Jump to content

TÜRKİYENİN SAHTE SOLCULARI


Recommended Posts

hadi evrimi doğru kabul edelim

fıtrat öle 300-500 yılda değişecek bişey değil

milyonlarca yıl eşitlik gelsin diye bekleyemeyeceğine göre

mevcut durum üzerinden çare aramamız gerekecek

yani uçamadığımız için hala uçaklara muhtacız şeklinde mütüş atasözüm bunu iyi özetler:P

Devletin varlığı ve özel mülkiyet insan fıtratı ile ilgilidir diyorsun yani. Bense olayın bununla ilgili olmadığını söylüyorum. Çünkü devletin varlığı evrim çizgisinde eski bir olay sayılmaz. İnsanlık tarihi açısından bakıyorum. On bin yıllık bir dönem. Ama yüzbinlerce yıl devletin olmadığı dönem de yaşamıştır insanoğlu. O zamanda bu yöne fıtratında ne değişmiştir? Aynı insan Home-Spains den söz ediyoruz. Olayın genlerle, fıtrat ile bir alakası yok. Varsa bile nerede bunun genetiği filan? Olsa bile belki bu da değişmekte, ve bu değişim belki çok önceden beri olmakta, olmadığını nereden bileceğiz.

devletsiz hiç bir kalabalık yaşamamıştır

en primitif haliyle bile olsa

kalabalıklar mutlaka devlet düzeni oluştururlar

sen git bak bakim afrikadaki kabileye

savaşçıları görürsün

onlar devletin motorudur

savaşçının başında da bi şef bulunur

kararları da o verir..

köylülerse bu örgüte bağlıdır, ölece yaşarlar..

velhasıl devlet daima vardı

ve varolmaya devam edecek..

Kim söylüyor bunu? Sana diyorum devlet on bin yıllık bir dönem. İnsanoğlu yüzbinlerce yıllık devlet olmadan yaşadı. Kabile reisi başka devlet başka bir şey. Aborjinler devlet olmadan yaşadı var mı Aborjin devleti diye bir şey. Afrika'da hala devletin olmadığı yerler var ve yaşıyorlar. Örneğin Somali. Orada devlet var mı? Devlet orada yok oldu. Ama insanlar yaşıyorlar. Somali şimdilik devletin olmadığı bir tür anarşist düzen olarak kabul edilmekte.

Somalia, since 1991, is cited as a real-world example of a stateless society and legal system.[1][2] Since the fall of Siad Barre's government in January 1991 , there has been no permanent national government in Somalia.[3] Large areas of the country such as Somaliland, Puntland and Galmudug are internationally unrecognized autonomous regions. The remaining areas, including the capital Mogadishu, were divided into smaller territories ruled by competing warlords. In many areas there were (and still are) no formal regulations or licensing requirements for businesses and individuals.

The Somali experience since the collapse of the state, and especially the failure of international intervention, has offered a clear challenge to elements of conventional economic, political and social order theory and the very premises under which Western diplomacy and development agencies operate,[8] and in particular, in the words of anthropologist Peter D. Little, "assumptions about the role of states in maintaining order and services".[9]

http://en.wikipedia.org/wiki/Anarchy_in_Somalia

Demek ki devletin olmadığı yerler varmış ve oluyormuş şimdi bile var

tarihinde Goldwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 136
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Değişmeyen temel değerler nedir mesela? Değer dediğin şeyi yaratan ve kurgulayan bizzat insan ise nasıl değişmeyecek? Pekii değerlerle gelenek arasındaki ilişki nedir? Geleneğin gelecek kuşaklara aktarım yolları noktasındaki belirleyici öğeler nelerdir?

Şimdi değişmeyen temel değerler ne diye sorarsan , bu soruyu homojen olarak dünya üzerindeki tüm insanlara mal edemezsin.

Genel anlamıyla nedir diye sorulursa , fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, sevgi ve aidiyet, saygı ve kendini geliştirmeyi en temel değerler olarak yazabiliriz.

Burda sorun temel gereksinmelere bakış açılarının her toplumda önem derecesinin farklı olmasıdır. Örneğin Devlet Türkler için kutsaldır.Bir başkası içinse önemli olmayabilir.tarihteki hiç bir sıçrama Türkler için devletin anlamını değiştirmez.

Türkler için Ailede çok önemli bir kavramdır.Bu konuda Engels ve Marksın tarihsel hataları vardır. Kendi dönemlerindeki yazmış oldukları kitaplarda kaynakça yetersizliğinden tüm sıçramaları tüm insanlığa mal eder ki , bu tamamen dünya tarihiyle uyuşmayacak bilgilerdir.

tarihinde Bilge Atun Uguk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Hallaç açalım bir başlık istersen.Geçen Bilimsel Tarih anlayışında çil yavrusu gibi dağıldığınızı çabuk unuttunuz. B)
Hadi ya. Yine mi mat olduk.. Yok babam kalsın. Engin bilginiz karşısında tırstım..

Geçen derken??? Daha önceki nikiniz neydikine??

Link to post
Sitelerde Paylaş
Jimmy Carterin Ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski 1981'de şöyle der ; " Tarih , komplodan çok kaosun ürünüdür " tesadüfi tarih görüşü yukarıda belirtmiş olduğun Çar idamı, Fr. devrimi ve diğer olaylar detaylı olarak incelendiği zaman tesadüf değil, tam tersine titizlikle planlanmış olaylar olduğu görülür.

Yukarıda yazmış olduğun tüm şeyler Roma'da mevcuttur zaten.Demekki dünya gelişmişlikten geriye gitmiş sonra tekrar sıçramıştır.Fakat burda Marksist ve Anarşistler , Deterministler gibi bunları bir yasaya bağlayarak, değişimi zorunlu ve sadece ileri doğru yapılan bir hamle olarak görür.

İnsana ait temek değerler asla değişmez.Değişen sadece bağımsız değişkenlerdir.Bağımsız değişkenlerin değişmesi İnsana ait hiç bir yaşamsal bakış açısını değiştirmez. İnsanın değişen her şarttaki bakış açısı " Haz ve elem " dir.

İleriye doğru bir hamle olarak görmüyorum değişimi. Ama sadece tesadüflerin de etkisi değil. Yani insanların vereceği kararlar da önemli. Bence kapitalizm giderek çıkmaz yollara sapmaya başladı ve bir süre içinde gezegeni ve insanları da perişan ederek sonlanacak. O zaman insanlar kapitalizmin işe yaramadığını anlayabilir. Ama anlayamayabilir de tabii.

tarihinde Goldwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
]Yazmayım şimdi korkarsın.
Rahat olan. Ben zaten tırstığımı söyledim sizden.. Ne zaman sizin gibi bilgi küpü insanları görsem iki adım geriye giderim... Entellektüel adamlardan her zaman çekinirim. Aklıma dantel Metin gelir çünkü...
Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi değişmeyen temel değerler ne diye sorarsan , bu soruyu homojen olarak dünya üzerindeki tüm insanlara mal edemezsin.

O halde bu bile başlı başına göreceliliğin bir kanıtı değil midir?

Genel anlamıyla nedir diye sorulursa , fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, sevgi ve aidiyet, saygı ve kendini geliştirmeyi en temel değerler olarak yazabiliriz.

Bunlar değer değildir ki tam anlamıyla; yaşamsal güdülerdir. Fizyolojik ihtiyaçlar, barınma ve korunma temel yaşamsal güdülerdir. Değer ise, maddi yaşam öğelerine, doğaya ve toplumsal nizama kattığın özgün geleneksel öğelerdir.

Burda sorun temel gereksinmelere bakış açılarının her toplumda önem derecesinin farklı olmasıdır. Örneğin Devlet Türkler için kutsaldır.Bir başkası içinse önemli olmayabilir.tarihteki hiç bir sıçrama Türkler için devletin anlamını değiştirmez.

Bu tarz toptancı genellemeler bilimsellik açısından doğru mudur? Söz gelimi her türk için devlet fetişizmi değişmez bir gerçek midir? Almanyada yaşayan bir Türk için de kutsal mıdır devlet? Demeye çalıştığım, bu kutsiyet olgusu genetik aktarımın bir ürünü mü yoksa çevresel/toplumsal kültürün ve siyasal alanın dayattığı bir gerçeklik alanı mı?

tarihteki hiç bir sıçrama Türkler için devletin anlamını değiştirmez.

Mesela benim anadilim Türkçe ve Türküm; ancak devlet benim için kutsal değildir. Kutsiyet genetik bir aktarım mıdır ki?

Türkler için Ailede çok önemli bir kavramdır.Bu konuda Engels ve Marksın tarihsel hataları vardır. Kendi dönemlerindeki yazmış oldukları kitaplarda kaynakça yetersizliğinden tüm sıçramaları tüm insanlığa mal eder ki , bu tamamen dünya tarihiyle uyuşmayacak bilgilerdir.

Evet, bu kültürde aileye önem verildiği doğrudur; ancak, modernleşme ve kentleşmeyi tamamlamış tüm toplumlarda aile olgusu fetişleşmekten çıkmıyor mu? Mesela 50 sene önceki Amerikan toplumunda da ailenin bir kutsiyeti vardı; ancak, şimdi daha farklı değil midir? Tekrar söylüyorum; değişen toplumsal, kentsel, politik dönüşümlerle bu değerler dönüşmez mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
İleriye doğru bir hamle olarak görmüyorum değişimi. Ama sadece tesadüflerin de etkisi değil. Yani insanların vereceği kararlar da önemli. Bence kapitalizm giderek çıkmaz yollara sapmaya başladı ve bir süre içinde gezegeni ve insanları da perişan ederek sonlanacak. O zaman insanlar kapitalizmin işe yaramadığını anlayabilir. Ama anlayamayabilir de tabii.

Ben altın standardından vazgeçildiği anda kapitalizm uygulamasının olduğunu düşünmüyorum. Kapitalizm adı altında sembolleştirilmiş ekonomik politikaları uygulanıyor.

Burdaki asıl ironi, altın para standardından vageçilmesiyle ulus evlet modellerininde sadece kağıt üzerinde kaldığı noktası.Ekonomik kararlarınızı bir avuç insan alıyor ve aldıkları kararın bir karşılığının olması söz konusu değil.

Bu modern dünyanın kölelik sistemidir.İşte kendine Solcu diyen kişilerin anlayamadığı noktada budur. Ulus devlet ülke sınırlarındaki insanların hayat standardı ve geleceklerinin ipotek altına alınmaması için gereklidir.

tarihinde Bilge Atun Uguk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben altın standardından vazgeçildiği anda kapitalizm uygulamasının olduğunu düşünmüyorum. Kapitalizm adı altında sembolleştirilmiş ekonomik politikaları uygulanıyor.

Burdaki asıl ironi, altın para standardından vageçilmesiyle ulus evlet modellerininde sadece kağıt üzerinde kaldığı noktası.Ekonomik kararlarınızı bir avuç insan alıyor ve aldıkları kararın bir karşılığının olması söz konusu değil.

Bu modern dünyanın kölelik sistemidir.İşte kendine Solcu diyen kişilerin anlayamadığı noktada budur. Ulus devlet ülke sınırlarındaki insanların hayat standardı ve geleceklerinin ipotek altına alınmaması için gereklidir.

Farklı bir değerlendirme. Liberaller de bunu söylüyor zaman zaman. Sen de kapitalizmin uygulanmadığını söylüyorsun.

Ama yanıldığını düşünüyorum. Gayet iyi biçimde uygulanmakta kapitalizm. Daha da etkili uygulanabilir kuşkusuz. Ama bunlar sonucu değiştirmeyecek. Varılacak nokta az çok belli, ne kadar etkili uygulanırsa o noktaya o kadar çabuk varılacak mesele o. O noktadan sonra ise pek geri dönüş olmayacak. O noktaya giderek yaklaşıyoruz. Tabii kesin ne zaman oraya varılır bilemiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
O bahsettiğin Che'nin uğruna savaş verdiği ülke olan Küba'da Atatürk büstü var.

Bil bakalım başka hangi ülkede var? (Türkiye dışında)

Ben cevap vereyim.

Hiçbir yerde!

Şili, Avustralya, Romanya, Küba

Şili'nin başkenti Santiago'da Apoguindo Caddesi Novigod Parkında Atatürk Anıtı

atawi1.jpg

Şili'nin başkenti Santiago'da belediye, kentte yaşayan kişilerin örnek alması için bir parka,

Atatürk'ün sözlerinin yer aldığı rölyefini yaptırdığı bildirildi. Söz konusu rölyef Aynur Kasabalı'nın seyahatlerinden birinde ortaya çıkmış.

Gecen yıl bir Güney Amerika ülkesi olan Şili'ye yaptığı seyahate ilişkin izlenimlerini, şöyle anlatıyor:

''Şili'nin başkenti Santiago kentinin Belediye Başkanının, kentte yaşayan kişilerin örnek alması için Apoguindo Caddesi'ndeki Novigod Parkı'na, Atatürk'ün, üzerinde bazı sözlerin de yer aldığı rölyefini yaptırdığını fark ettim.

O an kendim ve Türk'lüğümle gurur duydum. O anı kelimelere dökmem imkansız.

Zamanım kısıtlı olduğu için Belediye Baskanı ile görüşemedim.

Ancak tercümanım aracıyla yetkililere sorduğumda, Atatürk'ün kentte örnek alındığı, herkesin örnek alması için de bir parka Atatürk rölyefinin konulduğunu öğrendim.''

YAZININ TERCÜMESİ

Rölyef ve rölyefin bulunduğu anıt duvarın üzerindeki yazının ise kendisini daha da şaşırttığını ifade eden Kasabalı, yazıda İspanyolca, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, vatanının fedakar ve sadık hizmetkarı, benzeri olmayan kahraman, insanlık idealinin canlı emsali... Bütün hayatını Türk Milletine vakfetmiş, milletine kendi ruhunu, ateşini vermiştir. Hatırası milletinin ruhunu ateşli tutan sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır'' sözlerinin yazılı olduğunu belirtti.

Avustralya'nın Canberra Kentindeki Anıt

atahm0.jpg

Çanakkale Muharebeleri'nde şehit düşen Türk ve Anzak askerlerinin anısını yaşatmak için, iki ülke arasındaki görüşmeler sonucu, Avustralya'da bir Atatürk Anıtı açılmasına karar verilmiştir. Ayrıca, Atatürk Anıt Bahçesi, Atatürk Kıyısı, Atatürk Girişi adı altında Avustralya'da bazı yerlerin adı değiştirilmistir. Tarihte ilk defa bir savaş iki ülke arasında dostluk bağının kurulmasına sebep olmuştur. Atatürk Anıtı ile ilgili olan bu makalede, Anzaklar'ın ve Türk tarafının önerileri, yapılan görüşmeler, anıtların dikilmesi, iki ülke arasındaki ilişkilere değinilmistir.

Avustralya(Canberra)

atawo0.jpg

Romanya(Bükreş)

Romanya'daki ''Ataturk Meydanı'',Bükreş'te ufak bir meydandır.Bir Atatürk büstü de bulunur.Meydandaki, bir Türk tarafından işletilen ve satın alınan otelcilerin girişimiyle bu ad verilmiş.

ataur6.jpg

tarihinde SuNGuR tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Farklı bir değerlendirme. Liberaller de bunu söylüyor zaman zaman. Sen de kapitalizmin uygulanmadığını söylüyorsun.

Ama yanıldığını düşünüyorum. Gayet iyi biçimde uygulanmakta kapitalizm. Daha da etkili uygulanabilir kuşkusuz. Ama bunlar sonucu değiştirmeyecek. Varılacak nokta az çok belli, ne kadar etkili uygulanırsa o noktaya o kadar çabuk varılacak mesele o. O noktadan sonra ise pek geri dönüş olmayacak. O noktaya giderek yaklaşıyoruz. Tabii kesin ne zaman oraya varılır bilemiyorum.

Öncelikle ekonomi politiklerinde kullanılan araçlar bellidir.Bu günkü şartlarda Kapitalizmi marksist bakış açısıyla değerlendirisen emek-sermaye arasındaki kavga olarak nitelendirisin ve uygulanıyor dersin.

Bu konuyu en iyi anlamanın yönü , Felsefeler ile siyasi tarihi yanyana koyup okumaktır.Öne çıkarılan her felsefenin arkasında devletler görünür.Fransız devrimiyle başlayan Ulusallaşma sanıldığı gibi etnik kimlikler üzerine inşaa değildir.Fransız devrimi sonucunda para standardı Altın'a bağlanmış ve gerçek kapitalizm uygulanmaya konulmuştur.Ekonomide yaratılan her değerin gerek emek gerekse sermaye tarafında bir karşılığı vardır.Sistem bir bir sıfıra sıfır oyunudur. Birisinin kazanması için birisinin kaybetmesi gerekmektedir.Uzun dönemde ise Marksın söylediği etkiler ortaya çıksada kapitalizm bunu aşmıştır.

Ta ki , altın para standardın vazgeçinceye kadar Ulus devletler vardır.Ulus devlet demekte budur zaten.Etnik milliyetçilik üzerine yapılan ulus devlet tanımları sadece beyin uyuşturmak üzere yapılır. Her politikanın altında çıkar yatar.

Altın para standardının süreç içerisinde bir takım kişiler tarafından yıkılmasıyla, emek ve sermayenin üretim cephesinde değeri sıfıra indirgenmiş. Ayrıcalıklı bir takım kişiler gerek emek gerekse sermaye cephesini istediği gibi kullanma şansına sahip olmuştur.

Bunun en somut örneği , Henry Ford' un bu kişilere duyduğu öfke sonucunda yazmış olduğu bir makale sonrasında üzerine oynanan oyunlarla iflas noktasına kadar getirilmiş, ve özür dilemiştir.

Bugün hafızalardan silinmeyen 2001 krizi örneği vardır.2001 krizinde durum bellidir.Sabit kur sisteminde ilerleyen bir Türkiye varken , bir takım kişilerin parasını bize göre sebepsiz yere çekmesi ile likidite krizine sokulmuş , ekonomiyi yönetenler bilinçli veya bilinçsiz para basmaktan korkmuş ve TC krize girmiştir.

2001 krizi oldukça ironiktir , ve Ulus devletinin yıkılışının bir kez daha ilanıdır.

2001 krizi sonrası sabit kur rejiminden dalgalı kur rejimine geçilerek ülke karşılıksız olarak para basanların egemenliği altına girmiştir.TC ye getirilen paranın bir karşılığı yoktur.Fakat TC için karşılığı faiz ve insanların geleceğini ipotek alan vergidir.Bu noktada hem sanayiciyi hemde emek kesimini egemenliğiniz altına alırsınız.

Bunada kapitalizm demek pek doğru olmaz.Çünkü oertada ne emek cephesi nede sermaye cephesinin cebinde para kalmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Berguzar demiş ki:

Çok canlar yakıldı, bunu da en iyi yaşayan bilir.

Esas size dışardan bazı şeyler kolay geliyor.

Çocukluğumda iki grubun tam kesiştiği sokakta oturuyorduk, kurşunların arasında yaşadık. Peki biz bunu hak ettik mi? Bizim gibilerin ne suçu vardı. İlle bir tarafı tutmak zorunda mıyız? Buna mecbur bırakılıyoruz ve saf saf böyle safımızı söyleyince de olmadık tepkiler alıyoruz işte.

Şiddet yanlısı biri hiç olmadım. Şimdiye kadar şiddet içeren tüm davranışlardan uzak durmaya çalıştım. Şiddet yanlısı biri de değilim. Belki birileri bu davranışı pasifist olarak görebilir ama ben öyle düşünmüyorum.

Öte yandan kapitalizmde de şiddet olmadığını görmezden gelmemek gerekir. Küresel ısınma, çevrenin kirlenmesi, nükleer silahlar, silahlanma yarışı, kimyasal, biyolojik silahlar da başlı başına büyük çok büyük bir şiddettir.

Öyle düşünülünce insan bu şiddete farkında olmadığı istemediği halde bulaştığını düşünüyor. Doğrusu bu beni rahatsız ediyor. Yoksa sizi etmiyor mu? Yoksa bu soruyu hayatınız boyunca hiç düşünmediniz mi?

Çocuklarımızın, gelecek kuşakların bu gezegen üzerinde bir hakları yok mu? Aşırı tüketme, aşırı faiz ve borçlanma, hızlı üretim, tüketim ve kaynakların yok edilmesi çocuklarımızın geleceğini nasıl etkileyecek acaba? Bu da bir şiddet değil mi?

"Şiddete karşıyım ama bunlara karşı değilim." Öyle mi denilmek isteniyor yoksa? Belki de bunun nedeni kafamızdaki şiddet kavramını kimin, nasıl tanımladığıyla ilişkili.

tarihinde Goldwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Saldırdıkları DIASA ve Akbank benim gördüğüm o.. Bunlar için sahte solcular diyor iseniz gidin atın camdan aşağı kendinizi.. :D

bunlar sahte kendileri gerçek solcu...Irkçı olacaksın, sonra devlet ne derse onu yapacaksın, kurallarını dışına filan zinhar çıkmayacaksın falan filan gerçek solcuyu böyle algılıyorlar sanırsam herhalde galiba :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şili, Avustralya, Romanya, Küba

Şili'nin başkenti Santiago'da Apoguindo Caddesi Novigod Parkında Atatürk Anıtı

atawi1.jpg

Şili'nin başkenti Santiago'da belediye, kentte yaşayan kişilerin örnek alması için bir parka,

Atatürk'ün sözlerinin yer aldığı rölyefini yaptırdığı bildirildi. Söz konusu rölyef Aynur Kasabalı'nın seyahatlerinden birinde ortaya çıkmış.

Gecen yıl bir Güney Amerika ülkesi olan Şili'ye yaptığı seyahate ilişkin izlenimlerini, şöyle anlatıyor:

''Şili'nin başkenti Santiago kentinin Belediye Başkanının, kentte yaşayan kişilerin örnek alması için Apoguindo Caddesi'ndeki Novigod Parkı'na, Atatürk'ün, üzerinde bazı sözlerin de yer aldığı rölyefini yaptırdığını fark ettim.

O an kendim ve Türk'lüğümle gurur duydum. O anı kelimelere dökmem imkansız.

Zamanım kısıtlı olduğu için Belediye Baskanı ile görüşemedim.

Ancak tercümanım aracıyla yetkililere sorduğumda, Atatürk'ün kentte örnek alındığı, herkesin örnek alması için de bir parka Atatürk rölyefinin konulduğunu öğrendim.''

YAZININ TERCÜMESİ

Rölyef ve rölyefin bulunduğu anıt duvarın üzerindeki yazının ise kendisini daha da şaşırttığını ifade eden Kasabalı, yazıda İspanyolca, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, vatanının fedakar ve sadık hizmetkarı, benzeri olmayan kahraman, insanlık idealinin canlı emsali... Bütün hayatını Türk Milletine vakfetmiş, milletine kendi ruhunu, ateşini vermiştir. Hatırası milletinin ruhunu ateşli tutan sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır'' sözlerinin yazılı olduğunu belirtti.

Avustralya'nın Canberra Kentindeki Anıt

atahm0.jpg

Çanakkale Muharebeleri'nde şehit düşen Türk ve Anzak askerlerinin anısını yaşatmak için, iki ülke arasındaki görüşmeler sonucu, Avustralya'da bir Atatürk Anıtı açılmasına karar verilmiştir. Ayrıca, Atatürk Anıt Bahçesi, Atatürk Kıyısı, Atatürk Girişi adı altında Avustralya'da bazı yerlerin adı değiştirilmistir. Tarihte ilk defa bir savaş iki ülke arasında dostluk bağının kurulmasına sebep olmuştur. Atatürk Anıtı ile ilgili olan bu makalede, Anzaklar'ın ve Türk tarafının önerileri, yapılan görüşmeler, anıtların dikilmesi, iki ülke arasındaki ilişkilere değinilmistir.

Avustralya(Canberra)

atawo0.jpg

Romanya(Bükreş)

Romanya'daki ''Ataturk Meydanı'',Bükreş'te ufak bir meydandır.Bir Atatürk büstü de bulunur.Meydandaki, bir Türk tarafından işletilen ve satın alınan otelcilerin girişimiyle bu ad verilmiş.

ataur6.jpg

böyle bir lider yok işte tarihte görün :good:

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...