicaz dışı, Şam bölgesi Hristiyanların ve başta da Süryanilerin duyum-izleme alanları içindeydi.

Hadi İslam'ın tarih ve kaynak bilinci eksikti, aymaz davranıldı.

Peki ya Hristiyanlık neden bu kadar duyarsız kaldı?

Üstelik de Bizans'ın yenildiği güçlerin dini hakkında uzun zaman duyarsız olunması ilginç.

Ya da onlar da İslam gibi tarihi kaynak konusuna önem vermiyorlardı.

Kaynaksızlık karşılıklı olunca, gecikmiş İslam kaynaklarının tutarlılığı önem arz eder.

İslam tarihçilerinin ve siyer yazarlarının kitaplarında yüzlerce sahabi, müşrik, Yahudi ve Hristiyan isimleri ile birlikte yaşanan olaylar anlatılır. Bunlar arasında çelişki olup olmadığı çok önemlidir.

Örneğin, Muhammed'in vahiy katiplerinden biri olan Mervan'ın Muhammed'in ayetleri uydurduğunu söyleyerek dinden dönmesi, onu ölümden amcaoğlu Osman'ın kurtarması, daha sonra bu kişinin yeniden müslüman olması ve Osman halife iken başkatip olması rivayeti gibi.

Bu isimler ve olayların anlatımında bariz hata ve çelişkilere düşülmemişse yazılanları doğru kabul etmekten başka bir yol yoktur. Reddetmek için geçerli ve güçlü bir argümana dayanmak gerekir.

Bilgilerin zenginliği ve çok detaylı oluşu şüphe nedeni olabilir ama red sebebi olamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam tarihini incelerken karşılaşılan dilemma şudur.

Yayılan nedir?

İslam mıdır, yoksa İslam imparatorluğu mudur?

Arada fark vardır.

Evet.. Araplar temeli İslam olan bir imparatorluk oluşturmuşlardır ama, onu ne zaman oluşturmuşlardır?

Arap'lara bir imparatorluk oluşturmalarını İslam mı sağlamıştır, yoksa İslam mı kurulan imparatorluğun sağlam temeller üzerine oturmasını sağlamıştır.

Başka bir deyişle tavuk mu önce gelir yumurta mı gibi bir sorunla karşılaşmaktayız.

İslam mı öncedir yoksa, Arap imparatorluğu mu?

Hiç kuşkusuz Arap imparatorluğu İran, Suriye, Mısır ve kuzey Afrika'da hızla yayılmıştır.

Ve yayılırken İslam'ı da etrafa yaymıştır.

Bu imparatorluk etkilerini Hindistan ve Çin'de bile gösterebilmiştir.

Oralarda yayılan Arap gücü değildir. İslam'dır.

Arap'lar fethettikleri yerlerdeki halkın dinlerini ve dillerini değiştirerek, onlara İslam dinini empoze etmişlerdir.

İslam kültürü yerel kültürün yerini almıştır.

Bütün bunlar 7 ve 8'inci yüzyıllardan sonra gerçekleşmiştir.

Daha öncesi hakkında hemen hiç bir şey bilinmemektedir.

Çünkü Arap'ların yazılı tarihleri yoktur.

Arap'lar çevrelerinde yaşayan Hristiyan ve pagan toplumlara karşı yaptıkları askeri müdahalelerle tanınan ve çeşitli kabilelerden oluşan insanlardır.

Kendi yazılı tarihleri olmayan toplumların tarihinden biliyoruz ki, o toplumların kendi tarihleri hakkında bilinenlerin hepsi, çevrelerinde yaşayan ve yazılı tarihleri olan toplumlarla olan ilişkilere dayanmaktadır. Moğollar bu konuda iyi bir örnektirler. Moğolların içsel tarihi açık ve net olarak belli değildir. Ama diğer ülkelerle olan ilişkilerine dayanan tarihleri çok iyi bilinmektedir.

Arap'ların da içsel tarihlerini bilmeye olanak yoktur. Çünkü imparatorluk kurmaya başladıkları zamandan öncesine ışık tutacak yazılı bir tarihleri yoktur.

Arap'larla ilgili tarihin İslam'la başlamsının nedeni budur.

İslam'la birlikte Arap'lar bir birlik ve uygarlık oluşturmuşlardır. Yazılı tarihleri İslam'la başlamıştır.

Ama o tarih İslam'ın ortaya çıkmasından ve Kur'an'ın yazılmasından çok sonraları ortaya çıkmıştır.

İslam tarihi hakkında yorum yapmadan ve o tarihi kabul etmeden önce bu hususları da dikkate almak zorundayız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bilgilerin zenginliği ve çok detaylı oluşu şüphe nedeni olabilir ama red sebebi olamaz.

Olabilir ve olmalıdır da..

Çünkü çok kısa bir zaman dilimi için bilgi bolluğu vardır.

Delil yokluğu vardır.

Öncesi hakkında bilinen hiç bir şey yoktur.

Dolayısıyla o dar zaman diliminin dayandığı deliller mevcut değildir.

Aradaki boşlukları efsanelerle doldurmuşlardır Arap'lar.

O efsanelerin son derece ayrıntılı olması kimseyi şaşırtmasın.

Greek efsanelerindeki ayrıntıların inceliklerini çok iyi biliyoruz.

Onların hiç birinin doğru olmadıklarının da bilincindeyiz.

Ve Arap'ların onlara benzer efsaneler uyduramayacağını sanıyoruz.

Bence fodulluk ediyoruz.. Önyargılıyız.

Bu bağlamda delil yokluğu, mükemmel bir delidir.

Çünkü biz tek başına delil yokluğundan bahsetmiyoruz.

Çok spesifik bir zaman aralığı için, ayrıntılı bir tarihin olması durumunu, bilinen tarihsel kronoloji ile karşılaştırınca, uydurma olduklarını görüyoruz.

Yani burada yapılan somut bir gözlem var.

Onu ihmal edemeyiz.

Biz açıkça delil yokluğunu gözlemliyoruz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam tarihi kitaplarının da hadisler gibi en az 100 yıl sonra tedvin edilmesi islam tarihinin tamamının 100 yıl boyunca Kuran dışında sözlü bir şekilde bize aktarıldığını göstermektedir.Sözlü bir şekilde aktaraılan bilgilerin içine çokça hurafe ve rivayet yanlışlıklarının gireceği de tabiiidir.

İlk islam tarihçileri olarak açıklana Urve b.Zübeyr,Zübeyr b.Avvamın oğullarından biridir.İbni şihap zühri ise Ömer b.Abdulazizin hadis tedvini için kendisine görev verdiği kişidir.Ancak bunlar önüne geleni aldıkları için araya çok uydurmanın girmesine de sebep olmuşlardır.Ravilerin içinde peygamberin devamılı yanında olanların az oluşu dahi bunu göstermektedir.Hadisleri de bir nevi islam tarihi olarak görürsek aslında uydurulan bir islam tarihi ile karşı karşıya olmamız muhtemeldir.

Fakat bu durum,gelen her türlü bilginin uydurma olduğu anlamına gelmediği için Kuranın bütünlüğüne uygun görülen hadislerin kabul edilmesi yöntemi tercih edilmektedir.Hiçbir durum tüm rivayetlerin uydurma olduğu,peygamberin yaşamadığı yönünde bir tespit olamaz.Belki de bize anlatılan bir peygamber prtresi yanlış olabilir.

Neticede Kuran gibi hala da günecelliğini koryan önemli bir kitap nesilden nesile aktarılmıştır.İçindeki tüm tespitler bunun bir insan tarafından yazılamayacağını hatta arabistanın zihin dünyasını aştığını göstermektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarih ne zaman bir bilim dalı olmuştur?

Yazılı insanlık tarihinin doğru olduğuna nasıl inanabiliriz?

The Columbia History of the World Big Bang ile başlar ama..

Big Bang'de insanın yapısına katılan en önemli element olan hidrojenin yaratılmış olmasına rağmen...İnsanlık tarihi onunla başlamış olamaz.

Yazının keşfinden önce bildiğimiz anlamda bir tarih olamaz.

Yazının keşfinden önceki insanlık tarihine ulaşmak için başka yöntemlere baş vurulur.

Tarih her zaman yazılı delillere baş vurmaz belki ama, yazı tarihin dayandığı en önemli kayıttır.

Arkeoloji de tarihin bir dalı olarak düşünülebilir. Hatta paleontoloji bile tarihle ilgili bir bilim dalıdır.

Onların yöntemleri farklıdır.

Yakın tarihe doğru yaklaştıkça arkeoloji ve yazılı tarihin önemi artar ve onları birbirlerinden soyutlamak mümkün olmayabilir.

Yazılı tarihi olmayan bir toplum düşünün..

Ve o toplumun yaşadığı topraklarda onlara ait arkeolojik artefaktlara da rastlanılmadığını imgeleyin..

O toplum hakkında nasıl bilgi sahibi olabilirsiniz?

O topluma komşu ve yazılı tarihi olan, geride artefakt bırakan toplumların tarihini inceleyerek, yazılı tarihi olmayan toplum hakkında bilgi sahibi olmaya çalışırsınız.

Ve bu tarihlerin eşzamanlı olması koşuluna da büyük önem vermeniz gerekir.

Araplar hakkında yazılanlar tarihsel olguların vuku bulmasından yüzlerce yıl sonradan kalmadır.

Yani onlar eşzamanlı olmadıkları gibi, belgelere, kayıtlara ve arkeolojik artefaktlara da dayanmamaktadırlar.

Daha da ötesi, mevcut arkeolojik artefaktlar onlar hakkındaki iddiaları yalanlamaktadır.O iddiaları çürütmektedir.

İslam tarihi yalancıların ve onlara inana çılgınların tarihidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Problemlerden birisi de Kur'an'da bahsi geçen kıssalarla ilgili olayları doğrulayan hiçbir arkeolojik kanıtın bulunamamış olmasıdır ki bu da son derece tuhaftır... Mısır medeniyeti her şeyi kaydetmesine rağmen ortada tek bir yazılı doğru dürüst Musa-Firavun hikayesi yoktur... Kur'an (aslında Tevrat) kıssaları ile ilgili benzer Sümer taşyazıları mevcuttur ama sadece halk masalları ve inanılması zor çok tanrılı efsanelerden ibarettirler...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İRAN'IN İSLAM TARİHİ, İSLAM TARİHİNE IŞIK TUTABİLİR Mİ?

Arap'ların İran'ı 7nci ve 8'nci yüzyıllarda fethedip işgal ettiğine inanılmaktadır.

Aslında fethetmekle işgali birbirlerinden soyutlamak gerekiyor.

Çünkü her fethi uzun yıllar işgal izlemeyebilir. Ve çoğu kere de izlememiştir.

İşgalin devam edebilmesi için işgal eden kuvvetin geride asker bırakması gerekmektedir.

İşgalci topraklardan çıkar çıkmaz, yöre halkı eski yaşamına, gelenek ve göreneklerine, kültürüne geri dönecektir.

Nitekim Moğol istilalarından sonra olanlar budur.

Timur bile Osmanlı imparatorluğunda sadece fetret devri denen geçici döneme neden olmuş, Osmanlı imparatorluğunu ve üzerinde yaşayan toplumların yaşamlarını derin bir şekilde etkilememiştir. Timurun işgal ettiği yerlerde hiç bir kalıcı etkisi olmamıştır.

Ama Arap istilası öyle değildir. Arap'lar etrafa hızla yayılarak imparatorluklarını kurarlarken beraberlerinde, işgal ettikleri yöre halklarının yaşamlarını tümüyle ve sürekli olarak değiştirecek ilginç bir gücü de birlikte getirmişlerdir. O güç İslam'dır ve artık Arap'ların işgal ettikleri topraklarda filen varlıklarını sürdürmeleri için bir neden yoktur. İşgal edilen yerler yalnız İslamlaştırılmamışlardır. Aynı zamanda Araplaştırılmışlardır da..

Ama İran bu bağlamda ilginç bir istisnadır.

Evet. Persler hiç kuşkusuz İslamlaştırılmışlardır ama, Araplaştırılmamışlardır.

Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Hepsi de birer kuramdır. Hiçbirinin kesinliği yoktur.

Ama bu durumun mantıklı bir açıklamasını yapmak mümkündür.

İslam Pers'ler ve Arap'lar arasında yayılmadan önce onların etkilendiği ortak bir kaynaktan çıkmış olabilir.

Paylaşılan o kaynak Arap'lara ait olabilir. Ama o kaynağın doğası hakkında bilinenler çok azdır.

Bazılarına göre o kaynak Arap'lar olmayıp Hristiyanlıktır.

İslam Hristiyanlığın bir kültü olarak başlamış ve Persler ve Arap'lar arasında yayılırken farklı kulvarlarda ilerlemiştir.

Arap ve Pers toplumları arasında mevcut içsel sosyal farklardan dolayı buna şaşmamak gerekir.

İran İslamlaşmıştır ama, Araplaşmamıştır. Çünkü Araplaşması dominan bir gücün orada sürekli kalmasını gerektirir. O güç İslam ise, ki Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika'yı hem İslamlaştırmıştır hem de Araplaştırmıştır-İran'ın Araplaştıramamıştır. Çünkü İran İslam'ı Arap'lardan almamıştır. Arap'ların da aldığı ortak bir kaynaktan almıştır.

Şiilik Sünnilikten oldukça farklı bir dindir diyebiliriz.

Şiiliği İslam'ın bir mezhebi olarak kabul etmek doğru olmayabilir.

Eğer Muhammed ve halifeler yaşamadı iseler, ki yaşamadıkları giderek gerçeklik kazanmaktadır- Şiiliği başka türlü açıklamak gerekmektedir.

Bernard Lewis'e göre Şiilik, Sünnilik gibi bağımsız olarak ortaya çıkan bir dindir.

İran'ın İslam tarihi, İslam tarihine de ışık tutabilir ve İslam'ın başlangıcının,ı çok daha öncelere gittiğinin delillerinden biri olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şaşkınlık içinde takip ediyorum. Sevgili DreimalAli ilk söylediğinde de afallamıştım. Ama ilerledikçe şaşkınlığım daha da arttı. Sonra anladım ki, ben çocukluğumdan beri yaşamış kabul ettiğim için bu şaşkınlık var. E, tabi kolay da kabul edilebilecek bir şey değil. Ama yeterli akademik araştırmalar yapmayanlar haricinde kimse yaşadı demenin aslında daha zor olduğunu göremeyecek. Şu anda ise İSA ne ise MUHAMMED'te o olduğunu söyleyebiliyorum. İSA ne kadar yaşadı ise MUHAMMED'te o kadar yaşamıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İslam tarihini yazan bu tarihçilerin hiç birisi gerçek anlamda bilimsel bir yapıt ortaya koymamışlardır.

İbni Haldun tarihe bilimsellik getirmiştir.

Ayrıca o saydığın tarihçilerin çağdaşları ya da onlardan önce yaşayanlar bilimsel bir yapıt ortaya koymuş mudur.

Heredot vs ya da Dumeşkuslu John. Zaten eski tarihçiler rivayetçi ve üfürükçüydüler.

Ne anlamsız bir başlık.

tarihinde Ruslan_Chagaev tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
İbni Haldun tarihe bilimsellik getirmiştir.

Ayrıca o saydığın tarihçilerin çağdaşları ya da onlardan önce yaşayanlar bilimsel bir yapıt ortaya koymuş mudur.

Heredot vs ya da Dumeşkuslu John. Zaten eski tarihçiler rivayetçi ve üfürükçüydüler.

Ne anlamsız bir başlık.

Yazılanlardan hiç bir şey anlamadan saçma bir yorum yapmışsınız.

İbni Haldun ne zaman yaşamıştır?

1332 - 1406 arasında yaşamıştır.

Biz burada ne kanıtlamak istiyoruz?

Aslında siz farkında olmadan bizim kantılamak isteiğimiz şeyi destekliyorsunuz..

Biz burada ilk Müslüman tarihçilerinin, İslam tarihini yazacak dokümanlardan, delilerden, kanıtlardan yoksun olduklarını, dolayısıyla onlar tarafından yazılan İslam tarihinin yalandan başka bir şey olmayacağını savunuyoruz..

İbni Haldun çok sonraları yaşamış olduğu için, kendisi ne kadar iyi bir tarihçi olursa olsun, kendisinden önce yaşamış olan yalancıların yalancısı olmaktan kurtulamaz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

peki hacı;

Muhammed dönemine ait bir belge yok anladık da,

ibn ishak, taberi, ibn hişam gibi tarihçilerin eserleri bugüne kadar gelmiş mi? Gelmişse ne kadar tarihi belge sayılabilir?

tarihinde Gucistenci tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
peki hacı;

Muhammed dönemine ait bir belge yok anladık da,

ibn ishak, taberi, ibn hişam gibi tarihçilerin eserleri bugüne kadar gelmiş mi? Gelmişse ne kadar tarihi belge sayılabilir?

İsimleri bilindiğine göre çoğunun eseri günümüze ulaşmıştır.

Ulaşmayanları biliyoruz.

Ama sorun o değil.

Biz burada o eserlerin doğruluğunu sorguluyoruz. Yalnız içeriklerini değil.. İçeriklerinin doğruluğunu.

O tarhiçilerin çoğu, hatta hepsi mükemmel ve bilimsel tarihçiler olabilirler.

Ama kullandıkları malzeme çürükse onlardan ne kadar doğru bir tarih yazabilirler ki..

Bütün sorun budur.

Tarihçilerin kendilerini sorgulamaya gerek yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
peki hacı;

Muhammed dönemine ait bir belge yok anladık da,

ibn ishak, taberi, ibn hişam gibi tarihçilerin eserleri bugüne kadar gelmiş mi? Gelmişse ne kadar tarihi belge sayılabilir?

İbni İshak, taberi ve İbni Hişam'ın Muhammed ve 4 halife hakkında yazdıklarını;

günümüzün İlber Ortaylı, Murat bardakçı ve hakan Erdem gibi tarihçilerin 4. Murat ile Cumhuriyet arasındaki dönemi yazdıklarına benzetebiliriz.

Günümüzün tarihçileri her yazdıkları için kaynak gösteriyorlar.

Ama İslam tarihçilerinin kaynağı yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Haci ve DreimalAli ye ben bir soru sormak istiyorum. Sizler bu konuyu epey araştırıyorsunuz. Kimileri gelip yorumlama çabalarınıza karşı çıkıyor. Peki bunca İslam tarihçisi yazdıklarını tarihi belgelere yada metaryellere dayandırabiliyor mu? Anladığım kadarı ile böyle bir durum yok. Zaten olsa bu yaygara kopmaz. Yani en azından kayda değer bir tek belge yada metaryalde mi yok? Bunu özellikle soruyorum.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazılı tarihi olmayan Arap'ların, 23 yıl gibi kısa bir süre içinde müthiş ve insanlık tarihini değiştiren bir dizi olaylara şahit oldukları halde, ne kendilerinin ne de komşu toplumların onlardan bahsetmemesinin ve onlara ait kayıtların, belgelerin, delillerin ve artefaktların olmamasının anlamı nedir?

Bu azımsanacak ve ihmal edilebilecek bir delil yokluğu değildir.

İslam'ın yazılı tarihi İslam'ın başlangıç tarihi olamaz.

Çünkü herşeyden önce öyle bir tarih yoktur.

Olsaydı belgeleri, delilleri, artefaktları olurdu.

Onlarsız bizi tatmin edecek bir tarih yazılamaz.

Ama bu demek değildir ki onlarsız bir tarih yazılamaz.

Yazılabilir ve yazılmışdır da..

Ve bu tarihi bütün insanlığa kakalanmıştır...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili Haci ve DreimalAli ye ben bir soru sormak istiyorum. Sizler bu konuyu epey araştırıyorsunuz. Kimileri gelip karşı çıkıyor. Peki bunca İslam tarihçisi yazdıklarını tarihi belgelere yada metaryellere dayandırabiliyor mu? Anladığım kadarı ile böyle bir durum yok. Zaten olsa bu yaygara kopmaz. Yani en azından kayda değer bir tek belge yada metaryalde mi yok? Bunu özellikle soruyorum.

Sevgili Bağlantı.

Zaten benim de bu başlık altında vurgulamak istediğim husus odur..

İlk tarihçilerin belgesiz, dokümansız, delilsiz bir tarih yazdıklarıdır.

O tarihin dayandığı deliller olmadığı için güvenilirliği yoktur.

Onların herhangi bir şekilde güvenilir olmasına da imkan yoktur.

Yani en basit ayrıntıda bile onlar yanlıştır.

Her kelimesi yanlıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili Bağlantı.

Zaten benim de bu başlık altında vurgulamak istediğim husus odur..

İlk tarihçilerin belgesiz, dokümansız, delilsiz bir tarih yazdıklarıdır.

O tarihin dayandığı deliller olmadığı için güvenilirliği yoktur.

Onların herhangi bir şekilde güvenilir olmasına da imkan yoktur.

Yani en basit ayrıntıda bile onlar yanlıştır.

Her kelimesi yanlıştır.

Sevgili Haci, insanlar henüz belge ve metaryel yokluğunun önemini anlamıyorlar. İslam ve tarihi beyinlere öyle bir kazınmış ki, anlatılan herşeyin gerçek olmaktan uzak olması şokunu kaldıramıyorlar. Oysa bugün gözümüzün önünde yakın tarih nasılda çarpıtılabiliyor. Bundan ders almak gerek.

Dinler bir bölgenin gelenek, ritüel ve mitlerinden ibaret görünüyor. Bunlar ataların mirası ve kültürlerden kültürlere süzüle değişe bize geldi dense kim bunları fazla ciddiye alır. Kahramansız hikaye olmayacağı gibi dinde olmaz. Bir buyurgan gerekli. O buyurganda güya ilahın dediklerini ileten peygamber. Hem ne tesadüftür Musa ve İsanında yaşamamış olması. Herkes katılmayabilir bu düşünceme. Ama bence Musa ve İsa yaşamadı ise zaten Muhammedde yaşamış olamaz. Bu ortak bir durum olmak zorundadır. Muhammedin hayatını bir daha ciddiyetle okuyun ve hikayede normalde olamayacak olayları ve süreçleri görün. Ben daha bu forumla tanışmadan İslam tarihini okuyunca çok şaşırmıştım. Bana çok alakasız ve ilkel gelmişti. Bunca insana nasıl yutturmuşlar hayret. Bence Muhammed karekteri sonradan uyduruldu. Hatta diğerleride. Ama bu uydurma tam anlamı ile bir yoktan yaratma değil. Mitlerde bahsi geçen karekterler ve arap tarihinde gelip geçen önde gelen kişilerin hayat hikayeleri birleştirildi. Bir mix yapılıp üzerine peygamberlik iddiası eklendi. Boşluklar dolduruldu, uymayan yerler uyduruldu ve istenen elde edildi. Eh bu kadarını yapan halifeleri ve daha nice hikayeyi uydurmakta yada uyarlamakta zorluk çekmez. Tarih diye masal dinliyoruz, olacak şey değil.

Ayrıca kimbilir arapların o döneme ait belge ve metaryeli varsa bile yüzyıllar önce imha edilmiş olabilir. Çünkü bir peygamber hikayesi insanlara yutturulmak zorunda. Eğer peygamber olmazsa kitabı kakalayamazsın. Ortada kitaplı din kalmaz o zaman. Tipik delillerin karartılması ve yeni deliller yaratılması. Tabii bugünkü bilimsel gelişmeleri kimse hesaba katmadı. Sırlar dökülüyor. Birilerinin bir peygamber yaratmak için çok uğraştığı açık. Çünkü bu olmazsa olmaz bir durum.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...