Jump to content

Ölümden sonra diriltmeyi gören var mı?


Recommended Posts

>>> bahardaki bir tohumun dirilmesi

Baharda bir tohum dirilmez. Zira o tohum zaten diridir. Dirilmenin ön koşulu ölü olmaktır. Ama tohum ölü değildir.

O yüzden bu yaklaşım bir zırvalıktır..

döllenmiş yumurtanın faliyete geçebilmesi. vs. aynı noktaya hususa dayanır. O yumurtanın faaliyete geçmesi için o yumurtanın canlı ve var olmaıs gerekir.

Şöyle bir şey düşünelim. Bir süper fotokopi makinası olsun. Her ne koyarsan koy, aynısını hemen üretsin. Bu durumda sen ona girince senin %100 kopyan çıkacaktır ve hanginiz orjinal olduğu konusunda kavga edersiniz. Şimdi bu fotokopi makinası şöyle bir ek yapalım. Konan şey neyse, bunun o anki kopyasını değilde, o an hangi atom, elektron vs. ne halde, nerde, ne var bunun bir kaydını tutsun.

Bu kayıttan da alıp, dilediğiniz zaman o şeyi tekrar yapabiliyor olsun..

O halde senin bu kaydını böyle bir yere alman, atıyorum 100 bin yıl sonrada o kayıttan kendinin bu anının tam bir kopyasını yapman mümkün olur.

Ama bu bir diriliş filan değil, bir kopya üretme sistemi olur.

Basitçe şöyle düşün. Çocuklarımız bizim kopyamız. Ama onlar başka birisi. O kendi başka birisi, sen başka birisi.

Kısaca, insnaın öldükten sonra dirilmesi gibi bir olgu söz konusu olabilecek şey değil. Olası olan tek şey, senin %100 bir kopyanın tekrar ortaya çıkması vakası..

Eskiler bu mevzuyu atlatabilmek için, ruh denen zırvalığı ortaya koymuşlar. Can denen, ruh denen şey, cansız olan maddeye girer ve onu yaşatır. Ruh ölmez ve senin aslın o zaten. Ölmeyen bu ruh, ilerde senin maddeden ibaret yeni vücut kopyana girer ve sende orada yaşamaya devam edersin..

İşte bu masalla kandırmışlar milleti, olay bu kadar basit..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 75
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

>>> bahardaki bir tohumun dirilmesi

Baharda bir tohum dirilmez. Zira o tohum zaten diridir. Dirilmenin ön koşulu ölü olmaktır. Ama tohum ölü değildir.

O yüzden bu yaklaşım bir zırvalıktır..

döllenmiş yumurtanın faliyete geçebilmesi. vs. aynı noktaya hususa dayanır. O yumurtanın faaliyete geçmesi için o yumurtanın canlı ve var olmaıs gerekir.

Şöyle bir şey düşünelim. Bir süper fotokopi makinası olsun. Her ne koyarsan koy, aynısını hemen üretsin. Bu durumda sen ona girince senin %100 kopyan çıkacaktır ve hanginiz orjinal olduğu konusunda kavga edersiniz. Şimdi bu fotokopi makinası şöyle bir ek yapalım. Konan şey neyse, bunun o anki kopyasını değilde, o an hangi atom, elektron vs. ne halde, nerde, ne var bunun bir kaydını tutsun.

Bu kayıttan da alıp, dilediğiniz zaman o şeyi tekrar yapabiliyor olsun..

O halde senin bu kaydını böyle bir yere alman, atıyorum 100 bin yıl sonrada o kayıttan kendinin bu anının tam bir kopyasını yapman mümkün olur.

Ama bu bir diriliş filan değil, bir kopya üretme sistemi olur.

Basitçe şöyle düşün. Çocuklarımız bizim kopyamız. Ama onlar başka birisi. O kendi başka birisi, sen başka birisi.

Kısaca, insnaın öldükten sonra dirilmesi gibi bir olgu söz konusu olabilecek şey değil. Olası olan tek şey, senin %100 bir kopyanın tekrar ortaya çıkması vakası..

Eskiler bu mevzuyu atlatabilmek için, ruh denen zırvalığı ortaya koymuşlar. Can denen, ruh denen şey, cansız olan maddeye girer ve onu yaşatır. Ruh ölmez ve senin aslın o zaten. Ölmeyen bu ruh, ilerde senin maddeden ibaret yeni vücut kopyana girer ve sende orada yaşamaya devam edersin..

İşte bu masalla kandırmışlar milleti, olay bu kadar basit..

evet dirilmenin ne olduğunu önce bir anlamalıyız.dirilmek yoktan varolmak demek değildirki.yoktan varolmaya yaratılmak denir.

fotokopi makinasına gelelim.fotokopilerin olabilmesi için fotokopinin makinası olmalı.fotokopi makinası olmazsa elindeki orjinal nüsha dururda durur.hiçbir faliyet yapamaz.işte ölüm bunun adıdır.

kuran insanın ölürken alınacak şeyine ruh yada can demez.ama nefs der.yani senin bilgilerin..

eskiler ruh demiş yada can demiş..gerçeği bizzat göremedikleri için biraz yanlış yorumlamışlar.

materyalistler ne demiş?

kaç gün oldu bilineli.

canlıların içinde hemde küçücük bir hücrede tüm bilgilerinin kayıtlı olduğu.yazılı olduğu.

yaptığın tüm eylemlerinde yazıldığı söylense..hemde senin nefsine.

ayrıcada başka birileri tarafındanda kaydedildiği.

hadi canım palavra masal bunlar..ıhhhhhhh..kem küm.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> canlıların içinde hemde küçücük bir hücrede tüm bilgilerinin kayıtlı olduğu.yazılı olduğu.

Sen o bilgilerden bir canlıyı tekrar yaratamazsın/diriltemezsin. Ancak, (bir yere kadar) bir kopyasını yapabilirsin. Aradaki farkı anladın mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> canlıların içinde hemde küçücük bir hücrede tüm bilgilerinin kayıtlı olduğu.yazılı olduğu.

Sen o bilgilerden bir canlıyı tekrar yaratamazsın. Ancak, (bir yere kadar) bir kopyasını yapabilirsin. Aradaki farkı anladın mı?

o canlının yaşadıklarınında kaydedersen yaratabilirsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Farketmez, kaldı ki bunların kayıt edilmesi gibi bir durumda söz konusu değil.

Yani, senin tekrar dünyaya gelmen gibi bir şey söz konusu değil. Ancak senin bir kopyan yapılabilir. Yaşadıklarını kaydedecek bir şeyde yok ortada..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Farketmez, kaldı ki bunların kayıt edilmesi gibi bir durumda söz konusu değil.

Yani, senin tekrar dünyaya gelmen gibi bir şey söz konusu değil. Ancak senin bir kopyan yapılabilir. Yaşadıklarını kaydedecek bir şeyde yok ortada..

nasıl hatırlıyorum ben geçmişimi

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Baharda bitkilerin neden yeserdigini biri bana aciklayabilir mi?

Genellikle nem (su) seviyesinin artmasıyla gerçekleşir. Bazı bitkilerde nem + ısı gibi başka faktörlerde rol oynar. Kısaca, baharın gelmiş olması vs. zerre kadar alakalı değilidir.

Dilerseniz, Aralık 15'te tohum ekin, aralık 16'Sında sulayın, yeşerdiklerini gözünüzle görün.. Haa, elbette erken yeşermeye çıktıkları için, donup ölecek olmaları durumunu da hesaba katın.

Bizim gariban müslümanlar bilmez. Tek mevsimin olduğu diyarlar vardır: Denizin altı ve/veya ekvator kuşağı. Mesela, brezilya fındığı, güneş görmeden tohumdan filiz sürmez. Zira, düştüğü toprak, 50m'lik dev ağaçların altıdır. Güneş görmeden filiz sürerse, yeterince ışık alamayacağı için gelişemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
KARANTEKYİL :saçmalıyorsun.evrim kendi kendine olması ve tesadüf demektir.ayetlerde yüce yaratıcı kendinden bahsediyor görmüyormusun

Ayetler sadece yüce tanrıdan bahsetmiyor,allah hep 2.tekil şahıs durumundadır.3.çoğul şahıslar kuranın her tarafında kendilerinden bahseder, örnek mi

'' dağları biz yerleştirdik'' ''kavimleri biz yok ettik'' ''nuh'a gemi yapmasını biz söyledik'',

''israiloğullarını diğer milletlerden üstün kıldık'' ''kuran'ı anlayasınız diye arapça indirdik''

v.s v.s.. devam eder. Söylermisiniz kim bunlar?

Link to post
Sitelerde Paylaş
canlıların içinde hemde küçücük bir hücrede tüm bilgilerinin kayıtlı olduğu.yazılı olduğu.

DNA'da insanların anıları, kişilikleri, benlikleri kayıtlı değildir. Aynı yumurta ikizlerinin genleri özdeştir. Ama bunlar iki ayrı kişidir.

nasıl hatırlıyorum ben geçmişimi

Anılar, beyindeki sinirlerin birbirleriyle yaptığı sinapslarda kaydedilir. Ölüm anında bunlar bir daha geri döndürülemeyecek bir biçimde kaybolur. Bırak ölümü, beyin hasarlarında bile bazan kaybolur anılar..

Dinlerdeki yeniden dirilmeyi DNA ile, beyindeki sinapslarla, baharda tohumların yeşermesiyle vesaire açıklayamazsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Baharda bitkilerin neden yeserdigini biri bana aciklayabilir mi? Tam bilgi sahibi degilim bu konuda, Gunes'e olan mesafenin kisalmasindan mi yoksa baska bir sebebi var mi?

Anibal açıklamış zaten.. Öte yandan, mevsimlerin Dünya'nın Güneş'e olan uzaklığı ile bir ilgisi yoktur. Eğer mevsimler Dünya'nın yörüngesinde Güneş'e yaklaşıp uzaklaşmasından kaynaklasaydı, o zaman tüm Dünya'da mevsimlerin aynı olması gerekirdi. Oysa Güneş'e Dünya'nın en yakın olduğu Ocak'ta Kuzey Yarımküre'de kış, Güney Yarımküre'de de yaz mevsimi yaşanır; En uzak olduğu Temmuz ayında da tam tersi..

Mevsimlerin nedeni, Dünya'nın kendi çevresinde döndüğü Kuzey-Güney ekseninin Güneş'in çevresinde döndüğü yörünge düzlemine 23.5 derece kadar eğik olmasıdır. Bu sayede Güneş ışınlarının her iki yarımküreye aynı eğiklikte geldiği 21 Mart'tan 21 Haziran'a kadar Dünya'nın kuzeyi Güneş'e giderek daha fazla döner ve sonuçta Kuzey Yaeımküre'ye güneş ışınları daha dik gelmeye başlar. Güney'e ise giderek daha eğik gelecektir. Bunun da sonucu, Kuzey Yarımküre'nin ısınması, Güney Yarımküre'nin ise soğumasıdır. 21 Haziran'dan sonra ise bu süreç tersine işleyecektir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Mevsim

http://www.e-cografya.com/dersnotu/lise1/d...u/mevsimler.pdf

Link to post
Sitelerde Paylaş
DNA'da insanların anıları, kişilikleri, benlikleri kayıtlı değildir. Aynı yumurta ikizlerinin genleri özdeştir. Ama bunlar iki ayrı kişidir.

Anılar, beyindeki sinirlerin birbirleriyle yaptığı sinapslarda kaydedilir. Ölüm anında bunlar bir daha geri döndürülemeyecek bir biçimde kaybolur. Bırak ölümü, beyin hasarlarında bile bazan kaybolur anılar..

Dinlerdeki yeniden dirilmeyi DNA ile, beyindeki sinapslarla, baharda tohumların yeşermesiyle vesaire açıklayamazsın.

dna da insanın kişiliğ yazılı diyen kim.bizler dna daki bilgiyi anne ve babalarımızdan alırız.dana daki bilgi ruh aracılığla ademe gelmiştir.bu bilginin tamamımı gelmiştir bir kısmımı gelmiştir onu bilmiyorum.ama öldüğümüzde alınacak şey bizim tüm kişiliğimizi oluşturan nefsimizdir.

anılarında nerde kaydedildiğini gerçekten biliyormusun yoksa sallıyormusun.ve bu bilgilerin gerçekten silindiğine eminmisin.yoksa bilgiye ulaşım yollarındamı bir hasar meydana gelmiş oluyor kazalarda.bizde bunu yanlışlıkla bilgi silinmiş olarakmı yorumluyoruz.

bu konudada yol göstereyim:anılar hernereye yazılıyorsa onlar yok olduğunda artık öldük demektir.

hani ölüm nedir diye sorulan sorunun cevabıda burda gizli.

eminim bilim bunu bulacak ve belkide ölümede en azından teorik olarak çözüm bulabilecek.diye düşünüyorum.

neyse en azından birşeylerin biryerlere yazıldığını insanlık gözleriylede gördü.

şimdide bu yazılanların ölüm anında alınmasınımı inkar ediyor..

inşallah bu da bulunduğunda çok geç kalmış olunmaz..ama bulunsada birşey değişeceğini sanmıyorum.yazık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ayetler sadece yüce tanrıdan bahsetmiyor,allah hep 2.tekil şahıs durumundadır.3.çoğul şahıslar kuranın her tarafında kendilerinden bahseder, örnek mi

'' dağları biz yerleştirdik'' ''kavimleri biz yok ettik'' ''nuh'a gemi yapmasını biz söyledik'',

''israiloğullarını diğer milletlerden üstün kıldık'' ''kuran'ı anlayasınız diye arapça indirdik''

v.s v.s.. devam eder. Söylermisiniz kim bunlar?

yapılan işlere müdahil olan allah ve ondan başka herşey.

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> Baharda bitkilerin neden yeserdigini biri bana aciklayabilir mi?

Genellikle nem (su) seviyesinin artmasıyla gerçekleşir. Bazı bitkilerde nem + ısı gibi başka faktörlerde rol oynar. Kısaca, baharın gelmiş olması vs. zerre kadar alakalı değilidir.

Dilerseniz, Aralık 15'te tohum ekin, aralık 16'Sında sulayın, yeşerdiklerini gözünüzle görün.. Haa, elbette erken yeşermeye çıktıkları için, donup ölecek olmaları durumunu da hesaba katın.

Bizim gariban müslümanlar bilmez. Tek mevsimin olduğu diyarlar vardır: Denizin altı ve/veya ekvator kuşağı. Mesela, brezilya fındığı, güneş görmeden tohumdan filiz sürmez. Zira, düştüğü toprak, 50m'lik dev ağaçların altıdır. Güneş görmeden filiz sürerse, yeterince ışık alamayacağı için gelişemez.

işte dirilmekte böyledir.küçücük bir etkiyle uyanacak herkes.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...