Jump to content

Neden Ateistim?


Recommended Posts

Her köyde bir deli vardır kardeşim. Kendini yalnız hissetsen de bir istisna değilsin.

Sana kimse iyi ol demiyor..

Ama bana karşı kötü olursan senin canına okurum.

Bunu bil yeter.

Bir sinirlilik sezdim cevabında. Neden?

Ne demek istiyorsun açık konuş bana deli mi demek istiyorsun yoksa genelmi söylüyorsun, kendimi neden yanlız hissedeyim ki bunu nerden çıkardın?

Sana neden kötü olayım?

Uygun şartlar olurda ben sana kötülük yaparsamda sende hiç bir şey yapamazsın.

Terbiyeden iyilikten bahsediyorsun verdiğin cevaba bak.

Esenlikler.

tarihinde erosa tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir sinirlilik sezdim cevabında. Neden?

Ne demek istiyorsun açık konuş bana deli mi demek istiyorsun yoksa genelmi söylüyorsun, kendimi neden yanlız hissedeyim ki bunu nerden çıkardın?

Sana neden kötü olayım?

Uygun şartlar olurda ben sana kötülük yaparsamda sende hiç bir şey yapamazsın.

Terbiyeden iyilikten bahsediyorsun verdiğin cevaba bak.

Esenlikler.

Ben sinirli ateistimdir.

Bir itirazın mı var?

Sinirlerndirme beni.

Terbiyeli ol..

Seni terbiyeye ve iyi olmaya davet etmekle bunun ne alakası var ki..

Sen kendi sefil derdine yan.

Saldırgan tavrından vazgeçmeni tavsiye ederim.

Yoksa beni karşında bulursun.

Şimdi bulduğun gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben sinirli ateistimdir.

Bir itirazın mı var?

Sinirlerndirme beni.

Terbiyeli ol..

Seni terbiyeye ve iyi olmaya davet etmekle bunun ne alakası var ki..

Sen kendi sefil derdine yan.

Saldırgan tavrından vazgeçmeni tavsiye ederim.

Yoksa beni karşında bulursun.

Şimdi bulduğun gibi.

Ne yani şimdi ben senin yazdığın şeyin tersini yazdım diye bu şekilde konuşma hakkın olduğunumu sanıyorsun.

Sen hangi hakla bana terbiye öğretiyorsun, sen kendi söylemlerinle çelişen kısır bir alanda yaşıyorsun asıl gerçekleri göremeyecek kadar sefil olan sensin. İyi olmak, bilimsel, olmak laylaylom.

Gerçek dünya iyilerin değil bu dünya uyanıkların ayakta kaldığı dünya sen iyi olmak tan bahsederken adam sana arkadan bir sokar nefes alamazsın.

Benim sana tavsiyem "GERÇEKTEN GERÇEKLERİ BİLMEK İSTİYORSAN GERÇKETEN GERÇEKLERDEN ŞÜPHE ET".

Ayrıca bana şantaj yapmaktan vazgeç klavye delikanlısı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu ne saçmalık az kaldı gel şu şehirde şu tarih, saatte dövüşelim diyeceksiniz, lütfen seviyeli olun biraz.. Özellikle erosa konuyu o tarafa çekiyorsunuz.

Endişe etme Naklov..Barıştık. Kavga falan etmiyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 8 years later...

Bu başlığı okuyunca benim aklıma şu sorun geldi:

 

Nasıl teizm salt şekilde ve sadece tanrının var olduğuna inanmak değilse... Tanrının aynı zamanda amaçları ve istekleri olduğuna inanmak ise, yani dinin tanrıdan hemen sonra gündeme gelmesi söz konusuysa... Ki zaten deizm bu anlayışı kırmak için yalın, dinsiz tanrı anlayışını ortaya atmıştır. Yani bu hamleyi teizmin bu kabulüne karşı yapmıştır. Yani tanrının varlığının dini gerekli kıldığı savlamasını şaşılacak bir başarı ile çürütmüştür. Dinsiz tanrı savlamasının bu kadar yaygın kabul görmesi bence büyük ve beklenmedik bir başarıdır. Öyle ki, deizmin bu hamlesi laikliği sonuç verecek kadar büyük ve önemli olmuştur.

 

Neyse, konuyu getirmek istediğim yer deizm değil. Konuyu şuraya getireceğim: Peki ateizm de tanrı yoktur gerçeğini ortaya koyduktan sonra, teizmin tanrıdan dine geçmesi gibi, ateizm de tanrı yoktur gerçeğinden sonra bununla bağlantılı bir yaşam tarzı önermeli midir?

 

Bu soruya vereceğimiz yanıt, ateizmin gelişimi konusunda belirleyici olacaktır. Benim bu soruya kişisel yanıtım evet şeklindedir. Neden?

 

Çünkü din yerine bilime yönelerek boşluğu doldurmanın tek yolu budur. Tanrı olmadıktan sonra gerisine karışmam diyen bilime de lakayt kalır ve hiç bir değer üretemez. Ben değer jeneratörü müyüm bana ne diyenler kendi başlarına takılabilirler. Ben kendi görüşümü söylüyorum. Ama değer üretmenin yaşamı anlamlı hale getirmek için kaçınılmaz olduğunu hatırlatmalıyım. Bunu yapmadığınızda hayat kısa sürede anlamsızlaşacak ve intiharı düşünmeye başlayacaksınız. Benden uyarması. Sonra uyarmadı demeyin!

 

Bilim niteliği itibariyle sonsuzdur. Yani bilimi yaladım yuttum hatmettim bitirdim sonuna geldim diye bir şey yoktur. O yüzden sonsuz bir uğraşı kaynağıdır. Herkes bilimle nasıl uğraşacak denebilir ama uğraşmasa da izleyecek. Bilimdeki gelişmeleri izlemek de çok heyecan vericidir. Bilim nereye gidiyor neler yapıyor bilmek gerekiyor. Bilimi yakından izleyerek bilimi yapan birinden daha fazla kendinizi geliştirebilirsiniz. Çünkü bilimi yapan, belli bir alanda ve hatta konuda uzmanlaşmak, ona yıllarını harcamak durumundadır. Başka konulara zaman ayıramaz. Siz ise tüm bilimsel gelişmeleri izleyebiliyorsunuz!

 

Örneğin Voyager'ların öyküsü herkes için öyle mi bilmiyorum ama bilimle ilgilenen herkes için çok heyecan verici bir öykü olmuştur. Dış dünyalardan gelen ilk resimler, oralardaki volkanik etkinlikler, fırtınalar, doyumsuz güzellikteki halkalar, yörüngede dönen dev kaya parçaları ve belki de en önemlisi ve etkileyicisi, dünyamızın uzaktan bir pikseli ancak doldurabilen minicik bir nokta şeklinde fotoğrafını almamız... Bu tarihin gelmiş geçmiş en ilginç ve duygulandırıcı selfisi olmuştur. Ben şahsen o fotoğrafa bir çocuk gibi ağladım. Voyager'ın bu kadar uzaktan bu fotoğrafı çekmesi ve sonsuz siyah boşlukta küçücük mavi bir noktacık olduğumuzu yüzümüze vurması aşırı etkileyiciydi. Voyager sanki insanmış, yuvasından çok uzaklarda garip ve yalnız bir kaşifmiş gibi hüzüne kapılarak basbayağı ağladım.    

 

Carl Sagan fikir babası olduğu projenin meyvesi olan bu fotoğrafa herhalde gururla ve kaçınılmaz olarak da benim gibi hüzünle bakarak bildiğimiz tek yuvamız olan bu sonsuz simsiyah boşluktaki küçücük soluk mavi noktanın dünyamızı korumak adına bizlere ilham vermesi gerektiğini söylemişti. Gerçekten de bu fotoğraftan sonra çevreci hareketler yayıldı. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biraz düşünün... Voyager'ın çok çok uzaklardan çektiği fotoğrafta hepimiz varız. Hepimiz o soluk küçük mavi noktadayız. Bu hepimizin selfisi! Bu fotoğrafı Voyager 1 Neptün'ü geçip dış uzaya açılırken çekti. Bu fotoğrafı almakta bir sorun olmasın diye NASA Canberra'daki radyo teleskopun çapını 64 metreden 70 metreye çıkardı ve Parkes'daki 64 metrelik teleskopla eşleştirdi. Ve bu fotoğraf elimize ulaştı.

 

Voyager 1, 2012 de yıldızlararası uzay boşluğuna ilk çıkan uzay aracı oldu. Onunla sadece Canberra anteni iletişim kurabiliyor. Şu anda iki Voyager de zıt yönlerde derin uzaya dalış yapıyorlar. Voyager 2, en yakın güneş sistemine 40 bin yıl sonra ulaşacak. Voyager 1, Sirius yıldızına 296 bin yıl sonra varacak. Bu öykü beni heyecanlandırıyor ve duygulandırıyor. Sanki yüreğimin bir parçası Voyager'larla derin uzaya sürükleniyor. Bu öykü fırlatılış yılları 1977 den beri canlı olarak sürüyor. Yakın bir tarihte iletişim kesilecek ve kaşifler derin uzayda kaderleri ile baş başa kalacaklar. Nereye ulaşacaklar kimse bilmiyor.

 

İnsanlık daha başka maceralara atılacak. Cassini uzay aracı başka bir hüzünlü öyküye imza attı. Uydularını kirletmemek adına Satürn'e intihar dalışı yaparak kendini yok etti. Son sinyali 15 Eylül saat 14:45 te alındı ve sonra Satürn'ün yoğun atmosferinde ebediyen sustu... Belki otuzlu yıllarda Mars'a insan ayağı basmasının heyecanını yaşayacağız.  

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 29.03.2009 at 16:55, haci yazdı:

Ateistler bazan bu soruyu birbirlerine sorarlar.

Neden ateizmi seçtiniz? Neden ateist oldunuz?

Bu soruyu yanıtlayan ateistler, İslam'dan ne zaman ve nasıl koptuklarını görkemli uzun ve dokunaklı cümlelerle anlatmaktan büyük bir zevk alırlar.

Ateist olma süreçleri onların yaşamlarındaki en önemli maceradır.

Bundan gurur duyarlar.

Ama gurur duydukları şeyin ne olduğunu bilirler mi?

Bir dogmaya artık sap olmamanın ne gibi bir önemi ve özelliği vardır? Bu soruyu yanıtlayabilirler mi?

Yoksa sadece ondan kurtulmanın coşku ve heyecanını yaşayıp sarhoş olmaktan başka bir şey değil midir kutladıkları.

Ateist olmak onlara ne kazandırmıştır?

Bu son sorunun yanıtını, dinle alakası olmayan bir insanın ileri yaşlarda İslam'ı seçerek Müslüman olması olgusunu yakından inceleyerek yanıtlamaya çalışalım.

İleri yaşlarda insanların dine daha çok düşkün olmaya başladıkları bilinir.

Bunu camileri dolduran Müslüman'ların çoğunun yaşlı olması da teyit eder.

Gerçekten ölüm yaklaştıkça insanların maneviyatlarına olan düşkünlüğü artar ve kendi yaşamlarına o zamana kadar bir anlam verememiş ve yaşamlarında insanlığa olumlu bir katkıları olmamış insanlar birden dine düşerler ve İslam'ı pratik etmeye başlarlar.

Bu insanların mazeretlerini anlayabiliyorum.

Çünkü onlar kendi sefil yaşamlarına bir anlam vermek ve bir şeyler başarmış olmanın huzur ve rahatlığını ileri yaşlarda deneyimlemek istemektedirler.

Bu özgün bir hisdir.

İnsanın yaşamında birşeyler başarmış olmak güdüsünün ilginç bir manifestasyonudur.

O ana kadar yaşamlarını zenginleştirecek bir meslekleri veya meşgaleleri olmayan insanların baş vurdukları ucuz bir çaredir aynı zamanda.

Din insanların maneviyatına yerleşerek onları kendine bağlayan en ucuz, en kolay, en basit ve en değersiz olgudur.

Daha basiti yoktur.

Dolayısıyla dinin kapısı herkese açıktır.

Din kendisini kabul edip bağrına basacak olanlarda başka nitelikler aramaz.

Aradığı tek nitelik kendisini kabul etmeleridir.

Ateizme dönelim.

Bir insanın ateist olmasının ona ne kazandıracağı sorusunu yanıtlamaya çalışalım.

Herşeyden önce bir insan neden ateist olur?

Dinlerdeki eksiklikleri, kusurları ve sapkınlıkları görmüştür.

Yalanları farketmiştir.

Kendisine vadedilenlerin boş olduklarını anlamıştır.

Dinlerin yaşama verdiği anlamı beğenmemektedir.

Sürü mentalitesinden bıkmıştır.

Her gün Allah'a dua etmekten ve dinin ritüellerini yerine getirmekten usanmıştır.

Artık dinin ritüelelrini pratik etmemektedir.

Ve bir gün gelmiştir, artık o dine ve tanrısına da inanmanın gereksiz olduğunu anlamıştır.

Dini ve Tanrı'yı reddedip ateist olmuştur.

Artık ne Tanrıya inanmaktadır, he de dinlere.. Özgürdür. Bağımsızdır. Ateisttir.

Peki bu ateizm ona ne kazandırmıştır?

Bir şey mi kazanmıştır, yoksa birşeyler mi kaybetmiştir?

Bir şeyler kaybederek değer kazanılır mı?

Herşeye sıfırdan başlamak bir kazanç mıdır?

O insan belki aslına dönmüştür ama, aslının da zaten fazla bir değeri yoktur.

Bir bebekte veya çocukta veya eğitimsiz bir insanda ne gibi bir değer olabilir?

O insanın hayvandan ne farkı vardır?

Görüldüğü üzere tek başına ateizmin bir dine inanmak kadar bile bir değeri yoktur.

Dinler insanların yaşamlarına anlam vermeleri için kullandıklaır bir araçtır.

Ateizm öyle bir araç bile değildir. Yaşama anlam veremez.

Dinlerin ilkeleri, savundukları bazı değerler vardır.

Ateizmde onlar da yoktur. İlkesiz ve değersizdir ateizm.

Ateizmin size vereceği tek şey olanaklardır.

Ateizm önünüzü açar. Özgür düşünce ateizmin önemki bir ilkesidir.

Ateizmin başka önemki bir ilkesi yoktur.

Ama özgür düşünce tek başına hiç bir şey ifade etmez. Bir değere sahip değildir.

İstediğin gibi düşünmenin insana ne gibi bir yararı olabilir ki?

Dinler insanların istedikleri gibi düşünmelerini önler.

Ama yine de onları düşünmeye sevkeder.

Ateizm onu da yapmaz. Çünkü dinlerde olduğu gibi, insanları belli bir şekilde düşünmeye zorlayacak ilkelerden yoksundur.

Görüldüğü üzere ateist olmak hiç bir şey olamamakla özdeştir.

Ve hiç bir şey olmamak, özgür düşünce gibi, ateizmin temel ilkesidir.

Özgür düşünebilmek ama, düşünülecek bir şeyin olmaması, daha önceden kazanılmış bir değerden yoksun olması, ateizmin iki temel ilkesidir diyebiliriz.

Tabii onlara ilke diyebilirseniz..

Ateizmi kabul eden için ateizm bir değer değildir. Bir insan ateist olarak herhangi bir değer kazanmaz. Edindiği bir değer yoktur.

Ama din nasıl bir araç olarak kullanılıyorsa, ateizm de bir alet olarak kullanılabilir ve kişinin kendini ilerletemesi için iyi bir basamak oluşturabilir.

Özgür düşünen insan kendini istediği alanda ve konuda yetiştirebilir. O insan artık dinlerin dogmatik öğretilerinden kendini arındırmıştır.

Bilgi ve görgüsünü her konuda genişletebilir ve genişletmelidir de. Yoksa bir dogmadan uzaklaşmanın insana ne gibi bir yararı olabilir ki?

Ateizmin önemi insana verdiği olanakların sonsuz olmasıdır.

Ateist belli ve sabit düşünce kalıpları içinde kalmayan, onlara sığmayan, hep ileriye bakan, hep yenilik peşinde koşan insandır.

Kabına sığmayan insandır ateist. Kanaatlerinin hamalı olmayan insandır. Hiç bir dogmanın kölesi de değildir. Bilgisinin ve öğrenme aşkının sınırı yoktur.

Ama ateist kendi bilgi ve görgüsünü kullanarak insanlığa tepeden baskı yapan insan da değildir.

Ateist ateizmi empoze etmeyen, dayatmayan insandır aynı zamanda.

Kendinin daha iyi ve üstün olduğuna inanan bir insan değildir ateist.

İnançları ne olursa olsun diğerlerini hor ve küçük gören bir insan da değildir.

Takım tutar gibi tutmaz geçek ateist, ateizmi.

Bence her ateistin kendine şu soruları sorması gerekmektedir?

Neden ateistim?

İyi ateist miyim?

Ateist olmayanlardan daha üstün ve değerli miyim?

Kendimi nasıl ilerletebilirim?

Ateizmin gerçek değeri ve önemi nedir?

Gerisi boştur .. Bomboştur..

Selamlar...

HACI

 

Başından sonuna kadar her satırına katıldığım çok güzel bir yazı. Elinize sağlık Hacı.

Eski bir başlık ve asıldığı dönem, her zaman olduğu gibi "ahlak" temelinde tepki almış ve birtakım değerler empoze etmeye çalışıyorsunuz, sizin gibi düşünmeyenleri ateistten saymıyorsunuz gibi algılanıp tepki görmüş. 

 

Ateizm bomboş tabii. Tanrı yok diyorsun ve bitiyor. Hepsi o kadar. Elbette ateist her şey olabilir, elbette ateistin de kötü ahlaksızı, sapkını, ırkçısı, şusu busu olabilir. Var da zaten, yok diyecek halimiz yok. Yazıda da böyle bir şey söylenmiyor.

 

Ancak ateist olmayı gelişmişlik, aydınlanmışlık, özgürlüğe erişmişlik gibi görüp, bununla basbayağı övünüp, ayrıcalık olarak sayıp, sonrasında da insanın negatif görünen özelliklerini üstlenmeyi başka bir aşmışlık hali gibi görmek bana hep tuhaf gelmiştir.

 

Esasen her insan iyi olsun, iyi ahlaklı olsun, kendine ait birtakım değerleri bulunsun, etiği bilsin, bilime yakın olup bilimsel düşünebilsin isteriz. Bu noktada ateist teist farketmez, herkes böyle olsun ister, temenni ederiz. Keşke deriz...

Ama önce ateistler böyle olsun, hepimiz böyle olalım da isteriz. Bunda bir tuhaflık ya da kötülük olmadığı gibi, tepki de görür çoğunlukla. 

Esas tuhaf olan bu. 

 

Ateistlerin, yaşadıkları toplumda Tanrı'nın yokluğunu bilimsel ve felsefik yöntemlerle anlatmak ve insanları ikna etmekten önce, çevrelerinin kendisini tanımasına fırsat vermeleri çok daha yararlı. Ben hep ateistlerin dindarlardan çok daha iyi, çok daha ahlaklı, çok daha iyi niyetli ve düzgün insanlar olduğunu düşünmüş, hatta gözlemlemişimdir. Çok yakın dostlarım, güvendiğim insanlar hemen hep ateistler olmuştur. Ateist oldukları için değil, düzgün ve aklı başında insanlar oldukları için yakınlık kurabilmişimdir. Bunlar çevrelerince çok sevilen, saygı gören, paylaşımcı, sıcak, mesleklerinde başarılı, doğru düzgün insanlardır. Tek bir gün bile ateizm tartıştığımızı hatırlamam. 

 

Güzel başlık.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateizm tanrı yoktur demektir, gerisi yoktur demeyi doğru bulmuyorum. Bir ateist onca çocukluktan beri beynine sokulan dini empozeyi neden elinin tersiyle itip korkularını, çıkar endişelerini hiçe sayıp kendisine bir çıkar sağlamadığı gibi, zarar verme potansiyeli olan bir tercihe yöneliyor? Bunun altyapısı nedir?

 

Ateist üstyapısını oluşturan bu altyapılardan bağımsız ele alınamaz. Üstelik ateist tanrı yoktur dedikten sonra gerisini neyle doldurur? Bütün bunlar ateistin zihin yapısını ve yaşam şeklini, dünya görüşünü, hayata bakışını oluşturan unsurlar.

 

Şu şöyledir diye kestirilip atılamayacak gelişkin karmaşıklıkta bir üstyapıdır ateizm. Basite indirgemek çok büyük haksızlık olur. Bu haksızlığı ateistin kendine yapması ise çok acayip olur. Kişi kendine ettiğini başkası yapamazmış derler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...