Jump to content

EVRİMİN DENEYSEL KANITI


Recommended Posts

Evrim laboratuvarda yapılan uzun soluklu bir deneyle bir kez daha kanıtlanmıştır. Elemterefiş kem gözlere şiş.

Lenski?nin 1988?de tek bir bakteri popülasyonuyla başlattığı çalışmanın

(20 yıl ve 30.000 bakteri kuşağı) sonucu, E. coli bakterilerinin daha

önceden taşımadıkları bir özelliği, sitrat molekülünü kullanma

yeteneğini, kazandığını gösteriyor. Tek bir bakteri kolonisiyle başlatılan

deney aslında çok basit bir şekilde kurulmuş. Tek bir koloniden elde

edilen 12 bakteri hattı her gün glikozla beslenerek yirmi yıl ve on

binlerce kuşak boyunca yaşatılmış. Evrime ilişkin bildiklerimize

dayanarak bu yirmi yıllık süreç içinde bakterilerin birçok mutasyon

geçirmesini ve doğal seçilimin işleyerek bu mutasyonlar sonucunda

bulundukları deney ortamına daha iyi uyarlanan bakterilerin seçilmesini

bekleriz. Araştırmacılar da bu beklentiyle deneyi başlattıkları ilk

koloniden itibaren her beş yüz bakteri kuşağında bir bakteri örneğini

dondurarak bunlardan bir çeşit dondurulmuş fosil kaydı oluşturmuş.

Bunun jeolojik fosil kayıtlarından çok önemli bir farkı var: Dondurulmuş

bakteriler çözülüp, yeniden canlandırılarak atalar ile torunların

özelliklerinin karşılaştırılmasını olanaklı kılıyor. Ekip deney boyunca

evrimsel sürece ilişkin birçok gözlemde bulunma fırsatı yakalamış.

Örneğin günümüz bakterileri ilk atalarından ortalama %75 daha hızlı

ürüyormuş. Bunun yanında sürekli beslendikleri glikozu daha verimli

kullanırken bazı başka şeker türlerini kullanmada artık ataları kadar iyi

değillermiş. Araştırmacılar süreç boyunca evrim geçiren bazı genleri

belirlemeyi de başarmış. Deneyin yürütüldüğü on iki bakteri hattının

tümünde birden değişen genler olmuş; ancak bunların her birinde

genin değişen bölgesi ötekilerden farklıymış.

Lenski?nin ekibi 33.127?nci kuşaktan sonra kolonilerden birinde bir gariplik

olduğunu fark etmiş. Bu koloni, sitrat molekülünü kullanabilme yeteneği

kazanmış. Birçok bakteri bu organik bileşiği kullanabilir, ancak sitratı

hücre zarından içeri alamayan E.coli bu molekülden yararlanamaz. Ekip,

bu beklenmedik değişimin nasıl ortaya çıktığını anlamak için

dondurulmuş bakteri stoklarına geri dönmüş. Yirmi yıllık kaydın farklı

zamanlarından canlandırılan örnekler incelenmiş. Sonunda sitrat

kullanabilen bakterilerin ilk kez 31.500?üncü kuşakta ortaya çıktığı

belirlenmiş. O anda popülasyonun yalnızca binde beşini oluşturan

bakterilerin popülasyon içindeki oranları sonraki bin kuşakta %19?a

kadar çıkmış ve bunlar 33.000?inci kuşakta bir anda ortadan kaybolmuş.

Ne var ki 120 kuşak kadar sonra yeniden ortaya çıkıp bu kez

popülasyona egemen olmuşlar. Sitratçı bakterilerin popülasyon

içindeki varlıklarının çizdiği bu inişli çıkışlı eğri, sitrat kullanma

yeteneğinin tek bir mutasyonla değil, birden çok mutasyonla oluştuğunu

düşündürüyor. Lenski, bu değişimin yeniden gelişip gelişmeyeceğini

görmek için deneyi farklı kuşaklar üzerinden yeniden başlatmış. İlk

15.000 kuşaktan hiç biri sitrat kullanma yeteneği geliştirememiş.

Bundan sonraki kuşakların öncekilere göre sitrat kullanma yeteneğini

geliştirmeye çok daha yatkın oldukları görülmüş. Bu, 20.000?inci kuşak

dolayında gerçekleşen çok nadir bir mutasyonun sitrat kullanma

yeteneğinin gelişmesine ön ayak olduğunu gösteriyor. Ancak sitrat

kullanma yeteneğinin kazanılması için bunun ardından gelen bir dizi başka

mutasyon daha gerekli. Lenski?nin çıkardığı sonuç şöyle: Önemli evrimsel

gelişmeler, organizmaların geçmişte yaşadığı rastlantısal değişimlere sıkıca

bağlıdır. Ekibin çok zor olduğunu kabul ettiği şimdiki amacı da tam

olarak hangi mutasyonun bu değişime yol açtığını saptamak. Kaynak: Bilim-Teknik http://www.biltek.tubitak.gov.tr/haberler/...oji/s-489-8.pdf

Şimdi bazı aklı evveller çıkıp şöyle diyebilir; "ya aslında o bakterilerde o özellik önceden varmış, ama eskiden kullanamıyorlarmış, çünkü gerek yokmuş; ama sonradan kullanmaya başlamışlar". Evet, 31.500 kuşak sonra akıllarına gelmiş dimi? Bakteriler harıl harıl bir çare ararken, içlerinden bir tanesi eski defterleri karıştırırken birden aklına dank etmiş, Evreka! demiş...

Bırakın bu ayakları diyorum şimdiden...

tarihinde keyserSoze tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 91
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Lenski?nin ekibi 33.127?nci kuşaktan sonra kolonilerden birinde bir gariplik

olduğunu fark etmiş. Bu koloni, sitrat molekülünü kullanabilme yeteneği

kazanmış. Birçok bakteri bu organik bileşiği kullanabilir, ancak sitratı

hücre zarından içeri alamayan E.coli bu molekülden yararlanamaz. Ekip,

bu beklenmedik değişimin nasıl ortaya çıktığını anlamak için

dondurulmuş bakteri stoklarına geri dönmüş. Yirmi yıllık kaydın farklı

zamanlarından canlandırılan örnekler incelenmiş. Sonunda sitrat

kullanabilen bakterilerin ilk kez 31.500?üncü kuşakta ortaya çıktığı

belirlenmiş. O anda popülasyonun yalnızca binde beşini oluşturan

bakterilerin popülasyon içindeki oranları sonraki bin kuşakta %19?a

kadar çıkmış ve bunlar 33.000?inci kuşakta bir anda ortadan kaybolmuş.

Ne var ki 120 kuşak kadar sonra yeniden ortaya çıkıp bu kez

popülasyona egemen olmuşlar. Sitratçı bakterilerin popülasyon

içindeki varlıklarının çizdiği bu inişli çıkışlı eğri, sitrat kullanma

yeteneğinin tek bir mutasyonla değil, birden çok mutasyonla oluştuğunu

düşündürüyor. Lenski, bu değişimin yeniden gelişip gelişmeyeceğini

görmek için deneyi farklı kuşaklar üzerinden yeniden başlatmış. İlk

15.000 kuşaktan hiç biri sitrat kullanma yeteneği geliştirememiş.

Bundan sonraki kuşakların öncekilere göre sitrat kullanma yeteneğini

geliştirmeye çok daha yatkın oldukları görülmüş. Bu, 20.000?inci kuşak

dolayında gerçekleşen çok nadir bir mutasyonun sitrat kullanma

yeteneğinin gelişmesine ön ayak olduğunu gösteriyor. Ancak sitrat

kullanma yeteneğinin kazanılması için bunun ardından gelen bir dizi başka

mutasyon daha gerekli. Lenski?nin çıkardığı sonuç şöyle: Önemli evrimsel

gelişmeler, organizmaların geçmişte yaşadığı rastlantısal değişimlere sıkıca

bağlıdır.

KARALADIĞIM YER İLGİNÇ GELDİ.ANİBAL KIZMASIN SAKIN.SIÇRAMALI BİR GEÇİŞMİDİR YOKSA GEEN CEHALETİMİ Mİ SERGİLİYORUM :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunun sıçrama ile ne alakası var.

Bu durumda her yeni mutasyonu bir sıçrama olarak kabul etmek gerekiyor.

Eğer bu mutasyon dramatik bir değişikliğe neden oluyor ve o değişiklik yeni nesillerde devam ediyorsa sıçrama olarak kabul edilebilir.

Yalnız burada bir sorun var.

Sıçrama kabul edilen bir mutasyon bile çoğu kere fosil kayıtlarına yansımaz.

Evrimsel bir sürecin fosil kayıtlarına geçebilmesi için genel bir kural olarak kemikleri tutması gerekmektedir.

Çünkü çoğu kere yalnız kemikler fosilleşirler.

Yumuşak dokular ender olarak fosilleşirler.

Yani sorun sanıldığı kadar basit değil.

Sıçramalı evrim kabul edilen bir evrim modeli. Çünkü alternatifi yok.

Ama her mutasyonu bir sıçrama kabul etmek de doğru değil. Çünkü her mutasyonun etkisi çok sınırlı ve rahatlıkla gözden kaçabilir.

Ayrıca tek bir mutasyonun neden olduğu değişiklik sıçrama olarak değerlendirilmemelidir.

Çünkü mutasyondan önceki ve sonraki durumun arası yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
O deneyle ortaya çıkan sonuçların sebebinin insan olması seni hiçmi düşünmeye itmez?

insanlar neye sebep olmuş, anlamadım? sadece gözlemlemişler; baskı ve zorlamayla bakterilere emir vererek onlara "ya evrimleşirsiniz ya da bizden değilsiniz" mi dediler yoksa? eğer öyle olsaydı neden 20 yıl ve 30.000 kuşak boyunca sabırla beklediler acaba ne olacak diye?? doğanın kuralları işlemiştir bu deneyde, ve insanların yaptığı tek şey bu işleyişi gözlemlemek...

kaldı ki insanların zorlamasıyla olduğunu farz edelim, bakretilere alışkın olmadıkları bir besin verilmiş diyelim; ama doğrudan hiçbir genetik müdahale yok; sadece önlerine birşey konuyor ve ne olacak diye bekliyorlar; peki bakteriler evrimleşmişler mi sonuçta? EVET, o halde mesele kapanmıştır... ne kadar zor geliyor değil mi kabul etmek...

Link to post
Sitelerde Paylaş

keyserSoze nin bahsettiği türde bir evrim olmadığını kim söylüyor ki? Evrimle ilgili esas problem türleşme kayıtlarındadır. Ayrıca mutasyonların nasıl yayıldığı ve kalıcı olduğuda açıklanmaya muhtaçtır. Hele mutasyonsuz evrim kolay kolay açıklanacak bir olgu değildir. Evrimin daha çözülmesi gereken çok sorunu var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ayrıca mutasyonların nasıl yayıldığı ve kalıcı olduğuda açıklanmaya muhtaçtır.

bkz. Üreme

Hele mutasyonsuz evrim kolay kolay açıklanacak bir olgu değildir.

Bkz. Genetik Havuz ve Melezlenme.

Evrimin daha çözülmesi gereken çok sorunu var.

Evrimin sorunu yok. Senin sorunun var. Bilmemenin verdiği sarhoş edici etkisini, bilmek için duyduğun arzuya tercih etmişsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> KARALADIĞIM YER İLGİNÇ GELDİ.ANİBAL KIZMASIN SAKIN.SIÇRAMALI BİR GEÇİŞMİDİR YOKSA GEEN CEHALETİMİ Mİ SERGİLİYORUM

Tam tersine hep söylediğimiz şeyi gösteriyor..

Bir popülasyonda olası tüm mutasyonlar makul bir zaman dilimi içinde ortaya çıkar. Bu nesiller bağlamında düşünüldüğü zaman, sabit koşullarda olası tüm mutasyonların varlığı olarak özetlenir. Bu mutasyonlar doğal seleksiyon tarafından seçilerek ortamdaki dağılımı belirlenir. Doğal seleksiyon koşullarının değişimi, bu dağılımı değiştirir ve evrimin adaptasyon süreci gerçekleşir. Bu adpatasyonlar birikerek evrim süreci ilerler.

Görüldüğü gibi, bu mutasyon bir kere ortaya çıkmış. Velakin, doğal seleksiyon onu elemiş. Ama bir müddet sonra tekrar ortaya çıkmış. Bu kez değişen doğal seleksiyon onun baskın hale gelmesine sebep olmuş..

Bu, 20.000?inci kuşak dolayında gerçekleşen çok nadir bir mutasyonun sitrat kullanma yeteneğinin gelişmesine ön ayak olduğunu gösteriyor. Ancak sitrat kullanma yeteneğinin kazanılması için bunun ardından gelen bir dizi başka mutasyon daha gerekli.

İşte söylediğimiz şeyde bu aslında.. İnsanlar tedrici evrim, gradient evrim vs. denince, hop diye kanat çıkarıveren solucan filan gibi bir şey anlıyorlar. Oysa, başak alakasız, rasgele sebeplerden gelişen adaptasyonlar, geçen zaman boyunca başka alakasız şeylere ulaşmayı sağlıyor. Solucanın toprağı daha iyi kazabilen minnacık çıkıntıları oluyor. Bu çıkıntılar bira uzayanı, dalgada tutunmaya yol açıyor. Biraz uzayınca, çıknıtının ucunu düzleştiren bir mutasyona gün doğuyor.. Kısaca, her yeni avantaj sağlayan adaptasyon ,yeni seçenekleri doğal seleksiyona karşı bir argüman olarak ortaya koyuyor. İşte bu tedrici evrim denen şey.

Link to post
Sitelerde Paylaş
bkz. Üreme

Bkz. Genetik Havuz ve Melezlenme.

Evrimin sorunu yok. Senin sorunun var. Bilmemenin verdiği sarhoş edici etkisini, bilmek için duyduğun arzuya tercih etmişsin.

Ben bu forumda aylar önce dediydim zaten. Evrim anne karnında var diye. Üreme ve genetik havuz ile melezlenmeye bakacakmışız. Eeee o ne? Bütün bunlar döllenme ile embriyoda olan şeyler. Bilgisine ne kadar sahip olursan ol evrimi açıklıyor mu şimdi yani?

Millet tutturmuş bana oku oku oku o zaman anlarsın diye. Okumuş etmiş profların işi ne? Anlasınlar o zaman. Anladıklarınıda bir zahmet anlaşılır bir şekilde özetleyiversinler. Geri zekalı değiliz anlarız. Ama nerede hani? Bir ton bilimsel açıklama var. Okuyorsun okuyorsun nihai bir sonuç yok ortada. Evrim nedir? Birisi adam gibi bir tanımını yapsaya. İşi bir tür canlıdan başka tür bir canlı doğmuşa kadar getirdiniz. Oldu, halamın bıyıkları olsa amcam olurdu o zaman. Karşıt bilgi getir diyorsunuz birde. Ona ne gerek. Siz evrimi ikna edici bir şekilde anlatın o yeter. Ama sizi ikna eden beni ikna etmiyor. Evrim var. Ancak türleşmeyi açıklayacak düzeyde değil eldeki bilgi. Bana o kısmını anlatın ve kanıtlayın. Yararlı mutasyon neymiş onu anlatın. Nasıl birşeymiş bu yararlı mutasyon? Nasıl oluyormuşta oluyormuş? Nasıl genetik değişikliğe kadar işi götürüyormuş? Türün içinde nasıl yaygınlaşıyormuş? Doğal seleksiyon dediğiniz şey bunca farklı türün oluşmasını nasıl sağlıyormuş? Doğal seleksiyon tür farklılıklarını açıklayacak birşey değil ki. Ne alaka? Filumlarla evrimleşme anlatmaya kalkıyorsunuz. Filum şeklinde yaşamış canlılar mı var? Komik resmen ya. Olacak iş mi?

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Evrim nedir? Birisi adam gibi bir tanımını yapsaya. İşi bir tür canlıdan başka tür bir canlı doğmuşa kadar getirdiniz.

Yaptık zaten.. O söylediğin gibi bir canlıdan başka bir türün doğamayacağını vs. de anlattık defaten..

>>> Ancak türleşmeyi açıklayacak düzeyde değil eldeki bilgi.

Tam tersine gayet güzel izah ediyor eldeki bilgi türleşmeyi..

>>> Yararlı mutasyon neymiş onu anlatın. Nasıl birşeymiş bu yararlı mutasyon?

Böyle bir ayrım olmadığını, mutasyon ile -temelde- evrimin işinin olmadığını, bu yüzden de evrimsel bağlamda yararlı veya zararlı diye bir mutasyon olmadığını da söyledik.. Bir bak ana ve babana.. Onlara benzemeyen her şeyin, bir mutasyon temelde.. İşte hepsi bu.. Eğer bu farkların bir avantaj sağlarsa, ilerler gider, işte evrimde bu sadece..

>>> Doğal seleksiyon tür farklılıklarını açıklayacak birşey değil ki. Ne alaka?

Evet aynen, ne alaka? Canlılar olmadan, doğal seleksiyon türleşmeyi açıklayamaz. Önce canlıları anlaman lazım.. Ki ondan sonra doğal seleksiyonun onları nasıl türleştirdiğini anlayasın..

Sen, canlıları anlamadan yada unutarak doğal seleksiyonu anlamaya, doğal seleksiyonu unutarak veya anlamadan canlıları anlamaya çalışıyorsun. İşte bu yüzden de aslında çok basit ve açık seçik olan evrimi anlayamıyorsun..

Link to post
Sitelerde Paylaş
keyserSoze nin bahsettiği türde bir evrim olmadığını kim söylüyor ki? Evrimle ilgili esas problem türleşme kayıtlarındadır.

evrimle ilgili sorunların olması ayrı şey, evrim var mıdır demek ayrı şey; türleşmeyle ilgili bilinmeyen şeylerin olması evrimin olmadığını mı gösterir?? kafanızı bir netleştirin önce; "evrimin olmadığını kim söylüyor ki" dedikten sonra, hani evrimin kanıtı nasıl olmuş anlatın hele demek ne anlama geliyor bir anlatın hele.. ağzınızdan çıkanı kulağınız duymuyor sizin.. common descent'i kabul edip de evrim yoktur demek kadar saçma birşey bu..

bakteriler evrimleşmiş mi? mesele nedir peki? evrim var mıdır demek yerine nasıl olmuştur diye düşünüp araştırmak gerekir artık.. bugün biyoloji bilimi evrim var mıdır yok mudur diye tartışmıyor, nasıl olmuş, mekanizmaları neler diye tartışıyor, araştırıyor...

dünya var mıdır demek yerine, dünya nasıl varolmuştur bugüne nasıl gelmiştir sorusuna odaklanmak gerekir; sizin yaptığınız şey, dünya var mıdır diye sormaya benziyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakteriler evrimleşiyor ve mesele bitti yani. Bu kadar basit sana göre. E ondan fazlasıda var. Ama yine basit değil. Evrim teorisi açıklayamadığı boşlukları ve cevaplayamadığı soruları ile ortadadır. Bugüne kadar yapamadığını bundan sonrada başaracak değildir. Gelinebilecek ileri noktaya gelinmiştir zaten. Evrimin tümüyle kanıtlı bir gerçek olduğuna inanmak isteyenler inanacaktır. Ama boşlukları ve cevaplanamayan soruları görenler ise onu sadece bir açıklama olarak görecektir. Kısmi bir gerçek olduğunu düşünecektir. Evrim bana göre kısmi bir gerçektir. Dünyadaki tüm canlılığı açıklaması mümkün değildir. Olayın mutlaka başka bir boyutu var. Bu tabii ki bana göre Tanrının yaratmasıdır. Hiç bir maddi faktör canlının evrimleşmesi için yeterli değildir. Bu ancak ve ancak yaratma ile olacak iştir. Tür içi evrimleşmede bile, çevreye uyum sağlayan canlıların nasıl o uyumu sağlayıp diğerlerine göre farklılaştıkları sadece maddi sebeplerle açıklanamaz. Çünkü değişim canlıda olmaktadır. Canlının canlı olma durumu bile açıklanamazken değişimi hiç açıklanamaz. Hem evrime hem yaratılışa inanmayı anlarım. Bu yaratmanın içinde evriminde olduğunu anlamaktır. Ama evrim teorisinin tümünü içermez elbette. Ne varki hem Tanrıya inanıp hemde sırf madde ile açıklama yapma çabasını anlamam. Bu Tanrıya inanan bir ateist olmak gibi mümkün olamayacak bir durum. Bir insanın bir ayağı bir kayıkta diğeri öbür kayıkta yol alması mümkün değildir. Birisini seçmek zorunda. Ama öyle ilginç insanlar var ki bunu başarıyor yada başardığını sanıyor.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında sizin sorununuz türleşme ya da mutasyonlar falan değil; bugüne kadar inandığınız şeyi terketmek size çok zor geldiğinden sağa sola sapıyor, çırpınıyorsunuz; yarın bu konuları da kabul etseniz, bu sefer başka şeylere bel bağlarsınız; evrimin olduğunu kabul etseniz bile "peki neden evrim var, neden başka birşey olmamış da evrim olmuş" diye sormaya başlarsınız eminim... yani amacınız evrim var mıdır yok mudur nasıl olmuştur diye sorgulamak değil, alışkanlık haline gelen inançlarınızı yaşatmak için bir umut arıyorsunuz siz; ama tuttuğunuz umut bağladığınız her dal kırılıyor zamanla...

amacınız üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek...

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Evrimle ilgili esas problem türleşme kayıtlarındadır.

Böyle bir problem yok bağlantı..

Türleşme denen olguya sebep olabilecek birden çok mekanizma söz konusu. Bunların kimisi mümkün iken, kimisi imkansız görünüyor. Yaratılışçılar, nedense mümkün görünen ve kabul gören izahı değil, sansasyonel olan ve kabul edilmeyen olanı filan alır, ahanda bu derler ve sanki evrim bunu izah etmiyormuş gibi gösterirler.

Bir diğer yaptıkları şey ise, evrim teorisinin bir takım açıklamalarını yok saymaktan ibarettir. Bunları söylemez, göstermezler ve amanda evrim bunu izah edemiyor diye gevelerler dururlar. Bazen bunu, evrimin olmaz dediği şey için sanki evrim öyle olacağını söylüyormuş gibi göstererek yaparlar.

Bu hususta asıl güç olan mesele, olası evrimsel süreçlerin hangisinin gerçekleştiğini kesin olarak bilmeye yetecek kadar bulgu mevcut olmaması. İlk canlının olduğu günden bugüne, her bir milyon yıl için 1 cm kalınlıkta bir tabaka olsa, bu tabakada da o dönemin canlılarının eksiksiz fosilleri olsa.. Bu bölgenin kalınlığı 3,800 cm. olur, bu 38 metrenin fosil kazısı yöntemi, yani fırça ile filan kazılarak çıkarılması bile en az 300 yıl sürer..

Böyle bir maalesef yok.. Olsaydı budur derdik. Ama olmadığı için, bu kesin bir şey değil..

Sen bir hakim olsan.. Bir gemide bir cinayet işlense.. Gemiyi SGK çevirse, önüne 12 tayfayı, kaptanı çarkçıyı ve ahçıyı dizseler.. Hangisinin katil olduğuna dair hiç bir delil bulamasan... Bu durumda, maktülü denize işediğine kızan deniz tanrısı poseidon'un öldürdüğünü mü düşünürsün?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Aslında sizin sorununuz türleşme ya da mutasyonlar falan değil; bugüne kadar inandığınız şeyi terketmek size çok zor geldiğinden sağa sola sapıyor, çırpınıyorsunuz; yarın bu konuları da kabul etseniz, bu sefer başka şeylere bel bağlarsınız; evrimin olduğunu kabul etseniz bile "peki neden evrim var, neden başka birşey olmamış da evrim olmuş" diye sormaya başlarsınız eminim... yani amacınız evrim var mıdır yok mudur nasıl olmuştur diye sorgulamak değil, alışkanlık haline gelen inançlarınızı yaşatmak için bir umut arıyorsunuz siz; ama tuttuğunuz umut bağladığınız her dal kırılıyor zamanla...

amacınız üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek...

Amacım gerçeği bilmek. Bilimin tüm soruları cevaplamasının mümkün olmadığını anladım. Bunu hiç bir zaman yapamayacağını kavradım. Bunun için çok çalıştım. Normal hayatımın akışını kesintiye uğrattım. Bir yıldır zombi gibi yaşıyorum. Ama değdi. Kendim için çok önemli olan birşeyi anladım. Gerçek imanda saklı. Tanrıyı kabul ederek ancak işin içinden çıkabileceğimi anladım. Şimdi artık rahatım. Şimdi artık daha normal yaşayabilirim umarım.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bugüne kadar yapamadığını bundan sonrada başaracak değildir. Gelinebilecek ileri noktaya gelinmiştir zaten... Dünyadaki tüm canlılığı açıklaması mümkün değildir. Hiç bir maddi faktör canlının evrimleşmesi için yeterli değildir.

bunu söylerken kendi yargınıza ne kadar da güveniyorsunuz ya? bu sonsuz güveni nereden alıyorsunuz? biyoloji biliminden almadığınız kesin... kıskandım sizi valla.. böyle bir mantıkla bilimin ilerlemesi mümkün müdür acaba? "Gelinebilecek ileri noktaya gelinmiştir zaten.." bak sen.. nereden biliyorsun?? biyoloji uzmanları bile bunu söylemiyor ve araştırmaya devam ediyorlar, hergün binlerce araştırma yapılıyor, yüzlerce yeni makale yayımlanıyor; size kalsa artık birşey yapmaya gerek yok, bilim tıkandı artık, oturup tevekkül edelim değil mi? sizin temel sorununuz bilimsel düşünceyle demek kii.. bilimsel mantık nasıl işliyor, prensipleri nelerdir, bunları anlamamakta ısrar ediyorsunuz...

"Hiç bir maddi faktör canlının evrimleşmesi için yeterli değildir. " bu ne güven, bu ne kibir, bu ne kendini beğenmişliktir yahu... bunu söyleyebilmeniz için bütün biyoloji bilimini aşan bir bilgiye sahip olmanız gerekir; biyologların bile bilmediği şeyleri biliyorsunuz galiba; inandığınız Tanrı mı söyletiyor size bunları???

bilim sizin mantığınızla hareket etse, biliminsanları herhangi bir noktada bilimi falan bırakıp herkes evine giderdi herhalde...

bilimsel düşünceyle sizin mantığınız arasındaki fark da bu zaten.. siz kafanızın basmadığı yerde bırakıp işi allaha havale ediyorsunuz.. bilim ise anlamadığı şeyleri anlamak için her gün daha fazla araştırmaya devam ediyor... bilimi ilerleten güç de budur zaten...

tarihinde keyserSoze tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

"""Bunun için çok çalıştım. Normal hayatımın akışını kesintiye uğrattım. Bir yıldır zombi gibi yaşıyorum."""

bilimin yüzyıllardır aradığı cevapları 1 yılda bulmaya çalışmışsınız siz.. bu kadar kolay değil mi?

ama irade meselesi tabii.. herkes kaldıramıyor, kimisi ömrünü bu yola harcıyor, bir grup bakteriyi 20 yıl boyunca sabırla gözlemliyor... kimisi de sizin gibi 1 yılda işin içinden çıkıyor... hangi olağanüstü yeteneğinizle bunu yapıyorsunuz?

evrim konusunda düşünmeye başlarken, zihninizin derinliklerinde zaten Tanrı vardı; 1 yıl gibi çok uzun bir süre araştırdıktan sonra, kendi zekanız bir yerde tıkanınca yine o hazır halde bulunan Tanrıya döndünüz hemen... elinizin altında hazır ve nazır bekleyen o Tanrıya... Danışıklı dövüş gibi birşey galiba...

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> Evrimle ilgili esas problem türleşme kayıtlarındadır.

Böyle bir problem yok bağlantı..

Türleşme denen olguya sebep olabilecek birden çok mekanizma söz konusu. Bunların kimisi mümkün iken, kimisi imkansız görünüyor. Yaratılışçılar, nedense mümkün görünen ve kabul gören izahı değil, sansasyonel olan ve kabul edilmeyen olanı filan alır, ahanda bu derler ve sanki evrim bunu izah etmiyormuş gibi gösterirler.

Bir diğer yaptıkları şey ise, evrim teorisinin bir takım açıklamalarını yok saymaktan ibarettir. Bunları söylemez, göstermezler ve amanda evrim bunu izah edemiyor diye gevelerler dururlar. Bazen bunu, evrimin olmaz dediği şey için sanki evrim öyle olacağını söylüyormuş gibi göstererek yaparlar.

Bu hususta asıl güç olan mesele, olası evrimsel süreçlerin hangisinin gerçekleştiğini kesin olarak bilmeye yetecek kadar bulgu mevcut olmaması. İlk canlının olduğu günden bugüne, her bir milyon yıl için 1 cm kalınlıkta bir tabaka olsa, bu tabakada da o dönemin canlılarının eksiksiz fosilleri olsa.. Bu bölgenin kalınlığı 3.800 cm. olur, bu 38 metrenin fosil kazısı yöntemi, yani fırça ile filan kazılarak çıkarılması bile en az 300 yıl sürer..

Böyle bir maalesef yok.. Olsaydı budur derdik. Ama olmadığı için, bu kesin bir şey değil..

Sen bir hakim olsan.. Bir gemide bir cinayet işlense.. Gemiyi SGK çevirse, önüne 12 tayfayı, kaptanı çarkçıyı ve ahçıyı dizseler.. Hangisinin katil olduğuna dair hiç bir delil bulamasan... Bu durumda, maktülü denize işediğine kızan deniz tanrısı poseidon'un öldürdüğünü mü düşünürsün?

Anibal ne yapabilirim? Bilimin yüzyıllar süren macerasını ölmeden bekleyemem herhalde. Üstelik ne bulurlarsa bulsunlar maddi faktörler bana canlılık ve evrimi açıklamak için yeterli gelmiyor. Sen bulurlar bulacaklar diyorsun ama dinazorların ve mamutların fosillerini buldularda gerisi neden yok? Bu soru size göre soru bile değil. Ama bana göre çok ciddi bir soru. Dinazorlar ya. 65 milyon yıl ya. Bunların fosilleri var. Daha ne katmanı kaldı? Daha aramadık neresi kaldı? Ben bilimin macerasından fazla birşey beklemiyorum.

Ayrıca senin şu çaban bana dokunuyor. Garip birisin. O kadar inanarak savunduğun evrimin açıklarını bilipte örtmek için delicesine çırpınır bir halin var. Ne diyeyim? Belki seninde kafan karışık.

bunu söylerken kendi yargınıza ne kadar da güveniyorsunuz ya? bu sonsuz güveni nereden alıyorsunuz? biyoloji biliminden almadığınız kesin... kıskandım sizi valla.. böyle bir mantıkla bilimin ilerlemesi mümkün müdür acaba? "Gelinebilecek ileri noktaya gelinmiştir zaten.." bak sen.. nereden biliyorsun?? biyoloji uzmanları bile bunu söylemiyor ve araştırmaya devam ediyorlar, hergün binlerce araştırma yapılıyor, yüzlerce yeni makale yayımlanıyor; size kalsa artık birşey yapmaya gerek yok, bilim tıkandı artık, oturup tevekkül edelim değil mi? sizin temel sorununuz bilimsel düşünceyle demek kii.. bilimsel mantık nasıl işliyor, prensipleri nelerdir, bunları anlamamakta ısrar ediyorsunuz...

"Hiç bir maddi faktör canlının evrimleşmesi için yeterli değildir. " bu ne güven, bu ne kibir, bu ne kendini beğenmişliktir yahu... bunu söyleyebilmeniz için bütün biyoloji bilimini aşan bir bilgiye sahip olmanız gerekir; biyologların bile bilmediği şeyleri biliyorsunuz galiba; inandığınız Tanrı mı söyletiyor size bunları???

bilim sizin mantığınızla hareket etse, biliminsanları herhangi bir noktada bilimi falan bırakıp herkes evine giderdi herhalde...

Bilim yoluna devam etsin hatta etmeli. Ona birşey diyen mi var? Ben size şaşıyorum esas. Bilim insanlarını okuyorum sizin kadar iddiacı değiller. Hatta çok sorgulayıcı ve şüpheciler. İşi oldu bittiye getirmek gibi bir dertleri yok. Ama siz öyle mi? Amanın aman sizden ya. İyi ki bilim insanları sizin gibi değil. Müslüman yobaz takımı yanınızda halt etsin. Elinizden gelse taşa tutacaksınız sizden farklı düşünenleri.

Keyser, ben araştırmacı değilim. Bilim insanıda değilim. Bundan sonrada olacak değilim. Ben bir bireyim. Amatörce araştırırım ve bunu kendim için yaparım. Elbette bir yıl gibi bir sürede bir karara varmam normal. Üstelik daha önceden gelen bir alt yapı var. Sadece bir yıl ile sınırlı değil. Son bir yıl yoğun olanı.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...