Jump to content

Tanrı neye dayanarak reddedilir?


Recommended Posts

Ama bir fark var. Duvara vurunca kafan acıyor. Gül koklayınca da hoşnut oluyorsun. Elini kırmak istemiyorsun.

Elini kırman senin için dezavantaj, aynı zamanda elini kırmanı nöronların da istemiyor. Beynin acı çekiyor. Senin içinde bulunduğun her dezavantajlı durum için.

Bu fark değil mi? Bu bence çoookkkk büyük bir fark. ;)

Nesin bilmiyorum. Sana tek tavsiyem gerici dinlere bulaşma. Deist kal ve tanrıya sevgiyle ulaşmaya çalış...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 76
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Nesin bilmiyorum. Sana tek tavsiyem gerici dinlere bulaşma. Deist kal ve tanrıya sevgiyle ulaşmaya çalış...

Müslüman olduğumu sanıyorum. :) Tavsiyen çok önemli haklsın tabi. ;) Gel seni de müslüman yapalım hadi. Şaka şaka ben pazarlamacılardan değilim. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Uzun yazıları kimse okumuyor... Kısaca şöyle...

Tanrı varsa ekime, yoksa pekine kadar yolu vardır.

Uzun yazı okuyabilenler için de şöyle...

Tanrı bir işe yarayan bir kavram değildir. Tanrı kavramı ile postüle edilen şeye bildiğimiz, işimize yarayan hiçbir formülde, hiçbir denklemde gerek duymuyoruz; yani bu evren tanrısız çalışıyor.

Tüm işlevsiz şeyleri görardı ettiğim gibi tanrı kavramını da gözardı ediyorum.

Tanrıya inanan biri için bir ateisti anlamak çok ama çok güçtür. Ben günlük hayatımda "Acaba Tanrı var mı?" diye düşünüp sonra durumu değerlendirip yokluğuna karar vermiyorum... Tıpkı "Acaba Noel Baba var mı?", "Acaba tek boynuzlu at var mı?" diye düşünmediğim gibi... Bir yetişkinin böyle şeyleri düşünüp, kendi kendine müzakere edip karara varması ruh hastalığına işaret eder.

Durumu inanırlar için biraz daha açayım; bizim ülkemizde yok ama hristiyan ülkelerde çocuklar Noel Baba diye uydurma bir karakterin gerçek olduğu yalanı ile büyütülür. Sonra çocuk büyür ve hediyelerin Noel Baba'dan değil, kendi ailesinden geldiğini farkeder. Büyüdüğünde Noel Baba'nın varlığı/yokluğu konusudan kafa patlatmaz.

Benzer bir durum masal kitaplarındaki, çizgi filmlerdeki kahramanlar için de geçerlidir.

Ben küçükken tanrı var sanıyordum; zira evren tanrının eseri olarak yutturulmuştu bana. Sonra hediyelerin Noel Baba'dan gelmediğini anlayan çocuklar gibi evrenin tanrının eseri olmadığını anladım.

Şu aşamada Noel Baba'yı reddetmek için bir dayanak aramadığım gibi tanrıyı reddetmek için de bir dayanak aramıyorum.

Son olarak; varlığı olası bir tanrı 'varlığını ustaca saklayan', 'izini belli etmeyen', sinsi bir tanrıdır.

Eee... Dediğim gibi... Böyle bir tanrı varsa ekime kadar yolu vardır...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Çünkü Tanrının yoklugu hiç bir şekilde bilimle kanıtlanmamıştır kanıtlanamaz da.

Tanrının yokluğunun değil, varlığının kanıtlanması gerekir önce... Sizin bu cümleniz sadece bir saptırmaca... Görünmeyen, etkisi bilinemeyen, ölçülemeyen, bir kaç bin yıl önce ise hiç olmayan yeni bir kavramı ispatlamak müddeiye düşer...

Üstelik kanıtlanamayan bir kavramdan dolayı niye insanlar ceza veya mükafat görsün?...

Link to post
Sitelerde Paylaş

adem ve havva yaratilir,dünyaya gönderilir.aradan gecen milyarlarca yildan sonra insanlar inanişlarina göre binlerce parcaya bölünür.sonra kitaplar indirilir ve allaha inanılması gerektigi anlatilir.adem ve havva neden müslüman olarak dünyaya gelmemiştir.eger böyle olsaydi büyük ihtimalle herkes müslüman olurdu.ilk kitap inmeden önce,tanri uzun zaman neredeydi¿

Link to post
Sitelerde Paylaş

Daha önemli bir soru var: Tanrı neye dayanarak kabul edilir?

Tanrı'yla karşılaştığında, 'sanrı'dan; pek çok kişiyle birlikte Tanrı'yı deneyimlediğinde, 'toplu histeri'den bahsedebilirsin.

Rasyonel insanlar, rasyonel olarak fikir ayrılığı yaşayabileceğine göre, dünyadaki herkesi, hiç şüpheye yer bırakmayacak derecede ikna edebilecek bir delil yok. Epistemolojide, ahlak felsefesinde, hayatın amacı tartışmalarında filan, insanlar birbiriyle taban tabana zıt fikirler savunmuyor mu? Ee? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinç, düşünecek ve algılayacak bir malzemesi(madde-enerji, tüm evren) yoksa düşünemez ve algılayamaz. O halde, önce bu bilinçten bağımsız olarak söz konusu ''malzeme'' varolmalıdır, ancak bundan sonra bu bilinç işleyebilir. İşte tam da bu yüzden tanrı(yani doğa öncesi bir bilinç) kesinlikle varolamaz!

Eğer evren(yani tüm madde-enerji ve tüm nesnellik) henüz yokken, bir tanrı/ruh/bilinç varsa, ona düşünme malzemesi verecek hiçbir şey henüz varolmadığı için hiçbir şey düşünemeyecektir. Hiçbir şey düşünemeyen bir 'şey'e de zeka denemez ve ona bilinç atfedilemez değil mi? Bu, koma halidir. Kaldı ki, nesnelerin bilgisini kendisine aktaran hiçbir fiziki duyumsaması olmayan bir bilincin, var olamayacağını da bilmekteyiz. O halde tanrının, yani felsefi idealizmin iddia ettiği gibi maddeden bağımsız ve ona öncel olan bir ruh/bilinç'in, varolması mümkün değildir.

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Biz, düşünecek ve algılayacak bir malzememiz(madde-enerji, tüm evren) yoksa düşünemez ve algılayamayız. O halde, önce bizim zekamızdan bağımsız olarak bu ''malzeme'' varolmalıdır, ancak bundan sonra bizim zekamız işleyebilir. İşte tam da bu yüzden tanri(doğa öncesi bir zeka) kesinlikle varolamaz!

Eğer evren(yani tüm madde-enerji ve tüm nesnellik) henüz yokken, bir tanrı/ruh/bilinç varsa, ona düşünme malzemesi verecek hiçbir şey henüz varolmadığı için hiçbir şey düşünemeyecektir. Hiçbir şey düşünemeyen bir 'şey'e de bilinç denemez değil mi? Bu, koma halidir. Kaldı ki, nesnelerin bilgisini kendisine aktaran hiçbir fiziki duyumsaması olmayan bir bilincin, var olamayacağını da bilmekteyiz. O halde tanrının, yani felsefi idealizmin iddia ettiği gibi maddeden bağımsız ve ona öncel olan bir ruh/bilinç'in, varolması mümkün değildir.

İnsanın düşünmek için, üzerine düşünecek malzemeye sahip olması gerektiği, doğru. Peki, bunun hiç bilmediğimiz bir boyuttaki siber-cinler için de geçerli olması gerektiği fikri, nasıl malum oldu sana? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
İnsanın düşünmek için, üzerine düşünecek malzemeye sahip olması gerektiği, doğru. Peki, bunun hiç bilmediğimiz bir boyuttaki siber-cinler için de geçerli olması gerektiği fikri, nasıl malum oldu sana? :)

Zeka değil de bilinç, yani farkındalık üzerine konuşursak daha anlaşılır olur. Çünkü zeka seviyesi değişir ama farkındalık herkeste aynıdır ve en zeki insan bile varolmayan ve dolayısıyla algılanamayan birşeyi düşünemez. Farkındalık, doğası gereki farkına varılacak bir dış etkene muhtaçtır. Bilinç, düşünebilmek için kendisinden önce varolan ve hazır bulduğu bir nesnelliğe muhtaçtır. Bu, bilinç için asgari şarttır.

Eğer bunu reddediyor ve düşünmek için herhangi bir nesnelliğin gerekmediğini ve farkındalık için de farkına varılacak bir nesnelliğin gerekmediğini iddia ediyorsan, -muhtemelen saçmalamanın son boyutundasındır ve tımarhaneye kapatılırsın ve de- bu iddianı kanıtlama yükü senin omuzlarındadır. Hiçbir şey yokken de düşünebilen bir bilincin(yani tanrının) varolabileceğini iddia ediyorsanız, hiçbir şey yokken de birşeylerin nasıl düşünülebileceğini açıklamalı ve kanıtlamalısınız. Kanıtlayamadığınız sürece susacaksınız. Tanrı kesin olarak yoktur. Çünkü bilincin, farkına varabileceği herhangi bir nesnellik yoksa, bilinç de varolamaz.

Evrenden önce hiçlik içerisinde bulunan ve evreni düşünüp tasarlayan bir bilinç olamaz, çünkü bilinç hiçlik içerisine konamaz. Hiçliğe düşerse komaya girmiş demektir ve o komadan kendiliğinden çıkamaz. Bu yüzden tanrının, evreni hiçlikten yaratmış olması olanaksızdır.

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Zeka değil de bilinç, yani farkındalık üzerine konuşursak daha anlaşılır olur. Çünkü zeka seviyesi değişir ama farkındalık herkeste aynıdır ve en zeki insan bile varolmayan ve hiç algılanamamış birşeyi düşünemez. Farkındalık, doğası gereki farkına varılacak bir dış etkene muhtaçtır. Bilinç düşünebilmek için kendisinden önce varolan ve hazır bulduğu bir nesnelliğe muhtaçtır. Bu, bilinç için asgari şarttır.

Eğer bunu reddediyor ve düşünmek için herhangi bir nesnelliğin gerekmediğini ve farkındalık için de farkına varılacak bir nesnelliğin gerekmediğini iddia ediyorsan, -muhtemelen saçmalamanın son boyutundasındır ve tımarhaneye klapatılırsın ve- bu iddianı kanıtlama yükü senin omuzlarındadır. Hiçbir şey yokken de düşünebilen bir bilincin(yani tanrının) varolabileceğini iddia ediyorsanız, hiçbir şey yokken de birşeylerin nasıl düşünülebileceğini açıklamalı ve kanıtlamalısınız. Kanıtlayamadığınız sürece susacaksınız. Tanrı kesin olarak yoktur. Çünkü bilincin, farkına varabileceği bir dış etken yoksa, bilinç de varolamaz.

Bilinç, zeka, farkındalık. Bütün bunlar, dünyada rastladığımız niteliklere, şeylere, nesnelliklere isim olarak verilmiş. Yine bunlar nesnellikler, nitelikler, şeyler baz alınarak tanımlanmış.

'Bilinç için asgari şart'ından tut, 'nesnellik gerekir mi, gerekmez mi' konusundaki hasbihalimize kadar, her bir veri, tanım, kavram 'dış dünyada' nasıl tanımlandığıyla ilgili tartışmalar; 'dış dünyaya referansla tanımlandığı üzre', senin söylediğin doğru. Ama aynı şey neden süper-kedinin 'bilinci, şusu busu' için geçerli olsun?

Dinin dilinin, basitçe dış dünyaya atıfla anlaşılmadan önce, iç-tutarlılık açısından değerlendirilmesi gerektiğini boşa söylemedim sana, diğer başlıkta.

Dil, bir yapıdır. Kelime ve kavramlar, diğer kelime/kavram ve gramatik yapıya/ ana mesaj ve onun aktarım iskeletine atıfta bulunulmadan, anlaşılamaz. Tanrı'nın bilmesi, tabii ki bir başka tür bilmedir. Dönüp, 'biz nasıl biliyoruz?' diye bakarsan, anlam çıkaramayacağın çok açık zaten. Bunu yapmanın nedeni ne, diye soruyorum ben de :)

Kendi bilincinin ve kendi varlığının 'farkında' olan bir Tanrı var belkim de :)

tarihinde Roquentin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Laf ebeliği yapıyorsun Roq,

Bir bilinç kendi kendinin farkına nasıl varacakmış? Bu dediğin olanaksız ve mantıksız birşeydir. Ayrıca kanıtlanamaz da. Bilinç, kendinin farkına başka şeylerle girdiği etkileşim üzerinden varır. Yani tanrının bilincinin(ki tanrı bu bilinçten ibaret zaten) kendinin farkına varması, ancak ondan bağımsız olan bir evrenle girdiği ilişki üzerinden olabilir. Fakat ortada etkileşimde bulunabileceği, kavrayacağı, algılayacağı bir evren yokken, hiçlik içerisindeki bilinç kendinin farkına varamaz.

Bu arada sanki bilinci var kabul edip, onun düşünebilmesi için bağımsız bir nesnelliğin gereği üzerinden konuşuyor gibi bir görüntümüz var ama bu bağımsız nesnellik olmadan bilinç de varolamaz. Zira düşünemeyen birşeye bilinç denemez. Evren yoksa tanrı da yoktur. Farkına varılacak hiçbir şey yoksa, farkındalık da yoktur. Bu yüzden farkındalığı(bilinci), farkına varılacak şeyin öncesine koymak mantıksızlığın son noktası bir saçmalıktır. Hiçlik içerisinde bilinç olmaz, olamaz. Tanrı kesinlikle yoktur, olma olasılığı da yoktur.

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Laf ebeliği yapıyorsun Roq,

Bir bilinç kendi kendinin farkına nasıl varacakmış? Bu dediğin olanaksız ve mantıksız birşeydir. Ayrıca kanıtlanamaz da. Bilinç, kendinin farkına başka şeylerle girdiği etkileşim üzerinden varır. Yani tanrının bilincinin(ki tanrı bu bilinçten ibaret zaten) kendinin farkına varması, ancak ondan bağımsız olan bir evrenle girdiği ilişki üzerinden olabilir. Fakat ortada etkileşimde bulunabileceği, kavrayacağı, algılayacağı bir evren yokken, hiçlik içerisinde bilinç kendinin farkına varamaz.

Valla sana son dönemki analitik felsefenin dil üzerindeki tartışmalarından bahsettim, bunlara 'laf ebeliği' de istersen :)

Şöyle düşün: Tanrı'nın kendisi varsa, kendi nesnelliği, sıfatları, zekası, doğası var; bunun bilincinde olması neden senin tanımladığın tarz bir 'bilinç' için yeterli olmasın?

Düşün ki, evrende x adet kavranılabilecek şey var. Yine varsayalım ki, evrenin hemen ötesinde, kavranabilecek bir şey daha var, fakat henüz bilmiyoruz. Yani toplamda kavranabilecek x+1 şey var.

Şu an x şeyi kavrıyor oluşumuz, x+1'i kavrayamayışımızdan yola çıkarak, bir tür 'bilişsel yokluğa' delalet eder mi?

Evrenin ve yaratılışın olmadığı bir anda, Tanrı kendisinin ve nesnelliğinin, ayrıca kendi bilinçliliğinin bilincinde olduğu sürece, neden onun bilinci, bilinç olarak tanımlanamasın?

İstersen Tanrı'nın kendisi ve nesnelliğini kavramasına 'x', evren ve yaratılışla beraber kavranabilir nesnellik artışına da 'x+1' de. Ne değişti? :)

Misal, senin kendi bilinçliliğinin, bilincinde olman da bir şey değil midir? Senin kendi bilinçliliğinin bilincinde olmaman, 'x-1' olsaydı, x durumda daha az bir bilinçlilikten mi, yoksa daha çok bilinçlilikten mi bahsedilebilirdi? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şöyle düşün: Tanrı'nın kendisi varsa, kendi nesnelliği, sıfatları, zekası, doğası var; bunun bilincinde olması neden senin tanımladığın tarz bir 'bilinç' için yeterli olmasın?

Evrenin ve yaratılışın olmadığı bir anda, Tanrı kendisinin ve nesnelliğinin, ayrıca kendi bilinçliliğinin bilincinde olduğu sürece, neden onun bilinci, bilinç olarak tanımlanamasın?

Yazdıklarımı tam okumuyorsun.

Bak ne demişim: Bu arada sanki bilinci var kabul edip, onun düşünebilmesi için bağımsız bir nesnelliğin gereği üzerinden konuşuyor gibi bir görüntümüz var ama bu bağımsız nesnellik olmadan bilinç de varolamaz. Zira düşünemeyen birşeye bilinç denemez. Evren yoksa tanrı da yoktur. Farkına varılacak hiçbir şey yoksa, farkındalık da yoktur. Bu yüzden farkındalığı(bilinci), farkına varılacak şeyin öncesine koymak mantıksızlığın son noktası bir saçmalıktır. Hiçlik içerisinde bilinç olmaz, olamaz. Tanrı kesinlikle yoktur, olma olasılığı da yoktur.

Tanrının kendi nesnelliği yok çünkü sadece bir bilinçten, bir akıldan ibaret. Tanrının bedeni yok. Bilinç, kendinden bağımsız bir nesnellikle ilişkisi üzerinden kendini vareder. Bağımsız bir nesnellikle kurulacak ilişkisellik olmadan bilinç de olamaz. Senin hatan, tanrıyı(bilinci) tek başına da var kabul etmende, tek başına bir bilincin kendi kendini farkedebileceğini sanmanda yatıyor. Halbuki bir bilincin kavrayacağı, algılayacağı, üzerine düşüneceği, etkileşimde bulunacağı hiçbir şey yokken, o bilinç de yoktur. Çünkü bilinç dediğimiz şey zaten bu düşünsel faaliyetlerden ibarettir. Bu faaliyetler yoksa bilinç de yoktur. Bilinci düşünceden soyutlayamayız, düşünce de üzerine düşünecek birşey yoksa varolamaz. Ben kendimi, ancak başka birşeyi farkedersem farkedebilirim. Çünkü önce o şeyi, sonra da o şeyi farkeden şeyi(yani kendimi) farkederim. Yani kendimi, başka birşey sayesinde farkedebilirim. Ama hiçbir yoksa, kendimi de farkedemem.

Belli bir nesnellikle etkileşim kurmuş, düşünmüş ve ancak böylece kendini varetmiş bir bilinç bile nesnelliğe olan algısı tümden kesintiye uğradığı an hiçbir şey düşünemez olur ve karanlıklara gömülür, komaya girer. Bu yüzden tanrı, evrensiz yapamaz. Fakat komaya girmek için de komaya giren bilincin önceden açık olması, yani farkına varabileceği bir nesnelliğin varolması gerekir. Henüz hiçbir nesnelliğin olmadığı bir anda, komaya girmiş bir bilinç bile olamaz, çünkü o bilinç daha doğamamıştır bile.

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Tanrı veya her neyse... Bir yaratıcının olması kuvvetle muhtemel.

Tam tersine var olmasının ihtimali sıfır.

>>> Maddenin sürekli varlığını kabul etmek bilinçli bir tanrıdan daha kötü bir teori değil midir? Madde hep vardı ve rastlantılarla oluştu her şey demek yerine, tanrı hep vardı ve evren bilinçli bir şekilde yaratıldı demek daha mantıklı bence...

Bunun nesi mantıklı, işte madde burada ve var, kesin olarak.. Ve gene kesin olarak yoktan var olamaz, var iken yok olamaz. Hal böyleyken maddenin bir zamanlar yok olduğunu düşünmek, delilikten başka bir şey olamaz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Ateistlere bu yüzden akılsız diyorumya. Çünkü Tanrının yoklugu hiç bir şekilde bilimle kanıtlanmamıştır kanıtlanamazda.

Sahi mi?

Bak ben sana bilimsel olarak kanıtlayayım o zaman tanrının yokluğunu:

Ben bir allah düzücüsüyüm, kanırta kanırta allah düzerim.. Henüz allahı düzemediğme göre demekki allah yoktur, olsaydı düzmüş olurdum çoktan..

Buyur, sen bu kanıtı çürütte görelim hadi, bilimsel olarak..

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> Ateistlere bu yüzden akılsız diyorumya. Çünkü Tanrının yoklugu hiç bir şekilde bilimle kanıtlanmamıştır kanıtlanamazda.

Sahi mi?

Bak ben sana bilimsel olarak kanıtlayayım o zaman tanrının yokluğunu:

Ben bir allah düzücüsüyüm, kanırta kanırta allah düzerim.. Henüz allahı düzemediğme göre demekki allah yoktur, olsaydı düzmüş olurdum çoktan..

Buyur, sen bu kanıtı çürütte görelim hadi, bilimsel olarak..

anibal ;

5-6 aydır bu forumdayım

İlk günden beri süperzenci'nin kim olduğu merak ederdim :D

Sonunda öğrendim teşekürler :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...