berguzar 0 Mayıs 4, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 4, 2009 gönderildi Ben burada, kapitalist olacağımı açıklamışım yani... Bravo... Ancak bu kadar zorlanabilirdi. Herhalde kadın olsam beni koca aramakla falan da itham ederdin! Benim anlayamadığım şey de şu: Dinlerin siyasi altbaşlıkları var. Kural koyucu, hukuki düzenleyici, sosyal sınırlayıcı nitelikleri var. Bilmin böyle bir şeyi yok. Bilim insanlara ne bir şey öğütler, ne bir şeye zorlar, ne de kurallar koyar. Politikacının elinde din, en fazla kendi üzerindeki kir kadar kirlenebilir. Bilim nasıl kirlenebilir ya da kirletilebilir? Bana kirlenmiş bilme bir örnek ver. Mesela atom bombası deyip duruyorsun. Bana fisyonun gayrı-ahlaki oluşu üzerine bir şeyler söyle. Bu ne saçma mantık yahu? Terbiyesizlik yapma bir daha, başkalarıyla hiç ama hiç karıştırma beni, bu sana bu konuda son uyarım!!!! Şükür kabulden gelir, bilmiyorsan öğren.... Ben sana bilim kirli mi dedim, bilimi alet ediyorlar dedim. Hala ediyorlar mı etmiyorlar mı cevap vermek yerine bilimi karaladığımı söyleyerek esas sen bana o malum şahsın taklidini yapıyorsun :aggressive: Link to post Sitelerde Paylaş
thecrow 0 Mayıs 4, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 4, 2009 gönderildi Terbiyesizlik yapma bir daha, başkalarıyla hiç ama hiç karıştırma beni, bu sana bu konuda son uyarım!!!! Şükür kabulden gelir, bilmiyorsan öğren.... Ben sana bilim kirli mi dedim, bilimi alet ediyorlar dedim. Hala ediyorlar mı etmiyorlar mı cevap vermek yerine bilimi karaladığımı söyleyerek esas sen bana o malum şahsın taklidini yapıyorsun :aggressive: Kapitalizmi kabul etmeyen marksist varsa, kolundan tut getir, ben de yakana nişan takayım. Okudum yazdım diyorsun da diyalektik materyalizm nedir, ne değildir dünyadan haberin yok! Yahu bilim dine alet ediliyorsa bu kimin sorunu onu soruyorum sana? Adolf hitler sosyal darwinistmiş... Bana ne? Darwinin kendisi bile sosyal darwinist değil, hitlerin söküğünü ateizme yamamak sana mı kaldı? Nereye varmaya çalıştığını ben anlamıyorum. Buradaki kimsenin anladığını da zannetmiyorum. Kenarından köşesinden gezdirip dolaştırıp işi evrime bağlamaya çalışıyorsun, sonuç vermedikçe de çirkefleşiyor, saçma sapan çıkarımlarda bulunuyorsun! Link to post Sitelerde Paylaş
sunny 0 Mayıs 4, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 4, 2009 gönderildi Darwin, "Gelecekte, yüzyıllarla ölçülemeyecek kadar kısa bir zaman sonra, medeni ırklar neredeyse kesinlikle vahşi ırkları dünya çapında yok edecek ve onların yerine geçecektir. Prof. Schaaffhausen'in de belirttiği üzere, insan benzeri maymunların da soyu şüphesiz ki kurutulacaktır. Böylece aradaki fark açılacaktır, zira insan daha medeni bir duruma gelecek, umarız ki sadece beyaz ırk kalacak ve maymun bir babun kadar alçalacak, böylece şu anda bir zenci veya Avustralyalıyla goril arasında var olan yakınlık ortadan kalkacaktır." Berguzar hanım, Yukarıda alıntıladığınız paragrafda insan değil de, bir aslan ırkının diğer kedi ırklarına göre üstünlük sağlayacağı ve onları yok edeceğine yönelik bir ileri görüş olsa nasıl bir tepki verirdiniz? İnsan da doğanın bir parçasıdır.doğal döngü içerisinde diğer türler ile (interspecies) ve kendi türü içersi (intraspecies) bir mücadeleye girmektedir. Doğada yaşayan her canlı bu tip bir rekabet içerisindedir.. boş bir toprağa ulaşan bitki tohumlarının birbirleri arasında yaşadığı rekabeti anlatsam inanın bana hayret içersinde kalırdınız. bütün canlılar bu rekabeti yaşarken, doğal olarak da insan da bu davranışı sergiler. Darwinin yukarıdaki ifadesi, işte insan ırkları arasında yaşanacak mücadele ve rekabet hakkında bir öngürüdür. Şimdi doğada gözlemlenen bu rekabeti dile getirdiği için, çoğu kişi zanneder ki evrim bozgunculuğu öldürmeyi öğütler. evrim herhangi bir fikri, bozgunculuğu vs. öğütlemez. bilim sadece doğada olan biteni anlatır. Bir takım insanlar bu çıkarımlardan esinlenip, farklı davranışlar sergileyebilir. bilim atomu parçaladığında, nasıl kimi insan bunu radyoterapi üretiminde kullanıp, kimisi atom bombası üretmişse, bu konuda buna benzer. atom bombası kullanıldığı için sizce bilim atomu parçalamaktan vaz mı geçmeliydi? buna benzer olarak, insanlar bozgunculuk yapıyor diye, bilim adamları bu gözlemi dile getirmemelimiydi? lütfen biraz düşünün. Link to post Sitelerde Paylaş
lKale 0 Mayıs 4, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 4, 2009 gönderildi (düzenlendi) Bilim dediğimiz felsefeden doğmuş bir daldır. Ve felsefenin en büyük ilkesini hepimiz biliyoruz sanırım ; Sorgula ! -- Bilim dinin aksine hiç bir şeyi sorgulamadan kabul etmez; kanıtlanabilir ve akla yatkın bilgilere güvenir ancak. Din ve bilimin kötüye kullanılması kıyaslanacak bir olay değildir. Elbette her şeyi kötüye kullanan insanlar olduğu gibi bunu da kötüye kullanmak isteyenler çıkacaktır, Ancak bilim adı altında yalan yanlış şeyler sunuluyorsa, bunu çürütecek olan yine bilimdir. Ayrı bir husus da; bilim ve din'i iki karşıt kefeye koyup bir tarafı haklı çıkarmaya çalışmanız, din ile bilimin tabandan çeliştiğine büyük bir kanıttır. Eğer islam ya da herhangi bir din, (diğerleri bu konuda açıkça çuvallamıştır) bilimle çelişmediğini, bilimle uyumlu olduğunu iddia ediyorsa; bilime karşı verilen bu savaş nedendir? Bilimsel herhangi bir teorinin yanlış çıkması bile (Ki evrim teorisi için öyle birşey yok) bilim denen "yöntem"i kesinlikle bağlamaz. Çünkü bilim bu teorilere tapmaz ! Mayıs 4, 2009 tarihinde Kale180 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
berguzar 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi Berguzar hanım, Yukarıda alıntıladığınız paragrafda insan değil de, bir aslan ırkının diğer kedi ırklarına göre üstünlük sağlayacağı ve onları yok edeceğine yönelik bir ileri görüş olsa nasıl bir tepki verirdiniz? İnsan da doğanın bir parçasıdır.doğal döngü içerisinde diğer türler ile (interspecies) ve kendi türü içersi (intraspecies) bir mücadeleye girmektedir. Doğada yaşayan her canlı bu tip bir rekabet içerisindedir.. boş bir toprağa ulaşan bitki tohumlarının birbirleri arasında yaşadığı rekabeti anlatsam inanın bana hayret içersinde kalırdınız. bütün canlılar bu rekabeti yaşarken, doğal olarak da insan da bu davranışı sergiler. Darwinin yukarıdaki ifadesi, işte insan ırkları arasında yaşanacak mücadele ve rekabet hakkında bir öngürüdür. Şimdi doğada gözlemlenen bu rekabeti dile getirdiği için, çoğu kişi zanneder ki evrim bozgunculuğu öldürmeyi öğütler. evrim herhangi bir fikri, bozgunculuğu vs. öğütlemez. bilim sadece doğada olan biteni anlatır. Bir takım insanlar bu çıkarımlardan esinlenip, farklı davranışlar sergileyebilir. bilim atomu parçaladığında, nasıl kimi insan bunu radyoterapi üretiminde kullanıp, kimisi atom bombası üretmişse, bu konuda buna benzer. atom bombası kullanıldığı için sizce bilim atomu parçalamaktan vaz mı geçmeliydi? buna benzer olarak, insanlar bozgunculuk yapıyor diye, bilim adamları bu gözlemi dile getirmemelimiydi? lütfen biraz düşünün. Sevgili sunny, Çok güzel izah etmişsin doğada bilinen gerçekleri. Ama doğa böyle deyip insan geri duramaz, sorumluluk alması elzemdir. Bu yüzden bilim buna çanak tutmuyor ama bu bozgunculuk sisteminin kaymağını yiyenler aynı din gibi bilimi de bu düşüncesi yüzünden alet ediyorlar. Yukarıda Andromeda'ya da yazdım, biz hayvan değiliz, bizi hayvanlardan ayıran özelliklerimiz var herşeyden önce. Bir sürü değeri kendimizde barındıyoruz, ahlaklı olma yönünde çaba gösteriyor ve bu konuda ilerliyoruz diyoruz ama görünen gerçek bu yönde değil. Atomu parçalayıp radyoterapi üretiminde kullanan doğru kişidir, ama bundan atom bombası yapan ya da yapılan atom bombasını insanı imhada kullanan bozguncudur. Sanırım meramımı çok net anlatabildim... Bilim dediğimiz felsefeden doğmuş bir daldır. Ve felsefenin en büyük ilkesini hepimiz biliyoruz sanırım ; Sorgula ! -- Bilim dinin aksine hiç bir şeyi sorgulamadan kabul etmez; kanıtlanabilir ve akla yatkın bilgilere güvenir ancak. Din ve bilimin kötüye kullanılması kıyaslanacak bir olay değildir. Elbette her şeyi kötüye kullanan insanlar olduğu gibi bunu da kötüye kullanmak isteyenler çıkacaktır, Ancak bilim adı altında yalan yanlış şeyler sunuluyorsa, bunu çürütecek olan yine bilimdir. Ayrı bir husus da; bilim ve din'i iki karşıt kefeye koyup bir tarafı haklı çıkarmaya çalışmanız, din ile bilimin tabandan çeliştiğine büyük bir kanıttır. Eğer islam ya da herhangi bir din, (diğerleri bu konuda açıkça çuvallamıştır) bilimle çelişmediğini, bilimle uyumlu olduğunu iddia ediyorsa; bilime karşı verilen bu savaş nedendir? Bilimsel herhangi bir teorinin yanlış çıkması bile (Ki evrim teorisi için öyle birşey yok) bilim denen "yöntem"i kesinlikle bağlamaz. Çünkü bilim bu teorilere tapmaz ! Sevgili Kale, Zaten sorguladığımız için bunları burada konuşuyor değil miyiz? Dinin bilimle, bilimin de aslında dinle zerre kadar derdi yoktur. İkisini küstüren ve sürekli kavga ettiren yine insanlardır. Şöyle ki; Ben inançlı biriyim ve bugün bilim adı altındaki tüm oluşumların bu evreni var eden tarafından var edildiğini savunuyorum. Yani hokus pokus olayı değil, elbet insan bunu bulacak ve bilecek. Ama işte bozguncular grubu, birbiri ile asla küs olmayan iki tarafı nasıl çarpıştırıp aradan kaymak yiyecekti, onları kavga ettirerek. Burada kimse şunu anlamasın sakın. Burada bakın işte inanç tebliğ ediliyor vs bir durum yok. Bilim de aynı din gibi bu bozguncular tarafından kullanılıyor mu, kullanılmıyor mu? Bu başlıkta bütün konuşmak istediğim buydu ama görüyorum ki, herkes beni anlamak yerine beni yanlışlamak için kendi anladığı üzerinden yazmaya devam etmiş... Sevgiler... Link to post Sitelerde Paylaş
lKale 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi Sevgili Bergüzar; Bu yapılan sorgulama değil; dogmayı gerçek kabul edip onu doğrulamak için çırpınmak. Bilimin verdiği uğraşlarda sakınca görmeyebilirsiniz, ama bilimin bulguları bu dinin kitabının söylediklerini çürüttüğü halde, ve bunu inkar etmek için onca uğraş verdiğiniz halde, bilimle hiç bir problemim yok derseniz ayıp edersiniz. Sizi forumda takip edebildiğim kadarıyla, islamın bugüne kadar uygulanagelmiş yöntemlerine, onca islam büyüğünün öğütlerine itibar etmekten çok; 'kalbin temiz olsun, iyi niyetli yaşa, hak ettiğini bulacaksın.' şeklinde bir hayat felsefesine sahip olduğunuzu düşünüyorum. Hatalıysam söyleyin. Ancak yaptığınız en büyük hata, din kurumunu bu felsefeyle özdeşleştirmeniz. Zira dinler yalnızca hayat felsefesi vermez, hele islam bundan çok sosyal hayatı düzenlemekle ilgilenir. Kuranın içeriğine bakarsanız; bugün bilimsel açıklamaları yapılan şeyleri, kuran ilahi güçlere dayandırarak açıklamış. Sizin en azından üstteki yazınızdan hareketle bakarsak, tanrı yalnızca "start"ı vermiş, evren oluşumunu ilahi müdahaleler olmamış şeklinde bir sonuca varabiliriz. Ve bu noktada ateizmi reddedebilirsiniz, kimse size bir şey diyemez. Ama islam ya da herhangi bir dinin söylediği bu değildir. İslam dünyayı insanla birlikte kabul eder. İnsan olmadan önceki evrenle ilgili pek bir laf etmez. En fazla bilmem kaç günde yaratmış der, teologlar da bu 6 gün aslında milyon yıl da olabilir vesaire diye uydurmaya çalışır. Kaldı ki doğa olaylarına kuranda yapılan açıklamalar bilimle öylesine çelişiyor ki; karşı yönde verebileceğiniz tek cevap, allah insanların anlayabilmesi için o şekilde açıklamış demek olur. Bu noktada araya, objektif bakmak ve dogmayı kanıtlamaya çalışmak arasındaki fark giriyor. Siz doğrudan ayetleri gerçeğe uydurmaya çalışıyorsunuz; dışarıdan bakan bir insan yalnızca saçmalık olduğunu söylüyor. Ve dogmadan yola çıkmak için tek bir haklı dayanağınız dahi yok. Böyle yapmanızın tek sebebi, dogmalarla büyütülmüş olmanız. Ve bu dogmayı kabul ettiğiniz anda; ne kadar okusanız da, ne kadar araştırsanız da objektif bakmayı başaramamanız çok yüksek olasılık. Ki öyle de olmuş gördüğüm kadarıyla. Link to post Sitelerde Paylaş
berguzar 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi >>>>>>>>>>>>Sevgili Bergüzar; Bu yapılan sorgulama değil; dogmayı gerçek kabul edip onu doğrulamak için çırpınmak. Bilimin verdiği uğraşlarda sakınca görmeyebilirsiniz, ama bilimin bulguları bu dinin kitabının söylediklerini çürüttüğü halde, ve bunu inkar etmek için onca uğraş verdiğiniz halde, bilimle hiç bir problemim yok derseniz ayıp edersiniz. Sevgili kale, Neden bizlerinde sorgulayarak ve uzunca bir aşamadan sonra bu noktaya geldiğimiz gerçeğine bu kadar uzaksınız? Gerçek sorgulayan illa inkar eden midir? Yani eşittirin karşısında illa da red mi vardır? Bilimin uğraşılarında sakınca görmüyoruz değil, bizzat bilim ilk bilinçli ve şuurlu insanla başlamıştır. Kuranda Ademe isimleri öğrettiden kasıt budur, insanlık ilk kez bilim yapmaya başlamıştır. Biz kurandan bunu anlıyoruz... Ve bilimi tastamam kabul ediyoruz bu anlamda. Bilimle bizim problemimizin olması biz kuranı hiç anlamadık, Tanrı kavramına çok uzağız demekle aynıdır, inanın buna.. >>>>>>>>>>Sizi forumda takip edebildiğim kadarıyla, islamın bugüne kadar uygulanagelmiş yöntemlerine, onca islam büyüğünün öğütlerine itibar etmekten çok; 'kalbin temiz olsun, iyi niyetli yaşa, hak ettiğini bulacaksın.' şeklinde bir hayat felsefesine sahip olduğunuzu düşünüyorum. Hatalıysam söyleyin. İnsanlığın bugüne kadar islam adı altında bir sürü hurafeye imza atmış, bozgunculuğun ağa babaları konumunda olmuş kişilere itibar etmeyi islama itibar etmekle lütfen bir tutmayın. İslam teslim olan demektir. Neye teslim olan, gerçeğe teslim olan, var ve bir olan gerçeğe teslim olan. Onun öğüdü bana yetiyor, gördüğüm üzere birçok kişiye de yetiyor. Bana verdiği akıldan zerre kadar şüphem olsa idi o dediğiniz zatların sözleri ile burda olurdum... Ve evet, hayat felsefem hakkında tespitiniz çok doğru, islamın özü de budur zaten... >>>>>>>>Ancak yaptığınız en büyük hata, din kurumunu bu felsefeyle özdeşleştirmeniz. Zira dinler yalnızca hayat felsefesi vermez, hele islam bundan çok sosyal hayatı düzenlemekle ilgilenir. Kuranın içeriğine bakarsanız; bugün bilimsel açıklamaları yapılan şeyleri, kuran ilahi güçlere dayandırarak açıklamış. Sizin en azından üstteki yazınızdan hareketle bakarsak, tanrı yalnızca "start"ı vermiş, evren oluşumunu ilahi müdahaleler olmamış şeklinde bir sonuca varabiliriz. Ve bu noktada ateizmi reddedebilirsiniz, kimse size bir şey diyemez. Ama islam ya da herhangi bir dinin söylediği bu değildir. Bunu başka bir başlıkta tartışabiliriz isterseniz... Ama şu kadarını söyleyim, evet Tanrı startı vermiştir ama bu startı başlatırken oradakilere de kullanma kılavuzunu vermiştir. Gerisine müdahale etmemiştir, etmeyecektir. Sünnetullah dediğimiz işleyiş budur. Bu yüzden yeryüzünde yaşanan hiçbir şeyden Tanrı sorumlu değildir, en azından insan merkezli yaşananlardan. Ha seller olur insanlar ölür derseniz ve bunu da Tanrının zulmü olarak görürseniz onu da tartışırız. Bu zulüm değil, sünnetullahın parçasıdır. Dediğim gibi bunları başka bir başlıkta tartışmamız daha sağlıklı olacaktır... >>>>İslam dünyayı insanla birlikte kabul eder. İnsan olmadan önceki evrenle ilgili pek bir laf etmez. En fazla bilmem kaç günde yaratmış der, teologlar da bu 6 gün aslında milyon yıl da olabilir vesaire diye uydurmaya çalışır. Kaldı ki doğa olaylarına kuranda yapılan açıklamalar bilimle öylesine çelişiyor ki; karşı yönde verebileceğiniz tek cevap, allah insanların anlayabilmesi için o şekilde açıklamış demek olur. Kuran asla bir bilim kitabı olduğunu iddia etmez, bu yüzden bilimin bulgularını kuranda yok ya da örtüşmüyor gibi söylemlerle kuranı çamura batıramayız. Zira ben evrimi savunan biri olarak kuranda da bilime ters birşey görmüyorum. Bu yüzden kuran öğüttür diyorsa kendine, ondaki öğüde bakmak gerek diye düşünüyorum. Bilimi zaten bilim adamları yapıyor, yok bizim ve dinin onlarla bir problemi, inanın yok... >>>>>>>Bu noktada araya, objektif bakmak ve dogmayı kanıtlamaya çalışmak arasındaki fark giriyor. Siz doğrudan ayetleri gerçeğe uydurmaya çalışıyorsunuz; dışarıdan bakan bir insan yalnızca saçmalık olduğunu söylüyor. Ve dogmadan yola çıkmak için tek bir haklı dayanağınız dahi yok. Böyle yapmanızın tek sebebi, dogmalarla büyütülmüş olmanız. Ve bu dogmayı kabul ettiğiniz anda; ne kadar okusanız da, ne kadar araştırsanız da objektif bakmayı başaramamanız çok yüksek olasılık. Ki öyle de olmuş gördüğüm kadarıyla. Ben ayetleri gerçeğe uydurmaya çalışmıyorum ki buna gerek yok, ayetler kendini ortaya koyuyor. En az sizde belki ben kadar dogmalarla büyütüldünüz, yukarıda dediğim gibi özgür beyin = inkar etmek mi? Bu kadar net nasıl tavır koyabiliyorsunuz bunu bana izah edebilir misiniz? Ama en çok başlık konusunda merak ettiğim gerçeğe parmak basmamışsınız. Bilim de aynen din gibi bozguncuların malzemesi oluyor mu, olmuyor mu? Buna cevabınızı alabilseydim daha çok mutlu olacaktım ama yine de paylaşımınız için teşekkür ederim. Sevgiler... Link to post Sitelerde Paylaş
lKale 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi Ben bilimi kötüye kullananlar yok demiyorum zaten, diğer sayfalarda yazmış olmam lazım; ancak kötüye kullanım konusunu din-bilim taraflarında kıyaslarsak, dinin tabanı sorgulamadan kabul etmeye dayalı olduğu için dinin getirdiği tehlike daha büyüktür. Ki dini kötüye kullanan olmasaydı bile bu dinlerin ilahi olduğunu kanıtlamazdı. Kuran bilim kitabı olduğunu iddia etmiyor olabilir. Ama içinde yazan herşeyin allah kelamı olduğunu ve kesin olarak doğru olduğunu söylüyor. Bu durumda insanoğlunun bilimle açıkladığı olay-olguların, yani bilimsel olay-olguların kuranda doğaüstü güçlerle, yani tanrı tarafından gerçekleştirildiği söyleniyorsa; ve söyledikleri bilimle çelişiyorsa. O zaman en azından islam bilimle taban tabana zıt demektir. Ve evrim teorisini savunduğunuzu söylemişsiniz, adem-havva ile evrimi nasıl bağdaştırıyorsunuz merak ettim. Yani onu da insana doğru giden evrim devam ederken, adem ve havva'nın ruhlarının insan türünün ilk örneklerine aktarıldığı gibi birşey mi? Hadi biz bunları şimdilik kendi içinde çelişmiyor olabileceği için kabul ettik diyelim; Böyle bir kurgu dogmayı ispatlamaya çalışmak değil midir? Ya da adem ve havvayı yalnızca birer sembol olarak görüyor, elma yeme hadisesini de insanın evrim sürecinde bilincini elde edip, doğru yaşamak için bir sınav vermeye başlaması olarak mı değerlendiriyorsunuz? Ve tüm bu kurgular dogmayı ispat etmek için olmuyor? Ve siz bu saydıklarıma benzer kurgular yapmasanız bile, kuranda yazan hikaye, kurgu olmuyor, gerçeğin ta kendisi mi oluyor? Link to post Sitelerde Paylaş
lKale 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi Bunu başka bir başlıkta tartışabiliriz isterseniz... Ama şu kadarını söyleyim, evet Tanrı startı vermiştir ama bu startı başlatırken oradakilere de kullanma kılavuzunu vermiştir. Gerisine müdahale etmemiştir, etmeyecektir. Sünnetullah dediğimiz işleyiş budur. Bu yüzden yeryüzünde yaşanan hiçbir şeyden Tanrı sorumlu değildir, en azından insan merkezli yaşananlardan. Ha seller olur insanlar ölür derseniz ve bunu da Tanrının zulmü olarak görürseniz onu da tartışırız. Bu zulüm değil, sünnetullahın parçasıdır. Dediğim gibi bunları başka bir başlıkta tartışmamız daha sağlıklı olacaktır... İnsan kaynaklı olaylara gerek yok; her türlü doğa olayının bilimsel açıklaması yapılabiliyor günümüzde. Kuranda lut kavminin helakından da söz edilmiş. Halbu ki biz biliyoruz ki bu tür olaylar gayet olağan doğa olaylarıdır. Yıkıcılığı zamanın şartlarına, ve zamanla efsaneleşmesine göre değişebilir. 17 Ağustos depremi, Endonezya depremi; belki bu olaylar o zamanlar olsa şimdi allah helak etti diye anlatacaklardı bize. Ha siz diyebilirsiniz ki o sırada patlayacağını nereden bilebilirdiniz, deprem olacağını bilebiliyor musunuz? Bundan yakın zaman önce bilim bu bildiklerini de bilmiyordu, o zamanlar da bilemiyorsun diye zorlayarak kandırıyorlardı insanları. Evrenin ilerleyişinde, "start" konusunu saymazsak ilahi bir müdahale olasılığı, hele hele dünya içinde kesinlikle yoktur. Link to post Sitelerde Paylaş
berguzar 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi İnsan kaynaklı olaylara gerek yok; her türlü doğa olayının bilimsel açıklaması yapılabiliyor günümüzde. Kuranda lut kavminin helakından da söz edilmiş. Halbu ki biz biliyoruz ki bu tür olaylar gayet olağan doğa olaylarıdır. Yıkıcılığı zamanın şartlarına, ve zamanla efsaneleşmesine göre değişebilir. 17 Ağustos depremi, Endonezya depremi; belki bu olaylar o zamanlar olsa şimdi allah helak etti diye anlatacaklardı bize. Ha siz diyebilirsiniz ki o sırada patlayacağını nereden bilebilirdiniz, deprem olacağını bilebiliyor musunuz? Bundan yakın zaman önce bilim bu bildiklerini de bilmiyordu, o zamanlar da bilemiyorsun diye zorlayarak kandırıyorlardı insanları. Evrenin ilerleyişinde, "start" konusunu saymazsak ilahi bir müdahale olasılığı, hele hele dünya içinde kesinlikle yoktur. Sevgili Kale, Bilim ile dini ayrı ayrı ele aldığınız zaman böyle düşünmeniz çok normal. Ama din ile bilim iç içedir. Elbet ben inanç tarafını bilimle örtüştürerek bunları söylüyorum. Dünya için start söz konusu değil demeniz bile bana göre uyuşuyor bilimle ve dinle şöyle ki: Hep yazmışımdır bunu burada, ol dedik oldu dan kasıt bir hokus pokus yaratma değildir. Ol dedik oldu, şartlar hazırlandı ve start verildi evren/alemler için, bu kadar... Sevgiler... Link to post Sitelerde Paylaş
lKale 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi Bu tamamen sizin zorlama yorumlarınızla ortaya çıkacak bir sonuç. Bir an dürüst olalım lütfen, 1400 yıl önce bilim şimdiki kadar gelişmiş değildi evet, insanlar cahildi. Ama tamamen de embesil değillerdi ya. Onların anlayacağı dille anlatmak başka, abuk subuk hikayelerle uydurmaya çalışmak bambaşka. Kuranda evrenin oluşumu ile ilgili şu an bilimin ortaya attığı (destekli) kurgulara zerre atıf yok. Tamamen yunan mitolojisinin içerdiği mitlere benzer başka mitler içeriyor. Hatta daha kolaya kaçılarak. Ol dedik oldu, gökleri görünmez direklerle düşmemeleri için havada tutuyoruz. ---------- Bunların masal olduğunu anlamak hiç zor değil. Siz okuduklarınızı bilime uydurmaya bu kadar uğraşmasanız, siz de farkedeceksiniz. Tanrı ile ilgili mantıklı kurgularınız farklı bir ortamda farklı bir şekilde tartışılabilir. Ama bu kurguları islamla bağdaştırmaya çalışmak. Adı üstünde bağdaştırmaya çalışmak olacaktır. Siz sıfırdan kendi mantığınıza yatan bir yaratılış biçimi belirleyin, sonra bu çıkan işleyişin doğrudan kuranda geçip geçmediğine bakın. Diğer tüm çabalar subjektif olacaktır çünkü. Link to post Sitelerde Paylaş
berguzar 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi Bu tamamen sizin zorlama yorumlarınızla ortaya çıkacak bir sonuç. Bir an dürüst olalım lütfen, 1400 yıl önce bilim şimdiki kadar gelişmiş değildi evet, insanlar cahildi. Ama tamamen de embesil değillerdi ya. Onların anlayacağı dille anlatmak başka, abuk subuk hikayelerle uydurmaya çalışmak bambaşka. Kuranda evrenin oluşumu ile ilgili şu an bilimin ortaya attığı (destekli) kurgulara zerre atıf yok. Tamamen yunan mitolojisinin içerdiği mitlere benzer başka mitler içeriyor. Hatta daha kolaya kaçılarak. Ol dedik oldu, gökleri görünmez direklerle düşmemeleri için havada tutuyoruz. ---------- Bunların masal olduğunu anlamak hiç zor değil. Siz okuduklarınızı bilime uydurmaya bu kadar uğraşmasanız, siz de farkedeceksiniz. Tanrı ile ilgili mantıklı kurgularınız farklı bir ortamda farklı bir şekilde tartışılabilir. Ama bu kurguları islamla bağdaştırmaya çalışmak. Adı üstünde bağdaştırmaya çalışmak olacaktır. Siz sıfırdan kendi mantığınıza yatan bir yaratılış biçimi belirleyin, sonra bu çıkan işleyişin doğrudan kuranda geçip geçmediğine bakın. Diğer tüm çabalar subjektif olacaktır çünkü. Ben kurana bir bilim kitabı gibi yaklaşsaydım emin ol senin düşündüğün gibi düşünürdüm. Ama kuran bilim kitabı değildir, sadece Ademe isimleri öğrettik ile başlayan ayet ve bu ayete vurgularla insanın bilme aşaması başlamıştır ve bazı bilmelere atıflar yapılmıştır. Ben aklımı hiçbir şekilde kurana uydurmak için zorlamıyorum, bilakis aklım beni kurana götürüyor. Mit dediğimiz herşey eski inançların uzantısı, elbet mit denecek ama Tanrı o gün nasılsa bugün de aynı Tanrı, sadece insanların söylemleri değişiyor o kadar. Bu da çağa göre hareket ederek, bilmenin nere olduğuyla alakalı bir durum. Bir kitap okumuştum Tübitak yayınlarının, okumadıysanız tavsiye ederim: Tüfek, Mikrop ve Çelik. Orada insanın bırakın embesil vs olabileceğini, zekasının bugün ile tamamen aynı olduğundan bahsediyor. Adem, yani ilk bilinçli ve şuurlu insan ne kadar zeki ise, bizde o kadar zekiyiz, bundan zerre kadar şüphem yok, olmadı da. Ama o insanlarda madem biz gibi zekiydi niye bilimde geriydiler demenin de bir mantığı yok. Un-şeker-yağ olmadan helva yapamayız değil mi? Sevgiler... Link to post Sitelerde Paylaş
lKale 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi Üstte de söylediğim gibi ; Kuran bilim kitabı olduğunu iddia etmiyor olabilir. Ama içinde yazan herşeyin allah kelamı olduğunu ve kesin olarak doğru olduğunu söylüyor. Bu durumda insanoğlunun bilimle açıkladığı olay-olguların, yani bilimsel olay-olguların kuranda doğaüstü güçlerle, yani tanrı tarafından gerçekleştirildiği söyleniyorsa; ve söyledikleri bilimle çelişiyorsa. O zaman en azından islam bilimle taban tabana zıt demektir. Öncelikle buna yanıt verin, bu belirsizliği giderelim. -------- Mit dediğimiz herşey eski inançların uzantısı, elbet mit denecek ama Tanrı o gün nasılsa bugün de aynı Tanrı, sadece insanların söylemleri değişiyor o kadar. Bu da çağa göre hareket ederek, bilmenin nere olduğuyla alakalı bir durum. Kuranda yazanların geçmişteki mitlerle bağdaşmasını, onların da tanrı tarafından ortaya atılmasıyla bağdaştırmak; şimdi bir adamın çıkıp yazabileceği bir kitaba da allah kelamı demeyi mümkün kılar. Ha sizin savunmanız bu durumda, kuran son inen kitaptır şeklinde olabilir. Ama elle yazıldığını bir an için siz de varsayarsanız, bu tür ucuz numaraların hiç bir hükmü olmadığını görürsünüz. Bu tür bir bağdaşmaya karşı tek savunmanız, bu mitlerin gerçekliğini ispatlamak olabilir. Ya da en azından akla mantığa uygun bir açıklama yapmanız olabilir. Bunu da bin dereden su getirip, öküz altında buzağı aramayarak yapmalısınız. --------- Adem, yani ilk bilinçli ve şuurlu insan ne kadar zeki ise, bizde o kadar zekiyiz, bundan zerre kadar şüphem yok, olmadı da. Ama o insanlarda madem biz gibi zekiydi niye bilimde geriydiler demenin de bir mantığı yok. Un-şeker-yağ olmadan helva yapamayız değil mi? Sevgiler... Size üstte evrimle ilgili düşüncelerinizi sormuştum. Ve evrim teorisini savunduğunuzu söylemişsiniz, adem-havva ile evrimi nasıl bağdaştırıyorsunuz merak ettim. Yani onu da insana doğru giden evrim devam ederken, adem ve havva'nın ruhlarının insan türünün ilk örneklerine aktarıldığı gibi birşey mi? Hadi biz bunları şimdilik kendi içinde çelişmiyor olabileceği için kabul ettik diyelim; Böyle bir kurgu dogmayı ispatlamaya çalışmak değil midir? Ya da adem ve havvayı yalnızca birer sembol olarak görüyor, elma yeme hadisesini de insanın evrim sürecinde bilincini elde edip, doğru yaşamak için bir sınav vermeye başlaması olarak mı değerlendiriyorsunuz? Ben biyoloji konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığım ve kitabı okumadığım için insan zekasının geçmişte ve günümüzdeki durumu ile ilgili yorum yapmayacağım. O kısmı bilgili arkadaşların yorumuna bırakıyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
berguzar 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi Üstte de söylediğim gibi ; CODE Kuran bilim kitabı olduğunu iddia etmiyor olabilir. Ama içinde yazan herşeyin allah kelamı olduğunu ve kesin olarak doğru olduğunu söylüyor. Bu durumda insanoğlunun bilimle açıkladığı olay-olguların, yani bilimsel olay-olguların kuranda doğaüstü güçlerle, yani tanrı tarafından gerçekleştirildiği söyleniyorsa; ve söyledikleri bilimle çelişiyorsa. O zaman en azından islam bilimle taban tabana zıt demektir. Öncelikle buna yanıt verin, bu belirsizliği giderelim. -------- >>>>>>>Sevgili Kale, Kuran bir bilim kitabı değildir ama bilime atıf vardır, bazı konularda ipuçları vermiştir diyorum. Lakin doğaüstü söylemi örtüşmüyor, şöyle ki, Kar yağması için belli şartların oluşması lazım, bilim bugün bunu diyor ama ben kalkıpta bugün karı melekler yeryüzüne indiriyor dersem bu bilimle biraz çelişir. Bu sadece bir örnek, oradan melek kavramına gitmek lazım ki, bana göre melek dediğimiz kavram enerji. Hani her iş ve her oluşta nasıl bir enerjiye ihtiyaç var, öyle düşünün. Doğaüstü güç söyleminden insan aklının ve algısının almadığı şeylere gideriz ki Tanrı bizim algılımıza/aklımıza yatkın işler ve oluşlar gerçekleştiriyor yeryüzünde, sadece gabya ilişkin bilgi yok, gayb ise ölüm ötesi/kıyamet ötesi neler olacak, bunlar sadece… O yüzden sizin doğaüstü güç tanımınıza bu anlamda katılmıyorum… Buradan hareketle kuran bilimle paraleldir diyorum… QUOTE Mit dediğimiz herşey eski inançların uzantısı, elbet mit denecek ama Tanrı o gün nasılsa bugün de aynı Tanrı, sadece insanların söylemleri değişiyor o kadar. Bu da çağa göre hareket ederek, bilmenin nere olduğuyla alakalı bir durum. Kuranda yazanların geçmişteki mitlerle bağdaşmasını, onların da tanrı tarafından ortaya atılmasıyla bağdaştırmak; şimdi bir adamın çıkıp yazabileceği bir kitaba da allah kelamı demeyi mümkün kılar. Ha sizin savunmanız bu durumda, kuran son inen kitaptır şeklinde olabilir. Ama elle yazıldığını bir an için siz de varsayarsanız, bu tür ucuz numaraların hiç bir hükmü olmadığını görürsünüz. Bu tür bir bağdaşmaya karşı tek savunmanız, bu mitlerin gerçekliğini ispatlamak olabilir. Ya da en azından akla mantığa uygun bir açıklama yapmanız olabilir. Bunu da bin dereden su getirip, öküz altında buzağı aramayarak yapmalısınız. --------- Mitlerin gerçekliğini ispatlamak nasıl olur bilmiyorum şundan örnek verebiliriz. Her toplumun bir tapınağı ve bir tapınma şekli var. Demekki insan var olduğu sürece bir Tanrısı var veya Tanrıları. Zaman içinde şekil değiştirmiş olabilir. her şeyi kuran belirlemiş ve her şeyi halletmiş olsa idi siz bugün ateist olamazdınız, yani var ve bir olan Tanrıyı red etmezdiniz. Kuran ilkeler sunar, alan alır, almayan almaz. Ama siz itibar etmiyorsunuz diye kurana yok diyemeyiz değil mi? QUOTE Adem, yani ilk bilinçli ve şuurlu insan ne kadar zeki ise, bizde o kadar zekiyiz, bundan zerre kadar şüphem yok, olmadı da. Ama o insanlarda madem biz gibi zekiydi niye bilimde geriydiler demenin de bir mantığı yok. Un-şeker-yağ olmadan helva yapamayız değil mi? Sevgiler... Size üstte evrimle ilgili düşüncelerinizi sormuştum. CODE Ve evrim teorisini savunduğunuzu söylemişsiniz, adem-havva ile evrimi nasıl bağdaştırıyorsunuz merak ettim. Yani onu da insana doğru giden evrim devam ederken, ade ve havva'nın ruhlarının insan türünün ilk örneklerine aktarıldığı gibi birşey mi? Hadi biz bunları şimdilik kendi içinde çelişmiyor olabileceği için kabul ettik diyelim; Böyle bir kurgu dogmayı ispatlamaya çalışmak değil midir? Ya da adem ve havvayı yalnızca birer sembol olarak görüyor, elma yeme hadisesini de insanın evrim sürecinde bilincini elde edip, doğru yaşamak için bir sınav vermeye başlaması olarak mı değerlendiriyorsunuz? Ben biyoloji konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığım ve kitabı okumadığım için insan zekasının geçmişte ve günümüzdeki durumu ile ilgili yorum yapmayacağım. O kısmı bilgili arkadaşların yorumuna bırakıyorum. >>>>> Ben de biyoloji konusunda yeterli değilim ama okuduğumu anlayan bir aklım ve zekam var. Bugün bilim bizi evrime götürüyor. Bizler Adem yaratıldı onun kaburgasından Havva yaratıldı masallarına inanmıyoruz. Bizler Tanrının kendisini bizim akılla bulmamızı istemesinden ötürü, yeryüzündeki iş ve oluşlara da akılla ulaşacağız gerçeğinden hareket ediyoruz. Ya da adem ve havvayı yalnızca birer sembol olarak görüyor, elma yeme hadisesini de insanın evrim sürecinde bilincini elde edip, doğru yaşamak için bir sınav vermeye başlaması olarak mı değerlendiriyorsunuz? Evet, aynen dediğiniz gibi düşünüyorum. Sevgiler… Link to post Sitelerde Paylaş
lKale 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi (düzenlendi) Ve tüm bu kurgular dogmayı ispat etmek için olmuyor? Ve siz bu saydıklarıma benzer kurgular yapmasanız bile, kuranda yazan hikaye, kurgu olmuyor, gerçeğin ta kendisi mi oluyor? ------ Melekleri enerji olarak görmeniz, evrim konusundaki bu görüşleriniz, bunlar insanlık tarihi boyunca varolmuş mitlerin yalnızca siz değil tüm kültürlerden insanlar tarafından üretilmiş versiyonlarıdır. Bu tür mitler hakkında kurguladığınız hiçbir şey, apaçık olduğu iddia edilen bir kitaba zorlama yorumlar katıyor olduğunuzu değiştirmez. -- Mitlerin gerçekliğini ispatlamak nasıl olur bilmiyorum şundan örnek verebiliriz. Her toplumun bir tapınağı ve bir tapınma şekli var. Demekki insan var olduğu sürece bir Tanrısı var veya Tanrıları. Zaman içinde şekil değiştirmiş olabilir. (Cımbızlamak olarak görmeyin bu kısım üstte sorduğum sorunun devamı olduğu için buradan alıyorum) Bakın bu yaptığınız tam anlamıyla kurgulamak. Ben size şöyle birşey söylesem; Tarih öncesi çağlardan itibaren insanlar varoluşla ilgili meraklarını gidermek istemişler, bu istek de onları bugün mitler dediğimiz o zamalar yanlışlanamayan kurguları yapmaya götürmüş. Bu kurguların oluşumunu elbette kesin olarak bilmiyoruz. Ancak bilmememiz onların ilahi ya da gerçek hikayeler olduğu anlamına gelmez. Yunan mitolojisini gerçek kabul eden var mı? Bugünkü tek tanrılı dinler de, bir çok araştırma ve incelemenin ortaya koyduğu gibi, farklı kültürlerde var olan mitleri geliştirip, değiştirerek oluşturulmuş dinler olduğunu gösteriyor. Bu ve benzeri mitlere de (adem ve havva , melekler)Yunan mitolojisine baktığımız gibi bakmamak için sebep var mıdır? ---- Sizin yaptığınız insanlık tarihi boyunca anlatılagelen ve gelişen mitler üzerinde günümüz gerçeklerine uygun kurgular yapmak. Ancak atladığınız nokta, bu mitlerin kuranla ortaya çıkmadığı, ve ilahiliği hakkında en ufak bir kanıt olmaması. Eğer bu kurguları yaparken kuranı temel aldığınızı sanıyorsanız, büyük bir yanılgı içindesiniz. Eğer bu mitleri kanıtlayabiliyorsanız, buyurun. Kuranda yazdığı için doğru olduğunu kabul ediyorsanız da, kuranın ilahi bir güç tarafından indirildiğini kanıtlamalısınız. Aksi halde yaptığınız hiç bir kurgunun edebi değeri haricinde, hükmü olmaz. Mayıs 24, 2009 tarihinde Kale180 tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
berguzar 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi Ve tüm bu kurgular dogmayı ispat etmek için olmuyor? Ve siz bu saydıklarıma benzer kurgular yapmasanız bile, kuranda yazan hikaye, kurgu olmuyor, gerçeğin ta kendisi mi oluyor? ------ Melekleri enerji olarak görmeniz, evrim konusundaki bu görüşleriniz, bunlar insanlık tarihi boyunca varolmuş mitlerin yalnızca siz değil tüm kültürlerden insanlar tarafından üretilmiş versiyonlarıdır. Bu tür mitler hakkında kurguladığınız hiçbir şey, apaçık olduğu iddia edilen bir kitaba zorlama yorumlar katıyor olduğunuzu değiştirmez. -- (Cımbızlamak olarak görmeyin bu kısım üstte sorduğum sorunun devamı olduğu için buradan alıyorum) Bakın bu yaptığınız tam anlamıyla kurgulamak. Ben size şöyle birşey söylesem; Tarih öncesi çağlardan itibaren insanlar varoluşla ilgili meraklarını gidermek istemişler, bu istek de onları bugün mitler dediğimiz o zamalar yanlışlanamayan kurguları yapmaya götürmüş. Bu kurguların oluşumunu elbette kesin olarak bilmiyoruz. Ancak bilmememiz onların ilahi ya da gerçek hikayeler olduğu anlamına gelmez. Yunan mitolojisini gerçek kabul eden var mı? Bugünkü tek tanrılı dinler de, bir çok araştırma ve incelemenin ortaya koyduğu gibi, farklı kültürlerde var olan mitleri geliştirip, değiştirerek oluşturulmuş dinler olduğunu gösteriyor. Bu ve benzeri mitlere de (adem ve havva , melekler)Yunan mitolojisine baktığımız gibi bakmamak için sebep var mıdır? ---- Sizin yaptığınız insanlık tarihi boyunca anlatılagelen ve gelişen mitler üzerinde günümüz gerçeklerine uygun kurgular yapmak. Ancak atladığınız nokta, bu mitlerin kuranla ortaya çıkmadığı, ve ilahiliği hakkında en ufak bir kanıt olmaması. Eğer bu kurguları yaparken kuranı temel aldığınızı sanıyorsanız, büyük bir yanılgı içindesiniz. Eğer bu mitleri kanıtlayabiliyorsanız, buyurun. Kuranda yazdığı için doğru olduğunu kabul ediyorsanız da, kuranın ilahi bir güç tarafından indirildiğini kanıtlamalısınız. Aksi halde yaptığınız hiç bir kurgunun edebi değeri haricinde, hükmü olmaz. Sevgili Kale, Kuran kendinden önceki kutsal metinleri de doğrular, tek başına değilki bu konuda. Ve ilk yazılı mesaj ne zaman, hangi çağda, nasıl ortaya çıktı bununla ilgili bir veri yok elimizde ama ben mit dediğimiz o şeylerin içinde bu mesajlara ilişkin şeylerin olduğunu da düşünüyorum. Hatta daha önce de demiştim, Hammurabi'nin peygamber olduğunu dahi düşünüyorum. Dünyaya şöyle bir bakın. Bir Tanrı inancınız yok ama dürüst ve erdemli olmaya gayret eden bir insan tablosu çiziyorsunuz bana, bunun için ne mutlu size. Ama dünyanın çoğunluğu siz gibilerden mi oluşuyor, yoksa kendi çıkarları uğruna, her türlü inancı, her türlü yöntemi, her türlü yolu mübah görenlerden mi? Sonuçta insan doymaz bir mahluk, istemesinin sonu yok ve bencil. Hal böyle olunca da bazı değerler elbet bu dünya düzeninde hak ettiği yeri bulamayacak... Ve bunun içindir ki ilahi bir adalet şart... Sevgilerle... Link to post Sitelerde Paylaş
sangre 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi Hammurabi'nin peygamber olduğuna inanıyorum.. İlahi bir adaletin var olduğuna inanıyorum.. vs vs vs... Hiçbir dayanağı olmayan, aksine karşıt kanıtların mevcut olduğu konular.. Daha önce söylediğim gibi, ben de dünyanın düz olduğuna inanıyorum.. Öldükten sonra, unicornların sırtına binerek yolculuğa çıkacağıma inanıyorum.. Vs vs.. Tartışma dediğin böyle olmaz.. Kanıtı olan olaylar, kavramlar koymalısınız.. Bu tür saçmalıklara hiç kimse itibar etmiyor artık.. Bu yüzden de tartışmanın gereği olmadığını düşünüyorum. Link to post Sitelerde Paylaş
berguzar 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi Hammurabi'nin peygamber olduğuna inanıyorum.. İlahi bir adaletin var olduğuna inanıyorum.. vs vs vs... Hiçbir dayanağı olmayan, aksine karşıt kanıtların mevcut olduğu konular.. Daha önce söylediğim gibi, ben de dünyanın düz olduğuna inanıyorum.. Öldükten sonra, unicornların sırtına binerek yolculuğa çıkacağıma inanıyorum.. Vs vs.. Tartışma dediğin böyle olmaz.. Kanıtı olan olaylar, kavramlar koymalısınız.. Bu tür saçmalıklara hiç kimse itibar etmiyor artık.. Bu yüzden de tartışmanın gereği olmadığını düşünüyorum. İnancı metafizik-felsefik bir konu olarak görüp, yani soyut dünyanın konusu olarak görüp te nesnel kanıt istemeyi doğru bulmuyorum sevgili sangre. Adı üstünde inanç işte... Bak sende inanıyormuşsun, senin dünyayı düz olarak algılamanın/inanmanın bana bir zararı yokki, sen öyle mutluysan öyle inanabilirsin elbette. Ama şimdi diyeceksinki, bilim ispatladı, dünya düz değil. İyi de ben Hammurabinin kemiklerini bile bulsam ordan onun peygamber olduğunu sana kanıtlayamam ki, sadece günümüze ulaşan yasalarına baktığım zaman bunlarda bir evrensellik ve adalet görüyorum ki herkes bunu görüyor, kanıtsa bu bana yetiyor... Sevgilerle... Link to post Sitelerde Paylaş
ulyses 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi İnancı metafizik-felsefik bir konu olarak görüp, yani soyut dünyanın konusu olarak görüp te nesnel kanıt istemeyi doğru bulmuyorum sevgili sangre. Adı üstünde inanç işte... Bak sende inanıyormuşsun, senin dünyayı düz olarak algılamanın/inanmanın bana bir zararı yokki, sen öyle mutluysan öyle inanabilirsin elbette. Ama şimdi diyeceksinki, bilim ispatladı, dünya düz değil. İyi de ben Hammurabinin kemiklerini bile bulsam ordan onun peygamber olduğunu sana kanıtlayamam ki, sadece günümüze ulaşan yasalarına baktığım zaman bunlarda bir evrensellik ve adalet görüyorum ki herkes bunu görüyor, kanıtsa bu bana yetiyor... Sevgilerle... "eğer bir kişi açık alanda kadın ya da erkek bir kaçak köle bulursa ve onu efendisine getirirse kölenin sahibi ona iki şikel gümüş ödeyecektir" gerçekten insan bakınca "evrensellik" ve "adalet" görüyor.... Link to post Sitelerde Paylaş
sangre 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi İnancı metafizik-felsefik bir konu olarak görüp, yani soyut dünyanın konusu olarak görüp te nesnel kanıt istemeyi doğru bulmuyorum sevgili sangre. Adı üstünde inanç işte... Bak sende inanıyormuşsun, senin dünyayı düz olarak algılamanın/inanmanın bana bir zararı yokki, sen öyle mutluysan öyle inanabilirsin elbette. Ama şimdi diyeceksinki, bilim ispatladı, dünya düz değil. İyi de ben Hammurabinin kemiklerini bile bulsam ordan onun peygamber olduğunu sana kanıtlayamam ki, sadece günümüze ulaşan yasalarına baktığım zaman bunlarda bir evrensellik ve adalet görüyorum ki herkes bunu görüyor, kanıtsa bu bana yetiyor... Sevgilerle... Herkes istediği bir şeye inanabilirse, gerçeği nasıl bulmayı düşünüyorsunuz?? İkimiz de, inandıklarımızın gerçek olduğunu düşünüyoruz.. Ben dünyanın düz olduğuna gerçek diyorum, sen ilahi bir adaletin var olduğuna gerçek.. Ve ikimiz de bir diğerimizin inancını kabul etmiyoruz.. Bu şekilde gerçek bulunabilir mi?? Şimdi, başka bir inancımı daha paylaşıyım sizinle.. Dünyada ne kadar çok insan öldürebilirsem, unicornların o kadar sırtında fazla uçabileceğim.. Sonsuz iyilikle bütünleşebileceğim.. Ve öldürdüğüm kişiler de, öteki dünyada huzur bulabilecekler.. Ama bu dünyada benim inancımı paylaşmazlarsa ve benim inancıma sahip kişiler tarafından öldürülmezlerse, iki tarafta da huzur bulamayacaklar.. Yani inancıma göre, bu hareketim hem bana hem de size huzur verecek.. Sizin buna inanmamanız pek de önemli değil, çünkü eğer öldürülmezseniz huzur bulamayacağınız için, ben vicdan azabı çekeceğim.. Ne diyorsunuz, inancımın gereğini yapmalı mıyım?? Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts