Jump to content

İbn Miskeveyh ile Kuran yine bir adım daha attı.


Recommended Posts

İbn Miskeveyh hakkında alıntıdır (Vikipedia) :

İbn Miskeveyh, ابن مسكوويه, (Ahmed İbn Muhammed Miskeveyh) (940-1030) İranlı ünlü İslam filozofu. İran'ın Rey kentinde 940'ta (hicri 320) doğdu. Aktif politik kişiliğini filozof rolüyle birleştirdi. Tarihçi yönü de olan Miskeveyh Bağdat, Isfahan ve Rey şehirlerindeki Büveyye hanedanına hizmette bulundu. Aralarında Sicistaninin de olduğu bir entelektüel grubunun üyesiydi.

Miskeveyh yaklaşık olarak diyor ki, ''Kuran'da bahsi geçen '...biz insanı önce bir balçıktan yarattık. Sonra ona şekil verdik ve en son olarak da ona ruhumuzdan üfledik' türündeki ayetler ile 'Adem'i de balçıktan yarattık.' türündeki ayetlerin hepsi aslında normal bildiğimiz insan hakkında değil, insanın bu varlık sürecinde kazandığı son saffaya geliş sürecine kadar çıkmış olduğu bu uzun yolculuğun ilk adımını nasıl attığı noktasına getirilen bir açıklamadır. Burada bahsedilen, 'balçıktan yaratılan ve şekil verilen canlı' insan değil, ilk tek hücreli canlı da değil, birden fazla ilk tek hücreli canlılardır. 'Ona şekil verilmesi', onun düzenlemesinin yapıldığına işaret, ona 'ruhun üflenmesi' demek ise, ona aktif olarak otonom bir işlerlik kazandırıldığnın bir işaretidir. Yani artık cansız madde, onun ruhu ile kendi kendine işler hale gelmiş, hayat bulmuştur. Bu, insana kadar sürecek olan uzun yolculukta yoluna başlamış, yürümüştür. Ve bu uzun süreç gelişerek insana kadar gelmiştir.'' -Miskeveyh'e bizi bilim karşısında yanlız bırakmadığı ve bu gerçeği anlamamızı sağladığı ve bizi bilime entegre ettiği için çok teşekkür ediyoruz.

Yaşar Nuri de yaklaşık olarak ekliyor ve diyor ki '..bir kısım bilgisiz insanın da sandığının aksine, çamurun bir torna tezgahında ya da bir topraktan kap yapma atölyesinde, döndürülerek ya da işlenerek insana dönüşmesi fikri, ancak ve ancak bunu ortaya atan kişilerin kendilerinin kas kafalılığından ileri gelen bir iddalarıdır. Çünkü onlar Kuran'ın anlattığı herşeyi anında, şimşek hızında olup biten olaylar olarak görüyorlar. Bu iddalar kendilerini bağlar, Kuran'a itham edilemez.' -Yaşar Nuriye teşekkür ediyoruz.

Bu çok garip! Bunu idda eden bir İslam düşünürü Miskeveyh, bunu Darwinden yaklaşık 800 yıl önce haber veriyor. Hem de bu yorumunu o radikal ve bağnaz dediğiniz İslam'ın içinden yapıyor.

Aslında ben de dikkatleri bir noktaya çekmek istiyorum:

Bakınız aslında Kuran'da yer alan,

O sizi yerden (topraktan) yarattı. Ve sizi o yerde yaşattı. (Hud 61) ayeti insanı, adeta topraktan çıktığını gördüğü mahluklar ile gelişim sürecinde bir tutmaktadır.

İnsanların bir kısmı pek ala karşı çıkabilirdi:

'Muhammed'in Tanrısı delirmiş olmalı! Bizim de topraktan aldığımız mahsullerimiz gibi veyahut otlar ve ağaçlar gibi topraktan ürediğimizi söylüyor!'

Evet, O sizi yerden (topraktan) yarattı. Ve sizi o yerde yaşattı. (Hud 61) ayeti, resmen insanı, sanki değersiz bir yaratıkmış gibi gelişim sürecinde, diğer tüm yeşil bitkiler gibi toraktan geldiğini, kendini tüm canlılıktan ayrı ve uzak gören insanın yüzüne çok sert bir şekilde çarpmaktadır. Burada bir tuhaflık yok mudur?

Bazı tuhaf ayetler grubu daha:

Her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? (Enbiya 30) -Canlılığın suda başladığına işaret olarak gösterilemez mi?

Sizi yerden (toprakta) yarattık; yine sizi o yere (toprağa) döndüreceğiz. O sizi yerden (topraktan) yarattı. Ve sizi o yerde yaşattı. (Taha 55), (Hud 61) - Bütün bu serüvenin dünya toprağının üzerinde başlayıp burada sonlanacığına dair bir işaret olarak gösterilemez mi?

İnsan kendisinin hiç anılmadığı uzun zamandan geçmedi mi? -İnsanın dünya üzerinde olmadığı bir süreden bahsediliyor olamaz mı?

Demiştik Kuran'ın iddası çok büyük: Yer başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürüldüğünde... ;)

tarihinde inevitablen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 55
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

inevitanlen din öyle bir sektördür ki içinde evrim dahil her şeyi bulabilirsin. insan istemeyegörsün her cümlenin içinde her şeyi bulabilir(!). bunların büyük bölümü çakma mucize iddialarıyla ilgili başlıklarda dile getirildi zaten.

topraktan (çamurdan) yaratılma konusu zaten bin yıllardır bölgede mevcut bir inanış. muhammedin söylediği hiçbir şey kendi coğrafyasından ve kendi tarih kesitinden bağımsız değil. sudan yaratılma da öyle. çamur su ve topraktan meydana gelir. bölge yiyecek üretimi ve ilk uygarlıkların ortaya çıktığı yer. toprağa ve suya özel önem verilmesinden daha doğal bir şey olamaz.

ayrıca şuna emin ol ki, ibn miskeveyh'in de dahil olduğu bilim ve felsefe ekolü islam dünyasından silinmeseydi islam dünyası çoktan dini yaşam alanından önemli derecede çıkarmış olacaktı. insan düşünmeye ve sorgulamaya başladı mı artık geri dönüş yoktur. belki de islam coğrafyası içinde "azılı" ateistleri bile görebilecektik. muhtemelen bu tehlike farkedildiği için gazali ve benzerleri tarafından bertaraf edildiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
aşağıda eklediğim karikatür olayı anlatıyor.. ;)

ya da bu linlke tıklayın.. aynı karikatürü görebilirsiniz ;)

dostum, bunun mizahi bir tarafı yok bence.

zaten durum bundan ibaret.

bazı ilahiyatçılar kuranda evrim varı dillendirmeye başladılar bile. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakın ben bu gerçeği Aborjin masallarında ispatlamıştım...

Aborjin masallarında canlılığın çok su içen kurbağanın karnının çok şişmesi ve bu suyu kusması ile başladığını söyler..

O eski yazımdan alıntılar...

Tüm dünya uykudaydı.

Her şey sessiz, hareketsizdi ve hiçbir şey büyümüyordu.

Hayvanlar yeraltında uyumaktaydı.

Bir gün gökkuşağı yılanı uyandı ve dünyanın yüzeyinde süründü.

Her şeyi bir kenara itti ve bu onun tarzıydı.

Tüm bir diyarı gezdi ve yorulduğunda kıvrılıp uyumaya başladı.

Böylece heryere izini bıraktı.

Sonra geri döndü ve kurbağalara seslendi.

Onlar da su dolu kocaman mideleriyle ortaya çıktılar.

Gökkuşağı yılanı onları gıdıklayıp güldürdü.

Sular ağızlarından çıktı ve gökkuşağı yılanının izlerini doldurdu.

Göl ve nehirler böyle yaratıldı.

Daha sonra çimenler ve ağaçlar büyümeye ve yeryüzünü yaşam doldurmaya başladı.

Bakın Aborjinlerin söyleminde de su esastır..

Ne diyor iyi okuyun....

Kurbağa kusmadan önce göl ve nehir yok..

Göl ve nehirlerden sonra çimenler ve ağaçlar büyümeye başladı diyor..

Düşünebiliyor musunuz.. Bundan binlerce yıl önce nehir yani su olmadan bitkilerin olmayacağını söylemişler..

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=8503&hl=

Link to post
Sitelerde Paylaş

'Adem'i de balçıktan yarattık.' türündeki ayetlerin hepsi aslında normal bildiğimiz insan hakkında değil, insanın bu varlık sürecinde kazandığı son saffaya geliş sürecine kadar çıkmış olduğu bu uzun yolculuğun ilk adımını nasıl attığı noktasına getirilen bir açıklamadır.

Bunlar zırvadır çünkü kuran'a göre İsa'nın yaratılışı da Adem'in yaratılışı gibidir ve İsa da Adem gibi topraktan yaratılmıştır,İsa meryem'den doğduğuna göre Adem'in topraktan yaratılışı evrimle ilgisizdirütamamen çamurdan insan yapılması olayıdır.

İblis ne diyor 'Beni ateşten yarattın onu çamurdan'

Kısaca Kuran'dan her şey çıkar ama Evrim çıkmaz !!

Link to post
Sitelerde Paylaş

ikl dönem Müslümanlarin kitaplari resimli ,

Mutezile gibi iman ve ameli bir tutan bir meshepin imamlarinin bir kismi evrimi soyle veya boyle savunuyorlar ,

demeki Islam ve Müslümanlar zanedildiyi gibi gerici ve yobaz deyilermis ,

ateistler "yigidi öldür ama hakkini yeme" uygulayayin .

Link to post
Sitelerde Paylaş

nuri hoca son kartını çekti : Miskeveyh. insanın kökeninide buldu Hurma. bitkiden hayvana geçiş hurmaymış . sonra salyangoz , köstebek vs . maymunlar çıkıyor sonra sahneye ve insanlığa bir köprü daha gerekiyor onlarda zenciler diyormuş , miskeveyh efendi . daha neler duyacak bu millet bakim . ol bakim dedim oldu denen saçmalıklara inananlar için zor günler var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bırakın Miskeveyhi..17. yüzyıl İslâm âlimi Abdülkadir Bidîl (1644-1720) daha açık konuşmuş “Âdem, Âdem olmadan önce maymundu” (Bayrakdar, s. 164).

İsa'da maymun muydu?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yok o Adem'di..

Bunlar denizanasına da türban takar yakında..

Yakında sokakta yürürken türban takmış, kara çarşafa sarılmış, kılının tek teli gözükmeyen kedi-köpek görürseniz şaşırmayın..

Aynı soydan geliyoruz ne de olsa..

Müslümanlar evrimin olduğuna kanaat getirirse, ortalıkta hayvan göremeyiz.. Bu daha beter..

Ve peşinen size söyleyeyim; bu imancılar evrimi Darwin'in elinden alırlar, Kuran'a İnsan suresinin ilk 3 ayetine koyarlar, sizi de kafir ilan ederler.. Yollarına devam ederler.. Benden söylemesi:)

Müslüman demek, aşmış adam demektir.. Allah gelip dese ki, ben yokum.. Yalan olum bunlar.. İnanmaz.. :)

tarihinde john tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
inevitanlen din öyle bir sektördür ki içinde evrim dahil her şeyi bulabilirsin. insan istemeyegörsün her cümlenin içinde her şeyi bulabilir(!). bunların büyük bölümü çakma mucize iddialarıyla ilgili başlıklarda dile getirildi zaten.

topraktan (çamurdan) yaratılma konusu zaten bin yıllardır bölgede mevcut bir inanış. muhammedin söylediği hiçbir şey kendi coğrafyasından ve kendi tarih kesitinden bağımsız değil. sudan yaratılma da öyle. çamur su ve topraktan meydana gelir. bölge yiyecek üretimi ve ilk uygarlıkların ortaya çıktığı yer. toprağa ve suya özel önem verilmesinden daha doğal bir şey olamaz.

ayrıca şuna emin ol ki, ibn miskeveyh'in de dahil olduğu bilim ve felsefe ekolü islam dünyasından silinmeseydi islam dünyası çoktan dini yaşam alanından önemli derecede çıkarmış olacaktı. insan düşünmeye ve sorgulamaya başladı mı artık geri dönüş yoktur. belki de islam coğrafyası içinde "azılı" ateistleri bile görebilecektik. muhtemelen bu tehlike farkedildiği için gazali ve benzerleri tarafından bertaraf edildiler.

Bu çok yanlış. Yani tüm bilimsel verilerle herşeyin doğal süreçlerler ile bu kaos ortamında oluştuğu bile anlaşılsa bulunsa, adamın biri gelip diyecek ki:

'Biz neden varız? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?' Bu soruları Hawking de soruyor. O halde, o da bir bağnaz dincidir mi diyeceksiniz? :)

tarihinde inevitablen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
aşağıda eklediğim karikatür olayı anlatıyor.. ;)

ya da bu linlke tıklayın.. aynı karikatürü görebilirsiniz ;)

metatron, gerçekten o mizahi karikatür doğru. Nedeni bilginin insan beyni tarafından işlenmesi. Bu yüzden bir kısım insanın hal ve davranışlarını 'Kuran iptal oldu' diyerek sunamazsın. ;)

Bakın ben bu gerçeği Aborjin masallarında ispatlamıştım...

Aborjin masallarında canlılığın çok su içen kurbağanın karnının çok şişmesi ve bu suyu kusması ile başladığını söyler..

O eski yazımdan alıntılar...

Tüm dünya uykudaydı.

Her şey sessiz, hareketsizdi ve hiçbir şey büyümüyordu.

Hayvanlar yeraltında uyumaktaydı.

Bir gün gökkuşağı yılanı uyandı ve dünyanın yüzeyinde süründü.

Her şeyi bir kenara itti ve bu onun tarzıydı.

Tüm bir diyarı gezdi ve yorulduğunda kıvrılıp uyumaya başladı.

Böylece heryere izini bıraktı.

Sonra geri döndü ve kurbağalara seslendi.

Onlar da su dolu kocaman mideleriyle ortaya çıktılar.

Gökkuşağı yılanı onları gıdıklayıp güldürdü.

Sular ağızlarından çıktı ve gökkuşağı yılanının izlerini doldurdu.

Göl ve nehirler böyle yaratıldı.

Daha sonra çimenler ve ağaçlar büyümeye ve yeryüzünü yaşam doldurmaya başladı.

Bakın Aborjinlerin söyleminde de su esastır..

Ne diyor iyi okuyun....

Kurbağa kusmadan önce göl ve nehir yok..

Göl ve nehirlerden sonra çimenler ve ağaçlar büyümeye başladı diyor..

Düşünebiliyor musunuz.. Bundan binlerce yıl önce nehir yani su olmadan bitkilerin olmayacağını söylemişler..

Bu yöntemde 'Bakın onlar da aynını söylüyor, fark yok yani' yöntemi...Fakat ben burada Kuran'ın nasıl olup da insana 'Sen de o gördüğün otlar gibi topraktan geldin.' haberini verdiğini soruyorum. İnsan demez mi 'Muhammedin Allah'ı bizim topraktan otlar gibi geldiğimizi idda ediyor. Bu nasıl olabilir?'

Ama bak Kuran da yine bir cevap var: 'Onlar biz bilgisiz insanlar gibi mi inanalım (Kuran'ın dediği gibi topraktan otlar gibi çıktığını kabul mü edelim) diyorlar. Ama bilmiyorlar, asıl bilgisizler onlardır. Profilimde yazıyor bu. :)

tarihinde inevitablen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar zırvadır çünkü kuran'a göre İsa'nın yaratılışı da Adem'in yaratılışı gibidir ve İsa da Adem gibi topraktan yaratılmıştır,İsa meryem'den doğduğuna göre Adem'in topraktan yaratılışı evrimle ilgisizdirütamamen çamurdan insan yapılması olayıdır.

İblis ne diyor 'Beni ateşten yarattın onu çamurdan'

Kısaca Kuran'dan her şey çıkar ama Evrim çıkmaz !!

Kuran'a göre İsa'nın yaratılışı da topraktandır diyorsun. Yani sen şunu idda ediyorsun. Kuran'da rüzgarlerin aşılayıcı olarak görev yaptığını söyleyen kişi ya da Tanrı resmen şimdi burada çuvallamış ve diyor ki İsa, Meryem'in gözünün önünde Çamurdan bir kap atölyesinde işlenerek yapıldı diyor. :)

Asıl bu çok komik bir tezat. Beyni olan herkes. Böyle bir saçmalığın bir insan tarafından bile oraya yazılamayacağını bilir. Orada anlatılan, ilk anlatılan yaratım ya da oluşum ile bir parallellik içersinde olmalı ki bu söylem ile anlatıyor onu da. ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ayrıca son derece tutarsız ayetler var... Sudan mı, çamurdan mı, testiden mi, meniden mi, et parçasından mı, bitki gibi mi kardeşim? Bu ne karmaşadır...

Orada her seferinde farklı bir şeyi anlatmak istediğinden ötürü olmasın o 'saçmalıklar'. :) Yoksa Kuran'ı yazan kişi ya da anlatan Tanrı, bir akıllı bir anlatım sergiliyor sonra birden bir moron gibi kendi söylediğini yalanlayıp, 'hayır öyle değil böyledir' mi diyor. Ya da Kuran'ı yazan kişi aynı olaya bir milyon tane açıklama getirip kendini Mekkedeki entellektüeller arasında rezil etmeye mi çalışıyor? Hangisi dersiniz?

ikl dönem Müslümanlarin kitaplari resimli ,

Mutezile gibi iman ve ameli bir tutan bir meshepin imamlarinin bir kismi evrimi soyle veya boyle savunuyorlar ,

demeki Islam ve Müslümanlar zanedildiyi gibi gerici ve yobaz deyilermis ,

ateistler "yigidi öldür ama hakkini yeme" uygulayayin .

Evet bu çok sevindirici. Bence bu bir devrimdir.

Evolution is not a lie. Evolution is a revolution of life.

Darwin and Miskeveyh says this truth to us with together. Kuran is supported this truth with its sentences, too.

Artık ayağa kalkma zamanı. Kuran Mollalar tarafından değil, ZAMAN tarafından tefsir ediliyor. '

Asra (Zamana) andolsun ki insan bir ziyan içersindedir.'

Zafer Atatrük'ün açtığı yolundur. Zafer aydınlanmanındır. Atatürk iyi ki Kuran'ı Türkçeye çevirtmiş.

tarihinde inevitablen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Orada her seferinde farklı bir şeyi anlatmak istediğinden ötürü olmasın o 'saçmalıklar'. :) Yoksa Kuran'ı yazan kişi ya da anlatan Tanrı, bir akıllı bir anlatım sergiliyor sonra birden bir moron gibi kendi söylediğini yalanlayıp, 'hayır öyle değil böyledir' mi diyor. Ya da Kuran'ı yazan kişi aynı olaya bir milyon tane açıklama getirip kendini Mekkedeki entellektüeller arasında rezil etmeye mi çalışıyor? Hangisi dersiniz?

Şifahi, 23 senede inmiş, başı-kıçı-düzeni-sırası belli olmayan, karışık bir zihinden çıkan anlamsızlık çorbası derim, ne diyeceğim...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şifahi, 23 senede inmiş, başı-kıçı-düzeni-sırası belli olmayan, karışık bir zihinden çıkan anlamsızlık çorbası derim, ne diyeceğim...

Diyorsun... Ama ne enteresandır ki o ayetlerin arasında insana 'Sen de diğer otlar gibi yerden büyüdün HomoSaphiens kibirlenmenin bir anlamı yok' gibi ayetler görülüyor. :)

'Biz onu topraktan, torağın üzerinde yaratık' ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Inevitablen Muhammede gelmeden öncede ortalıkta topraktan yaratılış masalları dolanıyordu.. Hemde binlerce sene evvelinden..

Zeusta yerden ot bitirir gibi insan yaratıyor.. Hemde cesur savaşçılar..

Peki ama neden toprak?

Dünyanın birbiriyle ilişkisi olmayan yüzlerce kültürün mitolojilerinde insanın yaratılış sorunu hemen hemen aynı şekilde ele alınmıştır.. genelde hepsinin ortak noktası su ve topraktır.. Peki ama neden?

Bu temalar çerçevesinde insanların inanç boyutlarına ilişkin en erken verileri 60.000 yıl öncesine dayanmaktadır. Ancak insan varlığını irdelediğimizde inanç oluşumunun varoluştan bu yana süregelen bir davranış biçimi olduğunu düşünebiliriz. İnancın orataya çıkmasındaki en önemli etkenler doğa olayları karşısında duyulan korku ve şaşkınlıklardır. Doğaya ilişkin yasaları bilmemekten kaynaklanan bu korkular insanoğlunun açıklamakta zorlandığı bir çok olay karşısında kendisinden güçlü olduğunu düşündüğü bir varlığa sığınma ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.

İnsan, avcılık ve toplayıcılıkla yaşamını sürdürdüğü dönemlerde doğa karşısında edilgin durumdadır. Üretim sürecine giremediği için doğanın yarattığı olaylar karşısında neden-sonuç ilişkilerini kavrayabilecek düzeyde değildir. Rastlantısal olayları, rastlantısal nedenlerle açıklamaya çalışmakta ve yine rastlantısal nedenlerle yönlendirme eğilimi içinde olmaktadır. İstenilen birşeyin gerçekleşmesi öncesinde yapılan birşey daha sonra istediklerini yapabilmek için tekrarladıkları davranış haline dönüşmektedir. Dolayısıyla tekrarlanan şeylerin yeniden tekrarlanmasının bir yarar getireceği doğrultusunda inanç geliştirmişlerdir.

Ancak buradaki inancın kaynağı istenilen şeyin elde edilme düşüncesidir. Tarım hayatına başlandığında ise doğa ile düzenli bir ilişki içerine girilmiştir. Doğaya ilişkin gerçekleştirilen gözlemler neden-sonuç ilişkilerini yakalama olanağı sağlamıştır. Çiftçi artık ekininin büyümesinin sihirli hareketlere bağlı olmadığını, yağmura,güneşe ve birtakım mevsim şartlarına bağlı olduğunu zamanla anlamıştır. Böylece ürününün kaderinin yarısının kendi elinde yarısının doğanın elinde olduğunu kavramıştır. Ürünün kaderi ile ilgili kendisine ait bölümünü kontrol edebilirken doğaya ilişkin bölümünü kontrol edemediği için, onu kontrol edebilecek güçlü bir varlığa ihtiyaç duymuştur. Bu durum tanrı inancını ortaya çıkarmıştır. İnsanoğlu bitkilerin yaşam sürecini izleyerek bağlantı kurmaya çalışmıştır. Bir bitkinin ölmüş gibi gözükmesine rağmen bir mevsim sonra canlanması, yeniden doğması yada yoktan varolması en temelde doğurucu özelliğinden de kaynaklı olarak 'toprak ana' fikrini ortaya çıkarmıştır.

Hayvanlardan ve insanlardan farklı olarak bitkilerin ölümden sonra yeniden dirilmeleri, insanın ölümle birlikte toprağa verilerek toprağın derinliklerinde yeniden yaşama kadar kalacakları fikrini doğurmuştur. Tüm bu süreçler, aynı zamanda yaradılış ile ilgili sorgulamalarıda beraberinde getirmiştir. Ve insanın aklında dört temel soru yaradılışla ilgili olarak oluşmuştur :

· a) Evrenin yaratılışı

· Dünyanın yaratılışı

· c) Erkeğin-insanın yaratılışı

· d) Kadının yaratılışı

Özellikle insanın yaratılışı konusunda kullanılan malzemede ortak bir yargıya varmıştır o da "Toprak"tır. Yaratıcı, topraktan biçimlendirdiği insana ruh vererek onu canlandırmıştır. Yine onun bir parçasından hareketle ama erkeğe eş olması düşüncesiyle kadını yaratmıştır. Tüm pagan ve semavi dinlerde benzer bir inanış egemendir. Sonuçta bu inanışında kaynağı insanın kendi varoluşunu açıklamaya duyduğu ihtiyaçtır.

Evet neden topraktan, kilden, çamurdan yaratılış fikrini toparlarsak toprak can verir, hayat verir. Arkaik düşüncede insan bunu gözlemlemiş. Toprağın bağrından sürekli hayat fışkırdığını görmüş ve kendi varoluşunuda toprağa bağlamıştır.. Aynı şekilde ölen canlılarında toprağın içinde yitip gittiği fikrinide göz önünde bulundurmuştur..

Yunan mitolojisinde, bütün tanrıların Gaia’dan, yani Toprak’tan türediği, bu yüzden de toprağa “Toprak Ana” dendiğini anlatılmaktadır. Ezra Erhat, Hesiodos’un Thegoia isimli kitabından aşağıdaki bölümü alıntı yaptıktan sonra Gaia’yı şöyle anlatıyor:

Toprak bir varlık yarattı kendine eşit:

Dört bir yanını saran Uranos, Yıldızlı Gök’ü, tlu tanrıların sürekli, sağlam yurdunu

yüksek dağları yarattı sonra,

koyaklarında tanrılar oturan dağları.

Sonra denizi yarattı, ekin vermez denizi:

Azgın dalgalarıyla şişen pontos’u.

Kimseyle sevişip birleşmeden yaptı bunu.”

“Zamanla Gaia’nın mythos’ta yeri ve önemi değişmiş, kozmik nitelikteki Ana Toprak, dinde daha belirli birer tanrıça olarak görülen, bir yandan Demeter, öte yandan Kybele gibi toprak ve bereket tanrılarına yer vermiştir.” (Ezra Erhat, Mitoloji Sözlüğü. Mitoloji Sözlüğü sf. 115)

Bana göre Gaia, Makrokozmos’un (büyük dünya’nın) içinde yer alan dağ büyüklüğündeki bir toprak parçasının, yani mikrokozmos’un (küçük dünya’nın) adlarından biridir. Yüzlerce ismi olan bu dağ (Gaia), Dünyanın dini merkezi, yani Kozmik Mabedin bünyesinde bulunduran dağdır, dolayısıyla da “İlk Kıble”dir.

Canlıları bünyesinde barındırarak onlara tıpkı bir Ana gibi yaşam ortamı sağlayan toprak, dişi bir insanla özdeşleştirilmiş ve ona “Toprak Ana” (mit.Gaia) adı verilmiştir. Çünkü Gaia hem tabii, hem de suni (üzerine resmedilenleri de doğurdu sayıldığından) bir doğurgandır ve bir kadının sahip olduğu özelliklerin tümüne sahiptir. Örneğin, Onun iç kısmına (bir kadının iç organları gibi), mağara, dehliz ve labirent, yüzeyine de devingen semboller resmedilerek insanların yaşamlarını nasıl idame ettirmeleri gerektiği anlatılmış, ve hatta bu çok gizli olayın insanlar tarafından fark edilebilmesini sağlayacak bilgiler din, mitoloji, efsane ve destanlarla bizlere ulaştırılmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sümer:

Bilgelik Tanrısı, kilden şekiller yapıyor ve Tanrıça'ya şöyle sesleniyor:

"Ey annem! Adını vereceğin yaratık oldu.

Onun üzerine Tanrıların görüntüsünü koy

Dipsiz suyun çamurunu karıştır.

Kol ve bacakları meydana getir.

Ey annem! Yeni doğanın kaderini söyle!

İşte o bir insan."

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...