Jump to content

Kalplerdeki Mühürün Nedeni


Recommended Posts

"Kalplerin mühürlenmesi" konusu Kur'an'da Muhammed'in en sırıtan hatalarından biridir.

"Kur'an'ı ben yazdım, bunlar benim sözlerim" der gibi bağırır mühür sözcüğü geçen ayetlerde Muhammed.

Muhammed, "Neden bize inanmıyorlar, ayetlere inanmıyorlar, bize katılmıyorlar?" sorusunu

"Çünkü onlar sapık, kötü, zorba, haram yiyen, zina yapan günah işleyen insanlar. İsteseler de inanamazlar, çünkü kalpleri mühürlü" diye yanıtlamış.

Yani ilk gruba kötüler, günahkarlar, doğru yolda olmayanlar giriyor.

Daha sonra bu soru iyi insanlar, saygı duyulan, sevilen insanlar için soruluyor.

Bunlardan biri de Muhammed'in amcası, Ali'nin babası Ebu Talip. Muhammed'i yetiştiren, koruyup kollayan ve herkesin saygı duyduğu seçkin bir insan.

Muhammed, bu defa " Allah dilediğini hidayete erdirir, dilediğinin kalbini mühürler." şeklinde yanıtlar.

Yani 2. gruba iyi insanlar giriyor. İyiler ama Allah, kalplerini mühürlediği için inanamıyor, doğruyu göremiyorlar.

Daha sonra bu soru inanıp, müslüman olup da daha sonra dinden dönenler için ve münafıklar için soruluyor.

Bunun yanıtı ise "İnanıp da sonra inkarlarından dolayı Allah kalplerini mühürledi" oluyor.

Kalplerin mühürlendiği iddiası güzel bir politika ama Muhammed bunu iyi kullanamamış ve açık vermiş.

Hatta bu politikayı inanmayanlar da farkediyor ve "neden inanmıyorsunuz?" sorusuna "Çünkü kalbimiz mühürlü" yanıtı vermeye başlıyorlar.

Bu defa da " Kalbimiz mühürlü diyenlerin Allah kalplerini mühürledi, artık inanamazlar" diyor.

Yani " Sen beni tanımaymisun, ben de seni tanimayrum" gibi. :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 72
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Pante, son iletindeki yazılarınından sonra hâlâ nasıl agnostik olmayı başarabiliyorsun?

Yoo, sapına kadar agnostik müslümanım.

Müslümanlık, Muhammedîlerin tekelinde değil.

Muhammed'den önce de Tanrı inancı vardı, sonra da var.

Neticede inanç bu.

Var mı yok mu bilim bilecek sonunda.

Ne hacı-hoca takımı bilebilir bunu, ne de "Ben peygamberim, ben resulüm, ben vahiy alıyorum, ben ilahi rüyalar görüyorum, bu kitap Allah'dan" diyenler.

Arayış bizden, gizlenmek Tanrıdan.

Ben ufolar konusunda da agnostiğim, evrendeki diğer canlılar konusunda da.

Başka evrenler konusunda, yaşamın, ilk canlılığın nasıl oluştuğu konusunda da.

Ateistlik fazla iddialı geliyor bana.

Ama bir Tanrı'nın ezelden bilinçli-kudretli ya da insan biçimli olması mümkün değil.

Bu konuda pozitif ateist sayılırım.

Tanrı varsa muhakkak çok uzun bir evrim süreci geçirmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yoo, sapına kadar agnostik müslümanım.

Müslümanlık, Muhammedîlerin tekelinde değil.

Muhammed'den önce de Tanrı inancı vardı, sonra da var.

Neticede inanç bu.

Var mı yok mu bilim bilecek sonunda.

Pante, bari sen yapma bunu dostum.

Blogdaki yazılarını okudum gerçekten güzel şeyler derleyip toparlayıp yazmışsın.

Kendi delillerini kendin bulup ortaya çıkarmışsın.

Tanrı inancının nasıl ortaya çıktığını eminim sende biliyorsundur,

Ve eminim cevabını zaten bu yolda giderken bulmuşsundur.

Artık senin bilimden yardım istemene gerek yok.

Zaten bilimin Tanrıyla uğraşmayacağını bliyorsun.

Daha ne istiyorsun? Gerçekleri görmekten korkma.

Kolayca, "öyle birisi yok" diyebilecek cesarete sahip olmalısın.

Bunu söyleme potansiyelin ise, elde ettiğin bilgiler olmalı.

Tıpkı yukarda yazdıkların gibi.

Ama bir Tanrı'nın ezelden bilinçli-kudretli ya da insan biçimli olması mümkün değil.

Tebrik ediyorum.

Tanrı varsa muhakkak çok uzun bir evrim süreci geçirmiştir.

Sözümü geri alıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Akıl bir alettir; Kimin eline geçerse ona hizmet eder.. Nefis ve Şeytanın hizmetinde Akıl en aşağılık bir cihaz iken, Kalb ve Ruhun emrine girdiğinde Kainatın bütün sırlarını açan bir anahtar hükmünde olabilir...

Akıl ve enaniyetine güvenipte hak ve hakikate ulaşabilmek mümkün değil.. Aklı; Sahib-i hakikisine teslim etmek lazım.. Aksi halde gözünün önündeki Nuru göremeyip, zerre içinde boğulur gider...

----------------------------------------------------------

Sorular ve Cevapları :

S : Çünkü onlar düşünüyor, kafa yoruyor, inceliyor, irdeliyor, kılı kırk yarıyor. Doğruyu, gerçeği tam olarak bulmaya çalışıyor, akıldışı, bilimdışı, mantıkdışı gördüklerine inanamıyor, inanmıyor.

C : Öncelikle Dünya dönüyor diyende akıldı; Böyle dediği için onu asanda aynı akıldı.. Akıl külli bir ölçüye tabi olmadığında her mesele için insan sayısı kadar farklı fikirler, farklı görüşler ortaya çıkabilir.

Sonra Bilim inkişafa tabidir.. Bilimsel hakikatler Mutlak değildir.. Son Noktası değildir.. Bilim her cevaba karşılık en az 10 yeni soru üretir.

Sonra Dünya içinde barındırdığı Hayata nispet ile çok büyük ama içinde bulunduğu evrene göre hiç hükmünde.. Bizim bilim dediğimiz şey nekadar evrensel ? buda mutlak değil..

Sonra Bilim Fiziksel ve maddi şeyleri inceler.. Zaten var olan bir takım kanunları keşf eder.. Bunun üzerine teknoloji gömleğini giydirerek insanlığın kullanımına sunar.. Suyun kaldırma kuvvetini bulur, su üzerinde giden gemiler yapar.. Ama bu kanunun arkasında NE VAR sorusuna asla cevap aramaz, çünki cevap bulamıyacağını bilir...

Yani Bilim var olan kaunlara teslim olmuş ve sadece onları keşf etmeye yarayan bir argümandır ve hiç bir neticesi mutlak değldir..

İnsan kendi hayat sürecinde bile fikirsel olarak çok farklı evrelerden geçer.. Büyük değişimler yaşayabilir.. Bir zaman çok mantıksız dediği birşeyi, bir müddet sonra mantıklı görebilir.. Demekki Akıl ve Mantık külli bir hakikate tabi olmadıklarında değişken ve inkişafa tabi mefhum aletlerdir. Mutlak değillerdir...

Link to post
Sitelerde Paylaş
.........

Sonra Bilim Fiziksel ve maddi şeyleri inceler.. Zaten var olan bir takım kanunları keşf eder.. Bunun üzerine teknoloji gömleğini giydirerek insanlığın kullanımına sunar.. Suyun kaldırma kuvvetini bulur, su üzerinde giden gemiler yapar..

Tühh tühh...

Suyu ve suyun kaldırma kuvvetini yaratan Allah bak ne diyor;

42/32. Denizde dağlar gibi akıp gidenler (gemiler) de O'nun (varlığının) delillerindendir.

42/33. Dilerse O, rüzgâri durdurur,da onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında bütün soruların cevabı var, verilmiş.. Akıl ya bu cevaplara ulaşamamış, Ya Eneniyetine güvenerek yanlış hüküm vermiş, Ya Şeytan ve Nefsin elinde oyuncak olduğundan Akılsızlığı Akıl sanmış, Yada doğru cevabı bulmasının vakti gelmemiş... Doğru Soruya Doğru Cevap verilirse ve İnsan İnat ve Gururdan uzak gerçekten hakikati aramak için sorgularsa illaki doğruyu Aklen ve Kalben anlar... Doğruyu bulmanın ilk koşulu soruları doğru ve mantıklı ve tutarlı şekilde sormaktır.. Münkirane, firavunane değil..

S : Onlar, ezelden bilinçli-kudretli bir Allah'ı düşünüyor ama anlam veremiyorlar.

C : Bir yaradıcı Ya vardır, Ya Yoktur.. Varsa Kur'anda tarif edilen ALLAH tan başkası olamaz.. Anlam verememenin sebebi; o yaradıcının isim ve sıfatlarını bilmemek yada yanlış kıyaslar ile akıl erdirememekten kaynaklanır..

S : Onlar, Allah'ın cinleri ve insanları kendisine ibadet etmeleri için yaratmış olmasını düşünüyor ve anlam veremiyorlar.

Onlar, Adem'in çamurdan yaratılmış olmasını düşünüyor ve anlam veremiyorlar.

C : Mesela işte çok basit bir yanlış anlama.. Eneniyet ile insan Kendi yaradıcısına ibadet etmekten kaçmak istiyor ve neden insanları ibadet için yaratsın gibi yanlış bir soru soruyor.....

Oysa Ayette geçen "Yanlız Bana İbadet edin" den kasıt; Sizleri sadece ibadet etmeniz için yarattım demek değildir.. Kulluk edecekseniz ancak ALLAH a edin; Allahtan başka şeylere ibadet edip manen onlarınkulu olmayın manasındadır...

S : Onlar, dünyanın 4 günde, evrenin 2 günde toplam 6 günde yaratılışını düşünüyor ve anlam veremiyorlar.

C : Akıl sınrısız değildir.. Bazı büyüklükleri anlayamaz bunun için temsiller ile o hakikatler akla yaklaştırılır.. Burdaki GÜN den kasıt bizim dünya günümüz değildir.. Başka bir yere göre 6 gün yada evreden bahsedilmektedir.. İlmen artık biliniyorki sadece bizim galaksimizdeki gezegenlerin bile gün kavramları birbirinden çok farklıdır... İşte Olmayan bir evreni yoktan 6 gün yada evrede yaradan Rabbimizin günden kastı meseleyi akla yaklaştırmakla birlikte; Yiine GÜN süresinin çok farklı olduğu başka bir yere nispet edilmiştir.. Evren sadece Güneşimiz ve Dünyamızdan münhasır olmadığı gibi; ALLAH'ın da sadece bu evrenimi var, bunun gibi başka milyarlarca evrende aynı anda tecelli ediyormu v.s bunu tam olarak bilemiyoruz. Kesin olan şu ki; ordaki GÜN Ta biri bizim bir günümüz değildir.. Belki milyarlarca yıldır ve yaratma sürecide halen devam etmektedir.. Çünki Kainat sabit değildir; Değişim, gelişim ve tegayyür etmektedir...

S : Onlar, Adem'in ve çocuklarının ensest ilişkilerine anlam veremiyorlar.

C : Şuan ile kıyasladığından dolayı anlamsız geliyor.. İnsanın fıtri ihtiyaçlarından biriside diğer tüm mahlukatta olduğu gibi cinsel birleşimdir. Bu içimizden gelen fıtri bir ihtiyacımız.. Yemek, su yada havaya muhtaç olduğumuz gibi bunada muhtacız.. Ayrıca birşeyin Haram yada Helal; Güzel yada Çirkin olması Ya Vicdanidir, Ya Kanuni yada İlahidir..

Biz Müslümanlar için Allah yasak eder O Şey HARAM olur; ALLAH Yasak Etmez Mübah Olur, ALLAH Emr Eder Farz olur...

Hem Ensest tabir edilen ilişki türü Kanunen, Dişnen ve Vicdanen Yasak olduğu halde bugün internette araştırın bu tip ilişki içerisinde binlerce insan var.. Onlar içlerindeki bu dürtüye engel olamamışlar, belkide bir müddet sonra meşru görmeye başlamışlardır..

Şimdi Enset ilişkide tıbbı mahsurlar var.. Kanunen ve Dinen yasak.. Bun yasaklardan dolayı Ahlak anlayışmızda bu tarz bir ilişki Ahlaksızlık olarak nitelendirilmiş.. Ama tıbben zararlı olmasa, Kanunen yada Dinen yasak olmasa idi Ahlaken aynı duygular içinde olup olmıyacağımızı bilemezdiniz...

Hem İnsanı yaradan Allah olduğu için çok farklı kanunlar koymuş.. Elbet o Kanunlar onun emri ile hareket ediyor.. Hz. İbrahimi ATeşin ortasında yakmayan ve sanki cennet bahçesinde gibi serin ve emin kılan Rabbim elbet İnsan neslinin üremesi ve imtihan sırrının da bozulmaması için O kanununu Hz. Adem de cari kılmamış olabilir ki; Çocukları Sağ ve Sağlıklı doğmuşlar...

Daha sonra bu tarz ilişki her şeriatta ve her peygamber devrinde Haram kılınmış...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunu atlamışım...

S : Onlar, Adem'in çamurdan yaratılmış olmasını düşünüyor ve anlam veremiyorlar.

C : Hz. Adem e Çamurdan şekil verilmiştir.. Bu bir teşbih ve temsildir; Akla kapı açamkla birlikte çok büyük bir hakatide içinde barındırır.. Çamur malum bir karışımdır.. İşte İnsan da ALLAH'In bütün Esmasını tecelli ettirdiği böyle karma karışık bir mahluktur.. Her bizde var ve bizim için.. Hiç bir insanda olmayan bir Duygu tarif edebilirmisiniz..? Yada Duygularınızı Resmedebilirmisiniz.. yada ölçekleyebilirmisiniz, Kaç kilo, kaç metre, hacmi ne, sıcaklığı ne ?.. gibi.. Bilebilirmsiniz... Bunlar Manevi ve Kısmen nurani şeyler olduğunda nmaddi alem ile ölçeklenmez.. İnsanın suretini oluşturan beden ise tıpkı o çamur gibi; Meni denen bir karışımdan türeyen et ve kemik yıığınından başka bişey değildir.. İşte bunlar akla kapı açan temsillerdir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mask, İslami düşüncelerine göre anlam verilemeyenlerden bazılarını izah etmeye çalışmış.

Ama bu izahlar bu konulara anlam kazandırmıyor.

Özetlenirse:

1- Bilimsel gerçekler mutlak değildir, değişebilir.

2- Yaratıcı varsa Kur'an'daki allah'tır, sıfatları bilinmiyor ve yanlış kıyas yapılıyor.

3- İnsanların ibadet için yaratılması, başkasına ibadet yerine Allah'a yapılması içindir.

4- Gökler ve yer 6 günde derken 6 evrede yaratılmıştır. Dünya günü kastedilmez.

5- Adem'in çamurdan yaratılmış olması bir teşbih ve temsildir.

6- İlk insanların ensest ilişkisi zorunluydu. Günümüzden bakılınca anormal görünüyor.

Ele alınan sadece bu 6 konuda dahi izahlar ikna edici olmaktan maalesef uzak. Şöyle ki;

1- Evet, bazı bilimsel kanunlar gelecekte değişebilir, yeni kanunlar bulunabilir. Ancak bu, mevcut bilimdışılıkları haklı göstermez. Örneğin:

Güneşin kara bir balçıkta batması, Kalbin beyin fonksiyonlarına sahip olması, meninin bel ve göğüs arasından gelmesi, Miras ayetlerindeki matematik hatası gibi..

2- Allah'ın sıfatları, hiçbirşey yok iken varolan bir varlığın bilinç ve kudrete ezelden sahip olmasını açıklayamıyor. "O, hep kudretli ve bilinçliydi" demek soruya yanıt değildir. Bu sonsuz bilinç ve kudretin oluşumu-birikimi önemli.

Hristiyan ve Musevilerin insan biçimli tanrısını düşünelim. Ezelden insan biçimli ama en mükemmeli. Peki ama o biçimi nasıl elde etmiş? Nasıl böyle hazıra konabilir?

Bilinç-kudret-irade de öyle. Ne farkı var madde ezelden beri vardı diyen materyalist görüşten? Kaldı ki materyalizmin maddenin gelişimini izah eden bir evrim teorisi var.

3- Ayet açık. İnsanların ve cinlerin kendisine ibadet etmeleri için. Cehennemin yaratılış sebebleri de açıklanmış Kur'an'da. Meleklerle olan diyalogta olduğu gibi "insanları (dünyaya düzen-adalet getirmek için) halife olarak yarattım" dense daha mantıklı.

4- Evre demek, evrimi kabullenmektir. Açıkça pazardan başlayan 6 gün kastedilir ve cumartesi iş bitmiş olur. Tevrat'ta Tanrı dinlenir, Kur'an'da arşa istiva eder.

Ayrıca "dünya günü- diğer yerlerdeki günden farklıdır" denilerek zaman farkı iddiasında bulunmak yanlıştır.

Zaman ölçü olarak her yerde aynıdır. Saniye kadar zaman, her yerde yine saniye kadar zamandır. Sadece referans alınan ölçü farklıdır. Dünyada zaman hesabı için dünyanın kendi etrafında dönüşü ve güneşin etrafında dönüşü referans alınmıştır. Ama diyelim ki dünyadaki zamana göre düzenlenmiş bir cihaz yaptınız. Bu cihazla evrenin her yerinde dünyadaki zamanı kullanmış olursunuz.

Ayrıca dünyada okunan bir kitaba, insanların anlayacağı zaman yazılır. 6 gün deniyorsa tabi ki dünya günü olacaktır. 6 gün dedikten sonra "Ama bu sizin hesabınızla 300.000 yıla tekabül eder." demiş olsa amenna.

5- Adem'in çamurdan yaratılmış olması teşbih ve temsilse aslı nedir?

Çamurdan yaratma tüm mitolojilerde, dinlerde vardır ve hepsi birbirinden almıştır.

6- Mükemmel olan Allah, "ol" deyince olduran Allah, isteseydi 1 değil, yüz insan yaratır ve buna gerek bırakmazdı. İnsanlık evrime zorunludur, doğanın kanunlarına boyun eğer ama mucizeler gösteren Allah zorunlu kalmamalıydı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Buradaki ateistler size öyle bir Kur'an ve Risale-i nur dersi yaparlar ki ağzınız bir karış açık kalır :rolleyes:

Evet sanırım ders başladı ve şu an itibariyle ağzım bir karış açık kaldı.

Kuran ve Risale'i Nur'u aynı kaba koyarak zaten İslam'ı ne kadar bildiğinizi ortaya koyuyorsunuz zaten.

Nurcular şöyle yapmış İslam böyledir,filan tarikat şöyle yapmış İslam şöyledir.....

Mantığınız temel olarak budur.Tabi arada ayetleri makaslayarak kendinizce yorumda getiriyorsunuz

Ha tabi bide Türk Atesitlerinin Kutsal peygamberleri İlhan Arsel ve Turan Dursunun yazdığı makalelerde sizin sıkça başvurduğunuz kaynaklardır.Sitenizin yarısı onların paçavraları ile dolu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ne Turan Dursun nede İlhan Arsel...

Sadece Muhammedin yazdıkları yeter.

Kur'an'ı okudum kardeşim.

Saçmalıktan başka birşey değildir kendisi.

Bende bunu anlıyamıyorum.

Meselaismi lazım değil zamanınd açok meşhür bir şarkıcı Kuran'la tanışmaısnı şöyle anlatıyor;

''27 yaşımda Kur'an'la tanıştım. Kardeşim Kudüs'e gittiğinde bir camiyi ziyaret etmiş ve müthiş etkilenmişti. Onun getirdiği Kur'an'ı okuyunca aradığımı bulduğumu anladım. ''

Sanırım sorun Kuran'da dğeil sende.Sen zaten Kuran'da çelişki arıyım,eleştiriyim mantığı ile Kuran'ı okursan zaten aradığını bulamazsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Kalplerin mühürlenmesi" konusu Kur'an'da Muhammed'in en sırıtan hatalarından biridir.

"Kur'an'ı ben yazdım, bunlar benim sözlerim" der gibi bağırır mühür sözcüğü geçen ayetlerde Muhammed.

Muhammed, "Neden bize inanmıyorlar, ayetlere inanmıyorlar, bize katılmıyorlar?" sorusunu

"Çünkü onlar sapık, kötü, zorba, haram yiyen, zina yapan günah işleyen insanlar. İsteseler de inanamazlar, çünkü kalpleri mühürlü" diye yanıtlamış.

Yani ilk gruba kötüler, günahkarlar, doğru yolda olmayanlar giriyor.

Daha sonra bu soru iyi insanlar, saygı duyulan, sevilen insanlar için soruluyor.

Bunlardan biri de Muhammed'in amcası, Ali'nin babası Ebu Talip. Muhammed'i yetiştiren, koruyup kollayan ve herkesin saygı duyduğu seçkin bir insan.

Muhammed, bu defa " Allah dilediğini hidayete erdirir, dilediğinin kalbini mühürler." şeklinde yanıtlar.

Yani 2. gruba iyi insanlar giriyor. İyiler ama Allah, kalplerini mühürlediği için inanamıyor, doğruyu göremiyorlar.

Daha sonra bu soru inanıp, müslüman olup da daha sonra dinden dönenler için ve münafıklar için soruluyor.

Bunun yanıtı ise "İnanıp da sonra inkarlarından dolayı Allah kalplerini mühürledi" oluyor.

Kalplerin mühürlendiği iddiası güzel bir politika ama Muhammed bunu iyi kullanamamış ve açık vermiş.

Hatta bu politikayı inanmayanlar da farkediyor ve "neden inanmıyorsunuz?" sorusuna "Çünkü kalbimiz mühürlü" yanıtı vermeye başlıyorlar.

Bu defa da " Kalbimiz mühürlü diyenlerin Allah kalplerini mühürledi, artık inanamazlar" diyor.

Yani " Sen beni tanımaymisun, ben de seni tanimayrum" gibi. :lol:

İnsanların kendi iradesi sonucu yaptıkları işler nedeniyle ''kalpler mühürlenmektedir''.Yukardaki ayetlerde bunun delilidir.

Nisa :155 " Sözlerini bozmalarından,Allah'ın ayetlerini inkar etmelerinden ,haksız yere peygamberleri öldürmelerinden ve " kalplerimiz mühürlü " demelerinden ötürü onları lanetledik, tam aksine inkarlarından ötürü Allah onların kalplerini mühürlemiştir."

Bakara: 88 " Kalplerimiz perdelidir" dediler. Hayır ; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir. O yüzden çok az inanırlar. "

Bakara :93 " Onlar: İşittik ve isyan ettik, dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu "

Yunus :74 . " Onlar daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte haddi aşanların kalplerini biz böyle mühürleriz. "

Nahl : 104 " Allah'ın âyetlerine inanmayanlar yok mu, kuşkusuz Allah onları doğru yola iletmez "

Sâf :5 " Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı "

Mutaffifin . 14 " Onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir "

Link to post
Sitelerde Paylaş
Peki olmadığını nasıl öğrendin.

Turan Dursun ve İlhan Arsel'in ayetleri makaslayarak yazdıkları makalelerden mi???

Lütfen dürüst olup söylermisin hiç Kuran-ı eline alıp tarafsız bir şekilde okudun mu?????

Bu söylediğini sen hiç yaptınmı?

Hiç kuranı eline alıp bir insan onuru ile tarafsızca, dürüstçe okudunmu?

Kuran sapır sapır dökülen bir kitaptır.

Bu saydığın nitelikler (dürüstlük tarafsızca) ile kuranı okursan inanman asla mümkün değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu söylediğini sen hiç yaptınmı?

Hiç kuranın eline alıp bir isnan onuru ile tarafsızca okudunmu?

Kuran sapır sapır dökülen bir kitaptır.

Bu saydığın nitelikler ile kuranı okursan inannam asla mümkün değildir.

Eğer Kuran dediğiniz gibi bir kitap olsaydı şu an Kurnı savunmuyor olurdum emin olun.Yani sizin derdiniz ve amacınız başka şeyler.Yani şu sitede bakıyorum yarısı küfür ve hakaret.Kuran'ı siz çıkca düşmn bellemizsiniz.Bu bakış açınızla okuduğunuzu anlamanızın ihtimali yok.Kendi kafanızdan teviller yapıyosunuz.

Şöyle,şöyle oldu Hz Muhammed Kuran'a şöyle yazdı.İşin komik yanı bunları söylerken dayandığınız bir kaynakta yok.

Bakın Yusuf İslam Kuran için ne diyor;

''Kur'an sanki doğrudan bana konuşuyormuş gibiydi. Sanki bedenimden, ruhumdan, düşüncelerimden haberdardı. Adeta durumumu biliyordu. Korkularımın, endişelerimin farkındaydı. Herbir bölümü bitirdiğimde yıllardır cevap aradığım soruları Kur'an'ın çoktan yanıtladığını gördüm. İçinde özellikle hatalar aradım, bulamadım. Sonunda anladım ki asıl hataları olan benim... Kur'an ise mükemmeldir. ''

İşte sorun sizin ve Yusuf İslamın Kuranı elinize alırkenki amaçlarınızın farklı oluşları.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Eğer Kuran dediğiniz gibi bir kitap olsaydı şu an Kurnı savunmuyor olurdum emin olun.Yani sizin derdiniz ve amacınız başka şeyler.Yani şu sitede bakıyorum yarısı küfür ve hakaret.Kuran'ı siz çıkca düşmn bellemizsiniz.Bu bakış açınızla okuduğunuzu anlamanızın ihtimali yok.Kendi kafanızdan teviller yapıyosunuz.

Şöyle,şöyle oldu Hz Muhammed Kuran'a şöyle yazdı.İşin komik yanı bunları söylerken dayandığınız bir kaynakta yok.

Bakın Yusuf İslam Kuran için ne diyor;

''Kur'an sanki doğrudan bana konuşuyormuş gibiydi. Sanki bedenimden, ruhumdan, düşüncelerimden haberdardı. Adeta durumumu biliyordu. Korkularımın, endişelerimin farkındaydı. Herbir bölümü bitirdiğimde yıllardır cevap aradığım soruları Kur'an'ın çoktan yanıtladığını gördüm. İçinde özellikle hatalar aradım, bulamadım. Sonunda anladım ki asıl hataları olan benim... Kur'an ise mükemmeldir. ''

İşte sorun sizin ve Yusuf İslamın Kuranı elinize alırkenki amaçlarınızın farklı oluşları.

Koca İslam'ın referansı bir şarkıcı mı olacak?

Bir ateist de çıkıp ateist şarkıcıları mı örneklesin?

Şarkıcının şarkıcı olması aklının, mantığının daha üstün olduğunu mu gösterir?

Zirveden düşüp te gündemde kalmak isteyen bir şarkıcı mesela Madonna müslüman olsa, onu mu örneklemeye başlayacaksınız bu defa?

Küfürleri fikirlere örnek veriyorsan, İslamcıların kendi aralarındaki küfürlere de dikkatini çekerim. İstersen adres de vereyim, tekfirden, küfürden geçilmiyor.

Sen küfürleri geç, fikirlere bak. Bir çok soruya yanıt alınamıyor. Neden?

Ya da bir çok soruda verilen yanıtlar demagoji dolu. Bunları sorgulayın.

Kalplerdeki mühür için ayetleri sıralamışsın ama o ayetlerin tümünün sebebi aynı değil.

Ebu Talib'in neden kalbi mühürlüydü? Bu ayetlere göre izah edebilir misin?

Kötü bir insan mıydı, önce iman etmiş sonra inkar mı etmişti? Zalimlerden miydi?

Buyrun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Koca İslam'ın referansı bir şarkıcı mı olacak?

Bir ateist de çıkıp ateist şarkıcıları mı örneklesin?

Şarkıcının şarkıcı olması aklının, mantığının daha üstün olduğunu mu gösterir?

Zirveden düşüp te gündemde kalmak isteyen bir şarkıcı mesela Madonna müslüman olsa, onu mu örneklemeye başlayacaksınız bu defa?

Küfürleri fikirlere örnek veriyorsan, İslamcıların kendi aralarındaki küfürlere de dikkatini çekerim. İstersen adres de vereyim, tekfirden, küfürden geçilmiyor.

Sen küfürleri geç, fikirlere bak. Bir çok soruya yanıt alınamıyor. Neden?

Ya da bir çok soruda verilen yanıtlar demagoji dolu. Bunları sorgulayın.

Kalplerdeki mühür için ayetleri sıralamışsın ama o ayetlerin tümünün sebebi aynı değil.

Ebu Talib'in neden kalbi mühürlüydü? Bu ayetlere göre izah edebilir misin?

Kötü bir insan mıydı, önce iman etmiş sonra inkar mı etmişti? Zalimlerden miydi?

Buyrun?

Yusuf İslamın sizden bir üstünlüğü olduğunu söylemedim.Referans alınması gerektiğinide söylemedim.Ancak aranızdaki büyük farkı söyledim.Sen eline Kuran'ı çelişki aramak için alıyosun,halbuki Yusuf İslam İslamı öğrenmek için eline alıyor.İşte aradaki en büyük fark budur.ben Yusuf İslamı zamanında meşhur bir şarkıcı olduğu için örnek vermedim.Sadece Yusuf İslam okuduğunda bu kadar etkilenirken, senin Kuran saçma sapan bir kitap yorumunun ne kadar tutarsız olduğunu göstermek istedim.

Bu ayet senin ''Allah bizim kalplerimizi mühürlüyorsa yaptığımız hareketler nedeniyle neden cezalandırılıyoruz'' soruna net ve açık bir cevaptır.

Nisa :155 " Sözlerini bozmalarından,Allah'ın ayetlerini inkar etmelerinden ,haksız yere peygamberleri öldürmelerinden ve " kalplerimiz mühürlü " demelerinden ötürü onları lanetledik, tam aksine inkarlarından ötürü Allah onların kalplerini mühürlemiştir."

Tabiki bu cevap sana yetmiyor.Çünkü senin derdin öğrenmek değil.Çamur at izi kalsın.Bu yaptığın hakaretlerin cezasını Cehennemde naısl çekeceksin çok merak ediyorum.Peygamber s.a.v. 'in güzel bir sözü var.''Gülerek günah işleyen ağlayarak cehenneme gider''.

Ebu Talib kendi iradesi ile iman etmedi.Kendi iradesi sonucu iman etmediği içinde kalbi mühürlendi.Daha neyi uzatıyosun bunu anlamış değilim.Hz Ali zaten Ebu talib öldüğünde(Ebu Talib babası oluyor) çok ağır sözler söylüyor babası için.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanın yaratılışı

Ateistler, kendi aralarında âyetlerde çelişki aramışlar. Bazı âyetlerin çelişkili olduğunu iddia ediyorlar. Ateist postuna bürünen misyoner diyor ki:

Sual: İnsanın yaratılışı, Kur’anda çamurdan, topraktan, sudan falan denilerek on çeşit farklı ifade vardır. Bunlar çelişki değil mi? İşte âyetler:

1- Döllenmiş Yumurta

O, insanı alekadan yarattı. (Alak 2) [Aleka’yı, embriyo, döllenmiş yumurta veya kan pıhtısı olarak tercüme edenler oluyor.]

2- Nutfeden

O insan, [rahme] akıtılan meninin içinden bir nutfe [sperm] değil miydi? (Kıyamet 37)

Rahimlere atılan meniden insanı yaratan siz misiniz, yoksa biz mi? (Vakıa 58-59)

O, insanı bir damla nutfeden [spermden] yarattı. (Nahl 4)

Biz insanı katışık bir nutfeden [sperm ile ovumun birleşmesinden] yarattık. (İnsan 2)

3- Sudan

Her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? (Enbiya 30)

Allah, her dabbeyi [her hayvanı, her canlıyı] sudan yarattı. (Nur 45)

Sudan bir insan yaratıp onu nesep ve sıhriyete dönüştüren Odur. (Furkan 54)

4- Topraktan

Allah nezdinde İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona ol dedi ve oluverdi. (Al-i İmran 59)

Sizi topraktan yaratması, Onun [varlığının] delillerindendir. (Rum 20)

O sizi yerden [topraktan] yarattı. Ve sizi o yerde yaşattı. (Hud 61)

Sizi yerden [toprakta] yarattık; yine sizi o yere [toprağa] döndüreceğiz. (Taha 55)

5- Balçıktan

Biz insanı, kuru çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattık. (Hicr 26)

O sizi çamurdan yarattı. (Enam 2)

Biz insanı süzme çamurdan yarattık. (Müminun 12)

O, insanı, pişmiş [tuğla gibi] bir balçıktan yarattı. (Rahman 14)

6- Toprak ve Meni

Allah sizi topraktan, sonra meniden yarattı. (Fatır 1)

Yarattığı her şeyi güzel yaratan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayan Odur.

Sonra onun zürriyetini, değersiz, hakir bir sudan [meniden, spermden] üretti. (Secde 7,8)

7- Topraktan, nutfeden, alekadan

Ey insanlar, eğer öldükten sonra dirilmekten şüpheniz varsa, [bilin ki] biz, sizi topraktan, sonra nutfeden [spermden] sonra alekadan [embriyodan] sonra yapısı belli belirsiz bir et parçasından yarattık. (Hac 5)

Sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alekadan [embriyodan] yarattı. (Mümin 67)

Allah sizi topraktan, sonra nutfeden [spermden] yarattı. (Fatır 11)

8- Aşamalardan geçerek

Sizi merhalelerden [aşamalardan] geçirerek O yarattı. (Nuh 14)

9- Tek nefisten

O, sizi bir tek nefisten [Âdem’den] yarattı. (Enam 98, Zümer 6)

Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. (Hücurat 13)

10- Yoktan yarattı

İnsan düşünmez mi ki, o hiçbir şey değil iken biz onu yoktan yarattık. (Meryem 67)

CEVAP

Ateist bunları meallere bakarak yazmış. Halbuki bu ilim işidir. Arapça’nın inceliklerini ve tefsir ilmini bilmek ve Resulullah efendimizin bu âyetleri nasıl açıkladığına vakıf olmak gerekir. Her zaman yazıyoruz, meallerden din öğrenilmez. Tıp kitabı okumakla doktor olup ameliyat yapılmaz. Anayasa kitabını okuyan hukukçu olamaz, Anayasayı da anlayamaz. Yüzme bilmeyen birinin eline bir tahta verip okyanusun ortasına bırakarak, tarif edildiği gibi sen burada yüzmeyi öğren denmez. Mealden dinin hükümleri öğrenilmez.

Türkçe’de olduğu gibi her dilde deyimler vardır. Manası ile söylenen farklı olur. Mesela bir kimseye gözümden düştün veya gözüme girdin denilse, göz ile hiç alakası olmadığını Türkçe bilen herkes bilir. Birine gözüme girdin, seni çok sevdim, yanımda çok itibarın var, seni takdir ediyorum dense, bunlar birbirinden farklı şeyler değildir. Farklı kelimeler kullanmakla başka şeyler söylenmiş olmuyor.

Şimdi maddeler halinde açıklayalım:

1- Bu âyette, insanın alekadan yaratıldığı bildiriliyor. Aleka = Embriyo, erkekten gelen sperm [meni] ve dişiden gelen ovumun [yumurtanın] birleşmesiyle, yani döllenme ile oluşan organize yapıdır. Embriyo zamanla cenin ve çocuk oluyor.

2- Burada, insanın spermden meydana geldiği söyleniyor. Herkes bilir ki başlangıç olarak elbette çocuk spermden meydana geliyor. İnsan suresinin ikinci âyetinde ise, biraz daha açıklamalıdır. Katışık nutfe deniyor. Yani erkekten gelen spermin ve kadından gelen ovumun birleşmesiyle meydana geliyor deniyor. Bunun çelişki neresindedir?

3- Her canlının sudan yaratıldığı bildiriliyor. Sperm de içi hücre dolu bir sudur. Yine insanın meniden geldiği bildiriliyor.

4- Burada ilk insanı yani Âdem aleyhisselamı topraktan yarattığı bildiriliyor. Sonraki insanların oluşumu ile bunun ne ilgisi vardır ki çelişki olsun.

5- Bu maddede de, insanın çamurdan yaratıldığı bildiriliyor. Çamur, sulandırılmış toprak demektir. Hadis-i şerifte açıklandığına göre, Allahü teâlâ dünyanın her yerinden alınan toprağın çamur haline getirilmesini emrediyor, bu çamur iyice yoğruluyor. Bu çamurdan bir insan heykeli meydana getiriliyor. Güneşte kalarak pişmiş tuğla gibi oluyor. Sonra, Allahü teâlâ bu heykele can veriyor ve Âdem aleyhisselam meydana geliyor. İlk insanın topraktan veya çamurdan yaratıldı denmesinde bir çelişki yoktur.

6- Burada ilk insanın topraktan, çamurdan meydana geldiğini, sonrakilerin ise, meni vasıtası ile ürediği bildiriliyor. Diğerleri ile çelişkili bir durum yoktur.

7- Burada ise öteki âyetlerin bir nevi açıklaması yapılıyor. İnsan önce topraktan, meydana geldi. Sonraki insanlar da sperm vasıtası ile çoğaldı. Sperm de kadında meni ile aleka halini, sonra cenin halini aldığı bildiriliyor. Yani çocuğun meydana geldiği devreler anlatılıyor. Burada da hiç çelişki yok.

8- Bu âyette de yedinci maddedeki durum açıklanıyor. İnsanın belli devreler, aşamalar halinde meydana geldiği açıklanıyor.

9- Burada da, bütün insanların tek kişiden Hazret-i Âdem’den geldiği bildiriliyor. İkinci âyette de, Hazret-i Havva validemizle Hazret-i Âdem’den geldiği bildiriliyor. Bu ikisi farklı bir şey değildir.

10- Bu son maddede ise, ortada hiçbir şey yokken, ilk insan topraktan, sonrakiler de meni vasıtası ile yaratılmış oluyor. Bu on maddenin hiç biri, diğeriyle çelişkili değildir.

Netice:

1- Allahü teâlâ her şeyi yoktan yarattı. Yani Onun yaratmasından sonra var oldular.

2- Hazret-i Âdemi topraktan yarattı. Ondan Havva validemizi yarattı.

3- Bu ikisinden diğer insanları [sperm, ovum vasıtasıyla] yarattı.

4- Bunları ve yaratmasındaki aşamaları âyetlerinde bildirdi.

Aslında âyetlerde çelişki olmadığını ateist kılığına giren misyonerler de pek iyi biliyorlar. Maksatları, çamur at izi kalır düşüncesiyle müslümanların zihinlerini karıştırmaya çalışıyorlar. Fen bilgisini iyi bilen, müslüman bunların tuzağına düşmez.

Geridön

TÜRKÇE KLAVYE X

Türkçe karakterler

Türkçe Klavye

Güncelleme Tarihi

24 Şubat 2008

Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.

Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan,

herkes istediği gibi alıp istifade edebilir. Ziyaretçi Sayısı

20556639

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...