Jump to content

UNUTMAK TÜKENMEKTİR !


Recommended Posts

60'lı, 70'li yıllar... Ülküleri uğruna binlerce Türk evladının işkencelerle, karşılıklı çatışmalarla, ya da kahpece pusuya düşürülerek can verdiği, sakat kaldığı, ömürlerinin en güzel yıllarını zindanlarda geçirmeye mahkum bırakıldığı yıllar... Kan gölünün ortasında boğuşarak gövdelerini devletin, milletin, ay-yıldızlı bayrağın önüne siper eden Türk milliyetçilerinin toprağa bir bir düşerek isimsiz kahramanlara dönüştüğü zorlu yıllar...

Evet çoğumuzun dinlediği, okuduğu, bir kısmımızın ise bizzat yaşadığı bu yıllar bazılarının yüreklerinde onarılmaz yaralar açarken, çoğunluk için kitapların ve mahkeme tutanaklarının satır aralarında kaldı sadece...

Ama o zor yıllar bugünlerden çok daha güzeldi herhalde... Çünkü şimdilerde kimin eli kimin cebinde belli değil. Oysa o günlerde dost da belliydi, düşman da... Dosta omuz verilir, düşmana sırt dönülmezdi... Ya şimdi?

Önce "Vatan, millet, Sakarya" edebiyatı ve "Şehitlerin kanı yerde kalmaz" sloganları ile yıllarca oy avcılığı yapıp, ülkü tacirliğine soyunanlar ahde vefasızlıkta bulunarak komünist artıklarıyla el sıkışıp, ortak eylem kararı aldılar... Bunun adı düpedüz İHANET iken, Kızıl Elma dediler bu oluşumun adına, "Kızıl Elma Ülküsü"nden bihaber zatlar...

Bu oluşumun gönüllerde açtığı yara henüz sarılmamışken yeni bir oluşum gerçekleşti son zamanlarda... Bu ihanetin adını da "Denktaş'a destek kampanyası" koydular...

Geçen gece internette gördüğüm bir haber üzerine dehşete düştüm. "Türk Solu" adı altında yayın yapan bir derginin "Denktaş'a Destek Kampanyası" başlattığını ve bu kampanyaya destek olanların isim listelerini gördüğümde, ne gördüklerime ne de anımsamaya çalıştıklarıma inanamadım... Ve insanların nasıl bir anda "balık hafızalı" olduklarına şaşıp kaldım... Lanet ettim...

Türk Solu Dergisi yeni bir dergi değil, aslında özellikle 60'lı yılların sonunda komünist kesimin sesi olan, vatansızların ataları Yahudi Marks'ın, Lenin'in, Stalin'in, Troçki'nin, Mao'nun fikirlerini Türkiye'ye yayan, Denizlerin, Mahirlerin, Ulaşların, Hüseyinlerin ve daha nice komünist teröristlerin başucunda bulunan bir dergi idi. Komünizmin çökmeye başladığı günlerde bu dergi kapatıldı ama birkaç yıl önce el değiştirerek yeniden yayın hayatına başladı. Bugünkü içeriği komünizmden ziyade güne ayak uyduran "ulusal solculuk"tur. Komünizmin iflas ettiğini bildikleri için yumuşak siyasetten yana tavır alan bir avuç komünist artığının yarattığı bir oluşumdur bu...

Derginin sahibi Gökçe Fırat Çulhaoğlu adında eski bir komünisttir ve sabıka dosyası hayli kabarıktır. İşçi Partisi'nin gençlik kolu olan Öncü Gençlik örgütünün başkanlığını yapmıştı, tescilli vatan haini Doğu Perinçek'in has yoldaşlarından biriydi. 2000 yılında partiden atılmasıyla birlikte Perinçek'le bağlarını kopardı ve Türk Solu adı altında Perinçek'e rakip kendi oluşumunu kurdu.

Gökçe Fırat'ın İşçi Partisi ile yollarını ayıran olay şudur: Gökçe Fırat Öncü Gençlik Başkanı iken; 1999 – 2000 yılları arasında Öncü Gençlik yetiştirme kamplarındaki gençlerle yaşadışı eylem planları hazırlığı yapan, "Tek Yol Devrim" pankartlarının ve komünizmin simgesi çoban yıldızlı, orak çekiçli bayrakların altında ellerinde silahlarla resim çektiren, gençlik kampını Filistin komünist kamplarına çevirerek gençlere militan olmayı öğreten bir devlet düşmanıydı... Ve en önemlisi, çektikleri fotoğraflar ve videoya kaydedilmiş eğitim görüntüleriyle Türk Ordusu'na alenen tehditlerde ve hakarette bulunan grubun lideriydi... Bu kamp fotoğrafları ve video kasetleri daha sonradan Emniyet güçlerinin eline geçti ve İşçi Partisi ile Öncü Gençlik hakkında soruşturma başlatıldı. Perinçek kendini kurtarabilmek için her zamanki gibi dansöz misali kıvırarak bu olaydan sadece Gökçe Fırat ve ekibini sorumlu gösterip onları partiden ihraç etti. Ve tabii ki her zaman olduğu gibi kendini ve partisini kurtarabilmek için Gökçe Fırat ve ekibinin MİT ajanı olduğunu, partiyi karalamak için "Süper Nato" tarafından partiye sokulduklarını içeren bildiriler yayınladı. Başbakanlığa ve Emniyet güçlerine dilekçeler verdi. Aslında Gökçe Fırat ne MİT ajanı idi, ne de Süper Nato tarafından görevlendirilmiş biriydi. O da aynen Perinçek gibi Aydınlıkçı geleneği ile yetişmiş, tek amacı Türkiye Cumhuriyeti'nin mevcut anayasal düzenini yıkmak olan bir maocuydu sadece. Yani Atsız Ata'mızın deyimiyle "vicdanını Yahudi Marks'a satan vatansız bir piçti"... İşte bu olaydan sonra Gökçe Fırat ve Perinçek ezeli düşman oldular. Şimdi kendi yayın organlarında birbirlerini suçlayıp duruyorlar.

Gökçe Fırat'ın hainlikleri elbette bu olayla sınırlı kalmadı. Partiden ihraç edildikten sonra kendi kurduğu ekip ile başta üniversitelerde olmak üzere bir çok illegal eyleme imza attı. Emniyet arşivlerinde bunlar mevcuttur. Türk Solu ve İleri Dergisi'nin (İleri Dergisi TKP ve Dev-Sol'un tarihsel yayın organıdır) baş kadrosunu oluşturan Gökçe Fırat, Utku Umut ve Ali Şahin'in sabıka dosyaları yaralamadan tutun da çete oluşturmaya kadar bir çok suçu kapsayacak şekilde hayli kabarıktır. Ve işin en ilginç tarafı Başbakanlığa ve Emniyet Müdürlüğü'ne verilen dilekçelerde Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun "Bağımsız güneydoğu'ı destekleyen bir PKK itirafçısı" olduğu yazmaktadır. Şimdi ise bu zat Türk Solu ve İleri dergilerinde yayınlanan yazıları ile Atatürkçülük maskesi ardına saklanarak ulusal solculuk yapmaktadır.

Yani sözün kısası Perinçek ne denli bir hain ise, Gökçe Fırat da aynı derecede haindir. Şu an her ne kadar birbirlerine düşman olsalar dahi, her ikisi de Aydınlıkçılar grubunun birer üyesidir. Yine Maocular... Yine kızıllar... Yine hainler... Yine dönek siyaset izliyorlar... Günün şartlarına göre siyasi görüş belirleyip oy avcılığı yapıyorlar. Tıpkı bir dönem kürtçülüğün başını çektikleri halde, bugün ulusal solcular olarak vatansever görüntü sergilemeye çalışmaları gibi... Bir zamanlar Kıbrıs'taki Türk Ordusu'nu "İŞGAL KUVVETLERİ" ilan ettikleri hâlde bugün Türk Ordusu'nu ve Kıbrıs davasını desteklemeleri gibi...

Bu komünist artıklarına sözümüz yok zaten... Onların zihniyetleri de, ideolojilerinin sapkınlığı da ortada... Ama o destek kampanyasına imza atan Milliyetçileri, Türkçüleri anlayabilmiş değiliz. Hiçbir zaman da anlayamayacağız... Gerek yayın organları ile, gerek düzenledikleri toplantılar ile, gerekse katıldıkları sohbetlerde Türkçülüğü, milliyetçiliği kimseye bırakmayan, konuştukları zaman mangalda kül bırakmayan bu kişiler nasıl oluyor da henüz birkaç yıl önce kara dediğine bugün ak diyen böylesi döneklerin düzenledikleri bir kampanyaya destek olabiliyorlar? Ve nasıl oluyor da Denktaş'ı desteklemek, henüz yakın bir geçmişte Denktaş'ı hedef alan bu rüzgar güllerine kalıyor?

Bozkurt Rauf Denktaş: 40 yıldır bir an bile olsun terketmediği TMT ruhuyla bütün dünyaya baş tutarak Türk Yurdu Kıbrıs'ı tek başına aslanlar gibi savunan; ömrü uzun, devleti daim olası lider... O'na destek vermek her Türk'ün en birincil görevidir... Ama O'nun kutlu adını böylesi bir oluşuma bulaştırmak bile başlı başına bir ihanet değil mi?

Bu büyük Milliyetçiler, Türkçüler (ki bu listede yer alanların bir çoğunun kendi yayın organları var) kendi aralarında "Denktaş'a Destek Kampanyası" oluşturamazlar mıydı ki, siyasi çıkarları uğruna gömlek değiştirir gibi ideoloji değiştiren meymenetsizlerin başlattığı kampanyaya imza atıp, bunların reklamına alet oluyorlar? Destek kampanyası adı altında böylesi bir işbirliğine girenler maziden hiç mi utanmıyorlar?

Dedik ya, kimin eli kimin cebinde belli değil artık... Dost da belli değil, düşman da... Kime omuz verilip, kime sırt çevrilmeyeceği de belli değil... Ve böylesi bir ortamda bir avuç Türkçü olarak hâlâ değerlerimizi korumaya, hâlâ mazimizi unutturmamaya çalışıyoruz... Çünkü biliyoruz ki; UNUTMAK TÜKENMEKTİR!.. Biz dünü unutursak, bugünü de yarınkiler unutacaktır.

12 Şubat 2004

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 64
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bile Atun Guguk, bir yazı alıntılıyorsan kaynağını da göster. Ne ahlaksız adamsın. Bak senin laf ettiğin Türk Solu(ki onları asla savunmam) ülkücü hareket ve anti-emperyalizm konusunda ne diyor(ki bu dedikleri bence de doğru);

(Alıntıdır) ''İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD tartışmasız süper güçtür. Bu süper güç kendisine yeni yayılma alanları belirler. Kore’den Vietnam’a Uzakdoğu Asya’da ABD saldırısı başlar. Benzer bir saldırı tüm Latin Amerika’yı hedef alır. Yine İsrail’in kurulması ile birlikte Arap Dünyası ve Ortadoğu’da Amerikan planları işlemeye başlar. Hitler belasının yerini artık Amerikan faşizmi almıştır artık.

ABD’nin bu emperyalist yayılmacılığına karşı tüm dünyada bağımsızlık mücadeleleri başlar. Örneğin bizim coğrafyamızda Cezayir’de, Tunus’ta, Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta, İran’da 60’lı yıllarla birlikte büyük bir Amerikan karşıtı hareket başlar. Ancak bu sadece Ortadoğu’ya özgü değildir. 60’lı yıllar ezilen halkların Amerikan emperyalizmine üç kıtada birden karşı koyduğu bir çağdır. (....)

Sovyetler Birliği ABD’ye karşı bu bağımsızlık mücadelelerini desteklemez. Nitekim Üçüncü Dünya ülkeleri hem ABD’den hem de Sovyetler’den bağımsız bir “Bağlantısızlar Bloğu” örgütler. Daha sonra bu “Bandung Projesi”ne dönüşür.

Tüm Üçüncü Dünya ülkelerine benzer bir ulusal başkaldırı Türkiye’de de başlar. Özellikle 68 Hareketi ile doruğa ulaşan bu hareket, dünya çapında yükselen antiemperyalist hareketin bir parçasıdır; Sovyet yayılmacılığının değil. (....)

Peki 60’lı yıllarda Türkiye’de neler olmuştur bir de ona bakalım.

60’lı yıllarda üç ayaklı bir halk hareketi gelişmiştir Türkiye’de.

Bir yanda işçi sınıfı ABD uzantısı komprador sermayeye karşı emek mücadelesine girişmiştir. MHP burada işçi düşmanı, emek düşmanı bir güç olarak, ABD’nin ve büyük sermayenin yanında yerini almıştır!

Bugün “ulusal” olmamakla suçladıkları TÜSİAD’ın vurucu gücü o dönem MHP militanlarıydı.

İkinci hareket köylülerin toprak ağalarına karşı başlattıkları mücadeleydi. Toprak ağalarının arkasında ABD ve sağcı iktidar vardı. MHP burada da köylülerin toprak mücadelesine karşı ABD’nin ve toprak ağalarının vurucu gücü olmuştur.

Bugün Kürtçülüğe karşı çıkan MHP 80 öncesi Kürt toprak ağalarının topraklarını savunuyordu.

Üçüncü hareket ise antiemperyalist gençlik hareketidir. Gençler Amerikan hedeflerine yönelik mücadeleye girişirler. Örneğin ABD 6. Filosu Türkiye’ye geldiğinde Deniz Gezmiş’in önderliğindeki üniversite gençliği tarafından denize dökülürler. MHP militanları ise burada 6. Filo’yu kıble yapıp namaz kılar ve Türk gençlerine saldırırlar.

MHP burada da Türk gençlerine karşı Amerikan askerlerinin vurucu gücü olmuştur.

Görüldüğü üzere MHP, Sovyetler’e karşı mücadele etmemiştir. MHP Sovyetler yandaşı güçlere karşı da mücadele etmemiştir. MHP sadece ABD’nin çıkarlarını savunmuş ve bu çıkarlara saldıran Türk işçi, köylü ve gençlerine saldırmıştır! (...)

Türkiye’de antiAmerikancılık yapacaklar bu nedenle geçmişe de bugüne de dikkatli bakmak durumundadır. Yine birkaç örnekle kimin dün ve bugün nerede durduğunu görebiliriz.

Örneğin 60’lı yıllarda gelişen gençlik hareketi NATO’ya açıkça karşı çıkmıştır. Tam bağımsız Türkiye demiştir.

Bu Sovyet yandaşlığı demek midir?

Bir ülkenin kendi bağımsızlığını savunması ve ABD’ye karşı çıkması elbette Amerikancılar tarafından çeşitli şekillerde suçlanacaktır. Dün Sovyet yandaşı deniliyordu bu gibilere bugünse ulusalcı, Kızıl Elmacı, Saddamcı vs.

Bugün ulusalcı olmakla suçlanan MHP’liler bugünkü gözle düne bir baksalar, o günün gençlerinin de Sovyet yandaşı değil sadece bağımsızlık isteyen gençler olduğunu o kadar kolay görebilirler ki! (...)

Çok önemli bir başka örnek ise Latin Amerika’dan.

Bizim MHP’lileriniz Che’yi bayraklaştıran solcu gençlere hep düşman gözüyle bakmışlardır. Oysa Che ABD’ye karşı savaşırken kurşuna dizilerek öldürülmüş ulusal bir sosyalisttti!

Latin Amerika kıtasının birliğini istiyordu!

Tıpkı bugünkü Chavez ve Morales gibi!

Bugün Castro’yu, Chavez’i, Morales’i ve diğerlerini ABD’ye karşı savunma noktasına gelen MHP’liler acaba sosyalist mi oldular? Sovyet yandaşı mı?

Evet beyler biraz vicdan sahibi olalım, şu an, dün Che için forum yapan Devrimci Gençlerin konumundasınız!

Ama Che de kurşuna dizildi o gençler de.

Che’yi ABD, Devrimci gençleri ise siz öldürdünüz.

Ölülerimizin hakkını istemiyoruz.

Hesabını sormuyoruz.

Sorduğumuz tek hesap var, Amerikancılığın hesabı.

Bu hesapsa ancak Amerikan propagandasının etki alanının dışına çıkılarak verilebilir.

Sizden istediğimiz de bu.

Burada yapılacak tek doğru tavır var: Sosyalistlerin, dün de bugün de, ABD’ye karşı mücadele ettiğini kabul etmek. Bu ülkenin en idealist evlatlarına Sovyet yandaşı suçlaması atmak Amerikan iftirasıdır.

Onlar bu ülke için dövüştüler ve öldüler.

Sovyetler için değil!'' (Kaynak: http://www.turksolu.org/102/basyazi102.htm )

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkçülük bir Yahudi ideolojisidir. Pan-Türkizm kelimesini ilk ortaya çıkaran kişi Macar asıllı Yahudi Arminius Vambery'dir. Bir başka Türkçü Yahudi de Leon Kahun'dur. Bu adam Osmanlı yurttaşlarına Türkçülük aşılamak için Türkçülüğü anlatan pek çok roman yazar. Bir İngiliz Yahudisi olan Arthur David de kitabında Türklere onların üstün olduğu telkinlerinde bulunur. İtalyan Yahudisi olan Emmanuel Karasu, Jön-Türklerin liderlerinden biridir ve B'nai B'rith locası üyesidir. Jön-Türk gazetesini Rus Yahudisi Vladimir Jabotinzky çıkarmıştır. Cumhuriyetten sonra ise bir başka Yahudi Moiz Kohen(sonradan Tekin Alp adını almıştır) milliyetçi ve Türkçü kitaplar yazarak milliyetçiliği yaymış ve desteklemiştir. Bir başka Türkçü Ahmet Vefik Paşa'nın da dedesi bir Bulgar Yahudisi'dir.

Peki ama Siyonistler neden Türkçülüğü ve milliyetçiliği desteklemişlerdir?

Bilindiği gibi Siyonizmin hedefi Orta Doğu'da bir Büyük İsrail Devleti kurmaktı. Bunun için, Orta Doğu halklarının birliğini milliyetçi düşmanlıklar yaratarak bozması ve onları ırkçı-milliyetçi duygularla birbirine düşürerek zayıflatması gerekiyordu. Osmanlı, gerici v.s. idi ama sonuçta onun sahip olduğu ümmet fikri tüm müslüman milletleri bir şekilde birleştiriyordu. Siyonistler bunu bozmak için milliyetçi akımları tüm Orta Doğu halkarı arasında yaymak istediler. Milliyetçilik ümmet birliğini bozacak, yıllarca bir arada yaşayan halkları birbirine düşmen edecek ve böylece İsrail'in kuruluşu kolaylaşacaktı. İşte bu yüzden pek çok Yahudi, Orta Doğu halklarının birliğini bozmak için milliyetçi düşünceleri yaydı ve Anadolu'da da Türkçülük adlı akımı icat ederek güçlendirdi. Türkçülük bir Yahudi icadıdır, Siyonist politikaların piyonudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ben sewerim zaten hele 5-6 milyar fanatiğe rağmen hala güçlü durmaları yok mu

bile atun deliriyordur uleeen 70 milyonuz 7 milyonluk yahudilere karışmaya g.tümüz yemiyo laan :D :D

sıtenın gercek solcuları gelır sımdı sen dur boyle :D :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
benimde anlamadığım müslosundan ırkçısına solcusuna herkesin yahudilere antipati beslemesi

ben sempati duyarım neden bütün önemli bilimadamlarının düşünürlerin çoğu yahudidir mesela

Bende severim Yahudileri.

Bilimde , teknolojide acayip ileriler , insanlığa katkıları inkar edilemez.Çok çalışkan ve zekiler.

Taktir etmek gerek.

Kötü bir olay oldu mu yahudilere yükleniyoruz.

''Kesin mason parmağı vardır bu işte!! '' :crazy:

Hep yahudiler hep ... :crazy:

tarihinde Drogba tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

abı turklerden peygamber cıkmıs mı

merak ıcındeyım

hadı bızden zerdust cıktı o peygamberden cok dusunce adamı ama neyse

ha bırde dıyorlar su ıbrahım varya peygamber o da kurtmus :D dılı kurtceımıs :D :D

sonradan asımıle edılmıs :D :D turk devfletı tarafından turk olmus

sonra devletle ısbırlıgı edıp olmus :D :D

ama saka maka kürtlerın soyu oraya kadar gıdıyormus

:D :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
I hate jerry :D :D

niye hep o kazanıyo lan :D

Evet abi ya hani bir road runner da çakala çok üzülürdüm...Yazık açlıktan ölecek derdim.. :lol: Jeryy ve Road runner'dan bende nefret ediyorum...Yeter Doğanın dengesini bozmayında yedirin kendinizi... :D Bugsy bunyy'den de nefret ederim...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet abi ya hani bir road runner da çakala çok üzülürdüm...Yazık açlıktan ölecek derdim.. :lol: Jeryy ve Road runner'dan bende nefret ediyorum...Yeter Doğanın dengesini bozmayında yedirin kendinizi... :D Bugsy bunyy'den de nefret ederim...

evet ya o tavsanı bende sevmem ukala artıst :D :D

bır tom jeri birde simpson ailesi süperler ya bunlar

Link to post
Sitelerde Paylaş
benimde anlamadığım müslosundan ırkçısına solcusuna herkesin yahudilere antipati beslemesi

ben sempati duyarım neden bütün önemli bilimadamlarının düşünürlerin çoğu yahudidir mesela

Benim de Yahudilere bir düşmanlığım yok elbette. Fakat Türkçülerin var(normal olarak). Bu durumda, Türkçülük ideolojisindeki Yahudi parmağını gösterdiğimizde suratlarının alacağı şekli görmek istemek hepimizin hakkıdır. Yani kendim Yahudi karşıtı olduğum için değil(ki zaten bu mümkün değil, Marks da Yahudi kökenlidir), Yahudi düşmanı olan ve önüne gelen herkesi Yahudi piyonu olmakla suçlayan Türkçülerin kendi ideolojilerinin Yahudi icadı olduğunu vurgulamak için bu meseleyi ele aldım. Yanlış anlama olmasın.

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
abı turklerden peygamber cıkmıs mı

merak ıcındeyım

hadı bızden zerdust cıktı o peygamberden cok dusunce adamı ama neyse

ha bırde dıyorlar su ıbrahım varya peygamber o da kurtmus :D dılı kurtceımıs :D :D

sonradan asımıle edılmıs :D :D turk devfletı tarafından turk olmus

sonra devletle ısbırlıgı edıp olmus :D :D

ama saka maka kürtlerın soyu oraya kadar gıdıyormus

:D :D

Seyit paygamberler tarihi hakkında pek bilgin yok galiba. Nerde bi manyaklık, sapıklık varsa peygamberler ordan çıkar. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
benimde anlamadığım müslosundan ırkçısına solcusuna herkesin yahudilere antipati beslemesi

ben sempati duyarım neden bütün önemli bilimadamlarının düşünürlerin çoğu yahudidir mesela

Güzel tespit, antisemitizm gerçekten çok yaygın. Marx bile anti-semitistti bu arada :D

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...