Jump to content

ÇÖREKOTU : HER DERDE DEVA


Recommended Posts

Bu rivayetlerden anlaşılıyor ki, Araplarda, bazı hastalıklar için develerin sütü/belki de sidiği bir çeşit ilaç olarak kullanma geleneği vardı(bk. Buharî, Tıp, 57). Nitekim Hz. Ebu Zer’in anlattığı bir olayda da aynı tavsiyeler söz konusudur:

“Medine havası beni hasta etti. Hz. Peygamber(a.s.m), ‘git birkaç deve ve keçi-koyun sütünden (Hadisin ravilerinden Hammad: ‘sanırım; ve bir de sidiklerinden) iç’ diye tavsiyede bulundu.”(bk. Ebu Davud, Taharet, 125).

Ebu Davud, hadiste geçen ve “develerin sidiklerinden içmeyi” ifade eden cümlenin doğru olmadığını, bunu yalnız Basra hadisçilerinin Enes’ten yaptığı rivayetlerde yer aldığını ifade etmiştir.(bk. ag.y.).

Araştırmaya ne hacet , işte hendek işte deve.

Her gün sabahları ve akşamları 3 çorba kaşığı miktarınca bizzat tecrübe edip bizi bilgilendir güzel kardeşim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 69
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ayrıcaaa....

Kral Saud Universitesi'nde Eczacılık Fakültesi'nin Farmakoloji Bölümünden araştırmacıların eşsiz çalışması...

Buyrun efendim...

Effect of camel urine on the cytological and biochemical changes induced by cyclophosphamide in mice.

al-Harbi MM, Qureshi S, Ahmed MM, Raza M, Baig MZ, Shah AH.

Department of Pharmacology, College of Pharmacy, King Saud University, Saudi Arabia.

Camel urine treatment was found to cause a significant cytotoxic effect in the bone marrow cells of mice. This cytotoxicity at higher doses was comparable with that of standard drug cyclophosphamide (CP). However, unlike CP, the camel urine treatment failed to induce any clastogenicity. The cytotoxicity induced by camel urine treatment was substantiated by the reduction of liver nucleic acids and glutathione levels and increased malondialdehyde (MDA) contents in the same animals. CP treatment was found to be highly clastogenic, cytotoxic and it reduced the levels of nucleic acids, proteins, glutathione and increased malondialdehyde concentration due to its prooxidant nature. The non-clastogenic nature of camel urine was attributed to the antioxidant and antimutagenic compounds present in camel urine. Pretreatment with camel urine increased the cytotoxicity of CP and intensified the CP induced reduction of liver nucleic acids, glutathione and increased the MDA concentration. The increase of CP induced cytotoxicity appears to be partly due to the additive effect of the two treatments on cellular lipid peroxidation.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ayrıcaaa....

Kral Saud Universitesi'nde Eczacılık Fakültesi'nin Farmakoloji Bölümünden araştırmacıların eşsiz çalışması...

Buyrun efendim...

Ben de tam ''aramaya çoktan başlamışlardır,yakında deve çişinde de bir mucize bulurlar''yazacaktım ki geç kalmışım bulmuşlar bile...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Büyük İslam alimi, efsanevi "Sexy Huri" Muhammed'in reçetelerini bizim için derlemiş...

Buyrun efendim;

Yazar: Sexy Huri

--------------------

Muslumanlar Muhammed'in yasadigi zamanlarda o'nun biyolojik artiklarinda sifa oldugunu dusunurlerdi. Boyle dusunmelerinin nedenide zaten Muhammed'in kendi artiklari hakkinda atip tuttugu palavralardan kaynaklaniyordu.

Bu konuda Muhammed'in sifa verici(!) artiklari ile ilgili Islami kaynaklar sunacagim.

Muhammed'in peygamberligini (deliligini) ilan ettiginden sonra gerceklestirdigi "ufuruklu" tedavi cesitlerinden sahih hadislerde bolca bahsedilir. Konumuz Muhammed'in sifa veren(!) biyolojik artiklari oldugu icin bu absurd "ufuruklu" hadislerden hic soz etmeyecegim..

Muhammed, kendi kaninin insanlari atesten koruyacagini iddia etmistir;

Babam Malik b. Sinan, Hz. Peygamber'in yüzü Uhud gününde yara aldığında
Peygamber’in kanını emdi ve onu yuttu.
Ona

"Sen kan mı içiyorsun?" denildi. O da

"Evet ben Rasûlullahın kanını içtim" dedi. Hz. Peygamber

"
Benim kanım onunkine karıştı. Ateş onun bedenini yakmaz
" buyurdu.

Heysemi, VIII/70 (Taberani)

Muhammed'in sidiğide insan sagligina sifa verirdi. Muhammed'in sidigini icenler hayatlari boyunca hastalik nedir bilmezlerdi;

İbni Cüreyc (Radıyallau Anh) dan rivayet edildiğine göre,

Resulullah (S.A.V) bir kaba idrarını yapar sonra o, şeririnin altına konurdu. Bir kere geldiğinde kabı boş bulunca,

Habeşistan'dan Ümmü Habibe (R.A.V) ile beraber gelip ona hizmette bulunan Bereke isimli kadına:

"Bu kaptaki idrar nerede?"
diye sordu.

O:
"İçtim onu ya Resulallah!"
deyince,

Resulullah (S.A.V):

"Ey Ümmü Yusuf! (o içtiğin sana) Sıhhat olsun." buyurdu.

Bu kadının künyesi Ümmü Yusuf'tu.
Resulullah (S.A.V) in bu duası bereketiyle ölüm hastalığı dışında hiç hastalanmadı.

(İbni Hacer-i Askalânî, Telhîsu 'l-Habîr, No:20,l/31, Beyhakî, Sünen-i Kübra, Nikâh:49, No:13406,7/106)

Muhammed'in sidigi ayrica karin agrilarinada iyi gelirdi;

Bir gece Resulullah (S.A.S) kalkıp evin kenarındaki bir çömleğe idrarını yaptı, ben de gece susamış olarak kalkıp bilmeden o çömlekteki idrarı içtim. Resulullah (S.A.S) sabah kalktığında:

"Ya Ümme Eymen! Kalk o çömlektekini dök." buyurdu. Ben: "vallahi onda olan şeyi içtim." deyince, Resulullah (S.A.V) dişleri çıkıncaya kadar güldü, sonra: "Sen var ya! Bundan sonra ebediyyen karnın ağrımaz." buyurdu.

(Taberanî, Mu'cem-i Kebir, No:230, 25/89, Hakim, Müstedrek, No:6912, 4/70, Ebu Nu-aym, Hilye: 2/67, Delâilii'n - Nübüvve, No:365, 2/444)

Muhammed'in sidigi muminler tarafindan sadece karin agrilari icin degil, atesten korunmak icinde icilirdi;

Hakime binti Ümeyme (R.A.V), Annesi Ümeyme (R.A.V) nın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

Resulullah (S.A.S) in içine idrar yaptığı ağaçtan bir kabı vardı ki onu serir'in altına koyardı. Bir kere kalkıp o kabı aradığında bulamayınca: "Kap nerdedir?" diye sordu.

Buna cevaben "Habeşistandan Ümmü Seleme ile beraber gelen hizmetçisi Berre onu içti" dediklerinde, Resulullah (S.A.V) :

"Muhakkak ki o, ateşten büyük bir korunma ile korunmuştur."
buyurdu.

(Taberanî, Mu 'cem-i Kebir, No:527,24/205, Heysemî, Mecmeu 'z-Zevaid, No:14014,8/484)

Muhammed'in yikandigi kaptan icenleri Allah atesten koruyacagini belirtmistir;

Ebû Râfi' in hanımı Selma (R.A.V) şöyle buyurmuştur:

Bir kere Resulullah (S.A.V) evin üstünde otururken:

"Ey Selma! Bana yıkanma suyu getir." buyurdu.

Bunun üzerine ben gidip ona içinde Sidr (temizlemede kullanılan Arabistan kirazı denilen bir ağacın) suyu bulunan bir kap getirdim ve Resulullah

(S.A.S) icin onu süzdürdüm. Sonra Resulullah (S.A.S) içi lif (Hurma ağacının kabuğu) dolu olan bir minder üzerine diz üstü çöktü, ben onun başına su döktüm o da başını yıkadı.

Şüphesiz ki ben, başından kaba damlayan her bir damlaya bakıyordum sanki onlar parlayan incilerdi. Sonra ona bir su getirdim başını yıkadı (duruladı). Yıkamayı bitirince: "Ey Selma! Kaptaki suyu kimsenin basmayacağı bir yere dök" buyurdu. Bunun üzerine ben kabı alıp içindekinin bir kısmını

İçtim diğerini döktüm.

Resulullah (S.A.S) ;

"Kaptaki suyu ne yaptın?" diye sorunca, ben "Ya Resulallah! Toprağı kıskandım da bir kısmını ben içtim, sonra kalanını yere döktüm." dedim. O zaman Resulullah (S.A.S) :

"Git! Muhakkak ki bu sebeple Allah seni ateşe haram kılmıştır." buyurdu.

(Taberanî, Mu'cem-i Evsad, No:9217,10/103)

Muhammed'in mubarek tukurugu yilan zehirine karsi pan zehir olarakta kullanilirdi;

Hz. Ebû Bekir, "Yâ Resûlallah! Ayağımı bir şey soktu. Ama mühim değil. Anam babam sana fedâ olsun" diye cevap verdi.

Resûl-i Kibriyâ, yılanın soktuğu yeri mübarek tükürüğü ile meshetti. Allah'ın lütfü ile acı derhal kayboldu ve Sıddık-ı Ekber şifâ buldu.

Müslim, 7/108; Müsned 1/4

Tukurugu pan zehir gibi isleyen bu mubarek sivi, ayrica yeni dogan cocuklarada sifa verirdi. Zamanin kadinlari Muhammed'in tukurugunu bebeklerine yedirebilmek icin adeta birbileri ile yaris ederlerdi;

Esma b. Ebi Bekr dedi ki: Abdullah b. Zübeyr’e Mekke’de hamile kalmıştım, Medine’ye gelip, Kuba’ya yerleştim ve burada doğurdum. Sonra bebekle Resulullah’ın (aleyhissalâtu vesselâm) yanına geldim, bebeği alıp kucağına koydu, sonra bir hurma istedi, hurmayı ağzına alıp çiğnedi ve bebeğin ağzına tükürdü. Bebeğin içine giren ilk şey Resulullah’ın (aleyhissalâtu vesselâm) tükürüğü oldu. Sonra tahnik yaptı/hurmayı damağına sürüp, çocuğa dua etti ve Allah mübarek kılsın dedi.

Buhari (7/195), Müslim (2147).

Aişe (radıyallahu anh), Resulullah’a (aleyhissalâtu vesselâm) yeni doğan çocukların getirildiğini ve onlar için bereketle dua etip tahnik yaptığını/çiğnediği hurmaları damaklarına sürdüğünü bildirdi.

Ebu Davud (5106), Müslim (2147).

Peygamber'in mubarek tukurugu agriyan gozlerede sifa verirdi;

"Peygamber, Ali'nin gözlerine tükürdü ve gözler hemen orada iyileşti. Öylesine ki, gözlerde hiç ağrı bulumamış gibiydi."

(Bkz. Buhari, e's-Sahih, Kitabu'l-Cihad/102, 143; Tecrid, hadis no: 1236; Müslim, e's-Sahih, Kitabu'l-Cihad/132, hadis no: 1807 ve öteki hadis kitapları.)

Muhammed tukurugunu toprak ile karistirarak muminleri uzerinde "kiropraktik" masaj tedavilerinde bulunurdu;

"Peygamber, 'tükürüğünden' işaret parmağına bulaştırır ve bu parmağı toprağa sürerdi. Tükürüklü ve topraklı parmağıyla da hastayı sıvazlar, elini (parmağını), hastanın hastalıklı yerinin üzerinde gezdirirdi."

(Bkz. Kamil Miras, Sahih-I Buhari Muhtasarı Tecrid-I Sarih Tercümesi, 12/92, hadis no: 1935; Müslim, yukarıdaki hadis, 2/1724.)

Ayrica Muhammed saclarinida muminlerine sifa niyetine dagitirdi. Muminler Muhammed'in sacindan bir tel alabilmek icin siraya dizilirlerdi;

Hz. Enes (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cemretu'l-Akabe'ye geldi, taslarini atti, sonra Mina'daki menziline (konakladigi yere) geldi ve kurbanini kesti. Sonra berbere: "Al!" dedi ve sag yanini isaret etti. Sonra sol tarafini isaret etti, sonra (kesilen saclari) halka vermeye basladi."Bir rivayette soyle denir: "Sag yandan kesileni sagindakilere, solyandan kesileni de Ummu Suleym'e verdi."

Buhari, Vudu 33; Muislim, Hacc 323, (1305); Tircnizi, Hacc 73, (912); Ebu Davud, Menasik 79, (1981).

Elbette bu gibi absurd hikayelere gunumuzun cagdas insanlari inanmakta zorluk cekmektedir. Muslumanlarin buyuk bir cogunlugu utanclarindan bu gibi hadislerin kisiler tarafindan uydurulduklarini beyan ederler. Oysa Islam dininin en buyuk alimlerinden biri olan "Buhari", bu hadiselerin uydurma oldugunu iddia eden ve edecek olanlar icin su sozleri soylemistir;

Buharî Sarihi İmam-ı Allâme Bedruddin-i Aynî (Rahimehullah) Resulullah (S.A.S) in saçının, kanının, idrarının ve mübarek vücudundan çıkan her şeyin temiz olduğuna dair ulemanın ittifaklarını zikretmiş ve
bunun aksini söyleyenlerin islâm dairesinden çıkacaklarından korktuğunu beyan etmiştir.

(Aynî, Umdetü'l-Karî, 3/35)

Buhari'nin bu sozleri sonrasi konuyu okuyan musluman arkadaslara tavsiyem,

Siz siz olun, Muhammed'in sifa veren artiklarini inkar ederek dinden imandan cikmayin..

Link to post
Sitelerde Paylaş

biz buhari bilmeyiz..elini öptürmeyen adam kimseye idrarını içirmezz..yanındakilerde gerizekalı değil hepsi içsin..

gene sıkmış sallamışsın bilge..gelmim forumu yine yıkarım kafana...

geçendede bi hışımla geldin cvp yerine komedi show gördük..

daha arabistandan haberin yok turan dursundan okuduğunu burda satıyorsun

Buharî Sarihi İmam-ı Allâme Bedruddin-i Aynî (Rahimehullah) Resulullah (S.A.S) in saçının, kanının, idrarının ve mübarek vücudundan çıkan her şeyin temiz olduğuna dair ulemanın ittifaklarını zikretmiş ve bunun aksini söyleyenlerin islâm dairesinden çıkacaklarından korktuğunu beyan etmiştir.

(Aynî, Umdetü'l-Karî, 3/35)

buna inanan adam ahmaktır hemde daniskasıdır buna ateistide dahil müslümanıda..

bu gibi emevi köpeklerinin foyası sünnet yolu imamları çıkıncaya kadar sürdü..sen hala orda kalmışsın çık kurtar kendini

tıpkı hutbelerde fikirlerini empoze etmek için 3 cumaya gitmeyen dinden çıkar sözünü uyduran köpekler gibi

çok istiyorsan sana islamın özünü anlatırım kurandaki ayetlerle

tarihinde Kahharulazam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
biz buhari bilmeyiz..elini öptürmeyen adam kimseye idrarını içirmezz..yanındakilerde gerizekalı değil hepsi içsin..

gene sıkmış sallamışsın bilge..gelmim forumu yine yıkarım kafana...

geçendede bi hışımla geldin cvp yerine komedi show gördük..

Buhari'yi felan bilme sen... Bugün sahih hadisleri reddeden yarın Kuran'ı reddeder... Yolun iyi senin. Devam et.

Link to post
Sitelerde Paylaş
biz buhari bilmeyiz..elini öptürmeyen adam kimseye idrarını içirmezz..yanındakilerde gerizekalı değil hepsi içsin..

gene sıkmış sallamışsın bilge..gelmim forumu yine yıkarım kafana...

geçendede bi hışımla geldin cvp yerine komedi show gördük..

daha arabistandan haberin yok turan dursundan okuduğunu burda satıyorsun

Buharî Sarihi İmam-ı Allâme Bedruddin-i Aynî (Rahimehullah) Resulullah (S.A.S) in saçının, kanının, idrarının ve mübarek vücudundan çıkan her şeyin temiz olduğuna dair ulemanın ittifaklarını zikretmiş ve bunun aksini söyleyenlerin islâm dairesinden çıkacaklarından korktuğunu beyan etmiştir.

(Aynî, Umdetü'l-Karî, 3/35)

buna inanan adam ahmaktır hemde daniskasıdır buna ateistide dahil müslümanıda..

bu gibi emevi köpeklerinin foyası sünnet yolu imamları çıkıncaya kadar sürdü..sen hala orda kalmışsın çık kurtar kendini

Buhari'yi bilmiyorsunuz da, elini öptürmediğini nerden biliyorsunuz, marul salakullahülazim? Onu bilmiyorsun, bunu bilmiyorsun, burada ne vik vik arıyorsun o zaman, cübüşün yalaması?

Forumu yıkarmış. Sen k.çını yıkayabiliyon mu ki, forumu yıkayacan?

tarihinde cakircali tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Buhari'yi bilmiyorsunuz da, elini öptürmediğini nerden biliyorsunuz, marul salakullahülazim? Onu bilmiyorsun, bunu bilmiyorsun, burada ne vik vik arıyorsun o zaman, cübüşün yalaması?

Forumu yıkarmış. Sen k.çını yıkayabiliyon mu ki, forumu yıkayacan?

temizlik imandandır cakırali lütfen düzgün konuş:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

DÜNYA BUNU KONUŞUYOR:

İnsanoğlunun her zaman en derinliklerine gitmek istediği uzayda bir ilk yaşandı.

Astronotlar idrar, ter ve soludukları havadan arıtma yoluyla elde edilen suyu törenle içti.

Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (UUİ) görevli astronotlara Dünya'daki NASA yetkilileri de "şerefe" diyerek aynı şekilde elde edilen sularını yudumladı.

Yeni uygulamayla UUİ'ye Dünya'dan gönderilen su miktarında önemli ölçüde azaltma sağlanacak ve (NASA) büyük bir para tasarrufu yapmış olacak.

http://www.nethaber.com/Yasam/102435/Insan...arlarini-aritip

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanların soy ağacını çıkaran arkadaşlar bazı taksonomik hatalarda bulunmuşlar. Kendilerini teessüf ederim. Normalde müslümanın soy ayacı;

Kaya

|

\/

Taş

|

\/

Kum

|

\/

Humuslu Toprak

|

\/

Alüvyonlu toprak

|

\/

Killi Toprak

|........... | ........... |

\/......... \/ ......... \/

cübbeli buket kahkah

Müslümanlardaki "taş kafalı" olma durumunun sebebi ise şekilde de açıkça göreceğiniz üzere, basit bir ataya çekme durumu. Killi topraktan, fırınlama yoluyla yaratılan müslümanlar; genellikle karşılarına beyinlerinin nöron kapasitesi aşan tespitler gördükleri zaman, %78,2 oranın atalarına çekiyolar. Bu soya çekim genellikle Taş'a olmakta ve müslümanlar halk arasında "taş kafa" olarak tarif edilen durumla karşılaşmaktadırlar. Bunu günümüzde bilim adamları, "sınırlarını aşan bir durumda, ilkel özelliklerin tekrar harekete geçmesi olarak" yorumlamaktadır. Bu semptomları gösteren müslümanların zihinsel aktiviteleri zayıflamakta, anlama seviyeleri düşmekte, suratlarında taşa benzer dokuk bir "hö" ifadesi oluşmakta ve bu semptonları baskılamak için bol bol halk arasında smiley olarak tabir edilen [ :) ] , [ :D ] ifadelerini kullanmaktadır.

Tedavisi henüz tam olarak belirlenemeyen hastalık üzerinde uzmanların çalışmaları sürüyor.

"Making-up Psedoscience like Science National Academy" size çok yakın bir yerlerden bildirdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sizin mucizeleri örtmek için çabalamanızı anlayışla karşılıyorum.

1400 yıl önce çölde labaratuvar var mıydı? Bu çörek otunun bu kadar faydalı olduğunu Muhammed nerden biliyordu da böylesine iddalı bir söz söyledi?

Yoksa attı da tuttu mu? :lol:

muhammetten önce beyin ameliyatı yapan var be ne diyorsun sen

çörek otunun faydasını bilmek o kadar da şaşılacak birşey değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünya'da ki ilk beyin ameliyatının Aşıklı Höyük'de yapıldığı biliniyor.

Aşıklı Höyük Kızılkaya Köyü'nde, köyün 1km. kadar güneyinde Melendiz Irmağı kıyısında yer almaktadır. Aksaray'ın 25 km güneydoğusundadır

Aksaray’da Ihlara Vadi yerleşiminin bir uzantısı olan Aşıklı Höyük’te yapılan arkeolojik çalışmalar Kapadokya Bölgesi’nin kerpiçten yapılmış ilk mahallerini ortaya çıkarmıştır. Yerleşik yaşamın en güzel ve en karmaşık mimari örnekleri olan bu evlerin duvar ve tabanlarını sarı-pembe kil duvar sıvaları süslenmiştir.

Ölülerini evlerinin tabanlarına hocker tarzında, yani dizleri karınlarına çekik olarak gömmüşlerdir. Aşıklı Höyük’te araştırma yapan Prof.U.Esin’e göre yerleşim yerindeki mahallelerin sıklığı yapıların çokluğu Akeramik Neolitik evre için sanıldığından daha yoğun bir nüfusun varlığını göstermektedir. Höyük’te ele geçen yüzbine yakın obsidiyenden yapılmış çeşitli aletlerin Anadolu’da ise benzerleri yoktur.

Taştan çok iyi bir şekilde işlenmiş yassı baltalar, kemikten bızlar, keskiler, bakır, akik ve çeşitli taşlardan yapılmış süs eşyalarının yanı sıra az pişmiş kilden figürinler de ele geçmiştir.

Aşıklı Höyük'dearaştırma yapan arkeologlar, bu Höyük’te ele geçen bir iskelete dayanarak dünyada bilinen en eski beyin ameliyatının (trepanasyon) 20-25 yaşlarındaki bir kadına uygulandığını belirtmektedirler.

Eski dönemlerde Aşıklı Höyük'de yaşayan insanlar ilk kez burada çeşitli buğday,arpa ve mercimekgillerin tarımını yapmışlardır. Ancak en yoğun uğraşları avcılıktır. O zamanlar Melendiz Vadisinde bulunan yabani koyun, keçi, domuz, sığır, geyik, tavşan, kuş gibi hayvanları yoğun bir şekilde avlamışlar,bunların etini yemişler,derisinden ve kemiğinden

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konu çörek otundan sidiğe gelmiş.Müslümanlara bomba bir haberim var.Akıllı bir müslüman girişimci buradan ilhamla köşeyi dönebilir.Yeşil sermaye zengini akplilere duyurulur:

Hindistan’da ineklerden sadece iki biçimde yararlanılıyor: Tezekleri ısınmak ya da dumanıyla “mikrop öldürmek” için yakılıyor, sidiği de Hindu kastlarının ruh arındırma ritüellerinde “yıkanmak” için kullanılıyor.

Hindulukta inek kutsal, tezeği dezenfektan, sidiği deterjan ve inekseverlik de ibadet olunca, gelenekçi RSS partisinin elbette ki bir “İnek Koruma Komisyonu” var.

İşte bu komisyonun başkanı Om Prakash, geçen hafta The Times Gazetesi’nin Delhi’deki muhabiri Jeremy Page’e, gerek İngiliz, gerekse tüm Batılı medyaları sevince boğan bir müjde verdi.

RSS partisi, Hindistan’ı Coca Cola ve Pepsi Cola bağımlılığından kurtarmak için kolları sıvamış, piyasaya “inek sidiğinden” damıtılmış nefis bir içecek çıkarmaya hazırlanıyor.

Om Prakash’ın The Times’a verdiği demece göre, yeni Hindu şerbeti, “sidik” kokmayacak, sidiğin içinde bulunan doğal toksinlerden azade, Ayurvedik otlarla karıştırılmış hoş kokulu, güzel lezzetli bir içecek olacak. Bu yıl sonuna kadar seri üretime geçiliyor, Hindistan dışına ihracı öngörülüyor ve adı bile hazır: Sanskritçesi “Gau Jal” , İngilizcesi “Cow Water.”

“İnek Suyu” Hindu siyasetinde inek sidiğinin ilk promosyonu değil. RSS partisi inek sidiğini, muhalefet partisi Bharatiya Janata’nın desteğiyle kansere ve obeziteye karşı “sağlığa yararlı” ürün ilan ettirmişti.

2001 yılından beri Hindular, inek sidiğini zaten ilaç niyetine içiyorlardı. Birkaç ay sonra, hastalıktan değil sağlıktan, keyif için içecek ve umulan o ki, İnek Suyu’nu Amerikan kolalarına tercih edecekler.

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.as...d=4&wid=122

Müslümanların hindulardan neyi eksik? Aynısının deve sidiği versiyonunu yapmak için neyi bekliyorlar? Sloganı da veriyorum:

"Eşsiz çörek otu ve gül yağı aromalı damıtılmış deve sidiği - Hem vücudunuza hem ruhunuza şifa" Bi de helal damgası çaktınmı tamamdır.Gelsin paralar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
ve yine müslümanlık öncesi dönemlerde ameliyet öncesi narkoz veriliyordu hastalara ve sezeryan ameliyatlarıda yapılıyordu..

kanal tedavisinin mehrgarh kültüründe yapıldığını biliyorum ... ki bu kültür mö 7000e kadar gider.

http://en.wikipedia.org/wiki/Mehrgarh

tarihinde convert tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Acımış çörekotu yağı sıhhate çok zararlıdır,kansere neden olabilir. Çörek otunun aşırı kullanımı bağırsaktaki faydalı bakterilerin ölümüne yol açar. Çörek otu kan şekerini düşürdüğü için bu hastalığı olanlarda ölümcül sonuçlar doğurur..

Birde yağ oranına bakalım:

%18 doymuş yağ asitleri

%24 tekli doymamış yağ asitleri

%58 çoklu doymamış yağ asitleri

Ayrıca Muhammed zamanında çörek otunun bilindiğini hiç zannetmem.. Osmanlı döneminde Suriye ve Mısırda yetiştirilmeye başlanmıştır.. Günümüzde TV lerde yeni bitkisel hekimler bol bol çıkmakta ve zavallı insanlarımıza bu tedavi yönü hemen hemen hiç olmayan bitkileri ve yazdıkları kitapları hadisler uydurarak kakalamaktadırlar..

Bu güzel sohbeti Muhammed in çörek otu gibi güzeel bir hadisi ile kapatayım: Bir kimse namazda yel kaçırdığını hissederse bilsin ki bunu şeytan yapıyormuş. Dübür kısmını üflüyor, insanı şüpheye düşürüyormuş. Onun için Muhammed efendi, (Bir ses ve koku duymadıkça abdestiniz bozulmuş olmaz) buyuruyor. Demek ki bu vesvesedir, önem vermemek gerekir.

Ayrıca dışarıda büyük abdest yaparken kıçınızı bir tümseye verip yapınız diyor Muhammed hazretleri, yoksa şeytan gelir dübürünüz ile oynar ddiye de ekliyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kuranda maymun ile alakali tahmini 3 ayet geçiyor

2:65 - İçinizden cumartesi günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. İşte bundan dolayı onlara "sefil maymunlar olun!" dedik.

5:60 - De ki: "Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır".

7:166 - Böylece onlar kibre kapılıp yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince, biz de onlara, hor ve zelil maymunlar olun, dedik.

Cubbeli bu ayetlerde, evrim teorisindeki insanin maymundan gelisi anlatiliyor olmasin sakin. Bak bir mucize daha yakaladik. 1400 sene evvel muhammed evrim teorisini de bilmis. Arabistanda ucak da yokmus o devirde kalkip galapakos adalarina gitsin. Demek ki bu da mucize.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ayrıca Muhammed zamanında çörek otunun bilindiğini hiç zannetmem.. Osmanlı döneminde Suriye ve Mısırda yetiştirilmeye başlanmıştır.. Günümüzde TV lerde yeni bitkisel hekimler bol bol çıkmakta ve zavallı insanlarımıza bu tedavi yönü hemen hemen hiç olmayan bitkileri ve yazdıkları kitapları hadisler uydurarak kakalamaktadırlar..

al benden de o kadar. bu arada kefirle ilgili de benzeri bir hikaye vardır. muho kefiri kafkasyalılara hediye etmişmiş..mişmiş:

http://www.eker.com.tr/urunler/kefir.asp?menuid=2

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...