Jump to content

İNANÇ NEDİR VE İNSANLARI NEDEN BU KADAR ETKİLER?


Recommended Posts

işaretler filminde mel gibsonun sonlara doğru bir sahnesi vardı...

kendisi inancını kaybetmiş bir rahip...

daha önce karısını çok kötü bir trafik kazasında kaybediyor ve ondan sonrada rahipliği bırakıyor...

uzun süre tanrıya dua filan etmiyor...

neyse filmin sonunda çocuğunu da kaybetmek üzereyken...

kucağında çocuğu ve hayır diyor bunu bir daha bana yap ma...

senden nefret ediyorum diyor tanrıya...

beni bu kadar etkileyen çok az dua vardır...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 134
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İnanç pratikte işine yarıyor. Tamam dogmatik yapısının dayanağı yok. Ama insanlık tarihinin temel doğrularını taşıyarak geliyor. İnsanlığa düşünsel ve psikolojik destek vererek geliyor ve yaşanıyor. Üstelik insanlıkla evrilerek varlığını sürdürüyor. Onu kimse hayatın dışına fırlatıp atamıyor. Teistler din ve inançla ateistler kadar uğraşmıyor. Bu bile dinin ve inancın gücünün göstergesidir.

Hem diyelimki temel fiziksel sabitlerin varlığı evrensel kodların varlığına işaret. Bu durumda bir başıboşluktan söz edilebilir mi? İnsanlığın dinleri üretirken bir şekilde evrensel kodları algılamadığı ne malum? Evrensel kodları eski zamanlarda bilimsel gerçeklere ters giydirmiş olabilir. Ama insanlık zamanla bunları düzeltiyor. Üstelik bugün bildiği bazı şeylerde yarın yanlış çıkacak zaten. Evrensel kodlarla din ve inancı üreterek yolu yürüyor olabiliriz. Din ve inanç insanın bilgeliğinin konuşması olabilir. Kusurludur ama temeli neden doğru olmasın? Nede olsa tecrübe, deneyim, ihtiyaçlar ve güçlü insanların algılarına dayanıyor. Elinde bundan daha sağlam bir şey yok. Din ve inancı kaldır insanlık bir asıra kalmaz tarumar olur.

Peki neye inanmak Bağlantı? Hangisine? Hangi tanrıya?

Bu bile yeteri kadar açık değil mi?

Tanrı veya bilinmeyen bir güce inanç, düşünsel değil ama psikolojik destek veriyor. Bu doğru.

Zaten inancı başka türlü açıklamıyoruz ki biz de. Biz de aynısını söylüyoruz.

Ama bu desteği hayatın başka alanlarından elde eden ve son derece sağlıklı ve mutlu yaşayan insanları nereye koyacağız?

Onlar bu inançların saçma olduğunun, insanın aslında bunlara hiç duymadan son derece mutlu ve huzurlu yaşayabileceğinin kanıtı değil mi?

Kendisiyle daha barışık, kendini daha iyi tanıyan ve sınırlarını bilen insanların çoğalması, dünya için çok daha iyi bir şey olmaz mı?

Ne olduğunu, kim olduğunu, nerede ve nasıl olduğunu bilmediğimiz bir inanca sarılmak bilgeliğin değil, sadece acizliğin ifadesi olabilir bence.

Maneviyat çok önemlidir. Bu da doğru.

Onu dinlerde veya tanrılarda aramaksa sadece dünyadan, hayattan, bilinç ve özsaygıdan kopmak demektir.

Ateistler, tüm dünyanın bu niteliklere sahip olmasını istediği için inançlarla bu kadar çok ilgileniyordur belki de...

İnsan önce kendi gerçeğine inanmalı.

Kendi gerçeğine inanıp kabullenen bir insan, görünmeyen ve bilinmeyen güçlerden değil, bizzat kendinden, kendi aklından beslenir.

İnançlar o aklı geriletir, çoğu yerde kirletir.

Bu, yeteri kadar görülmüyor mu? Dünyaya şöyle bir bak istersen...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili IFeelGood, insan kendi gerçeğine inanır diyorsun. İnsanın gerçeği nedir? Bunu biliyor musun? İnsanın gerçeğini biliyorsak bilim neyi arıyor? Felsefe neyi tartışıyor o zaman? Biliyor olsak bilimin arayışlarına ihtiyacımız olmazdı değil mi? Şu bir gerçektir ki insan ne olduğunu ve bu dünyada ne aradığını bilmiyor. Sadece yaşıyor, mücadele ediyor ve anlamaya çalışıyor. Ölümle biten hayatlar cevaplanmamış sorularla dolu. İnsanın kendi gerçeğine inanması sözü havada kalıyor. Özsaygı diyorsun. İnsan özünün ne olduğunu biliyor mu? Bildiği kadarı ile kendisine bakıyor ve kafası sorularla dolu. Evren ve doğa ise hala bilmecemiz. Çözmeye çalışıyoruz. Ama çözdükçe dolanan bir bilmece çıkıyor karşımıza.

Maneviyat çok önemlidir diyorsun. E bende onu diyorum işte. Bak bir ateist olarak bile bunu inkar edemiyorsun. Sana maneviyatı tanımla desem nasıl tanımlarsın acaba? Hadi tanımladın. Peki bu kaç insanı tatmin eder? Bir ateistin maneviyat tanımı insanları tatmin etmekten çok uzaktır. Ki kendini bile tatmin etmeyecektir. Muğlak ve temelden yoksun olacağı ortada.

Tanrının yokluğundan nasıl bu kadar emin olabiliyoruz acaba? Ya o bizde saklı bir potansiyelse. İnsan kendi içindekini bilmekten acizse. Nasıl bulacağız o Tanrıyı? Belli ki yaşayıp görerek. Tanrıyı biz bize ispat edeceğiz belki. İnançtan koparsak, kendimizi böyle birşey yok diye inandırırsak sonumuzu getireceğiz belki. İnançtan kopmak demek kendimize olan inancımızdan kopmak sonucunu getirebilir. Aslında bu inkar edilsede iş oraya gidiyor. Çünkü insanlığı ne zaptedecek o zaman? Herkes aynı düzgünlükte değil ki. Ayrıca inanç giderse maneviyat kalır sanıyorsun herhalde. İnanç giderse maneviyatta gider. Hiç inançsız maneviyat olur mu? İnsan ve doğa sevgisi başka maneviyat başka şey. Varlığımızı borçlu olduğumuzun maneviyat hissimiz olmadığı nereden belli? Belki onun görünmeyen bir mekanizması var. Sadece hislerle algılıyoruz ama belki görünmesede bir varlığı var. Olmadığını kim ispat edecek? Bu kadar insan Tanrı deyince sadece şartlanmadan dolayı mı huzur, huşu ve güç buluyor? Dinlerin Tanrıları olmasada başka bir Tanrının olmadığı nereden belli? Bu söylediğim deist bir yaklaşım değil. Bu ihtimalin olmasından bahsediyorum. Asla ve kata ihtimali olamaz demek o kadar kolay mı? Higgs bozonununda yıllar önce asla ve kata olma ihtimali yoktu bize göre. Ama bak vızır vızır onu arıyoruz.

İnsan ne kendisi ile barışıktır ne diğer insanlarla. Hayatın mücadele olduğu ortada. İnsan sadece mecburen uzlaşandır hayatı sürdürmek adına. Çünkü yaşama içgüdüsü çok güçlüdür. Toplumların düzenlerinin ağır aksak yürüdüğünü ve bazen ciddi olarak bozulduğunu bilmeyen var mı? Neden bu kadar sorunlu acaba? Toplum düzenini sağlamak için dinden ve inançtan bu kadar yardım ve güç alınıyorsa onlarsız ne yapacağız? Dinlerin ve inançların getirdiği karışıklıklara rağmen getirdikleri çözümlerde olmuştur. Bence o çözümler toplumların vazgeçilmezi. Çünkü bu kadar insan ihtiyaç duyuyorsa onlarsız ne yaparlardı?

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dikkat !!! Şahsi görüş:

Yaşamamızın tek bir anlamı var baglantı... Bu dünyada üreyecek kadar bir süre var olmak ve deneyimlerimizi yavrularımıza aktarıp bu dünyadan göçmek... Vücudumuzun tüm organları, bu yalın, salt ve sert gerçeğin kanıtıdır...

Ama bu sert ve yalın gerçek, dünyada bulunduğumuz kısa dönemde diğer canlıların benzer amaçlarına saygı duyarak ve onları sevip sayarak, onların ve kendimizin doğal yaşam çevrelerini tahrip etmeyerek, doğa ile uyumlu yaşayarak var olmamız fikriyle manevi değerini bulur bence...

Biraz da gülüp oynayıp, hemcinslerimizle ve diğer canlılarla, onlara bir zarar vermeden, hoşça vakit geçirirsek ve böyle ölürsek değmeyin keyfimize...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dikkat !!! Şahsi görüş:

Yaşamamızın tek bir anlamı var baglantı... Bu dünyada üreyecek kadar bir süre var olmak ve deneyimlerimizi yavrularımıza aktarıp bu dünyadan göçmek... Vücudumuzun tüm organları, bu yalın, salt ve sert gerçeğin kanıtıdır...

Ama bu sert ve yalın gerçek, dünyada bulunduğumuz kısa dönemde diğer canlıların benzer amaçlarına saygı duyarak ve onları sevip sayarak, onların ve kendimizin doğal yaşam çevrelerini tahrip etmeyerek, doğa ile uyumlu yaşayarak var olmamız fikriyle manevi değerini bulur bence...

Biraz da gülüp oynayıp, hemcinslerimizle ve diğer canlılarla, onlara bir zarar vermeden, hoşça vakit geçirirsek ve böyle ölürsek değmeyin keyfimize...

Güzelmiş.:) Ama bu söylediklerinle ne insanlığın sorunlarına çözüm getirebilirsin ne onların bitmeyen merak ve sorularını cevaplayabilirsin. Sorunların ne kadar çok olduğu ortada. İnsanlık hep böyle sevgi ve saygı dolu bireylerden oluşmuyor. Ayrıca buraya gelip kaç tanesi yok olacağımı bilsem neler yapardım dedi. Senin bu bakış açını çok sığ bulacak milyonlarca insan ortada. Onlar illa bir maneviyat ve inanç tutturmuş gidiyor. Seni tatmin eden onları tatmin etmiyor. Ne vereceksin onlara inanç yerine geçecek? Allah için sevmek ve Allah rızası kazanmak lafları ile yaşıyorlar. Bir insana Allah için sevmek düşüncesinin daha anlamlı gelmediğini söyleyemezsin. Sana göre gereksizdir ama o sen değil. Belki o böyle olunca sevgiyi anlamlı ve değerli buluyor. Ki gelenekte bunu söyler zaten. Kişiye özel duygular olduğu için yargılanamazda. Yanlışı doğrusuda yoktur.

Şimdi benim insanlığın sorunlarına çözüm getirmek ve sorularını cevaplamak gibi bir derdim yok dersin. Reelde öyle tabii. Ama burada tartışıyoruz. Ayrıca reeldede böyle dertleri olan insanlar vardır. Herkes insanlığa sorumluluk duymaktan uzak olacak diye birşey yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir zamanda ve bir mekanda toplumsal yada kişisel bir problemin çözümü başka bir zaman vede kişiler için aynı güzellikte görülemez...

yani bundan binbeşyüz yıl önce yada iki binyıl önce yada dört bin yıl önceki toplumlarda yaşayıp o zamanın meseleleri üzerinde çözümler geliştirmiş olan dinleri aynen bu güne uyarlamaya çalışırsak bir sürü abuk subuk durumla karşılaşırız...

mesela iyi bir doktorun bundan önceki çağlarda yaşayıp kendi şartlarında yaptığı tedavilere bu günden bakıp değerlendirirseniz bazı yaptıklarını çok vahşice yada gaddarca yada iğrenç bulabilirsiniz...

ama o doktor kendi çağına göre en güzel tedaviyi başarmıştır...

bizim yapmamız gereken o tedavi şeklini aynen bu güne taşımak değil o tedavinin mantığını anlayıp günümüzün imkanlarıyla bunu uygulamak olabilir..

eski toplumların yaşayış ve gelenekleri üzerinde biraz araştırma yaptığımızda bunun benzeri bir çok veriyle karşılaşırız...

benim şahsi düşüncem dinin özü tanrıya inanıp iyi bir insan olmaktır...

kuranda rabbim allah deyip dosdoğru olanlar için korku ve üzüntü yoktu der...

tüm peygamberler bunu hatırlatmışlardır...

aklınızı kullanın vidanınızın sesine uyun demişler...

akıl ve vicdan ve bil hassa vicdan insanı rabbine bağlar...

çocuğun annesine bağlılığı gibidir bu...

doğuştandır fıtridir içgüdüseldir aklidir vicdanidir kalbidir...

inanmak anneye sarılmak gibidir...

sadece mantıkla anlatılamaz...

çok korktuğunda yada sevindiğinde annecim demek gibidir...

çok sevdiğiniz bir şeyi kaybetmek üzere olduğunuzda aklınıza gelir ona yalvarmak...

kalbin bazı nedenleri vardır akıl onu kavrayamaz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kalbin bazı nedenleri vardır akıl onu kavrayamaz diyorsun. İşte duyguların beyinden kaynaklandığını bilen ben bu sözü okuyor ve duygulanıyorum. Hem neden kalbimiz kan pompalayan bir organ olmasına rağmen duygu denilen şeyi kalp bölgemde hissettiğimide anlamıyorum. Yoksa gerçekten bilmediğimiz şeyler mi var? Fiziksel gerçeklere rağmen, bulgular olmamasına rağmen nedir bu garip durum? Bilim bize birgün bunları açıklayabilecek mi?

Aklım ne söylerse söylesin duygularım neden garip şeyler hissediyor? Duygularım neden aklımı dinlemiyor? Onların neden sanki kendilerine göre bir aklı varmış gibi? Ben işte yalın gerçek budur derken duygularım neden bana gülümsüyor, hayata ve evrene dair bir güzelliği bana hissettiriyor? Onlarda neden bir garip güven duygusu var? Bir insana bakınca nasıl oluyorda ondan yayılan bir kişisel algı hissediyorum? Sonra bu algım nasıl doğru çıkıyor? Bunları bana bilim açıklayabilir mi?

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
bir zamanda ve bir mekanda toplumsal yada kişisel bir problemin çözümü başka bir zaman vede kişiler için aynı güzellikte görülemez...

yani bundan binbeşyüz yıl önce yada iki binyıl önce yada dört bin yıl önceki toplumlarda yaşayıp o zamanın meseleleri üzerinde çözümler geliştirmiş olan dinleri aynen bu güne uyarlamaya çalışırsak bir sürü abuk subuk durumla karşılaşırız...

mesela iyi bir doktorun bundan önceki çağlarda yaşayıp kendi şartlarında yaptığı tedavilere bu günden bakıp değerlendirirseniz bazı yaptıklarını çok vahşice yada gaddarca yada iğrenç bulabilirsiniz...

ama o doktor kendi çağına göre en güzel tedaviyi başarmıştır...

bizim yapmamız gereken o tedavi şeklini aynen bu güne taşımak değil o tedavinin mantığını anlayıp günümüzün imkanlarıyla bunu uygulamak olabilir..

eski toplumların yaşayış ve gelenekleri üzerinde biraz araştırma yaptığımızda bunun benzeri bir çok veriyle karşılaşırız...

benim şahsi düşüncem dinin özü tanrıya inanıp iyi bir insan olmaktır...

kuranda rabbim allah deyip dosdoğru olanlar için korku ve üzüntü yoktu der...

tüm peygamberler bunu hatırlatmışlardır...

aklınızı kullanın vidanınızın sesine uyun demişler...

akıl ve vicdan ve bil hassa vicdan insanı rabbine bağlar...

çocuğun annesine bağlılığı gibidir bu...

doğuştandır fıtridir içgüdüseldir aklidir vicdanidir kalbidir...

inanmak anneye sarılmak gibidir...

sadece mantıkla anlatılamaz...

çok korktuğunda yada sevindiğinde annecim demek gibidir...

çok sevdiğiniz bir şeyi kaybetmek üzere olduğunuzda aklınıza gelir ona yalvarmak...

kalbin bazı nedenleri vardır akıl onu kavrayamaz...

"iyi ve dosdoğru olun, savaş esirlerinin karılarına atlayın, helaldir" mantığını mı günümüze taşıyacağız?...

Link to post
Sitelerde Paylaş
"iyi ve dosdoğru olun, savaş esirlerinin karılarına atlayın, helaldir" mantığını mı günümüze taşıyacağız?...

Andromeda olacak iş mi senin dediğin? Ben inanç diye genel bir kavramdan bahsediyorum. Ama tabii onu dinlerden bağımsızlaştıramayız. Artık hepsi iç içe olmuş gitmiş. Deist bile dinlerden alıntı yapmıyor mu Tanrıyı? Din olmasa Tanrıyı nereden bilecek? Dinlerin dogmatik ve garip hikayelerle dolu halini biliyorum. Ama o inancı pek bir güzel anlatıyorlar. Gariptir ki genel hatlarına bakınca en baba kuramlara taş çıkarttırdığını görüyorum. Yok böyle bir kuram ya. Atıyorsun gelip gene yapışıyor. Tatlı tatlı ben buradayım diyor. Kimileri için çalkantılı ve acı verici bir durum olabilir. Ama benim için öyle değil. Ben normal bir vatandaş olmadığımdan her durumda pek bir rahatım. Kendi halimle eğleniyorum. Bu inanç denilen şey çok bir cazibeli. İnanmasanda sevdiriyor ve farkettiriyor kendisini. İşte ben bunların farkında olduğum için insanlığın neden inançlardan vazgeçemediğini anlıyorum ve zaten topluma bakıp vazgeçmeleri halinde vay halimize diyorum. İnsanlık böyle birşeyi kaldıramaz. Sen bunu hiç görmüyor musun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Bağlantı,

Eğer söylediğin gibi oluyorsa, yani inançlarını atmış olduğunu düşünmene rağmen gelip gelip kendini sana hatırlatıyorsa, sen de onu hatırladığından manevi huzur duyuyorsan inanmaya devam et.

Bu, onunla savaşılarak halledilecek bir mesele değil.

Bu, kendiliğinden gelen bir süreç.

Bunun için açıklama yapmak, hesap vermek zorunda değilsin. İnancın iyi bir şey olduğuna bizleri ikna etmek zorunda da değilsin. Kaldı ki hemen hiçkimseyi ikna edebileceğini sanmıyorum.

Bizler inançları saçma buluyor, küçümsüyor ve kimi zaman da aşağılıyoruz.

Ama dünyanın dörtte üçünden fazlasının da inandığını, buna ihtiyaç duyduğunu, inancını da ölesiye savunduğunu biliyoruz.

Yine de bu bizim yanlış veya haksız olduğumuz anlamı taşımaz.

Bizler hayata ve evrene, bilime ve sanata belki biraz daha farklı bakıyor, biraz daha farklı yaşıyoruz.

İnançsız yaşıyoruz.

Buna hiç ihtiyaç duymuyoruz. Aklımıza bile gelmiyor.

Ve bir çoğumuz da iyi ahlaklı, düzgün, aklı başında, kafası en az ortalama çalışan, kendi çevresinde saygı gören insanlarız.

Yani senin sandığın gibi karanlık, karamsar, umutsuz, manevi değerlerden yoksun insanlar değiliz.

Hem de büyük bir çoğunluğumuz böyle değiliz.

Bununla beraber kimseden bir üstünlüğümüz falan da yok.

Son derece sade insanlarız.

Kendini nasıl iyi ve mutlu hissedeceksen öyle yaşa.

Ve kimseye açıklama yapmak, hesap vermek zorunda olmadığını da bence aklından çıkarma.

İnancın iyi bir şey olduğunu savunman, bir tür kendini savunman gibi görünüyor çünkü.

Senin inancın veya inançsızlığın kimseyi ilgilendirmez.

Önemli olan mutlu olman.

Sevgilerimle..

Link to post
Sitelerde Paylaş

“Yaşayabileceğimiz en güzel deneyim, gizemli olandır. Gerçek bilimin tohumlarını atan da bu deneyimdir. Bu hisse yabancı olanlar, huşu içerisinde kendinden geçmeyenler ölüden farksızdırlar. Kendini idrak edilemez olan evrende ifşa eden bir us gücünün varlığına duyulan bu derin, duygusal inanç, benim Tanrı görüşümü tam olarak yansıtmaktadır.” (Einstein)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sir John Eccles’e göre “Elimizdeki tek kesin veri benzersiz bilinçli varlıklar olduğumuzdur. Her birimiz benzersiziz ve eşsiziz. Hiçbirimizin benzeri var olmayacaktır. Bu, sevgi dolu kutsal yaratılıştır.”

“İki yolunuz/seçeneğiniz vardır. Ya hiçbir şey mucize değil gibi, ya da her şey bir mucize gibi yaşamak”. Einstein

Link to post
Sitelerde Paylaş
“İki yolunuz/seçeneğiniz vardır. Ya hiçbir şey mucize değil gibi, ya da her şey bir mucize gibi yaşamak”. Einstein

Bu sözü ben de severim.

Bir tanrının yarattığına inandığımızda ortada mucize falan kalmıyor.

Asıl mucize diğeri. Canlılığın tanrısız, kendiliğinden ortaya çıkmış olması.

Asıl heyecan verici olan bu.

Bunu göremiyor musunuz?

Ama bu, romantik bir bakış açısı tabii.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili IFeelGood, ben insanlığın içinden bir birey olarak insanlıkta var olan herşeye ilgi duyan birisiyim. İnanlığın dertleriyle dertlenen, sevinçleriyle sevinen bir insanlık aşığıyım. İnanç kadar önemli bir konu beni elbette çok ilgilendiriyor. Burada gördüğün gibi ben bir ateistte olabilirim bir inançlıda olabilirim. Gönlüm geniş napayım? Kafam karışık değil. Her ikisinide görüp biliyor ve yaşıyor olmakla bir senteze ulaşmaya çalıştım. Taban tabana zıt olan ateizm ve inanç arasında bir beyin fırtınası yapmaya bir anlayış köprüsü oluşturmaya çalıştım. Hani ortak küçücük bir nokta olabilir mi diye? Var gibi olsada elbette o köprü kurulacak şey değil. İnancın zıddı olan ateizm inanç ile uzlaşamaz. Uzlaşırsa ateizm olmaz.

Bu başlıkta yapılan tartışmalardan ben ve okuyanlar yararlanmıştır ve yararlanacaktır. Ancak bir ateist olarak bazı sözlerin gerçekten iç acıtıcı. Ben sizleri karanlık, karamsar ve umutsuz görmüyorum ki. Düzgün karakterli bir atesit zaten öyle değildir. Üstelik unutmaki bende ateizmi yaşayan birisiyim. Ama anlayış olarak sizlerden yinede elbette çok farklıyım. Bu yazdıklarımdan belli zaten.

"Bizler inançları saçma buluyor, küçümsüyor ve kimi zaman da aşağılıyoruz" diyorsun. İşte bu bana göre değil. İşte bu beni irrite eden şey. Siz inançları küçümser ve aşağılarken inançlı insanları ve onların inandıkları kutsallarıda küçümsemiş ve aşağılamış oluyorsunuz. Her nerede insan aşağılamak normal ise orada ciddi bir sorun vardır. Bu kabul edilemez birşey. Bunu normal kabul edenler maneviyattan uzak ve manevi değerleri anlamaktan uzaktır. Üstelik aşağıladığınız insanlık aleminin büyük çoğunluğu. Ateizm kendini anlatırken ve görüşlerini savunurken böyle olmak zorunda değildir. Biliyorum ki siz bunu bir zaruret olarak görüyorsunuz. Aslında tuhaf. Hiç öyle olmak zorunda değil. Bunun için uygun bir yol bulmayı aklınızdan bile geçirmemeniz ne kadar katı bir anlayışta olduğunuzu gösteriyor. Demek ki ateizmin katılaştıran bir tarafı var. Bu doğru.

Böyle bir foruma katılımcı kabul etmekle zaten bir misyon sahibisiniz. İnsanlara ateizmi anlatmak gibi bir çabanız var. Dinlerle ilgili gerçeklere uyandırmak gibi bir çabanız var. Tabii bunu yapın. Ama bu tavrınızla ikna edici olacağınızı düşünmek bir yana insanları ateizmden dahada çok soğutuyorsunuz. Hatta forum dışından nefretle kınayanlar olduğunu artık biliyorum. Ayrıca foruma gelince imanım güçleniyor diyen iletiler okudum burada. Neyse sonuçta sizlerin bileceği birşey bu. Ben sadece insanları aşağılamanın anlaşılması ve kabul edilmesi imkansız birşey olduğunu bilir ve söylerim. İsteyen istediği gibi hareket eder.

Eleştirilerimi kırıcı olarak değerlendirme yapıcı olarak değerlendir lütfen. Çünkü amacım yapıcı olmak.

Sevgilerimle..

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Bağlantı,

Sanırım ben yanlış ya da eksik anlattım. İnançları saçma bulmak, küçümsemek ve aşağılamakla, ona inananları aşağılamak birbirinden çok farklı.

Buraya gelen müslümanları aşağılayıp küçümsemek yanlış. Bunu savunmak büyük hata olur.

Ama kimi zaman tartışmaların seyri, tartışmacıları karşılıklı olarak o noktaya getiriyor. Ama konumuz bu değil.

Burada tanrılara inanmanın ne kadar saçma, zararlı ve tehlikeli olduğunu, bunların ilkel masallar olup insanlığın ilerlemesinde büyük engel oluşturduğunu söylüyoruz.

Şimdi yaptığım bu tanımla, inanırlara göre o inancı küçümsedim ve aşağıladım öyle değil mi?

Ve bunu bile isteye yaptım. Çünkü gerçekten böyle düşünüyorum.

Kastettiğim şey buydu.

Kimseyi inandığı için aşağılayıp küçümsemiyoruz.

O insanlarla birlikte yaşıyoruz. Hiçbirimiz o kadar sapkın değiliz.

Sıradan inanırla, ilkel, saldırgan yobazları bir tutmamamız gerektiğini biliyoruz.

Ben de bütün iyi niyetimle ve samimiyetimle söyledim sevgili Bağlantı.

Elbette ki ister inanırsın, ister inanmazsın.

Kendini nasıl iyi ve huzurlu hissedeceksen öyle yaşayacaksın.

Aslolan sensin. Ve kimseye hesap verme zorunluğun yok.

Tıpkı bizim gibi...

Sevgiler..

Link to post
Sitelerde Paylaş
“Yaşayabileceğimiz en güzel deneyim, gizemli olandır. Gerçek bilimin tohumlarını atan da bu deneyimdir. Bu hisse yabancı olanlar, huşu içerisinde kendinden geçmeyenler ölüden farksızdırlar. Kendini idrak edilemez olan evrende ifşa eden bir us gücünün varlığına duyulan bu derin, duygusal inanç, benim Tanrı görüşümü tam olarak yansıtmaktadır.” (Einstein)

Ateler bunları görmezden gelir kirec. Yazdığınla kalırsın. Sen bunları oku ve benimse. Buradakiler kirişi çoktan kırmış. Sakın bunlara uyma emi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu sözü ben de severim.

Bir tanrının yarattığına inandığımızda ortada mucize falan kalmıyor.

Asıl mucize diğeri. Canlılığın tanrısız, kendiliğinden ortaya çıkmış olması.

Asıl heyecan verici olan bu.

Bunu göremiyor musunuz?

Ama bu, romantik bir bakış açısı tabii.

Mucizeye inanan atede varmış demek. Sorsan kendiliğinden olan mucize der. Nasıl oluyorsa artık? Herşey kendiliğinden oluyor dedikleri yetmiyor, birde kendiliğinden mucize oluyor diyorlar. Tanrısız mucize mi olurmuş? Ateistin lügatında mucize kelimesi olmaz. Ne açıklamalar be. Daha neler görcez bakalım. Kıvırmanında böylesi artık. Ohaaaaaaaaa diyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birisi Einstein'in inancının ne olduğunu bilmez. Ki bu inanç ateizm'in ek bir kabul ile farklı yorumu sayılır.

Diğeri bir ateist'in mucize derken neyi kastettiğini anlayamaz ve bundan birşeyler çıkarmaya çalışır.

Boş insanlarsınız diye boşuna demiyorum. İçiniz boş. Kafanız boş. Bir çocuğun Noel Baba'yı beklemesi sırasında yaşadığı duygusal durumu yaşıyorsunuz, o kadar...

Her bir b.k'a inanabilirsiniz elbette. Kimsenin buna karıştığı falan yok. Ne'ye, ne zaman karıştığımız ise açık zaten...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Birisi Einstein'in inancının ne olduğunu bilmez. Ki bu inanç ateizm'in ek bir kabul ile farklı yorumu sayılır.

Diğeri bir ateist'in mucize derken neyi kastettiğini anlayamaz ve bundan birşeyler çıkarmaya çalışır.

Boş insanlarsınız diye boşuna demiyorum. İçiniz boş. Kafanız boş. Bir çocuğun Noel Baba'yı beklemesi sırasında yaşadığı duygusal durumu yaşıyorsunuz, o kadar...

Her bir b.k'a inanabilirsiniz elbette. Kimsenin buna karıştığı falan yok. Ne'ye, ne zaman karıştığımız ise açık zaten...

Einstein us gücü olan ayrı bir Tanrıdan bahsediyor. Bu artık panteizm bile değil. Deizm resmen. Ateizmden çok farklı. Einstein Tanrı, gizem, huşu diyor. Daha ne desin? Bal gibi inanıyor be. Siz kimi kandıyorsunuz? Hep işiniz laf cambazlığı. Onuda becerseniz bari.

Mucize bir atenin kullanacağı laf değil. Birde asıl mucize imiş bu. Bak bak. Romantizm ilede üzerine tüy dikmiş. Mucize Tanrısaldır. Romantizmle ne ilgisi var? Tanrı yaratınca ortada mucize kalmıyormuş. Hööööö. Siz hepiniz şaka mısınız? Ateizm aklınızı almış sizden.

Boş insan sizsiniz. Bugün var yarın yoksunuz zaten. Ölünce mafişhhhhh. Öyle diyosunuzya. Biz sonsuza kadarız ama naber? Kimmiş boş anladın mı taş kafa?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Einstein us gücü olan ayrı bir Tanrıdan bahsediyor. Bu artık panteizm bile değil. Deizm resmen. Ateizmden çok farklı. Einstein Tanrı, gizem, huşu diyor. Daha ne desin? Bal gibi inanıyor be. Siz kimi kandıyorsunuz? Hep işiniz laf cambazlığı. Onuda becerseniz bari.

Mucize bir atenin kullanacağı laf değil. Birde asıl mucize imiş bu. Bak bak. Romantizm ilede üzerine tüy dikmiş. Mucize Tanrısaldır. Romantizmle ne ilgisi var? Tanrı yaratınca ortada mucize kalmıyormuş. Hööööö. Siz hepiniz şaka mısınız? Ateizm aklınızı almış sizden.

Boş insan sizsiniz. Bugün var yarın yoksunuz zaten. Ölünce mafişhhhhh. Öyle diyosunuzya. Biz sonsuza kadarız ama naber? Kimmiş boş anladın mı taş kafa?

Bu kadar cahil olmayı nasıl becerebiliyorsunuz hayret ediyorum. Bu hayret duygusu bunun sebeplerini bilmeme rağmen değişmiyor.

I believe in Spinoza's God who reveals Himself in the orderly harmony of what exists, not in a God who concerns himself with fates and actions of human beings.

Bak Einstein'in direk sözleri. Spinoza'nın Tanrı'sı nedir? Biliyor musun? Panteizm'in P'sinden haberin var mı senin? İnternet denilen bir nimet var elinde. İngilizce de biliyor isen bizzat Einstein'in düşüncelerine ulaşmak mümkün. Buraya yüzlerce link verebilirim. Sen bir tanesi bile bulup okuyup anlayabilecek kapasitede misin?

Amaç belli elbette. Kendi aptal inançlarınıza dayanak aramak. Yok işte. Hiç bir yerde. Einstein bile destek vermiyor. Neden versin ki, sizin gibi mi o?

Muzice ifadesinin dini literatürde kullanımının saçmalık olduğunu her ateist bilir. Burada kullanılan mucizenin, hayranlık uyandıran bir duygu olarak oluşan, fenomenleri açıklamak üzere kullanıldığını anlayacak kadar zeka'dan yoksun olduğunuzu biliyorum.

Bir şeyi değerli yapan çok olması mıdır? Az olması mıdır? Değer teorisini açın okuyun... Bu kadar da mı kafanız basmıyor da duygusal bozukluklar içerisinde debelenip durursunuz.

tarihinde Dragon tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...