Jump to content

belirli bir organin evrimsel olusumu nasildir


Recommended Posts

bu konuda yardimci olan olursa cok sevinirim. herhangi bir organin tekamulunu biliyor muyuz bilimsel olarak. gecen zamanlarda goz ile ilgili olarak konular acilmisti. mesela cinsel organlarin ortaya cikisi ve gelisiminin nasil oldugunu cok merak ediyorum.

konuyla ilgili kaynaga gereksinimim var

simdiden tesekkurler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimsel aşamalarıyla ilgili bilgim olmamakla beraber fötal hayatta cinsel organların aynı anda gelişmeye başladığını daha sonra cinsiyete bağlı hormonlarla cinsel organların özelleştiğini biliyorum. Homo sapiens'te dişilerde klitorisin erkeklerdeki penisin gelişmemiş bir prototipi olduğu bilinir. Aynı şekilde erkeklerdede prostat bezinin içerisinde uterusun gelişmemiş formu görülmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
bu konuda yardimci olan olursa cok sevinirim. herhangi bir organin tekamulunu biliyor muyuz bilimsel olarak. gecen zamanlarda goz ile ilgili olarak konular acilmisti. mesela cinsel organlarin ortaya cikisi ve gelisiminin nasil oldugunu cok merak ediyorum.

konuyla ilgili kaynaga gereksinimim var

simdiden tesekkurler

Organların nasıl ortaya çıktığı pek iyi bilinmiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
bu konuda yardimci olan olursa cok sevinirim. herhangi bir organin tekamulunu biliyor muyuz bilimsel olarak. gecen zamanlarda goz ile ilgili olarak konular acilmisti. mesela cinsel organlarin ortaya cikisi ve gelisiminin nasil oldugunu cok merak ediyorum.

konuyla ilgili kaynaga gereksinimim var

simdiden tesekkurler

Bende şahsen ara geçiş form- ve canlılarını merak ediyorum.

"Bilimin ta kendisi" Adlı belgesele bakmama rağmen, ve ilgili kanalın da evrimci olmasına rağmen, oluşum ve ara geçiş hakkında hatırı sayılır bilgi bulamadım..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bende şahsen ara geçiş form- ve canlılarını merak ediyorum.

"Bilimin ta kendisi" Adlı belgesele bakmama rağmen, ve ilgili kanalın da evrimci olmasına rağmen, oluşum ve ara geçiş hakkında hatırı sayılır bilgi bulamadım..

Ben sana ara geçiş formlarını mükemmel bir şekilde gösterebilirim.

Evrimci bir kanala bakmana bile gerek yok..

Bütün yapacağın bir aynaya bakmaktır. Orada gördüğün insan hayali ara geçiş formudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Histolojik olarak insan bedeninde 150-200 çeşit hücre olduğu biliniyor.

Değerli bir hocamdan evrimin ilk safhalarında çok fonksiyonlu hücreler olduğuna inanıldığını duymuştum. Basit bir canlı düşünün içerisinde aynı hücre hem sinir iletimini sağlıyor hem kontraksiyon yapıp hareketi sağlıyor hemde bazı hormanal salgılar yapabiliyor. Bu hücrelerde DNAnın pek çok yeri aktif, daha sonra bütün işlevleri yerine getiren hücrelerden bir kısmı salgı yapmayı ve iletimi durduruyor.Kontraksiyonda daha aktif olmaya başlıyor. Bu bölgede DNAnın salgı yapma ve sinir iletmeyle ilgili bölümleri inaktif olmaya başlıyor ve zamanla kontraksiyonla ilgili bölümü aktif oluyor.

Beynimizdeki bir nöron hücresiyle karaciğerimizdeki bir hepatositin aynı DNA ya sahip olup görevleriyle ilgili segmentlerini aktif olarak kullandığını düüşünürsek çok fonksiyonlu hücreler teorisi akla yatkın gibi duruyor. Tabiki organların oluşumu hakkında net bilgi vermiyor anlattıklarım ama hücrelerin özelleşmeye başlamayıp dokuları ve organları oluşturması hakkında bir fikir verebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 6 months later...

Yazacaklarım tamamen spekulasyon, benim kişisel görüşlerim, somut destek yok. Benim görüşüme göre hücresel farklılaşma geriye doğru izlenirse sindirim sisteminden başlamıştır. sindirim sistemi cidarlarında farklılaşmamış ilkel gangliyonlar ve bunların bağımsız ateşleme sistemi mevcuttur. Tabii otonom sinir sistemi denetimi altında olmalarına rağmen sanki bu denetim daha sonra eklemlenmiş gibidir. Ayrıca sindirim sistemi, özellikle de bağırsak cidarı ve villus yapıları sıvı ve elektrolit geçirgenliği, yağ ve karbonhidrat emilimi özellikleri nedeniyle yüksek organizmaların üzerinde evrildiği bir temel gibidir. Deniz hıyarı, toprak solucanı gibi daha ilkel canlılara indiğimizde kabaca bir sindirim kanalından oluştuklarını görüyoruz. Bu temel üzerinde yüksek fonksiyonları gerçekleştiren uzmanlaşmış ve başkalaşmış hücre kümeleri ve organlar gelişmiş olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Organların nasıl ortaya çıktığını "bilmek" pek mümkün değil. Çünkü onlar fosilleşmez. En iyi korunmuş fosillerde bile, ki bazısına resmen mumya denir, buna yardımcı edecek kadar veri bulunmaz.

Bu nedenle başka bir şeyler yapılır. Çok eskiden beri var odlukları bilinen ilkel canlılara bakılır. Bunlar değişmeden bugünlere gelebildiğine göre, organlarında ilkel versiyonlarını taşıyor olmaları çok kuvvetli bir ihtimaldir.

Bu yoldan bakılarak, farklı canlılardaki farklı seviyede gelişmiş organlar üzerinden organların kökenleri üzerine teoriler ortaya konabilir.

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=25988

Buradan bir örneğini bulabilirsin.

Ama bu "biliyoruz" demek değildir. Sadece, bu organların nasıl ortaya çıktıklarını çok tutarlı olduğunu düşündüğümüz şekilde tahmin ediyoruz demektir. Bilmek için, fosiller üzerinde bu organların aşmalarını görmek lazım gelir. Örneğin, kanatlar için bunu açıkca görebiliyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Organların nasıl evrimleştiği bilinmiyor ama şöyle bir spekülasyon yapabiliriz.

Yaşamın dünyanın ilk 100-200 milyon yılı içinde ortaya çıktığı sanılıyor.

İlk canlı tek hücreli ilkel bir yaratıktır. Yalnız DNA, RNA, proteinler ve enzimlerden ibarettir.

Hatta bir süre DNA'dan bile yoksundur. Onun görevini RNA yapmaktadır.

Bu canlı türü yaklaşık 3 milyar yıl varlığını sürdürmüştür.

Tabii bu süre içinde evrilmiş ve dünyada mevcut bütün ortamlara uyacak nitelikler kazanmıştır.

Yaklaşık bir milyar yıl önce bu hücrelerden biri diğerinin içinde yaşamaya başlamış ve ilk ökaryot ortaya çıkmıştır.

Daha büyük hücre içinde yaşayan küçük hücre zamanla mitokondri denen ve hücrenin metabolizması ile ilgilenen bir organele dönüşmüştür.

Hayvan ve bitki hücrelerinin atası bu hücrelerdir.

Ökaryotların, prokaryot denen çıktkları hücrelerden farkı DNA'sının bir çekirdek içinde yer almasıdır.Prokaryotlarda çekirek yoktur.

Ökaryotlarda zamanla diğer organeller oluşmaya başlamıştır.

Daha sonra tek hücreli ökaryotlardan çok hücreli ökaryotlar evrilmiş ve onların yaşamaları için bazı ek organallere ihtiyaç oluşmuştur.

Sudan oksijeini daha etkili bir şekilde alabilmek için bazı ilkel organeller gelişmiş ve onlar zamanla canlı evrilirken solungaçlara dönüşmüşlerdir.

Giderek çoğalan bu hücre kümesinde solunum ve dolaşmı sağlayan organlar oluşmaya başlamıştır.

Çok hücreli bir canlıda tek hücrelerde bulunan organeller yetersiz kaldığından, hücrelerden bazıları organlara evrilimişlerdir.

Bu şekilde bir mekanizma ile bugün varlığını bildiğimiz bütün orgalar evrilmişlerdir. Aslında bu organların hepsi çok hücreli canlıda özel görevler yüklenen tek hücreli ökaryotlardır. Çok hücreli yaratığı oluşturan hücreler aralarından görev ayrımı yapmışlardır.

Bu hücreler fosilleşmediklerinden bu süreç tam olarak bilinmemektedir. Ama bilindiği kadarıyla onlar daha ilkek organellerden gelişmiş olmalıdırlar.

Yani organlar aslında ökaryotlarda mevcut organellerin devamından başka bir şey değillerdir.

Mikroskopik düzeyde var olan bir organel, makroskopik düzeyde organ olarak varlığını sürdürmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...