Jump to content

Bıktım Bıktım


Recommended Posts

Lümpen dediğimiz insanlar içerisinde, şuursuz bir dünyada demokrasi bir kere işlemez. Düşünceden yoksun bu insanların eylemleri de aynı ölçüde şuursuzdur. Bu insanlarla ne bilim yapılır ne de başka bir şey. Sevilmek ve gerçekten sevmek nedir de bilmezler, mutluluğu da yaşayamazlar. Kendi içlerinde üretken bir sevinçten yoksundurlar, sürekli tüketmek zorundadırlar. Çünkü sığdırlar ve kendi kendilerini tekrar tekrar yaratacak derinlikten yoksundurlar. Bu anlayış virüsleşmektir aslında. Çarşaflılardan pek bir farkları yoktur. Niçe'yi sevmeyen arkadaşımız ludwig: Niçe tüm bu ikiyüzlülükleri, sevgi gösterilerini, gösterişleri en iyi şekilde dillendirmiştir. Tüm bu lümpenliğin sahteliğini ortaya koymuştur. Bu şuursuzluk ve lümpenlikle sevinçlere ulaşılamaz, gerçekten mutluluğa ulaşılamaz ve kimse kimseyi sevemez. Çünkü her şey gösteriştir. Çaşafçılar tanrıya en aşırı şekilde gösterişte bulunurken bu lümpenler de birbirlerine gösterişte bulunurlar. Bu sığlık, şuursuzluk insanlığın ve doğanın sorunudur, çünkü dünyayı çöpe çevirmektedir..

Tüketime niye bok attın ayaküstü? Bunu daha önce yazdım. Kendinizle çelişiyorsunuz. Hesapta kapitalizm üretimin önünde bir ket, sosyalizm üretimi acaip artıracak. Refah olacak. Peki refahın işareti nedir? Tüketebilmek. Ne kadar çok tüketileiliyorsa o kadar refah artmış demektir. Ama solcular bu sefer de tüketimi aşşağılıyorlar. "tüketim toplumu" diyorlar. Sanki tüketmek kötü birşey. Hayır, tam tersi refahın arttığının bir delilidir.

Senin komunist ülkelerinde tüketilemiyoır, çünkü üretim yok. Adamlar sefalet içinde yaşıyor.

Bu lümpen diye aşağıladığın insanlar da topluma senden daha faydalı. En azından senin gibi şikayet etmiyorlar ve düzen karşıtı değiller.

Saygı duyduğun Nietzsche ise senin gibi sosyalistleri de o "ikiyüzlü sevgi gösterileri" diye kınadığı insanların arasında saymıştır. Kendisi ne eşitliğe, ne sosyalizme inanırdı. Aristokrasiye inanırdı. Proleterlerin dünyaya hakim olması ve herkese eşitlik zorlamaları onun dünya görüşünün tam tersiydi. Sen de mal gibi git Nietzsche'nin ayaklarında kapan.

İnanılmaz bir olay. Nietzsche hem faşistlerin hem de solcuların aynı anda kahramanı olabiliyor.

Sen Mussollini'nin Faşist Doktrin'de "güce iradeden" bahsettiğini biliyor muydun?

Yan Nietzsche'nin kızkardeşinin Hitler'i "übermensch" ilan ettiğini?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 100
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kontrolsüz tüketimden bahsettim. Doğal kaynakların hızlı bir şekilde yok edilmesinden. Mutluluğu aşırı tüketimde arayan lümpenlerin neye malolduğundan bahsettim. Ne doğru düzgün insanı sevmek var ne de doğayı. Tamamen narsist bir tüketim çılgınlığı. Benim ne ile meşgul olduğumu bilmeden bana bok atmayı güzel beceriyorsun ayrıca:) Eşitlikten baseden kim? Ayrıca ben komunist falan da değilim. Sistemden şikayet etmiyorlarmış, zaten sistemi algılayabilecek, irdeleyebilecek bir farkındalıkları yok ki düşünsünler. Cinselliği alabildiğine sömüren bir tüketim çılgınlığı varken ve bu empoze edilmişken ve insanlar şeylerinin peşine düşmüşken ve bu uğurda moda çılgınlığı içerisinde aşırı tüketime yönlendirilmişken ve silah tüccarları gibi bazı kimselerin bunun üzerinden paralar kazanyorlarken kim neyi düşünsün? Rabbena hep bana şekline dönüşmüş, megalomanlaşmış, gerçekten sevmek nedir bilmeyen gösteriş budalaları ne düşünebilir ki? Diğerlerinin önüne nasıl geçebilirim, daha nasıl üstün olabilirim vb gibi çılgınlık içerisindeler. Bu düzen herhalde Niçe'yi daha çok doğrulayan bir düzendir. Homeros destanlarından pek bir farkı yok ki yaşanılanların:) Sadece biçimsel olarak değişmiş halini yaşıyoruz. Ayrıca her açıdan Niçe'yi de savunmam, her konuda düşüncesi vardır ve kimileri bana göre oldukça yerindedir. Niçe'nin dine getirdiği ve insanlağın pek de farkına varamadığı iki yüzlülükleri ifade edişi hoşuma gider, sonuçta bir sorgulamadır. Ha sen tümden boş konuşmuştur diyebilirsin bu da senin zamandan mekandan bağımsızlığını savunduğun yüce olgularının bir tecellisidir, kim bilir..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kontrolsüz tüketimden bahsettim. Doğal kaynakların hızlı bir şekilde yok edilmesinden. Mutluluğu aşırı tüketimde arayan lümpenlerin neye malolduğundan bahsettim. Ne doğru düzgün insanı sevmek var ne de doğayı. Tamamen narsist bir tüketim çılgınlığı. Benim ne ile meşgul olduğumu bilmeden bana bok atmayı güzel beceriyorsun ayrıca:) Eşitlikten baseden kim? Ayrıca ben komunist falan da değilim. Sistemden şikayet etmiyorlarmış, zaten sistemi algılayabilecek, irdeleyebilecek bir farkındalıkları yok ki düşünsünler. Cinselliği alabildiğine sömüren bir tüketim çılgınlığı varken ve bu empoze edilmişken ve insanlar şeylerinin peşine düşmüşken ve bu uğurda moda çılgınlığı içerisinde aşırı tüketime yönlendirilmişken ve silah tüccarları gibi bazı kimselerin bunun üzerinden paralar kazanyorlarken kim neyi düşünsün? Rabbena hep bana şekline dönüşmüş, megalomanlaşmış, gerçekten sevmek nedir bilmeyen gösteriş budalaları ne düşünebilir ki? Diğerlerinin önüne nasıl geçebilirim, daha nasıl üstün olabilirim vb gibi çılgınlık içerisindeler. Bu düzen herhalde Niçe'yi daha çok doğrulayan bir düzendir. Homeros destanlarından pek bir farkı yok ki yaşanılanların:) Sadece biçimsel olarak değişmiş halini yaşıyoruz. Ayrıca her açıdan Niçe'yi de savunmam, her konuda düşüncesi vardır ve kimileri bana göre oldukça yerindedir. Niçe'nin dine getirdiği ve insanlağın pek de farkına varamadığı iki yüzlülükleri ifade edişi hoşuma gider, sonuçta bir sorgulamadır. Ha sen tümden boş konuşmuştur diyebilirsin bu da senin zamandan mekandan bağımsızlığını savunduğun yüce olgularının bir tecellisidir, kim bilir..

Yawrucum, sana bunu daha önce de anlattım. PLatonik idealar olan adalet vs nasıl zamandan mekandan bağımsız varlıklarsa SAYILAR da öyle. Önermeler, kümeler, gibi şeyler de öyle. Bunlar senin Nietzsche ve MArx'la sınırlı felsefe bilgini aşar.

İkincisi insanların tüketim çılgınlığı lafın safsata. Ayrıca bunun "empoze" edildiği de yalan. Üreticiler sadece talebe karşılık verir. Yoksa ortada "bunları şöyle b,r uyutalım yönlendirelim" diye bir gizli bir cemiyet yok.

Doğayı felan da kimse yok etmiyor. Abartıyorsun. Senin derdin özgürlükle. İnsanlar senin düzenleyeceğin ve idare edeceğin bir sistemde yaşasın istiyorsun. Millet özgür olunca da canın sıkılıyor. Bu senin kendi psikolojik sorunun.

"Sevmeyi bilmiyorlar" Bir sen biliyorsun zaten bir de Nİetzsche. Siz aşırı derece de derin insanlarsınız. Hatta "übermenschsiniz". Helal.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bana mutluluğun resmini yapar mısın gibi bir şey olmuş:) Adalet kavramını sayılar gibi nitelemen gerçekten çok engin bir anlayışı ortaya koyuyor. İki başlı doğan insanlara adalet nasıl hasıl olmuş, nereden platonik olarak bu şekilde konuvermiş adalet onlara? Her şeyde vardır bir hayır gibi bir şey mi bu adalet, bir açıklayıver merak ettim..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bana mutluluğun resmini yapar mısın gibi bir şey olmuş:) Adalet kavramını sayılar gibi nitelemen gerçekten çok engin bir anlayışı ortaya koyuyor. İki başlı doğan insanlara adalet nasıl hasıl olmuş, nereden platonik olarak bu şekilde konuvermiş adalet onlara? Her şeyde vardır bir hayır gibi bir şey mi bu adalet, bir açıklayıver merak ettim..

Adaletin gerçek birşey olması demek senin adil veta adaletsiz olan birşey görüp bunu bu şekilde "bu adildir" yahut "bu adil değişdir" demeni anlamlı yapması demektir. Eğer adalet gerçek birşey olmasaydı sen de bu yorumların manasız olurdu.

Sayıların da varlığı platoniktir. Yoksa sayılar maddi şeyler değildir. Yok da değillerdir. Sadece isim değillerdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Seni kim beğensin?

Ne kadar kendinden razı adamlar var ya. Kimseyi de beğenmez.

Sen ise erkek olmana rağmen yawru kediyi avatarına koymuşsun. İsmin de "pisicik". Bu nedir peki? Travestiliğin forum kullanıcıs versiyonu böyle oluyor heralde.

Sen adını Ludwig koyunca Beethoven mi oluyorsun da ben pisicik koyunca travesti oluyorum?

Bre salak adam!

Ayrıca ne alakası var bu başlığın rumuzlarla-avatarlarla?

Ha unutmadan, başlık da tam yeri:

Senin gibi denyolardan da bıktım.

Bu forumun en güzel tarafı senin gibi embesillerin de gerçek hayatta bulamayacakları seviyede insanlara bir anda ulaşabiliyor olmaları. Ama baya bıktırıyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sen adını Ludwig koyunca Beethoven mi oluyorsun da ben pisicik koyunca travesti oluyorum?

Bre salak adam!

Ayrıca ne alakası var bu başlığın rumuzlarla-avatarlarla?

Ha unutmadan, başlık da tam yeri:

Senin gibi denyolardan da bıktım.

Bu forumun en güzel tarafı senin gibi embesillerin de gerçek hayatta bulamayacakları seviyede insanlara bir anda ulaşabiliyor olmaları. Ama baya bıktırıyorsunuz.

Ah pisi pisi. Ne kadar da şiriiiiiin :D

Pisicik pisiciiiiiiik :D

Çok şiriniiiiiiiiiiiiiiiim beeeeeeeeen bir pisiciğiiiiiiiiiiiiiiiim beeeeeeeeeeeen.......

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ah pisi pisi. Ne kadar da şiriiiiiin :D

Pisicik pisiciiiiiiik :D

Çok şiriniiiiiiiiiiiiiiiim beeeeeeeeen bir pisiciğiiiiiiiiiiiiiiiim beeeeeeeeeeeen.......

Kendini böyle mi severdin, bu rumuz senin olsa?

Şimdi ne diyerek seviyorsun :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğada birçok kandırma stratejisi var, hiyerarşi var. Adalet kavramı ancak bir korunma stratejisidir. Doğa adaletsiz ve vahşi bir şekilde varoluyor ve acımasız bir rekabet de var. Kuşlar bile birbirlerinin gagalarındaki ekmeği çalıyorlar, tam bir fırsatçılık; veya bir sırtlan çitanın avını ağzından kapabiliyor. Sayılar veya metamatik bile mükemmel değildir. İki nokta arasında sonsuz sayıda nokta vardır denilir ama gerçeklikte nokta bile nedir ki? Normal kavramı bile görecelidir, çoğunluğa normal denilir. Adalet de insanın hissedişine göredir. Bana göre şu şu anlayışlar adaletlidir, sana göre ise olmayabilir. Kişinin mutluluk anlayışına göre, yargılarına göre doğruları değişebileceği için adalet de ona göredir. Başkalarına göre ise adaletsiz olarak görülebilir. Birisne cimri deriz ama bize göre cimridir, belki adam kendi doğallığını yaşıyordur ve onun için sorun yoktur. Sen dersin bu çok adaletsiz, ama başkası çıkar doğanın adaleti de bu, daha akıllı olsaydın vb.. Aslında bana göre öyle adalet gibi bir şey yok, sadece hissedişler var ve her şey buna göre şekilleniyor. En başından eşitlik yok ki zaten. Acaba adalet bu eşitsizlikler mi?:) Bana göre ise keşke herkes paylaşımcı ve özellikle sevgiyi paylaşan, üretken olan insanlar olsalar ve olsak. Yani yanlış anlaşılmamak için en son olarak da bunu söylemek istedim.. Ama açıkcası ne o çarşafcılarda ne de o lümpen dediğim insanlarda doğru düzgün paylaşımcılık bile yok, bunu da ekleyeyim dedim:)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Doğada birçok kandırma stratejisi var, hiyerarşi var. Adalet kavramı ancak bir korunma stratejisidir. Doğa adaletsiz ve vahşi bir şekilde varoluyor ve acımasız bir rekabet de var. Kuşlar bile birbirlerinin gagalarındaki ekmeği çalıyorlar, tam bir fırsatçılık; veya bir sırtlan çitanın avını ağzından kapabiliyor. Sayılar veya metamatik bile mükemmel değildir. İki nokta arasında sonsuz sayıda nokta vardır denilir ama gerçeklikte nokta bile nedir ki? Normal kavramı bile görecelidir, çoğunluğa normal denilir. Adalet de insanın hissedişine göredir. Bana göre şu şu anlayışlar adaletlidir, sana göre ise olmayabilir. Kişinin mutluluk anlayışına göre, yargılarına göre doğruları değişebileceği için adalet de ona göredir. Başkalarına göre ise adaletsiz olarak görülebilir. Birisne cimri deriz ama bize göre cimridir, belki adam kendi doğallığını yaşıyordur ve onun için sorun yoktur. Sen dersin bu çok adaletsiz, ama başkası çıkar doğanın adaleti de bu, daha akıllı olsaydın vb.. Aslında bana göre öyle adalet gibi bir şey yok, sadece hissedişler var ve her şey buna göre şekilleniyor. En başından eşitlik yok ki zaten. Acaba adalet bu eşitsizlikler mi?:) Bana göre ise keşke herkes paylaşımcı ve özellikle sevgiyi paylaşan, üretken olan insanlar olsalar ve olsak. Yani yanlış anlaşılmamak için en son olarak da bunu söylemek istedim.. Ama açıkcası ne o çarşafcılarda ne de o lümpen dediğim insanlarda doğru düzgün paylaşımcılık bile yok, bunu da ekleyeyim dedim:)

Büyük bir ekonomi dehasına sahip değilsin aynı zamanda bir felsefe dahisisin. Sen buralarda harcanıyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Pisicik sakın saçma sapan yakıştırmalar yüzünden avatarını değiştirmeye falan kalkma!

Bu kadar zamandır foruma takılıyorum, senin hakkında pisi avatarın yüzünden bahsedilen

gibi bir şey geçmedi aklımdan.Pes yav.Hayvan sevmek ne zamandır cinsel tercihin simgesi oldu?

Şu iletiye bak..

"Ah pisi pisi. Ne kadar da şiriiiiiin

Pisicik pisiciiiiiiik

Çok şiriniiiiiiiiiiiiiiiim beeeeeeeeen bir pisiciğiiiiiiiiiiiiiiiim beeeeeeeeeeeen....... "

Çocuk musun arkadaşım sen?!Sen de hayvan koymuşsun işte..Sümüklü böcek..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Pisicik sakın saçma sapan yakıştırmalar yüzünden avatarını değiştirmeye falan kalkma!

Bu kadar zamandır foruma takılıyorum, senin hakkında pisi avatarın yüzünden bahsedilen

gibi bir şey geçmedi aklımdan.Pes yav.Hayvan sevmek ne zamandır cinsel tercihin simgesi oldu?

Şu iletiye bak..

"Ah pisi pisi. Ne kadar da şiriiiiiin

Pisicik pisiciiiiiiik

Çok şiriniiiiiiiiiiiiiiiim beeeeeeeeen bir pisiciğiiiiiiiiiiiiiiiim beeeeeeeeeeeen....... "

Çocuk musun arkadaşım sen?!Sen de hayvan koymuşsun işte..Sümüklü böcek..

Allahım. Yoksa sen de mi erkeksin. Avatarında küçük bir kız var!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yawrucum, sana bunu daha önce de anlattım. PLatonik idealar olan adalet vs nasıl zamandan mekandan bağımsız varlıklarsa SAYILAR da öyle. Önermeler, kümeler, gibi şeyler de öyle. Bunlar senin Nietzsche ve MArx'la sınırlı felsefe bilgini aşar.

İkincisi insanların tüketim çılgınlığı lafın safsata. Ayrıca bunun "empoze" edildiği de yalan. Üreticiler sadece talebe karşılık verir. Yoksa ortada "bunları şöyle b,r uyutalım yönlendirelim" diye bir gizli bir cemiyet yok.

Doğayı felan da kimse yok etmiyor. Abartıyorsun. Senin derdin özgürlükle. İnsanlar senin düzenleyeceğin ve idare edeceğin bir sistemde yaşasın istiyorsun. Millet özgür olunca da canın sıkılıyor. Bu senin kendi psikolojik sorunun.

"Sevmeyi bilmiyorlar" Bir sen biliyorsun zaten bir de Nİetzsche. Siz aşırı derece de derin insanlarsınız. Hatta "übermenschsiniz". Helal.

Uzun yazmıyacam, sadece şu söylediğinle ilgili yazacağım.

Öncelikle bu yazdığına inanıyor musun, ludwig? Üreticiler sadece insanların tüketim ihtiyaçlarına mı cevap veriyor?

Gizli reklamlarla insanların bilinçaltına girip, onları tüketime sevketmeye çalışan şirketler,

Psikolojiye insanları yönlendirebilmek için milyonlar harcayan sektörler,

Popüler medyayla insanların peşinden sürükleneceği idoller yaratıp sonra da bunları reklamlarında kullanan firmalar,

İlkokul çağındaki çocuğa bile cipsten taso çıkartıp koleksiyon yaptıran, sonra da bir tanesini eksik bırakıp çocuğa deli gibi çerez aldıran cipsciler,

Moda diye bir kavram yaratıp, eskimese bile 1 senelik kıyafetleri çöpe atttıran tekstilciler,

Ürettikleri gıdalara bağımlılık yapıcı maddeler koyup insanları belli gıdaların bağımlısı yapan gıdacılar,

Reklamlara cinselliği koyup insanları en zayıf noktasından vurup tüketmeye sevkeden parfümcüler,

İnsanların başarı, tatmin gibi güdülerini nasıl kullanacağını çözmüş, çocukların cep harçlığına göz diken mmorpg'ciler,

Vs vs...

Evet ludwig. Bunlar hep insanların talepleri sonucunda ortaya çıkan üretim şekilleri. Bizleri aydınlattığın için teşekkürler. Misal benim kardeşim 5 yaşında daha hiç sokağa çıkmamışken bana gelip "Abi euro 2008 çıkartma albümü olsa da boy boy yapıştırsam, bir tane eksik kalsa. Sonra salak gibi gidip hergün 10 tane sakız alsam." diye içinde doğuştan gelen bir tüketim ihtiyacı var. Biz buna "sticker instinct" diyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Heee erkeğim ben..Dök içini..

İnternet forumlarında küçük kız avatarıyla dolaşan bir erkek. Yahut Avatarını yawru kedi yapıp nickini "pisicik" yapmış bir erkek, heralde tam heteroseksüel değildir. Bazı garip fantazileri felan var demektir. Kalkıp bir de boksör ayakkabı giyen gençleri beğenmiyorsunuz. Sanki siz çok normalsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet ludwig. Bunlar hep insanların talepleri sonucunda ortaya çıkan üretim şekilleri. Bizleri aydınlattığın için teşekkürler. Misal benim kardeşim 5 yaşında daha hiç sokağa çıkmamışken bana gelip "Abi euro 2008 çıkartma albümü olsa da boy boy yapıştırsam, bir tane eksik kalsa. Sonra salak gibi gidip hergün 10 tane sakız alsam." diye içinde doğuştan gelen bir tüketim ihtiyacı var. Biz buna "sticker instinct" diyoruz.

Ee yani? Alan memnun satan memnun. Sana noluyor ki?

Senin sistemin nedir? Tüketici mutlu etmeye çalışmayan, ona hizmette yarışmayan bir üretim şekli olsun. Aynı SSK hastanelerinde, yahut herhangi bir devlet dairesinde insanlara nasıl it muamelesi yapılıyorsa, bu bütün sektörleri sarsın. Tek üretici devlet olsun. İnsanlar it muamelesi görsün. Karnelerle dandik kalitesiz malları alsın. "Lüks" tüketim malzemeleri üretilmesin.

Bu mudur senin bu büyük "reklamla bizi kandırıyorlar!!!" soprununa çözüm?

Link to post
Sitelerde Paylaş
İnternet forumlarında küçük kız avatarıyla dolaşan bir erkek. Yahut Avatarını yawru kedi yapıp nickini "pisicik" yapmış bir erkek, heralde tam heteroseksüel değildir. Bazı garip fantazileri felan var demektir. Kalkıp bir de boksör ayakkabı giyen gençleri beğenmiyorsunuz. Sanki siz çok normalsiniz.

Bir erkek kedi sevemez mi?Sevdiği hayvanın resmini avatar olarak kullanamaz mı?

Bunun homolukla heterolukla ne ilgisi var?Başkalarının aklına gelmeyen şey her nedense senin

aklına geliyor..Niyeyse artık.. :P

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir erkek kedi sevemez mi?Sevdiği hayvanın resmini avatar olarak kullanamaz mı?

Bunun homolukla heterolukla ne ilgisi var?Başkalarının aklına gelmeyen şey her nedense senin

aklına geliyor..Niyeyse artık.. :P

Kedi sevmek başka, adını "pisicik" yapmak başka. Burda bir yumuşaklık olduğu aşikar değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kedi sevmek başka, adını "pisicik" yapmak başka. Burda bir yumuşaklık olduğu aşikar değil mi?

Bahsi gecen iki arkadaşın erkek yada bayan olması seni neden ilğilendiriyor? Avatarlardan bile cinsel anlam çıkarıyorsun..

Sen foruma neden takılıyorsun kız bulmak için mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...