Jump to content

Birazda biz soralım ateist kardeşlerimize


Recommended Posts

hakaret edecekler lütfen topiğe bulaşmasın tabirinizle medeniyet evrimi geçirenler cvplasın..

1. İlk canlı organizma nasıl meydana gelmiştir

2.neden yürümeye tüylerimizin dökülmesine evrim geçirdik acı duymaya ölmeye aglamaya üzülmeye hastalıklara evrim geçiremedik

3. allah varsa ispatlayın diyorsunuz sizde yok oldugunu ispatlayın

4. her yaratanı yaratan vardır diyorsunuz , o zaman sizi doğuranlar onlarıda doğuranlar olarak sonsuza giden bir paradox var. biz diyoruzki aklımıza bu mantık yerleştirilmiş orda tıkanıyoruz...bu mantıgın çözümünü istiyorum

5. bana birisi insan vücudundaki genlerin dnaların mikrobiyolojik varlıkların organların bir araya gelip çalışma ihtimalini ispatlasın

yani tek hücreli canlı / çoğul hücreli canlı / kalp oluşması / beynin oluşması /sinirler /duyular / kollar ve bacakların oluşması gibi bu sıranın dogrulugunu birisi bana ispatlasın

6- islam ıcın konusmuyorum sizce bir bedevnin söylediği kelimelerin bugün milyarca insana hitap etmesi ve aniden etrafında koruma olmaksıznın bir şehirden (mekkeden) tün dünyaya yayılma ihtimali nedir

7. gerçekten misyonelerin uydurdugu peygamber kanını içiriyordu abdest suyunu içiriyordu gibi sacma hadislere inanıp gör bak derken, o kadar azamete ve orduya ragmen kuru yerde oturup edeveye nöbetleşe neden bindiğini, kızına seni ben bile kurtaramam dediğini, hiç mescidi aksaya gitmemesine ragmen o sabah sorduklarında mescidi aksayı tek tek saymasını, tarihte görülmemiş şekilde bir şehirdekileri diğerine kardeş yapmasını ensar muhacir, ben kuru ekmek yiyen bir kureyşlinin ogluyuım demesini

neden kabul etmiyorsunuz diğerlerini edip?

8-hayatınızda hiç tanrının oldugunu düşündüğünüz an oldumu olduysa neden?

9-evrendeki milimsel oynamaların yol açacağı felaketleri bilim ispatlamışken gerçekten bunların bir tesadüf eserimi herşey biraraya gelmiştir, ısı derecesi ,yer basıncı vs yoksa size göre daha önce evrende evrimmi geçirmiştir?

10- sizce neden bir yetimin (muhammed as) sözüyle insanlar kendilerini ateşlerde yaktırmış ugruna savaşmış hatta eziyetler görmüş demirlere bastırılmış ama aralarında hiç dönek çıkmamış çıkmışsada (allah bilir) taş çatlasın 1-2 tane çıkmıştır

11-bizim dünya imtihanı dediğimizi inkar ediyorsunuz..bu konuda allahın nıye boyle bir şey yaptıgını düşünüyorsunuz

12- sizce bilim ölüme çare bulakmı yada evrim geçirecekmiyiz yada Allahın dediği gibi her nefis mutlaka ölümü tadacakmı

13- sizce bal arısı yada kunduz neden gözünü acar acmaz direk kendine halkedilen göreve koşar? bunun genlerden genlere aktarımı nasıl mümkün olabilir..Yani ben öfkeliysem oglumda öfkelimi dogmalıdır, ben sakin biriyken oglumdamı sakin doğmalıdır

14 farzedinki dediğiniz gibi bir mikroorganizmadan türedik..bu mikroorganizma aniden nasıl üreme ve dişi ve erkek olarak bölünme kararını verdi daha beyni yokken

evet herkes tek alıntı yaparak cvplarsa fikirlerinizi öğrenmek isterim

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 379
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Kahharuzzalam:

Ben sana çok kısa bir yanıt vermek istiyorum.

Bu sorduğunu soruların hiç birinin yanıtının bilinmediğini düşünün..

Bu sana ne ifade edecek?

Allah'ı bilinmezlikte aramaktan ve bulmaktan başka..

Abesle iştigal ediyorsun..Ve farkında bile değilsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 farzedinki dediğiniz gibi bir mikroorganizmadan türedik..bu mikroorganizma aniden nasıl üreme ve dişi ve erkek olarak bölünme kararını verdi daha beyni yokken

bu konuda bbc ' de güzel bir belgesel yayınlandı geçenlerde. aşağıda linki veriyorum:

http://www.h33t.com/download.php?id=85964d...E%29%20.torrent

sizce bal arısı yada kunduz neden gözünü acar acmaz direk kendine halkedilen göreve koşar? bunun genlerden genlere aktarımı nasıl mümkün olabilir

soru tersine soruluyor.sen ilk önce arıyı mı kunduzu mu sormak istiyorsun karar ver.

görev mörev yok.bu türlü stratejileri geliştirebilen türler ayakta kalmış.

evrimin en büyük pensibi:

the survival of the fittest=dayanıklının hayatta kalması.gelmiş geçmiş türlerin yüzde 99 ı fosil.

10- sizce neden bir yetimin (muhammed as) sözüyle insanlar kendilerini ateşlerde yaktırmış ugruna savaşmış hatta eziyetler görmüş demirlere bastırılmış ama aralarında hiç dönek çıkmamış çıkmışsada (allah bilir) taş çatlasın 1-2 tane çıkmıştır

sence niye pinokyo burnu uzadığı halde yalan söylemeye devam etmiş?

6- islam ıcın konusmuyorum sizce bir bedevnin söylediği kelimelerin bugün milyarca insana hitap etmesi ve aniden etrafında koruma olmaksıznın bir şehirden (mekkeden) tün dünyaya yayılma ihtimali nedir

geçmişte yani 7nci yy da bu olay savaşlarla oldu. güney türkistanda arap ordusu bir gecede 28 bin türk gencini kılıçtan geçirmiştir.

bugün: islam ülkeleri cahillik içinde kıvranmakta ve bu cahillikle imanlarını korumakta. beyinler teslim alınmış , iğfal edilmiş.

bilginin yayılması demokratik ülkelerde dini geriletiyor. biz de de toplumun yabana atılmayacak bir kısmı dini kabul etmiyor. sadece yobazların saldırganlığından bunu açıkça söylemiyorlar.

tarihinde xislam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Vallahi hakikaten müthiş sorular sormuş :)

8. soru özellikle dikkatimi çekti. Tanrıyı geçtim hayatımda çoğu kez İslam dininin bir gerçek oldugunu ve Tanrı tarafından gönderildiğini düşündüm.

Hatta bir çok kez " Olabilir yahu" bile dedim :)

Ama ama ama , yine de bu dine teslim olmadım ve olmayacagım.

İnsanları sadece kendine inanmıyor diye psikopatca yakacak olan ve bunun adına "imtihan" diyen bir Tanrıya boyun eğmiyorum.

Ben de biliyorum ona iman edip arada bir cumaya gidip paçayı yırtmayı ve hurilerle Cennete fink atmayı..

Ama ben bu cenneti istemiyorum.

Böyle rezilce bir imtihanın ardından cennete gitmektense

Onurumla cehenneme gitmeyi tercih ediyorum.

Ve

Eyy Allah ! Al cennetini başına çal !

Diyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş
geçmişte yani 7nci yy da bu olay savaşlarla oldu. güney türkistanda arap ordusu bir gecede 28 bin türk gencini kılıçtan geçirmiştir.

bugün: islam ülkeleri cahillik içinde kıvranmakta ve bu cahillikle imanlarını korumakta. beyinler teslim alınmış , iğfal edilmiş.

bilginin yayılması demokratik ülkelerde dini geriletiyor. biz de de toplumun yabana atılmayacak bir kısmı dini kabul etmiyor. sadece yobazların saldırganlığından bunu açıkça söylemiyorlar.

Bu olay vuku bulmuştur mutlaka.

Çünkü burada önemli olan Arap kayıtları değildir. Türk'lerin kayıtlarıdır.

Ve 7 ve 8'inci yüzyıllarda Arap İslam imparatorluğu oluşmuş ve genişlemektedir.

Kur'an o imparatorluğun savaş çığlıkları olan ayetlerle doludur.

İnanmayanlara onları teker teker göstereceğim.

Şimdilik birkaçına değineyim. Bu ayetler Müslüman'lara savaşmalarını ve savaştan korkmamalarını emrediyor..

2: 154

2: 155

2:156

2:190

2:191

2:193

2:194

2:216

2:217

2:244

3:152

3:156

3:157

3:158

3:160

3:200

Başkaları da var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Vallahi hakikaten müthiş sorular sormuş :)

8. soru özellikle dikkatimi çekti. Tanrıyı geçtim hayatımda çoğu kez İslam dininin bir gerçek oldugunu ve Tanrı tarafından gönderildiğini düşündüm.

Hatta bir çok kez " Olabilir yahu" bile dedim :)

Ama ama ama , yine de bu dine teslim olmadım ve olmayacagım.

İnsanları sadece kendine inanmıyor diye psikopatca yakacak olan ve bunun adına "imtihan" diyen bir Tanrıya boyun eğmiyorum.

Ben de biliyorum ona iman edip arada bir cumaya gidip paçayı yırtmayı ve hurilerle Cennete fink atmayı..

Ama ben bu cenneti istemiyorum.

Böyle rezilce bir imtihanın ardından cennete gitmektense

Onurumla cehenneme gitmeyi tercih ediyorum.

Ve

Eyy Allah ! Al cennetini başına çal !

Diyorum...

:good: :good: :good: :good:

Link to post
Sitelerde Paylaş

2.neden yürümeye tüylerimizin dökülmesine evrim geçirdik acı duymaya ölmeye aglamaya üzülmeye hastalıklara evrim geçiremedik

Acı duymak yaşama kalma açısında çok önemli bir özelliktir. Acı duyamadığın durumda vücuduna gelen zararları, hastalıkların semptomlarını falan fark etmediğinden yaşama şansın oldukça azalır. Hatta böyle bir hastalık var.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10988671.asp bak mesela.

3. allah varsa ispatlayın diyorsunuz sizde yok oldugunu ispatlayın

Yokluk ispatlanmaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

1. İlk canlı organizma nasıl meydana gelmiştir

inorganik maddeler bir araya gelerek

doğa yasaları çerçevesinde etkileşime girerek organik maddeleri oluşturmuşlardır.

ilk organik moleküller daha kompleks organik yapıları oluşturmuş

sonuçta bugünkü kadar kompleks canlılar çıkmıştır ortaya.

2.neden yürümeye tüylerimizin dökülmesine evrim geçirdik acı duymaya ölmeye aglamaya üzülmeye hastalıklara evrim geçiremedik

evrim kusursuz işleyen bir süreç değildir.

ayrıca acı çekmek organizmanın kendini savunması içi gereklidir.

acı çekmeseydik muhtemelen hiç var olmazdık.

bu açıdan acı çekmek olmazsa olmaz birşeydir.

sebin için basit bir örnek vereyim, doğumdan bir sene sonrasına gidelim:

yeni yeni yürüyen, sobanın elini yakacağını henüz bilmeyen

ve elini sobaya değdirip acımadığı için çekme gereği duymayan bir bebek kömür olacaktır.

neden bu kadar kusurluyuz sorusunun cevabı

imtihan için allah kusurlu yaratıyor değildir.

evrim şuursuz bir süreç olduğu için bukadar kusurluyuzdur.

3. allah varsa ispatlayın diyorsunuz sizde yok oldugunu ispatlayın

kurt adamların, ejderhaların olmadığı kanıtla sen bana.

bütün evreni dolaştın mı?

4. her yaratanı yaratan vardır diyorsunuz , o zaman sizi doğuranlar onlarıda doğuranlar olarak sonsuza giden bir paradox var. biz diyoruzki aklımıza bu mantık yerleştirilmiş orda tıkanıyoruz...bu mantıgın çözümünü istiyorum

onun çözümü yok, işi bir tanrıya dayandırmak tamamen keyfi bir tutum.

anlayamadık deyip de4 tanrıolmalı demek mantıki açıdan dopğru değil.

bu ve benzeri ontolojik yaklaşımlar çürütüleli asırlar oldu.

biraz felsefe karıştır.

5. bana birisi insan vücudundaki genlerin dnaların mikrobiyolojik varlıkların organların bir araya gelip çalışma ihtimalini ispatlasın

yani tek hücreli canlı / çoğul hücreli canlı / kalp oluşması / beynin oluşması /sinirler /duyular / kollar ve bacakların oluşması gibi bu sıranın dogrulugunu birisi bana ispatlasın

bu kadar fazla değişken ve net olmayan verilerle bir olasılık hesabı yapılamaz.

ayrıca zaten kimse şak diye bir canlı ortaya çıkar demez.

birikimli bir süreçtir evrim, doğruyu bulana kadar da sayısız canlı telef olur.

6- islam ıcın konusmuyorum sizce bir bedevnin söylediği kelimelerin bugün milyarca insana hitap etmesi ve aniden etrafında koruma olmaksıznın bir şehirden (mekkeden) tün dünyaya yayılma ihtimali nedir

islamı hiç bilinmeseydi ve muhammed bugün çıkıp islamın söylediklerini söyleseydi

en iyi ihtimalle gideceği yer tımarhane olurdu.

islamın nasıl yayıldığına gelince, siyer kitaplarını karıştır.

7. gerçekten misyonelerin uydurdugu peygamber kanını içiriyordu abdest suyunu içiriyordu gibi sacma hadislere inanıp gör bak derken, o kadar azamete ve orduya ragmen kuru yerde oturup edeveye nöbetleşe neden bindiğini, kızına seni ben bile kurtaramam dediğini, hiç mescidi aksaya gitmemesine ragmen o sabah sorduklarında mescidi aksayı tek tek saymasını, tarihte görülmemiş şekilde bir şehirdekileri diğerine kardeş yapmasını ensar muhacir, ben kuru ekmek yiyen bir kureyşlinin ogluyuım demesini

neden kabul etmiyorsunuz diğerlerini edip?

adam peygamberim deyip de inandırıcığı olmak için tabi ki ayak yapacaktır.

ne var bunda?

ayrıca sayın cahil, o hadisler sahih hadis kitaplarında var.

kimse uydurmuş değil onları.

8-hayatınızda hiç tanrının oldugunu düşündüğünüz an oldumu olduysa neden?

olmadığı düşünmemiştim bir buçuk sene evvele kadar.

9-evrendeki milimsel oynamaların yol açacağı felaketleri bilim ispatlamışken gerçekten bunların bir tesadüf eserimi herşey biraraya gelmiştir, ısı derecesi ,yer basıncı vs yoksa size göre daha önce evrende evrimmi geçirmiştir?

külliyen yalan, evren kaostan geçilmez.

10- sizce neden bir yetimin (muhammed as) sözüyle insanlar kendilerini ateşlerde yaktırmış ugruna savaşmış hatta eziyetler görmüş demirlere bastırılmış ama aralarında hiç dönek çıkmamış çıkmışsada (allah bilir) taş çatlasın 1-2 tane çıkmıştır

anlatılan her şeye inanır mısın?

senin mantığınla hristiyan, budist ya da hindu olup bu uğurda can verenlerin davaları da hak öyleyse.

11-bizim dünya imtihanı dediğimizi inkar ediyorsunuz..bu konuda allahın nıye boyle bir şey yaptıgını düşünüyorsunuz

:blink: düşünmüyoruz zaten.

12- sizce bilim ölüme çare bulakmı yada evrim geçirecekmiyiz yada Allahın dediği gibi her nefis mutlaka ölümü tadacakmı

her canlı allah dediği için ölmez.

canlıların öldüğünü en salak adam bile gözlemleyebilir.

hem ölmeyip de ne yapacaksın?

13- sizce bal arısı yada kunduz neden gözünü acar acmaz direk kendine halkedilen göreve koşar? bunun genlerden genlere aktarımı nasıl mümkün olabilir..Yani ben öfkeliysem oglumda öfkelimi dogmalıdır, ben sakin biriyken oglumdamı sakin doğmalıdır

sana cevap vermekle hata ettiğimi anlıyorum, bu ne cehalet yahu.

sana oturup da sıfırdan biyoloji mi anlatayım istiyorsun?

sorduğun soru başlangıç seviyesinden bile çok uzak olduğunu gösteriyor.

14 farzedinki dediğiniz gibi bir mikroorganizmadan türedik..bu mikroorganizma aniden nasıl üreme ve dişi ve erkek olarak bölünme kararını verdi daha beyni yokken

sen moron musun ya?

beyni mi var amiplerin ya da portakal ağacının?

Link to post
Sitelerde Paylaş

1. İlk canlı organizma nasıl meydana gelmiştir

http://portal.ateizm2.org/modules.php?name...icle&sid=46

http://portal.ateizm2.org/modules.php?name...icle&sid=43

http://portal.ateizm2.org/modules.php?name...cle&sid=100

2.neden yürümeye tüylerimizin dökülmesine evrim geçirdik acı duymaya ölmeye aglamaya üzülmeye hastalıklara evrim geçiremedik

İşte islam dinin aklını aldığı bir kurban daha, bunların sonu gelmez.

Evrim yani, değişim hiç durmaz, tabi bunlar şunlarında cevabı değil:Köpeklerin fazlalık parmağı

Köpeklerin ayağının arka üst kısmındaki o küçük uzantı nedir? Hiç bir işe yaramadığına göre bu parçanın varlığının sebebi nedir? Tanrı'nın gereksiz yere böyle bir uzantıyı yaratması mı daha mantıklı bir açıklamadır, yoksa bu uzvun artık işe yaramadığı için evrim sürecinde yok olmakta olan beşinci bir parmak olması mı? Nitekim, kurtların, kedilerin ve kaplanların da aynı uzvu vardır.

Parmaklarımız

Mesele şu ki, 5 tanedir. Bu da bizi memeliler sınıfına sokar. Tüm memelilerin kol veya kol yerine geçen uzuvlarında 5 parmak veya parmak kalıntıları bulunmaktadır. Tipik 5 parmak yapısına tam uymayan canlılarda fosil kayıtlarına bakarak bu sayıdaki azalmayı gözleyebiliyoruz. (Örneğin atlarda). Fakat prensip aynı. Memelilerin 5 parmağı vardır. Bunu gerektiren doğru dürüst bir sebep olmadığı durumlarda bile. Örneğin neden balinaların yüzgeçlerinin altına gömülmüş 5 kemik uzantısı bulunur? Neden yarasaların açıkça beş uzantıyla ayrılmış kanatları bulunur? Bunların dizayn benzerliği olması mı daha iyi bir açıklamadır, yoksa tüm memelilerin ortak bir atadan gelmesi mi? Bazı memeliler bu 5 parmağın tümünü hala kullanır, bazıları birkaçından kurtulmuştur, bazıları ise hala işe yaramayanları taşımaktadır. (Örneğin yunuslar).

Yılanların ve balinaların kalça kemikleri

Boa yılanı, piton yılanı ve kör yılanların tümü vücutlarına gömülmüş, tamamen işe yaramaz birer bel kemiği artığına sahiptir. Aynı zamanda balinalar da. Niçin bir yaratıcı böyle yaratıkların vücuduna o yaratıklar için tamamen işe yaramaz olan ve tamamen bel kemiğinin evrimsel bir kalıntısı gibi görünen böyle kemikler koymuştur? Ayrıca piton ve boalarda pençe artığı birer kısım da bulunmaktadır.

Tavukların ayakları

Tavukların ayaklarının alt kısmı tüyle örtülü değildir. Pullarla örtülüdür. Eğer bu tavukların reptil atalarından kalma bir kalıntı değilse nedir?

Erkeklerin memeleri

Tanrının erkeklerde hiçbir işe yaramayan memeler ve bu memelerin altında meme dokusu yaratmasının ne sebebi olabilir? Hele de önce Adem'i yarattığı ve Havva'yı sonradan ona eş olsun diye yarattığı düşünülürse. Bu meme dokusu ergenlikte uygun hormonal sinyali almadığından erkeklerde hiçbir zaman iş gören gerçek memelere dönüşmez. Bunun cinsiyetin yaşam süresi boyunca değişebilir olduğu ilkel atalarımızdan kalma bir evrimsel kalıntı olması mı daha olası bir açıklamadır (nitekim bazı balık ve reptil türleri normal ömürleri boyunca birkaç kez cinsiyet değiştirirler), yoksa bir yaratıcının insanları böyle işe yaramaz parçalarla donatmış olması mı? Ayrıca kötü tasarımın birbaşka örneği: Niçin testisler vücudun içinden (kadınlarda yumurtalıklara karşılık gelen yerden) aşağıya, normal bölgelerine inmek zorundadırlar? (Ki nitekim bazen inmeyip sağlık sorununa yol açarlar).

Kör mağara balığı

Neden mağaralarda yaşayan bazı balık türleri ve diğer tür canlıların (örneğin yarasalar) işlev görmeyen gözleri vardır? Evrim süreci kör işlediği için böyle tuhaflıklara yol açabilir ama bilinçli ve sonsuz güçlü bir yaratıcıdan beklenecek şeyler midir bunlar?

"Plantaris" kası

İnsan bacağının alt kısmındaki "plantaris" kası maymunlarda işe yarayan birkastır. Tüm ayak parmaklarının bir anda esnemesini sağladığından ayakları kullanarak ağaçlarda daldan dala atlarken faydalıdır. İnsanlarda ise yok olmaya yüz tutmuştur. Ayak parmaklarına kadar ulaşmaz bile, "Achilles tendon"una kadar inip yok olur. İnsanlarda bu kasın bulunmasının maymunlarla bir akrabalık haricinde mantıklı bir açıklaması aklınıza geliyor mu?

Köpek dişleri

İnsan vücudunun evrim olmadan doğru dürüst açıklanamayacak birbaşka özelliği köpek dişleridir. Üst köpek dişlerimizin kökleri diğer dişlere göre çok daha iridir. Örneğin maymunlarda bu dişlerin iriliği daha da belirgindir. Fakat bizlerde bile elinizi dişetinizde gezdirdiğinizde bu gereğinden iri kökleri farkedersiniz. Daha ilkel türlerden evrimleşme haricinde bunun daha tutarlı bir açıklaması aklınıza geliyor mu?

Ensenin arkasındaki tüyler

Neden insan korktuğunda ensesinin arkasındaki tüyler diken diken olur? Evrimsel biyolojiye göre bu memeli atalarımızdan kalma bir tepkidir. Diğer memeliler (kedileri düşünün) tehlikeli durumlarda tüylerini kabartırlar. Bu hayvanı daha iri ve korkutucu gösterir. Biz belli ki bu sinyali çoktan terkettik, fakat geriye korktuğumuzda ensemizde oluşan bu etki kaldı.

Kuyruk Sokumu

Röntgende veya bir iskelette incelendiğinde kuyruk kalıntısı gibi görünür. Günümüzde kesinlikle hiçbir işlevi yoktur ve eğer bu kemiğinizi kırarsanız büyük ihtimalle Tanrının neden böyle gereksiz ve başbelası bir organı yarattığını merak edersiniz.

Doğum anormallikleri

Zaman zaman kuyruklu veya vücudu tüylerle kaplı bebekler doğar. Kuyruklu doğum pek çok kişinin zannettiğinden çok daha yaygın bir olgudur ve karşılaşıldığında hemen cerrahi müdahaleyle kuyruk alınır. Çocuğa ise genellikle birşey söylenmez. Kürklü insanlara ise bir örnek meşhur Meksikali bir ailedir. Bu kişilerin pek çoğu sirkte çalışmıştır.

Ayrıca, bir not olarak şunu eklemek gerekir ki, yaratılışçıların imrendiği, herkesin dine inandığı o eski günlerde bu tür doğum anormalliklerinde, örnegin çocuk kuyruklu doğduğunda, bu çocuklar seytanın çocuğu kabul edilir ve hemen öldürülürdü. Tabi anneleri de onlarla birlikte. (Cadı oldukları için).

Apandis

Apandis gibi hiçbir işe yaramayan bir organ niye vardır? Bir faydası olmadığı gibi, zaman zaman iltihaplanarak hayatı tehlikeye sokan sorunlara da yol açmaktadır. Bunun artık işe yaramayan evrimsel bir artık olması dışında, yaratılışçıların yapabileceği tutarlı bir açıklama var mıdır?

İşe yaramayan genler

Bu genler 1994'te keşfedilmistir. Bunlar artık işe yaramayan fakat DNA ile birlikte fazlalık bir yük olarak taşınan gen artıklarıdır. Ayrıca zaman içinde değişirler. Nesilden nesile taşınırlar. Ayrıca evrimsel soyağacı çıkarmada da çok faydalıdırlar. İki organizmanın en son ortak atası birbirinden ne kadar uzaksa bu iki organizma arasındaki işe yaramayan genlerin ortaklığı da o ölçüde az olacaktır. Şempanze ile insanın işe yaramaz genleri karşılaştırıldığında farklılık çok azdır. Bir kemirgeninkiyle karşılaştırıldığında daha fazla, bir tahıl ile karşılaştırıldığında ise çok daha fazladır.

C vitamini

İnsan bünyesi C vitaminine ihtiyaç duyar. Eğer düzenli bir biçimde bu vitamini almazsak iskorbit hastalığına yakalanır ve zaman içinde ölürüz. İnsan bünyesinde C vitamini üretmek için gerekli gen yukarıda bahsettiğimiz işe yaramaz genlerden biridir. Halbuki örneğin köpeklerin bünyelerinde bu aynı gen iş görür ve köpekler kendi C vitaminlerini kendileri yaparlar. Dışarıdan almaya ihtiyaç duymazlar. Acaba Tanrı neden köpekleri daha fazla sevmiştir bu konuda? Eski yüzyıllarda uzun deniz yolculuklarına çıkan gemiciler bu hastalıktan ölürken gemideki köpeklerin başına birşey gelmemiştir. Eğer bu olay evrimsel süreçteki kör rastlantı sonucu değil, bilinçli bir tasarım ürünü olarak oluştuysa, belli ki Tanrı gemi yolculuğuna çıkacağını bildiği kullarını değil, gemideki köpekleri kollamayı tercih etmiştir.

İnsülin

Günümüzde şeker hastalarının kullandığı tüm insülin genetik mühendisliği yoluyla genlerinde değişiklik yapılmış E.coli bakterisi (ki bu bakterinin normalde yaşadığı yer insan kalın bağırsağıdır) yoluyla üretilir. Gerçek insan genleri rekombinant teknikleri kullanılarak bakterinin DNA'si içine katılmıştır. Böylece bu bakteriler bildiğimiz insan insülini üretirler. Öyle gözüküyor ki bizi insan yapan biyokimyasal yapıyla mikropları mikrop yapan biyokimyasal yapı aynıdır ve görüldüğü gibi birbiriyle kolayca değiştirilebilmektedir. Bu biyokimyasal bir ortaklıktan başka ne anlama geliyor olabilir sizce?

Göz

Göz denen organ söz konusu olduğunda yaratılışçılar önce tipik söylemleri olan göz gibi bir organın basitten karmaşığa gelişemeyeceği, yarım bir gözün hiçbir işe yaramadığını falan söylerler. Fakat Darwin'in bile o zamanlar gözlediği göz gelişiminin çeşitli aşamalarındaki canlılar bunu çürütmekte ve tam tersi evrim lehine delil üretmektedir. Birkaç tane ışığa duyarlı hücreden, fincan şeklinde fakat merceksiz reseptörlere, oradan insan gözünden çok daha keskin kartalların gözüne kadar çeşit çeşit gelişmişlik düzeyinde göz bulunmaktadır doğada. Yarım gözle veya 1/100'luk gözle yaşayan pek çok canlı bulunmaktadır, günümüzde bile.

Ayrıca, insan gözü, bir mühendislik hatasıdır! Retinanın içi dışı terstir. Sinirler ve kan damarları retinanın ışığa duyarlı kısmından geçerek bir kör nokta oluştururlar ve ışık reseptörü hücrelerinin önünde dağılırlar. Böylece ışık bu fiberleri geçip reseptörlere ulaşmak zorundadir. Neden sinirler ve damarlar reseptörlerin arkasında değildir? Böylece yoldan çekilmiş olurlardı ve bir kör noktamız olmazdı. Örneğin mürekkep balığının gözleri öyledir. Evrim elindeki materyalle çalışmak zorunda olduğundan, ancak eldeki mevcut sistemi kullanabilir adapte olmak için. İste bu durum bu tür tuhaflıklara yol açabilir. Mutlak bir yaratıcı böyle bir hata yapar mıydı? Hele de daha önce yarattığı canlılarda bu hatayı yapmamışken.

Bu arada, gözde başka bir kötü tasarım örneği: insan gözünün görme açısı 120 derecedir ki bu yanları ve arkayı doğru dürüst görmemize engeldir. Örneğin kuşlarinki türünde bir göz yerleşimiyle görme açısı cok daha artmakta ve arkayı kısmen görmek de mümkün olmaktadır. Gözün odaklanma hızının AZLIĞI da bir baskası. Bazı yaratılışçıların iddialarının aksine. Sonuçta göz, eğer bir kusursuz yaratıcının tasarımıysa, kusursuz bir yaratıcı için fazla kusurlu bir yaratımdır.

Mikroorganizmalar

Mikroorganizmalar niye vardır? Bunların yaratılmasının mantığı nedir? Ayrıca Nuhun gemisine mikroorganizmalar nasıl alınmış ve yerleştirilmiştir? (Nitekim sayısız mikroorganizma vardır dünyada ve pek çoğu ancak belli ortamlarda yaşar).

İnsan embriyosu

İnsan embriyosu, gelişme sürecinde, özellikle çok küçükken kuyruğa ve solungaç yarığına sahiptir. Tüm memeli, kuş, reptil, amfibi ve balık embriyoları da öyle. Embriyonun gelişim sürecini herhangi bir biyoloji kitabından kare kare izlerseniz, bunu kendi gözlerinizle görebilirsiniz. (Evet, Haeckel benzerlikleri vurgulamak için çizimlerinde değişiklik yapmıştır ve emriyo sürüngen ve maymun aşamalarından geçmez, ama kuyruk ve solungaç yarıklarını Haeckel icat etmedi. Onlar oradadır).

Yirmilik dişler

Çoğu kişinin ağzı yirmi yaş dişlerinin tam olarak çıkmasına izin vermeyecek kadar küçüktür. Bazılarında bu dişler hiç dişarı çıkmaz, bazılarında ise örneğin üsttekiler çıkıp alttakiler çıkmaz (ya da tersi) ve bu yüzden bu dişleri çiğneme için kullanamaz pek çok kişi. Pek çok kişide bu dişler çürümeye ve ağız problemlerine yol açmaktadır. Öyleyse, ya bu dişler evrimsel bir kalıntıdır, ya da yüce yaratıcı tuhaf bir iş yapmış ve ağzımıza bu hiçbir işe yaramayan ve sadece dert kaynağı olan fazlalık dişleri koymuştur.

Ani irkilmeler

Her insanın zaman zaman yaşadığı ani irkilmelerin veya uykudan irkilerek uyanmalarin sebebi nedir? Evrimin güzelliği böyle ilgisiz görünen konuları bile açıklayabilmesidir. Örneğin evrim biyolojisine göre bu tür irkilmeler ağaç dallarında uyuduğumuz zamanlardan kalma evrimsel bir tepkidir. Denge hissinde olan en ufak bir değişiklik veya çevredeki bir ani hareket, bizde bu ani irkilmelere sebep olmakta ve eğer uyuyorsak uyandırmaktadır. Peki yaratılışçılığın bu irkilmeler için açıklaması nedir? Daha doğrusu "Tanrının işine akıl sır ermez" sözünden başka bir açıklamaları var mıdır?

Fosiller

Fosiller yaratılışçıların her zaman başını ağrıtmıştır. Her şeyden önce, soyu tükenmiş türlerin mükemmel bir yaratım ürünü olan bir evrende işi yoktur. Ayrıca bir diğer sorun da, fosillerin çok fazla çeşit ve sayıda olmalarıdır. Yaratılışçılar, soyu tükenmiş canlılara ait yorum yaptiklarında genellikle çok komik duruma düşmektedirler.

Örneğin yaratılışçılar tarafindan bu konuda yapılan birkaç yorumun örneği:

* Dinozorlar çok büyük olduklarından Nuh'un gemisine sığmadılar ve çamura gömülüp öyle ölüp kaldılar. (Dinozor çağının çok daha küçük yaratıklarına ne demeli peki? Hem hani Nuh bütün canlılardan birer çift almıştı gemisine? Hem zaten dinozorların nesli 50 milyon yıl önce tükenmiştir. Hani Nuh tufanı 6500 yıl önce olmuştu?)

* Soyu tükenmiş canlılar Nuh'un gemisindeydi, fakat sonradan öldüler. (Acaba Nuh Seismosaurus ve T-Rex gibi devasa dinozorları gemisine nasıl sığdırdı?)

* Fosiller canlı kalıntısı değildir. Şeytanın veya materyalist bilimin uydurması olan şeylerdir.

* Fosiller canlı kalıntısı değildir, Tanrı tarafindan inancımızı sınamak için yaratılmış şeylerdirler.

Açıklama yapmak zorunda bırakıldıklarında yaratılışçıların ağzından bu konularda çıkabilecek iddialarin içeriğine bir bakın, sonra da gelin evrime saldırırken gösterdikleri sofistike performans ile karşılaştırın. Evrime saldırırken bilimsel görünen ve moleküler biyolojiden, vs örnekler veren bireylerin, son derece basit sorulara gelince nasıl saçmalayabildiğini görmek insana hayret veriyor.

Geçiş fosilleri

Yaratılışçıların cahil olanları basitce "Ara geçiş formu yoktur" deyip çıkarlar işin içinden. Konuyla ilgili daha fazla okumuş ve muazzam sayıdaki fosil bulgusunun birkaçından haberdar olan biraz daha fazla bilgi sahibi yaratılışçılar ise, kademeli geçişi gösteren örneklerde bile sadece bir noktada çizgi çekip, örneğin şu taraf insan, şu taraf maymun der çıkar işin içinden. Eğer birbaşka fosil daha bulunur ve tam bu iki bölgenin arasına denk gelirse, bunu sadece alt ya da üst gruptan birine dahil etmekle yetinirler. Gelişimin aşamaları ne kadar açıkça görünüyor olursa olsun, geçiş görmemekte direnir ve ara geçiş fosili eksiğinden yakınmaya devam ederler. A ile C arasında geçiş formu olmadığını söylerler. Bir süre sonra B bulunduğunda, bu sefer, A ile B ve B ile C arasında ara geçiş formu olmadığını söylemeye başlarlar. Ne kadar örnek getirirseniz getirin bu onları tatmin etmeye yetmez, çünkü ara geçiş formu olmadığını baştan kabul etmişlerdir. İşin komiği değişik yaratılışçı uzmanlar, örnegin insan ile maymun arasındaki çizgiyi değişik noktalarda çekmektedirler.

Çakal benzeri bir yaratığın balinaya dönüştüğü fikrini reddederler, fakat hemen ardından bilim adamları Ambulocetus, Pakicetus, Prozeuglodon ve pek çok diğerlerini çıkarır.

Kertenkeleler kanat geliştirip kuş tüyü çıkaramazlar derler, ardından Archaeopteryx bulunur. Tabi bunun sahte olduğunu iddia ederler. Ama hemen ardından Protoavis, Sinornis, Hesperornis ve Ichthyornis gelir.

Evrimcilerin tüm kara canlılarının denizden çıktığını söylemesine karşılık, nerede ara formlar diye sorarlar, karşılarına Eusthenopteron, Panderichtys ve Acanthostega getirildiğinde bunu görmezden gelirler.

İnsan ile maymun arasında geçiş yoktur derler, ardından Lucy örnek verilir (Australopithecus afarensis), fakat bunu beğenmez, başka geçiş formları sorarlar. Sonra A. ramidus, africanus ve H. Habilis ve Erectus getirilir örnek olarak, aşamalı geçişi gösteren her örnekten sonra, o örneği bir tarafa (insan ya da maymun) dahil edip başka örnek istemeye devam ederler.

Tabi bunlar yaratılışçıların biraz daha işin içinde olanlarının yaptıkları. Yaratılışçılığa inanan pek çok kişinin bu bulgulardan haberi bile yoktur.

İnsan Gen haritası

Gen haritasi projesi DNA?mızı daha eski türlerden miras aldığımızı kanıtlamıştır. Reptillerle, böceklerle, bakterilerle, solucanlarla ve balıklarla ortak genler paylaşıyoruz. Çok sayıda işe yaramaz DNA'ya sahibiz ve bunun tek açıklaması bu DNA'ları miras aldığımız ilkel türlerdir. Tüm bilim adamları bu bulgulardan emindir.

Bu örnekler sayı olarak çoğaltılabilir. Evrimin yığınla kanıtı olduğunu hep söylüyoruz. Fakat bu kadar örnek bahsettiğimiz noktayı göstermek için yeterlidir. O da evrimin bir gerçek olduğu, "Evrim Teorisi" nin adına hala teori denmesine rağmen ("İzafiyet teorisi" gibi) aslında artık bir bilimsel gerçek olduğu ve bilim dünyasında işin gerçekten içinde olan hiçbir uzmanın artık bundan şüphesi olmadığıdır.

Amerikan NAS (National Academy of Science-Ulusal Bilimler Akademisi)'nin ünlü evrim-yaratılışçılık mahkemesinde bilirkişi raporu olarak sunduğu, tümü nobel ödüllü bilim adamları tarafindan yayınlanan bildiri ve buna dayanarak mahkemenin evrimci kanat lehine karar vermesi bunun bir göstergesidir.

Evrimi bilim adamları tartışmaz. Daha doğrusu bilim adamları evrim var mıdır, yok mudur diye tartışmaz. Evrim nasıl olmuştur diye tartışır. Evrimin var olup olmadığını tartışanlar hala dinin etkisinden kurtulamamış, evrime karşi çıkarak farkında olmadan bilime, gelişmeye ve uygarlığa karşı çıkan, içlerinde iyi niyetli ve halk için iyilik yaptıklarını zanneden, fakat bu uğurda, topluma ve insan uygarlığına en büyük kötülüğü yaptıklarının ve geriliğe, karanlık çağlara, ilkelliğe, cahilliğe ve despotluğa yol açtıklarının bilincinde olmayan dinci kesimdir.

İşin tuhaf yanı, evrime inanmıyorlarsa, bu ve bazi başka konularda kendi teorilerine dayanarak açıklama getirmeleri beklenir, fakat yaratılışçılardan bu konuda çıt çıkmaz. Kutsal kitaplardaki yaratılış hikayesiyle çelişmeyen bir alternatif açıklama yapmaya yeltendikleri durumlarda ise oldukca komik duruma düşerler.

Eger yaratılışçılık, iddia ettikleri gibi alternatif bir teoriyse, mevcut gözlemleri ve evrim teorisinin iyi ya da kötü açıkladığı noktaları aynı başrıyla veya daha iyi açıklayabilmelidir. Peki yaratılışçıların bu konulardaki açıklamaları nerededir?

Örneğin, yaratılışçılık teorisine göre evren ve canlılık ne zaman yaratılmıştır?

Tüm canlılar bir arada mı, yoksa kademe kademe mi yaratılmıştır? Eğer kademe kademeyse, hangisi önce, hangisi sonra ve hangi sırayla yaratılmıştır? Canlılarda hiç mi değişiklik olmaz, yoksa biraz olur mu? Olursa ne kadar olur? Ve en önemlisi, nasıl olur?

Neden fosil yataklarında değişik dönemlere ait kademe kademe canlı kalıntıları var? Neden bir tabakadaki canlı kalıntıları diğer tabakadakilere uymuyor? Neden aralarında geçişler gözleniyor?

Bunca canlı türünün yok olmasının sebebi nedir? (şimdiye kadar yaşamış canlıların %99'undan fazlasının soyu tükenmiştir). Allah soyunu tüketeceği bunca canlıyı niye yaratmıştır?

Dinozorları ve soyu tükenmiş diğer canlıları yaratılışçılar Nuh tufanıyla açıklamaya kalkıyorsa eğer (ABD'deki yaratılışçıların yaptığı gibi), o zaman zaten büyük bir saçmalığın içine batiyorlar demektir. Nuh tufanı efsanesinin elle tutulur yanı yoktur. (Lütfen bu sitedeki bu konuyla ilgili yazıyı okuyunuz). Çocukların bile gördüğü yüzlerce saçmalığı vardır bu hikayenin.

Uzun lafin kısası, yaratılışçıların yaptığı şey evrime saldırmaktan ibarettir. Evrim-yaratılışçılık tartışmalarında (halk önünde yapılanlar, vs dahil), tek yapılan insan etkileme ve tartışma teknikleri (demogoji, vs) kullanarak tartışma sanatı sergilemektir. Evrimcileri savunma pozisyonunda tutup olur olmadık iddialarla evrim teorisine saldırıp dururlar. Unutmayın, maksat polemik yapmaksa en sağlam şeylere bile saldırırsınız. Rüyada olmadığımızı ve dış dünyanın gerçek olduğunu kanıtlamaya bir çalışın bakalım? Böyle bir konunun ne kadar derinine inerseniz, o kadar polemik yapabilir, o kadar kafa karıştırabilirsiniz. Birisi matematiksel denklemlerle 1=2'yi kanıtladığını bile iddia etti bir tarihte. Ciddiye alanları ise karatahta başında uzun uzun denklemlerle oyaladı durdu.

Birşeye karşı gelmek istiyorsaniz, yerçekiminin olmadığı, 1'in 2'ye eşit olduğu, dünyanın yuvarlak olmadığı gibi konularda bile polemik yapabilirsiniz. (Dünyada hala dünyanın düz olduğuna inanan insanlar olduğunu biliyor muydunuz? Hatta örgütleri bile var "Flat earth"culer diye).

Kısacasi, yaratilişcilar evrimi tartişmaya gelince ahkam kesmeyi bilirler. Fakat yaratilişciligi tartişmaktan kacarlar.

Çünkü yaratılışçılık alternatif bir bilim değil, sadece evrime karşı çıkma bilimidir. Yaratılışçılıkla ilgili tüm kitaplar, web siteleri, vs. de ortak olarak gözleyebileceğiniz tek sey evrimin sağına soluna saldırma gayretleridir. Sorulara alternatif cevap verme gayreti değil.

ABD'deki yaratılışçılar yine de biraz daha benzetmişlerdir fikirlerini teoriye. Sorulan sorularin bazılarına alternatif açıklamalar vermeye çalışırlar. Ama bizim yerli yaratılışçılarda (örneği Harun Yahya'nın sayfasında), öyle birşeye rastlayamazsınız. Doğayla ilgili hiçbir gözleme, yukarıda sözünü ettiğim noktaların hiçbirine verilmiş doğru dürüst bir yanıt ve açıklama bulamazsınız.

Çünkü açıklama yapmaya kalkarlarsa, dini kaynaklarla çelişmemek zorundadırlar. Bu da günümüz bilimiyle örtüşen tutarlı açıklamaları imkansız hale getirir.

Örneğin yaratılış hikayesinin Kuran'da nasıl geçtiğine bir bakalım:

Allah bir gün melekleriyle otururken, canı birden bire Adem'i yaratmak ister ve 'ben yeryüzünde bir Halife yaratacağım' der. Fakat melekler bu işten hoşlanmazlar ve 'kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?' derler. Fakat Allah 'sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim' der. (Bakara-30)

Meleklerin uyarisina aldırmayan Allah, 'kuru çamurdan, degişken balçıktan' iki eliyle(!) (Sad-75) biçim verip (Secde-9) insani yaratip, ona kendi ruhundan üfler. (Hicr-26-28-29) Daha sonra yarattığı insandan (ki bu insan Adem'dir), onun eşini yarattı. (Zumer-6) Bu eşin adı batı dillerindeki karşılığı 'Eve' olan 'Havva'dır. Kuran'da Havva adı geçmez, pek fazla da konu edilmez.

Ademi yarattıktan sonra, meleklerle Adem'i bir araya getirip, hepsini imtihan eder. 'Eger sözünüzde samimi iseniz, onlarin ismini bana söyleyin' der. ('Onların ismi' ne demektir bilinmez, çünkü Kuran bu konuyu açıklamıyor.) Melekler 'onların ismini' bilmediklerinden cevap veremezler. Daha sonra Allah Adem'e dönerek; 'Ey Adem haber ver onların adlarını' der.

Adem 'onların ismini' şakır şakır söyler. Fakat Allah burada hile yapmıştır, çünkü imtihandan önce 'onların ismini' Adem'e öğretmiştir. (Bakara-31-32-33)

Bu şekilde Adem'in daha , üstün olduğunu ispatlayan Allah, bütün meleklerden Adem'in önünde secde etmelerini ister. İblis (Şeytan) dışındakiler, Adem'e secde ederler. (Bakara-34) Allah Şeytan'ın neden secde etmediğini sorduğunda, Şeytan gerekçesini söyler; 'beni ateş'ten onu çamur'dan yarattın; ben ondan hayırlıyım.' (Araf-12, Hicr-33)

Daha sonra Allah ile Şeytan arasında geçen tartışma ise şöyledir:

'o halde in oradan. Senin haddine mi orada büyüklük taslamak! Hadi çık sen alçaklardansın.' (Araf-13)

'Dedi: İnsanların dirileceği güne kadar bana süre ver.' (Araf-14)

'Buyurdu: 'Süre verilenlerdensin.' (Araf-15)

'Dedi: Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yerin üzerine kurulacağım.' (Araf-16)

'Sonra onlara; önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından musallat olacağım. Bir çoklarını şükreder bulamayacaksın.' (Araf-17)

'Allah buyurdu: Çık oradan. Yenilmiş ve kovulmuş olarak. Onlardan sana uyan olursa yemin olsun ki cehennemi tamamen sizden dolduracağım.' (Araf-18)

Fakat görüldüğü gibi Araf-12'den başlayıp Araf-19'a kadar olan bölüm, tamamiyle Şeytan'in Allah'a (yani yaratıcısına) meydan okuması şeklindedir ve yüce yaratıcı böylesi küstah davranışa karşı hiç bir yaptırım uygulayamamaktadır. Ve hatta şeytan kariısındaki aczini, insanlari cezalandırarak gösterir. Çünkü o ana kadar cehennem diye bir şey yokken, birdenbire cehennem ortaya çıkıverir. Bu diyalog'da cok daha önemli bir ayrıntı daha vardır; henüz yaratılmış insan (Adem ve Havva - 'Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi...' Zumer-6) Allah'ın yanındayken (yani henüz cennet'den kovulmamış), bu tartışma içinde birçok insanlardan bahsediliyor. Allah da daha ortada olmayan insanları da, cehenneme dolduracağını söylüyor! Bu iki anlama gelir ya bu olaylar cennette yaşanırken dünyada zaten insanlar vardi, ya da Allah ile Şeytan ilerisi icin aralarinda planladiklari olayı, kimseye sezdirmeden dramatize ediyorlar... Bana göre ikinci şık daha kuvvetli bir ihtimal. Çünkü büyük bir güce sahip olan Allah'ın, kendi yarattığı bir yaratık karşısında bu duruma düşmesi ve durup dururken cehennemden bahsetmesi, ayrıca 'yeryüzüne bir halife yaratacağını' (Bakara-30) söylemekle kurgulanmış bir plan hakkında kopya veriyor gibi...

Hikayenin sonrasi malum; Allah Adem ve Havva'ya cennet'de yaşamalarını, fakat bir ağacın meyvesinden uzak durmalarını söyler. Kovulmasına rağmen her nasılsa hala cennet'de bulunan Şeytan, onları kandırıyor ve yasak meyve'den yemelerini sağlıyor. Çok kızan Allah her ikisini de 'birbirlerine düşman olarak' (nedense!!?) indiriyor. (Araf-24) İyilik ve güzellik tanrısı insanlari (yoksa sadece kadinla erkeği mi?) peşinen birbirine düşman olarak dünyaya, ölümlüler olarak gönderiyor.

Görüldüğü gibi yaratılış ve takip eden olaylar kısaca budur.

Bu hikayenin elle tutulur yanı var mıdır? Biraz düşününce görülecektir ki yaratılışı çürüten evrim değil, sağduyu ve bilimdir.

Bilim, ilk insan konuşamaz der, oysa Adem konuşur.

Bilim ilk 3 Milyar yıl oksijen yoktu der, oysa Adem nefes alır! Yani dünya yaratıldıktan 3 milyar yıl sonra 'yaratılmış' olmalıdır.

Allah koyun, keçi, sığır, inek yarattım der.

Bilim ise, böyle hayvan türlerinin doğada bulunmadığını ve bu hayvanların, yabani hayvanlarin birkaç bin sene önce evcilleştirilerek, insanlarca "yapay seleksiyon" a tabi tutularak, bu hale getirilmesi yoluyla üretildiğini söyler.

5.000 sene önce armutun acı, mısırın 2-3 santim olduguna yaratılışçıların itirazi var mıdır?

Neden insan yaşamayan yoğun ormanlık, vs yerlerde, koyun, keçi; inek; sığır, washinghton portakal vs bulunmaz?

Yaratılışçılar evrime karşi bilimle saldırıyor izlenimi verirler ama yaratılışçılığı çökerten bilimdir. Evrim de zaten bilimin bir parçasıdır. Bilimden bağımsız birşey değildir. Yaratılışçıların evrim karşıtlığı, açıkça bilim düşmanlığıdır.

Sözde bilim ("pseudo science"), insan uygarlığının gelişiminin önündeki en tehlikeli engellerden biridir. Yaratılışçılık ise en popüler "sözde bilim" örneklerinden biridir.

3. allah varsa ispatlayın diyorsunuz sizde yok oldugunu ispatlayın

Bu islağım dininden bu yüzden miğdem bulanıyor.

Çünki bir şeyin var olduğunu iddia ederek "eğer yaksa ispatla" detirtebilecek başka bir şeyin olacağını sanmıyorum.

Birisi sana "senin arkanda 500 başlı bir ejderha var" dediğinde o kişiye hani nerede diye sorduğunda sana olmadığını ispatla dediğin o kişi hakkında ne düşünürsen bizlerde bu ispat isteğini dile getirenler hakkında aynı şeyleri düşünüyoruz.

Şimdi bu akli dengesi yerinde olmayan zavallıya bana zeus un olmadığını ispatla desen hemde bu soruyu sorduğu halde sana bön bön bakar. Çünki aklı bu kadar işliyor.

4. her yaratanı yaratan vardır diyorsunuz , o zaman sizi doğuranlar onlarıda doğuranlar olarak sonsuza giden bir paradox var. biz diyoruzki aklımıza bu mantık yerleştirilmiş orda tıkanıyoruz...bu mantıgın çözümünü istiyorum

Bazı şeylerin cevabının olmayışı 1400 yıl önce yaşamış gelini ile yatan çöl bedevilerine inanmamızı gerektirmez.

Aşağıdaki anlatımımdaki çeşme, kainat manasındadır.

Çeşme başında köylüler bir yandan su doldururken, bir yandan da sohbet ederler:

-- İyi ki de köyümüzde bu çeşme varmış. Olmasa ne yapardık? Kim yapmış bu çeşmeyi acaba?

-- Çok eski tarihlerde Reşat bey adında biri varmış, o yapmış. Bizim akrabalar böyle anlatır.

-- Yok sen, yanlış biliyorsun, Leyla hanım diye biri varmış, o yaptırmış. Bizim akrabalar böyle anlatır.

-- İkiniz de yanlış biliyorsunuz, bu çeşmeyi bundan 500 yıl önce, Şinasi bey adında birisi yapmış. Bizim akrabalar böyle anlatır.

Bu tartışmalar, sürerken çeşmenin başına Recep adında bir köylü gelmiş.

-- Hoop, hoop bir dakka, napıyorsunuz yaa? Çekilin bakayım ordan, bu çeşmenin müdürü benim, benim kurallarıma göre su alabilirsiniz ancak.

-- Nassı yani?

-- Ne demek "Nasıı yani?" saygılı konuş çeşme müdürüyle. Bu çeşmeyi yapan, benim büyük büyük babamdır ve bana bıraktığı bir mektup var, size okuyayım:

"Eyyy Recep, yaptığım çeşme sana emanet. Çeşmeden su alanları uyar. Bu su benim onlara sağladığım bir nimettir. Suyumdan içsinler, faydalansınlar ve her gün en az 5 kere bana teşekkür etme amacıyla amuda kalkarak; "Bu çeşmenin sahibi yücelerin yücesi El-Hasanidir, Recep ise onun vekilidir." diyerek nankör olmadıklarını belli etsinler."

-- Sen bu mektubu nerden buldun? Niye şimdiye kadar bize söylemedin?

-- Dedemden kalan eski bir sandık vardı, sandık kırılınca kapağının arasından çıktı.

-- Mektubu senin yazmadığını nerden bilelim?

-- Mektubun içinde "bu mektubu Recep yazmadı" yazıyor.

-- Pekiyi mektubu yazanın senin büyük büyük baban olduğunu nerden biliyorsun?

-- Mektubun içinde, "bu mektubu El-Hasani yazdı" yazıyor.

-- Pekiyi bu çeşmeyi yapanın o olduğunu nerden bileceğiz?

-- Mektubun içinde bu çeşmeyi yapanın o olduğu yazıyor.

-- Başka ne yazıyor mektupta?

-- Bu mektup hangi torunumun eline geçmişse, çeşmenin müdürü odur yazıyor.

-- Başka?

-- Dur size sayayım:

** Çeşmenin müdürü, çeşmeye su almaya gelen kızların hepsini başlık parası vermeden düdükleyebilir.

** Bu çeşmenin sahibinin El-Hasani olduğuna inananlar akıllıdır, inamayanlar ise aşağılık, pisliktir. Fesatlıklarından dolayı inanmazlar.

** İnamayanlar nankördür, nankör oldukları için dünyaya her türlü kötülük yayabilirler. Bu yüzden onları yakaladığınız yerde öldürün. İnamayanların malları da size helaldir. İstediğiniz gibi yağmalayabilirsiniz. Ancak öldürmede çok da ileri gitmeyin, merhametli olun. Çünkü merhametsiz olup, hepsini öldürürseniz, onları köle gibi çalıştırma ve tecavüz etme fırsatını kaçırmış olursunuz.

-- Tecavüzcüler: Nee? "İnanmayanlara tecavüz etmek serbest hee?" ben inanıyorum.

-- Hırsızlar: Nee? Hırsızlık serbest hee? Ben de inanıyorum.

-- Evet serbest ama birbirinize karşı adaletli olun, merhametli olun, birbirinizin malını çalmayın, birbirinizin malına tecavüz etmeyin ki, sizi idare etmemde bana bir zorluk olmasın. İnanmayanlara istediğinizi yapabilirsiniz. Yalnız, çaldıklarınızın beşte biri büyük büyük babama ve bana aittir ona göre. Mektupda öyle yazıyor.

-- Diğerleri: Yahu git kardeşim işine, delimisin nesin? Bir de hırsızı arsızı üstümüze kışkırtıyorsun.

-- Deli mi? Bana kalan mektupda; benim deli olmadığım yazıyor. Eğer bana inanırsanız, hem aklınızı ispat etmiş olursunuz, hem nankör olmadığınızı belli edersiniz, hem de mallarınızı canlarınızı, karılarınızı ve kızlarınızı kurtarmış olursunuz.

-- Sana neden inanalım? Elindeki mektupdan başka hiç bir delilin yok.

-- Aaa ne demek hiçbir delilin yok. Olmaz olur mu hiç? Koskoca çeşmeyi görmüyormusunuz? Yalan mı yani o çeşmenin var olduğu?

Oluk yapılmış, yalak açılmış, tee dağların ötesinden kanal açılmış. Bütün bunlar kendi kendine mi oldu? Tesadüf mü bunların hepsi?

O çeşmeyi öylece gördüğünüz halde hala nasıl da inanmazsınız? Benim dedem yapmadıysa kim yaptı öyleyse?

-- Refika hanım yapmış, bizim akrabalar öyle anlatır.

-- Yok yaa! Nerde Refika hanımın mektubu? Nerde şahit? Nerde ispat?

-- Senin de ispatın yok ama.

-- Benim mektubum var.

-- Yalan atıyorsun, o mektubu sen yazdın.

-- Yok yaa! yalan atıyormuşum. Bak mektubun içinde benim yalan atmadığım yazıyor.

-- Onu da sen yazmışındır.

-- Bana bak, tepemi attırma, bu kadar insan salak mı da bana inanıyor? Bak, Ali, Veli, hasan, Hüseyin, hepsi inandı.

-- Onlar zaten hırsız, çeşme sayesinde hırsızlıklarını legalleştirmek istiyorlar.

-- Nee benim inananlarıma hırsız mı dedin? Ey bana inananlar, şu saygısızı benim için kim öldürecek? Şüphesiz ki kim öldürürse, inanmayanların kızlarını en çok o düdükleyecek, inanmayanların mallarından en çok o çalacak. Mektupda öyle yazıyor.

-- Hırsız: ben öldüreceğim.

-- Sapık: Hayır ben öldüreceğim.

-- İlk önce hırsız öldürmek istedi, haydi hırsız bitir şunun işini.

-- Hırsız: tamam hallettim.

-- Var mı başka inanmayan?

-- Ben inanıyorum.

-- Ben de.

-- Ben de.

-- Ben de.

-- Ben de.

-- Şu falanca inanmıyor.

-- Onu da gebertin.

-- Başka inamayan var mı?

-- Yok, yok yok, aman aman.

-- Heh şöyle yola gelin. Çocuklarınıza da böyle anlatacaksınız. "Bu çeşmeyi, E-hasani bey yaptırmıştır ve Recep de onun vekilidir" diyeceksiniz. Ben ölünce arkamdan başka vekil bırakacağım. Ganimetlerin beşte biri onun olacak.

Şimdi bu köyde inanmayan kalmadı. Ganimet tükendi. Büyük büyük babamın mektubunda, çevre köylerin çeşmelerini de onun yaptığı yazıyor. O Çeşmelerin de müdürü benim.

Şimdi işi gücü bırakın, hep beraber yandaki köylere gideceğiz. Ordaki çeşmeleri dedemin yaptığını ilan edeceğiz.

İtiraz ederlerse; (umarım ederler), ganimetimiz sağlam olur. Ganimetlerden hepinizin payı vardır.

Bu köydeki kazancınızdan size hayır gelmez, diğer köylerin ganimetleriyle şimdi kazandığınızın 10 katını kazanırsınız.

Haydiii, hucüüüüm.

-- Hoop, birader, sen niye katılmıyorsun savaşa?

-- Benim çoluk çocuğum var.

-- Nee? Demek sen inanmakta hala şüphelisin hee? Mektupda, "haklı davamız uğruna savaşa katılmayanları gebertin" yazıyor. Bitirin şunun işini.

-- Var mı başka gelmeyen?

-- Yok

-- Yok

-- Yok

Aradan yüzyıllar geçer.

-- Bu çeşmeyi El-Hasani bey yapmadıysa kim yaptı? Ne yani şimdi siz bu çeşme kendi kendine mi oldu sanıyorsunuz? Tesadüfen mi oluştu bu çeşme?

-- Sen nerden biliyorsun El-Hasani bey'in yaptığını?

-- Bu kadar insan salak mı ki inanıyor?

-- O insanlar görmüş mü çeşmeyi El-Hasani beyin yaptığını?

-- Görmemişler ama El-Hasani beyin, torunu Recep'e bıraktığı bir mektup var, orda öyle yazıyor.

-- Ya mektubu Recep kendi yazdıysa?

-- Yok kendi yazmamış, mektupda öyle yazıyor.

-- Pekiyi ya mektubu sonradan birisi değiştirmişse?

-- Yok, değiştirmemiş, "mektupda bu mektubu kimse değiştirmemiştir, değiştiremez" yazıyor.

-- Pekiyi sen şimdi ne istiyorsun?

-- Çeşmeyi El-Hasani beyin yaptığına inamanı istiyorum.

-- İnamazsam?

-- Bana cizye verirsin. Veya seni gebertirim, mektupda öyle yazıyor.

-- İnanırsam?

-- O zaman sen de bizdensin. Yalnız, inandığını ispat etmen için, her gün beş kez amuda kalkarak; "Bu çeşmeyi El-hasani bey yapmıştır ve Recep de onun vekilidir" diyeceksin.

-- Başka?

-- Çocuklarına da böyle anlatacaksın.

Aradan daha yüzyıllar geçer. Alenen hırsızlık dönemi kapanır.

-- Bu çeşmeyi Recep'in dedesi El-Hasani yapmıştır.

-- Eeee?

-- E'si M'si yok. Sen de buna inanacaksın.

-- İnamazsam?

-- İnamazsan inanma, bizde zorlama yok. Ama çocuğuna okulda zorla Hasani bey'in mektubunu okuturum. Onu Hasani bey'in geleneklerine göre yetiştiririm, günde beş kere kulelere çıkıp "en büyük hasani bey, başka büyük yok" diye bangır bangır bağırırım ve bütün bunların parasını da senin vergilerinden alırım.

-- mmm soygun hee?

-- Yok canım soygun olur mu? Sen de inanırsın olur biter.

-- İnanırsam?

-- Aklını ispatlarsın, saygıdeğer olursun.

-- İnandım.

-- Aferin. Şimdi beni iyi dinle. Benim bir TV kanalım var, orada Hasani beyin maceraları anlatılıyor. Sürekli o TV'yi izle, Hasani beyi öğrendikçe daha da şükredeceksin. Ordadaki reklamları iyi izle, alışverişlerini ona göre yap. Arasıra VCD satışlarımız var, sakın kaçırma.

Benim ayrıca Hasani beyin köyüne tur düzenleyen bir de seyahat firmam var. Hasani bey, mektubunda "benim köyümü ziyaret eden en namuslu insandır" demiş. Seni oraya en uygun fiatla götürürüm.

Ayrıca Hasani bey'in köyünün örf ve adetlerine göre giyinmen gerekiyor, yoksa namussuz olursun. Benim bir de konfeksiyon mağazam var, orayı da sık sık ziyaret et.

Ayrıca Hasani bey'in mektubunu anlatan kitapların satıldığı bir de kitap evim var. O kitapları da okuman lazım.

Bir de Hasani medyam var, sakına başka gazete okumayasın. Hasani bey'e destek olasın.

Hasani bey, iyilik yapanları çok sever. Benim "Keriz Dozeri" adında bir hayır derneğim var, bağışlarını oraya yap ki; Hasani beyin ruhuna gitsin.

Bir de benimle bağlantını hiç koparma, başka işyerleri de açabilirim.

Hee bir de kızım mızın var mı senin? Şööyle taze 12'lik filan? Varsa arasıra bana Kursa gönder, ona Hasani beyin bazı sırlarını uygulamalı olarak öğreteyim.

Yukarda anlattıklarım sadece bir örnekti.

Ama şimdi size gerçek olan bir şeyi anlatayım. Tekerleği kim icad etti? Kimi öyle der, kimi böyle der. Gerçeğini bilen var mı?

Gerçeğini ben size söyleyeyim. Bizim ailede bir gelenek vardır. Bir tane taştan bir kutu vardır babadan oğula geçer. Baba kutuyu oğula teslim ederken, "bu kutuyu açan cehennemlik haindir" diyerek teslim eder. O yüzden nesilden nesile kimse açmamış.

Geçenlerde ben o kutuyu kırdım. Bir de baktım ki, içinde eski mısır dilinde birşeyler yazan, papirus bir kağıt var.

Kağıdı uzmanlara tercüme ettirdim.

İçinde aynen şöyle yazıyor: "Benim adım Teakrisus. Tekerleği ben icad ettim. Telif hakkımı ise, bu mektubu okuyan torunuma miras bırakıyorum".

Şimdi artık, tekerleği kimin icad ettiğini ve telif haklarının kime ait olduğunu öğrenmiş oldunuz.

Bu günden itibaren bana telif hakkı ödemeden, kimse tekerlekli vasıta kullanmasın, otobüslere, tranlere, hatta tekerleği olduğu için uçaklara bile binmesin. At arabaları, bebek arabaları, bisikletler, el arabası vs. bunları da kullanmayın.

Kullanan ahlaksızdır, zaten mektupda da öyle yazıyor.

Ne yani, tekerlek kendi kendine mi icad oldu? At'ın mı aklına geldi yükü arabaya yüklemek? Tekerleğin var olduğunu inkar mı ediyorsunuz?

Tekerleği bana mektubu ulaştıran büyük büyük büyük dedem Teakrisus icad etmediyse kim etti? Var mı kanıtı olan? Var mı elinde mektubu olan?

Benimkinden sonra ortaya çıkan mektuplar geçersizdir ona göre. Benim mektupda öyle yazıyor.

(Notamatiğe teşekkürler yukarıdaki yazı ona aittir.)

5. bana birisi insan vücudundaki genlerin dnaların mikrobiyolojik varlıkların organların bir araya gelip çalışma ihtimalini ispatlasın

Bu ihtimal aklına gelebilecek en büyük sayının o sayı ile çarpımından çıkan sonucun yine o sayıların açrpımının çarpımından dahada büyük olduğunu düşün. Şimdi böyle birşey olmuşmu, olmuş demekki oluyormuş, çünki bak olmuş. Sen bu oluşumu kendi çıkarına kullanarak milyonlarca insanın hayatını karartan sapık peşinde giderek bu gerçekleri değiştiremezsin.

yani tek hücreli canlı / çoğul hücreli canlı / kalp oluşması / beynin oluşması /sinirler /duyular / kollar ve bacakların oluşması gibi bu sıranın dogrulugunu birisi bana ispatlasın

Olmuş işte körmüsün. Birşeyler olmuş olmuş şeylerindemi ispatını istiyorsun cehalet abidesi.

6- islam ıcın konusmuyorum sizce bir bedevnin söylediği kelimelerin bugün milyarca insana hitap etmesi ve aniden etrafında koruma olmaksıznın bir şehirden (mekkeden) tün dünyaya yayılma ihtimali nedir

Yani bir şehi,rden bir şehre giderken onu allahmı korudu diyorsun.

İşte islağımın iğrençliğide buradan geliyoradama bir sürü sorular sorduruyor ama sonrada böyle komik komik şeylere inandırıyor.

Yaaa dimi bu adam bir şehirden bir şehire nasıl gitti ne büyük bir iş.

7. gerçekten misyonelerin uydurdugu peygamber kanını içiriyordu abdest suyunu içiriyordu gibi sacma hadislere inanıp gör bak derken, o kadar azamete ve orduya ragmen kuru yerde oturup edeveye nöbetleşe neden bindiğini, kızına seni ben bile kurtaramam dediğini, hiç mescidi aksaya gitmemesine ragmen o sabah sorduklarında mescidi aksayı tek tek saymasını, tarihte görülmemiş şekilde bir şehirdekileri diğerine kardeş yapmasını ensar muhacir, ben kuru ekmek yiyen bir kureyşlinin ogluyuım demesini

neden kabul etmiyorsunuz diğerlerini edip?

sanırım sen nurcusun çünki nurcu beynine sahip kişiler böyle konuşurlar yani beyni ölü olanlar.

bu soruyu sorduğunda sanada aynısının sorulacağını düşünemez nurcu. şimdi sen muhammed aksayı saydığına inanıyorsunda neden aişeyi 9 yaşında koynuna aldığına inanmıyorsun bunun hangisi kurana ayıkrı dese ne yapacaksın?

8-hayatınızda hiç tanrının oldugunu düşündüğünüz an oldumu olduysa neden?

Bir tanrının varlığı veya yokluğu dinler olmayınca önemsizdir. Bir tanrı varmı yokmu varsa ne yapalım yoksa ne yapalım, yani din illeti yoksa bir tanrı var veya yok diye düşünmekte anlamsızdır.

9-evrendeki milimsel oynamaların yol açacağı felaketleri bilim ispatlamışken gerçekten bunların bir tesadüf eserimi herşey biraraya gelmiştir, ısı derecesi ,yer basıncı vs yoksa size göre daha önce evrende evrimmi geçirmiştir?

Bir odanın içinde dağınık vaziyette duran misketler üzerine kurulmuş bir oyun düşün.

Bu misketlerin aralarındaki mesafeler birisi 3 santim diğeri 15 santim bazıları 20 100 santim olsun. Bunlar odanın içinde bu aralıklar ile duruyorlar, sense bu oyunu bu aralıklara dayanarak oynuyorsun. Dışarıdan gelen bir arkadaşın sana vaybe şu iki gezegenin aralığı bir santim yerine iki santim olsa bu oyun oynanmayacaktı derse bunu söyleyenin zekasından şüphe edermisin.

Çünki eğer bunların aralarında şu anda olan 1 santim aralık olmasaydıda 2 santim olsaydı bu seferde oyunun kuralları ona göre olacaktı bu seferde o saflama vaybe şu iki misketin aralarında 2 santim yerine 1 santim olsaydı bu oyun oynanmayacaktı diyecekti. tıpkı sizlerin söylediği gibi.

10- sizce neden bir yetimin (muhammed as) sözüyle insanlar kendilerini ateşlerde yaktırmış ugruna savaşmış hatta eziyetler görmüş demirlere bastırılmış ama aralarında hiç dönek çıkmamış çıkmışsada (allah bilir) taş çatlasın 1-2 tane çıkmıştır

Bu soruda hiç ama hiç düşünülmeden yazılmış bir soru.

Bu soruda bu kişinin nurcu beynine sahip birisi olduğunu ispatlıyor, çünki günümüzde geçmişte pek çok kötükişinin arkasından gidenler olmuştur, bu su andada vardır ve gelşecektede olacaktır.

Akla bakın madem muhammed denen bedevi kötü neden arkasında insanlar vardı, hitlerde kötüydü ama onun için milyonlarca insan savaştı öldü öldürdü birisi madem hitler kötü idi neden arkasından insanlar gitti dese bu kişi o kişiye ne söylerse muhammed içinde geçerlidir.

11-bizim dünya imtihanı dediğimizi inkar ediyorsunuz..bu konuda allahın nıye boyle bir şey yaptıgını düşünüyorsunuz

Burada ne demek istediğini kendi biliyorsan açıkla.

12- sizce bilim ölüme çare bulakmı yada evrim geçirecekmiyiz yada Allahın dediği gibi her nefis mutlaka ölümü tadacakmı

Bunları şimdiden bilemiyoruz.

Ama bildiğimiz eskiden birileri yere taş atarken bakın bu taşı atıyorum ve yere düşüceğini söylüyorum aha bakın çünki atılan taşlar hep yere düşer, o halde demekki ben doruyu söylüyorum bana tüm karılar helaldir benim gibi düşünmeyenler gördüğünüz yerde öldürün gelininiz ile yatabileseniz diye allah size ayetler indiriyor vs vs gibi sözler söylemiş bu kişilerde buna inanmışlar.

13- sizce bal arısı yada kunduz neden gözünü acar acmaz direk kendine halkedilen göreve koşar?

Yaşamak için.

bunun genlerden genlere aktarımı nasıl mümkün olabilir..

olmuş işte körmüsün?

14 farzedinki dediğiniz gibi bir mikroorganizmadan türedik..bu mikroorganizma aniden nasıl üreme ve dişi ve erkek olarak bölünme kararını verdi daha beyni yokken

Yok yok yanlış biliyorsun bunları muhammed uydurduğu arap putu yaptı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Varoluşun kaynağı ile ilgili sorularla ilgili olarak genel bir cevap vermek gerekirse;

Dinlerin ya da Tanrının geçerliliğini reddeden bir insan bu soruların cevaplarını vermek zorunda değil.

Evet, herhangi bir soruya cevap bulamıyor olabilirsin; ama bu gidip de nereden çıktığı, kimin söylediği belirsiz; doğruluğu ispatlanmamış cevaplara inanmayı mı gerektirir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
bır cok sorun tanrının varlıgı ıle ılgılı

ya tanrı ınsandır ınsandan baska tanrı mı var

ınsanın tanrı oldugu bır evrende yaratanda ınsandan baska bır sey degıldır

insan tanrıymış..

kendini bile korumaktan aciz bir canlımı tanrı oluyor..

biri sana tabanca dayasa ve sıksa,mermiden kaçabilirmisin ya da vücudun mermiye dayanıklımı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Orada arkadaşın verdiği cevap tanrı kavramını insanların kafasında oluşturduğu bir kavram olarak görüyor.

Daha doğrusu o yaygın bir fikirdir, her tarafta görebilirsin. Okursan...

tarihinde Kale180 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

2.neden yürümeye tüylerimizin dökülmesine evrim geçirdik acı duymaya ölmeye aglamaya üzülmeye hastalıklara evrim geçiremedik

Arkadaşlar lütfen ve lütfen hakaret etmeden iletişim kuralım , Aynı fikirde ve inanışta olmayabiliriz ama neden bu sevgisizlik bu kin ve bu kabullenememe .. İnsanları olduğu gibi kabullenmeyi öğrenmemiz gerekiyor önce... Bir insanı sevmekle başlıyacak herşey unutmayalım...

Konuya gelecek olursam...

Konuyu açan arkadaşım öncelikle konudaki yazı şeklin çok biçimsiz ve alalade aslında cevap vermez idim ancak yazıya ilaveten ilgimi çeken bir konu olduğu için şu yukardaki soruna cevap vermek istiyorum..

1. si )İnsan oğlu ve tüm değişimler zaman süresince evrimleşmektedir... Evrimleşme süreci zaten milyonlarca yıl (250 milyon yıl önceden başlar ve dinazorların evrimleşmesi ve günümüzdeki kuşlara evrimleşmesi 200 yıl kadar zaman almıştır..) Bu zaman dilimini anlıya biliyormusun bilmiyorum ama 2009 yılımızla 200 milyon da kaçtane 2000 yıl yada bilemedin 20.000 yıl olduğunu hesaplamanı öneririm..

2. si ) İnsan oğluda evrimleşiyor buna en canlı örnek yukarda bizzat kendinin yazdığı hastalıklardır.. İnsanlar hastalıklara karşı zamanla bağışıklık sistemi geliştirirler buda tamda evrime göre hayatta kalabilmeleri için bir değişim ve gelişimdir..

Bununla birlikte inanın varlığı çok kısa bir zaman döngüsünde de olsa ve tam olarak algılayamasak ta insanların psikolojik olarak duygu düşünce gelişimi de tam olarak evrimleşmektedir.. Bu çok ayrıntılı bir konudur bu konuda ayırıntılı bilgi almak için bana özel mesaj atabilirsin..

Link to post
Sitelerde Paylaş

vcplarım xislamadır..

1.orda yazılan şeylerin hiçbirisinin tutarlı tarafı yok durup dururken hiç bir canlı tek hücreli organizma piyasaya fırlamaz fırlmaış diyen varsada cahildir

2.kendin yazmışsın kendin söylemişsin.. peki köpeğin ayagındaki o parcanın gercek haline sahip olan köpek fosili bulunmuşmu ? hayır

. peki tavugun reptil atasıyla kendisi araqsındaki geçişim canlısnın fosili varmı hayır? dinoıların var ama ..

demişlsinki insan ensesindeki tüyler insanın ensesindeki tüyler dikenleşiyor demişsin teorine göre herkeste tüy olması lazım ama maşallah yarım yamalak bi evrim geçirmişiz..ayrıca haklı olsan bie insan ensesindeki tüyle evrimin ne alakası var

Kuyruk sokumu kemiğinin dengeyi sağladıgını necla türkel adlı araştrmacımız ispatladı..Google aratırsan eminim körü körüne değil detaylşı bilgiye sahip olacaksın.

C vitamini konusunda ise tamamen sacmalamışsın nedeni gayet basit köpekler portakal yemezler senin gibi :) ayrıca köpeğe verdiğini sana vermek zorundamı allah ona akıl vermemiş sana nıye vermiş..

İnsülin mevzunda ise öyle abartmışsınki mikroplarla bakterilerle ortagız demişsin..Onlar sadece vücudunda haastalıgı veya başka görevleri yerine getirirler..aa onlarında hücresi var demen evrimin ispatımı sevgili kardeşim..

Göz konusunda sen neye ihtiyac duyduysan o verilmiştir haki

katen garipsin daha fazla odak noktası istiyorsan oturup dua edeceksin rabbim benım odagımı fazlalaştır diye komikleşmeyiniz..

Mikroorganizmalar olmasa dünya leşten geçmez o leşlerden arta kalan maddeler toprağa geçmese sen yaşayamazdın bu ne kadar cahil bir söylem..Nuhun gemisine sen binsen senlede binlerce mikroorganizma biner merak etme olmadı kimseninde bindirmesine gerek yok nasıl başta yaratııldılarsa gerekenler öyle yaratıldılar..Ki bilim dünyada nuh tufanı gibi bir tufan yaşandıgını coktan ispat etti.

Ani irkilmeler mevzunda ise saçmaladıkça sacmalamışsın sonucta bir canlısın ne yani ilk yaratılınca ani irkilemeyenler öldümü :) o söylediğin evrimi

bu teori bile yerden yere vurmaya yetiyor

* Dinozorlar çok büyük olduklarından Nuh'un gemisine sığmadılar ve çamura gömülüp öyle ölüp kaldılar. (Dinozor çağının çok daha küçük yaratıklarına ne demeli peki? Hem hani Nuh bütün canlılardan birer çift almıştı gemisine? Hem zaten dinozorların nesli 50 milyon yıl önce tükenmiştir. Hani Nuh tufanı 6500 yıl önce olmuştu?)

* Soyu tükenmiş canlılar Nuh'un gemisindeydi, fakat sonradan öldüler. (Acaba Nuh Seismosaurus ve T-Rex gibi devasa dinozorları gemisine nasıl sığdırdı?)

kendın soyluyosun aradaki yıl farkını eğer bilimde söylüyorsa o farkı alttaki soruyu sorman abestle iştigal değilmi??

5.Demekki olmuş diyorsun bugün nıye demekki olmuyor? aniden ormanda 5-10 hücreye sahip canlı yada aniden bacakları uzamaya başlamış insana benzer yaratıklar görmüyoruz yoksa toptanmı evrimleştik

3. meseleye öyle bakmayacaksan teorine neoteori ortaya çıkardım varlıgını saymadıgın bir şeyin yoklugunu ispatlayacaksın ha felsefe bilgim o kadar yok diyorsan bu sorumu geri çekiyorum..

4.burda yazdıgın sacma sapan hikaye sorumun cvbı değil ben senden neden evrim onu düşünmene izin vermiyor beyninin mantıgı bunca yıldır acaba biz nerden geldik dediğin halde o sorunun cvbını bulamıyor demişim sen sacma sapan bir hikaye ile konuyu değiştirmişsin

6. benım bahsettiğimi sordugumu anlamamazlıga vurmuşsun

bir şehirden bir şehire giderken korudu demedim..bir yetimin söylediği iki cümleye inanıp mekkede nasıl cogalı müslümanlar ve dönmediler sözlerinden ugrunda öldüler ? ve ordan dünyaya yayıldı? ve insanlar Hz peygamber dahil 10 15 kişilerken neden ölümü göze aldılar? hepsimi nörotik bozukluktu yasir ailesi bilali habeşi vs??

7.bak ne güzel aynı şeyi sormuşsun farkındaysan hz peygamberin hz aişeden çocugu yok değilmi hiç bunun sebebini araştırdınmıda konuşluyorsun ?

8.o konuda bişi diyemem sizin kendi düşüncenizdir sadece meraktan sordum

9.ben milimsel oynama yüzünden evrenin yok olacağından bahsetmişim sense oyunun yok olacağından bahsetmişsin maddenin değil..bu soruma mantıklı cvp vermeni istiyorum sence evrende evrimmi geçirmiştir?deflarca denemesi olmuş o milimsel verilere böylemi ulaşmıştır..

misketlerin yerini oynatsan sadece oyunun kuralları değişir sıkıysa dünyanın neo eliptik yörüngesi bir cm sapsın bakalım ne oluyor bilmiyorsan bir profesör var adını hatırlamıyorum evrenin çok ince ayarı denen bir kitabı var net üstünden okuyabilirsin

Oxford Üniversitesi , Matematik Enstitüsü�nden Dr. David D. Deutsch,

Bu sabitlerden herhangi birini ,herhangi bir yöne çok ufak bir oranda kaysaydı , yıldızlar, oluşumlarından sonraki 1 milyon yıl içinde sönerlerdi ve evrim için hiçbir zamanımız olmazdı. Sabitler, diğer yönde oynasaydı , bu sefer helyumdan ağır elementler hiçbir zaman oluşamazdı. Karbon olmayacaktı ve tabii hayat da..Ne kimya olabilirdi ne de karmaşıklık

Dr. David D. Deutch , bu konu hakkında şunları ekliyor:

Eğer herhangi bir insan evrenin özellikleri hakkında hayrete düşmediğini iddia ederse, kafasını kuma gömüyor demektir. Bu özellikler, gerçekten şaşırtıcı ve alışılmışın dışındadır

En dikkat çeken nokta, bu sayı değerlerinin ( örneğin fiziksel sabitlerin ) , yaşamın oluşabilmesi için son derece iyi ayarlanmış olmasıdır. �. � Örneğin, eğer elektronun yükünde küçücük bir değişme olsaydı , yıldızların hidrojen ve helyumu yakmaları olanaksızlaşırdı , ya da kesinlikle patlamazlardı. Çok açık gözüküyor ki, zeka sahibi yaşamın oluşabilmesi için , doğa sabitlerinin oynayabileceği değer aralığı çok çok dar. Birçok değer, belki yine güzel bir evren oluşturabilirdi fakat bu güzelliği yaşayacak ve takdir edecek kimse oluşamazdı

Yüksel enerjili fizik ( evrenin erken dönemleriyle ilgilenen bilim dalı ) dalında Nobel ödülü sahibi Professor Steven Weinberg, "Scientific American" dergisinde yazdığı makalede ,doğa kanunlarının ve evrenin başlangıçtaki koşullarının , canlıların varolması için bu kadar uygun olması ne kadar şaşırtıcı olduğuna değinir . Bildiğimiz gibi , fiziksel değerlerin herhangi birindeki küçük bir değişiklik, yaşamı olanaksız kılardı.

Weinberg, kendini � bilinmezci � olarak tanımlamasına rağmen, bu ince ayar karşısında şaşırmaktan kendini alıkoyamaz. Daha sonra, 0.0000000000000001 saniyelik yarı ömre sahip berilyum izotopunun bir helyum çekirdeğini bulup,onu , bu kısa bölünme zamanı geçmeden soğurması gerektiğini açıklar. Bu olay , iki çekirdek arasındaki , tamamiyle beklenmedik, çok kesin enerji uyumu sayesinde oluşmaktadır. Eğer bu olay gerçekleşmeseydi, hiçbir ağır element oluşmazdı. Karbon olmazdı, azot olmazdı , yani yaşam olmazdı. Evrenimiz hidrojen ve helyumdan oluşurdu. Fakat bu olay , of Professor Weinberg'�in evrendeki inanılmaz dengelerle ilgili tek merakı değildir. Şöyle devam eder:

Bir sabitin inanılmaz küçük bir dengesi var- Yaşamın varoluşu , boşluktaki enerjilerin birbirlerini yo ketmesini gerektirmekte ve bu değerler ancak 120 rakamlık ondalık sayılarla ifade edilebilmektedir.

Bu da şu anlama geliyor: Eğer Büyük Patlama�daki enerji

100000000000000000000000000000000000000000000000000 000000000000000000000000000000000000000000000000000 000000000000000000,

yerine

100000000000000000000000000000000000000000000000000 000000000000000000000000000000000000000000000000000 000000000000000001,

olsaydı , Weinberg�in dediği gibi, evrende hiçbir canlı oluşamazdı. Evren , ya yaşama izin vermeyen ,sürekli genişleyip sıkışan bir döngüye girecek, ya da galaksi ve yıldızların oluşmasını engelleyecek bir hızda genişleyecekti

TEKRAR SORUYORUM EVREN BU VERİLERE ULAŞMAK ICIN EVRIMMI GEÇİRMİŞTİR

10.hitlerin insanları nasıl cezbettiği malumdur binlerce yahudi cesedi.hz peygamberin böyle bir şey yaptıgı tarhite kayıtlı değildirki mekkeye kılıç sallamadan giriniz demiştir.ki canyakmadan girilmiştir..

11.. özel soruydu fikrinizi örenmek istedim

12..her canlının öldüğünü sende bilirsin gibi basit söylemleri geçiniz mademki tesadüfen ortaya çıkıp ürüyoruz herşeye evrim geçirip ölmemeye nıye evrim geçirdiğimizi anlatmaya çalışırsan sevinirim.

13. yaşamak icin demişsin.onu bizde biliyoruz..kunduz yada bal arısının hangi geni doğuştan saniyeler ıcın de uc ve bal topla yada koş baraj yap diyor bu aktarımın bilimsel olarak nasıl yapıldıgının ispatını istiyorum

.olmuş işte körmüğsün demekle olmuyor ben yartaılmış işte körmüsün derim yoksa..nasıl aktarılıyor anlatta bilelim

15.yine felsefeye ve espiriye kaçmışsın sence nasıl tek hücreli bir oganizma dişi ve erkek olarak ikiye bölünür yüzyıllar geçsede ona üre emrini veren şey nedir

mantık arkadaşım mantık ..böyle cvplayacaksan cvplayabilirsin

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...