Faithnomore 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi (düzenlendi) Bu konuda Astur bir başlık açacak, o yüzden onun malzemesini elinden almak istemiyorum. Hele onun kullanacağı makaleyi kaynak göstermeyi hiç istemiyorum Marx uzmanı olmadığına göre, 'Hayır kesinlikle bu Marx'ta yok' demen bir 'iman' meselesi tabii. Ama gel, sana birkaç kaynak yazayım: http://www.worldnetdaily.com/news/article....RTICLE_ID=50724 Şimdi ben sana, 'Türk'ün Allahı paradır, başka hiçbir Tanrısı yoktur.' desem, ne düşünürsün? http://www.vho.org/GB/Journals/JHR/5/1/Whisker69-76.html İlgili sayfalardaki makaleleri oku, sadece alıntılarla yetinme Merak etme, Marx'a pok atmak gibi bir derdim yok, ziyadesiyle de severim. iyide bunlar Marx üzerine yorumlar..Marx ve Engels'in bizzat Yahudi düşmanlığı yaptığı bir yazı vs göster...ilk alıntıda herhangi bir ırkçı ima yok...adamın kökeninden bahsetmiş.. Mayıs 13, 2009 tarihinde Faithnomore tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Kieslowskii 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi Marx certainly has a strong element of Eurocentrism in him (Perelman 1989). He had trouble understanding non-European societies, because they didn’t fit into the modes of production he saw in Europe. So he developed another type of mode of production to describe all of Asia – the ‘Asiatic Mode of Production’ (ASM) .It is quite curious that he would use such a term, because the other modes of production (ancient, feudal, modern bourgeois) are analytical and historical, while the ASM is a geographic term. But this stems from how he perceived Asia, he saw Asian society as static and unchanging and endogenously despotic. For the early Marx, the productive forces didn’t develop endogenously; rather, it was up to exogenous forces like British imperialism to develop these productive forces which in turn would create an industrial working class creating the material conditions for socialist transformation www.cvoice.org/CV3handelman.pdf Görüldüğü üzere Marx, Asyatik-toplumlar üzerine olan tezinde, Doğu toplumlarının statik ve değişime kapalı olduğunu; ancak dışarıdan tetiklendikleri takdirde, değişebileceklerini yazmıştır. Birazdan Marx'ın bu görüşünün, Hindistan Meselesi ve Meksika-ABD Savaşı üzerine yorumlarına etkisini gösteren alıntılar yapacağım. Genç Marksistler şoke olmasın, Marx pek anti-emperyalist değil sanırım Link to post Sitelerde Paylaş
Kieslowskii 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi iyide bunlar Marx üzerine yorumlar..Marx ve Engels'in bizzat Yahudi düşmanlığı yaptığı bir yazı vs göster...ilk alıntıda herhangi bir ırkçı ima yok...adamın kökeninden bahsetmiş.. Yuh artık! Hakikaten bu kadar Müslüman-kafalı olacağını bilemezdim. Muhalifinin zenci kökenli oluşundan yola çıkarak, bu kökenle onun fikirleri arasında bağ kuran, buna da basmakalıp 'saç, göz' tasvirleri ekleyen Marx'ın yorumu var orada, Yahudilerle ilgili sözlerini de aktarmışım. Link to post Sitelerde Paylaş
Faithnomore 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi .. www.cvoice.org/CV3handelman.pdf Görüldüğü üzere Marx, Asyatik-toplumlar üzerine olan tezinde, Doğu toplumlarının statik ve değişime kapalı olduğunu; ancak dışarıdan tetiklendikleri takdirde, değişebileceklerini yazmıştır. Birazdan Marx'ın bu görüşünün, Hindistan Meselesi ve Meksika-ABD Savaşı üzerine yorumlarına etkisini gösteren alıntılar yapacağım. Genç Marksistler şoke olmasın, Marx pek anti-emperyalist değil sanırım bunun üzerine seminer olacak kadar yorum yaptık yavru kuşum...Olimpos dağından in arada sırada.. ATÜT tezi ırkçı ya da dışlayıcı veya oryantalist tez midir? ne alaka şimdi? Varolan somut durumu çok güzel tahlil etmiş...DOğu toplumları neden geri kalmıştır sorusu halen gündemdedir.. Ülkemizde duayen İktisatçı-Tarihçi Sencer Divitçioğlu mesela ATÜT'ün babasıdır...tabii yabancı literatür fetişizmine saplanmış bu arkadaşlar nereden bilebilirler bilemiyorum..birde gelmişler Marx'ı eleştiriyorlar Avrupa merkezli diye Link to post Sitelerde Paylaş
Faithnomore 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi Yuh artık! Hakikaten bu kadar Müslüman-kafalı olacağını bilemezdim. Muhalifinin zenci kökenli oluşundan yola çıkarak, bu kökenle onun fikirleri arasında bağ kuran, buna da basmakalıp 'saç, göz' tasvirleri ekleyen Marx'ın yorumu var orada, Yahudilerle ilgili sözlerini de aktarmışım. adamın fenotipinden Yahudi olduğunu ve Yahudi bağnazlığna dair şeyler yazmış tabii konunun tamamını bilmek lazım bahsedilen Lasal'la ne tür polemik yapmışlar? Link to post Sitelerde Paylaş
Kieslowskii 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi It is now perfectly clear to me that, as the shape of his head and the growth of his hair indicate, he is descended from the negroes who joined in the flight of Moses from Egypt (unless his mother or grandmother on the father's side was crossed with a nigger). Now this union of Jewishness to Germanness on a negro basis was bound to produce an extraordinary hybrid. The importunity of the fellow is also niggerlike. Bak bu, söz ettiğim alıntıydı. Kaynak? Orijinali: Marx to Engels, 30 July 1862, in Marx-Engels Gesamtausgabe , Part iii. Vol. 3, pp. 82-84. Kime demiş? Lassale'a. Sen çevirir misin, yoksa ben mi çevireyim? Link to post Sitelerde Paylaş
Kieslowskii 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi Sencer Bey'i okumadım mı sanıyorsun? Buradan yola çıkarak, Marx'ın yaptığı yorumlara değineceğimi söyledim, bekle yorum yapmadan. Motor değilim. Yazıları hazırlıyorum, iki dakika beklersen. Link to post Sitelerde Paylaş
Faithnomore 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi Bak bu, söz ettiğim alıntıydı. Kaynak? Orijinali: Marx to Engels, 30 July 1862, in Marx-Engels Gesamtausgabe , Part iii. Vol. 3, pp. 82-84. Kime demiş? Lassale'a. Sen çevirir misin, yoksa ben mi çevireyim? adamın kökeninden ve fenotipinden bahsetmiş...şimdi bu bahsedilen kitap sende olmadığına göre asıl kaynağı verir misin? link vs...alıntının alıntısı olmuş.. Link to post Sitelerde Paylaş
Kieslowskii 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi Concerning the annexation of California after the Mexican-American War, Marx wrote: "Without violence, nothing is ever accomplished in history." Then he asks, "Is it a misfortune that magnificent California was seized from the lazy Mexicans who did not know what to do with it?" Friedrich Engels, Marx's co-author of the "Manifesto of the Communist Party," added, "In America, we have witnessed the conquest of Mexico and have rejoiced at it. It is to the interest of its own development that Mexico will be placed under the tutelage of the United States." Much of Marx's ideas can be found in a book written by former communist Nathaniel Weyl, titled "Karl Marx, Racist" (1979). http://www.worldnetdaily.com/news/article....RTICLE_ID=50724 Yazı, George Mason Üniversitesi'nde Ekonomi Doktoru bir hocaya ait, Marx'tan bir alıntı yapmış. Marx ne demiş? Amerika-Meksika sınırının, Amerikalılar lehine revize edilmesini, 'şiddet kullanılmadan, tarihte hiçbir şey başarılmamıştır. Califormia'yla ne yapacağını dahi bilemeyen tembel Meksikalıların elinden bu eyaletin alınması, bir tür talihsizlik olarak olarak kabul edilebilir mi?, şeklinde yorumlamış. Ayrıca, 'Amerika'da, Meksika'nın fethine şahit olduk ve buna memnun olduk. Meksika'nın Amerikan vasiliği altında bulunması, Meksika'nın kendi gelişmesi açısından, çıkarlarına uygundur' demiş. Yani hem Meksikalılar 'tembel' oluyor -bkz: ırkçılık-, hem de Amerika'nın Meksika'dan toprak koparması olumlu karşılanıyor. Anti-emperyalizm bunun neresinde? Gelelim Hindistan Sorunu'na: 'England has broken down the entire framework of Indian society, without any symptoms of reconstitution yet appearing. The British in East India accepted from their predecessors the department of finance and of war, but they have neglected entirely that of public works. ...It was the British intruder who broke up the Indian handloom and destroyed the spinning wheel. England began with driving the Indian cottons from the European market; it then introduced twist into Hindostan, and in the end inundated the very mother country of cotton with cottons. ...British steam and science uprooted, over the whole surface of Hindostan, the union between agriculture and manufacturing industry. The third form of destruction was the destruction of the self-sufficient village society of India. Under this simple form of municipal government, the inhabitants of the country have lived from time immemorial. These small stereotype forms of social organism have been to the greater part dissolved, and are disappearing, not so much through the brutal interference of the British tax-gatherer and the British soldier, as to the working of English steam and English free trade.' http://www.ivarta.com/columns/OL_060610.htm Alıntılar, Marx'ın 'Consequences Of British Rule In India' (mealen, 'Hindistan'da İngiliz Egemenliğinin Sonuçları') adlı makalesinden. 'Britanyalıların Hint toplumunun geleneksel yapısını tamamen parçalayıp, Hintliler'in kendine yeter köy-sistemi temelli ekonomisini ortadan kaldırarak; Hindistan'da İngiliz bilimini yerleştirdiğini, tarım ile manifaktür endüstrisinin birliğinin sağlanmasının gerçekleştirildiğini' savunuyor Marx. http://delong.typepad.com/sdj/2009/01/marx...e-in-india.html Bu makaleye de bakın, Marx'tan. Tamamını alıntılayıp, çevirmek zorunda kalmak istemiyorum. Ama Britanya egemenliğinin, Hindistan'ın modernleşmesine hizmet ettiğini; politik, sosyal ve ekonomik altyapıyı tamamen devrimci bir biçimde dönüştürdüğünü savunuyor Marx. Link to post Sitelerde Paylaş
enNazzam 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi benimde anlamadığım müslosundan ırkçısına solcusuna herkesin yahudilere antipati beslemesi ben sempati duyarım neden bütün önemli bilimadamlarının düşünürlerin çoğu yahudidir mesela bunlara Yahudi düsmanligini asilayan , anarchors senin reklamini yabdigin bati medeniyetidir . yeni ahiti oku , veya sovalye henry ford Yahudiler aleyhinde kitaplar yazan Henry Ford'un Adolf Hitler'e ve Nazilere maddi yardımda bulunduğuna dair iddialar vardır. http://tr.wikipedia.org/wiki/Henry_Ford kilise , Link to post Sitelerde Paylaş
Kieslowskii 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi (düzenlendi) adamın kökeninden ve fenotipinden bahsetmiş...şimdi bu bahsedilen kitap sende olmadığına göre asıl kaynağı verir misin? link vs...alıntının alıntısı olmuş.. Tamam, onu da ben çevireyim. Ama sen şu linke bak bakiim: http://www.google.com.tr/search?source=ig&...&meta=lr%3D Bu alıntı, şu kadar sitede geçiyormuş. Kaynak da yazmışım, ne demişim?: Marx to Engels, 30 July 1862, in Marx-Engels Gesamtausgabe , Part iii. Vol. 3, pp. 82-84. Mektubun orijinali tabii ki elimde yok; Jürgen Habermas'ın, Hayek'in, Karl Popper'ın kitaplarının orijinalleri de yok. Bir uzmanlık çalışması yapmadığım sürece, aktardığım bütün alıntıları orijinallerinden okumaya kalkışmamın anlamı da yok. Sen her istatistiki bilgi verildiğinde, yapılan araştırmanın hangi journal da geçtiğini bulup, journal'da kontrol ediyor musun orijinalini, var mıymış, yok muymuş diye? Ben Deleuze'ü orijinalinden okuyamıyorum, naapcaz şimdi? Ya çevirmen yalan söylüyorsa, kesin bir komplo vardır işin içinde aq! Sana William Otto Henderson'un çalışmasının 'orijinalini' de göndereyim: http://books.google.com.tr/books?id=VUygxd...lt&resnum=1 'Nationalism and Ethnic Politics' dergisinden, Neil Mac Master'ın 'Black Jew - white Negro' anti-Semitism and the construction of cross-racial stereotypes' adlı makalesinde de bu alıntı var. Şimdi, şu alıntıyı çevirelim bakalım, hangi alıntıyı?: "It is now perfectly clear to me that, as the shape of his head and the growth of his hair indicate, he is descended from the negroes who joined in the flight of Moses from Egypt (unless his mother or grandmother on the father's side was crossed with a nigger). Now this union of Jewishness to Germanness on a negro basis was bound to produce an extraordinary hybrid. The importunity of the fellow is also niggerlike." Ne demiş Marx?: 'Şu an bana bu o kadar açık görünüyor ki, kafasının şekli ve saçlarının filizlenişinin ortaya koyuyduğu şekliyle onun (Lassale) ataları, Musa'nın Mısır'dan kaçısında, ona eşlik eden zenciler olmalı. (Çevirmen notu: 'Negro' sadece zenci demek değildir, bir hakaret ibaresidir.) Onun Yahudiliğinin, Almanlığıyla böylesi bir zencilik temelinde birleşmesi, olağandışı bir melezliğin ifadesi oluyor. Adamın ısrarcılığı/arsızlığı da, zencilere has birşey (ç.n:'niggerlike', zenciler benzeri) tabii.' Bu şimdi ırkçı bir ifade değil mi? Kafa şeklinden, saç stilinden birinin 'ırkına' geliyoruz, oradan da 'ısrarcılığının/arsızlığının', adamın nigger (bir siyahiye bu ifadeyi söyle ABD'de, dayak yemezsen, ne olayım) kökeniyle bağlantısı (zencilere has) olduğu sonucuna varıyoruz. Saç/kafatası, oradan ırk tahlili, oradan bir ırka özgü davranış prototipini taşıma durumu. Bu ırkçılık değilse, ben de Papa Benediktus'um. Mayıs 13, 2009 tarihinde Roquentin tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
marcos 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi ] Bu ırkçılık değilse, ben de Papa Benediktus'um. O da ırkçı :crazy: Link to post Sitelerde Paylaş
Kieslowskii 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi ATÜT tezi ırkçı ya da dışlayıcı veya oryantalist tez midir? ne alaka şimdi? Aah, ah! Adam azgelişmiş toplumlara 'tembeldirler, değişemezler, mutlaka dışarıdan birileri, onların çıkarı için müdahale etmelidir' ifadesini kullanıyor; daha oryantalist bir ifade yaz şuraya, görelim. Link to post Sitelerde Paylaş
Kieslowskii 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi O da ırkçı :crazy: Eheh, öyle de diyebiliriz tabii Ben burada birşeyi özellikle vurgulamak istiyorum: Marx, tarihi zorunlu olarak ileri giden bir süreç olarak algılamıştır; iktisadi sistemi, iktidar ilişkilerine aşkınlaştırarak, teknolojinin iktisadi gelişimde tek-yönlü ve nötr bir rol oynadığı sonucuna vardığını gösteren yorumlar yapmıştır. Bilimi, akılcılığı, Marksizm'i ve teknolojiyi tarihsel-toplumsallığından kopararak; makineleşmeye, endüstrileşmeye sorgusuz-sualsiz bir onay vermiştir. Marx, aslında kapitalizmin emelleri, kendini epistemik meşrulaştırış zeminiyle kavgalı filan değildir. Verimlilikle, üretkenlikle bir sorunu yok; sosyalizmi üretkenlik çerçevesinde bir geçiş evresi olarak kabul etmiştir. Devletçi sosyalizm, yöneten/yönetilen ayrımına dayalı, birikim uğruna birikim mantığını içeren, işin dayatılmasını sürdüren bir sistemdir, ücretli emek-temelli devletçi sosyalizm, kapitalizmin bir başka formudur. Link to post Sitelerde Paylaş
marcos 0 Mayıs 13, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 13, 2009 gönderildi Eheh, öyle de diyebiliriz tabii Ben burada birşeyi özellikle vurgulamak istiyorum: Marx, tarihi zorunlu olarak ileri giden bir süreç olarak algılamıştır; iktisadi sistemi, iktidar ilişkilerine aşkınlaştırarak, teknolojinin iktisadi gelişimde tek-yönlü ve nötr bir rol oynadığı sonucuna vardığını gösteren yorumlar yapmıştır. Bilimi, akılcılığı, Marksizm'i ve teknolojiyi tarihsel-toplumsallığından kopararak; makineleşmeye, endüstrileşmeye sorgusuz-sualsiz bir onay vermiştir. Marx, aslında kapitalizmin emelleri, kendini epistemik meşrulaştırış zeminiyle kavgalı filan değildir. Verimlilikle, üretkenlikle bir sorunu yok; sosyalizmi üretkenlik çerçevesinde bir geçiş evresi olarak kabul etmiştir. Devletçi sosyalizm, yöneten/yönetilen ayrımına dayalı, birikim uğruna birikim mantığını içeren, işin dayatılmasını sürdüren bir sistemdir, ücretli emek-temelli devletçi sosyalizm, kapitalizmin bir başka formudur. Baştan sona katılıyorum :good: Link to post Sitelerde Paylaş
A$tur 0 Mayıs 14, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 14, 2009 gönderildi Aah, ah! Adam azgelişmiş toplumlara 'tembeldirler, değişemezler, mutlaka dışarıdan birileri, onların çıkarı için müdahale etmelidir' ifadesini kullanıyor; daha oryantalist bir ifade yaz şuraya, görelim. Edward Said mezarında ters döndü bu olay yüzünden, Şef O'hara diyorum Roqu'nun da dediği gibi, konuyu Marx ve Engels'in yukarıda bahsedilen düşünceleri hakkında güzel bir makalenin ilgili kısımlarını çevirecek zamanım olduğunda açacağım, zira sonra İngilizce diye şikayet edenler oluyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Freddie 0 Mayıs 14, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 14, 2009 gönderildi (düzenlendi) Roq, Marks'ın ''Yahudi Sorunu'' adlı eserinden alıntılar yapmışsın. Evet Marks gerçekten de gelenksel Yahudi imajına sert çıkmıştır ama ortada ırkçılık yoktur, zaten kendisi de Yahudi kökenli. Aslında o eserde, -senin hiç sevmediğin- ekonomist bir anlayışla Yahudi meselesini ele almıştır. Yahudi karakterini eleştirmiştir ve bu karakterin oluşumunu ekonomiye atıfla incelemiştir. Sermaye ile Yahudi karakteri arasında ilişki kurup, Yahudi figürü üzerinden sermayeyi eleştirmiştir. Alt yapı dönüştürüldüğünde, Yahudi'nin karakterinin de değişeceğini vurgular. Burada Yahudiliği burjuva olmaya atıfla incelemiştir. Bu arada Marks'ın, İngiliz sömürgeciliğinin Hindistan için iyi olduğunu söyleyen düşüncesi de ekonomist bir bakış açısıyla yazılmıştır değil mi? Otonom bir marksist için zor satırlar bunlar. Hindistan'da ''çokluk''un sınıflaştırma diyalektiğinden bağımsızlaşarak kendi emeğini değerli kılması ve komünalizmin inşası için politikleşmesini savunmak yerine, sırf alt yapıyı(üretici güçleri) geliştiriyor diye emperyalizme ses çıkarmıyor. Marks'ın bu gibi makalelerini okuyunca, insanın A.Altan-M.Altan kardeşlere kızası gelmiyor. Bazen Marks'ın da 'mallık' yaptığı oluyormuş demekki. Bence onun ''erken dönem'' yazılarındaki kavrayış daha kıymetli. Bu arada Alman İdeolojisi'ni savunmana acayip şaşırdım(ya da yanlış anlıyorum, savunmuyorsun). Çünkü o metin de ekonomist bir marksizm anlayışını yansıtır ve devletçidir. Bak orada Marks ne yazıyor: ''Yığın içinde bu komünist bilincin yaratılabilmesi için ve gene bu işin kendisinin de iyi bir sonuca götürülebilmesi için insanların yığınsal bir değişikliğe uğraması zorunlu olarak kendini ortaya koyar, böyle bir biçim değişikliği ise ancak pratikteki bir hareketle, bir devrimle yapılabilir; bu devrim, demek ki, yalnızca egemen sınıfı devirmenin tek yolu olduğu için zorunlu kılınmamıştır, ötekini deviren sınıfa, eski sistemin kendisine bulaştırdığı pislikleri süpürmek ve toplumu yeni temeller üzerinde kurmaya elverişli bir hale gelmek olanağını ancak bir devrim vereceği için de zorunlu olmuştur'' Görüldüğü gibi Alman İdeolojisi'nde açık biçimde siyasal devrim-toplumsal devrim ayırımı var(alt yapı-üst yapı ayırımı). Hem toplumsal devrimi başlatmanın önkoşulu hem de yığınların bilincini değiştirmenin yolu önce siyasal bir devrimle iktidarın ele geçirilmesine bağlanıyor. Bence Marks tüm eserlerinde hep aynı çizgiyi savunuyor değildi, kendi içerisinde de bir evrimi var ve neresinden tutarsak onu öyle tarif ediyoruz. Bu arada, Proudhon'un kadınlar konusunda sınıfta kaldığını biliyordum, kadınların çalışma yaşamına katılımına bile iyi gözle bakmamış, fakat Bakunin'in de kadın konusunda çuvalladığını bilmiyordum. Bilakis, kendisinin Devlet ve Anarşi adlı kitabında, herşeyden evvel ataerkilliğe karşı mücadele edilmesi gerektiğini yazan pasajlarını hatırlıyorum. Zaten insan doğasında(kadın-erkek tüm insanların doğasında) bir isyan ve özgürlük arzusunun yattığını savunan ve bu arzuya adeta tapan bir adamın kadınların az da olsa köle kalmasını(ki köleliğin azı-çoğu olmaz) savunması bana hiç mantıklı gelmiyor. Bakunin konusunda emin misiniz? Haksızlık yapıyor olmayın sakın adama? Mayıs 14, 2009 tarihinde Freddie tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
A$tur 0 Mayıs 14, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 14, 2009 gönderildi Roq, Marks'ın ''Yahudi Sorunu'' adlı eserinden alıntılar yapmışsın. Evet Marks gerçekten de gelenksel Yahudi imajına sert çıkmıştır ama ortada ırkçılık yoktur, zaten kendisi de Yahudi kökenli. Aslında o eserde, -senin hiç sevmediğin- ekonomist bir anlayışla Yahudi meselesini ele almıştır. Yahudi karakterini eleştirmiştir ve bu karakterin oluşumunu ekonomiye atıfla incelemiştir. Sermaye ile Yahudi karakteri arasında ilişki kurup, Yahudi figürü üzerinden sermayeyi eleştirmiştir. Alt yapı dönüştürüldüğünde, Yahudi'nin karakterinin de değişeceğini vurgular. Burada Yahudiliği burjuva olmaya atıfla incelemiştir. Freddie, konunun 40. iletisindeki alıntılara baktın mı? Saç vb. fiziksel özelliklerden ırk tahlili yapmak falan ekonomist bir anlayış mı gerçekten? Marx'ın Yahudi olduğunu biz de biliyoruz da, bu anti-semitist olmasına gerçekten engel midir? Ben Kürtler, Türkler, Hintliler, Japonlar vb. bir etnik topluluğun geneline "açgözlü" vs. bir yakıştırmada bulunsam bunun ırkçılık olduğunu düşünmeyecek misin? Link to post Sitelerde Paylaş
Freddie 0 Mayıs 14, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 14, 2009 gönderildi (düzenlendi) Freddie, konunun 40. iletisindeki alıntılara baktın mı? Saç vb. fiziksel özelliklerden ırk tahlili yapmak falan ekonomist bir anlayış mı gerçekten? Marx'ın Yahudi olduğunu biz de biliyoruz da, bu anti-semitist olmasına gerçekten engel midir? Ben Kürtler, Türkler, Hintliler, Japonlar vb. bir etnik topluluğun geneline "açgözlü" vs. bir yakıştırmada bulunsam bunun ırkçılık olduğunu düşünmeyecek misin? Alıntılar gene İngilizce olduğundan birşey anlamamıştım ama saç v.b. fiziksel özelliklerinden ırk tahlili yapıyorsa ona birşey diyemem tabi. Fakat Marks'ın böyle birşey yapacağına ihtimal vermiyorum. Irk tahlili yapmışsa bile bunu aşağılamak için yaptığını sanmam. Ya da en azından samimi olarak yaptığını sanmam. O dönemler belki kendi Yahudiliğinden ötürü karşılaştığı bazı sorunların üzerini örtmek için böyle bir yöntem benimsemiş olabilir. Çünkü Yahudilerin birbirlerini kollayan ve diğer halkların onlara hizmet etmesi gerektiğini savunan bir kültürde yetiştikleri biliniyor. Marks etrafına kendisinin -özellikle de enternasyonlizm konusunda- samimi olduğunu gösterebilmek için, kendi kökeninin kültürünü biraz sertçe eleştirmiş olabilir. Sonuçta marksizmin hiçbir yorumunun ırkçılığa onay vermediği ortadadır. Marks da ırkçı bir adam değildir. ''Açgözlülük'' ise ekonomist bir temelle ilişkilendirilebilir. ''Bu halkın yaşadığı koşullar onları açgözlü davranmaya itmiştir'' dersin, ''bu halkın para ile oynama gücünün gelenek haline gelmesi onları açgözlüleştirmiş ve karaketerlerini belirlemiştir'' dersin v.s. ve bu halkı en sert şekilde eleştirirsin. Fakat bu eleştiride, bu halkın 'yok edilmesinin' esas yolunun onun parayla olan ilişkilenme biçiminin değiştirilmesinde, şimdiye dek yaşadığı koşulların dönüşümünde ve sermayesizleştirilmelerinde olduğunun da altını çizersin. Marks da Yahudi Sorunu adlı kitabında böyle yapıyor diye biliyorum. Mayıs 14, 2009 tarihinde Freddie tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Faithnomore 0 Mayıs 14, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 14, 2009 gönderildi Eheh, öyle de diyebiliriz tabii Ben burada birşeyi özellikle vurgulamak istiyorum: Marx, tarihi zorunlu olarak ileri giden bir süreç olarak algılamıştır; iktisadi sistemi, iktidar ilişkilerine aşkınlaştırarak, teknolojinin iktisadi gelişimde tek-yönlü ve nötr bir rol oynadığı sonucuna vardığını gösteren yorumlar yapmıştır. Bilimi, akılcılığı, Marksizm'i ve teknolojiyi tarihsel-toplumsallığından kopararak; makineleşmeye, endüstrileşmeye sorgusuz-sualsiz bir onay vermiştir. Marx, aslında kapitalizmin emelleri, kendini epistemik meşrulaştırış zeminiyle kavgalı filan değildir. Verimlilikle, üretkenlikle bir sorunu yok; sosyalizmi üretkenlik çerçevesinde bir geçiş evresi olarak kabul etmiştir. Devletçi sosyalizm, yöneten/yönetilen ayrımına dayalı, birikim uğruna birikim mantığını içeren, işin dayatılmasını sürdüren bir sistemdir, ücretli emek-temelli devletçi sosyalizm, kapitalizmin bir başka formudur. alakası bile yok.......... Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts