cubbeliali 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi İbrahim’in soruları Kimler soru sorar? Soru soran zihin nasıl bir zihindir? Bir toplumda “soru saran adam” olmak ne demektir? Örneğin bir peygamberi “sorun soran adam” olarak hiç düşündünüz mü? Eğer öyleyse gelin “İbrahim’in soruları” üzerine düşünelim. Bakın Hz. İbrahim neler sormuş? *** (Allaha) “Allahım! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” dedi. BURADA BİR SORU BEN GÖREMİYORUM, SEN NERDEN GÖRDÜN? “Yoksa inanmıyor musun?” deyince “Evet, inanıyorum ama kalbim iyice tatmin olsun diye” dedi. (2; 260). (Kendi kendine) “Gece çökünce yıldız gördü: ‘İşte bu Rabbim!’ dedi. Yıldız batınca ‘Batanları sevmem’ dedi. Ayı doğarken görünce: ‘İşte bu Rabbim!’ dedi. O da batınca ‘Eğer Rabbim yol göstermezse şaşıranlardan olurum’ dedi. Güneşi doğarken görünce ‘İşte bu Rabbim, bu daha büyük’ dedi. O da batınca ‘Ey halkım! Ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım’ dedi.” (6; 76-78). Kanaatimce bu ayetlerde, “İbrahim’in soruları” üzerinden, bir aklın nasıl yürütüleceği ve bir vicdanın nasıl uyanacağı dersi veriliyor; soru sorarak, düşünerek, cevaplar arayarak… Çünkü insanoğluna ilk vacip olan şey sanıldığının aksine iman etmek veya teslim olmak değil; kuşku duymak, (İMAN ŞÜPHE KALDIRMAZ, YA İNANIRSIN YA DA İNANMAZSIN 4 MEZHEBE GÖRE DE HÜKÜM AYNIDIR)düşünmek, cevap aramaktır. İman ve teslimiyet bunlardan sonra gelecektir. Zira cevabını aradığınız sorulara tatminkar bir cevap bulduğunuzda içinizde bir itminan hali oluşur. İşte buna “iman” denir. Aksi halde, demirin ateşten geçip çelikleşmesi gibi kuşkulardan geçmemiş, soruya cevap olarak gelmemiş, bir arayışın sonucu oluşmamış olana iman denmez. O, olsa olsa taklit, önyargı veya kuruntu olur ki bir üfürüklük işi vardır. Bu nedenle Kur’an “Önce iman et, sonra düşün” değil; “Önce düşün, sonra iman et” der. BUNU NERDE DİYOR BEN MERAK ETTİM? İbrahim’in soruları işte bize bunu öğretiyor. OĞLUNU KESMEYE GÖTÜREN PEYGAMBER BU EMRİ SORGULADI MI? Ey iman edenler... Size açıklandığında hoşlanmayacağınız şeylerden, soru sormayın! Eğer Kur'ân inzâl edilmekteyken cevabından hoşlanmayacağınız şeyleri sorarsanız, cevabı size açıklanır! Allah onları affetmiştir... Allah Gafûr'dur, Halîm'dir Link to post Sitelerde Paylaş
bayşapka 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi Elbete Allahın emir ve yasaklarına teslim olmak demek.peki bu teslimiyet,sorgulamasız bir süreci de ifade ediyor mu? Komşuna yardım et kardeşim, teslim olunacak ne var bunda? Teslim olunacak birşey varsa o da kabullenmekte zorlandığınız kısımlardır. Kadınla erkeğin evlilikte ve mirasta sözlerinin aynı olmamasını kabullenmek. Başka dinden insanları dost edinmemeyi kabullenmek. Aileniz bile olsa uzaklaşmak. Ahirete inanmayanın yalancı olduğuna iman etmek. Teslim olduğunuz şeyler bu kötülüklerdir. Yoksa neden teslim olacaksınız? Yetim hakkı korumaya mı teslim olacaksınız? Bunun teslim olunacak nesi var? Link to post Sitelerde Paylaş
kenzo 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi dostum çok enteresan bir soru sordun... bu gün daha yeni doğmuş bir bebeği ölen amcamın kızını hastaneden aldım... bir aylık bebek ve jeune sendromu mu neymiş ondan kaybedildi... annesini nasıl teselli edebiliriz... bebeğim benim diye ağlayıp duruyordu... doktor elinden gelen her şey yaptı... ama hastalık amansız... kurtuluşu tıbben imkansız biliniyor... hastalığı na mı suç bulalım... neyi ve kimi sorgulayalım... bu çocuğu hızır öldürdü... belki de... Bu jeune sendromu denen şey Allah iradesinden bağımsız bir hastalık mı? Allah bir bebeği neden böyle yaratır? Link to post Sitelerde Paylaş
Çakırcalı 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi ... İslam emir ve yasakları sorgulanamaz. Sorgulama başladı mı ateistliğe ilk adımı atarsın. Yani islam, mal sürüsü, davar sürüsü gibi bir şey. "Hoooo! Durrrffffss!.." gibi ünlemler, ilerlemesi veya durması, yön alması için yeterli. İnsanı insan yapan düşünceye yer yok. Düşünmek, mantık yürütmek, sormak, sorgulamak, islama aykırıdır. Sizin tanrınız değil mi "Aklınızı kullanmıyor musunuz?" diyen? (21/10, 12/109, 28/60) Sizin tanrınız değil mi "Düşünmediler mi ki?" diyen? (7/184) Sizin tanrınız değil mi "Ne de az düşünüyorsunuz!" diyen? (27/62, 40/58) ... Doğru ya; Sizin tanrınızdı "Baksana, Allah'ın ayetleri hakkında tartışanlar, nasıl çevriliyorlar?" (40/69) Sizin tanrınızdı "Ey inananlar, açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek şeyler sormayın. Eğer Kuran indirilirken onları sorarsanız size açıklanır" (5/101) Sizin tanrınızdı "Sizden önce gelen bir toplum da sormuştu da sonra onları tanımaz olmuşlardı." (5/102) Yani Allah sizi beyinsiz yaratmış; düşünmek, sorgulamak da ne demek? Link to post Sitelerde Paylaş
bayşapka 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi Kur'an'da çelişki olsa da islamda çelişki yok. Çelişkiye, düşünceye, karşı fikire yer bırakılmıyor. Aslında Kur'an'a göre bir nevi kafirlik bu islam. Kur'an "bizde çekişki yok" diye bir iddiada bulunmuyor ki Link to post Sitelerde Paylaş
cubbeliali 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Yazar Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi Allah'ın emirleri sorgulanmaz. Yaratan bizi bizden daha iyi bilir. Aklını kullanma meselesi yeryüzündeki Allah'ın yarattıklarına bakarak Allah'ın Kudretini bulmaktır. Link to post Sitelerde Paylaş
0zedonus 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi İslamda sorgulanmayan durumların var olduğu görülüyor.Bu konuda kafam karışık.Sn kirecin bu konuda ne düşündüğünü merak ediyorum.Ayet şu: Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur(ahzap 36). Yani Allah ve peygamber bir şey dedi mi akan sular durur.Bu da şu an aklıma geldiği üzere iZeynep kıssasının slamın genel ilkeleriyle çelişen üçüncü durumu.Diğerleri ne idi?Söyleyelim: 1.İslamda Nikah halka apaçık yapılır.Ama zeynep ile peygamberliğin evliliği gizli bir şekilde Allah tarafından yapılmıştır. 2. İslam hukuku,sözleşmelerde tarafların rızasını esas olarak belirlemiştir.Evlilik bir sözleşme olduğuna göre her iki tarafın rızası olmadan evlilik akdi yapılamaz.Ama Zeyneb ahzap 36 ile tehdit edilerek zorla Zeyd ile evilendirilmeye mecbur bırakılmıştır. 3.İslam hukukunda her hükmün bir illeti vardır.İnsanlar tabi oldukları hükmü sorup mahiyetini öğrenmeliler.Zeynep zeyd ile evlilğin sebebini öğrenmek istediğinde "Allah ve peygamber hüküm verdi mi,müminlere söylenecek bir söz kalmaz" denilerek susturulmuştur. Sanırım,bu forumda devam edildiği sürece zeyneb kıssasının islam hukukunun ilkeleri ile olan çelişkilerini daha çok göreceğiz.Evlatlığın ,gerçek evlat gibi sayılması meğer ne büyük bir sorunmuş ki bu kadar ana ilkeler çiğnenmiş. Link to post Sitelerde Paylaş
bayşapka 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi Allah'ın emirleri sorgulanmaz. Yaratan bizi bizden daha iyi bilir. Aklını kullanma meselesi yeryüzündeki Allah'ın yarattıklarına bakarak Allah'ın Kudretini bulmaktır. Sn cübbeli Bırakın eski püskü saçmalıkları da çıkarın baklayı. Sizin iyiliğinizi isteyen, kötülüklerden koruyan birşeye neden teslim olasınız ki? "Aman abi tamam teslim oluyorum neden koruyacaksan koru ne iyilik edeceksen et bana, tamam pes!" böyle abes inanç mı olur? İslamı kısmen düşman ve kötülük olarak görüyorsunuz. Yoksa neden teslim olacakmışsınız? İslamın tamamı "incitmeden yardım et" "yumuşak sözler söyle" "yetimin hakkını yeme" Gibi şeyler olsaydı, bunlar da kıssadan, ölüm emreden surelerin ortasından cımbızlanmadan açık açık yazılmış olsaydı teslim olunacak birşey mi kalırdı? Ben bunları zaten seviyorum. Sen de. Link to post Sitelerde Paylaş
kirec 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur(ahzap 36). evet baştan beri sıkıcı bir şekilde tekrarlayıp durduğum şeyi aynen tekralıyorum... allah ve rasülü bir işe hüküm verdiği zaman... allah ve rasülü bir şey emrettiği zaman ... bu şey akıl ve vicdana uygun demektir... allahın ve rasülünün akla ve vicdana aykırı bir şeyi emretmesi düşünülemez... hem aklınızı kullanın diyecek hem kalbinizi çalıştırını diyecek hemde akla vicdana sığmayan bir şeyi yapın diyecek.... evet allahın emri rasülunun kavli akli ve vicdani olduğuna göre hala daha ben akla ve vicdana uymak istemiyorum benim isteğim başka yönde denir mi... müminler aklın ve vicdanın gösterdiği yönde hareket etmek zorundadırlar... kendi istek ve arzuları bu yönde gitmeyi istemese de... yani işim özeti şu... kimse bana akıl ve vicdanımın doğrultusunda gitmemi engelleyemez... çünkü allahın ve rasülünün hükmü bu doğrultudadır... biri gelip allah şunu emrediyor peygamber bunu istedi derse bakarım ... bu denilen şey akıl ve vicdanımla bağdaşıyor mu... bağdaşıyor sa alır kabul ederim... ama bağdaşmıyorsa o gelen ya yalan söylüyordur yada yanlış anlamıştır... bu durumda da reddederim... Link to post Sitelerde Paylaş
erosa 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi Kireç, bu denilen şey akıl ve vicdanımla bağdaşıyor mu... bağdaşıyor sa alır kabul ederim... ama bağdaşmıyorsa o gelen ya yalan söylüyordur yada yanlış anlamıştır... bu durumda da reddederim... Sn kireç, Ya yanılıyorsan Ya gelen doğrı söylüyor ama sen yalan olduğunu düşünüyorsan ya sen yanlış anlamışsan ne olacak? Esenlikler. Link to post Sitelerde Paylaş
kirec 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi sayın erosa... bir örnek üzerinden konuşalım... asker komutanına itaat etmekle sorumludur... bu askerliğin en temel kuralıdır... komudan her zaman iyi ve doğru emirler verir... asker de bu emirleri yerine getirmek zorundadır... diyelim ki bir komutan kötü bir emir verdi... mesela çocuk kadın yaşlı demeden silahsız ve masum insanların üzerine ateş açmasını emretti... asker bu emri yerine getirmeli midir... eğer getirirse suçlu mudur... burada akıl ve vicdan ne der... emir almış olmak mazeret değildir... o emri veren komutan zaten suçludur... eğer asker o emri yerine getirirse aynen o da suçludur... tüm insanların elinde olabilen temel ölçüt akıl ve vicdandır... allah bu ölçüyle her şeyi ölçün biçin o na göre hareket edin der... peygamberlerin hepsi parmaklarını akıl ve vicdan yönüne uzatıp işte bu doğrultuda gidiniz deyen insanlardır... o yönde gidenler zaten onların yolunda dırlar... hayatlarıyla onları tasdik etmektedirler... dilleri başka dese dahi.. Link to post Sitelerde Paylaş
erosa 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi (düzenlendi) Sn kireç, Verdiğiniz örnekten ne anlatmak istediğinizi anyalamadım. Askerlikte askerin mantığı yoktur. Biz asker veya askeriyede değiliz. Eğer bir işyerinde patron olartak örnek vermiş olsaydın daha anlamlı olabilirdi, biz patron işçi olarak devam edelim. Eğer bir işçi bir konuda yanlış görüpte patrone bildirdiği zaman patron önlem almak durumda kalmalı eğer almaz ise ve hep kendi doğrularını dikte ettirmeye çalışırsa o fabrika veya işyeri iflas eder. Ve ortada bu kadar yanlışlıklar varken biz kime bildireceğiz bu yanlışlıkları ve olumsuzlukkarı karşımızdaki muhattap kim şu anda. Esenlikler Mayıs 26, 2009 tarihinde erosa tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
evrazor 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi sayın erosa... bir örnek üzerinden konuşalım... asker komutanına itaat etmekle sorumludur... bu askerliğin en temel kuralıdır... komudan her zaman iyi ve doğru emirler verir... asker de bu emirleri yerine getirmek zorundadır... diyelim ki bir komutan kötü bir emir verdi... mesela çocuk kadın yaşlı demeden silahsız ve masum insanların üzerine ateş açmasını emretti... asker bu emri yerine getirmeli midir... eğer getirirse suçlu mudur... burada akıl ve vicdan ne der... emir almış olmak mazeret değildir... o emri veren komutan zaten suçludur... eğer asker o emri yerine getirirse aynen o da suçludur... tüm insanların elinde olabilen temel ölçüt akıl ve vicdandır... allah bu ölçüyle her şeyi ölçün biçin o na göre hareket edin der... peygamberlerin hepsi parmaklarını akıl ve vicdan yönüne uzatıp işte bu doğrultuda gidiniz deyen insanlardır... o yönde gidenler zaten onların yolunda dırlar... hayatlarıyla onları tasdik etmektedirler... dilleri başka dese dahi.. Sen askerliğini ya yapmamışsın ya da yan gelip yatmışsın Link to post Sitelerde Paylaş
kenzo 0 Mayıs 27, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 27, 2009 gönderildi kireç bir soru sordum ama görmedin galiba Bu jeune sendromu denen şey Allah iradesinden bağımsız bir hastalık mı? Allah bir bebeği neden böyle yaratır? Link to post Sitelerde Paylaş
kirec 0 Mayıs 27, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 27, 2009 gönderildi kireç bir soru sordum ama görmedin galiba Bu jeune sendromu denen şey Allah iradesinden bağımsız bir hastalık mı? Allah bir bebeği neden böyle yaratır? bilmiyorum... Link to post Sitelerde Paylaş
ickici 0 Mayıs 27, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 27, 2009 gönderildi bir okul müdürü düşünün. konuşma yapıyor. öğrencilere kural koyuyor. herkes bir kafadan. kimi kabul ediyo.kimi etmiyo. o da ben ne dersem yapacaksınız. sorgulamayın diyor. ardından da hiç düşünmüyor musunuz? doğrular bunlar diyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Andromeda 0 Mayıs 27, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 27, 2009 gönderildi kireç bir soru sordum ama görmedin galiba Bu jeune sendromu denen şey Allah iradesinden bağımsız bir hastalık mı? Allah bir bebeği neden böyle yaratır? Belki de yaşasa ileride kötü bir insan olacaktı... Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Mayıs 27, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 27, 2009 gönderildi >>> Belki de yaşasa ileride kötü bir insan olacaktı... Peki benim kabahatim neydi, yaşadım ve kafir oldum, aha şimdide cehennemde yanıcam.. Benide bebekken öldürseydi ya! Yada, Hitler'in hali neydi? Kötü adam olacaktıysa, neden bebekken alıpta hem onu, hemde kan kusturduğu insanlığı kurtarıvermedi? Link to post Sitelerde Paylaş
0zedonus 0 Mayıs 27, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 27, 2009 gönderildi (düzenlendi) Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur(ahzap 36). evet baştan beri sıkıcı bir şekilde tekrarlayıp durduğum şeyi aynen tekralıyorum... allah ve rasülü bir işe hüküm verdiği zaman... allah ve rasülü bir şey emrettiği zaman ... bu şey akıl ve vicdana uygun demektir... allahın ve rasülünün akla ve vicdana aykırı bir şeyi emretmesi düşünülemez... hem aklınızı kullanın diyecek hem kalbinizi çalıştırını diyecek hemde akla vicdana sığmayan bir şeyi yapın diyecek... İlrtinizin bu kısmı benim için faydalı oldu.Allah,herşeye kadir ve neyin iyi ve kötü olduğunu biliyorsa ve peygamber de vahiy sebebiyle onun kontrolu altında olursa yukarıdaki tespitleriniz doğrudur.Genel olarak da islami hükümlerin gayeleri böyle açıklanır.Fakat,Allah ve peygamberi emrettiği halde vicdanına yediremeyen sahabelere ne demeli?Zeyneb bu bilinçte değilmiydi ki zorla zeyneb ile evlendirildiğinde razı olmadı da huzursuzluk çıkardı.?Bu kadar imanı zayıf birisini mi Allah özel olarak peygamberi ile evelndirmeyi uygun buluyor?Allah ne zaman nikah memuru oldu? Bu sorularım size de değil bir yerden sonra..Sadece vicdanımı rahatsız ettiğini söylemek istiyorum. İşte bunlar hepsi kafamı kurcalıyor açıkçası.. Mayıs 27, 2009 tarihinde 0zedonus tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Mayıs 27, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 27, 2009 gönderildi >>> Bu sorularım size de değil bir yerden sonra..Sadece vicdanımı rahatsız ettiğini söylemek istiyorum. İşte bunlar hepsi kafamı kurcalıyor açıkçası.. Mevzunun basit bir cevabı var özedönüş.. Allah, muhammedin uydurmasından ibaretti. Zeynepte pek bir ahu dilberdi.. Ötesi çorap söküğü gibi geliyor zaten, bu gerçekleri görünce.. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts