Jump to content

Bir İnsanın Peygamber Olduğu Nasıl Anlaşılır?


Recommended Posts

3 minutes ago, democrossian said:

Ben eğer İslam tarihini gerçek kabul ederek okursam, kabak gibi görüyorum ki bir ekip var, bu muhammedi kullanarak bu emirler Allahtan geldi diye bir cahil yağmacı haydut sürüsünü yönetiyorlar. Muhammed sadece dibek dövenin hınk deyicisi kullanılan bir zavallı. İşi bitince de bizzat karısı olarak çocuk yaşta ona verilen ve ekibin ağır abisinin kızı tarafından aşamalı olarak zehirlenerek öldürülmüş, cesedi kokmaya başlayınca gece yarısı aceleyle yatağının yanına gömülerek cesedinden de kurtulmuşlar.

 

İslam kaynakları gerçek kabul edilirse bundan başka bir portre çıkmıyor. Tabii efendimiz mübarek hazreti filan cart curtlarını bir kenara koyarak okuyacaksın. Bu cart curtlar ahmak aldatan boya cila işleri. Bunlara ahmaklar bakar ancak.

 

 

 

Ekip değilde, bir takım kişiler var. Bunlar muhammedi aynen kullanıyorlar, ama ekip olarak değil. Bir kısmı muhammede şahsi yakınlığı ile, bir kısmı da ben cebrailim diye falan. Öyle ki, muhammede istedikleri ayeti "indirtiyorlar". 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 97
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

1 dakika önce, anibal yazdı:

 

 

Hitler'de şapşalın tekiydi, şüphen mi vardı yoksa. Kitap diye yazdığı şeyi falan okursan bunu apaçık görürsün. Şapşal olmayan hiç kimse, o kadar saçma sapan savaşa gitmeye çıkar mıydı? O kadar gözü dönmüş bir katil olur muydu?

 

Laf sokmaya çalışıyor gibi olmak istemem. Ama söylüyorum, toplumlarda şapşallar her zaman çoğunluktadır. Azınlıkta olanlardan olduğuna emin misin?

 

 

1400 yıl önce yaşamış bir adamın şapşal olup olmadığını tartışıyoruz farkında mısın :)    Anlamadığın kısım şurası o adamlar aptallıklarıyla kitleleri peşinden sürükledi. Sen zekice sözlerinle bunu yapabilir misin :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kepazeliğe bakın ki muhammedin kullanılan bir zavallı olarak çıktığı bu hikaye bile uyduruk! :D 

 

Zırvadan terelelli. İslam tümüyle bir yalanlar şatosudur. Binbir Gece Masalları gibi uyduruktan hayal ürünü masallardan oluşur. Benim en son anladığım ve kavradığım gerçek bu. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, MohacheYehnis said:

 

1400 yıl önce yaşamış bir adamın şapşal olup olmadığını tartışıyoruz farkında mısın :)    Anlamadığın kısım şurası o adamlar aptallıklarıyla kitleleri peşinden sürükledi. Sen zekice sözlerinle bunu yapabilir misin :)

 

 

Yapamazsın zaten, senelerdir bu forumda bunu defaten denedik, hüsrana uğradık işte, tecrübeyle sabit. Ama onların diliyle, absürt, ebleh ve ahmak laflar ediyorsun, sesleri solukları kalmıyor, pusutup kalıyorlar öylece. 

 

1400 yıl önce yaşamış olduğu bile şüpheli o adamın. Ama toplum, insan falan henüz o kadar evrim geçirmedi, hemen hemen aynı duruyorlar. Ve o dönem olan bitenlerde ortada, ama gerçek, ama hikaye. Bu anlatılanlar da apaçık bir şapşalı anlatıyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Just now, democrossian said:

Kepazeliğe bakın ki muhammedin kullanılan bir zavallı olarak çıktığı bu hikaye bile uyduruk! :D 

 

Zırvadan terelelli. İslam tümüyle bir yalanlar şatosudur. Binbir Gece Masalları gibi uyduruktan hayal ürünü masallardan oluşur. Benim en son anladığım ve kavradığım gerçek bu. 

 

 

Bazı şeyleri kaçırıyorsunuz. 

 

Din "god of gapes" kavramına yaslanır. Yani boşlukları kullanır her zaman. Muhammedin yaşadığı iddia edilen dönemde, muhammedi çıkarırsanız, fena bir boşluk ortaya çıkar. İşte bugün anlatılan islma, o boşluğu dolduran şeydir. 

 

Ama soru şudur: Öyle bir boşluk vardıysa, nasıl oldu da boş kaldı? İşte olayın bam teli burasıdır. İki olgu ortaya çıkar, boşluk, onu belirleyen bir varlık gerektirir, yani, şişe mesela, bardak mesela, yarısı boş bardak derken ki durum. Bu din boşluğunu oluşturacak çevresel etkilerin varlığı demektir o devirde. Diğer yanda ise, var olan o boşluğu dolduracak bir şey olması lazım ki, o boşluğu kullanabilesin. İşte muhammedde o dolgu işini yapan kişidir, o dönemde yaşamış. Fakat bu muhammedin yaptığı, o boşluğun başka bir dinle kapanmasını engellemiş ve islam denen bulamaç dinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamış olmasıdır. Adı muhammed falan olmayabilir, ama o dönemde bu misyonu üstlenip, bir tür dinler arası, putçular, gnostikler, yahudiler falan arası bütünleştirmeyi hedeflemiş birinden bahsediyoruz. 

 

İşte bu kişi üzerine, hikayeler, şunlar bunlar derken bugün bildiğimiz muhammed kişisi ortaya çıkıyor. Ama bu muhammedin yaşamış olması zor görünüyor. Ama o boşluğu boş kalmaya iten, gidişiyle asıl boşluğu yaratmış, bunun gelişmesine zemin hazırlamış olan bir şahıs olması da gerekiyor. Olayların üzerine kurgulandığı bir şahıs, belki bir değil, bir kaç kişi hatta. 

 

Toparlayıp tekrar anlatırsak, böyle bir dinin gelişmesi için bir boşluk ortaya çıkması lazım. İşte bu boşluğu yaratacak, devrin dinlerini ezen ve ölümü vs. ile ortada islamın patlamasına yol açacak bir figür lazım. Bu figür, belki çatlağın biridir, ki öyle zaten, bir kaç amanda ben peygamberim, putlar yalan falan demiş, biriside bunu kes sesini diye döverek öldürmüştür falan. Ama bu kadarcık bile olsa, bu hikayenin üzerine kurulacağı biri lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
36 dakika önce, MohacheYehnis yazdı:

 

Kitabı yazan dahiydi. Duymak istediğini yahut gerçekleri söylemek ahlakla ilgili. Hitler sence şapşal mıydı? O duymak istenileni söylüyordu.

 

Bu kitabın birden fazla yazarı vardır, öyle tek kișinin bir marifeti falan değil. Ekip ișidir.

Kitabın çesitli yerlerinin yazı özellikleri çok farklıdır. Tek kișinin olması olanaksız.

Kaldı ki bu șahısın fiziksel olarak yașadığı bile kesin değildir.

tarihinde kavak tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Durum şuna benziyor: Anadolu'da Nasrettin Hoca diye biri yaşadı mı? Yaşadığına dair bilimsel bir kanıt bulunmuyor. Fakat Anadolu'da bir sürü böyle esprili hoca var, geçmişte de vardır ve onlardan biri Nasrettin hocadır işte, adı başka olsa da demeye benzer. Anadolu'da esprili bir sürü hoca olması, bir Nasrettin hocanın yaşadığını kanıtlamaz.

 

Nasrettin hocanın yaşadığına kanıt olması için bu kişinin gerçek zamanlı kitabı, mektubu filan gibi bir eseri olacak. Timur'la görüştüğü Moğol kayıtlarına geçecek ve bu kayıtlar gerçek zamanlı bulunacak. Ondan çağdaşı kişiler gerçek zamanlı betiklerde (mektup, kitap vs) bahsedecekler. Hep gerçek zamanlı diyorum, yani bu betiklerin bilimsel tarihlendirme yöntemleri ile kişilerin yaşadıkları çağların çakışması demek bu.

 

Bütün bu kanıtların elde edilemeyişi, esprili hocalardan birinin şimdi hikayeleri anlatılan Nasrettin hoca olmadığını da kanıtlamaz. Fakat Nasrettin hocanın dayanaksız bir varsayım olduğunu gösterir. Arap yarımadasında da bir kabileye önderlik etmiş biri olmuştur ve diğer kabilelerle birleşme, büyük bir yağmacı sürüsü oluşturma çabası göstermiştir belki demek de dayanaksız bir varsayımdır. E olmuşsa ne yapalım yani, muhammed yaşamış mı oluyor o zaman? Anadolu'da esprili hocaların yaşamış ve yaşıyor olması Nasrettin hocaya kanıt olmadığı gibi böyle bir varsayım da muhammedi kanıtlamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammedin yaşamadığının bir kanıtı da Kuran'dır. Bu (kitap demiyorum, kitap özelliği taşımıyor) derleme, bir kişinin elinden çıkmadığı apaçık görülen bir betiktir. Bir kişinin elinden böyle karman çorman konu bütünlüksüz, konu akışı, gelişme sonuç diye bir şeması hiç olmayan bir şey çıkmaz. Bunu vahiy veya düşünce yoluyla yazdım her ne iddia ediyorsa etsin, kaynak bir kişi olsa, bu belli olur.

 

Bu Kuran denen betikte hiç öyle bir kişiden kaynaklanıyor gibi bir durum gözlenmiyor. Bu herkesin bir parça el attığı çorba yapmaya çalıştığı karmakarışık bir bulamaçtan başka bir şey değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer peygamber olduğunu iddia eden veya edilen kişi halen hayattaysa,yaşıyorsa o sahte peygamberdir.Peygamberliğinin sahteliği kolayca ortaya çıkarılır..

Bu bilindiği için,gerçek diye lanse edilen kutsal dinlerin peygamberleri öldükten sonra ünlenmiştir.Bu peygamberlerle ilgili efsaneler,bu kişilerin ölümünden sonra ortaya atılmıştır.Bu kişilerle ilgili, yaşadığı varsayılan tarihe ait hiçbir tarihi kayıt bulamazsınız.

Basit bir örnek..adam 620’ler de güya ayı ikiye bölüyor ama  620’ler de ayın bölündüğüne dair hiçbir kayıt yok.Bu kadar önemli bir olayı yazının,parşömenin,resmin çok iyi bilindiği bir dönemde resmetmemeleri,kayıt altına almamaları imkansız..!

İsa,Musa,Muhammed gibi kültlerin hayatları öldükten çok sonraları yazılmıştır.Hepsi hayali varsayımlardır.Hiç birisi de yaşamamıştır.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

"Allah'ın elçisiyim" iddiasıyla ortaya çıkanların, gerçekten doğruyu söyleyip-söylemedikleri kolayca anlaşılmış olsaydı, bu gün  tarih çok farklı şekilde seyrediyor olurdu.

Misâİ;  "İslâm" diye bir din olmazdı.

 

Bir kimsenin çok dürüst, ahlâk sahibi, ilkeli ve adâleti olması bir şey değiştirmiyor.

Bu nitliklere sâhip belki binlece insan yaşamakta şu an dünyada.

Ama; hiçbiri peygamber değil.

 

Bir insan çok adil bir yapıya sâhip olabilir. Fakat; o kimsenin bu niteliği, kendisini yargıç yapmaz.

Bir diğeri, adâlet noktasında bu derece hassas bir karaktere sâhip değildir ama; hukuk tahsil etmiştir ve de yargıçtır.

 

Kişinin ilkeli, dürüst, ahlâk sahibi ve merhametli olması yanında mûcize göstermesi de gerekir.

Öyle bir şey yapmalı ki Tanrı kendisiyle olmadıkça, hiç kimsenin başaramayacağı bir durumu gerçekleştirmeli.

Bu özelliklere sâhip birisinin peygamber olduğu düşünülebilir, kabul edilebilir.

 

Yazımın girizgâh kısmındaki paragraf nedeniyle, müslümanlara da haksızlık etmiş olmayalım. Katolik ve Ortodokslarda durum nedir; bilmiyorum. Ancak; tâkip edebildiğim kadarıyla Protestanlar  arasında "Peygamberlik" ettiğini iddia edenler var. Söyledikleri bâzı şeylerin "Tanrı esini" olduğuna inanıyorlar. Ya da çevrelerinde bulunanları buna inandırmak isitiyorlar. Bazı pastörler vaaz esnasında rahatça "Tanrı benimle konuştu" diyebiliyor. Bu bakımdan günümüzde peygamberlik ayağa düşmüş görünüyor. Halbuki; bunların "Rab'bim" dedikleri MESİH, "Kalabalıkları gördüğünüzde vesveselerinizi ve hayâllerinizi, gevezeliğinize araç adinin" demiyor.

 

Şunu diyor:

"Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanız’ı yüceltsinler!” (Matta 5:16)

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
26 dakika önce, Vefik Sâmi yazdı:

"Allah'ın elçisiyim" iddiasıyla ortaya çıkanların, gerçekten doğruyu söyleyip-söylemedikleri kolayca anlaşılmış olsaydı,

 

Allah olmadığı için doğru söylemeleri gibi bir olasılık sıfır. Sanırsam Müslümler açısından bakarak bu varsayımı öne sürdün. Ya da tabii ki Müslüm olman da olası. Bilemiyorum hangisi doğru. Fakat allah olmadığı için peygamber de olanaksızdır ve yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, democrossian yazdı:

 

Allah olmadığı için doğru söylemeleri gibi bir olasılık sıfır. Sanırsam Müslümler açısından bakarak bu varsayımı öne sürdün. Ya da tabii ki Müslüm olman da olası. Bilemiyorum hangisi doğru. Fakat allah olmadığı için peygamber de olanaksızdır ve yoktur.

 

Dokuz sene öncesine kadar müslüman idim. 2009 yılında ilk defâ İncil (Matta, Markos, Luka, Yuhanna) okudum ve çok etkilendim.  O tarihten bu tarfa kendimi "MESİH öğrencisi" olarak tanımlarım. Şu anda var olan ve kendilerini "Hristiyan" olarak tanımlayanlarla tek ortak noktam MESİH'tir. Pavlus'u MESİH inanırları içine sokulmuş "Truva atı" olarak görürüm. Bulunduğum yerde kilise yok, pastör-rahip vs. yok. Muhtemelen, Hristiyan da - Belki kendilerini gizleyen birkaç kişi olabilir - yok.

 

Kendi hâlinde bir teist'im

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İncil'deki kıyamet anlatımını beğenirim. Kırılan yedi mühür, mahşerin dört atlısı filan, her biri ile ortaya çıkan alametler etkileyici bir anlatım oluşturuyor doğrusu. Ama tabii tanrı olmadığı için Hristiyan olmak aklımın köşesinin uzağından bile geçmesi olanaksız bir düşünce. Komik bile geliyor! Hristiyan olmak! Ne alaka diye düşünürüm. Bir şey olmak zorunlu olsa Budist olurdum. O da başka seçenek olmayacak, illa bir din işaretleyeceksin, boş bırakırsan form aktif olmaz işin görülmez derlerse! :D  

Link to post
Sitelerde Paylaş
37 dakika önce, democrossian yazdı:

İncil'deki kıyamet anlatımını beğenirim. Kırılan yedi mühür, mahşerin dört atlısı filan, her biri ile ortaya çıkan alametler etkileyici bir anlatım oluşturuyor doğrusu. Ama tabii tanrı olmadığı için Hristiyan olmak aklımın köşesinin uzağından bile geçmesi olanaksız bir düşünce. Komik bile geliyor! Hristiyan olmak! Ne alaka diye düşünürüm. Bir şey olmak zorunlu olsa Budist olurdum. O da başka seçenek olmayacak, illa bir din işaretleyeceksin, boş bırakırsan form aktif olmaz işin görülmez derlerse! :D  

 

İncil'in ilk dört bölümü ile biraz da Yakup'un mektubu etkiler beni.. Balıkçı petrus'un o üslûpta bir şeyler yazacağına ihtimâl vermem. Pavlus ile Petrus'un mektupları sanki aynı kalemden çıkmış gibi. Diğer metinleri de önemsemem. MESİH çok ilginç bir karakter. Konuştuğu gibi yaşayıp, yaşadığı gibi konuşmuş. Kendisini "Neden hep günâhkârlala birlikte bulunıuyorsun ?" diye eleştiren Yahudi din bilginlerine:

 

"Sağlamların değil, hastaların doktora ihtiyacı var. Ben doğru kişileri değil, günâhkârları çağırmaya geldim" demesi yüreğime zıpkın gibi işlemişti. Çünki; Kur'an İlahı, günahkârlaeı sürekli aşağılamakta.

 

Böyle bir kişinin hiç yaşamadığını iddia edenler de var.

Yaşadı veya yaşamadı.

Ne var ki öğretisi şiddet içermiyor.

Çok sağlam ahlâki ilkeler barındırıyor.

Burada bulunuş macım misyonerlik - ya da tebliğ" değil.

Hristiyanforum üyesi idim, kovdular.

Kendilerine soru yönelttiğim pastörlerden artık cevap alamaz oldum.

Hattâ içlerinden birisi daha yüzümü bile görmeden, "Sizde Kutsal Ruh'un işleyişini göremiyorum" demişti.

 

İlginç tabii.

tarihinde Vefik Sâmi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
29 dakika önce, Vefik Sâmi yazdı:

Hristiyanforum üyesi idim, kovdular.

 

Dinciler hep aynıdır dostum, değişmez. İncil'de bazı güzel anlatımlar var diye Hristiyan olmak gerekmiyor. Eğer tanrının yokluğu sana eksik hissettiriyor, korku ve yalnızlık hissine kapılıyorsan tanrısız bir evrende, deist olmanı önerebilirim. Bu şahsen beni kesmez. Deizmin sana on tane sakıncasını sıralayabilirim. Ama bu benim kişisel görüşüm. Tanrıyı bir türlü bırakamayanlar için deizm mantıklı gelebilir. Benim kişisel görüşüm kimseyi bağlamaz. Dinlerden kurtulmanı öneririm. Ama ateist olmak istemiyorsan bu sana ürkütücü ve yalnız hissettiriyorsa o bakımdan diyorum. Sen bilirsin sonuçta. Benimki sadece tavsiye. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 18.03.2009 at 17:08, laqrma yazdı:

''Sahte Peygamberler'' isimli başlıkta, bu soruyu soracaktım ama sonra bir konu olarak açmam daha iyi olur diye düşündüm :)

Evet soru yalın ve basit..

Tabii ki soru bir peygamberin varlığını kabul etmiş, teist arkadaşlara..

Bir insan, ''Ben Peygamberim'' dediği zaman mı?? Yoksa, gönül okşayışı sözler sarfettiği zaman mı?? Yada olağanüstü/doğaüstü işler başardığı zaman mı peygamber olduğunu anlarız..

Bir insanın peygamber olduğunu anlamın yolu nedir?? Böyle bir iddiada bulunan bir insanla karşılaştığımız zaman (Tarihi bir kişilikte olabilir), o kişide öncelikle ne aramalıyız??

 

bir Peygamberin Peygamberliği, kendisinden önce gelen Dini ve Peygamberleri tasdik etmesi ve kendisinden sonrakini müjdelemesidir.

 

"Yoksa siz Ya'kub’a ölüm geldiği zaman yanında mı idiniz? O zaman oğullarına:'Benden sonra kime ibâdet edeceksiniz?' demişti. (Oğulları da:) 'Senin İlâhın ve ataların İbrâhîm, İsmâîl ve İshâk’ın İlâhı olan tek bir İlâha (Allah’a) ibâdet edeceğiz. Zaten biz, O’na teslîm olan kimseleriz!' dediler." (Bakara Suresi 133. Ayet)

 

peygamberin bir kul olarak özelliğiyse;

 

 

1- Sıdk: Doğruluk demektir. Peygamberler son derece doğru insanlardır. Asla yalan söylemezler. Oldu dedikleri
olmuştur, olacak dedikleri zamanı gelince mutlaka olacaktır.

2- Emânet: Güvenilir olmak demektir. Peygamberler her hususta güvenilir kimselerdir, emanete asla hıyanet etmezler.

3- Fetânet: Akıllı ve uyanık olmak demektir. Peygamberler akıllı, uyanık ve yüksek zekâ sahibidirler.

4- İsmet: Günah işlememek demektir. Peygamberler gizli ve açık hiçbir şekilde günah işlemezler.

5- Tebliğ: Bildirmek demektir. Peygamberler Allah'tan aldıkları dinî hükümleri olduğu gibi hiçbir değişiklik olmadan insanlara bildirmişlerdir.

6- Adalet: Peygamberler hiç zulm ve haksızlık yapmazlar. Kimsenin hâtırı için adâletden ayrılmazlar.

7- Emnül-azl: Peygamberlikten atılmazlar. Dünyada ve ahiretde hep Peygamberdirler.

 

tarihinde ence tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...