Jump to content

Önem Verdikçe Önemini Yitiren Değer Nedir?


Recommended Posts

Uzadıkça kısalan nedir sorusunu bilirsiniz..

Ömürdür. Ne kadar uzarsa geride o kadar azI kalır.

Bir değer daha vardır ki, biz önemsedikçe öneminden yitirir. Önemsizleşir.

Daha da ötesi kötüleşir, yozlaşır, değersizleşir. Ve insanlığın en önemli sorularından biri olur.

Dindir o arkadaşlar..

Önem verildikçe önemsizleşir.

Değerlendirildikçe değersizleşir.

Güvenildikçe daha çok tehlike arzetmeye başlar.

Verilen önem onu önemsizleştirmez. Güven değildir onu daha tehlikeli yapan.

Kendi ilkelerinin önem ve güven hisleri ile bağdaşmamasıdır sorun.

İlkelerinin ilkelliği, bağnazlığı, tutarsızlığı, eksiklik ve yetersizliğidir önem verilen ve güvenilen tarafı.

Ve bu nedenden insanlığa hiç bir şey kazandırmaz onlarla ilgili değerler.

Daha doğrusu kazandırır ama, kazanılan değerler değersiz olunca ve önemsiz olan değerler önem kazanınca kendisi giderek büyüyen bir sorun oluşturmaya başlar.

Din önemsiz bir değerdir. Önem verildikçe bu değersizlik artar.

Ve bir süre sonra insanlığın başına bela kesilir.

İnsanlığın bazı sorunlarının çözümünde kullandığı bu değersiz değerin kendisi, aslında önem verdikçe gerçek önemini yitirip, başka sorunların ortaya çıkmasından sorumlu bir sorundur.

Genel olarak dinlerle, özel olarak İslam'la neden mücadele ettiğimizi soran dindarlara hatırlatılır..

Selamlar..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 100
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

İSLAM VE EHEMMİYETSİZLİK

Bu konuyu öteden beri düşünmüşümdür. Önce ehemmiyetsizlikten neyi kastettiğimi açılayım. “Ehemmiyersizlik” nedir? Daha sonra önemine değinirim.

Hayati önemi olmayan her hangi bir şey için ehemmiyetsizdir denir. Küçük şeyler için... Önemsiz kelime ve ifadeleri günlük yaşamımızda yüzlerce, binlerce kere kullanırız. Tek başlarına önemleri yoktur o ifadelerin. Çoğu kere ana tema içerisine yerleştirilmiş, kısa, anlamsız, önemsiz cümle ve kelimeler, bağlar, ekler ve nidalardır. Anlatılmak istenen ana temaya çeşni katarlar. Onu daha kolay sunulur, anlaşılır bir şekle sokarlar. Tek başlarına önemleri olmamakla beraber, bir bütünün içinde önemlidirler, bu ehemmiyetsiz kelime ve cümleler. Hatta davranışlar! Küçük jestler, mimikler, gülümsemeler, el ve kol hareketleri, kaş çatmalar, alın buruşturmalar, yüz asmalar.... Hiç biri önemli değildir, tek başlarına. Yine de günlük yaşamımızı renklendirir, bizleri çok daha canlı, etkileyici, anlamlı ve dokunaklı yaparlar.

Onlara insan yaşamının her kesiminde rastlarız. Şarkılarda, türkülerde, şiirlerde, romanlarda, müzikte, iş yerlerinde, çarşıda, pazarda, camide, okulda, her yerde......... Yaşamımızın önemli bir kısmı önemsiz ve ehemmiyetsizdir. Aslında bizler önemsizliğin yaygın olduğu bir dünyada yaşamaktayız.

Bu ilginç durum ehemmiyetsizliğin önemine işaret etmektedir. Yaşamımıza hükmeden diğer her şey gibi önemsizlik de önemli olmaldır ve önemlidir de....

Ama bir şartla!

Ehemmiyetsizlikler yalnız ana temanın bir parçası oldukları süre değerlidirler. Tek başlarına önemleri yoktur. Aslında ehemmiyetsiz kelime ve cümleler bazı akıl hastalıklarının oldukca tipik gösterisidirler. Akıl hastaları günlük yaşantılarını süsleyen önemsiz ve ehemmiyetsiz konulara büyük önem verirler ve onları ana temadan ayırmada güçlük çekerler. Ehemmiyetsizliklere verilen ehemmiyet tek başına önemli bir akıl hastalığı işaretidir.

Ancak ehemmiyetsizliğe her önem veren mutlaka akıl hastası demek değildir. Çoğu kere onlar için cahil ve eğitimsiz terimleri daha uygundur. Bu iletimde işte bu tür ehemmiyetsizliğe önem verenlere değinmek istiyorum.

Ehemmiyersizlik İslam’da sıklıkla gözlemlenen bir durumdur.

Bazı İslam alimleri ve diğer Müslüman’lar günümüzde ve geçmişte, bazı ehemmiyetsiz olgulara, gözlemlere, kavramlara gereğinden fazla önem vermişler ve vermeye de devam etmektedirler.

Bu konuda çok sayıda örnek vermem mümkündür ama, ne demek istediğimin anlaşılması için bu konuda bir iki örnek vermekle yetineceğim.

Bazı Müslüman’ların indinde bal yemek harammış... Nedeni ise, arıların o balı yaparken, çiçek sahiplerinden izin almamış olmaları imiş......

Bu çok ince ve ahlaksal bir düşünce midir?

Bu bir saçmalıktır. Aptallıktır. Yobazlıktır. Bağnazlıktır.

Zina İslam’daki en büyük suçtur. Daha büyüğü yoktur. Cezası recmdir. Her ne kadar recm cezası Kur’an’da yoksa da, Müslüman ülkelerinde sıklıkla pratik edilen bir cezadır. Bir kadının kocasını aldatması kocası için önemli olabilir ama, İslam ve Müslüman bir toplum için ehemmiyetsiz bir durumdur. Ama İslam bu ehemmiyetsizliğe büyük ehemmiyet verir. Zinanın ne kadar önemli ve kötü bir şuç olduğu her seferinse tekrarlanır ve kadınlar tehdit edilir. Sanki zina bu öneme haiz olmasaydı, bütün Müslüman kadınlar bu günahı işleyeceklerdir gibisine bir hava estirilir.

Oysa biliyourz ki zina Batı’da bir suç değildir. Yüzlerce yıldır değildir hem de. Sadece bir kontratın ihlali ve boşanma nedenidir. AB giriş hazırlıkları içinde olan Müslüman ülkemizde de zina bir suç olmaktan çıkmıştır. Ama bu bazı Müslüman erkekleri rahatsız etmektedir. Zinanın son derece önemli bir ahlak kuralı olduğunda israr eden Müslüman’lar delil olarak aile kurumunun İslam’daki önemini gösterirler. Oysa İslam aile kurumuna gerektiği önemi veren bir din değildir. İslam’ın gözünde erkek-kadın birliği, erkek tarafından başlatılan, onun tarafından idame ettirilen ve gerektiğinde yalnız onun tarafından sonlandırılan, olağan bir kurumdur. Erkek eve istediği kadar kadın getirebilir. Bu zina olarak kabul edilmez ve hiç bir zaman büyük önemi ve ehemmiyeti olan bir konu olarak kabul edilmez. Oysa kadının ailesi dışında bir erkeği sevmesi en büyük suç ve günahdır.

Bir kadının erkeğine ihanet etmesi neden diğer Müslüman’ları rahatsız etmektedir? Bunun mantıklı bir açıklamasını yapabilir misiniz? Müslüman bir erkeğin karısı tarafından aldatılarak üzücü, onur kırıcı, zayıf ve aciz bir duruma düşürülmesi neden diğer Müslüman erkekler tarafından paylaşılmaktadır? Kadınlar ise neden kendilerine yönelik ihanetleri hazmetmeye, kabul etmeye zorlanmaktadırlar?

İslam yedi yaşındaki kız çocuklarının örtünmesini emreden bir dindir. Kız çocuklarına hicap o yaşlardan başlanarak öğretilmelidir. Yedi yaşındaki bir kız çocuğunun örtünmesindeki gerekçe budur. Başka bir gerekçe olabilir mi? Bence başka bir gerekçe daha vardır. İslam 7 yaşındaki kız çocuklarını birer seks objesi olarak gören ve kabul eden bir dindir. Bu son derece ehemmiyetsiz ilkeye büyük ehemmiyet vererek, kız çocuklarının ve kadınların her yaşta birer seks objesi olduklarını erkeklere hatırlatır, Islam. İslam kadınları bir seks objesi olarak görür. Yedi yaşındaki kız çocuklarını örtmek iyi ahlak mıdır?

İslam’ın değer yargılarını yakından inceleyecek olursak, bu dinin bunlara benzer sayısız ehemmiyetsizliklerle bezendiğini gözlemleriz. Sürekli olarak Allah’ın adını anmak, eşiği her zaman sağ ayakla geçmek, sağ elle genitallere dokunmamak ve tahrat almamak, çiftleşirken ve boşalırken dua etmek, abdestli iken kadınlara ve köpeklere dokunamamak, gayri müslimlerle iş ve arkadaşlık yapmamak ve diğerleri…

İslam ayrıntılarda kaybolmuş, ahlaksal değerlerden yoksun ilkel bir dindir. Neyin önemli olduğu çoktan unutulmuştur. Ehemmiyetsizlik önem kazandığı gibi, önemsizliğe önem veren onunla iftihar bile etmektedir.

İslam’ın ehemmiyetsiz değer yargılarına önem vermesi aslının bağnaz ve cahil bir toplumdan kaynak aldığının en kesin delilidir. Gerçekten 600’lü yıllarda Orta doğu ve Arabistan’da yaşayan toplumlar, özellikle Arap’lar ve Yahudi’ler, bu basit ve ilkel niteliklere sahiptirler. Bugün için ehemmiyetleri olmayan sayısız değerler o zamanın ahlaksal değer yargılarını, hatta temel yaşam felsefesini yansıtmaktadırlar. İnsanlık orta çağın karanlığından çoktan çıkmıştır. Ama ne yazık ki eski ehemmiyetsiz gelenekler İslam’da yaşamlarını sürdürmeye devam ederek, günümüze kadar ulaşmayı başarmışlardır.

Günümüzde ehemmiyetsizliğe ehemmiyet veren her eğilim sapkın olarak kabul edilmelidir. Onlara günlük yaşamımızda kullandığımız bazı kelimeler, jestler ve hareketlerden fazla ehemmiyet vermemeliyiz. Onların bütün ehemmiyeti, ehemmiyetsiz olduklarının bilinmesinde saklıdır. Ahlakla ilgili ehemmiyetsiz bir kavrama gereğinden fazla ehemmiyet verilmesi aslında, iyi ahlakın değil, ahlaksız bir eğilimin habercisidir.

Ehemmiyetsizlik İslam’ı sarmıştır ve bir kanser gibi kemirmektedir.

İslam’ın kurtuluşu yalnız aslına dönmekle ve diğer tedbirlerle başarılamaz.

İslam önce içindeki bu ahlaksız, değersiz ve önemsiz ehemmiyetsizlikten kurtulamalıdır.

Bunu da başarabileceğini hiç sanmıyorum...

Hepinize iyi günler...

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateizm ve islam ehemmiyetsizliği arasındaki organik bağ..

Sevgili Hacı,

"İslam ve Ehemmiyetsizlik" başlığı altındaki yazınızla, müslümanları, ehemmiyetsiz konulara gerektiğinden fazla ehemmiyet verdikleri için, haklı gerekçelerle eleştiriyorsunuz. Eleştirinin bir amacı, eleştirdiğiniz tutum ve davranışları, olması gerekene ya da beklenene doğru yöneltmek ise; ve eleştirenden beklenen de, olması gerekenin ya da beklenin ne olduğunu ortaya koyabilmek bilgi ve yetisine sahip olabilmek ise; bugün islamı eleştiren ateizimin, islamdan daha farklı bir tutum sergiliyor olmasını beklerim. Ancak, islamı eleştirirken, ateizimin takındığı tutum da, eleştirdiği tutumdan farklı bir merkezde değildir. Ateizimin, Allah 'ı ve dinleri kabul etmeme gerekçelerini, peygamberin özel yaşamı, tarikat adetleri, şeyh sözleri, akla ve islam temeline aykırı düşünmeyi iş edinen sözde müslüman tavır ve davranışları gibi "islam dininin temelinde" hayati önem arzetmeyen konularla açıklama çabası, aslında ateizimin, bazı islamcıların ehemmiyet verdiği ehemmiyetsizliklere ehemmiyet vererek, bu ehemmiyetsizliklerle organik bağ kurduğuna işaret eder. Şimdi sizin ehemmiyetsiz kabul ettiğiniz ve pek tabi haklı olduğunuz, birçok İslami tutum ve davranış, ateizimin varolabilmesi için ehemmiyet taşımaktadır. Bugünkü ateizim, ahengi bozuk, çok sesli islam mozağinin içinde çalan akoru bozuk bir enstrümandır çünkü. Düzen içinde bir ehemmiyeti yoktur. Ateizimin tüm ehemmiyeti, İslamın ehemmiyetsiz konularından ibarettir.

Dolayısıyla İslamı eleştiren ateist bir söylemin "İslam ve Ehemmiyetsizlik" başlığını oluştururken, ateizim ve İslam ehemmiyetsizliği arasında ki organik bağa da gerektiği ehemmiyeti vermesini öneriyorum.

Sevgi ve saygıyla elbette...

AYŞE

Link to post
Sitelerde Paylaş

Etrafımızda İslam adına sergilenen tüm ilkelliklerden, çirkinliklerden ve çelişkilerden görülenler, kitlelere acilen gerçek dinin anlatılmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bu manzaradan rahatsız olan Muhammed İkbal 1920'lerde şöyle diyordu: “Eğer biz İslam'ın bir üstün değerler sistemi olduğunu Müslüman olmayanlara anlatmak istiyorsak, onlara her şeyden önce bizim İslam’ı temsil etmediğimizi söylemek borcundayız.” İkbal'den daha önceki yıllarda yaşayan Muhammed Abduh aynı gerçeği kendi kelimeleriyle şöyle anlatıyordu: “İslam denince akla problemler, çıkmazlar ve çelişmeler geliyorsa, bunun sebebi İslam değil Müslümanlardır. Müslümanların bu asırda Kur’an'dan başka imamları yoktur. Ezher'de okutulan ve benzeri kitaplar varolduğu müddetçe, bu ümmet ayağa kalkamaz. Ümmeti kaldıracak ruh, ilk dönemde hâkim olan Kur’an ruhudur. Kur’an dışında her şey; Kur’an'ı bilmek ve yaşamak arasına konmuş engellerdir.” Mehmet Akif Ersoy ise Kur’an'a rağmen dini yozlaştıranların oluşturduğu manzarayı bakın nasıl tarif ediyor: “Eğer İslam’dan maksat Kur’an’sa, ortada İslam diye bir şey olmadığını söylemek durumundayız. Çünkü Kur’an bugün göklere çekilmiş ve yeryüzündeki İslam’ın onunla ilgisi kalmamıştır.” Arap asıllı Amerikalı Profesör İsmail Faruki de aynı manaya gelen kendi tespitlerini şöyle aktarmaktadır: “İslam, ne bugünkü Müslümanların tavır ve yaşayışları, ne İslam tarihinin şu veya bu dönemi, ne de İslam adına kaleme alınan şu veya bu kitabın anlattıklarıdır. İslam Kur’an'dır.”

http://www.korpekalemler.com/subpage.php?s...cle&aid=580

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim bildiğim birşeye önem verdikçe önemini yitirmez. Çünkü o şey önemsiz olsa zaten onunla uğraşılmaz. Tam tersine birşeye önem verdikçe onun değeri artar. İsterse o önem verme protest nitelik taşısın farketmez. Haci burada konuyu tepetaklak etmiş. Çünkü içinde bulunduğu durum bunu gerektiriyor. Ortada yok saymaya ve silip atmaya çalıştığı din var. Ateizm dinle uğraşmasa ateizm olmaz. Uğraşmaklada dini ortadan kaldıramaz. Tabii yıllarca dinle protest olarak uğraş uğraş can sıkıyor bir zaman sonra. Yani ne bırakabildiğin nede sonuca varabildiğin bir iş bu. İşin kötüsü dinle uğraşırken iş öyle bir hale geldi ki, din insanlara boş olmadığını ve önemini göstermeye başladı. Eğer din bu forumda bile böyle anlaşılabiliyorsa vay sizlerin haline.:) Burada bile onu yenemediniz. Neymiş demek ki dümdüz bir bakış açısı ve abartmakla bu işler olmuyormuş. İnsanlar her okuduklarına inanmıyormuş. Bir zaman okuduklarına inananlar bir zaman sonra başka şeylerde okuyup ayıkıyormuş.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Din aslında kendi başına kötü birşey değildir.

Kötü olan İslam gibi bir dindir. Bu dinde topluma belli cinsel ahlakla ilgili, kadınların yeriyle ilgili, hatta bankacılılşa ilgili yasalar empoze etmeye çalışır. Bundan daha kötüsü, emperyalist bir yapısı vardır; cihad denen mekanizmasıyla komşu ülkeleri, nihayetinde tüm dünyayı islam bayrağı altında toplamak ister. Bu aslında dinden fazla birşeydir, bir ideoloji haline gelmiştir.

Ama din insanın kendi maneviyatından ibaret olan dinler, mesela Budizm ve Hristiyanlık gibi dinler bence gayet güzel ve faydalı insan ruhu için.

Muhamed de eğer ki biraz aklı başında kurallar koysaydı; mesela tekeşlilik, evlenmenin makul bir alt yaş sınırı, gençlerin daha sağlam aileler kurabilmesi için birbirlerini tanıyıp sonra evlenmelerine ve doğru eşi bulabilmelerine imkan tanıyacak bir flört kültürü, kurulan devlet te müslümanların asıl unsur diğer dinlerin mensuplarının ise ikinci sınıf vatandaş olup ayrımcılığa tabi olmalarının tersine eşitlikçi bir devlet anlayışı, köleliğin kınanması. cihadın olmaması onun yerine sadece vaazın olması gibi özellikleri olsaydı, İslam aslında bu kadar tepki çekmezdi, daha da kabul edilebilir birşey olurdu. En azından benim açımdan politik bir sorun oluşturmazdı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet..

Buna katılıyorum...

İslam Kur'an'dır...

Ve bu yüzden İslam sapkın bir dindir..

Ne acı..

HACI

Önem Verdikçe Önemini Yitiren Değer Nedir?

Bizzat kuran bu kavramın altını çizer Sn haci .

Bakara suresinde yahudilerin bir kurban olayı vardır.

Güya önem verdikleri için ineğin niteliklerini sorup duran israil oğullarının nerdeyse o ineği bulup kurban edemeyecekleri söylenir.

Çünkü onlar zorlaştırdıkça Allah işlerini daha zorlaştırmıştır.

Bize ehemmiyet verilmesi gerekenle ehemmiyetsiz olan tamlayıcıları iyi ayırmamızı salık verir.

Senin bu hikayeyi bildiğinden eminim hacı abi.

Anlayana güzel bir mesel sunmuşsun..

Herkese hakkının verilmesini savundum hep.

Teşekkürler diyorum.Blöfünü görüyorum .

Saygılar Hacı abi..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Din aslında kendi başına kötü birşey değildir.

Kötü olan İslam gibi bir dindir. Bu dinde topluma belli cinsel ahlakla ilgili, kadınların yeriyle ilgili, hatta bankacılılşa ilgili yasalar empoze etmeye çalışır. Bundan daha kötüsü, emperyalist bir yapısı vardır; cihad denen mekanizmasıyla komşu ülkeleri, nihayetinde tüm dünyayı islam bayrağı altında toplamak ister. Bu aslında dinden fazla birşeydir, bir ideoloji haline gelmiştir.

Ama din insanın kendi maneviyatından ibaret olan dinler, mesela Budizm ve Hristiyanlık gibi dinler bence gayet güzel ve faydalı insan ruhu için.

Muhamed de eğer ki biraz aklı başında kurallar koysaydı; mesela tekeşlilik, evlenmenin makul bir alt yaş sınırı, gençlerin daha sağlam aileler kurabilmesi için birbirlerini tanıyıp sonra evlenmelerine ve doğru eşi bulabilmelerine imkan tanıyacak bir flört kültürü, kurulan devlet te müslümanların asıl unsur diğer dinlerin mensuplarının ise ikinci sınıf vatandaş olup ayrımcılığa tabi olmalarının tersine eşitlikçi bir devlet anlayışı, köleliğin kınanması. cihadın olmaması onun yerine sadece vaazın olması gibi özellikleri olsaydı, İslam aslında bu kadar tepki çekmezdi, daha da kabul edilebilir birşey olurdu. En azından benim açımdan politik bir sorun oluşturmazdı.

Onlar sızin hüsn-ü kuruntunuz.

Bütün dnler kötüdür.

Kötü olan yalnız dinler midir?

Her dogma kötüdür. Her idealize edilen düşünce ve felsefe kötüdür.

Her tek görüş kötüdür.

Herşyin teki kötüdür.

İyi olmanın bile çok kötü yanları vardır.

Yalnız iyi olunmaz. O aptallıktır ve kötüdür.

Budizmin ve Hristiyanlığın iyi olduğunun tek bir delili bile yoktur.

Budizm ki mutluluğu savunur ve arar. Mutlu olma koşulu vardır budizmin.

Bir insan mutlu değilse, o insan iyi bir budist değildir.

Budizmin ideali insansal bir özlemin çarpıtılmasından ibarettir.

Ludwig'in yukardaki iletisi için ne diyebilirim.

Ne diyeceğim. O da kötüdür.

Peki ya Bağlantı'nın iletisi?

Yorum yapmaya gerek görmediğim kadar kötüdür.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Onlar sızin hüsn-ü kuruntunuz.

Bütün dnler kötüdür.

Kötü olan yalnız dinler midir?

Her dogma kötüdür. Her idealize edilen düşünce ve felsefe kötüdür.

Her tek görüş kötüdür.

Herşyin teki kötüdür.

İyi olmanın bile çok kötü yanları vardır.

Yalnız iyi olunmaz. O aptallıktır ve kötüdür.

Budizmin ve Hristiyanlığın iyi olduğunun tek bir delili bile yoktur.

Budizm ki mutluluğu savunur ve arar. Mutlu olma koşulu vardır budizmin.

Bir insan mutlu değilse, o insan iyi bir budist değildir.

Budizmin ideali insansal bir özlemin çarpıtılmasından ibarettir.

Ludwig'in yukardaki iletisi için ne diyebilirim.

Ne diyeceğim. O da kötüdür.

Peki ya Bağlantı'nın iletisi?

Yorum yapmaya gerek görmediğim kadar kötüdür.

Birincisi Budizm mutluluğu savunmaz ve mutlu olma koşulu yoktur. Budizm dünyanın sıkıntılarla dolu olduğunu söyler. İyi olan hallerin bile gelip geçici olduğunu söyler. Bir insanı bekleyenin ölüm yada yaşlılık olduğunu söyler. Tabii o zamanlar tıbbi imkanlar ve belli bir konfor olmadığı için yaşlılık ciddi bir sorun imiş. Şimdi ki imkanlar sağlıklı bir yaşlılığı mümkün kılabiliyor. Budizme göre dünya bu kadar dertle dolu ise esas olan ondan kalbini ve isteğini koparmaktır. Ne iyi olana sevinmek ne kötü olana üzülmek gereksizdir. Nasıl olsa olacak olanlar olacaktır. Nirvana denilen hal bir insanın dünyaya ait sevinç ve üzüntülerle bağını kopardığı haldir. Yani o idrakin tam olarak oluştuğu an nirvana anıdır. Ondan sonrası ise dinginlik ve genel bir huzur halidir. Budist kişi bundan sonrasını münzevi olarakta geçirebilir. Eskiden daha çok öyle imiş tabii. Ama bugünkü dünyada budist kişi nirvana halini yaşadıktan sonra herhangi birisi gibi hayatını yine sürdürebilir. Dışarıdan bakan onun gerçeğini bilmez ve göremez. Sadece o insanda farklı birşey olduğunu zamanla sezer ama kişi söylemezse anlayamaz. Burada söz konusu olan mutlu olma koşulu değil hayatın olaylarına karşı dirayetli ve metin olabilmektir. Başkalarının açgözlüce saldırdığı ve taptığı dünya değerlerine gülüp geçebilmektir. Bu çalışmamak yada paraya, pula ve mala sahip olmamak değildir. Onların esiri olmamaktır. Fazlasına tamah etmemektir. Budist kişi dostlara, arkadaşlara ve akrabalarına bağlanmaz. Onlarla iyi ilişkiler kurar, sever ve sevilir. Vefayıda sefayıda cefayıda bilir. Ama onlardan terslik yada ihanet gördüğünde buna aldırmaz. Çünkü onlara gerçekten gönlünü bağlamamıştır. Onları anlar ve yavaşça sahneden çekilir. Yada kendince bir tarzı olur ama temel duygusu değişmez.

Hacinin bahsettiği mutlu olma hali budizmde değil inançta vardır. Ama tabii her inananda değil az kişide görülür. Budizm insana ancak yukarıda anlattığım kadarını verebilir. Mutlu olmak yada olmamak kişiye kalmıştır. Peki inançta var olan mutlu olma hali nedir? İşte o aşktır. Tevhidi bilen ve Tanrıyı hisseden kişi aşıktır. Her neye baksa güzel görür. Bu hali kaldıramayıp meczuplaşmış insanlar olmuştur. Çünkü aşk ağırdır herkes kaldıramaz. O kapı gönülde bir açıldı mı kişi ne olur belli olmaz. Ama bu hali normal hayatla örtüştürüp kaldırabilen kişi için elbette daimi mutluluktur. Acılar olsa bile hemde. Ne var ki hiç bir güzellik bedelsiz olmaz. Tevhidi görüp aşkın kapısı gönlünde açılmış olan kişi zaten bunu kolay bulmamıştır. Birde bunun sınavları vardır. İşte onlar pek bir zordur. Ama çekmek kaçınılmazdır ve çekilir.

Gelelim ateizmle ilgili yazdıklarıma. Benim bildiğim ateistler din ve ateizm hakkında konuşmaz. Onlar ölümle bilinçlerinin yok olacağını düşünür ve olabildiğince konformist bir anlayışla dünyalarını yaşarlar. Aslında ateist anlayışa uygun olanda budur. Buradaki ateistler ise başka. Buradaki ateistler sembolik bir ifadeyle koyu yeşildir. Adeta kirli yeşil. İslamla o kadar uğraşırlar ki adeta ibadettedirler. Bu tabii ters bir ibadettir. Ama yinede ibadettir. Uğraştıkça İslamı büyütürler. Yıkacağım derken onu yüceltirler. Aslında buna sinir olurlar ama bu gerçeğide fark ederler için için. Onlar bu dünyada görebileceğiniz en garip fakirlerdir. Tanrı onları nasıl takdir eder bilinmez. Çünkü buradaki ateistlerce dini nefretle sevmek ancak böyle olur herhalde. Eminim Tanrının gözünde onların yeri bir başkadır. Evrenin uslanmaz, yaramaz ve asi çocuklarıdır onlar. Bir şekilde seviliyor olduklarını düşünüyorum. Çünkü bunca gayret yerilesi değil.:)

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sokaktaki klasik müslümanla ateistin organik bağı çok güçlü olduğu içindirki.ateistlere ne dersen de hep aynı teraneden çalar giderler.Çünkü başka bakış açısı yakalıyamadığı için ateist olmuştur.Ateist kimdir ?

Gerçeği yanlış anlayan kesimin negatif kutbundaki kişi.Teist pozitif olan yan.Gerçek olan kutsal kitapların işaret etmeye çalıştığı orta yol.Aklı selim.Dinlerin baskıcı tutumundan ezberinden ne zaman çıkıp İbrahim gibi haksızlığın karşısında dimdik duracağız o zaman islam olacağız.İslam beş yıldızlı otele giden bir labirent yol değildir.

Onu bulan almaz alan anlamaz..Bilen söylemez söyleyen bilmez.Herkes bir fikri sabitle içindeki doğrunun adını koyup hayat çizgisini sürdürür.

tarihinde ezberbozan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ek olarak Budizm reenkarnasyon düşüncesini içerir. Dünyaya kalbi bağlı olan kişinin buraya tekrar tekrar gelmesinin mümkün olduğunu söyler. Dünyaya tekrar tekrar gelmemek yani döngüyü kırmak gerektiğini söyler. Bu gereksiz acılardan kurtulmanın yoludur. Aslında amaç bilincini güçlendirmek gibide duruyor bence. Budizme göre döngüyü kırmayı başarmış insanların öte alemde bir yeri vardır ve orada yaşarlar. Dünyaya istemezlerse dönüp gelmezler. Budist kişi burada kalbini dünyadan kopardıktan sonra döngüden çıkmış olma ihtimali büyüktür. Amaç döngüden çıkmaktır. Döngüye istediğin zaman katılmak istemezsen katılmamaktır. Yani kontrolü ele almaktır. Bu Budizmin iddiası. Tabii doğru olup olmadığı bilinmez. Ancak yukarıdaki mesajımda Budizmle ilgili yazdıklarım bence hiç fena bir uygulama değildir. Hatta dinlerde bu başka şekillerde anlatılır ve istenen bir haldir. Yapabilen için bir kazançtır. Mesela İslamdada mala, paraya, evlada, eşe, dosta ve akrabaya bağlanmamak vardır. Allah verdi Allah aldı denilir. Arkalarından fazla ah edilmez anlayışı vardır. Allah almasa bile onlarla yaşarken gerçekten onlara bağlanmamak vardır. Gönül ve her türlü rızkın kaynağı Allaha bağlanır. Malın, paranın, evladın, eşin, dostların ve akrabaların haklarını vermek ve gereklerini yaşamak ama onlara tapmamak esastır. Dinler ve inançlar bir şekilde birbiriyle örtüşür. Bazı farklılıkları olsa bile bu böyledir. Sapkın olanlar başka elbette.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ateizm ve islam ehemmiyetsizliği arasındaki organik bağ..

Sevgili Hacı,

"İslam ve Ehemmiyetsizlik" başlığı altındaki yazınızla, müslümanları, ehemmiyetsiz konulara gerektiğinden fazla ehemmiyet verdikleri için, haklı gerekçelerle eleştiriyorsunuz. Eleştirinin bir amacı, eleştirdiğiniz tutum ve davranışları, olması gerekene ya da beklenene doğru yöneltmek ise; ve eleştirenden beklenen de, olması gerekenin ya da beklenin ne olduğunu ortaya koyabilmek bilgi ve yetisine sahip olabilmek ise; bugün islamı eleştiren ateizimin, islamdan daha farklı bir tutum sergiliyor olmasını beklerim. Ancak, islamı eleştirirken, ateizimin takındığı tutum da, eleştirdiği tutumdan farklı bir merkezde değildir. Ateizimin, Allah 'ı ve dinleri kabul etmeme gerekçelerini, peygamberin özel yaşamı, tarikat adetleri, şeyh sözleri, akla ve islam temeline aykırı düşünmeyi iş edinen sözde müslüman tavır ve davranışları gibi "islam dininin temelinde" hayati önem arzetmeyen konularla açıklama çabası, aslında ateizimin, bazı islamcıların ehemmiyet verdiği ehemmiyetsizliklere ehemmiyet vererek, bu ehemmiyetsizliklerle organik bağ kurduğuna işaret eder. Şimdi sizin ehemmiyetsiz kabul ettiğiniz ve pek tabi haklı olduğunuz, birçok İslami tutum ve davranış, ateizimin varolabilmesi için ehemmiyet taşımaktadır. Bugünkü ateizim, ahengi bozuk, çok sesli islam mozağinin içinde çalan akoru bozuk bir enstrümandır çünkü. Düzen içinde bir ehemmiyeti yoktur. Ateizimin tüm ehemmiyeti, İslamın ehemmiyetsiz konularından ibarettir.

Dolayısıyla İslamı eleştiren ateist bir söylemin "İslam ve Ehemmiyetsizlik" başlığını oluştururken, ateizim ve İslam ehemmiyetsizliği arasında ki organik bağa da gerektiği ehemmiyeti vermesini öneriyorum.

Sevgi ve saygıyla elbette...

AYŞE

Hacının niki ile yazan bu ayşe kim yahu? Hatlarmı karıştı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada benim vurgulamak istediğim Budizmin ne olduğu değildir. Konuyu dağıtarak saptırmayalım.

Benim üzerinde durduğum ve vurgulamak istediğim konu tek bir değerin değer olmadığıdır.

Bize uzun uzun budizm masalı anlatmanıza hiç gerek yok. Konu o değil çünkü.

Tartışmayı mecrasından saptırmayalım.

Bazı konulara önem verdikçe onları saptırırsınız. Aslında ben önem verilen her konunun üzerine çok düşülürse önemini yitirdiğini de ileri sürebilirim.

Yalnız dinlerin değil, görünüşe göre bir erdem gibi duran her yaklaşım aslında tek başına önem kazandıkça gerçek öneminden uzaklaşır ve bir yerde zararlı olmaya başlar.

Sizin kendinize göre bir ateizm ve ateist anlayışınız var. Onları bir tornadan çıkmış robotlar gibi değerlendirme eğilimindesiniz.

Bundan vazgeçin. Teistler birbirlerine benzerler. Çünkü benzemek zorundadırlar. Aynı ilkeleri savunan ve aynı dogmalara inanan insanlar benzer düşüncelere sahiptirler. Onların sorunlara olan çözümü de benzer olacaktır.

Ölünce bilincin yok olmayacağına ancak idiotlar inanır.

Kaldı ki inanmamakla, kendini aldatmış olmaktan başka elde edilecek hiç bir şey yoktur.

Anladığım kadarıyla görünüşe göre siz kendisini kandırmanın bir erdem olduğuna inanan ender yolunu şaşırmışlardansınız.

Diğerlerinden farklı olmaya da özellikle itina gösteriyor gibisiniz.

Kendinizi hem Müslüman'lardan, hem de ateistlerden soyutlamaya çalışıyorsunuz.

İki tarafı da eleştirdiğinize göre, benim başka türlü düşünmem mümkün değil.

Ama bana öyle geliyor ki siz ateistleri karşınıza almaktan daha büyük bir zevk alıyorsunuz.

Bu arada belki bazı ateistler tarafından cesaretlendiriliyor bile olabilirsiniz.

Ama yanıldığınız nokta onların tek bir örnek oluşturmadığı gerçeğidir.

Ateizmin tek başına bir değeri yoktur.

Siz Türk ateizmini tek başına değerlendirmeye çalışıyorsunuz.

Ateizmin tek başına bir değeri yoktur.

Ateizmin bir değer kazanabilmesi için, teizmi karşısına alması gerekmektedir.

Ancak o zaman her ikisinin anlamı ve önemi daha belirli olacaktır.

Ateizm tarafından eleştirilen İslam'a birşeyler olacak ve kendini savunmaya başlayacaktır.

İşte sizin gördüğünüz İslam'daki kıpırdanış odur.

Siz manzaranın yalnız bir ucunu görüyor, büyük manzarayı farkedemiyorsunuz.

İslam'ın büyüyor gibi görünmesinin nedeni, ateizm tarafından saldırıya uğramasıdır.

Aslında bu İslam büyümemekte, küçülmektedir.

Kendisini savunmaya zorlanmayan İslam zaten çok büyük olan İslam'dır.

Kendisini savunmaya başlayan İslam ise açıkça küçülen ve değer ve öneminden kaybeden İslam olacaktır.

Bunu başaran ateizmdir.

Her ikisinin de karşılıklı ve göreli önemi sizin gözünüzden kaçmaktadır.

Ateist-teist ilişkilerinde ateizm büyümekte, teizm ise küçülmektedir.

Genel eğilim bu yöndedir.

Bunu göremiyor musunuz?

O kadar açık ve net ki.. Hayret!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanılıyorsun hacı .İslamın bu günkü halinin sorumlusu öncelikle ehemmiyetin nereye verildiği ile ilgilidir.

Ehemmiyet bireye verilmiş islam sanki toplumsallıktan uzak bir münzevi hayatı yaşayarak gerçek müslüman olunurmuş gibi gösterilmiştir.İslam gerçekten yanlış anlatılmış bir din .Çünkü tek kaynak olan kuran 1400 yıldır muhatabından ayrı bir tozlanama sürecinden geçti.

On yıllık bir süredir türkiyede kuranı okuyup kendi yorumunu yapabilme cesareti gösteriliyor.Çok yeni daha.

Kuran insanı din yolunda ,insan olma yolunda kuşlar kadar özgür bırakıyor.Sadece vahyin yere, göğe, arıya ,isaya, havariye indirildiğini gören bir insan bile bunu anlar.Hiç bir insana ihtiyaç duymadan kendi vicdanıyla başbaşa kalır.

Sanırım bunu insanların görmesinden çekinen din adamları okumayın anlamazsınız.Biz okuduk tefsir ettik onu okumalısınız demişlerdir..

Artık bu böle değil hacı abi.

Biz kitabı okyunca sizin ikinci iletinizde insanlara verilen zararın kuran kaynaklı olmadığını görüyoruz.

Bunu göremeyecek kadar bağnazsanız ..Yazdığınız yazıyı sanırım farklı gözlerle okuyoruz..

İslam hakkındaki bütün yorumlar hadis kaynaklı rivayet kaynaklı uygulamalardır..

Ölünce bilincin yok olması konusuna gelince..Eğer ilk bilinç olmuşşa ikincisinin de olması hayal falan değil.Tam tersi beklenen en mantıklı olaydır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence yukarda yayınladığım Ayşe'ye ait ileti, çok önemli bir konuya değinmektedir. Kısaca o konunun ne olduğunu vurgulamak istiyorum.

Ayşe İslam'ın ehemmiyetsizliğe ehemmiyet verdiğini kabul ediyor. Bunu her aklı başında Müslüman'ın kabul etmesi kimseye sürpriz gelmemeli.

Ama Ayşe ayrıca bu konuda ateistleri de suçluyor ve diyor ki...

Ateizimin, Allah 'ı ve dinleri kabul etmeme gerekçelerini, peygamberin özel yaşamı, tarikat adetleri, şeyh sözleri, akla ve islam temeline aykırı düşünmeyi iş edinen sözde müslüman tavır ve davranışları gibi "islam dininin temelinde" hayati önem arzetmeyen konularla açıklama çabası, aslında ateizimin, bazı islamcıların ehemmiyet verdiği ehemmiyetsizliklere ehemmiyet vererek, bu ehemmiyetsizliklerle organik bağ kurduğuna işaret eder.

Bu uzun cümle açıkça ateistlerin de bir takım ehemmiyetsizliklerle iştigal ederek İslam'ı eleştirdiklerini dile getiriyor ve onları da İslamcıların ehemmmiyet verdikleri ehemmiyetsizliklere ehemmiyet vermekle suçluyor.

Ateistlerin bu doğru çıkarsamaların altından kalkması biraz zor arkadaşlar.

Gerçekten bu forumda yazan ateistlerin önemli bir kısmı için, İslam'ın önemsiz olarak nitelendirilebilecek yönlerini önemseyerek eleştiriyorlar diyebiliriz.

Ayşe'nin bu ifadesi bir Müslüman'ın bakış açısını yansıtıyor.

Ama aynı ifadeyi bir ateistin bakış açısından da değerlendirmek mümkün.

İslam'ı eleştiren ateistler İslam'la ilgili bazı ehemmiyetsiz gözlemlere gereğinden fazla önem vererek, ayrıntılarda kayboluyor olabilirler.

Örneğin İslam yerine Müslüman'ların hedef alınması ve aşağılanması çok yanlış bir stratejidir.

Aynı şekilde, belki de yaşamamış olan Muhammed'i hedef alan saldırılar için gereksiz ve ehemmiyetsiz eleştiriler diyebiliriz.

İslam'ın özünü ve temel ilkelerini eleştirmek, bazı sapkın ve İslam'ın temel ilkeleri ile bağdaşmayan tarikat ilkelerini eleştirmekten çok daha önemlidir.

Tarikatların ilkeleri İslam'ın özünden ve temel ilkelerinden çok daha sapkın olabilir. Onları eleştirmek, aslında eleştirileri İslam'dan uzaklaştırmak anlamına bile gelebilir. Bu da ayrıntılarda kaybolmak ve ehemmiyetsizliklere ehemmiyet vermekle özdeştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Din aslında kendi başına kötü birşey değildir.

Kötü olan İslam gibi bir dindir.

Din akılcılıktan sapışın, bilimden idealizme kayışın adıdır... Bu bağlamda da içine ne koyarsanız kaldırır; işte tam da bu durum, dini çok tehlikeli bir hale getirir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...