Jump to content

KURANDA AKIL VE KALP AYRI AYRI VARDIR


Recommended Posts

Dünyanın yuvarlak oldugu MÖ. zamanlarda biliniyorda bu mu bilinmiyor ?

Ula bir tane kafan var. Gözlerin orada. Ağzın orada. Oranla konuşuyorsun.

Bu beynin akıl merkezi olmadıgı anlamak beyinsizlik demektir.

:D

Geçin siz şimdi bunları. Kuranda "beyin düşünce organıdır" deseydi o zaman ben görürdüm sizin iki yüzlülüğünüzü.

Biz de diyoruz ki, beynin düşünme organı olduğunu söyleyen her hangi bir insanın ismini söyle.. Ve bu insan eski zamanlarda yaşamış olsun :)

Biz, dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyen insanın ismini veriyoruz, öyle değil mi??

Eğer sana bu şekilde öğretilmeseydi, sen hiçbir şekilde beynin düşünme organı olduğunu ilkel yöntemlerinle öğrenemezdin..

Ağzının, burnunun orda olmasının düşünemeyle ne alakası var??

1900lü yıllara kadar, sevmek işlevinin kalpte olduğunu zannediyorlardı..

Anlattıklarımızı hala anlamıyorsunuz.. Artık anlama özürlü olduğunuzu düşünmeye başladım :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 188
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Eğer sana bu şekilde öğretilmeseydi, sen hiçbir şekilde beynin düşünme organı olduğunu ilkel yöntemlerinle öğrenemezdin..

Bunu öğrenemezdin öyle mi ?

Mesala Kuran'da "göge yükseldikçe gögsün daralması" ile ilgili bir ayet var. Yada atıyorum "Alak" ile ilgili benzetmede olabilir...

Eger bir insan düşünce merkezinin şu lanet kafatası içinde olduğunu bilemeyecek kadar acizse Kuran otomatik olarak Allah ürünü olur.

Hiç kusurabakmayın.

Zira gözlemler sonucu bilinemeyecek daha zor şeyler var Kuranda.

Bu sebeple dedikleriniz saçma.

Araştırın muhakkak birileri vardır. Eğer Kuran tam tersini deseydi eminimki tarihi alt üst etmiştiniz inkar edecem diye.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Söylediklerin pek bir şey ifade etmiyor.. Belli ki senin için çok şey ifade ediyorlar.

Kendin araştır var mı, yok mu diye..

Eğer yoksa, Kuran'ı gönderenin Allah olduğu vs. gibi iddialarında asılsız..

Kuran'da gözlem sonucu bilinmeyecek tek bir ayet bile yoktur.. Bilimsel olmaya yakın her ayet, eski söylemlerin tekrarıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kalbe vahiy geliyormuş :)

Ben sana anlatıyım nasıl geldiğini onun..

Şimdi, çok sevdiğin bir insanı göreceksin yakın zamanda.. Ve o kişiyi beklemeye başlıyorsun..

1 saat sonra sevdiğin kişi geliyor ve kalbinin ritmi hızlanıyor.. Deli gibi çarpamaya başlıyor.. Biz bunu bugün nasıl olduğu bilimsel olarak açıklayabiliyoruz..

Ama ilkel dinlere göre o an, kalbe vahiy inmiştir.. Bu yüzden bu kadar eşsiz duygular hissetmiştir..

Veya çok üzüldüğümüz zaman da, aynı şekilde..

İşte size İslam'a göre, kalbe vahiy inme olayı :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kalbe vahiy gelme olayı aslında şudur:

Şimdi bu Bedevi Putu zamanında insanlara  daha beyin vermemiştir..

Hatta 21 yy da da hala bu beyni ihsan etmemiştir..

Zira beyne sahip olanlar Bedevi Putunu itin şeyine sokmuşlardır...

Bedevi putu için itin şeyinde olmak bir kabustur..

Zaten onca vahyi kendini bu kabustan kurtarmak için indirmiş, ona inananlarıda beyin yerine kalp ihsan eylemiştir..

Zira bu Arap putu beynin ne kadar gereksiz olduğunu itin şeyindeyken anlamıştır..

O yüzden diyebiliriz ki Müslümanlarda beyin yoktur..

Onlarda beyin yerine Kalp vardır..

Ama maalesef Müslümanın kalbi beyin işlevini görmemektedir..

Onlar kalpleri ile düşündükleri için 21 yy da dünyanın en ilkel ve barbar insanları olmuşlardır...

Ama olsun ne çıkar, bu kapleri şeeden Müslümanlar cennette Hurilerle oynaşırken o beyinleri ile düşünenlerin vay haline!!!

Ya sanırım bu Müslümanlar kalpleri ilede düşünmüyorlar..

Baksanıza şu cennetin haline..

Pavyon gibi..

Bu Müslümanlar şeyleri ile düşünüyor ya da bu Müslümanın Arap Putu şeyi ile demek ki..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dünyanın yuvarlak oldugu MÖ. zamanlarda biliniyorda bu mu bilinmiyor ?

Ula bir tane kafan var. Gözlerin orada. Ağzın orada. Oranla konuşuyorsun.

Bu beynin akıl merkezi olmadıgı anlamak beyinsizlik demektir.

:D

Geçin siz şimdi bunları. Kuranda "beyin düşünce organıdır" deseydi o zaman ben görürdüm sizin iki yüzlülüğünüzü.

Ama dememiş; tıpkı günümüz bilimine uygun olan hiçbir şeyi de demediği gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Nahl Sûresinin 108 . Ayetinde

İşte onlar, Allah’ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.

Bu ayeti mi kastediyorsun? İyide senin söylediğinden farklı.

Doğru ayeti sangre vermiş,yeni yetme Kuran okuyucusu olduğun için çabuk bulamayabilirsin verdiğim yorumlarla ilgili ayetleri.

Gören organ göz değil, işiten organ da kulak değil,akletmeyen organda kalp değil bunlar organ değil birer yorgan markası.

Sizle bundan sonra kafa bularak tartışmalı.Ciddi olunacak durumda değilsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eskiden insanlar düşünce idrak gibi şeylerin beyinde değil de kalpte oluştuğuna inanırdı:

Burundan bir çengelle girilip beyin parçalanır ve parça parça çıkarılıp atılırdı. Beynin korunmamasının nedeni Eski Mısırlılar’ ın beyine önem vermemelerindendir: Eski Mısır’da yaşam kalpten girer, kalpte yaşar, kalpten çıkardı. Eski Mısırlılara göre, düşünce merkezi de yine kalpti. Bu nedenle kalp çıkarıldıktan sonra mumyalanıp tekrar yerine konulmasına rağmen, beyin hiçbir şekilde saklanmamıştır, beyin önemsenmediğinden dolayı, hiyerogliflerde bile yer almamıştır.

Kaynak : http://www.girgin.org/ansiklopedi/misirdamumyalama.htm

Kuran'da bakalım ne diyor:

Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır. (A'RAF SURESİ / 179)

Bakara(*) Sûresinin 7 . Ayetinde

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.

Âl-i İmrân(*) Sûresinin 7 . Ayetinde

O, sana Kitab’ı indirendir. Onun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir.4 Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.

Daha da çok var , kalbin düşünen organ olduğunu gösteren ama hepsini koymaya gerek yok.

Muhammed'in beyinsizliğine de değinmeden edemeyeceğim.

Hem insanların iknaya geldim diyor. Hem Allah zaten inanmayanları cehennem için yarattı. Böyle olması gerekiyordu diyor. Hemde inanmadılar diye küfürler saydırıyor ayetlerde. :lol:

Bu kitabı ayakta tutan sadece korkudur başka da birşey değil.

tarihinde Drogba tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

>>>> Kalp kelimesi bizdede iki anlamda. Kalp organı kastedilerekte kullanılıyor, insan duyguları kastedilerekte kullanılıyor.

Yahu bağlantı iyice güneş çarpmış seni daha yaz gelmeden, beynin sulanmış..

Bak kendin yazmışsın:

Hacc, 46

>>> Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler kör olur.

>>> Bakın bu ayette düşünecek kalpleri diyor. Ama çok güzelde açıklıyor. Kalp gözünün kör olmasından bahsediyor. Yani insan aklı düşünebildiği gibi insan kalbininde kendisine göre bir düşünmesi var demek ki. Yani duygularında kendisine göre bir görmesi ve bilmesi var. Kimi insanların duyguları onlara huzur verir. Kimilerininkide vermez. Hatta hasta olurlar bu sebeple.

Kalp gözü demiyor zavallı salça beyinli.. Sende beyin yok kesin jki, bunları anlamıyorsun..

..... ve lâkin, ta'mâ el kulûbu elletî fî es sudûri ...

>>> Ama Kuran yinede burada aklın düşünmesi ile kalbin düşünmesini ayırıyor. Kalp gözünün körlüğünden bahsediyor. Kalpte hastalık olması ile olmaması aynı şey demek değil belli ki. Kalp gözü kör olanların kalbi hasta. Ama kalp organı kastedilmiyor dikkat edin.

Hani burada "göz, kalp gözü?" Apaçık şeklilde, sinedeki, göğüsteki kalp kördür diyor işte, nerden uyduruyorsun ki, kalp gözüymüş filan...

Kuranda beynin düşündüğüne dair hiç bir şey bulamazsın..

Kalbin düşünmesi diye bir olayda yoktur.. Duygularla da kalbin direkt ilişkisi yoktur.. Ama bazı duygular kalbi hızlı çalışmaya zorlayabilir: Korku vs..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakara- 7. Allah kalplerine de kulaklarına da mühür vurmuştur. Gözleri üzerinde perde vardır; onlar için büyük bir azap da vardır.

1- Kâfirin Mühürlü Kalbi ve Kâfir Kalplerin Diğer Nitelikleri:

"Allah... mühür vurmuştur." Yüce Allah, bu âyet-i kerimede onların iman etmelerine neyin engel olduğunu: "mühür vurmuştur" buyruğu ile açıklamaktadır.

Mür vurmanın anlamı birşeyi örtmek ve bir başka şeyin üzerine girmemesini sağlamak kastıyla emin olunacak hale getirmek demektir. Mektubu veya kapıyı mühürledi ve benzeri ifadeler de buradan gelmektedir. Bununla onun ağzına başka birşeyin ulaşması ve içine muhteviyatından başka birşeyin konulması önlemek istenir.

Yüce Allah, kâfirlerin kalplerini on nitelik ile nitelemiştir: mühürlemek, damgalamak, darlık, hastalık, kabuk bağlamak, ölüm, katılık, haktan yüzçevirmek, taassub (kibir) ve inkâr.

İnkâra dair şöyle buyurmaktadır: "Onların kalpleri inkâr edicidir. Ve onlar (büyüklük taslayan) müstekbirlerdir." (en-Nahl, 16/22)

Taassuba dair de şöyle buyurmaktadır: "Hani kâfirler kalplerine hamiyeti (taassub ve kibiri) cahiliyye hamiyetini koymuşlardı." (el-Feth, 48/26).

yüzçevirmeye dair de şöyle buyurmaktadır: "Ve sonra yüzçevirip giderler. Allah da onların kalplerini ters çevirmiştir. Çünkü onlar anlamayan bir toplulukturlar." (et-Tevbe, 9/127)

Katılık hakkında da şöyle buyurmaktadır: "Allah'ı zikretmekten (anmaktan yüzçevirdikleri için) kalpleri kaskatı olanların vay haline." (ez-Zümer, 39/22); "Bundan sonra yine kalpleriniz taş gibi katılaştı." (el-Ba-kara, 2/74)

Kalbin ölüm ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Bir ölü iken kendisini dirilttiğimiz..." (el-Enbiya, 6/122); "Daveti kabul edenler ancak dinleyenlerdir. Ölüleri ise Allah diriltecektir." (el-En'am, 6/36)

Günahların kalbi örtmesi hakkında da şöyle buyurmaktadır: "Hayır, aksine onların kazandıkları kalplerini örtmüştür." (el-Mutaffifin, 83/14)

Kalp hastalığı hakkında da şöyle buyurmaktadır: "Kalplerinde hastalık vardır." (el-Bakara, 2/10)

Darlık hakkında da şöyle buyurmaktadır: "Kimi de dalâlette bırakmak dilerse onun da göğsünü daralttıkça daraltır." (el-En'am, 6/125)

Damgalama hakkında da şöyle buyurmaktadır: "Bunun için de kalplerine damga vuruldu. Bu yüzden onlar anlamazlar." (el-Munafikun, 63/3); "Bilakis Allah, inkârları yüzünden kalplerinin üzerini damgalamıştır." {en-Nısa, 4/155)

mühürlemek hakkında da bu âyet-i kerimede: " Allah kalplerine. . . mühür vurmuştur." (el-Bakara 2/7) diye buyurmaktadır.

2- Mühürlemek Nasıl Olur?

Mühürlemek; açıkladığımız gibi hissedilir ve maddi olabileceği gibi, bu âyette geçtiği gibi manen de olabilir.

Kalplerin mühürlenmesi yüce Rabbimizin hitaplarının anlamını kavramamak ve âyetleri üzerinde düşünmemektir.

Kulakların mühürlenmesi ise, kendilerine okunduğu zaman Kur'ân-ı Ke-rim'i anlamamaları ya da yüce Allah'ın Birliğini kabule çağrıldıkları zaman çağrıyı anlayamamaları demektir.

Gözlerin mühürlenmesi ise, Allah'ın yarattıklarına ve san'atının hayret verici yönlerine dikkat etmemek, onlara ulaşamamaktır.

3- Kalp:

Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: "Kalbin misalı geniş bir arazide rüzgarların evirip çevirdiği bir tüye benzer." İşte bu " anlam dolayısıyla Peygamber (s.a) şöyle buyurdu: "Ey kalplere sebat veren Allah'ım, Senin itaatin üzere kalplerimize sebat ver."

Peygamber (s.a) kadrinin büyüklüğüne, makamının yüceliğine rağmen böyle buyurduğuna göre, ona uyup bizim bu şekilde dua etmemiz öncelikle sözkonusu olmalıdır. Yüce Allah da şöyle buyurmaktadır: "Bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer." (el-Enfal, 8/24)

4- Kalbin Diğer Organların Amelinden Etkilenmesi:

Organlar her ne kadar kalbe tabi ise de (onların başkanı ve hükümdarı olmasına rağmen) kalp organların işlediklerinden etkilenir. Çünkü zahir ile batın arasında bir ilişki vardır. Peygamber (s.a) de şöyle buyurmaktadır: "Kişi' doğru söyler. Bunun üzerine onun kalbine beyaz bir nokta konur. Yine kişi bir yalan söyler ve bunun sebebiyle kalbi kararır."

Tirmizî'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettiği ve sahih olduğunu belirttiği hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:

"Kişi bir günah işlediği takdirde kalbi kararır. Eğer tevbe ederse o zaman onun bu kalbi pürüzsüz olur."

Daha sonra şöyle buyurdu: "Yüce Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'de: "Hayır, bilakis onların kazandıkları kalpleri üzerine bir perde çekmiştir." (el-Mutaffifin, 83/14) buyruğunda sözünü ettiği "er-rayn" işte budur. Mücahid de der ki: Kalp avuç gibidir. Her bir günah sebebiyle ondan bir parmak kapanır. Sonra da üzerine mühür basılır.

"Derim ki: Mücahid'in bu sözü ile Peygamber (s.a)'ın: "Şüphesiz vücutta bir et parçası vardır. O düzelirse vücudun tümü düzelir, o bozulursa vücudun tümü bozulur. Dikkat edin o kalptir." buyruğunda mühürlemenin gerçek anlamda olduğunun delili vardır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

Hz. Huzeyfe'nin rivayet ettiği şu hadiste de durum böyledir. Rasûlullah (s.a)'ı şöyle buyururken dinledim: "Fitneler kalplere tıpkı bir hasır gibi çubuk çubuk olarak arzedilir. Hangi kalbe bu fitneler içirilirse, ona siyah bir nütke konulur. Ve hangi kalp bunlara karşı çıkarsa ona beyaz bir nokta konur. Nihayet iki türlü kalp ortaya çıkar: Birisi dümdüz kaya parçası gibi bembeyazdır. Gökler ve yer devam ettiği sürece hiçbir fitnenin ona zararı olmaz. Diğeri ise, bulanık siyah ve yana meyletmiş bir testiyi andırır. Hiçbir marufu maruf olarak bilmez. Hiçbir münkere de karşı çıkmaz. Ancak nefsinin hoşuna gideni alır"

Kalbin Diğer Adları:

Bazan kalpten "tuâd" ile "sadr (göğüs)" diye de söz edilir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Biz onu senin kalbine (fuad) iyice yerleştirelim diye böyle yaptık." (Furkan, 25/32); "Biz, göğsünü senin için genişletmedik mi?" (el-İnşirah, 94/1) Her iki buyrukta da onun kalbi kastedilmektedir.

Bazan kalp ile aklın da kastedildiği olur. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Muhakkak bunda kalbi olan... kimse için elbette öğüt vardır." (Kaf, 50/37) Burada kastedilen akıldır. Çünkü kalp çoğunluğun kabul ettiği görüşe göre aklın yeridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

günayddın cübbeli.

şimdi kalp nakli diye birşey var.

hatta kadının birine geçtiğimşiz yıllarda domuz kalbi mi ne takmışlardı.

amam kadının domuz gibi davrandığını falan görmemiş kimse.

eğer aklın kalple zerre kadar ilgisi olsaydı bu kadının çamurlarda yuvarlanması falan gerekti.

ya da kalp nakli yapılan kişinin kalbini aldığı kişinin kişiliğine bürünmesi ya da

en azından onun kişiliğinden parçalar taşıması gerekti.

yoksa kalp bir aracı sadece her ne kadar düşünceyle ilgisi olsa da

asıl düşünen ruh olduğu için kalp değisse de kişikik değişmez mi diuyeceksin?

bu kıvırtkanlıkla bekelrim, şaşırmam.

Link to post
Sitelerde Paylaş
günayddın cübbeli.

şimdi kalp nakli diye birşey var.

hatta kadının birine geçtiğimşiz yıllarda domuz kalbi mi ne takmışlardı.

amam kadının domuz gibi davrandığını falan görmemiş kimse.

eğer aklın kalple zerre kadar ilgisi olsaydı bu kadının çamurlarda yuvarlanması falan gerekti.

ya da kalp nakli yapılan kişinin kalbini aldığı kişinin kişiliğine bürünmesi ya da

en azından onun kişiliğinden parçalar taşıması gerekti.

yoksa kalp bir aracı sadece her ne kadar düşünceyle ilgisi olsa da

asıl düşünen ruh olduğu için kalp değisse de kişikik değişmez mi diuyeceksin?

bu kıvırtkanlıkla bekelrim, şaşırmam.

gÜNAYDIN MURTEDD, SENİ TEKRAR ARAMIZDA GÖRMEYE AZ KALDI. (İNŞAALLAH)

SENİNLE KANKİ OLACAZ.

Link to post
Sitelerde Paylaş

NAHL: 23- Şüphesiz ki Allah, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir. Doğrusu Allah, kendilerini büyük görüp hakkı kabul etmeyenleri sevmez.

24- Onlara: "Rabbiniz ne indirdi? denildiği zaman "Öncekilerin efsanelerini" dediler.

25- Bunu söylemelerinin sebebi şu: Kıyamet günü, kendi günahlarını tam olarak yüklendikten başka, bilgisizlikleri yüzünden saptırmakta oldukları kimselerin günahlarından bir kısmını da yükleneceklerdir. Dikkat edin, yüklendikleri günah ne kötüdür!

26- Onlardan öncekiler de tuzak kurdular. Fakat Allah onların binalarını temelinden sarstı, çatı tepelerinden üzerlerine çöktü ve azap onlara farkedemedikleri bir yönden geldi.

27- Sonra kıyamet günü Allah, O kâfirleri rezil rüsvay edecek ve diyecek ki: "Hani uğrunda müminlere karşı düşman kesildiğiniz ortaklarıN nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar: "Şüphesiz bugünün rezilliği ve kötülüğü kâfirleredir." diyeceklerdir.

28- (O kâfirler), kendilerine zulmetmiş kimseler olarak, meleklerin, canlarını aldıkları kimselerdir. O vakit onlar şöyle diyerek teslim olurlar: "Biz, bir kötülükten dolayı yapmıyorduk." (Onlara): "Hayır, Allah sizin ne maksatla yaptığınızı elbette çok iyi bilendir."

29- "O halde içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin" denir. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!

Link to post
Sitelerde Paylaş

KEHF: 29- Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü biz zalimler için öyle bir ateş hazırlamışız ki, duvarları, çepeçevre onları içine alacaktır. Eğer feryad edip yardım isteseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bakara, 90 "Onlar, Allah'ın, kullarından dilediği kimseye fazlından indirmesini hased ettikleri için, Allah'ın (bu kere) indirdiği (Kur'an'ı) da inkâr etmek suretiyle kendilerini ne kötü şeye sattılar! Böylece gazab üstüne gazaba uğradılar (hakettiler). O kâfirler için (kendilerini) hor ve hakir edecek bir azab vardır"

Link to post
Sitelerde Paylaş
yukarıdaki resimde cüpüşün hezeyanlarını görüyorsunuz.

HUD: 9- Ve şayet insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra da onu kendisinden geri alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör bir kimse olur.

10- Ve şayet ona dokunan bir sıkıntıdan sonra bir nimet tattırırsak, "Artık benden bütün kötülükler silinip gitti." der, mutlaka böbürlenir ve şımarır.

11- Ancak (her iki halde de) sabır gösterip iyi ameller işleyenler müstesnadır. İşte onlara bir mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bakara, 90 "Onlar, Allah'ın, kullarından dilediği kimseye fazlından indirmesini hased ettikleri için, Allah'ın (bu kere) indirdiği (Kur'an'ı) da inkâr etmek suretiyle kendilerini ne kötü şeye sattılar! Böylece gazab üstüne gazaba uğradılar (hakettiler). O kâfirler için (kendilerini) hor ve hakir edecek bir azab vardır"

muhoya veren cennetlikmiş cübbeli kaçırma koş!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...