Jump to content

Geçmiş, Gerçekten geçmiş midir?


Recommended Posts

Beni hayrete düşüren de şu: Çocuğu bakkala gönderiyorum, 5 saattir ortalarda yok, 'çocuğu kaçırdılar mı, öldürdüler mi, organlarını mı sattılar?' diye kaygı yaparken ben, senin gibi bir aklıevvel çıkıyor ve diyor ki, 'Bütün bunları düşündüğün kadar, neden böyle birşey yapılsın ki, hiç düşündün mü? Kim kaçırabilir, neden kaçırsın, hangi yöntemle kaçırılmış olabilir, suçluların bizim çocukla ilişkisi ne soruları yanıtlanmadığı sürece, çocuğun kaçırıldığından şüphelenmenin hiç anlamı yok.'

Yanlis ornek. Bak dogru ornek nasil olurdu:

- Hey, eve hirsiz girmis! Altinlari calmis, neyse ki baska birseye dokunmamis gibi.

- Su cekmecede bir deste oyun kagidi var, polis gelene kadar pisti oynayip oyalanalim.

- O da ne! Hirsiz maca beslisini de calmis!

Bu noktada varilan sonuclamanin sacmaligini gorebiliyor musun?

Sacma, ama imkansiz mi? Degil.

Maca beslisini hirsizin caldigini dusunmek irrasyonal midir? Hayir.

Senin yaptigin da bu iste.

Bu sana son "kibar" iletim. Bundan sonra en ufak bir hakaretini yanitsiz birakmayacagimi belirteyim. Kafasi calisan, okuyan, bu forumun sevdigi turde birisin. Bu kadar cok ad hominem'e basvurmana gerek yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 105
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yanlis ornek. Bak dogru ornek nasil olurdu:

- Hey, eve hirsiz girmis! Altinlari calmis, neyse ki baska birseye dokunmamis gibi.

- Su cekmecede bir deste oyun kagidi var, polis gelene kadar pisti oynayip oyalanalim.

- O da ne! Hirsiz maca beslisini de calmis!

Bu noktada varilan sonuclamanin sacmaligini gorebiliyor musun?

Sacma, ama imkansiz mi? Degil.

Maca beslisini hirsizin caldigini dusunmek irrasyonal midir? Hayir.

Senin yaptigin da bu iste.

Bu sana son "kibar" iletim. Bundan sonra en ufak bir hakaretini yanitsiz birakmayacagimi belirteyim. Kafasi calisan, okuyan, bu forumun sevdigi turde birisin. Bu kadar cok ad hominem'e basvurmana gerek yok.

Tamam, kusura bakma. Kırmak istemedim seni, arada taciz atışı yapanlar var (Nihil, Kara vs.) deli-meli diyenler de olunca, bir de sen saçma deyince, ayrımsız bir biçimde sana çemkirdim, tekrar özür dilerim, iltifatın için de teşekkür ederim :)

Yarın devam edelim. Benim kafam iyice gitti, uyursam sakinleşirim hem :)

Kusura bakma, tekrar özür dilerim.

İyi geceler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3- Herşeye dair bilgimiz, 5.dk önce yüklendiyse; bu argümandan otomatik olarak, herşeyin zihnimizde varolduğu iddiası çıkarılamaz. Elmaya ilişkin bilgim, 5.dk önce zihnime yüklenmiş olabilir, fakat aynı anda elma, gerçekten ve zihnimden bağımsız bir biçimde varolabilir de.

4- Herşeyin aslı zihnimizde kayıtlı diye birşey demedim. Alakasız birşey yazmışsın. Bana kendi fikirlerinle gel, Felsefenin Temel İlkeleri kitabından uygun olsun, olmasın bir sayfa yapıştırmanı istemedim ben. İdealizm geyiğine giren, tembel felsefe öğrencileri olarak sizlersiniz, maalesef.

5- Zihin maddeden çıkıyor olabilir, ancak yine de, bunlara ilişkin bilgimize 5 dk. önce format atılmış olabilir. Bunu tekrar etmiş oluyorum, benzer bir argümanla yanıtlama beni lütfen.

6- Kimsenin görmediği bir renk düşünülemez, doğru. Zaten bu benim argümanımla alakalı değil. Ama sana daha esaslı bir soru sorayım: Yeryüzünde varolmuş ve varolabilecek bütün yaprakların ortaklaşa sahip olduğu nitelikleri, bir imge olarak bünyesinde taşıyan yaprak idesinin imgesi, nasıl birşey olabilir?

7- Ya ben hakikaten bu aralar daha bir sinirli oluyorum ama, ortada öznel idealist bir argüman filan yok ki, ne alaka? Ben 'zihnimizin dışında birşey yoktur', demedim. Dediğim şey şu: Zihnimizde varolan geçmiş düşüncelerin, gerçekten de yaşanmış olduğunu nasıl bilebiliriz, diyorum. Bunun ne alakası var öznel idealizmle? Sorunun kendisi, bir gizli varsayım barındırmadığı müddetçe, nasıl idealist veya materyalist bir soru olabilir?

Roquentin, şu üstteki maddelerde yazdıklarından, işin tam olarak farkında olmadığın sonucunu çıkarıyorum.

3- Eğer elma, zihninden bağımsız bir biçimde gerçekten varsa, 5 dk. önce senin zihnine atılan formatın bir tanrısallığı(ruhsallığı, doğa üstülüğü) kalmaz. Tıpkı bir grup bilim adamının seni kaçırıp beynini yıkamaları gibi bir deney olur. Bunun tanrıyla alakası yoktur. Eğer elma zihnimizden bağımsız olarak varsa, yani varolabilmek için bizim onu düşünmemize ihtiyaç duymuyorsa bu durumda materyalizm doğru demektir. Materyalizm doğru olduğunda da, zihnine format atılıp atılmadığının bir önemi kalmaz, tanrı kesin olarak yok demektir. Anladın?

4- Tanrı(yani doğa üstü) olasılığına ihtimal verebilmen için materyalizmi dışlaman, yani şeylerin zihinden bağımsız olduğu önermesini dışlaman gerekir. Bunu yaptığında da o şeyler ya tanrının ve bizim zihnimizdedir ya da sadece bizim. Dolayısıyla, eğer konu başlığındaki önermenin amacı bizi tanrı olasılığı hakkında düşündürtmekse, 5 dk. önce tanrının herşeyin bilgisini bizim zihnimize yüklediğinin yanısıra, aslında bu şeylerin gerçekte varolmayıp tanrının tasarlayarak bizim zihnimize yüklediği soyutlamalar olduğunu iddia etmen gerekirdi. Ama sen şeylerin zihnimizden bağımsız da varolabileceğini iddia ederek, kendi tanrı iddianı sakatlamış oluyorsun, çünkü materyalizme alan açıyorsun.

Felsefenin Temel İlkeleri kitabını küçümseme Roquentin, temeli sağlam öğrenmezsen çuvallarsın. Sana ödev, gidip hemen o kitabı tekrar okuyorsun, ama bu sefer anlayarak... Politzer'e verilen önemin sebebi, birkaç takıntılı marksistin vurgusundan ibaret değil.

5- Eğer senin de dediğin gibi zihin maddeden çıkıyorsa, -tekrar etmiş olacağım ama- madde birincil zihin ikincil demektir ve materyalizm doğrudur. Bu durumda tanrı veya başka bir doğa üstü varlığa olasılık kalmaz. Böyle bir olasılık kalmadığında da zihnimize 5 d.k. önce o bilgileri kim yüklemiştir sorusuna ''tanrı yüklemiştir'' cevabı verilemez. Belki uzaylılar falan olabilir ama neticede doğal bir canlı yüklemiştir deriz. Anladın mı?

6- Eğer bir zihin, daha önce görmediği bir rengi düşünemiyorsa(ki bunu kabul etmişsin), o halde mevcut renkleri de bir zihin(mesela tanrı) düşünüp tasarlayıp yaratmamış demektir(çünkü onları daha önce göremdiği için düşünemiyor). Yani renkleri ve -renklerden genellem yaparsak- evreni tanrı yaratmamıştır. Bu durumda bizim zihnimize 5 d.k. önce o yükleme işlemini yapan da tanrı olamaz.

5 dk. önce beynimize yükleme yapılmış olamayacağını değil, bu yüklemeyi yapanın tanrı gibi doğa üstü bir güç olamayacağını göstermeye çalışıyorum.

7- Sinirlenme Roque'ciğim. ''Zihnimizde varolan geçmiş düşüncelerin, gerçekten de yaşanmış olduğunu nasıl bilebiliriz, diyorum. Bunun ne alakası var öznel idealizmle?'' diyorsun. Ama eğer zihnimize yüklenen o şeylerin zihnimizden bağımsız olarak gerçekten de varolabileceğini kabul ediyorsan(ki 3. maddede bunu yazmışsın), o zaman zihnimizden bağımsız olarak gerçekten de varolan bu şeylerin gerçekte de yaşanmış olduğunu bilebilmen gerekirdi. Belki senin kişisel deneyimlerin bir illüzyon olabilir ama şeylerin senden bağımsız bir tarihleri var demektir çünkü onların ''gerçekten ve zihnimizden bağımsız olarak varolabileceğine'' itiraz etmiyorsun. Bu durumda senin zihnine 5 d.k. önce yüklemeyi yapanlar, zihnine gerçekte varolmayan nesneleri değil, gerçekte varolan nesnelerle -sana- senin yaptığını sandırtan yanılsamaları yüklemiş olabilir. Fakat zihnine yükleme yapan şeyin niteliği konusunda konuşurken bunun tanrı veya başka bir doğa üstü güç olamayacğını, nesnelerin gerçekte de varolmalarından anlıyoruz.

Zaten senin bu soruyu sorma amacın da bu yükleyicinin tanrı olabileceği ihtimalini bize kabul ettirmek değil miydi? Diyorum ki, evet kişisel deneyimlerimize ilişkin imgelemlerimiz zihnimize beş dakika önce yüklenmiş olabilir ama bu imgelemlerin nesneleri gerçekte de(5 d.k.dan çok önceden beri) varolduğu için, bizim ''yükleyicimiz'' doğa üstü bir güç olamaz. Kapiş?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

benim yaratılışı kabulden başlayan önermeye ilişkin şerhim sizinkilerden farklı bir düzlemde olsa gerek. bu soru evreni değil daha çok zamanı sorguluyor. evrenin yoktan varoluşu üzerine kurulu. bu yüzden sıfır ve bir gibi benim anlayamadığım şeyleri barındırıyor. zamana ilişkin tartışmalar çok uzun ve karmaşık. bunları yıllar önce yazmıştım. oysa evren sürekli genişliyorsa elimizdeki metre de uzadığından bugün 5 cm olan şeyin yarın da 5 cm olduğunu söylememiz gibi daha elle tutulur tartışmalar, genel rölavitivetinin rölativitesini tartışmak gibi bir boyuta taşıyor bizi. metafiziğin özü itibari ile bulaşık olduğu sahalar bunlar. fiziksel argümanlarda devrim yaratan yaklaşımların kökeni asla bunlar değildir. aksine fiziği daha iyi anlamak ve önyargısız yaklaşmaktadır. oysaki bu sorudaki gibi peşin hükümler bizim düşünce düzlemimizden çekmekten öteye gitmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...