Jump to content

İnsanlar Neden Yaşadıkları Yerleri Düşmandan Savunurlar?


Recommended Posts

Bir hayvan yaşadığı yeri neden savunur? Çünkü orası onun beslenme alanıdır, oradaki kaynakları sadece kendi kullanmak ister. Hiçbir hayvan, sırf yaşadığı yerde doğup büyüdüğü için oraya bağlı kalıp, daha iyi kaynakların olduğunu bildiği başka bir bölgeye gitmemezlik etmez. Aynı durum insanlar için de geçerlidir. Mesela Türkler sürekli oradan oraya göç etmişlerdir. Doğduğun değil, doyduğun yer senin vatanındır. Burada asıl dikkat etmemiz gereken nokta şudur: Biz, doğduğumuz ve büyüdüğümüz yeri(''vatanımızı'') değil, hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğumuz kaynakları savunuyoruz. Vatanımız dediğimiz yer, bu kaynaklar açısından kıtlaşırsa, çeker gideriz. Bu yüzden ''vatan savunması'' kavramı tek başına ''kutsal'' veya çok değerli bir kavram değildir. Vatana bağlılık denen şey de insan doğasında yoktur. Hacı'nın yazısı bu açıdan sakattır. Vatanseverlik duygusunu canlıların doğasına bağlamaktadır. Halbuki canlıların doğasında sadece daha iyi yaşama isteği vardır, bunu neresi sağlıyorsa canlı oraya yönelir, vatanseverlik duygusu doğal değildir.

İnsan topluluklarının ilk dönemlerde birbirlerine karşı çatışmacı bir tutum içerisinde olması, üretim kaynaklarına sahip olarak daha iyi yaşama olanağı elde etmek içindir. Burada, bu kaynaklara sahip olanlar, ''vatanlarını'' savunurlar ve vatanseverliği bir erdem olarak yüceltirler. Bu kaynaklara sahip olmayan ve karşısındakinin vatanını elinden almak isteyenler içinse vatanseverlik bir erdem değildir, bu tür bir duygu gelişmemiştir. Göçebe topluluklarda da vatanseverlik duygusu gelişmemiştir. Çünkü insanlar, sahip oldukları bir toprak parçasını duygusal nedenlerle bilinçsizce savunuyor değiller; asıl savunulan şey, o toprak üzerinde yaşadıkları refah seviyesi ve bu refahın üretimi için gerekli olan üretim araçlarıdır.

Peki bir vatanın vatandaşı, kendisi için gerekli olan refah seviyesini bulamamışsa, üretim aracının sahibi değilse(ki bu durumda o vatanın da sahibi değildir), söz konusu ''vatan''ı savunur mu?

Eğer savunuyorsa ya aptal ya da beyni yıkanmıştır. Her devlet ve her vatan, üretim araçlarına sahip olanların vatanıdır ve buna sahip olmayanlar vatansızdır. İşte bu yüzden işçi sınıfının vatanı yoktur. Bir toprak parçasında kim sefa sürüyorsa, orası onun vatanıdır. Örneğin T.C., burjuvazinin vatanıdır, proleteryanın değil. Çünkü bir insan için vatanı vatan yapan, söz konusu insanın onun sunduğu refahtan yararlanıp-yararlanamadığıdır. Refahın üretimi ve bölüşümü de üretim araçları üzerindeki sahiplik ilişkisi üzerinden gerçekleştiğine göre, üretim araçlarına sahip olmayanlar vatansızdır. Vatan kavramının üretim süreciyle ve mülkiyetle doğrudan ilişkisi vardır.

İlerde, üretici güçler(başta teknoloji olmak üzere) çok geliştiğinde her insanın ihtiyaçları için gerekli olan asgari refah sağlanacak ve böylelikle de vatanseverlik denen, ''bir coğrafyadaki yaşam seviyesini başkalarına karşı savunma gereksinimi'' ortadan kalkacaktır. Dünyadaki herkesin refahı güvenceye alındığında sınırlar ve vatanseverlik kavramı ortadan kalkacak, tek vatanımız dünya olacaktır.

Görüldüğü gibi ''vatanseverlik'' gibi kavramları, ekonomik temellerine göre ele almak gerekir, insanın doğasına(biyolojisine) indirgeyerek değil.

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Görüldüğü gibi ''vatanseverlik'' gibi kavramları, ekonomik temellerine göre ele almak gerekir, insanın doğasına(biyolojisine) indirgeyerek değil.

Güzel başlayıp bu kadar kötü bitirebilirse birisi, bunu ancak Freddie yapabilir.

Geçmişte de bu saçma sonuçlarını gördük senin Freddie.

İflah olmaz, bilinçsiz, akılsız bir komünistsin sen..

Komünizm senden yararlanamaz..

Seni okuyan kapitalistlerin yüzünü güldürüyorsun..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Güzel başlayıp bu kadar kötü bitirebilirse birisi, bunu ancak Freddie yapabilir.

Geçmişte de bu saçma sonuçlarını gördük senin Freddie.

İflah olmaz, bilinçsiz, akılsız bir komünistsin sen..

Komünizm senden yararlanamaz..

Seni okuyan kapitalistlerin yüzünü güldürüyorsun..

Komünist kısmı hariç aynen katılıyorum.

Manifestonun bu kadar çarpık yorumlanması akıl karı değil.

İnsan hiç olmazsa pratikten ders alır.

68'liler, 78'liler yurtseverliği burjuvaziden, faşizmden öğrenmediler.

"İşçilerin vatanı yoktur" ifadesini vatanını sevmeyi enayiliğe indirgemek oportünistlikten başka birşey değil.

Aynı manifestoda proleteryanın devriminin ulusalcı olmak zorunda olduğunu görmezden gelen bir anlayış.

Yazık!

Ondan sonra "Neden proleterya bu denli lümpen?" diye soruyorlar.

Sizin bu saçmalıklarınız yüzünden.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Komünist kısmı hariç aynen katılıyorum.

Manifestonun bu kadar çarpık yorumlanması akıl karı değil.

İnsan hiç olmazsa pratikten ders alır.

68'liler, 78'liler yurtseverliği burjuvaziden, faşizmden öğrenmediler.

"İşçilerin vatanı yoktur" ifadesini vatanını sevmeyi enayiliğe indirgemek oportünistlikten başka birşey değil.

Aynı manifestoda proleteryanın devriminin ulusalcı olmak zorunda olduğunu görmezden gelen bir anlayış.

Yazık!

Ondan sonra "Neden proleterya bu denli lümpen?" diye soruyorlar.

Sizin bu saçmalıklarınız yüzünden.

Yahu Pante,

''İşçi sınıfının vatanı yoktur'' diyen ben değilim ki, Marks'ın kendisi söylüyor. Elbette bir işçi sınıfı yurtseverliği vardır bir de burjuva yurtseverliği. Burjuvazinin, küreselleşen dünyada ne kadar yurtsever olabildiği de tartışmalıdır. Anti-emperyalizm ve yaşadığımız topraklarda bağımsız yaşama mücadelesi elbetteki takdire şayandır ve bu tür bir yurtseverlik iyidir. Ben de düne kadar TKP'nin Yurtsever Cephe'sinde bildiri dağıtıyordum.

Yurtseverliği eleştirirken, yurtsuzluk savunusu yapma amacıyla eleştirmemiştim. Hedef aldığım şey, ''vatan'' denen coğrafyanın ve o coğrafyadaki devletin, sınıfsal ilişkiler göz ardı edilerek savunulmasının saçmalığı ve marksizm dışılığı idi. 2.Dünya Savaşı'nda Avrupa sosyal demokratları, vatanseverlik adı altında emperyalistler arası bu savaşta kendi burjuva devletlerinin tarafını tuttular. Sosyal demokrasi ile sosyalizm ayrımı da böyle ortaya çıktı. Bu açık bir döneklik ve sosyalizm hedefine ihanetti. Lenin'in eleştiri ve tepkisini çekmişti. Sosyal demokratları bu savaşta ülkelerinin yanında yer almaya iten ana etken ''vatanseverlik'' denen şeyi mutlaklaştırarak yanlış kavramış olmalarıydı.

T.C., işçi sınıfının vatanı değildir, fakat bu topraklar verimli ve burada yaşamaya devam etmek istiyoruz. Sosyalizmi getirerek bu toprakları hepimiz için bir vatan haline getirmek istiyoruz. Ama şu an için burası bizim vatanımız değil, sadece memleketimiz. Çünkü bu toprakların egemeni biz değiliz, burjuvazi. Biz yurdumuzu severiz, bu memleket bizim deriz tamam ama, bir taraftan da işin içine sınıfsal egemenlik ilişkileri de giriyor ve şu an T.C bizim vatanımız değil, egemen burjuvazinin vatanı. Bizim de vatanımız olması için sosyalizmi kurmamız gerekir. Ancak devrimden sonra bizim vatanımız olacaktır.

Aslında işin özü şu: Türkiye bir başka devletle(mesela Yunanistan'la) savaşa girse, sen kimin tarafında yer alırsın? Eğer ''vatan için'' Türkiye devletinin yanında yer alırsan, sakın bir daha Lenin'in adını anma. Marksizm-leninizmi inkar edip sosyal demokratlaşmışsın demektir. Halbuki, Yunan komünistlerle birleşip iki devletin de zayıflamasını beklemeli ve sonra da iç savaş başlatıp iktidarı ele geçirmeye çalışmamız gerekir. Yani kendi burjuva devletimizi ''vatan için'' desteklemek yerine, savaşta onun zayıf düşmesinden faydalanıp devrimle iktidarı almayı hedeflememiz gerekir. Bolşevik tutum budur.

Emperyalizme karşı çıkarız ve bu anlamda ''yurtseveriz'' ama bu karşı çıkışımız, emperyalizme karşı kendi burjuva ulus devletimizi savunmak anlamına gelmez. Gelmemeli. Marks, burjuva ulus devleti savunmaktan değil, yıkmaktan bahsediyordu.

Emperyalist olmayan bir devletle çatışmamızda ise kendi devletimizi asla savunmayız. Bu anlamda ''vatanımız yoktur''.

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
T.C., işçi sınıfının vatanı değildir, fakat bu topraklar verimli ve burada yaşamaya devam etmek istiyoruz. Sosyalizmi getirerek bu toprakları hepimiz için bir vatan haline getirmek istiyoruz. Ama şu an için burası bizim vatanımız değil, sadece memleketimiz. Çünkü bu toprakların egemeni biz değiliz, burjuvazi. Biz yurdumuzu severiz, bu memleket bizim deriz tamam ama, bir taraftan da işin içine sınıfsal egemenlik ilişkileri de giriyor ve şu an T.C bizim vatanımız değil, egemen burjuvazinin vatanı. Bizim de vatanımız olması için sosyalizmi kurmamız gerekir. Ancak devrimden sonra bizim vatanımız olacaktır.

:good:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu sosyobiyolojik indirgemecilik bir tür safsatayı içinde taşıyor maalesef.

Örneğin hayvanlarda pedofiliyi, nekrofiliyi ve zoofiliyi de gözlemliyoruz; doğada tecavüz var, gasp var vs.

Sözün özü: 'hayvanlar sokakta sevişiyor' argümanından yola çıkarak, 'insan doğası'na ilişkin ne gibi bir politik çıkarım yapabileceğinizi merak ediyorum ben :)

EDİT: Hayvanda zoofili, hatta belki pedofili ve zoofili komik oldu, ne demek istediğimi bir sonraki mesajımda açıklıyorum :)

tarihinde Roquentin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu sosyobiyolojik indirgemecilik bir tür safsatayı içinde taşıyor maalesef.

Örneğin hayvanlarda pedofiliyi, nekrofiliyi ve zoofiliyi de gözlemliyoruz; doğada tecavüz var, gasp var vs.

Sözün özü: 'hayvanlar sokakta sevişiyor' argümanından yola çıkarak, 'insan doğası'na ilişkin ne gibi bir politik çıkarım yapabileceğinizi merak ediyorum ben :)

Valla ben de, ''vatanseverliği insan doğasına(biyolojisine) indirgememek lazım'' dedim diye Hacı çemkirdi.

Dikkat et Roq, sana da çemkirmesin. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu sosyobiyolojik indirgemecilik bir tür safsatayı içinde taşıyor maalesef.

Örneğin hayvanlarda pedofiliyi, nekrofiliyi ve zoofiliyi de gözlemliyoruz; doğada tecavüz var, gasp var vs.

Sözün özü: 'hayvanlar sokakta sevişiyor' argümanından yola çıkarak, 'insan doğası'na ilişkin ne gibi bir politik çıkarım yapabileceğinizi merak ediyorum ben :)

Önce kendimi düzelteyim: Hayvanlarda zoofili var dedim ama komik bir ifade olmuş: Demek istediğim, herhangi bir hayvanın, kendi türü dışında bir hayvanla ilişkiye girdiğini doğada gözlemliyoruz. Yaşı ziyadesiyle küçük, hatta bebek sayılabilecek hayvanlarla ilişkiye giren hayvanlar da var. Ölüleriyle cinsel ilişkiye giren hayvanlar da mevcut. Ama bunlardan yola çıkarak, 'Hadi zoofili, pedofili ve nekrofili hastalarını özgürleştirelim, doğal olan aynı zamanda özgürlük olsun' demiyoruz. Aynısı tecavüz ve gasp hususunda da geçerli. Yamyamlık bile var yav hayvanlarda :)

Valla ben de, ''vatanseverliği insan doğasına(biyolojisine) indirgememek lazım'' dedim diye Hacı çemkirdi.

Dikkat et Roq, sana da çemkirmesin. :)

Sanmam :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
T.C., işçi sınıfının vatanı değildir, fakat bu topraklar verimli ve burada yaşamaya devam etmek istiyoruz. Sosyalizmi getirerek bu toprakları hepimiz için bir vatan haline getirmek istiyoruz. Ama şu an için burası bizim vatanımız değil, sadece memleketimiz. Çünkü bu toprakların egemeni biz değiliz, burjuvazi. Biz yurdumuzu severiz, bu memleket bizim deriz tamam ama, bir taraftan da işin içine sınıfsal egemenlik ilişkileri de giriyor ve şu an T.C bizim vatanımız değil, egemen burjuvazinin vatanı. Bizim de vatanımız olması için sosyalizmi kurmamız gerekir. Ancak devrimden sonra bizim vatanımız olacaktır.

Neyse Freddie, bu açıklamanla biraz açıklığa kavuşmuş oldu.

Yurtsever olmayan enternasyonalist olamaz.

Yine yurtsever olmayan anti-emperyalist de olamaz.

İşçi sınıfı ise, sırf kendisini kurtarmayı düşünecek kadar egoist düşünülemez.

Kendisiyle birlikte yurdunun ve dünyanın herşeyini kurtaracaktır diye umulur.

Taşını, toprağını, madenini, suyunu, doğasını, havasını.

Yurdunu sevmeyen, insanı sevmeyen, doğayı-dünyayı sevmeyen bir sınıf, kendisini de kurtaramaz.

Milliyetçilik, vatan-millet-Sakarya ve büyüme-yayılma anlamında işçinin vatanı yoktur.

Başka ülkelere saldırıp işgal etmeye çalışanların arasında yeri de yoktur.

Ama emperyalistlerden koruyacak şekilde, zulümden-sömürüden kurtaracak şekilde bir vatanı ve vatan sevgisi vardır. O yüzden Mustafa Suphi'ler milli mücadeleye katılmaya çalışmışlardır. O yüzden Nazım "Bu vatana nasıl kıydınız?" demiştir.

Bu tür düşünceler öne çıkartılacak söylemler değildir. Yanlış algılanabilecek, kolay çarpıtılabilecek ve rahatlıkla aleyhte kullanılabilecek niteliktedir. Hele anti-emperyalist mücadelenin ön planda olduğu dönemlerde, bu ifadeler emperyalistlerin, işbirlikçi ve teslimiyetçilerin ekmeğine yağ sürer.

Genç komünistlerin kanı kaynar, o nedenle böyle keskin söylemlerden hoşlanırlar ama sonuçları hiç te hoş değildir. Aynı Marksizmin aile düşüncesi gibi. Çok önemli bir haltmış gibi o konu da ortaya atılır ve şimşekler üzerine çekilir. Tüm dünya sosyalist olduktan sonra bunların konuşulmasına sıra gelmiş olacaktır. Bunları konuşanların ise bunu görmeye yaşamları yetmeyecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...