Jump to content

Din İnsanlık İçin Gerekli Bir Kurum mudur?


Recommended Posts

Ete ihtiyacınız olsa da olmada da, vejeteryan olsanız da olmasanız da, komşunuz olsa da olmasa da kurban kesmeniz vaciptir... Etini yemeyip gömseniz de yine de vaciptir... Kurban et yemek için kesilmez, yerdeki veya gökteki putlara kesilir... Çok ama çok eski bir putperest adetidir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 88
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

"Din, insanlık için gerekli bir kurum değildir" deyince nötr bir anlam çıkıyor aslında ortaya.

Yani "dinin bir yararı, bir katkısı yoktur ve o nedenle gerekli değildir" gibi..

Oysa dinlerin varlığı nötral bir durummuş gibi değerlendirilmez.

Dinler sadece gereksiz değil, zararlıdır da.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bugünkü dinler eskinin mitik, kozmogonik inanç formlarının zaman içinde sosyal, siyasal, iktisadi ve bilimsel gelişmelere bağlı olarak dönüştüğü sofistike inanç formlarının son halleridir. Dinlerin ilk ataları ''mit''lerdir. Dünyada hiçbir din yokken ''mitler ve kozmogoni'' denilen inanç/ayin formları vardı. Mitler, insanların bugün dahi sıklıkla sorduğu ''ilk köken, ilk oluş, ilk ortaya çıkış'' gibi sorulara verilen cevaplardır. Bu sorular insanlığın ilk kökenine olduğu gibi doğal olaylara ve evrene karşı da sorulur. Bilgi ve birikim düzeyi yaşadığı çevreyi, doğayı ve canlılğın işleyişini açıklayamayan insan oğlunun anlama çabasıdır mitler. Dinsel bir formdan ziyade araştıran, sorgulayan bir formdur. Mitik ve kozmogonik bilgiler zamanla kalıplaşmış, tabu haline dönüşmüştür; ancak, insanların bilim/teknoloji gibi gelişmeleri arttıkça verilen cevaplar bazı mitleri çürütürken bazen de yeni sorular ortaya çıkarmıştır. Mitler ve kozmogonilerden şaman kültlerine, oradan pagan dinlerine, pagan dinleri ve şaman kültlerinden de semavi dinlere doğru bir gidiş vardır. Her bir aşama bir öncekinin daha sofistike bir devamıdır. Hristiyanlıkta, yahudilikte yada islamda pagan dinlerinden, şaman kültlerinden onlarca örnek olay/anlatımın mevcut olduğunu birçok araştırmacı ortaya koymaktadır. Hatta bu üç semavi din birbirlerini de ortaya çıkarmış yada etkilemiştir. Ancak, mitler kültürel yaşamın içerisinde birçok farklı kodlarla devam etmiştir. Kültürel olgular aynı zaman ''gelenek''lerin de taşıyıcıs durumunda olduklarından mitik bilgiler/anlatılar bütün kültürel formlarda kendisini korumuştur. (Mircae Elliade-Mitlerin Kökeni,okunmasını tavsiye ederim).

Konunun özüne dönecek olursak; dinlerin işlevi var mıdır yada gereklimidir? Tarihsel süreç açısından değerlendirecek olursak mitik bilgilerin ortaya çıktığı ilk dönemlerdenitibaren dinler birtakım toplumsal ihtiyaçlar/sorulara cevap olarak görülmüşlerdir ki hala da öyle görülmektedir. Ancak, günümüzde bilgi ve teknoloji imkanlarının ciddi boyutlara eriştiği düşünüldüğünde mitik/dinsel bilgiler pekçok insanlık için gerekli cevapları vermekten uzak; hatta, eski işlevinin tam aksine, bilimsel-sosyal ve toplumsal gelişimin önünde bir engel de olabilmektedir. Bugünkü dinler daha çok ahlaki normlar ve değer yargıları üzerinden var ederler kendini. Her dinsel öğretinin modellediği, ideal olarak gördüğü bir insan tipi mevcuttur. Dinler bu ideal insanın en doğru ve en kutsal form olduğunu ileri sürse de, modern çağın düşünce formları ve sosyalbilim disiplinleri bu ''idea insan'' prtotipinin de pekçok defosunu bulmakta gecikmemiştir. Denilebilinir ki, modern yaşam yada seküler hayat kendi ''ideal insan''ını yada ''ahlak''ını ortaya koyabilmiş midir? Elbette, bunu deneyen, ortaya koymaya çalışan pekçok insan olmuştur; ancak modern yaşam formlarının yada seküler disiplinlerin aslında böyle ''ideal prototip'' insan amacı yoktur. Modern insan, sorgulayan, huzursuz ve soru soran insandır! Dinlerin aksine modern yaşamın felsefesi ve yaşam süreçleri insanlığa huzur vaaz etmez; bilakis, dinin huzur vaazeden anlayışını iki yüzlü, bencil ve ayrımcı olarak görür. Huzuru her birey kendi içinde yakalayabilir, huzurlu biri ateist yada inançlı olabilir. Seküler insan her şeyin merkezine aklı ve insanı koyar,günümüzde bu anlayış akıl ve doğa olarak yada yalnızca doğa olarak değişebilmektedir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Nedir bu saçmalık yaw..

Ben sana ne diyorum sen bana ne palavra atıyorsun.

Her sene hacda milyonlarca koyun, deve, koç Allah'a kesiliyor ve çölde çürümeye terkediliyor.

Bana bunun cevabını ver.. Palavra atma.

Bende bu uygulama yanlış diyorum.Kurbanı kesip çöllere gömmek farz değil hatta hiç bir şey değil.Kurban kesilir halka dağıtılır ve yenir..

ayrıca konuya dönelim <_<

"Din, insanlık için gerekli bir kurum değildir" deyince nötr bir anlam çıkıyor aslında ortaya.

Yani "dinin bir yararı, bir katkısı yoktur ve o nedenle gerekli değildir" gibi..

Oysa dinlerin varlığı nötral bir durummuş gibi değerlendirilmez.

Dinler sadece gereksiz değil, zararlıdır da.

Yazdığım 12 nolu iletiyi okuduğunuza eminmisiniz?

tarihinde antilaik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Konunun özüne dönecek olursak; dinlerin işlevi var mıdır yada gereklimidir? Tarihsel süreç açısından değerlendirecek olursak mitik bilgilerin ortaya çıktığı ilk dönemlerdenitibaren dinler birtakım toplumsal ihtiyaçlar/sorulara cevap olarak görülmüşlerdir ki hala da öyle görülmektedir. Ancak, günümüzde bilgi ve teknoloji imkanlarının ciddi boyutlara eriştiği düşünüldüğünde mitik/dinsel bilgiler pekçok insanlık için gerekli cevapları vermekten uzak; hatta, eski işlevinin tam aksine, bilimsel-sosyal ve toplumsal gelişimin önünde bir engel de olabilmektedir. Bugünkü dinler daha çok ahlaki normlar ve değer yargıları üzerinden var ederler kendini. Her dinsel öğretinin modellediği, ideal olarak gördüğü bir insan tipi mevcuttur. Dinler bu ideal insanın en doğru ve en kutsal form olduğunu ileri sürse de, modern çağın düşünce formları ve sosyalbilim disiplinleri bu ''idea insan'' prtotipinin de pekçok defosunu bulmakta gecikmemiştir. Denilebilinir ki, modern yaşam yada seküler hayat kendi ''ideal insan''ını yada ''ahlak''ını ortaya koyabilmiş midir? Elbette, bunu deneyen, ortaya koymaya çalışan pekçok insan olmuştur; ancak modern yaşam formlarının yada seküler disiplinlerin aslında böyle ''ideal prototip'' insan amacı yoktur. Modern insan, sorgulayan, huzursuz ve soru soran insandır! Dinlerin aksine modern yaşamın felsefesi ve yaşam süreçleri insanlığa huzur vaaz etmez; bilakis, dinin huzur vaazeden anlayışını iki yüzlü, bencil ve ayrımcı olarak görür. Huzuru her birey kendi içinde yakalayabilir, huzurlu biri ateist yada inançlı olabilir. Seküler insan her şeyin merkezine aklı ve insanı koyar,günümüzde bu anlayış akıl ve doğa olarak yada yalnızca doğa olarak değişebilmektedir...

Dinlerin varlığı nedensiz değildir. Buna başlığın ilk yazısında değindim.

İster insan eseri olsunlar, ister ilahi, dinler kaçınılmaz bir gerçektirler. Gerekli olmasalardı var olmazlardı.

Dinlerin gerekliliği ile, onların varlıklarının insanlığın refahı ve düzeni için gerekli olması aynı şeyler değillerdir.

Barış ve huzur vadeden dinler çoğu kere her ikisini de veremezler.

Barış ve huzur bu yüzden dinlerin varlığının devamı için yasal nedenler değillerdir.

Dinler insanlığa hiç bir şey vadetmezler.

Daha doğrusu vadettikleri değerlerin hiç birisi dünyada karşılaşına sorunların çözümü için yararlı değidir.

Modern yaşamın barış ve huzur vadetmediği görüşüne de katılmam pek mümkün değil.

Modern ateistik yaşam, en az teistik yaşam kadar barış ve huzur içerir ve bir çok konuda, başka sorunlara da hitabedip onları bilimsel olarak bir çözüme bağladığından, teizme yeğlenmelidir.

Dinlerin varlık nedenini insanların tanrıları manüple etme arzusu olarak düşünebiliriz.

Tanrıların emirlerini yerine getirmek, onların gücünü manüple ederek sorunsuz yaşamakla özdeştir.

Tanrı kavramına sahip bütün dinlerin temeli budur.

Eğer bir dinin tanrısı veya tanrıları varsa, o dinde onları manüple edecek bazı yöntemler de var demektir. Dua etmek, kurban kesmek gibi.

Ama insanlık çoğu kere bu yaklaşımı bir basamak daha ileri götürerek, karşılaştığı diğer sorunların çözümü için de dini alet edebilir.

Modern insanın karşılaştığı hemen her sorunun bilimsel olduğu kadar, dinsel de bir çözüm yolu vardır.

Dinsel geleneklerin ağır bastığı toplumlarda o çözüm yollarına sıklıkla baş vurulur.

Bazı toplumlarda geleneksel veya dinsel çözümler diğer bütün çözümlere yeğlenir.

Dinler ilginç bir sömürü düzeninin alt yapısını oluştururlar.

Bu alt yapı sanıldğından çok daha organize olmuş ve kurumlaşmıştır.

Dünyada yaşayan yaklaşık 6 milyar insana hizmet eden yüzmilyonlarca din adamı ve onların beslediği aileleri vardır.

Dünyadaki en geniş ve köklü sanayi dindir.

Bu rakamlar hiç kuşkuya yer vermeyecek bir şekilde din olgusunun insan yaşamındaki yerinin ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir.

Bütün bu gözlemler ayrıca din olgusunun toplum için son derece zararlı olduğunun da göstergesidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dinlerin varlığı nedensiz değildir. Buna başlığın ilk yazısında değindim.

İster insan eseri olsunlar, ister ilahi, dinler kaçınılmaz bir gerçektirler. Gerekli olmasalardı var olmazlardı.

Dinlerin gerekliliği ile, onların varlıklarının insanlığın refahı ve düzeni için gerekli olması aynı şeyler değillerdir.

Barış ve huzur vadeden dinler çoğu kere her ikisini de veremezler.

Barış ve huzur bu yüzden dinlerin varlığının devamı için yasal nedenler değillerdir.

Dinler insanlığa hiç bir şey vadetmezler.

Daha doğrusu vadettikleri değerlerin hiç birisi dünyada karşılaşına sorunların çözümü için yararlı değidir.

Modern yaşamın barış ve huzur vadetmediği görüşüne de katılmam pek mümkün değil.

Modern ateistik yaşam, en az teistik yaşam kadar barış ve huzur içerir ve bir çok konuda, başka sorunlara da hitabedip onları bilimsel olarak bir çözüme bağladığından, teizme yeğlenmelidir.

Dinlerin varlık nedenini insanların tanrıları manüple etme arzusu olarak düşünebiliriz.

Tanrıların emirlerini yerine getirmek, onların gücünü manüple ederek sorunsuz yaşamakla özdeştir.

Tanrı kavramına sahip bütün dinlerin temeli budur.

Eğer bir dinin tanrısı veya tanrıları varsa, o dinde onları manüple edecek bazı yöntemler de var demektir. Dua etmek, kurban kesmek gibi.

Ama insanlık çoğu kere bu yaklaşımı bir basamak daha ileri götürerek, karşılaştığı diğer sorunların çözümü için de dini alet edebilir.

Modern insanın karşılaştığı hemen her sorunun bilimsel olduğu kadar, dinsel de bir çözüm yolu vardır.

Dinsel geleneklerin ağır bastığı toplumlarda o çözüm yollarına sıklıkla baş vurulur.

Bazı toplumlarda geleneksel veya dinsel çözümler diğer bütün çözümlere yeğlenir.

Dinler ilginç bir sömürü düzeninin alt yapısını oluştururlar.

Bu alt yapı sanıldğından çok daha organize olmuş ve kurumlaşmıştır.

Dünyada yaşayan yaklaşık 6 milyar insana hizmet eden yüzmilyonlarca din adamı ve onların beslediği aileleri vardır.

Dünyadaki en geniş ve köklü sanayi dindir.

Bu rakamlar hiç kuşkuya yer vermeyecek bir şekilde din olgusunun insan yaşamındaki yerinin ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir.

Bütün bu gözlemler ayrıca din olgusunun toplum için son derece zararlı olduğunun da göstergesidir.

Dinlerin insanın hayatındaki yeri su götürmez bir gerçektir.

Bu zayıflıkları kullanan din sanayisinin olduğunu kabul etmemek aptallık olurdu.

Tanrı insanı aklını bilgisini ve sezgisini kullanarak neden varettiğini anlayacak kapasitede yaratmıştır.

Bu bağlamda insanın parti tutar gibi bir dine örgütlenmeye gerek olmadanda manevi ihtiyacını karşılaması söz konusudur.

Dinler insanları maneviyat yönünden sömürürler.Dindeki dayatmalar manevi olduğu için kabul görüyor.

Bunu tam tersine çevirip.Ateizmin bir alternatif olarak gösterilmeside aynı dinin dayatılması gibi abesle iştigaldir.

Ateizm bir boşluktur.Duygusal anlamda insanı çöküşe sürükler.

Bir çok ünlü ateist vardır çark edip bir yaratanı /bilinci kabul etmek durumunda olan.

Dinin örgütlenmesi ve insanlığı amacından saptırmasına alternaitf olarak ateizmin gösterilmesi son derece saçma bir çözüm.

İnsan doğrusunu kendi iç dinamiğiyle bulmaya programlanmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ateizm bir boşluktur.Duygusal anlamda insanı çöküşe sürükler.

Bir çok ünlü ateist vardır çark edip bir yaratanı /bilinci kabul etmek durumunda olan.

Ben bunu hiç anlayamayacağım sanırım.Birşeye yoktur demek,nasıl bir "doluluğa" işaret edebilir ki zaten.

-Uçan fil vardır ve bizim tanrımızdır.

-Hayır,yoktur.

O zaman sen boşluktasın.Uçan filin boşluğunu neyle dolduracaksın?

Diyalog,konu uçan fil olunca saçma gelir,allah koyarak tekrar oku,dünyanın en anlamlı konuşması olur aniden..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yazdığım 12 nolu iletiyi okuduğunuza eminmisiniz?

Evet okudum tabii.

Aynı Allah'ın bize ruh üfelemesi gibi üflemişsin yazı boyunca..

Hangi satırı eleştireyim?

Kabul etsen de etmesen de sen bir hayvansın. Diğer hayvanlardan farklısın, hepsi o.

Daha doğrusu bütün hayvanlar birbirinden farklı.

Sen onların efendisi, halifesi falan değilsin. Sen kimsin ki?

Bu ne kendini beğenmişliktir, nasıl büyük bir iddiadır böyle?

Sen daha kendinin efendisi olamamışsın...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben bunu hiç anlayamayacağım sanırım.Birşeye yoktur demek,nasıl bir "doluluğa" işaret edebilir ki zaten.

-Uçan fil vardır ve bizim tanrımızdır.

-Hayır,yoktur.

O zaman sen boşluktasın.Uçan filin boşluğunu neyle dolduracaksın?

Diyalog,konu uçan fil olunca saçma gelir,allah koyarak tekrar oku,dünyanın en anlamlı konuşması olur aniden..

Sen yoksunki neyin kritiğini yapacaksın.Tesadüfen oluşmuşsun .Mükemmel olup olmadığını bile bilemeyen bir et yığınısın.

Mükemmelim desen olmaz.Tesadüf yasasına göre mükemmellik bir amaçtır.

Mükemmel değilim desen çıkarımlarına güvenmemiz akıl işi değil.

Sen iyisimi sus ,ye, iç, yaşa zamanın gelince al ceketini çık..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sen yoksunki neyin kritiğini yapacaksın.Tesadüfen oluşmuşsun .Mükemmel olup olmadığını bile bilemeyen bir et yığınısın.

Mükemmelim desen olmaz.Tesadüf yasasına göre mükemmellik bir amaçtır.

Mükemmel değilim desen çıkarımlarına güvenmemiz akıl işi değil.

Sen iyisimi sus ,ye, iç, yaşa zamanın gelince al ceketini çık..

Ha anladım.Sen mükemmel! olduğun için yorum yapma hakkına sahipsin.Bu durumda çıkarımların da güvenilir.

Bu senin en mükemmel halin mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sen onların efendisi, halifesi falan değilsin. Sen kimsin ki?

Bu ne kendini beğenmişliktir, nasıl büyük bir iddiadır böyle?

İnsanlık hangi hayvanın tehdidi altında boyun eğmektedir.? Cevap ver Ifeelbad

Kendi türünün.

Boyun eğmeme cesaretini gösterebilmesi için aciz, zavallı bir kul olmadığını anlaması gerekiyor.

Ne halife, ne de kul...

Sadece insan.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kendi türünün.

Boyun eğmeme cesaretini gösterebilmesi için aciz, zavallı bir kul olmadığını anlaması gerekiyor.

Ne halife, ne de kul...

Sadece insan.

Tamam buradan devam edelim Ifeelgood.Dindeki öğretiler bir kenara itelim.

Sedece insan olan varlık gördüğü kötülüklere müdahale etmelimidir ?

Etmeliyse bunun sınırı nedir ?

Eğrileri doğrultmaya çalışarak yaşamasımı lazımdır ?

Yoksa kendisine sunulan / önüne çıkan herşeyi değerlendirerek hayatını idame etmeyemi çalışmalıdır ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ha anladım.Sen mükemmel! olduğun için yorum yapma hakkına sahipsin.Bu durumda çıkarımların da güvenilir.

Bu senin en mükemmel halin mi?

Hiç bir insan mükemel değildir .Mükemmel olmak için insanın ihtiyaç duyguğu hiç bir koşul/nesne/ihtiyaç olamamsı gerekiyor .

Buda insanın doğasına ters bir durum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

''Dinlerin varlığı nedensiz değildir. Buna başlığın ilk yazısında değindim.

İster insan eseri olsunlar, ister ilahi, dinler kaçınılmaz bir gerçektirler. Gerekli olmasalardı var olmazlardı''

Sayın yorumcu, aksini iddia etmedim ki :)

''Dinler insanlığa hiç bir şey vadetmezler.

Daha doğrusu vadettikleri değerlerin hiç birisi dünyada karşılaşına sorunların çözümü için yararlı değidir.''

Ben de bir ateistim; ancak bu eksik bir ifade. Dini manzumeler bir takım mistik/uhrevi kurallar bütünlüğüdür. İslam tasavvufu ile birlikte düşünüldüğünde dinin yada islam kültürünün modellediği bir insan tipolojisi mevcuttur; ancak, modern yaşamın getirdikleri ve bilgileri karşısında bu kuralların ve inanışların yanlışlığı/defoları ortadadır. Bu modelin adına islam kültüründe ''insan-ı kamil'' denilebileceğini söyleyebilirim...

''Modern yaşamın barış ve huzur vadetmediği görüşüne de katılmam pek mümkün değil.

Modern ateistik yaşam, en az teistik yaşam kadar barış ve huzur içerir ve bir çok konuda, başka sorunlara da hitabedip onları bilimsel olarak bir çözüme bağladığından, teizme yeğlenmelidir.''

Barış demedim sayın yorumcu, yalnızca huzur dedim :) Modern yaşam insana huzur vermez,şeklinde bir genelleme yapmadım ki, öyle deseydim haklıydınız. Ayrıca bu benim iddiam yada görüşüm de değil; modern felsefenin temel ilkelerinden biridir. Huzur verir, insan sorgulayarak, anlamaya çalışarak huzura kavuşur/yada kavuşmaz, ancak modern yaşamın böyle bir felsefi amacı olduğunu sanmıyorum...

''Dinlerin varlık nedenini insanların tanrıları manüple etme arzusu olarak düşünebiliriz.

Tanrıların emirlerini yerine getirmek, onların gücünü manüple ederek sorunsuz yaşamakla özdeştir.

Tanrı kavramına sahip bütün dinlerin temeli budur''

Sayın yorumcu, ben tüm inanç formlarının ve dinlerin mitik ve kozmogonik inanç formlarından türediğini düşünüyorum. Mitlerin ve kozmogoninin işlevleri bellidir.(Mircae Elliade, Mitlerin Kökeni-bu kitabı okumanızı tavsiye ederim). Mitler insanlrın ve kainatın ilk örnekleri, ilk ortaya çıkışı ve genel olarak doğa olayları hakkındaki bilme-anlama ihtiyaçlarından kaynaklanır. Mitik inanç formlarından türediğini düşündüğüm dinlerin de işlevi farklı değildir; ancak, yerleşik hayata geçen toplumların/kavimlerin tahakküm ilişkilerinin meşrulaştırma aracı ve mülkiyet rejimlerinin resmi ideolojileri de olmuşlardır.

''Dinler ilginç bir sömürü düzeninin alt yapısını oluştururlar.

Bu alt yapı sanıldğından çok daha organize olmuş ve kurumlaşmıştır''

Mülkiyet kavramı ortaya çıktığı dönemlerden itibaren dinler sömürüleri meşrulaştırmanın aracı olmuştur. Eski Türklerdeki Göktanrı inancına göre Tanrı hükümdar alesini dünyayı yönetsin ve adalet dağıtsın diye göndermiştir. Türklerin ne kadar yayılmacı olduğunu biliyoruz haliyle:) İslam'ın askerleri ve ülkeleri de cennet ve islamı yaymak adına işgaller yapar. Keza haçlı seferleri bundan farklı değildir. Modern çağda din işlevini hala sürdürmekle birlikte daha seküler/modernist meşrulaştırma söylemleri/araç gereçleri de kullanılır. Cennete gitmenin kafi gelmediği durumlarda ''özgürlük ve demokrasi'' götürülür(ırak işgali):)

''Bütün bu gözlemler ayrıca din olgusunun toplum için son derece zararlı olduğunun da göstergesidir''

Din, ahlakla birlikte tahakkümün ve sömürünün aracıdır. Bütün dinler mülkiyeti kutsar.

Görüşlerimiz çok da farklı değildir aslında...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tamam buradan devam edelim Ifeelgood.Dindeki öğretiler bir kenara itelim.

Sedece insan olan varlık gördüğü kötülüklere müdahale etmelimidir ?

Etmeliyse bunun sınırı nedir ?

Eğrileri doğrultmaya çalışarak yaşamasımı lazımdır ?

Yoksa kendisine sunulan / önüne çıkan herşeyi değerlendirerek hayatını idame etmeyemi çalışmalıdır ?

İnsanın birincil görevi önce kendi menzili dahilindekilere müdahale etmektir.

Önce kendisi, sonra ailesi, çevresi, içinde bulunduğu toplum, ülke, dünya biçimde gidebilir bu.

Benim atış alanım belli. Öncelikle o alandan sorumluyum, sonra onun dışından.

Kendi alanını temiz ve düzenli tutmayı başardıktan sonra ancak o alanın dışında verimli olabilirsin.

İnsan kendisine sunulanla yetinmemeli, önüne çıkan her tür olanağı kullanabilmeli..

Kötülükle mücadele etmek insanın insanlık görevidir ezberbozan.

Ama ulaşamadığım ve ulaşma şansı bulamayacağımı bildiğim bir alan için kendimi suçlayamam.

Üzülürüm ama kendimi suçlayamam. Bireysel olarak suçlayamam.

Umarım almak istediğin yanıtı vermişimdir.

Nereye ulaşmaya çalıştığını pek anlayamadım çünkü.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İnsanın birincil görevi önce kendi menzili dahilindekilere müdahale etmektir.

Önce kendisi, sonra ailesi, çevresi, içinde bulunduğu toplum, ülke, dünya biçimde gidebilir bu.

Benim atış alanım belli. Öncelikle o alandan sorumluyum, sonra onun dışından.

Kendi alanını temiz ve düzenli tutmayı başardıktan sonra ancak o alanın dışında verimli olabilirsin.

İnsan kendisine sunulanla yetinmemeli, önüne çıkan her tür olanağı kullanabilmeli..

Kötülükle mücadele etmek insanın insanlık görevidir ezberbozan.

Ama ulaşamadığım ve ulaşma şansı bulamayacağımı bildiğim bir alan için kendimi suçlayamam.

Üzülürüm ama kendimi suçlayamam. Bireysel olarak suçlayamam.

Umarım almak istediğin yanıtı vermişimdir.

Nereye ulaşmaya çalıştığını pek anlayamadım çünkü.

Elbetteki kendini suçlayamazsın.Zaten senden beklenen şeyde bu değildir.

Herkes bu menzilde yaşasaydı eğer dünyada sorun olurmuydu hiç ?

Almak istediğim cevabı verdin.

Bu bizim en ulvi görevimizdir.

Sen kendini ateist olarak tanımlayıp varlığının gereğini kavramış bir insan olduğunu ortaya koyuyorsun.

Umarım bir gün bu duygularını tahlil edeceksin.

Tesadüflerin amacı olamaz.Teadüf kör bir şekilde işler gider.

Eğer tesadüfen oluşan bir canlı olsaydın şu anlattığın bilince varman imkansızdı.

Ben yeryüzünde halifeleriz diyorum.Bir halife olarak görevimizin senin çok güzel şekilde açıkladığın değerlere ulaşabilmektir.

Elbetteki elimizden geldiğince.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Elbetteki kendini suçlayamazsın.Zaten senden beklenen şeyde bu değildir.

Herkes bu menzilde yaşasaydı eğer dünyada sorun olurmuydu hiç ?

Almak istediğim cevabı verdin.

Bu bizim en ulvi görevimizdir.

Sen kendini ateist olarak tanımlayıp varlığının gereğini kavramış bir insan olduğunu ortaya koyuyorsun.

Umarım bir gün bu duygularını tahlil edeceksin.

Tesadüflerin amacı olamaz.Teadüf kör bir şekilde işler gider.

Eğer tesadüfen oluşan bir canlı olsaydın şu anlattığın bilince varman imkansızdı.

Ben yeryüzünde halifeleriz diyorum.Bir halife olarak görevimizin senin çok güzel şekilde açıkladığın değerlere ulaşabilmektir.

Elbetteki elimizden geldiğince.

Ezberbozan,

Benim tesadüf eseri oraya çıkıp çıkmamamla inançsızlığımın hiçbir ilişkisi yok.

Evrim beni hiç ilgilendirmiyor inanç bazında.

Ben Allah yok dediğimde küçücük bir çocuktum.

Ve bu bir tek gün bile değişmedi.

Benim nasıl varolduğum beni hiç ilgilendirmedi. Daha doğrusu cevap veremiyor olmam beni hiç rahatsız etmedi.

Bir açıklaması vardır elbet, bilim bir gün yapacaktır o açıklamayı dedim ve geçtim..

Biraz büyüyünce tanıştım bilimle ve evrim teorisiyle.

Çok önyargılısınız. Hepiniz.. Evrim ve ateizmi yapışık ikiz sanıyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yahu ahlak kavramını ulvi mulvi kelimeleriyle nitelemeyin. Ahlak sosyal yaşamın beraberinde getirdiği bir zorunluluktur. Tutup mistik kavramlara dayandıramazsınız. Büzüğünüz yiyorsa ahlaksızlık yapın, tanrıyı manrıyı boşverin en başta insandan iki tane sopa yer akıllanırsınız.

Böyle saçma sapan mantık mı olur yahu? Hayvanlar arasında bile ahlak kuralları, raconlar, ilkeler var... Neyden bahsediyorsunuz siz?

Din ahlak için hiç bir zaman belirleyici olmamıştır, olamaz da... El kadar çocuklara tecavüz eden imam da biliriz, parayı vurup yurtdışına kaçan tarikat şeyhini de...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...