Jump to content

Mehmet Bayrak Kitapları


Recommended Posts

MEHMET BAYRAK-ÇALIŞMALARI

Birinci Kitap “Gravürlerle Kürtler” (Bi Grawûran Kurd) adını taşıyor. 2002-Ankara basımlı. Büyük boy atlas biçiminde, kaymak kağıda basılmış, 352 sayfa ve ciltli bir eser. Gravürlerin bir bölümü 4 renkli, diğerleri siyah-beyaz.

Bu gravürlerin çoğu 16. Yüzyıldan bu yana Kürdistan’ı gezen Batılı gezginler eliyle yapılmış veya yanlarındaki, gravür sanatında usta kişilere yaptırılmış. En büyük bölümü ise 19. Yüzyıla ait.

Kitabın önsözü beş dilden (Kürtçe, Türkçe, İngilizce, Almanca ve Fransızca). Resim altlarında ayrıca, hangi yörelere ve kimlere ait olduklarına dair Kürtçe ve Türkçe açıklamalar var. Kitabın sonunda ise, “Kürtlere İlişkin Batı Seyahatnameleri”nin bibliyografyası var. 30 büyük sayfayı tutan bu bölüm, şimdiye kadar bu konudaki en kapsamlı bibliyografya olsa gerek.

Kürtlere ilişkin bunca gravürü bir arada görmek insana zevk veriyor. Okuyucu bu eser yoluyla, geçmişteki Kürt yaşamı, Kürt giyim kuşamıyla ilgili olarak çok değerli bilgiler ve izlenimler edinebilir.

İkinci kitap “Geçmişten Bugüne Kürt Kadını”. 2002-Ankara basımlı. Büyük boy, 392 sayfa.

Kitapta Kürt kadınlarının durumuna ilişkin tarihi bilgi, evliliğe ve Kürt aile yaşamına ve ünlü Kürt kadınlarına ilişkin bilgiler var. Ayrıca bu konuda Kürtçe ve Türkçenin yanı sıra, başka dillerde yayınlanmış önemli bilimsel makaleler ve belgeler yer alıyor. Kitap resimler ve gravürlerle zenginleştirilmiş. Bir de bu konuya ilişkin bir bibliyografyaya yer verilmiş.

3. kitap “Kürt Müziği, Dansları ve Şarkıları” (Mûzik, Dans û Şarqiyên Kurdî, Lêkolîn-Lêgerîn) adını taşıyor. 2002-Ankara basımı. Her biri büyük boy ve hacimli üç ciltten oluşuyor; toplam olarak 1842 sayfa.

1. Cilt, Kürt müziği, dans ve şarkılarına ilişkin bir araştırma inceleme niteliğinde. Dokuz bölümden oluşuyor:

1- Günümüzde Kürt müziği ve şarkıları.

2- Geleneksel Kürt müziği.

3- Kürt mistik müziği.

4- Kürt dansları.

5- Kürt şarkıları.

6- Kürt folkloru.

7- Kürt halk şarkıları ve saz şairleri.

8- Manzum Kürt destanları.

9- Bilbliyografya (100 sayfalık).

Birçok Kürt ve yabancı uzmanın ve bu konuya ilgi duyan kültür adamının makaleleri de kitapta yer alıyor.

2. ve 3. ciltler antoloji niteliğinde. Bu ikisi Dr. Nura Cewari ve Zozan Osmanian’ın katkılarıyla hazırlanmış. Bu ciltlerdeki şarkı ve türküler notalarıyla birlikte veriliyor.

3. Cildin sonuna Kürt müzik enstrümanları ve ünlü sanatçılarla ilgili resimli bir bölüm eklenmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 50
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Bahsi geçen kitaplardaki yalanları deşifre etmeni bekliyoruz.

Cakırcalı dün bunlara teker teker cevap verdi.Tekrardan boş ve anlamsız yazılara gerek yok.

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=21799

tarihinde Bilge Atun Uguk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Halak bilimi eğitimide neymiş . Hangi halk , tarihini kim yazmış, somut verileri neler.Bir şeyleri ezberlemek bilimmi oldu.Bak çakırcalı cevabını vermiş forumda.

Alan Dundes'in bugün Folklor disiplininin temeli olan halk tanımını biliyor musun? Halkbilimi de neymiş :D Araştır bakalım ne bulacaksın :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Alan Dundes'in bugün Folklor disiplininin temeli olan halk tanımını biliyor musun? Halkbilimi de neymiş :D Araştır bakalım ne bulacaksın :)

Kalifornia'dan dünyaya Judaist bakış pek hoşuma gitmiyor.Şimdi sen bu vatandaşı okumayla olmayan bir tarihi bilimsel yapacağınımı iddia ediyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kalifornia'dan dünyaya Judaist bakış pek hoşuma gitmiyor.Şimdi sen bu vatandaşı okumayla olmayan bir tarihi bilimsel yapacağınımı iddia ediyorsun.

Kaliforniya? :) Şaka mısın sen ya? FOLKLORE müstakil bir bilimsel alandır. Hani, sizin şu kafatasçılığınız var ya; aynı zamanda o adamların dünyayı kirleten ırkçı teorilerini geliştirdiklerini bir alandır da. Temel konusu, sözlü kültürün geleneksel alanlarıdır ve tüm edebiyat fakültelerinde okutulur; ayrıca birkaç üniversitede müstakil bir kürsüdür. Ayrıca okuduğum bölüm hocaların hepsi bana zıt fikirde, milliyetçi(mhplisinden kemalistine) hocalardı :) Bu sözleri duymamış olayım :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kaliforniya? :) Şaka mısın sen ya? FOLKLORE müstakil bir bilimsel alandır. Hani, sizin şu kafatasçılığınız var ya; aynı zamanda o adamların dünyayı kirleten ırkçı teorilerini geliştirdiklerini bir alandır da. Temel konusu, sözlü kültürün geleneksel alanlarıdır ve tüm edebiyat fakültelerinde okutulur; ayrıca birkaç üniversitede müstakil bir kürsüdür. Ayrıca okuduğum bölüm hocaların hepsi bana zıt fikirde, milliyetçi(mhplisinden kemalistine) hocalardı :) Bu sözleri duymamış olayım :)

Sen hem "Ben halk bilimi eğitimi aldım; buyur getir kaynaklarını?" diyorsun, hem de "FOLKLORE müstakil bir bilimsel alandır... Temel konusu, sözlü kültürün geleneksel alanlarıdır..." diye saçmalıyorsun. Demek ki, sen folklor eğitimi almamışsın, aldığını sanıyormuşsun. Folklorun içine yemek tarifinden tut, kilim motifine, baş bağlama şeklinden tut, kıç yıkama şekline kadar, bir halkın kültürel kimliğini ortaya koyan tüm veriler dahildir.

Kürt diye etnik bir kimlik var mıdır? Vardır! Bunların kendilerine ait bir takım folklorik değerleri var mıdır? Vardır! Peki bunları belirleyecek olanlar kimdir? Etnologlardır! Folklorculardır!

"Davul-zurna Kürt çalgısıdır, halay Kürt oyunudur, Kürdi makamı Kürt makamıdır, vs. vs." zırvaları kimler zırvalar? Gözü, Kürtlüğünden başka hiçbir şey görmeyen Kürt faşistleri yapar! Başka? Türk düşmanlığıyla gözü dönmüş Kürtçüler (Kürt'ü, Türk'ü, Ermeni'si, Arap'ı vs.vs) yapar.

Geçmişte "Kürt diye bir halk yoktur, onlar dağda kar üzerinde yürürken çıkan 'kart, kurt' seslerinden dolayı bu adı almış dağ Türkleridir" diyen mahlukat, Kürtlerin kökünü kazıyabildi mi? Hayır! Aksine, Kürt kimliğinin tanınmasına vesile oldular. Nasıl? Bu faşist zihniyete karşı protest kimliklerin oluşumunu hızlandırarak.

Peki şu durumda ne olacak, ne yapılacak? Olgular, aklı başında ve işin uzmanları tarafından araştırılıp, nesnel verilerle tesbit edilecek, adı konacak. Bu iş, Türk düşmanlığıyla yanıp tutuşan Kürt faşistlerinin işi değil; konuyla ilgili formal eğitim almış bilim adamlarının işidir.

Bugün için Türkiye topraklarında, Türk halk müziği, Türk sanat müziği, Türk halk oyunu, Türk kilim motifi vs. adıyla anılan birçok (konumuz açısından) folklorik değer, tabii ki sadece Türklere ait kavramlar değildir. Örneğin bildiğimiz horon-hora oyunları, adını Yunanca "Khora-khoros-khoro"dan alan oyunlardır ki, "toplu dans" anlamında kullanılır. Bildiğimiz "Koro" gibi. Veya Halay da, Latince "Alae" sözcüğünden Türkçeye geçmiştir ve yine "Alay halinde dans" anlamındadır ki, askeri bir terim olan "Alay" dahi, latince bu sözcükten alınmıştır. Veya bildiğimiz davul-zurna kelimeleri de Arapça "Tabl" ve Farsça "Sur-nay" kelimelerinden alınmıştır. Bu örnekler çoğaltılabilir.

Peki bu, "O zaman Türklere ait hiçbir şey yoktur, hepsi aşırmadır" anlamına mı gelir? Tabii ki hayır! Bu kavramlar, bin yılı aşkın bir zamandır Türkler tarafından da kullanılmaktadır ve kendi kimliklerinden de birçok şeyi katmışlardır. Zira, dünya yüzzünde hiçbir medeniyet yoktur ki, tüm kültürel varlığı, tek bir etnik kimliğe dayandırılabilsin. Resim sanatını Picasso icad etmemiştir ancak kendi imzasını da oluşturmuştur, ha? Yani, baktığımızda "Bu bir Picasso resmidir" diyoruz. Aynen bugün de yörelere baktığımızda, bir halk dansı gördüğümüzde "Bu, şu yöreye ait bir halaydır, bu yöreye ait bir zeybektir, şu yöreye ait bir karşılamadır..." diyebildiğimiz gibi.

Burada "Türk Bilmem Nesi" derken de, "Türkl etnik kimliğine aittir, her hakkı mahfuzdur, başka etnik kimliklerce kullanılamaz" türünden bir anlayış sözkonusu değil; "Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür" anlayışı sözkonusudur. Yani, (Örn.) Türk Halk Oyunu derken, bunun içinde horon da vardır, govend de vardır, semah da vardır, zeybek de vardır, ıvır da vardır, zıvır da vardır...

Örneğin, Yunanistan'da da zeybek türü oyunlar oynanır, zaibekiko diye adlandırılır. Onlar da bunu ifade ederken "Yunan Halk Oyunu" adıyla anarlar, çünkü tarih içinde kendi kimliklerini de yansıtmışlardır bizim zeybek oyunumuza. Veya dünyaca ünlü "Buzuki" çalgıları da, bizim "Bozuk" adı verdiğimiz bir bağlama türüdür ve alıp kendilerince şekillendirmişlerdir ve "Buzuki" artık bir Yunan çalgısıdır, Türk çalgısı değil. Türk çalgısı olansa "Bozuk"tur. Umarım anlatabiliyorumdur.

Türk sanat müziği mi, Kürt sanat müziği mi? başlıklı konuda da bunlara dikkat çekmeye çalıştım. Kafatası ölçülerimizle değil, içindeki beynimizle düşünmeye çabalamalıyız. Türk düşmanlığı veya Kürt yalakalığı yapacam diye kendimizi rezil etmeyelim; geçmişte Kürt düşmanlığı yapan faşist zihniyetten bir farkımız olsun, ha?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkolog Mehmet Bayrak kimdir:

Sarızın Dallıkavak köyünde dünyaya geldi.İlköğretimini Dallıkavakta. Orta ve Lise öğretimini Kayseri'de tamamladı.Üniversiteyi Ankara Dil Tarih'te Türkoloji bölümünde tamamladı.

İlk eseri Tefvik Fikret ve Devrim'i 1973'de yayınladı.1974 den 1981'e kadar TRT'de muhabirlik yaptı.1981 den 1987'e kadar Ulaştırma Bakanlığında uzman olarak çalıştı.1993'de tekrar TRT'de çalışmaya başladı.

1988 yılında Özgür Gelecek adlı dergiyi çıkardı.1991 yılından sonra Kürdoloji üzerine kitap yazmaya başladı.Türkoloji'de 8 Kürdoloji'de 12 kitap yazdı.Nuri Dersimi'nin Hatıratı, Kadri Cemil Paşa'nın Doza Kurdistan adlı hatıratını yayınladı.

Mehmet Bayrak Kürtçe ve Türkçe dışında Arapça , Osmanlıca , İngilizce ve Fransızca bilmektedir.

Mehmet Bayrak'ın yazdığı kitaplar

1- Kilam û Stranên Kurdî (İnceleme/Antoloji-1991)

2- Red ve İnkardan Kabullenmeye... Kürt Kimliği Mücadelesi (Savunmalar, Kararlar-1992)

3- Kürtler ve Ulusal Demokratik Mücadeleleri / Gizli Belgeler, araştırmalar, Notlar (Araştırma, 1993)

4- Açık-Gizli/Resmi-Gayriresmi Kürdoloji Belgeleri I (İnceleme-Araştırma/1994)

5- Öyküleriyle Halk Anlatı Türküleri (İnceleme-Antoloji/1996)

6- Alevilik ve Kürtler (1997-800 sayfa)

7- Kürt Sorunu ve Demokratik Çözüm (1999)

8- Kürt Müziği, Dansları ve Şarkıları (Üç cilt-2002)

9- Geçmişten Günümüze Kürt Kadını (2002)

10- Gravürler ve Kürtler (2002)

11- Ortaçağ’dan Modern Çağa Alevilik (2004)

12- Açık-Gizli/Resmi-Gayriresmi Kürdoloji Belgeleri II (İnceleme-Araştırma/2004)

Bunların dışında Mehmet Bayrak'ın “Alevilik: Ortaçağ’dan Modern Çağ’a” ve “Kürdoloji Belgeleri 2” adlı eserleri bulunmaktadır.

541 sayfa olan “Alevilik: Ortaçağ’dan Modern Çağ’a” adlı kitap şu konularda belgeler sunuyor:

* Osmanlı'da Kızılbaş-Hıristiyan İlişkileri

* Alevi Edebiyatından Ermeni ''Aşuğ''ları

* Alevi Kürtler'in Müziği ve Dinsel Şarkıları (Ayet ve Beytler)

* Belgelerle Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kızılbaş-Alevi Politikaları

* Aleviliğin İnanç Önderlerinden Ebu'l-Vefa ve Menakıbnamesi

* Alevi Kültürünün Örneklemeli Özel Adlar ve Kavramlar Sözlüğü

* Aleviliğin İnanç-Kültür Kaynakları ve Diğer Dinlerle Benzerlikleri

* Osmanlı Toplumunda Aleviler ve Pir Sultan Abdal

* Selçuklu'dan Osmanlı'ya Alevi Önderlikli Halk Hareketleri (Babai, Bedreddin, Şah Kulu

Son söz:

Mehmet Bayrak için bugüne dek değişik dillerde yayınlanan gazete ve dergilerde bir çok yazı yayınlandı. Kürtlere ilişkin yazdığı kitaplarla tanınan Hollandalı Martin van Bruniessen, Mehmet Bayrak için şu ifadeleri kullanmıştı:

“Son yirmi senede Kürt yayın ve araştırma hayatında Mehmet Bayrak’ın çok önemli bir yeri var. Yayınladığı dergi ve kitaplar ile topladığı ve kendinin yaptığı araştırmaları ile ölümsüz bir mekan kazanmıştır. Kendisiyle Özgür Gelecek dergisini çıkarırken tanıştım. Dergide, benim ilk kitabımın bazı bölümleri yayınlanarak suç ortağı olduk. İlk eserlerinden biri, Pir Sultan Abdal ile ilgili bir kitap. Bu kitabı, Aleviliğin moda olduğu zamandan birkaç yıl önce yazdı. Özgür Gelecek ve ÖZ-Ge Yayınevi ile bir hayli değerli kaynak ve araştırmayı Türkiye'deki ve Avrupa'daki okurlara tanıttı.

Ben, kendimi özellikle iki çok önemli derleme kitabından dolayı borçlu bilirim: (Kürtler ve Ulusal-Demokratik Mücadeleler, Gizli Belgeler-Araştırmalar-Notlar, 1993) ile (Açık-Gizli-Resmi-Gayriresmi Kürdoloji Belgeleri, 1994). Kürtlerin 20. yüzyılda tarihini inceleyen herkes bu kitaplardan faydalanmalıdır. Hem Kürt, hem yabancı araştırmacılar, Bayrak’ın kitaplarından çok faydalandı ve çok da faydalanacak. Onun yaptığı kendi halkına ve bilim dünyasına önemli bir hizmettir.”

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen hem "Ben halk bilimi eğitimi aldım; buyur getir kaynaklarını?" diyorsun, hem de "FOLKLORE müstakil bir bilimsel alandır... Temel konusu, sözlü kültürün geleneksel alanlarıdır..." diye saçmalıyorsun. Demek ki, sen folklor eğitimi almamışsın, aldığını sanıyormuşsun. Folklorun içine yemek tarifinden tut, kilim motifine, baş bağlama şeklinden tut, kıç yıkama şekline kadar, bir halkın kültürel kimliğini ortaya koyan tüm veriler dahildir.

Buraya Performans/Gösterimci Kuramı mı asacaktım? Hayatında halk bilimi diye bir şey duymamış adama Folklorun her türden kültürel olgunun teatral bir gösterim olduğunu mu açıklamalıydım? Folklor disiplininde bihaber bu adam kültürel olguların canlı performans içerisinde icra bağlamında ortaya çıkan her türden davranış kodunda geleneksel yahut reforme edilmiş şekliyle vücut bulduğunu söylesem sence vatandaş bundan ne anlayacak? Ne yani Buraya Don Ben Amos'un Şartlar ve Çevre İçerisinde Folklorun Bir Tanımına Doğru Makalesini mi asalım??? O cevap özetle sezdirmeye yönelik bir cevaptı; sen niye bu kadar celallendin?

Kürt diye etnik bir kimlik var mıdır? Vardır! Bunların kendilerine ait bir takım folklorik değerleri var mıdır? Vardır! Peki bunları belirleyecek olanlar kimdir? Etnologlardır! Folklorculardır!

"Davul-zurna Kürt çalgısıdır, halay Kürt oyunudur, Kürdi makamı Kürt makamıdır, vs. vs." zırvaları kimler zırvalar? Gözü, Kürtlüğünden başka hiçbir şey görmeyen Kürt faşistleri yapar! Başka? Türk düşmanlığıyla gözü dönmüş Kürtçüler (Kürt'ü, Türk'ü, Ermeni'si, Arap'ı vs.vs) yapar.

Tamam da bunun benle ilgisi ne? Ben kültürün statik bir olgu olup HALKBİLİMİNİN köküne kibrit suyu mu döktüm? Benim görüşlerimle kültürün canlı/teatral bir icra alanında oluştuğunun bir çelişkisi mi var? Yoksa ben bu kafatasçılar gibi FİN-TARİH OKULU ekolünü mü savundum? İlk örneğe mi ulaşmaya çalıştım? Bundan bana ne kardeşim?

Geçmişte "Kürt diye bir halk yoktur, onlar dağda kar üzerinde yürürken çıkan 'kart, kurt' seslerinden dolayı bu adı almış dağ Türkleridir" diyen mahlukat, Kürtlerin kökünü kazıyabildi mi? Hayır! Aksine, Kürt kimliğinin tanınmasına vesile oldular. Nasıl? Bu faşist zihniyete karşı protest kimliklerin oluşumunu hızlandırarak.

Peki şu durumda ne olacak, ne yapılacak? Olgular, aklı başında ve işin uzmanları tarafından araştırılıp, nesnel verilerle tesbit edilecek, adı konacak. Bu iş, Türk düşmanlığıyla yanıp tutuşan Kürt faşistlerinin işi değil; konuyla ilgili formal eğitim almış bilim adamlarının işidir.

Kürt Faşisti olgusu da mazalah ağzına pek güzel yapışmış!!! İsmail Beşikçi'nin milliyetçiler üzerine yazdıklarını okursan ''Kürtler gerici, faşisttir, ilkeldir'' yaklaşımının nereden ve hangi merkezlerden pompalandığını bulursun. Tabii, milliyetçiliği eleştiren sen her olguyu kendi bağlamında değerlendiremeyip ezilen/yok sayılan/inkar edilen ve asimilasyona uğratılan bir halkın kültürel/demokratik taleplerine faşizm diyorsan seni sol cenahda baş aşağı tavana asarlar bunu da bil! Kavramların içini boşaltacağınıza önce kim nerede hangi talepleriyle faşist olmuş onun delilini koyacaksın ortaya!! Örneğin DTP hangi politik tavrıyla faşizme batmıştır? Somutlaştırmak manasında ve bunlar politik bir önder oldukları için sordum bunu; zira, Kürt Faşizmi ithamı da fazlasıyla politik bir olgu...

Bugün için Türkiye topraklarında, Türk halk müziği, Türk sanat müziği, Türk halk oyunu, Türk kilim motifi vs. adıyla anılan birçok (konumuz açısından) folklorik değer, tabii ki sadece Türklere ait kavramlar değildir. Örneğin bildiğimiz horon-hora oyunları, adını Yunanca "Khora-khoros-khoro"dan alan oyunlardır ki, "toplu dans" anlamında kullanılır. Bildiğimiz "Koro" gibi. Veya Halay da, Latince "Alae" sözcüğünden Türkçeye geçmiştir ve yine "Alay halinde dans" anlamındadır ki, askeri bir terim olan "Alay" dahi, latince bu sözcükten alınmıştır. Veya bildiğimiz davul-zurna kelimeleri de Arapça "Tabl" ve Farsça "Sur-nay" kelimelerinden alınmıştır. Bu örnekler çoğaltılabilir.

Kültürel olguların tek bir halka indirgemenin mesnetsiz olduğu ortadadır;zira kültürel ürünler geçişkendir. Peki ben bunu nerede inkar ettim??

Peki bu, "O zaman Türklere ait hiçbir şey yoktur, hepsi aşırmadır" anlamına mı gelir? Tabii ki hayır! Bu kavramlar, bin yılı aşkın bir zamandır Türkler tarafından da kullanılmaktadır ve kendi kimliklerinden de birçok şeyi katmışlardır. Zira, dünya yüzzünde hiçbir medeniyet yoktur ki, tüm kültürel varlığı, tek bir etnik kimliğe dayandırılabilsin. Resim sanatını Picasso icad etmemiştir ancak kendi imzasını da oluşturmuştur, ha? Yani, baktığımızda "Bu bir Picasso resmidir" diyoruz. Aynen bugün de yörelere baktığımızda, bir halk dansı gördüğümüzde "Bu, şu yöreye ait bir halaydır, bu yöreye ait bir zeybektir, şu yöreye ait bir karşılamadır..." diyebildiğimiz gibi.

Bunlar Fin-Tarih okulu yaklaşımlarıdır; ancak, kültürün de genel bir çerçevesi vardır. Bir arada yaşayan halklarda bu çerçeveyi çizmek daha zordur; geçişkenlikler çok fazladır...

Burada "Türk Bilmem Nesi" derken de, "Türkl etnik kimliğine aittir, her hakkı mahfuzdur, başka etnik kimliklerce kullanılamaz" türünden bir anlayış sözkonusu değil; "Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür" anlayışı sözkonusudur. Yani, (Örn.) Türk Halk Oyunu derken, bunun içinde horon da vardır, govend de vardır, semah da vardır, zeybek de vardır, ıvır da vardır, zıvır da vardır...

Örneğin, Yunanistan'da da zeybek türü oyunlar oynanır, zaibekiko diye adlandırılır. Onlar da bunu ifade ederken "Yunan Halk Oyunu" adıyla anarlar, çünkü tarih içinde kendi kimliklerini de yansıtmışlardır bizim zeybek oyunumuza. Veya dünyaca ünlü "Buzuki" çalgıları da, bizim "Bozuk" adı verdiğimiz bir bağlama türüdür ve alıp kendilerince şekillendirmişlerdir ve "Buzuki" artık bir Yunan çalgısıdır, Türk çalgısı değil. Türk çalgısı olansa "Bozuk"tur. Umarım anlatabiliyorumdur.

Türk sanat müziği mi, Kürt sanat müziği mi? başlıklı konuda da bunlara dikkat çekmeye çalıştım. Kafatası ölçülerimizle değil, içindeki beynimizle düşünmeye çabalamalıyız. Türk düşmanlığı veya Kürt yalakalığı yapacam diye kendimizi rezil etmeyelim; geçmişte Kürt düşmanlığı yapan faşist zihniyetten bir farkımız olsun, ha?

Yalaka? Önce cümleleri dikkatli seç, bir daha böyle bir cevap gelirse hakkettiğin üslubu sana fazlasıyla yediririm!!!!

Kürdili Hicazkar diye bir makam var mı kardeşim?? Bunu babam mı koydu? Kaç yüzyıldır yaygın bir isimlendirmemi? Demekki neymiş? Bizim karşı çıkışımız asimilasyoncu ve inkarcı yaklaşıma tepkiymiş. Önce, bunu kavrayacaksın. Resmi devlet ideolojisinin asimilasyon ve kültürel hırsızlık olgusunu da bileceksin. Ondan sonra, bizim söylemimizde faşist bir yan görürsen bunu da somut bir biçimde ortaya koyacaksın. Hele ki, benim tartıştığım adamla konuştuğum konuyla alakasız cümleler kurup üstüne bir de hakaret yağdırmaya çalışmayacaksın!!

Asıl trajedi ise, benim tartıştığım adamla konuşurken karşı çıktıklarımı senin FOLKLORE disiplini içerisinden kavramlarla söyleyip sanki farklı bir şey konuşuyormuş gibi saldırıya geçmendir! Ben bu adamın değişimi anlamayan, kültürü statik bir gerçeklik gibi sunmaya çalışan ve uyduruk bir ''değerler'' kavramı üzerine yorum yapan görüşleri ertesinde yazdım cevabımı. Sense daha durduğun yerin farkında değilsin.

Cümlelerini az sakin kurarsan belki anlaşabiliriz; ama saldırgan ve despot üslubunu kullanmaya devam edersen aynı şekilde cevap alacaksın!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

AlbatrosS,

Senin yaran neydi de, böyle çemkirerek saldırıp, ardından da karşındakini saldırganlıkla suçluyorsun. Sana faşist mi diyen oldu, bu kadar celallendin? Ki, keşke hakettiğini düşünüp bunu deseymişim ve tüm fikirlerimi, senin faşisliğin üzerine giydirseymişim; tipik bir kıt beyinli faşist saldırganlığı sergiliyorsun çünkü. Senin "folklor" ile ilgili tanımını alıntı yapıp, oradan hareketle konu başlığı ve ilgili mesajlara yönelik düşüncelerimi belirttim sadece. Nerden bilirdim senin kendine kalıp aradığını?

Seni akşam akşam kim dürttü de, böyle acaip bol ünlemli triplere girip karşındakini de geriyorsun?

Yok fin-tarih okulu ekolüymüş de bilmem ne! Hem "okul" hem "ekol" müymüş diye de sorarım sana şimdi ya, neyse!

Önüne gelen folluğa yumurtlama da adam gibi yaz o zaman, saksağan! Kazmayı beline yersin sonra, Fin okullu ekollü!

Link to post
Sitelerde Paylaş

AlbatrosS,

Senin yaran neydi de, böyle çemkirerek saldırıp, ardından da karşındakini saldırganlıkla suçluyorsun. Sana faşist mi diyen oldu, bu kadar celallendin? Ki, keşke hakettiğini düşünüp bunu deseymişim ve tüm fikirlerimi, senin faşisliğin üzerine giydirseymişim; tipik bir kıt beyinli faşist saldırganlığı sergiliyorsun çünkü. Senin "folklor" ile ilgili tanımını alıntı yapıp, oradan hareketle konu başlığı ve ilgili mesajlara yönelik düşüncelerimi belirttim sadece. Nerden bilirdim senin kendine kalıp aradığını?

Beyimiz orada benden alıntı yapıyorsun, nenemin eski kocasının üstüne mi alınacaktım o sözleri??

Seni akşam akşam kim dürttü de, böyle acaip bol ünlemli triplere girip karşındakini de geriyorsun?

Yahuu, sana kemik atan kim ki benden alıntı yazıp bir şeyler yazmaya kalkıyorsun?

Yok fin-tarih okulu ekolüymüş de bilmem ne! Hem "okul" hem "ekol" müymüş diye de sorarım sana şimdi ya, neyse!

Bilmediğiniz şeyler üzerine ahkam kesmeyi bırakın bee, iki çift süslü cümle kurdunuz diye alim sandınız kendinizi? Bilmiyorsan öğren; tekrar edeyim de pekişsin: Folklor biliminin ortaya çıktığı dönemden itibaren çeşitli ekoller/yaklaşımlar geliştirilmiştir ki Bunlardan biri de Von Sydow. Aanti ARNE gibi araştırmacıların ortaya koydukları araştırma yöntemidir.

Önüne gelen folluğa yumurtlama da adam gibi yaz o zaman, saksağan! Kazmayı beline yersin sonra, Fin okullu ekollü!

Bildiğimiz bir şey var ki yazdık; SAZAN gibi atlama, bilmek istediğin, açıklamamı istediğin bir şey varsa sor. Benim yazımın alıntılandığı bir cümlede yalakalı malakalı sıfatlar saydırmaya başlarsan ben de senin üstüne atlarım. Terbiyesizliğin ve şapşallığın lüzumu yok. Derdin neyse efendice izah et; çirkeflik yapma; ŞİŞKİN EGOLARINı kendine sakla...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kürt müziği üzerine tek kapsamlı araştırma Mehmet Bayrak'ın Kürt Müziği Dansları ve Şarkıları adlı eserdir.MKM Kürt kültürü üzerine çalışma yapan ender kuruluşlar arasındadır.Konuyla ilgilinen arkadaşlar MKM den yardım edinebilir.Lütfen sahtekarları ciddiye almayalım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Beyimiz orada benden alıntı yapıyorsun, nenemin eski kocasının üstüne mi alınacaktım o sözleri??

Yahuu, sana kemik atan kim ki benden alıntı yazıp bir şeyler yazmaya kalkıyorsun?

Bilmediğiniz şeyler üzerine ahkam kesmeyi bırakın bee, iki çift süslü cümle kurdunuz diye alim sandınız kendinizi? Bilmiyorsan öğren; tekrar edeyim de pekişsin: Folklor biliminin ortaya çıktığı dönemden itibaren çeşitli ekoller/yaklaşımlar geliştirilmiştir ki Bunlardan biri de Von Sydow. Aanti ARNE gibi araştırmacıların ortaya koydukları araştırma yöntemidir.

Bildiğimiz bir şey var ki yazdık; SAZAN gibi atlama, bilmek istediğin, açıklamamı istediğin bir şey varsa sor. Benim yazımın alıntılandığı bir cümlede yalakalı malakalı sıfatlar saydırmaya başlarsan ben de senin üstüne atlarım. Terbiyesizliğin ve şapşallığın lüzumu yok. Derdin neyse efendice izah et; çirkeflik yapma; ŞİŞKİN EGOLARINı kendine sakla...

Sen hakikaten katıksız bir şarlatan, sızma bir yobazsın. Karşındakine küfür ederek kendini haklı çakaracağına mı inanıyorsun? Nasrettin Hoca'nın eşşeği bile, arpaları yemek için çevirdiği kitap sayfalarına daha fazla bakmıştır. Sen onu dahi beceremiyor, mesajda verilmek isteneni bırakıp, sana laf sokulmuş mu, buna bakıyorsun.

Körler sağırlar, birbirini ağırlar! İki şarlatan bir araya gelmiş, Türk müziği üzerine ahkam kesiyorsunuz, zırvalıyorsunuz, kimsenin de buna itiraz etmesine de izin vermiyorsunuz.

Formasyonunuz nedir kardeşim, onu söyleyin! Ben, Türk Müziği Devlet Konservaruvarı mezunuyum; hayatım, sizin üzerine şarlatanlık yapmakta olduğunuz bu konu üzerine geçti. Sizin müzikle, Türk Müziği ile alakanız nedir, söyleyin ki bilelim!

Ama anırmadan, sağa sola çifte-fıstik atmadan!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sen hakikaten katıksız bir şarlatan, sızma bir yobazsın. Karşındakine küfür ederek kendini haklı çakaracağına mı inanıyorsun? Nasrettin Hoca'nın eşşeği bile, arpaları yemek için çevirdiği kitap sayfalarına daha fazla bakmıştır. Sen onu dahi beceremiyor, mesajda verilmek isteneni bırakıp, sana laf sokulmuş mu, buna bakıyorsun.

Körler sağırlar, birbirini ağırlar! İki şarlatan bir araya gelmiş, Türk müziği üzerine ahkam kesiyorsunuz, zırvalıyorsunuz, kimsenin de buna itiraz etmesine de izin vermiyorsunuz.

Formasyonunuz nedir kardeşim, onu söyleyin! Ben, Türk Müziği Devlet Konservaruvarı mezunuyum; hayatım, sizin üzerine şarlatanlık yapmakta olduğunuz bu konu üzerine geçti. Sizin müzikle, Türk Müziği ile alakanız nedir, söyleyin ki bilelim!

Ama anırmadan, sağa sola çifte-fıstik atmadan!

Ben de edebiyat eğitimi aldım ve Halkbilimi disiplini üzerine babalar gibi dersler gördüm. Bu konu seni özel olarak ilgilendirdiği kadar kültür ve folklor disiplini ile genel politikalar bağlamında benim de alanım. Sen bu işin müzikal alt yapısı üzerine konuşmakta özgürsün; ancak ben de Türkiyenin Resmi Kültür Politikaları, egemen rejimin kültürü ele alışı ve HALK-KÜLTÜR VE GELENEK kavramlarının FOLKLOR disiplini ve teorisi üzerine konuşabilecek kadar eğitim aldım.

Sen Egemen Rejimin Uluslaşma sürecinde genel kültür ve asimilasyon politikalarını es geçerek ''Kürt Gerçeği'' üzerine Faşist yaftası yapıştıramazsın. Ben de sana bunun resmi ideoloji üzerinden siyasal ve kültürel analizini yaparım doğal olarak; hatta, bu konu pekala bir sosyoloğun, antropoloğun yada siyasal bilimler okuyan birinin de alanına girer. Bu bağlamda düşüncelerimin gerek siyasal, gerek bilimsel gerekse kültür-gelenek bağlamında dayandığı bazı veriler vardır. Ancak, senin amacın anlamaya çalışmak olsaydı; bu konuyu daha aklı başında konuşma imkanımız olurdu. Bir devlet üzerinde ''egemen'' olmayan bir halkın talepleri dünyanın her yerinde siyaseten ve demokrasi kriterleri bağlamında meşru taleplerdir söz gelimi. Buna doğrudan ''faşist'' yaftası yapıştıramazsın, bu dayanaksız bir düşüncedir. Üzerinde bilimsel çalışma yapılmasına izin dahi verilmeyen bir kültür ve dil üzerine böylesine yargılarda bulunmak en hafif deyimiyle haksızlıktır.

Bu konunun asıl can alıcı noktası ise, halkedebiyatı yahut folklor araştırmacılarının Anadolunun karma kültür ortamında pekçok geleneği Türkileştirme çabalarıdır. Bunun kaynağı taa 18.yy atropoloji ve folklor çalışmalarına kadagider; üstelik, o dönemin yaklaşımları Folklor disipilininin Performans/gösterimci kuramına rağmen ısrarla sürdürülür. Bilindiği üzere Osmanlıdan Tc'ye geçiş milli bir ''ulus-devlet'' projesidir ki bu projenin temel özelliği ''homojen, tek etnisiteye dayanan ve öyle meşru gören'' bir proje olmasıdır. Söylemler değişse dahi pratikteki gerçeklik budur. Tc'nin kültür ve siyaset politikalarının üzerine oturduğu zemin de bu gerçekliktir. TRT'nin kültür ve sanat üzerine yaklaşımında bariz bir ''türkileştirme'' eğilimi görünür söz gelimi. Bu bağlamda sana Türk Halk Edebiyatı El Kitabı adlı bir kitabı tavsiye edebilirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

AlbatrosS,

Anlamakta niye inat ediyorsun ki? Önceki yazılarımı tarafsız bir gözle ve kendine saldırı olduğunu düşünmeden tekrar okumanı tavsiye ederim, başka bir kitap veya makaleyi değil.

Benim, Kürt kimliğine veya Kürt kültürüne bir dediğim yok. Bu kimlik vardır ve kendilerine özgü kültürel kimlikleri de vardır. Ancak bunları belirleyecek olanlar, etnologlar ve halk bilimcilerdir; şarlatanların işi değildir bu!

Geçmişte, "Kürt diye bir kimlik yoktur, onlar karda yürürken kart-kurt sesi çıkardıkları için bu adı almış dağ Türkleridir" diyenle, "Türk kimliği yoktur, Kürdi makamı Kürt makamıdır" diyen arasında bir fark yoktur benim için. Ağ itle kara itin renkleri, boyutları, cinsleri vs. dışında ne farkı vardır ki?

Mehmet Bayrak şöyle demiş de, Nihal Atsız böyle demiş!.. Kimin hangi konuda ne dediğine ve neye ve hangi bilimsel verilere dayandırdığına bakarım ben, gerisi hikaye.

"Horon"un veya "Hora"nın, eski Anadolu kültürlerinden miras kaldığını; Yunanca "Khoros"un, horon ve horaya isim babası olduğunu söylediğimde, bir takım kişiler tarafından taşa tutulmadığım kaldı. Aynı şey "Halay" için geçerli. Sen, "Obua"nın dahi, "Türk Zurnası" (?)'ndan türediğini; zurna kelimesinin zaman içinde evrim geçirerek obua şeklini aldığını iddia eden müzikologlar olduğunu biliyor musun? Zurnanın, her şeyden önce bir "Türk Çalgısı" olmadığını, bu adamlara "Hayır, asıl benim babam senin babanı döver" mantığıyla anlatmak mümkün müdür?

Edebiyat eğitimi almışsın, edebi bir konu başlığında ben iddiada bulunamam, ancak ve ancak fikrimi beyan edebilirim. Sen de bir edebiyatçı olarak, fikrimin doğruluğunu yanlışlığını eleştirebilirsin, bu senin hakkın ve hatta görevindir.

Merak ediyorum; biri kalkıp da, "Türk şiiri diye bir şey yoktur; Kürtlerden aşırılmıştır; Pir Sultan da, Karacaoğlan da zaten Kürttür..." türünden şeyler söylerse, bir edebiyatçı olarak senin tepkin ne olur? "Evet, doğru! Pir Sultan da, Karacaoğlan da birer Kürttü, tüm deyişleri de Kürtçeydi, tarih içinde Türkler tarafından Türkçeleştirilmiştir..." mi dersin, yoksa "Bu adam ya bir deli, ya da yobazın-faşistin teki, her halükarda zırvalıyor..." mu dersin? Hele ki, halk edebiyatı üzerine almışsan formasyonunu...

Link to post
Sitelerde Paylaş
AlbatrosS,

Anlamakta niye inat ediyorsun ki? Önceki yazılarımı tarafsız bir gözle ve kendine saldırı olduğunu düşünmeden tekrar okumanı tavsiye ederim, başka bir kitap veya makaleyi değil.

Benim, Kürt kimliğine veya Kürt kültürüne bir dediğim yok. Bu kimlik vardır ve kendilerine özgü kültürel kimlikleri de vardır. Ancak bunları belirleyecek olanlar, etnologlar ve halk bilimcilerdir; şarlatanların işi değildir bu!

Geçmişte, "Kürt diye bir kimlik yoktur, onlar karda yürürken kart-kurt sesi çıkardıkları için bu adı almış dağ Türkleridir" diyenle, "Türk kimliği yoktur, Kürdi makamı Kürt makamıdır" diyen arasında bir fark yoktur benim için. Ağ itle kara itin renkleri, boyutları, cinsleri vs. dışında ne farkı vardır ki?

Mehmet Bayrak şöyle demiş de, Nihal Atsız böyle demiş!.. Kimin hangi konuda ne dediğine ve neye ve hangi bilimsel verilere dayandırdığına bakarım ben, gerisi hikaye.

"Horon"un veya "Hora"nın, eski Anadolu kültürlerinden miras kaldığını; Yunanca "Khoros"un, horon ve horaya isim babası olduğunu söylediğimde, bir takım kişiler tarafından taşa tutulmadığım kaldı. Aynı şey "Halay" için geçerli. Sen, "Obua"nın dahi, "Türk Zurnası" (?)'ndan türediğini; zurna kelimesinin zaman içinde evrim geçirerek obua şeklini aldığını iddia eden müzikologlar olduğunu biliyor musun? Zurnanın, her şeyden önce bir "Türk Çalgısı" olmadığını, bu adamlara "Hayır, asıl benim babam senin babanı döver" mantığıyla anlatmak mümkün müdür?

Edebiyat eğitimi almışsın, edebi bir konu başlığında ben iddiada bulunamam, ancak ve ancak fikrimi beyan edebilirim. Sen de bir edebiyatçı olarak, fikrimin doğruluğunu yanlışlığını eleştirebilirsin, bu senin hakkın ve hatta görevindir.

Merak ediyorum; biri kalkıp da, "Türk şiiri diye bir şey yoktur; Kürtlerden aşırılmıştır; Pir Sultan da, Karacaoğlan da zaten Kürttür..." türünden şeyler söylerse, bir edebiyatçı olarak senin tepkin ne olur? "Evet, doğru! Pir Sultan da, Karacaoğlan da birer Kürttü, tüm deyişleri de Kürtçeydi, tarih içinde Türkler tarafından Türkçeleştirilmiştir..." mi dersin, yoksa "Bu adam ya bir deli, ya da yobazın-faşistin teki, her halükarda zırvalıyor..." mu dersin? Hele ki, halk edebiyatı üzerine almışsan formasyonunu...

Çakırcalı,

Orada başka bir arkadaşa bir şey sormuştum, hatta sorduğum şey başka bir konuyla da alakalıydı. Halkbilimini bilip bilmediğini sorduğum arkadaş kültrü yani değerleri statik ve değişmeyen bir şey gibi algılıyordu ki ona binaen bazı sorular sordum. Açılan başlıkla ilgili yorum yapmamıştım o ana kadar. Senin yanlış anlamanı da doğal karşılıyorum; ancak, ne demeye çalıştığımı bana sorman gerekiyordu değil mi? Sense direk yorum yaptın. Neyse, umarım dediklerimiz anlaşılmıştır.

Ulusal Kültür politikamız üzerine birkaç tespit yaparak konuyu biraz daha netleştirmek gerekiyor bu bağlamda. Kültür üzerine araştırma yapanlar, kültür ürünlerinin dinamik, canlı, teatral bir gösterim/icra bağlamında ortaya çıktığını kabul ederler. Bu bağlamda ''şu ürün Türklerindir, bu ürün jamaikalınındır'' türünden söylemlerden ilk etapta kaçınırlar; zira, folklor ürünleri kültürden kültüre, bölgeden bölgeye ve zamandan zamana aktarılır. Her kültür, dışardan aldığı yeni öğeyi kendi özgün kültür kodları içerisinde harmanlar. Bu şekilde icra edilen o ürün, artık icra edenin kendi malı olmuştur.

Mesela Türkülerin Türklere ait olduğunu söylemenin, bunu tabulaştırmanın bir manası yoktur; zira, bu coğrafyayı paylaştığımız her ürün, onu icra eden, yaşatan ulusların kendisine aittir. O, ortak bir türün adı olmuştur. Tıpkı roman gibi, tıpkı şiir gibi. Bugün şiiri hangi topluma mal edebiliriz? Peki romanı hangi topluma mal edebiliriz? Fakat, bu durum, Türk şiirinden bahsetmemiz engel midir? Ya da Türk romanından? Aynı şekilde, Kürt şiirininden, romanından yahut müziğinden bahsedemez miyiz? Bizim temel itiraz noktamız da burada başlıyor zaten; resmi tarihçiler, ideologlar ve bilimciler Kürt şiiri, romanı, müziği; yani kültürü; yani Kürt diye bir halk olmadığını iddia ettiler yıllarca. Bu durum, halkbiliminin modern tanımıyla çelişmektedir, safsatadır. Bırak da insanlar varolduklarını kanıtlamaya çalışsınlar; bırak da bu noktada bazı hatalar, acemilikler yapılsın. Yıllarca YOK OLDUĞU söylenen, varlığı inkar edilen bir halk bırak da bazı acemilikler, yanlışlıklar yapsın. Biz onlara, kendilerini geliştirmeleri için fırsat mı verdik? Bu haksızlık değil mi? Onlara yüklediğin sorumluluk bu kadar mı ağır olmalı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...