Jump to content

Muhammed Gerçeği


Recommended Posts

Ayet ve hadislere göre gerek Muhammed'in kendisini gerekse İslamcıların Muhammed'i tanıtımlarından şu sonuçları elde ediyoruz.

1- Muhammed, Allah'ın yarattığı ilk nurdur. Ondan önce hiçbir varlığı yaratmamıştır.

2- Allah, Muhammed'i yaratmasaydı kainatı da, diğer varlıkları da yaratmazdı.

3- Muhammed, Allah'ın en sevgili kuludur.

4- Muhammed, gelmiş ve gelecek insanlar ile tüm peygamberler içinde en şereflisi ve en yüksek ahlaka sahip olanıdır.

5- Allah ve melekleri dahi Muhammed'e salat ve salavat getirirler. (Ahzap-56)

6- Muhammed sünnetli olarak yaratılmıştır.

7- ( Evlatlığı Zeyd'in boşandığı karısıyla) Nikahı Allah tarafından kıyılan tek insandır.

8- Muhammed 40 erkeğin cinsel gücüne sahiptir.

9- Diğer peygamberlerin tümü kendi kavimlerine gönderilmiş iken o tüm alemlerin peygamberidir.

10- Muhammed, kainatın efendisidir.

11- Hesap günü en başta şefaatçi kılınandır. (Şefaat ya Resulallah!)

12- Muhammed'e zarar veremesin diye onun şeytanı dahi müslüman kılınmıştır. Halbuki Adem'in de diğer peygamberlerin de şeytanları kafirdir.

13- Kayalar, taşlar, dağlar dahi onu selamlar, başının üzerinde daima bir bulut gölge ederdi.

14- Cennete adım atacak ilk kişi o olacaktır ve o girerken cehennem geçici olarak söndürülecektir.

15- Muhammed'e salavat edenler, onu övüp yüceltenler cennetliktir.

16- Allah'ın esmaül hüsnası gibi Muhammed'in de 99 ismi olup birçoğu Allah'ın ismiyle aynıdır.

17- Kendisine inanmayanların bu dünyada cezaları elleri ve ayakları çapraz kesilerek öldürülmektir. Bununla kalmaz, kıyamete kadar kabirlerinde işkenceden geçirilirler.

Bununla da kalmaz ahirette hesaplarına dahi bakılmadan (isterse iyi insan olup hayırlı ameller yapmış olsunlar) aşağılanarak cehenneme atılır ve sonsuza kadar yakılırlar.

İşte kafirlerin bu dünyada ve öbür dünyada layık oldukları son budur.

18- Muhammed, kadınların, kölelerin ve hayvanların da hakkını gözetmiştir.Yarım akıllı eksik yaratıklar olmasına karşın kadınlara yarım şahitlik, yarım miras hakkı vermiş,

erkeklerin kadın sayısına sınır getirmediği ve aynı anda 4 kadınla sınırlandırdığı halde, kadını tek eşle koruma altına almıştır.

19- Muhammed, Ahzap-50'deki hala-teyze-amca-dayı kızlarını, kendisini mehirsiz ikram eden kadınları, cariyeleri, evlatlığının karısı Zeynep'i, 6 yaşındaki Ayşe'yi sırf korumak, şereflendirmek için nikahlamıştır. Boşadığı kadınlar ise korunmaya layık olmayanlardır.

19 da keselim. Çünkü Kur'an "üzerinde 19 vardır" diye yazar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 47
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Mevlana hazretleri tüm bu özellikleri nedeniyle "Ben Muhammed'in ayağının tozu dahi olamam" demiştir.

Muhammed, Allah’ın nûr'unu yansıtan bir varlıktır.

Allah, Muhammed'in nûr'undan cennet'leri, melek'leri ve alemleri yaratmıstır.

Güyâ melekler, Muhammed'in anası Amine'ye, yarı uykuda bulunduğu bir sırada görünüp, dünyâ'nın en büyük "Resûlü"ne" hamile olduğu haberini vermişlerdir.

Güyâ o tarihten itibaren Amine dünyâ'ya peygamberlerin en sonuncusunu doğuracağına dâir gaipten sesler duyar olmustur.

Güyâ onu doğurduğu zaman kendisinden bir nûr'un ayrıldığını ve Busra kösklerinin bu nûr'la aydınlandığını görmüştür.

Güyâ Allah Muhammed'i, yeryüzündeki insanların en "yüce'si", en "şereflisi" ve "mahşer" halkının "efendisi" olarak yaratmış ve her türlü kötülüklerden uzak kılıp iyilikler içerisinde yoğurmuştur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güyâ Allah ona "ulu'luk" ve "yüce'lik" anlamlarına gelen ad'ları uygun bulmuştur, ki bu ad'lar arasında "Muhammed" (yâni çok "hamd ve sena olunmuş" kimse), "Ahmed" (yâni "Herkesten çok övülen kimse"), "Mâhi" (yâni"sınırsız şekilde güçlü" kimse), "Akib" (yâni "en son gelen") gibi olanları ve daha niceleri vardır.

Güyâ Allah Muhammed'i "fahr-ül-üdeba, fahr-ül-vüzera" (kendisiyle her bakımdan övunülecek kimse) olarak yaratmıştır. Bütün bunlardan gayri bir de güyâ Allah, tüm melekleriyle birlikte Muhammed'e salâvat getirdiğini bildirmiş, kullarına da aynı şekilde salâvat getirmelerini emretmiştir.

Güyâ Muhammed, "peygamberlik" görevine başladıktan sonra ay'ı ikiye bölmek gibi mucîzeler yanında ağaçları yürütmüş, ellerinin parmakları arasından sular fışkırtmış, göklerden yağmurlar yağdırtmış, az miktar yemeği bereketlendirip bin kişiyi besleyecek hâle getirmiştir.

Güyâ Medine mescidinde, halka hitap etmek üzere çıktığı hurma kütüğünden yapılmış minberin hüngür hüngür ağlamaya, çatlayıncaya kadar feryad'a, oküz gibi böğürmeye başlaması üzerine onu kucaklamış ve ona: "Ey kütük, istersen seni eskiden bittiğin yere götürüp dikeyim de cennet ırmaklarından kana kana iç, meyva ver ve meyvanı Allah’ın sevgili kulları yesin" demiş ve bunun üzerine hurma kütüğü, tıpkı susturulan bir çocuk gibi, iniltilerini kesmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güyâ Muhammed, kendisini öldürmek için verilen zehir gibi şeylerden etkilenmemiştir.

Güyâ kuşlar onu yalanlara karsı korumuş, yeni doğan çocuklar onu görünce konuşmuşlardır.

Güyâ vücudunun teri her kese şifa olmuştur.

Güyâ ayaklarını yıkadığı ve içine tükürdüğü su "kutsal", ve ağzından ya da burnundan çıkan sümük ve balgam "temiz" ve "hoş" olduğu için taraftarları bu sudan içip onun tükürüğünü, sümüğünü ve balgamını yüzlerine, göğüslerine, derilerine sürmeyi mutluluk saymışlardır.

Güyâ abdest alıp içine tükürdüğü su ile hastalar iyileşmiştir.

Güyâ bulutlar onu her yerde takip edip gölgelikler yaratmıştır.

Güyâ "sabâ" rüzgarı başkaları için "azap" iken Muhammed için güçlendirici nitelik taşımıştır.

Güyâ karanlıkta her şeyi gören ve uykuda her şeyi işiten, yeryüzünün bütün dillerini bilip konuşan o olmuştur.

Güyâ Muhammed'i rü'yâsında görenler, Allah’ı görmüs olacaklardır.

Güya müslümanlardan ayrı olarak ona cennette muhteşem "Şüheda" sarayı tahsis olunmuştur.

Güyâ erkek çocuğu olamadığı için Allah ona, en büyük teselli mükâfatı olmak üzere, "Kevser"i vermiştir ve "Kevser" Cennet'te, iki yanında inci'den kaplar bulunan bir ırmaktır.

Güyalı kısımlar İlhan Arsel'in "Muhammed'e göre Muhammed" adlı kitabından alıntıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

PRENS BISMARCK’IN (BİSMARK) BEYÂNÂTI:

Sana Muâsır Bir Vücud Olamadığımdan Müteessirim

Ey Muhammed! (a.s.m)

Muhtelif devirlerde, beşeriyeti idâre etmek için taraf-u Lâhûtîden geldiği iddiâ olunan bütün münzel semâvî kitapları tam ve etrâfıyla tetkik ettimse de, tahrif olundukları için, hiçbirisinde aradığım hikmet ve tam isâbeti göremedim. Bu kànunlar değil bir cemiyet, bir hâne halkının saadetini bile temin edecek mâhiyetten pek uzaktır. Lâkin, Muhammedîlerin Kur’ân’ı bu kayıttan âzâdedir. Ben Kur’ân’ı her cihetten tetkik ettim, her kelimesinde büyük hikmetler gördüm. Muhammedîlerin düşmanları, "Bu kitap Muhammed’in (a.s.m.) zâde-i tâbı" olduğıınu iddiâ ediyorlarsa da, en mükemmel, hattâ en mütekâmil bir dimağdan, böyle hârikanın zuhûrunu iddiâ etmek, hakîkatlere göz kapayarak, kin ve garaza âlet olmak mânâsını ifade eder ki; bu da ilim ve hikmetle kàbil-i telif değildir. Ben, şunu iddiâ ediyorum ki:

Muhammed (a.s.m.) mümtâz bir kuvvettir. Destgâh-ı Kudretin böyle ikinci bir vücûdu imkân sahasına getirmesi ihtimâlden uzaktır.

Sana muâsır bir vücud olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed (a.s.m.)! Muallimi ve nâşiri olduğun bu kitap senin değildir. O Lâhûtîdir. Bu kitabın Lâhûtî olduğunu inkâr etmek, mevzû ilimlerin butlânını ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için, beşeriyet seııin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir.

Prens

BISMARCK

Link to post
Sitelerde Paylaş

Binlerce, onbinlerce prens, kral, kraliçe, yazar, aydın, filozof, başkan, başbakan, bakan vb. arasından 1-2 tanesinin örneğini vererek bir haklılık elde edilemez.

Binlercesi, onbinlercesi gitmiş İsa'yı tanrı olarak kabullenmiş, Muhammed'i sahte peygamber olarak görmüş.

Yine binlercesi tüm dinleri, peygamberleri uydurma olarak nitelendirmiş.

Bismark böyle yazsa, tolstoy öyle yazsa ne çıkar?

Bu konunun amacı onun bunun söylediği değil, ayet ve hadislerde Muhammed hakkında yazılanların Muhammed'e ait olup olmadığıdır.

Bu yazılanların doğru olup olmadığıdır.

Bunların hangilerinin doğru, hangilerinin uydurma olduğudur.

Bir müslüman olarak ilk yazıdaki 19 maddeye kabullenip kabullenmediğinizdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed'in isim takıntısı:

cömert, bağışlayan anlamına gelen "Berre" ismindeki 2 eşinin ismini Cüveyriye ve Zeynep, yine eşlerinden Ümmü Seleme'nin kızı Berre'nin ismini de Zeynep olarak değiştirmiş.

sert, kafa tutan anlamına gelen "Hazn" ismini taşıyanları ismini değiştirmeye zorlamış, bunlardan birini yumuşak anlamına gelen "Sehl" ile değiştirtmişti.

(Hazn= hüzünlü, kederli , Sehl= kolaylık, iyilik diye tanımlayanlar da vardır.)

İsyan eden, asi anlamındaki Asiye ismini Cemile ile değiştirmiştir. (Ömer'in kızı)

Çorak, kurak anlamına gelen "Afira" ismini yeşillik anlamındaki "Hadıra" ile,

Alev, ateş anlamındaki "Şihab" ismini Hişam ile değiştirmiştir.

Yesar, Rebah, Necih, Aziz, Asram, Atele, Habbab, Gurab, Hakem, Harb, Şihab isimleri de yasakladığı isimlerdendir.

Ebu Hakem'i Ebu Cehil olarak çağırmış, Abdülmenat'a Ebu Leheb demiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed, başkalarının isimlerindeki üstünlükleri, yücelikleri kabullenmez ve değiştirirken, kendisine yüceltici isimler edinmiştir.

Ahmed: Övülen, övülmüş

Mahi: Mahveden

Akib: hemen arkadan gelen, son (peygamber)

Hasir: Toplayıcı

Mukaffa: En güzel konuşan

Melahim Resulü: Savaş yerinin peygamberi

Kussem: olgun ve iyilikler sahibi insan

Rauf: En hayırlı

Rahim: En merhametli

Bunların dışında Evvel, Ahir, Batın, Nebiyyüt Tevbe, Nebiyyür Rahmet, Ebu'l Kasım, Resul-u Ekrem, Habibullah kendine layık gördüğü isimlerdendir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Narsistlik:

Narsistik kişilik bozukluğu kendini mükemmel görmek, başkalarını düşünmemek ve başkaları tarafından yargılanmaya aşırı hassasiyet olarak tanımlanabilir.

Sadece kendini düşünmek ve davranışlarının başkalarına olan etkisini umursamamak bu kişilerin en temel özellikleridir.

Narsistik kişiler genelde ilgi odağı olmayı, dikkat çekmeyi ve olayları kontrol etmeyi isterler. Başkalarının hayranlığını ve sevgisini kazanmayı şiddetle arzularlar. Kendileri hakkında mükemmelliyetçidirler. Dikkati üzerlerine toplamak için tiyatromsu krizler yaratabilirler. Bu kişiler herkesin ve herşeyin kendilerine bağlı olması gerektiğine inanırlar.

Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler mükemmele ulaşmak için aşırı derecede çaba sarfederler. Birisi kendilerini ya da yaptıkları işi eleştirdiğinde büyük bir öfke ile tepki verirler ve saldırganlık gösterebilirler.

Diğer taraftan bazı Narsistik kişiler ihtiyaçları olan tüm ilgi ve dikkati çekmelerine yetecek kadar yetenekli ve başarılı olabilirler. Böylece her hangi bir problem yaşamazlar ve gayet sağlıklı görünebilirler. Bu durumda bile hala kendilerinden bekledikleri normal üstü beklentileri nedeniyle tam olarak tatmin olmayabilirler.

Narsistik kişiler genelde kendi değerlerini fazlası ile abartırlar. Sürekli olarak yeteneklerini olduğundan fazla gösterirler, ukala, gösteriş meraklısı ve kendini beğenmiş görünürler. Kendilerinin herkesten daha üstün olduğuna inanırlar. Bu şekilde düşündükleri sürece kendilerini güvende ve mutlu hissedebilirler. Kişiliklerinin olumsuz taraflarını genelde inkar ederler ya da mantıklı açıklamalar getirirler. Fakat önemli başarılara imza atamazlarsa büyük bir ikilem yaşamaya başlarlar. Bunun sonucunda kendilerini sahtekar, boş ve mutsuz hissederler.

Narsistik kişiler başkalarının kendi rahatları ve mutlulukları için başka insanların isteklerinden vazgeçmeleri gerektiğine inanırlar. Sadece bir şeyi istiyor olmaları elde etmek için yeterli bir nedendir. Başkalarından özel muamele görmeyi hakettiklerine inanırlar. Bu insanlar genelde başkalarına haset ederler ve diğer insanlarında sürekli kendisini kıskandığını düşünürler. Başka insanların sahip oldukları değerleri ve başarıları kıskanırlar.

Bu kişiler çoğunlukla başkalarının kendilerini nasıl algıladıklarına dikkat ederler, dolayısıyla değerli, üstün saydıkları, özel yada yüksek statüye sahip insanlar ile kendi değerini arttırmaya çalışırlar.

Sosyal olarak aktif, keyifli ve cazip olabilirler fakat insanlara karşı sorumsuz ve kibirlidirler.

Özel ilişkilerinde narsistik kişiler eşlerinden karşılıksız sevgi ve ilgi isterler, buna karşılık hiç bir sorumluluk almazlar. Bu kişilerin bir ilişkiye girmesinin iki nedeni vardır; ya arzu ettikleri bir noktaya ulaşmak (mevki, para, pozisyon vs) ya da mükemmelliklerini sürekli onaylayıp destekleyecek birine duydukları ihtiyaç. Narsistik kişiler ile birlikte olan insanlar çoğunlukla daha once Narsistik bir anne ya da babaya sahip olmuş kişilerdir, öyle ki çocukluklarında sömürünün ve ilgisizliğin sevgi olduğunu öğrenmişlerdir. Dolayısıyla Narsistik bir eş ile birlikte olduklarında kendi haklarını aramayı düşünmezler ve ilişkilerinde kalarak eşlerinin kendilerini hiç bir karşılık vermeden kullanmalarına izin verirler.

Narsist kişiler toplumsal sorumlulukların kendileri için geçerli olduğuna inanmazlar. Karşılığında hiç bir şey vermeden başkalarının kendilerine hizmet etmesini beklerler. İstekleri olmadığında sözlü saldırılar, sinir krizleri, duygusal, fiziksel yada cinsel taciz ile tepki verebilirler. Birisi çıkıp bencil ve sömürgen yapılarını yüzlerine vurmaya kalkarsa aşağılayıcı ve saldırgan olabilirler.

Mükemmel olduklarına dair inancı koruyabilmek için her tür davranışı gösterebilirler; değerlerini değiştirmek, yalan söylemek, aldatmak, inkar etmek ve hatta gerekirse suç işlemek.

Tam olarak hastalığın sebebi bilinmiyor ama bazı araştırmacılar çocuklukta yaşanılan tecrübeler ile bağlantılı olduğunu öne sürmüştür. Hastalık genelde ergenlik çağının başında ortaya çıkmaya başlamaktadır.

Belirtiler

  1. Kritize edilmeye karşı öfke, utanç ve aşağılanma hissi duyar,
  2. Kendi çıkarları için başkalarını kullanır,
  3. Sadece kendini düşünür,
  4. Yeteneklerini ve başarılarını abartır,
  5. Başarı, güç, güzellik, zeka ya da ideal aşk ile ilgili fantaziler kurar,
  6. Başkalarının kendisine farklı davranması gerektiğine dair beklentiler duyar,
  7. Sürekli insanların dikkatinin ve beğenisinin üzerinde olmasını bekler,
  8. Başkalarını kıskanır ve haset eder,
  9. Aşırı gururludur ve mükemmel olduğuna dair inanç içindedir,
  10. Suçunu kabul etmez ya da eleştiriyi kaldıramaz,
  11. Fedakarlık ya da iyilik yapmaz ama gösteriş amacı ile küçük davranışlarda bulunabilir,
  12. Empati yapamaz,
  13. Herşeye hakkı olduğuna inanır,
  14. Yüzeysel düşünür,
  15. Sürekli mevki, şöhret, zenginlik ve başarı hayalleri kurar,
  16. Dikkat çekmek, ilgi odağı olmak ve övülmek arzusu duyar.
Link to post
Sitelerde Paylaş
4- Muhammed, gelmiş ve gelecek insanlar ile tüm peygamberler içinde en şereflisi ve en yüksek ahlaka sahip olanıdır.

17- Kendisine inanmayanların bu dünyada cezaları elleri ve ayakları çapraz kesilerek öldürülmektir. Bununla kalmaz, kıyamete kadar kabirlerinde işkenceden geçirilirler.

Bununla da kalmaz ahirette hesaplarına dahi bakılmadan (isterse iyi insan olup hayırlı ameller yapmış olsunlar) aşağılanarak cehenneme atılır ve sonsuza kadar yakılırlar.

kendisine inanmayanların demiyor bak ne diyor ;

33- Allah'a ve Resûlü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azab vardır.

Diyanet Vakfı 33. Allah ve Resûlüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır.

Edip Yüksel 5:33 ALLAH ve elçisi ile savaşan ve yeryüzünde bozgunculuk için uğraşanların cezası: Öldürülmeleri veya asılmaları, veya el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, veya yerlerinden sürülmeleridir. Bu, dünyada görecekleri bir aşağılanma. Ahirette ise büyük bir ceza var.

Elmalılı Hamdi Yazır 33-Allah'a ve peygamberine karşı savaşmaya kalkışan ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, öldürülmelerinden veya asılmalarından veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesinden veya bulundukları yerden sürülmelerinden başka bir şey olmaz. Bu, onların dünyada çekecekleri bir zillettir. Ahirette ise kendilerine büyük bir azap vardır.

Süleyman Ateş 33. Allah ve elçisiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmağa çalışanların cezası: (ya) öldürülmeleri, ya asılmaları, ya ellerinin, ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onların dünyada çekecekleri rezilliktir.Âhirette ise onlara büyük bir azab vardır.

Yaşar Nuri Öztürk 33 Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası şudur: Öldürülürler yahut asılırlar yahut elleriyle ayakları çaprazlamasına kesilir yahut bulundukları yerden sürülürler. Bu onlar için dünyada bir rezilliktir. Âhirette de onlara büyük bir azap vardır.

Muhammed yalnızca bir elçidir.

3- Ali İmran Suresi 144

Muhammed Allah’ın elçisi ve Peygamberler’in sonuncusudur.

33- Ahzab Suresi 40

Muhammed Allah’ın elçisidir.

49- Fetih Suresi 29

Nisa Suresi Ayet 152: Allah'a ve O'nun resullerine iman edip onlardan birini ötekilerden ayırmayanlara gelince, Allah böylelerinin ödüllerini yakında kendilerine verecektir. Allah, Gafûr'dur, Rahîm'dir.

Ali İmran Suresi 144 muhammed bir resulden başkası değildir.Ondan önce de resuller gelip geçmiştir.Şimdi o ölse yahut öldürülse ökçelerinizin üzerine gerisin geri mi döneceksiniz!İki ökçesi üzerine geri dönen, Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez.Allah, şükredenleri ödüllendirecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed, tüm müslümanlardan şahitlik ister.

İslam olmanın 1. şartı ona şahadet etmektir. Görmemiş, duymamış, inceleyip, araştırmamış olsan da.

Yaşadığı dahi tarihsel olarak kanıtlanamayan, dönemine ait tek bir tarihi kayıt olmayan, kendinden 200 yıl sonra kayıt tutulmuş olan birisi için nasıl şahit olunabilir?

Günde 5 kez ismini camilerden haykırtan, insanlara zorla ismini dinlettiren birisi, kendisine "kainatın efendisi" dedirten birisini nasıl Tanrı elçi olarak göndermiş olabilir?

Cinsel zaaflarına değinmeden, savaşlarına, katliamlarına değinmeden, Kur'an'daki çelişkilere değinmeden sadece bu konular dahi ona tanık olmamaya kafidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kendisine kainatın efendisi dedirtse ben Allah'ın kuluyum ve elçisiyim demeyi şart koşmaz bu bir, ikincisi Kuran'da birçok yerde peygamberin sadece elçi olduğu yazar.Ayrıca hatalarına karşı uyarılmıştır(yapmıştır yapmamıştır demiyorum uyarılmıştır diyorum)

Ezanda da kainatın efendisi değil Allah'ın kulu olduğu söyleniyor.Ezan konusu,çan vb. diğer dinlerdeki çağırma şekilleri inanmayanların hak ve özgürlüklerini engeller mi bu hala tartışılıyor günümüz dünyasında.Fikrimi sorarsan bu çağırışlar zulüm müdür, caminin dibinde oturan ve inanmayan birine bilmem kaç debi sesi dinletmek ne kadar doğrudur bilemiyorum.Ezanın maksadı çağırmak olduğuna göre sadece isteyenler için bir çağırma metodu yapılması olanaksız değil diye düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tevbe/ 128. Andolsun, size içinizden, sizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki bir sıkıntıya düşmeniz pek ağır gelir ona, pek düşkündür size, müminleri esirger, rahimdir.

Bu ayetteki ilahi özellik, "rauf ve rahim olmak" konusunu 19.culara bırakalım.

Biz şu çok şefkatli, çok merhametli kısmını farklı yönden ele alalım.

Bir insanın yapısında şefkat, merhamet varsa eğer, bu herkese, herşeye karşı vardır.

Hayvanlara da, insanlara da. Sadece kendi ailesine, sadece kendi hemşerilerine, sadece kendi yurttaşlarına, ya da Muhammed gibi sadece kendine inananlara olmaz.

Birkaç cinayetini örnek verelim:

Nadir b. Haris ve Ukbe bin Ebu Muayt Cinayeti - (Mart 624- Ramazan ayı ) Nadri b. Haris Muhammed'in teyzesinin oğluydu.

Hicretten önce Nadir.b. Haris Kuran ve Muhammed'in peygamberliği ile ilgili olarak halkı uyarır ve onun sahte bir peygamber olduğunu söylerdi. O da onun bir kahin, sihirbaz veya şair olmadığını ama "aileleri ve insanları birbirine düşman eden bir büyücü" olduğunu iddia ediyordu.

İbn Hişam, cilt 1. sh. 320-321'de Nadir b. Haris'in şöyle konuştuğu yazılıdır :

"Bu adama karşı çıkma yolunuz sizi bir yere götürmez. O sizin aranızda yaşamakta. Şimdiye dek ahlâken en iyi olanınızdı; aranızda yaşayan en doğru, en dürüst ve emin kişi oldu daima. Siz tutmuş, onun bir kahin, sihirbaz, şair ve mecnun olduğunu söylüyorsunuz. Kim inanır buna? Ahali, bir kahin nasıl konuşur bilmiyor mu? Bir şairin, bir mecnunun halini tefrik edemez mi halk? Bu ithamların hangisini Muhammed'e yamayabilirsiniz ki halkın dikkatini ondan kaçırabilesiniz. Bakın! Ben size onunla nasıl başedeceğinizi söyleyeyim."

Sonra Irak'a gider ve oradan" İran kisraları", "Rüstem ve İsfendiyar'la ilgili masallar", "hikayeler" vb. şeyler toplar ve Muhammed'in getirdiği Kuran'ın bunlardan farkı olmadığını söylerdi.

Şu ayetlerin onunla ilgili olarak indiği söylenir.

Lokman (69)

6 - İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır.

Mutaffifin (83)

13-Böyle birine ayetlerimiz okununca "Eskilerin masalları" derdi.

14-Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.

15-Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O'nu görmekten) mahrum kalmışlardır

16-Sonra onlar cehenneme girerler.

17-Sonra onlara: "İşte yalanlamış olduğunuz (cehennem) budur" denilir.

Bedir savaşında esir düştü ve Muhammed'in emri ile başı Ali tarafından kesildi.

Ukbe bin Ebu Muayt da Mekke'de iken Muhammed aleyhine yazılar yazar ve insanlara okurdu.

O da Bedir savaşında esir düştü ve Muhammed diğer esirleri fidye ile (kişi başına 4000 dihem) serbest bırakmasına rağmen onu affetmedi ve Evs'li bir sahabe tarafında başı kesilerek öldürdü.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir başka cinayet örneği: (Rauf ve rahim peygamber'in emriyle)

Usma b. Mervan’ın öldürülmesi (3 Mart 624--Ramazan )

5 çocuk annesiydi. Beni Hatma kabilesindendi ve bu kabilede de Muhammed'e sadık müminlerin sayısı artmıştı. Usma b. Mervan da Muhammed'i eleştirenler arasındaydı. Kocasının isminin Yesid b. Zeyd olduğu kayıtlarda geçer.

Anlaşılan o ki, Muhammed aleyhine söylediği sözleri kendi kabilesinden Muhammed'e iletenler vardı. (ki Muhammed'in ajanının olmadığı bir kabile de yok gibiydi)

Muhammed onun kendisi aleyhine söylediği sözleri duydunca "Kim beni Marvan'ın kızından kurtaracak?" diye sorar.

Adiyy b. Hareşe isminde (gözleri görmeyen) bir mümin bu göreve talip olur ve Muhammed'in adamları Bedir’den döndükten sonra, Ramazan'ın yirmibeşinci gecesi o kadının evine giderler. Çocuklarının arasında uyumakta olduğunu anlarlar hatta bir bebeği de onun üstünde yatmaktadır ve gözleri görmeyen Hareşe eliyle yoklayarak bebeği kenara çeker ve gözleri görmemesine rağmen kılıcını Mervan'ın göğsüne dayayıp yüklenir ve kılıç Mervan'ın arkasından çıkar. Sonra gelip sabah namazını Muhammed ile birlikte kılar.

Muhammed onu görünce “Ya Umeyr Mervan’ın kızını mı öldürdün ?” diye sordu. O da “Evet ya Rasulullah, acaba hata mı ettim?” diye cevap verir buna karşılık Muhammed "Hayır onun için iki keçi bile birbiriyle toslaşmazdı" der.

Başka kaynaklarda Muhammed'in söylediği son söz şöyledir :

“Onun kanı hederdir, sorup karşı çıkacak kimse yoktur” .

(Mahmud Esad- İslam Tarihi "Tarih-i Din-i İslam" Sayfa – 550-551)

Ömer “Tebrikler doğrusu, böyle kör bir şahıs böyle mühim bir hizmette bulunsun” deyince Muhammed cevab olarak, “ Ya Ömer, kör deme, O gerçeği gören mert bir kişidir. Habersizce Cenab-ı Hakk’a ve Rasulü’ne yardım etmiştir” der. Bunun üzerine Muhammed böyle başarılı bir işi "kör" olmasına rağmen yerine getirdiği için Adiyy b. Hareşe'ye Umeyr yani "gözleri gören" ismini takar.

İbn İshak Allah'ın Resulü'nün Sireti (S.675-676)

İbn Sad "Tabakat el-Kebir" (Cilt 2 Sayfa 31)

Bu cinayetten bir gün sonra Katma oğulları kabilesinin tamamı müslüman olur.

http://en.wikipedia.org/wiki/Asma_bint_Marwan

http://answering-islam.org.uk/Muhammad/Enemies/asma.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ebu Afâk'ın öldürülmesi : (Nisan 4- 624-Şevval)

İbn Sad'în kitabı Tabakat el-Kebir'de (Cilt 2 Sayfa 32) bu konu ile ilgili şöyle açıklamalar vardır :

"...bundan sonra Allah'ın elçisi Hicretten sonraki 20. ayın başlangıcında Salim İbn Umeyr el Amr'ının Yahudi olan Ebu afak'a karşı seriyyesi gerçekleşti. Ebu Afâk, Beni-Amr ibn Avf'dandı ve 120 yaşına gelmiş olan ihtiyar bir adamdı. Yahudiydi ve insanları Allah'ın elçisine karşı kışkırtıyordu ve Muhammed hakkında alaycı şiirler yazıyordu. Bedir savaşına katılmış olan Salim ibn Umeyr "Ya Ebu Afak'ı öldürmeye ya da onunla birlikte ölmeye yemin ediyorum" dedi.

(Not : Bu sözden önce Muhammed'in "Bu alçak adamı benim için kim öldürecek" dediği de başka kayıtlarda vardır.)

Bunun için fırsat kollamaya başladı ve bir gün hava çok sıcakken Ebu Afak dışarıda açıkta yattı. Bunu bilen Salim ibn. Umeyr kılıcını onun ciğerine sapladı ve kılıç yatağa değene kadar üzerine abandı. Allah'ın düşmanı bağırdı ve insanlar onun yanına koştular ve sonra evine götürüp onu gömdüler."

Aynı zamanda İbn İshak'ın (Allah'ın Resulü'nün Sireti- Syf. 675 'de) de bu konu ile ilgili ilginç bir şiir vardır. Alfred Guillaume tarafından ingilizceye çevrilmiş hali şu linkte bulabilirsiniz.

http://www.answering-islam.de/Main///Muham...es/abuafak.html

http://experts.about.com/e/a/ab/abu_'afak.htm

Ebu Afak'ın öldürülmeden önce Muhammed için yazmış olduğu bu şiirin Türkçe'si şu şekilde :

Uzun yıllar yaşadım

ama Kayla Oğulları gibi

bir araya geldiklerinde

üstlendikleri şeyi yapma ve müttefikleri konusunda

onlardan daha sadık olan,

dağları deviren ve hiçbir zaman boyun eğmeyen,

bir topluluk ya da halk görmedim.

Onlara gelen bir atlı onları,

Her konu hakkında

"Haram" ve "Mübah"diyerek ikiye ayırmıştır.

Yüceliğe ve krallığa inansaydınız Tubba'yı izlerdiniz.

Tubba: Daha önce aynı toprakları işgal eden Yemenli bir yöneticiydi ve Kayla oğulları ona karşı direnmişlerdi.

Abu Afâk'ın bu şiiri daha önce Muhammed'in El-haris- b- Suveyd b. Samid'i öldürmesi üzerine yazdığı söyleniyor.

(Sodomo'nun "Muhammed'in cinayetleri" adlı çalışmasından)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...