Jump to content

İNANÇ NEDİR VE İNSANLARI NEDEN BU KADAR ETKİLER?


Recommended Posts

Bu başlıkta inancın gerçekte ne olduğunu ve insanları neden bu kadar etkilediğini tartışalım istiyorum. Doğa sevgisi, mevcudatın birbiriyle bağlantısı inançsız insanlarında bildiği ve algıladığı bir duygu. Onlarda bu halleri yaşayabiliyor. Ayrıca dinlerde huşu denilen bir kavram var. İnançlı insanlarda bunu yaşıyor genelde. Bu nedir? Bir şartlanma mıdır? Yoksa gerçekten bir mekanizması olabilir mi? Bunları tartışalım istiyorum.

Arkadaşlar Türkiyede yaşıyorsunuz çoğunuz. Sıkıyorsa inanca saygı göstermeyinde göreyim sizi. Çok iyi bilirsiniz ki bu ülkede yaşanan dogmatik İslamdan epey farklıdır. Eh fena değil yönleride yüzyıllardır bilinir. Siz hergün istesenizde istemesenizde görüntüde en azından bu inanca saygı gösterip durduğunuz halde yok şu yok bu anlatıyorsunuz. Ya bunu sizden iyi bilen mi olur? Özgürce düşüncelerinizi heryerde söyleyebilir misiniz? Hayır. Bu sadece korku ve baskının eseri değildir ki abarttığınız kadarı zaten yoktur. Bu aynı zamanda yüzyıllardır İslamın senin eski kültürünle yoğrulmuş ve arap anlayışından epey sıyrılmış halidir. Şimdi birde buna modern dünyanın yansımaları eklenmiştir. Ortada epey romantik ve coşturucu bir İslam vardır. Hatta bu İslam bilimle barışıktır, tabii kendince. Yüzeysel eleştirilerle onları anlamsızlaştıramayacağın açıktır. Adama yerine ne koyacaksın diye sorarlar. Yerine ne koyacağını değil onlara bana bile gelip anlatamazsın. Anlatsanda ikna edemezsin. Bu o kadar dal budak ve derin bir iştir ki, havada kalan önerilere gülünür geçilir. O derinliği ben size anlatırım ama anlamaya niyeti olan pek çıkmaz. İnsan doğasıyla ilgili çok derin kökleri var. İşin o yönünü hiç anlamıyorsunuz. Geniş bir konu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 134
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bağlantı,

İslam'ı terkedip, onun yerine bir şey koyma çabası veya arzusu içinde olan insan ateist olamaz.

Ateizmin böyle bir misyonu da yoktur.

Ayrıca insan o kadar karmaşık ve anlaşılamayacak derinliklere sahip bir canlı (hayvan) değildir.

Ateistlerin de gidip insanlara ateizmi anlatmak ve ikna etmek gibi bir amacı olmamalı.

Ateizm dinin yerini alacak alternetif bir karşıt din değildir çünkü.

Son derece yalındır. Tanrı denen saçmalığa inanmamaktır. Hepsi bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bağlantı,

İslam'ı terkedip, onun yerine bir şey koyma çabası veya arzusu içinde olan insan ateist olamaz.

Ateizmin böyle bir misyonu da yoktur.

Ayrıca insan o kadar karmaşık ve anlaşılamayacak derinliklere sahip bir canlı (hayvan) değildir.

Ateistlerin de gidip insanlara ateizmi anlatmak ve ikna etmek gibi bir amacı olmamalı.

Ateizm dinin yerini alacak alternetif bir karşıt din değildir çünkü.

Son derece yalındır. Tanrı denen saçmalığa inanmamaktır. Hepsi bu.

Ha tamam o zaman. Bu durumda ateizm protest bir anlayış olarak bir azınlığın kendi içinde döner durur. Evet zaten ateizm protest olması sebebi ile sadece bir karşı duruştur. O zaman şöyle diyebiliriz. Tanrı kendi çalıp kendi oynuyor diyor ateistler. Din her ne şekilde olursa olsun böyle veya değil bir Tanrı figürü ile insanlığı bir şekilde ikna ediyor ve sosyal hayatı şekillendiriyor. İnsanlara hitap ediyor. Bu durumda ateistlerin söyledikleride bir şekilde kendi çalıp kendi oynamaya benziyor. Yok öyle değil densede toplum öyle görüyor. Neyse misyon yoksa sorunda yok zaten. Herkes kafasına göre takılır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dinden yeni uzaklaşan bir insanın, onun yerine kendine bazı değerler aramaya çalışmasını ben normal karşılıyorum.

İnsan içinde boşluk hissedebilir.

Bu yüzden çoğu kere bir dinden şikayet edenler, başka bir dine geçerler.

Dinin alternatifi başka bir din değildir oysa..

Dinsizliktir.

Tabii dinden boşalan maneviyatı başka değerlerle de tatmin etmek mümkündür.

Güzel sanatlar, müzik ve bilim gibi. Hatta spor bile bu bağlamda yararlı olabilir.

Tabii biz daha çok dini pratik edenlerin dinden uzaklaşmasından bahsediyoruz.

Kiliseye giden, dua eden, camiye giden, namaz kılan, oruç tutan insanladan bahsediyoruz yani.

Boşluğu onlar hissederler.

Yoksa dini pratik etmediği halde ateizmi yeğleyenler için böyle bir boşluk söz konusu değildir.

Hatta kendisi gibi olanların arasına katılırsa, yaşamının birden zenginleştiğine bile şahit olabilir.

Ve bu onun çok hoşuna gidebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dinden yeni uzaklaşan bir insanın, onun yerine kendine bazı değerler aramaya çalışmasını ben normal karşılıyorum.

İnsan içinde boşluk hissedebilir.

Evet ama bunun ateizmle ilgisi ne? Ateizm dini reddetmeyi aşıp tanrıyı da reddetmez mi?

Dinden yeni uzaklaşan bir insan kendini ateist dolarak nitelemez zaten.

Ayrıca Bağlantı, dinden çıkan insanlara ateizmin, daha da çok ateistlerin bir alternatif sunması gerkektiğini düşünüyor.

Bu tamamen kişiye özel bir durum.

Ateizmle ilgisi yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet ama bunun ateizmle ilgisi ne? Ateizm dini reddetmeyi aşıp tanrıyı da reddetmez mi?

Dinden yeni uzaklaşan bir insan kendini ateist dolarak nitelemez zaten.

Ayrıca Bağlantı, dinden çıkan insanlara ateizmin, daha da çok ateistlerin bir alternatif sunması gerkektiğini düşünüyor.

Bu tamamen kişiye özel bir durum.

Ateizmle ilgisi yok.

Ben Bağlantı'nın iletisine atıfta bulunmamıştım ki.. Onun iletisini okuduğumu bile sanmıyorum.

Bunun kişiye özel olduğu kesin.

Ateizme bir takım sorumluluklar veya görevler yüklemek abesle iştigal etmek olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet sevgili Haci, kimi insanlar doğuştan ateisttir. Onlar maneviyata ihtiyaç duymazlar. İlk gençliklerinde toplumun etkisi ile inanır olsalar bile inançtan ilk kavşakta sıyrılırlar. O insanların yapısı budur. Ama sayıları azdır. Toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan insanların yapısı maneviyata eğilimlidir. Hatta içlerinde maneviyatsız yaşayamayacak büyük bir yüzde vardır. Bu tıpkı genetik özelliklerin sonradan değiştirilememesi gibi birşeydir. Bu gerçeği kabul etmek kaçınılmaz.

Eğitimli ve zeka düzeyi yüksek bir insan bile eğer maneviyat eğilim taşıyorsa bundan kopamaz. Bir şekilde inanır. Öyle yada böyle bir yolunu bulur.

Dinlerin tek kötü tarafı dogmatik kökleridir. Baskıyla yayılma, laikliği ortadan kaldırma, toplumu modern dokusunu değiştirme ve bilime karşı olma durumları olmadığı sürece bence insanlık için ilaç kadar gereklidirler. Maneviyat ihtiyacı olan milyonlara siz inancın yerine geçecek hiç birşey veremezsiniz. Onun muadili yoktur.

İnancın insanlara ne verdiği ve neden bu kadar tatlı geldiği ile ilgili düşüncelerim var. Ama onları açıkladığım zaman çok spiritüel bulunuyor. Ancak inanırlar beni anlıyor. Elbette ben bunları yaşadığım için bilirim. Açıkçası ben maneviyatı iliklerime kadar bilen birisiyim. Ben bu halime dışarıdan bakmak istedim ve bakmayı başardım. Ateist bakış açısını anladım. Şimdi ikisinide gören ve bilen birisiyim. Ancak açıkça itiraf etmeliyim ki dogmatizmden uzak bir maneviyatın tadı hiç birşeyde yoktur. Bunu ancak bilenler bilir. Yani yapısında bu his olanlar. Ben kendi adıma ne o maneviyattan kopabilirim nede onun kabuk söylemlerini ciddiye alabilirim. Yüzyıllardır dinlerle ilgili anlatılanlar insanların kendi özlemlerini konuşturmalarıdır bana göre. Güzellik, estetik, anlam ve amaç arayışıdır. Doğada ve toplumda bir düzen arayışıdır. İnsan o kadar ilginç bir varlıktır ki, o cahilliğinin içinde kendi içinden bunu çıkarmayı başarmıştır. Kusurlu da olsa zorlu da olsa bir manevi anlayış inşa etmiştir. Bu o kadar güçlüdür ki, beğenin yada beğenmeyin topluma çok şey verir. Maneviyatın bu kadar toplumda yer etmesinin sebebi olan işleyen sözsüz ve derin mekanizmayı ise size anlatamam. O kadar varla yok arası, o kadar bıçak sırtı ve somutlaştırılmaktan uzaktır ki. Bu sebeple zaten dinler onu figürlerle giydirir. Öyle olmasa toplum ondan birşey anlamaz. Hatta bu figürlerle giydirme işi bile zaten bilinçli yapılmamıştır. Mümkün değil. Sadece doğal olarak öyle olmuştur. Ancak işin özü çok derindir. Bilim birgün oralara gelirse çok ilginç olur. Ama bilemiyorum.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Bağlantı

İnsan maneviyatını dinlerin zenginleştirdiğini düşünüyorsanız, size katılmıyorum.

Dinler maneviyata bir şeyler yapıyor gibi duruyorlarsa eğer, onları kendileri için yapıyorlar.

Dinler açıkça insan maneviyatına yerleşen parazitlerdir.

Bence siz maneviyatı dinlerde aramaktan vazgeçin.

Dinlerin bize vadedeceği maneviyat sahtedir. Ve yalnız kendine hizmet etmeyi amaçlar.

Size tavsiyem maneviyatı başka değerlerde aramanızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili Bağlantı

İnsan maneviyatını dinlerin zenginleştirdiğini düşünüyorsanız, size katılmıyorum.

Dinler maneviyata bir şeyler yapıyor gibi duruyorlarsa eğer, onları kendileri için yapıyorlar.

Dinler açıkça insan maneviyatına yerleşen parazitlerdir.

Bence siz maneviyatı dinlerde aramaktan vazgeçin.

Dinlerin bize vadedeceği maneviyat sahtedir. Ve yalnız kendine hizmet etmeyi amaçlar.

Size tavsiyem maneviyatı başka değerlerde aramanızdır.

Sevgili Haci, benim bakış açım zaten aşmış bir bakış açısı. Dinlerde veya dışında benim için bunlar bir sorun olabilir mi? Tabii ki olamaz. Ancak maneviyat deyince dinden başka ne akla gelir ki? Onun insan doğasından kaynaklandığını ve insanın kendi içinden çıktığını kaç kişiye anlatabilirsiniz? Üstelik zaten dinler insanın kendisinden çıkmış kurumlar olduğuna göre neyi neyden ayıracaksınız? Siz birileri komplo yapmış gibi anlatıyorsunuz? Böyle birşey olabilir mi? Elbette olamaz. İlginç olan yinede söylediğinizin haklı olan bir tarafı olmasıdır. Bunun sebebi o komplocuların çok sonradan daha çok yönetimlerle işbirliği içinde çeşit çeşit türemiş olmasıdır. Tabii o işbirliği olmadanda. Hatta kitaplı dinlerin topluma kabul ettirilmesi esnasındada neler olduğu malumdur. Anlatılıyor zaten. Bu sadece İslam değil Hristiyanlık içinde geçerlidir. Haçlı seferlerini unutmamak lazım. Ama halk bunların hepsini örter unutur. Onun derdi manevi ihtiyaçlarıdır.

Ben size açıkça şunu söyleyeyim. Uzun süre burada İslamı eleştirenleri okudum ve bende eleştirdim. Ama şu bir gerçek ki burada eleştirilen arabın dogmatik İslamıdır. Onu tabii eleştirmek kolay. Zaten eskiden beri bildiğim Osmanlı ve Türk İslamına şöyle bir tekrar bakınca sarsıldığımı itiraf etmeliyim. Çünkü burada edindiğim yoğun bilgiden ve bakış açısından sonra bir gerçeği çok net gördüm. Ki bu beni epey uykusuz bıraktı diyebilirim. Argümanları o kadar güçlü ki, mantıksal çürütmeler ortalama insana hiç birşey ifade etmiyor. Üstelik o mantıksal çürütmeleri ele aldığım zaman zeki ve bilgili bir müslümanın ağzından onları devirebildiğimi gördüm. Bu sarsıcı birşey. Benim yaptığım tarafları kendi içimde oynamak.

Ben tüm olaya geniş bir çerçeveden bakıyorum. Dinleri ve çeşitli inançları ne şu ne bu diye niteleyemiyorum. Nitelemekte bir işe yaramıyor zaten. Her toplum kendi yolunu bir şekilde buluyor. Ama İslamın toplumumuzda son zamanlarda neden yükseldiğini artık anlıyorum. Bu ekonomik krizlere, teknolojinin yükselmesine, dijital dünyanın robotik görüntüsüne karşılık bir denge arayışı insanın. Çünkü teknolojinin iyi yönleri olsada insan bir denge varlığıdır. Maneviyata yönelmeye kalktığındada gidip sanata ve bilime yönelmez. Dine yönelir. Zaten sanat ve bilim estetik ve bilişsel unsurları içersede, ondan haz alınabilsede dindeki huşu duygusunun yerini tutmaz. Bunu bilmeyenlere kesinlikle anlatabilirim. Ama anlamalarını beklemek çok zor. Çünkü hissetmiyor. Huşuyu kelime olarak bilmek başka yaşamış olmak başka. İnsanların çoğu bilir ama söyleyeyim. Bilmeyenler ciddi birşeyi kaçırdıklarını anlasın bu söylediklerimden. Burada ben gerçekleri söylüyorum. Beni eleştirenler bunların benim gerçeğim değil yaşanan gerçeklik olduğunu lütfen bilsin. Ben yapmıyorum, durum bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili Haci, benim bakış açım zaten aşmış bir bakış açısı. Bunu bilmeyenlere kesinlikle anlatabilirim. Ama anlamalarını beklemek çok zor. Çünkü hissetmiyor. Huşuyu kelime olarak bilmek başka yaşamış olmak başka. İnsanların çoğu bilir ama söyleyeyim. Bilmeyenler ciddi birşeyi kaçırdıklarını anlasın bu söylediklerimden. Burada ben gerçekleri söylüyorum. Beni eleştirenler bunların benim gerçeğim değil yaşanan gerçeklik olduğunu lütfen bilsin. Ben yapmıyorum, durum bu.

Kedimi severken ve benim minik kedim ellerimin altında mırıldarken aldığım o tarifi imkansız güzel duygular gibi bir şey midir huşu ?... ;) Ormanın bir parçasını evime getirmek ve onu koklayıp dudaklarından ve minik burnundan öperken canlılığı kutsamak mıdır?...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben buraya narsist ruh hastalarının "aşmış bakış açılarını" tartışmak için bu başlığı açmadım. Deli saçmalıklarıyla konuyu ana ekseninden uzağa taşımaya çalışmasın kimse. İlk iletide sorulan bellidir. O soruya cevap bekleniyor. Çok ilgiye ihtiyacı olan kendi başlığını açıp ajdar anık show yapabilir.

Konuları açanlardan katılımcılar gelip tartışmak için izin istemiyor. İyice alakasız şeyler olmadığı sürece tartışılır. Hiç hakaretler edip hırlayıp durma boşuna. Senin bu halin zaten herkesin malumu. Sana bakıcı tutulsa yeri zaten. Açtığın başlıktada kuralların dışına çıkmadığım sürece istediğim gibi tartışırım. Sende buna katlanmak zorundasın. Forum senin babanın malı değil.

Kedimi severken ve benim minik kedim ellerimin altında mırıldarken aldığım o tarifi imkansız güzel duygular gibi bir şey midir huşu ?... ;) Ormanın bir parçasını evime getirmek ve onu koklayıp dudaklarından ve minik burnundan öperken canlılığı kutsamak mıdır?...

Elbette anlattığın güzel birşey Andromeda. Ancak inancı sebebiyle manevi bir derinliği yaşayan insanın hissettikleri ile aynı değil. Aslında bunu herkes bir şekilde gözlemler. Maneviyatı olan insanlar bundan güç alırlar. Moral bulurlar. Zorluklara karşı direnmede ve hayatta çeşitli işler için gayret bulmada bu yönlerinden faydalanırlar. Bunun elbette daha fazla açıklanması mümkün ama konu dışına çıkmış olacağım.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Kedimi severken ve benim minik kedim ellerimin altında mırıldarken aldığım o tarifi imkansız güzel duygular gibi bir şey midir huşu ?... ;) Ormanın bir parçasını evime getirmek ve onu koklayıp dudaklarından ve minik burnundan öperken canlılığı kutsamak mıdır?...

Senin bu sözünü ettiğin şeyin belki de çok daha derinini kızım doğduğunda, onu emzirdiğim ilk günlerden birinde hissetmiştim.

İşte o hissi tarif etmek gerçekten çok güç.

Bebek ağladı, kucağıma aldım, memeyi ağzına aldı ve süt bir an önce gelsin diye bütün gücüyle emmeye başladı. Her bebek gibi..

Birden sanki ormanın içinde, bir ağacın dibinde, diğer tüm hayvanlarla birlikte bebeklerimizi emziriyorduk.

Bu müthiş biyolojik mucizeyi kutsamaktı belki yaptığımız. Hepimiz aynıydık ve biraradaydık.

İlginç olansa, bütün bunları bilincimle düşünmemiş olmamdı.

İnanılmaz bir mutlulukla ağlıyordum. Bebeğe sahip olduğum için değil, diğer hayvanlarla aynı şeyi bu kadar farksız bir şekilde paylaşıyor olabilmenin tadına vardığım için. Hepimiz bebeklerimizi aynı şekilde doyuruyorduk.

Diğer hiçbir canlıdan farkımın olmadığı bilgisi, içgüdülerim sayesinde beynime iyice kazınmıştı.

Kutsamak demişsin... Hiç aklıma gelmemişti bu sözcük.

E bu da huşu değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Senin bu sözünü ettiğin şeyin belki de çok daha derinini kızım doğduğunda, onu emzirdiğim ilk günlerden birinde hissetmiştim.

İşte o hissi tarif etmek gerçekten çok güç.

Bebek ağladı, kucağıma aldım, memeyi ağzına aldı ve süt bir an önce gelsin diye bütün gücüyle emmeye başladı. Her bebek gibi..

Birden sanki ormanın içinde, bir ağacın dibinde, diğer tüm hayvanlarla birlikte bebeklerimizi emziriyorduk.

Bu müthiş biyolojik mucizeyi kutsamaktı belki yaptığımız. Hepimiz aynıydık ve biraradaydık.

İlginç olansa, bütün bunları bilincimle düşünmemiş olmamdı.

İnanılmaz bir mutlulukla ağlıyordum. Bebeğe sahip olduğum için değil, diğer hayvanlarla aynı şeyi bu kadar farksız bir şekilde paylaşıyor olabilmenin tadına vardığım için. Hepimiz bebeklerimizi aynı şekilde doyuruyorduk.

Diğer hiçbir canlıdan farkımın olmadığı bilgisi, içgüdülerim sayesinde beynime iyice kazınmıştı.

Kutsamak demişsin... Hiç aklıma gelmemişti bu sözcük.

E bu da huşu değil mi?

Evet sevgili IFeelGood, zaten huşu böyle birşey işte. Andromedanın anlattığı daha bireysel olduğu için kavramı karşılamıyor dedim. Ama tümüyle uzakta denemez tabii. İnançlı insanların vazgeçemediği şey bu. Tabii onlar işin içine Tanrıyı ekleyerek bunu yapıyor. Huşu denilen şeyi İslamın tevhid anlayışı bir şekilde anlatıyor. Bir insan yaptığı bir eylemde tüm mevcudadı hissettiği anda huşuyu yaşıyor. İster Tanrılı ister Tanrısız. Siz o anda herşeyle bir bağınız olduğunu hissedip coşkun hisler yaşamışsınız ve beraberinde yoğun bir mutluluk. İşte inançlı bir insanda bunu herhangi bir zamanda yada ibadet yaparken hissediyor. Bu hissettiklerinden güç alıyor. Bedeninde mutluluk hormonları faaliyete geçiyor. Bu onu daha güçlü ve sağlıklı yapıyor. Tabii her inanan hisseder diye birşey yok. Onların içinde çok kaba anlayışlı insanlarda vardır. Onların hissettiğini sanmam. İnancı vazgeçilmez yapan bu tür hissedişler insanlar için. Ama inançsız insanlarda bunları işte yine sizin gibi hissedebiliyorlar. Her insanın kendi algı ve anlayışına kalmış.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet sevgili IFeelGood, zaten huşu böyle birşey işte. Andromedanın anlattığı daha bireysel olduğu için kavramı karşılamıyor dedim. Ama tümüyle uzakta denemez tabii. İnançlı insanların vazgeçemediği şey bu. Tabii onlar işin içine Tanrıyı ekleyerek bunu yapıyor. Huşu denilen şeyi İslamın tevhid anlayışı bir şekilde anlatıyor. Bir insan yaptığı bir eylemde tüm mevcudadı hissettiği anda huşuyu yaşıyor. İster Tanrılı ister Tanrısız. Siz o anda herşeyle bir bağınız olduğunu hissedip coşkun hisler yaşamışsınız ve beraberinde yoğun bir mutluluk. İşte inançlı bir insanda bunu herhangi bir zamanda yada ibadet yaparken hissediyor. Bu hissettiklerinden güç alıyor. Bedeninde mutluluk hormonları faaliyete geçiyor. Bu onu daha güçlü ve sağlıklı yapıyor. Tabii her inanan hisseder diye birşey yok. Onların içinde çok kaba anlayışlı insanlarda vardır. Onların hissettiğini sanmam. İnancı vazgeçilmez yapan bu tür hissedişler insanlar için. Ama inançsız insanlarda bunları işte yine sizin gibi hissedebiliyorlar. Her insanın kendi algı ve anlayışına kalmış.

sevgili bağlantı,

Barış Dini İslam, Multi kültürel birliktelik... başlığı altında bir konu açtım bir çok şeyi delileri ile açıklamaya çalışıyorum. senin de değerli katkılarını almak isterim. selam ve sevgilerimle...

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=19739

Link to post
Sitelerde Paylaş
Siz o anda herşeyle bir bağınız olduğunu hissedip coşkun hisler yaşamışsınız ve beraberinde yoğun bir mutluluk. İşte inançlı bir insanda bunu herhangi bir zamanda yada ibadet yaparken hissediyor. Bu hissettiklerinden güç alıyor. Bedeninde mutluluk hormonları faaliyete geçiyor. Bu onu daha güçlü ve sağlıklı yapıyor. Tabii her inanan hisseder diye birşey yok.

Bu da gösterir ki, huşu diye tanımladığımız his, insanın kendi içinde, beynin salgıladığı hormonlardan biri olarak tanımlanır. Kaynak; ilahi güç değil insan vücudunun kendisidir. Kendi içinde yaşanıp, sona erer. Söylediğin gibi yine insanın bir parçası olarak kimilerinde vaz geçilmezdir ama sonuç olarak insan yalnızca içindeki gücü ilahi bir desteğin kendisine yardımcı olduğuna zannederek erişir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu da gösterir ki, huşu diye tanımladığımız his, insanın kendi içinde, beynin salgıladığı hormonlardan biri olarak tanımlanır. Kaynak; ilahi güç değil insan vücudunun kendisidir. Kendi içinde yaşanıp, sona erer. Söylediğin gibi yine insanın bir parçası olarak kimilerinde vaz geçilmezdir ama sonuç olarak insan yalnızca içindeki gücü ilahi bir desteğin kendisine yardımcı olduğuna zannederek erişir.

Aynen öyle. Mesela Aşk duygusu. Bin tane huşu duygusuna değişmem ayrıca. :) Tabi bu aşk sadece insan'a duyulan değil...

Herkesin beyni farklı olduğu için algılaması da oldukça farklı oluyor doğal olarak. Mesela kendimden biliyorum, Bach veya Mozart dinlerken vücudumda tüylerim diken diken olur, beynimin yoğun bir şekilde elektriklendiğini hissederim. Bu müthiş bir duygu benim için. Herkesin aynı şekilde hissetmeyeceğini,algılayamayacağını da biliyorum.

Goethe'nin bir sözü aklıma geldi. ''Ruhunda ki susuzluğu ancak içinde ki çeşmeden dindirebilirsin.'' diyor büyük deha.

Meditasyon yapan insanlarda da benzer duygu durumları gözlemleniyor örneğin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu da gösterir ki, huşu diye tanımladığımız his, insanın kendi içinde, beynin salgıladığı hormonlardan biri olarak tanımlanır. Kaynak; ilahi güç değil insan vücudunun kendisidir. Kendi içinde yaşanıp, sona erer. Söylediğin gibi yine insanın bir parçası olarak kimilerinde vaz geçilmezdir ama sonuç olarak insan yalnızca içindeki gücü ilahi bir desteğin kendisine yardımcı olduğuna zannederek erişir.

Bir bakış açısı olarak elbette böyle değerlendirilebilir. Ama ben hiç birşeyin o kadar basit olduğunu sanmıyorum. Bugün bilim alanında basit sanılan şeylerin öyle olmadığı anlaşılıyor. Araştırdıkça daha fazla işler dallanıp budaklanıyor. Basite indirgemek ve katı maddeci olmakla hiç birşey layıkı ile açıklanamıyor. İster inançlı ister inançsız insan için daha aşkın hisler devreye girdiğinde aslında olan nedir tümüyle bilmiyoruz. Ben bunun basit birşey olmadığına eminim. Sadece bir hormon demek olmaz. Bu tüm vücutla ilgili birşey.

Doğada herşeyin birbiri ile bir şekilde yardımlaşması vardır ya, ekosistemin işlemesi hani. O an insan his olarak o akışa katılmış gibi olup bundan birşey alıyor. Ama nasıl ne şekilde bunu anlamak şu an mümkün değil. Somut verileri belki çok ileride elde edilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elbette o kadar basit değil hele ki insan yapısınınun ve duygu yoğunluğunun neden bildiğimiz şekilde işlediği hakkında hiç bir fikrimiz yok. Lakin eldeki veriler üzerinde yapılan araştırmalardan ortaya çıkan sonuçlar huşu kavramını da yukarıda açıkladığımız gibi diğer hislerden pek farklı göstermiyor. Tabi ben bu konuda uzman değilim. Ama inanç sisteminin vücudun doğal işleyişini kendisi yapısıyla özdeşecek şekilde kullandığını görebiliyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesela bazı maddelerin insan duygu durumları üzerinde ki etkileri buna en güzel kanıttır. Tamamı ile doğaldır.

Aşk duygusu, huşu duygusu vs vs gibi her ne kadar birbirinden farklı duygular olsa da sonuçta duygu durumunu ifade eder.

Mistisizm bataklığına gömülmeden önce bilimsel verileri incelemekte oldukça fayda var baglantı hanım. Yoksa ancak ve ancak kendinizi kandırmakla kalmayıp gerçekleri anlama ve onlardan daha iyi faydalanma şansından mahrum kalırsınız...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...