Jump to content

İslam'da savaş


Recommended Posts

muhammed ebu zehrayı hizbullahın referans aldığını bilmiyordum.

Öğrenmiş oldun işte mürtet

Şimdi bana sen nereden biliyorsun demeyeceğini umuyorum.Sen Nur terör örgütü içinde yer almış olabilirsin bizde başka yerlerde yer aldık okiş.

Diğer taraftan Nur terör örgütü gibi salak bir örgütte yer alıpta Ebu Zehra'yı bildiğine göre(Ebu Zehra'yı herkes bilmez) bayağı bir o örgütte ilerlemişsin demektir.

Şu yanılsamanıda söyleyeyim Ebu Zehra'nın bizdeki reformcularla bir alakası yok.Onların reformu siyasal bir islam oluşturmak içindir fundamantalisttir yani bizdekinin karşıtıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 66
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Öğrenmiş oldun işte mürtet

Şimdi bana sen nereden biliyorsun demeyeceğini umuyorum.Sen Nur terör örgütü içinde yer almış olabilirsin bizde başka yerlerde yer aldık okiş.

Diğer taraftan Nur terör örgütü gibi salak bir örgütte yer alıpta Ebu Zehra'yı bildiğine göre(Ebu Zehra'yı herkes bilmez) bayağı bir o örgütte ilerlemişsin demektir.

Şu yanılsamanıda söyleyeyim Ebu Zehra'nın bizdeki reformcularla bir alakası yok.Onların reformu siyasal bir islam oluşturmak içindir fundamantalisttir yani bizdekinin karşıtıdır.

demem, neden diyeyim ki?

ebu zehranın görüşü açıkça

islam ulemasının asırlar boyu üzerinde ittifak ettiği şeylere ters.

yani ebu zehranın bu farklı yaklaşımı islamı aklayamaz kısaca.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir müslüman "din Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın, onları öldürün" hükmünde olumsuz nokta GÖREMEZ.

Müslüman "onlar da iman ediversinler canım, İslam'la şereflensinler" diye düşünür.

Müslüman, aklında şüpheye yer olmayan kişidir, o karşısındakinin kendince haklı olabileceğini, karşısındakinin bir hayatı olduğunu düşünmez. Kuran'a ve sünnete göre bir hayat yaşayan müslüman gücü yetiyorsa eliyle, yetmiyorsa diliyle, o da yetmiyorsa kendi kendine söylenerek İslam olmayan herşeye karşı savaşır.

Bana itiraz edecek müslümanlar kendi kendilerine bir deney yapsınlar; Türkiye gibi İslam'ın oranla ılımlı olduğu bir ülkede açıkça "ben ateistim, Allah'a inanmam" desinler.

Bu forumda pek çok ucuz kabadayı müslüman var. "Benim adım, adresim belli" diye karşısındaki ateisti aşağılarlar. Aslında aşağılık dini yüzünden dinsizlerin, ateistlerin baskı altında olduğunu düşünemez. Bir ateistin kimliğin neden saklamak zorunda olduğunu anlamaz. Müslümana göre ateistin canı yoktur, ailesi yoktur, bir kurulu düzeni, hayattan beklentisi yoktur.

İslam bir baskı dinidir. "Dinde zorlama yoktur" lafı da yalandır. Delili de bahsi geçen Enfal Suresi 38. ve 39. ayetlerdir.

Dinlerin ve uyduruk inançların tümünden nefret ediyorum ama İslam yaygın olanlar arasınde en vahşisi, en hoşgörüsüzü. Dünya İslam'dan ve diğer dinlerden kurtulana kadar fikri mücadeleye devam...

dünyada kurtulsan(kurtulamazsında)öldükten sonra nasıl kurtulacaksın.islam seni,onu,şunu,bunu aklına gelip gelmeyen her türlü canlı ve cansız varlıkları yaratıp onları bir sisteme,düzene koyan kıyamet gününün sahibi Allah(celle celalühü)ün tek ve gerçek dinidir.şüphesiz kaçış yok eninde sonunda ona döndürüleceğiz ama sen inanmaz ve kendini kandırmış olursun o başka.

Link to post
Sitelerde Paylaş
dünyada kurtulsan(kurtulamazsında)öldükten sonra nasıl kurtulacaksın.islam seni,onu,şunu,bunu aklına gelip gelmeyen her türlü canlı ve cansız varlıkları yaratıp onları bir sisteme,düzene koyan kıyamet gününün sahibi Allah(celle celalühü)ün tek ve gerçek dinidir.şüphesiz kaçış yok eninde sonunda ona döndürüleceğiz ama sen inanmaz ve kendini kandırmış olursun o başka.

"O kâfirlerin kalplerine korku salacağız." (Âl-i İmran, 3/151)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konuda vakti zamanında blogumda yazmış olduğum bir mesajı konu ile ilgisi olduğunu düşünerek buraya aktarıyorum.Soytarılık yaptığım söylenmeden,medeni ve uygar insanlar gibi eleştiriler yapılarak yapılacak her türlü eleştiriye açığım.

Bir peygamberin misyonu geneldir. Yani ne bir derviş gibi sadece yerinde oturur, ne bir kumandan gibi sadece askeri çözümlerden bahseder ne de sadece bir siyasi olayın insanları etkilemeyeceğini bilir. O davasını genel olarak yapar. İnsanların içlerinde bulunduğu durumu analiz eder ve ona göre hareket eder. Hz. Muhammed’in zamanında şiddete başvurup vurmadığı veya başvurduysa hangi gerekçelerden dolayı başvurduğunu araştırdığımızda karşımıza hiç de Turan Dursun ve benzeri kişilerin yaptığı tespitler çıkamıyor maalesef. İnanın ki azıcık bir okuyuş bile dursun benzeri yazanların duygusal yazdıklarını ortaya koymaya yeterdir. Keşke ben de Dursun ve benzerleri bu kadar rahat olabilseydim tarihin açıklanması konusunda. Ama tarih ve sosyoloji bilimlerine saygım var. Duygularıma bu iki bilim dalını alet etmek istemiyorum.

Neyse el atmışken devam edeyim. Hayatını analiz ettiğim zaman onun yönteminin savaş ve şiddet olmadığını şu tespitlerden dolayı anlıyorum.

1. Davalarını şiddet üzerine kuranlar genelde güçleri zayıf iken de şiddete başvururular. Zayıf iken şiddete başvurmanın en etkili yolunun gerilla hareketi olduğu bilinmektedir. Müslümanların henüz belirli bir güce gelmeden önce bu taktiği uyguladıklarına dair bir tarihi vesikaya rastlamış değiliz. Özellikle işkencenin en etkili olduğu bir dönemde bir kısım müslümanın Habeşistan’a hicret ettiği söylenmektedir. Bu Müslümanların bir gerilla hareketi oluşturma imkânları vardı. Dağa çıksalardı onları barındıracak akrabaları da vardı. Buna rağmen böyle bir yönteme başvurmadıkları görülmektedir. Bu durum, en azından davanın başlangıcında bir şiddet ve savaş yönteminin tasvip edilmediğine dair bir kanıt sayılabilir.

Bir kısım müslümanın ve diğer kısım Müslüman olmayanların dile getirmiş olduğu ”zayıf oldukları için savaş yapılmadı” yönündeki tespitler bu açıdan yanlış gözükmektedir. Amaç ihtilal ve darbe olsaydı darbe ortamını oluşturmaları zor değildi.

2. Savaşın başlaması ve kanın akmasına sebep olan hiçbir savaşı başlatan Müslüman taraf olmamıştır. Nitekim Medine’ye hicret ettikten sonra yapılan ilk işlerden biri de medindede Müslümanlar, putperest Araplar ve Yahudiler arasında bir antlaşma yapılmıştır. Gariptir ki Medine’de bulunan 3 Yahudi aşireti de kendileri antlaşmanın maddelerini bozuyor. Sonradan hudeybiye antlaşması yapılacaktır. Bu antlaşmanın maddelerini bozan da Mekkeliler olmuştur.

Hz.Muhammed bu dini hukuki yollardan yaymak için gayret göstermiş ama karşı çıkanlar bunu savaşlara sebep yapmışlardır. Müslümanlar Mekke’den ayrılıp Medine’ye hicret ettiklerinde hiçbir gerekçe yokken Müslümanların mallarına Mekkeliler el koymuştur. Bedirde bu malların alınması için kervan yolunun kesilmesi kararı alınmaktadır. Savaş niyeti olmadığı için doğru dürüst savaş silahları bile bulunmamaktadır. Hatta kervanın kurtulduğunu gören utbe gibi ılımlı insanlar savaş çıkmamak için çok uğraşmışlar ama Ebu cehil her şeye rağmen Müslümanlarla savaş yapılması gerektiğini söylemiştir. Bedir savaşı bunun için çıkmıştır. Uhud savaşı yine Mekkelilerin intikam alma hırsları sonucu olmuştur.Hendek savaşı Yahudisi,Hıristiyanı,münafığı ve putperesti iler tüm inanç gruplarının islamı yok etmek için saldırıya geçtikleri bir savaş olmuştur.

Müslümanlar savunmuşlardır. Hudeybiye antlaşması ile bir barış ortamı oluşunca hz.Muhammed bundan istifade etmiş etrafa mektuplar göndererek islama davet etmiştir.Yahudilerin Suriye ticaret yolunda Müslüman tüccarlara sorun çıkardıkları görülünce Hayber de ellerinden alınmıştır.Mute savaşı hz.Muhammedin gönderdiği bir mektuptan sonra elçisinin öldürülmesi ve Müslümanlara Bizansların saldırması sonucu çıkmıştır.Tebük seferi sasanilerin Müslümanlara karşı saldırıya geçmesi ile olmuştur.Mekke antlaşma bozulunca alınmış,huneynde hevazin kabilesi Müslümanlara saldırdığı için çıkmıştır.Kısacası hiçbir savaş saldırı ve yayılmacı bir özellik taşımamaktadır.

Dönemin siyasi güçleri bu davanın anlatımını zorla engellemeselerdi iş bu hale gelmezdi. Onlar Bilali sırf inanıyor diye kızgın çöllere yatırdılar ama Mekke fethedildiği zaman bunlara genel af ilan edildi. Size Mekke alındıktan sonra ki Hz Muhammed’in halini anlatan kitapları okumanızı tavsiye ederim. Kinden geçmeyen bir insan öz düşmanları ellerinde iken nasıl davranır ve o nasıl davrandı. Bu örnek bile din savaşının olmadığını göstermesi bağlamında bize yeter…

3. Her ne kadar kabullenmiyorsa da savaşlarda ölenlerin sayısı o dönem için de az bir sayıya tekabül etiğinden bu savaşlarda öldürmenin esas alınmadığına kanıt olarak gösterilebilir. Eğer yeni din, savaş üzerine yoğunlaşsaydı ölenlerin sayısı çok artardı. Hatta sivillere bile çok yerde zarar verilebilirdi. Tüm bunlar aslında peygamberin savaşa mecbur olmadıkça başvurmak istemediğini göstermektedir. Ama gerektiği zaman ise savaştan vazgeçmedikleri görülmektedir. Eskiden beri zulümlere karşı çıkan bilge insanlar zalimlerin fiili müdahaleleriyle karşı karşıya kalmışlardır. Bununla karşı karşıya kalmayanlar genelde davalarından taviz veren insanlar olmuştur. İslam peygamberi de böyle bir ortamın içinde kendini buldu. İnsanları kendi açısından anlamsız bulduğu bir yaşam tarzından vazgeçirip kendisince doğru bulduğu bir hayat tarzına davet ederken hep karşı taraftan şiddet ve zulüm gördü. Bu da ister istemez karşı çıkmayı gerektirdi. Dervişane inanışlara sahip olanlar zulmün kalkmasına ses çıkarmadıkları için zalimler tarih boyu zulümlerine devam etmişlerdir. Marksın afyon diye tasvir ettiği bu din anlayışının pintiliği mi öveceğiz?

4. Muhammed peygamberin davasında şiddet görmesinin sebebi direk düzeni hedef almasından olmuştur. Rivayetlere göre 3 yıl süren açık davet gizli teşkilatlanma süresinde Mekkeliler bir kısım gençlerinin değişik ibadetlere yöneldiklerini görmüşlerdir. Ama direk düzen hedef alınmadığından ve o inançlar vicdanlarda yaşandığından karşı çıkmamışlardır. Ne zaman islamın çağrısı açık haline geldi. Düzenin önderleri bir bir hedef alındı ve iktidarlarının yıkılacağı haberi verildi. İşte o zaman her türlü şiddete başvurdular. Bu tarihin her döneminde her dava için var olan bir karakterdir. Bugün de başta devletimiz olmak üzere her türlü devlet inançları vicdanlarda bırakmak isteyip gerisine kimsenin karışmaması gerektiğini demokratik ve hukuki yollarla bile olsa düzene alternatif bir harekete girişmemesini istemektedir.

5. İslam’ın zorbalığa karşı olduğuna dair önemli oranda ayet vardır. Bunlar hem Mekke hem Medine döneminde inmiş ayetlerde mevcuttur. İslam insanların gönüllü olmazlarsa bir inanca sahip olmalarının önemli olmadığının farkındadır. Bunun için ihtilal ve devrimlerden çok gönül fetihlerine önem verir. Kendisine defalarca filan kavme lanet etmesi istendiği halde dua etmiştir. Savaş sevdalılarının hepsine her zaman sonuna kadar barış yöntemlerini önermiştir. Ne var ki çoğunda başarılı olamamıştır. Özellikle Mekke ehli ve Yahudiler ile ilişkiler bir türlü düzene girmemiştir. Bu iki kavmin istisna olduğunun bilinmesinden sonra her iki topluluğa karşı nasıl davranılacağına dair başta tevbe süresi olmak üzere ayetler inerek Müslümanlara yol göstermiştir. Bugün ise bu iki topluluğa özel olan ve bu iki topluluğun özellilerini taşıyan(uzlaşmayan, şiddet dışında bir şeyden anlamayan, başkalarına inanç hakkı tanımayan her türlü görüş) herkesi kapsar. Ama uzlaşma, diyalog ve sevgi ile iyilikte yardımlaşmak isteyenlere de sonuna kadar kapı açılmıştır. Ayette sizinle savaşmayıp sizi yurdunuzdan çıkarmayanlarla savaşmayınız şeklindeki önerisi de tevbe süresinin hangi tür insanları kapsadığını anlamaya yeterdir. Zaten eğer ilgili ayetler genel olsaydı islamın gönüllerde yer etmesi tarihsel bir olgu olarak da imkânsızdı.

6. İslam savaş hukuku ile ilgili önemli oranda yayın mevcuttur.Bu yayınları bağımsız olarak okuduğumuzda göreceğimiz çok önemli tespitler vardır.Buraya el atmışken bunların bir özetini çıkarmaya gayret ettim.Müslümanlara savaş ve şiddet üzerine yapılan her türlü itirazlarda tarihi veriyi eksik verme görmekteyiz.Bu da tarihsel olarak zararlı olmaktadır.Bu açıdan arkadaşlarımızdan İslam tarihini tüm verileri ile verip itirazlarını yapmalarını talep ediyorum.O zaman islamın gerçekten ne olduğunu anlayabilme imkanız vardır.Sırf tarih ve sosyoloji bilimlerine göre değerlendirmemizin gerçeğe yakın kalabilmesi için bu yöntem şarttır.Bu yöntemi takip edebileceklerini düşündüğüm yazar arkadaşlarımla bu konuda yazabileceğimi ifade etmek istiyorum.Bu ölçütlerin dikkate alınmadığı bir mesajın araya girmesi durumunda ise ilgili mesajı cevaplamayacağımı söylemek isterim.

tarihinde 0zedonus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Müslümanların Medine'de bitlerinin kanlanması, sağa sola haksız yere saldırıp, milletin mallarına, karılarına, kızalarına, çoluk çocuklarına çökmeleriyle olmuştur. Bu saldırılarda hak-hukuk gözetilmemiş, nerede bir gafil, mecalsiz ve mazlum varsa müslümanların saldırısına uğramıştır. Saldırılarda elde edilen ganimetler sayesinde İslam güçlenmiş, 20 senede koskoca yarımada ele geçmiştir.

Ganimet sevdası ve talan arzusu Muhammed'den sonra da devam etmiş, bu sevdanın peşinde müslümanlar taaa Orta Asya ve İspanya'ya kadar uzanmışlardır. Yukarıda verilen Ayet'lerin hepsi fasa fiso'dur. Çünkü en başta bu dini kuranlar tarafından ihlal edilmiştir... Zaten unutulmamalıdır ki İslam; talan ve çapul dini, bu dini kuran inanırları ise tümden haramidir...

Asmak kesmek, kelle uçurmak...

İlkçağ tarihinde yapmayanı bana göster ! :crazy:

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...