Jump to content

muhammed'in çocukları.


Recommended Posts

bir islamcı siteden alıntı:

'Hz. Peygamber'in Hz. Hatice'den iki erkek ve dört kız çocuğu dünyaya gelmiştir. İlk çocuğu Kâsım iki yaşında, Abdullah da küçük yaşta iken vefat etmiştir. Abdullah adlı çocuğuna aynı zamanda Tayyib ve Tâhir denildiği nakledilmektedir. Bunların dışında Medine döneminde Mısır'lı Mâriye'den İbrahim adlı oğlu olmuştur. Kızlarının doğum sırası konusunda ihtilaf bulunmakla birlikte genellikle, Zeyneb, Rukıye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma şeklinde olduğu kabul edilmektedir.

Zeyneb: Hz. Peygamber'in ikinci çocuğu ve kızlarının en büyüğüdür. Babası otuz yaşında iken dünyaya geldiği nakledilmektedir. Hz. Hatice'nin arzusu üzerine Hz. Peygamber Zeyneb'i teyzesinin oğlu Ebü'l-Âs b. Rebi' ile evlendirmiştir. Bu evlilikten Zeyneb'in Ali ve Ümâme adlı iki çocuğu dünyaya gelmiştir. Zeyneb, babasına peygamberlik gelince annesi ile birlikte İslâmiyet'i kabul etmiştir. Kocası Ebü'l-Âs ise o dönemde iman etmemiş; ancak müslüman olan hanımı ile beraber yaşamaktan da vazgeçmemiştir. Bu şekilde evlilikleri Bedir savaşına kadar devam etmiştir. Hz. Peygamber Medine'ye hicret edince, ailesi ile birlikte kızı Zeyneb'i de Mekke'den getirtmek istemiş ancak kocası ondan ayrılmak istememiştir.

Bu arada Ebü'l-Âs, müşrikler safında katıldığı Bedir savaşında esir düşmüş, Zeyneb, kocasının fidyesi olarak bir miktar malla birlikte annesinin kendisine evlenirken çeyiz olarak verdiği gerdanlığı göndermiştir. Hz. Peygamber gerdanlığı iade ederek Ebül-Âs'ı serbest bırakmıştır. Ancak ondan, kızını çocukları ile birlikte Medine'ye göndermesini istemiş ve bu konuda kendisinden söz almıştır. Ebü'l-Âs sözünü tutarak Zeyneb'i ve çocuklarını Medine'ye göndermek üzere yola çıkarmıştır. O sırada hamile olan Zeyneb, Mekke'de Zî Tuvâ adlı yerde, henüz İslam'ı kabul etmemiş bulunan Hebbâr b. Esved'in saldırısı sonucu deveden düşmüş ve çocuğunu düşürmüştür. Bu olay sonucu yakalandığı hastalık ilerleyerek hicrî 8. yılda onun ölümüne sebep olmuştur. Olaydan sonra Mekke'ye dönmüştür. Bu arada Hz. Peygamber onu getirmek için Zeyd b. Hârise'yi ve ensardan bir şahsı Bedir savaşından bir ay kadar sonra Mescid-i Haram'a 10 km. uzaklıkta bulunan Batn-ı Ye'cec'e kadar göndermiş, Zeyneb de yanında çocukları olduğu halde bu ikisi ile birlikte Medine'ye gelmiş ve Hz. Peygamber'in yanında yaşamaya başlamıştır.

Diğer taraftan Ebü'l-Âs, hicretin 6. yılında müşriklere ait bir kervanla gittiği Suriye'den dönerken İs mevkiinde karşılaştığı İslâm askerî birliği tarafından Medine'ye getirilmiş ve İslâmiyet'i kabul etmiştir. Hz. Peygamber Zeyneb'i eski kocası ile tekrar evlendirmiştir. Zeyneb, Ebü'l-Âs'la gerçekleşen bu ikinci evliliğinden kısa süre sonra hicretin 8. yılında vefat etmiştir. Çocuklarından Ali, Mekke'nin fethinden sonra ölmüştür. Kızı Ümâme ise, teyzesi Fâtıma'nın vefatından sonra Hz. Ali ile, onun şehit edilmesinden sonra da Muğîre b. Nevfel ile evlenmiş ve onun nikahında iken vefat etmiştir. Ümâme'nin bu kocasından Yahya adında bir çocuğunun dünyaya geldiği söylenir. Biraz sonra görüleceği üzere diğer iki kız kardeşi Rukiye ve Ümmü Gülsüm gibi Zeyneb'in nesli de devam etmemiştir.

Rukıye (Rukayye): Babası otuz üç yaşındayken dünyaya geldiği kaydedilir. Rukıye, Ebû Leheb'in oğlu Utbe ile, biraz sonra bahsedilecek olan Ümmü Gülsüm de Uteybe ile nikahlandı. Hemen bütün güvenilir kaynaklar, Hz. Peygamber'in bu iki kızının Ebû Leheb'in oğullarıyla zifafa girmedikleri konusunda müttefiktirler. Ebû Leheb ve hanımı, kendilerinin İslâm'a karşı tutumlarını yeren Tebbet Sûresi'nin nâzil olması ve aynı zamanda Rukıye ve Ümmü Gülsüm'ün İslâm'ı kabul etmeleri üzerine, oğullarını Hz. Peygamber'in kızlarından ayrılmaya zorladılar. Neticede her ikisi de ayrıldı. Bundan sonra Hz. Peygamber Rukıye'yi Hz. Osman ile evlendirdi. Rukıye kocasıyla birlikte Habeşistan hicretine katıldı. Daha sonra Mekke'ye dönerek Medine'ye hicret etti ve burada yaşamaya başladı. Hicretin 2. yılında Bedir seferi hazırlıkları esnasında kızamığa yakalandı. Hz. Peygamber, Hz. Osman'ı sefere götürmedi ve hasta hanımıyla ilgilenmesi için Medine'de bıraktı. Ancak Rukıye, Hz. Peygamber seferde iken vefat etti. Hz. Osman'dan dünyaya gelen Abdullah adındaki oğlu iki veya altı yaşında iken vefat etti.

Ümmü Gülsüm: Rukıye'den küçük olduğuna göre, babası otuz dört yaşın üzerinde iken dünyaya gelmiş olmalıdır. Yukarıda da geçtiği gibi Ebû Leheb'in oğullarından Uteybe ile nikahlandı. Annesinin ve babasının zorlaması sonucu Uteybe Ümmü Gülsüm'ü boşadı. Ümmü Gülsüm hicrete kadar babasının evinde yaşadı. Kızkardeşi Fâtıma ve Hz. Peygamber'in diğer aile fertleriyle birlikte Medine'ye hicret etti. Ablası Rukıye'nin vefatından bir müddet sonra hicretin 3. yılında Hz. Osman'la evlendirildi. Hicretin 9. yılında vefat etti. Ümmü Gülsüm'ün çocuğu olmadı. Onun vefatı üzerine Hz. Peygamber "bir üçüncü (bazı rivayetlerde on) kızım olsaydı yine Osman'la nikahlardım" demiştir.

Fâtıma: Hz. Peygamber'in kızlarının en küçüğüdür. Doğum tarihi konusunda ihtilaf bulunmakla birlikte, genel kabul, birincisi ağırlıklı olmak üzere 609 ve 605 yıllarında yoğunlaşmaktadır. Kaynaklarımızda onun çocukluk ve gençlik yıllarıyla ilgili bilgiler azdır. Başından geçen olaylardan birisi şöyledir: Bir gün Hz. Peygamber Kâbe'nin yanında namaz kılarken secdeye vardığında müşrikler bir koyunun iç organlarını sırtına koyarlar. Hz. Peygamber secdeden başını kaldıramaz. Bu sırada Fâtıma gelip babasının üzerindekileri atar ve müşriklere çıkışır.

Hz. Fâtıma, babasının hicretinden bir müddet sonra, içlerinde kızkardeşi Ümmü Gülsüm ve Hz. Ebû Bekir'in ailesinin de bulunduğu bir kafile ile birlikte Medine'ye hicret etti. Bir müddet sonra Hz. Ali onu babasından istedi. Hz. Peygamber kızının görüşünü alarak hicretin 2. yılında Fâtıma'yı Hz. Ali ile evlendirdi. Hz. Fâtıma, evlendikten bir yıl kadar sonra ilk çocuğu Hasan'ı, ondan bir yıl sonra da ikinci çocuğu Hüseyin'i dünyaya getirdi. Daha sonraki yıllarda Ümmü Gülsüm ve Zeyneb adlı kızları ile Muhsin (veya Muhassin) adlı oğlu dünyaya geldi. Ancak bu sonuncusu küçükken vefat etti. Hz. Fâtıma'nın İslâm kültüründe ünlü olduğu hususlardan birisi sağlık ve sosyal yardım alanlarındaki hizmetleridir. Nitekim Uhud savaşında gazilere su ve yiyecek taşımış, yaralıları tedavi etmiş, babasının yüzündeki kanları temizlemiştir. Hz. Peygamber'in vefatına çok üzülmüş ve ondan altı ay kadar sonra vefat etmiştir. Hz. Peygamber'in nesli Fâtıma'nın çocukları vasıtasıyla devam etmiştir.

İbrahim: Hz. Peygamber'in Mısır'lı Mâriye'den olma oğludur. Hicrî 8. yılda dünyaya gelmiştir. Hz. Peygamber İbrahim'in doğumu üzerine Mâriye'yi hürriyetine kavuşturmuş ve çocuğu da sütanneye vermiştir. İbrahim henüz iki yaşını doldurmadan hicretin 10. yılında hastalanarak vefat etmiştir.

Görüldüğü üzere Hz. Peygamber'in çocukları genç yaşlarda vefat etmişlerdir. Başta kızları olmak üzere çocuklarının vefatları esnasındaki yaşları konusunda kaynaklarda farklı kayıtlar mevcuttur. Bu husus Endülüs'lü ünlü âlim İbn Hazm'ın da ilgisini çekmiş ve Peygamber'in kızlarından hiçbirinin 35 yaşını geçmediğini, Fâtıma'nın vefat ettiğinde 25 yaşında, Rukıye'nin de o civarda, Ümmü Gülsüm'ün 22 yaşında olduğunu belirtmiş, Zeyneb'in de genç yaşta vefat ettiğini kaydetmekle yetinmiştir.'

(kaynak: http://www.paylasimturkey.net/showthread.p...ri-60533.html?)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu nasil bir din, bu nasil bir Peygamber ki Kizinin kocasini dahi ikna edemiyor. (Peygamber kizi Zeyneb'in kocasi Ebü'l-Âs)

Bugun peygamberi gormedikleri halde ayagini yikadigi suyu icmek isteyenler var. Onu isiklar sacan, nur yuzlu, mukemmel bir insan olarak tanitanlar var. Fakat gelin gorun ki peygamberin kendi yakinindaki insanlar ona inanmiyor. Ancak ve ancak bir savasta yenilip esir olduktan sonra serbest kalabilmek icin inaniyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

En acıklısı da sanırım Ümmü Gülsüm'dür! İslami kaynaklar, Ümmü Gülsüm'ün Ömer bin Hattab ile olan evliliğinden ve Ümmü Gülsüm'ün öldüğünde kaç yaşında olduğundan bahsetmekte kaçınıyorlar. Hicretin 9. yılında öldüğünü, cenaze namazını muhammedin kıldırdığını yazarlar ama doğum ve ölüm yaşını genellikle bildirmezler. Bunun nedeni muhammedde pedofili yatkınlığının bulunmasıdır ve ömer ile Ümmü Gülsüm'ün evliliğinin, muhammed ile ayşe evliliğine eşit olabilecek düzeyde sübyancılığa varmasıdır kuşkusuz.

Muhammedden sonra islam önderleri arasında pedofili olan kişilerden biri de Hazreti Ömerdir. 60 yaşında iken Muhammedin kızı Fatıma ile Alinin kızları olan Ümmü Gülsüm, 13 yaşında Hz Ömer'e verilmiştir. Ömer, hem arkadaşı hem de peygamberi olan Muhammedin, kızının kızı ile nikahlanmıştır. Kimin usu bu iğrençliği kaldırabilir! Müslümansanız bu iğrençliği yutkunmak zorundasınız. Muhammed 571 yılında, Ömer 581 yılında doğmuştur. Ümmü Gülsüm'ün dedesi olan Muhammed, Ümmü Gülsüm'ün kocası Ömer'den yalnızca 10 yaş büyük. Ömer, Ümmü Gülsüm'ün dedesi Muhammed'den 10 yaş küçüktür. Kısacası, ne mide kaldırır bu sübyancılığı, ne de us.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu nasil bir din, bu nasil bir Peygamber ki Kizinin kocasini dahi ikna edemiyor. (Peygamber kizi Zeyneb'in kocasi Ebü'l-Âs)

Bugun peygamberi gormedikleri halde ayagini yikadigi suyu icmek isteyenler var. Onu isiklar sacan, nur yuzlu, mukemmel bir insan olarak tanitanlar var. Fakat gelin gorun ki peygamberin kendi yakinindaki insanlar ona inanmiyor. Ancak ve ancak bir savasta yenilip esir olduktan sonra serbest kalabilmek icin inaniyor.

oda senin gibi ateist olduğu için inanmamıştır sen olsan inanırmısın işiniz gücünüz çamur atmak . zorşamı inandıracaktı onun görevi sadece anlatmak ister inan ister inanma

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 years later...

Kızlarının doğum sırası konusunda ihtilaf bulunmakla birlikte genellikle, Zeyneb, Rukıye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma şeklinde olduğu kabul edilmektedir. Rukıye, Ebu Leheb'in oğlu Utbe ile, Ümmü Gülsüm de Uteybe ile nikahlandı. Hemen bütün güvenilir kaynaklar, Peygamber'in bu 2 kızının Ebu Leheb'in oğullarıyla zifafa girmedikleri konusunda müttefiktirler. Ebû Leheb ve hanımı, kendilerinin İslâm'a karşı tutumlarını yeren Tebbet Sûresi'nin nâzil olması ve aynı zamanda Rukıye ve Ümmü Gülsüm'ün İslâm'ı kabul etmeleri üzerine, oğullarını Peygamber'in kızlarından ayrılmaya zorladılar.

Muhammed'in kendisi hayber fethinde henüz savaş bitmişken esir aldığı safiye ile sahba mevkiinde çadırda gerdeğe girmişken muhammed'in kızları, nikahlandıkları Ebu Leheb'in oğullarıyla aylarca nikahlı kalmalarına rağmen gerdeğe girmemişler öyle mi? kim inanır buna!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed'in kendisi hayber fethinde henüz savaş bitmişken esir aldığı safiye ile sahba mevkiinde çadırda gerdeğe girmişken muhammed'in kızları, nikahlandıkları Ebu Leheb'in oğullarıyla aylarca nikahlı kalmalarına rağmen gerdeğe girmemişler öyle mi? kim inanır buna!

düşünmeyen - sorgulayamayan müslüman inanır :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...