Jump to content

EVRENDE CANLILIĞIN OLUŞMASI TESADÜF MÜ?


Recommended Posts

  • İleti 86
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

canlılığın oluşması çok çok düşük bir ihtimaldir.uygun ortam koşulları,uygun elementler uygun bileşikler,katalizörler vesairenin aynı anda belirli bir düzende reaksiyona girmesi gerekli.bu da çok çok küçük bir ihtimal fakat evren çok küçük ihtimallerin bile gerçekleşebilmesi için yeterince büyük.yani bu koşulların sağlanıp bir canlının oluşma ihtimaline milyarda bir diyelim.milyarda bir bir olasılığı deney yaparak gerçekleştiremezsiniz,ama evrende bunun gerçekleşebileceği yüz milyar gezegen varsa bu gerçekleşebilir ki gerçekleşmiştir ve biz buradayız ve nefes alıyoruz.

Evrendeki moleküllerin milyarlarca sene bu ''deneyi'' yapmaları ,çok çok düşük gördüğünüz ihtimali yükseltecektir tabikide;bu hangi oranda makul olacaktır

sorun burada?Milyarda bir olasılık olsa heralde bunu dert bile etmezdik:)

Bir deneyi defalarca tekrarlamak, tekrarlayanın bilinçsiz olduğu gözönüne alındığında yapılan hataları giderecek bir mekanızma olmadığına göre

her defasında o ''çok çok düşük ihtimali'' denemekten öteye gidemeyecektir değil mi?

Örneğin madeni parayı milyar kere attığımızda her defasında tura gelmesi gereken bir deney yaptığımızda,yazı geldiğinde deneye yeniden başlıyacağımıza göre

deney sayısı ihtimali ne seviyede makul oranlara götürebilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tesadüfün zıttı zorunluluk değildir. İstatistik işine çok bağnaz bakıyorsun.

Sana şöyle bir soru sorayım:

10 kez yazı-tura attığımız zaman, en az birinin "yazı" gelmesi tesadüf müdür, yoksa zorunluluk mudur?

Bu soruya verdiğin yanıtın bie benzeri, başlıkta sorduğun soruya cevap olacaktır.

En az birinin yazı gelmesi zorunluluk olmadığına göre -nedenselliği varsaymazsak- her defasında tura gelmemesi tesadüf olacaktır değil mi?

Sonuç?

O zaman senin düşünce sistematiğine göre, evrende canlılığın oluşmaması tesadüf oalcaktı. Mantık aynı...

E haliyle gerçekleşmesi kaçınılmaz/zorunlu olmayan şeylere tesadüf/rastlantı demiyor muyuz?Bilmediğim başka bir terim mi var?

Mantıksız olan nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Alakası yok. Madde hep vardı demezsen, diyalektiğin dışına çıkıp yoktan varolduğunu ve dolayısıyla metafiziğe dalıp onu yoktan varedecek bir güç olduğunu kabul etmek zorunda kalırsın.

Madde zaten vardı, sadece şekil değiştirmekte.

Madde hep vardı demek metafiziktir, bilimdışıdır:-).

Link to post
Sitelerde Paylaş
"diyalektik=bilim mi?" de ne demek? Diyalektiğin dışına çıkarsan, bilimin de dışına çıkarsın, evrimi dahi savunamazsın. Yaratılışçılığın kucağına sere serpe uzanırsın.

Enerjinin korunumu yasası delinirse bütün bilgileri çöpe atarmışız!!! Mükkemmel bir atlayış sayın seyirciler! Allah'ın varlığını da kanıtlarsak, bütün bilgileri çöpe atarız gider. E=mc2'nin de yanlış olduğu kanıtlanırsa bütün bilgileri çöpe atarız gider. Halamın t.şakları olduğu kanıtlanırsa, bütün bilgileri çöpe atarız gider. 2x2'nin 4 etmediği kanıtlanırs...

Yahu git allasen!..

Diyalektik materyalizmin bilimle alakası Aborijinlerle Hubble teleskobunun alakası kadardır:-)

tarihinde sonus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Yahu sen ne saçmalıyorsun? Öncelikle materyalizm bir görüştür, kanun değil. Yani yanlışlanabiliyor demek ki. Her şeyin

temeline maddeyi koyuyorsan, madde olmayan varlıkların da oluşumunu açıklamak zorundasın.

Materyalizm yanlışlanamazdır, bu yüzden metafizik ve bilimdışıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evrendeki moleküllerin milyarlarca sene bu ''deneyi'' yapmaları ,çok çok düşük gördüğünüz ihtimali yükseltecektir tabikide;bu hangi oranda makul olacaktır

sorun burada?Milyarda bir olasılık olsa heralde bunu dert bile etmezdik:)

Bir deneyi defalarca tekrarlamak, tekrarlayanın bilinçsiz olduğu gözönüne alındığında yapılan hataları giderecek bir mekanızma olmadığına göre

her defasında o ''çok çok düşük ihtimali'' denemekten öteye gidemeyecektir değil mi?

Örneğin madeni parayı milyar kere attığımızda her defasında tura gelmesi gereken bir deney yaptığımızda,yazı geldiğinde deneye yeniden başlıyacağımıza göre

deney sayısı ihtimali ne seviyede makul oranlara götürebilir?

Bu ihtimal Dawkins'in dediği gibi neredeyse sıfırdır, bu yüzden söz konusu ihtimali savunmaz; ama Dawkins o imkansız denecek denli küçük ihtimalle boğuşmamak için bir yöntem sunar: Doğal Seçilim! Halbuki doğal seçilim canlı oluştuktan sonra işe yarar:-)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Oldu sonus, işi gücü bırakıp aptalların aptal iddialarına cevap vermekle uğraşayım. Madde yoktan var oldu ve hatta onu allah yarattı, madde de allahın yarattığı gibi aynen durmakta, değişim ve gelişim göstermemekte, dolayısıyla evrim diye de bir şey gerçekleşmemekte. Zaten materyalizm de metafiziktir, bilimdışıdır. :crazy:

Adam olun da üç beş bilimsel kitap okuyun. Düşünce yetinizi geliştirin, mantık çerçevesinde düşünebilmenizi kolaylaştırır. Cehennemin dibine kadar yolunuz var. :angry:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Oldu sonus, işi gücü bırakıp aptalların aptal iddialarına cevap vermekle uğraşayım. Madde yoktan var oldu ve hatta onu allah yarattı, madde de allahın yarattığı gibi aynen durmakta, değişim ve gelişim göstermemekte, dolayısıyla evrim diye de bir şey gerçekleşmemekte. Zaten materyalizm de metafiziktir, bilimdışıdır. :crazy:

Adam olun da üç beş bilimsel kitap okuyun. Düşünce yetinizi geliştirin, mantık çerçevesinde düşünebilmenizi kolaylaştırır. Cehennemin dibine kadar yolunuz var. :angry:

'Madde sonsuzdan beri hep vardı' iddiasını nasıl temellendirmeyi düşünüyorsun? Bu iddianı deney ve gözleme tabi tutabilecek misin? Transendantal ve deneyüstü iddialar metafiziktir, materyalizm de bu yüzden metafiziktir, bilimdışıdır. Kızmak yerine metafiziği araştır, daha faydalı olacaktır.

tarihinde sonus tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu ihtimal Dawkins'in dediği gibi neredeyse sıfırdır, bu yüzden söz konusu ihtimali savunmaz; ama Dawkins o imkansız denecek denli küçük ihtimalle boğuşmamak için bir yöntem sunar: Doğal Seçilim! Halbuki doğal seçilim canlı oluştuktan sonra işe yarar:-)

Bu arada karşıt görüş olarak canlılığın kendiliğinden oluşumunu bir zorunluluk olarak açıklayanlardan alıntılar yapalım.

>>> Canlılığın kendiliğinden oluşmasıda bir ihtimalin gerçekleşmesinden ibaretse...aslında olmayabilirdide değil mi?

Öncelikle, böyle bir durum söz konusu bile değil..

Şuraya bir şişe tuz ruhu koyuyorsun. İçine biraz çinko atıyorsun.. Hidrojen çıkması şişenin ağzından bir ihtimal değildir.

Amonyak, metani karbondioksit, su, şimşek, ısı vs. varsa, buradan aminoasitlerin çıkması da bir ihtimal değildir.

Bu aminoasitlerin polimerleşmesi ve canlı oluşması da artık bir ihtimal olmaz..

Yani, fizik ve kimya ihtimal hesaplarıyla yapılmaz.

Fizik ve kimyada, gereken şartların ortada olup olmadığına bakılır. Bu şartlar mevcutsa, RNA, DNA, canlı vs. hepsi mevcut olacaktır.

Burada söz konusu olan, canlılık dediğimiz yapının doğasında olan, şöyle de olsa, olur, böyle de olsa esnekliğini göremiyor olmanızdır.

Canlı yapı aslen bir polimerdir. Yani, moleküllerin zincirler oluşturması.. Bunu pek çok şey yapabilir, işte su içtiğin PET şişe mesela böyledir. Velakin, canlı dediğin yapının asıl esprisi, bu zincirlerin kendini kopyalayabiliyor oluşudur.

Şimdi elinde bir zincir var. Etrafında yeterince halka varsa, hemen o halkalardan kendi koyasını üretiyor..

Bu zincir, "ABABAB" şeklinde de olsa, "ABBABBABB" şeklinde olsa, farketmeyecek aslen. Kendini kopyalayacak. Fakat..

Ortamda yeterince A yoksa, ABABAB zinciri, daha kıt halka bulacak kendini o kadar hızlı çoğaltamayacak. ABBABB zinciri daha avantajlı olacak. İşte olayın ihtimal ve tesadüf tarafı burasıdır.

Her iki zincirde canlı olacak. Her iki zincirde evrim sürecine uyacak. Ama hasbel kader o anki ortamda A kıt olduğu için, kazanan ABBABB olacak..

Kısaca, sen 18 ayaklı, her ayğının ucunda bir göz olan bir canlıda olabilirdin. Ama böyle oldun, çünkü senin kopya üretme yeteneğin mevcut ortam koşullarında en avantajlı yapı olarak bunu ortaya koydu..

İşte canlılığın bu kadar çeşit olmasının ardında yatan şey budur. Kırkayakta vardır, solucanda.. Her ikiside canlıdır.

Ve eğer uygun koulları sağlayan bir ortam varsa, canlılık ortaya çıkacaktır. Ve bur oprtam öyle çooook sıkı, aman aman bir ortamda değildir.

Aminoasitlerin polimerleşip ilk hücreyi meydan getirmesi, güneş, gelgit, denizdibi volkanları, radyoaktif malzeme, düşen göktaşları vs. bir sürü şekilde oluşabilir.

Ama dünyada bunun denizdibi volkanları yoluyla ortaya çıktığını görüyoruz. Bu durum, ortamda UV ışığın olmadığı anlamına gelir. Ama bolca CO2 ve ışık mevcuttur ki, burada gelişecek bir hayat, fotosentez tabanlı olacaktır ve olmuştur.

Ama başka bir gezegende, gelişen hayat, UV ışığı kullanabilir ve bizimkine hiç benzemeyen bir hayat ortaya çıkabilir.

Dünyaya bakalım. Mikroplardan kurtulmak için.. Etleri tuzlarsın.. Suyu kaynatırsın.. Ama tuzlu suda yaşayan, tuzun içinde olmazsa ölen bakteriler mevcuttur. Kaynamış su olmazsa ölen bakterilerde..

Gördüğün gibi, hayat denen şey öyle aman aman, pek bir matah illa sıcak olacak, serin olacak, tuzsuz olacak, O2 olacak, UV olacak, olmayacak bir şey değil. Tüm mesele, kendini kopyalayabilen organik denen kimyasalların ortaya çıkabilir olması, hepsi o kadar.. Ötesi hiç mesele değil..

Şu ana kadar hiç ihtimal hesabı yaptık mı, tesadüf filan dedik mi? Evet, ABBABB zinciri dedik. İşte o günün ortam şartları bugünün hayatını ortaya çıkardı ve olay bundan ibaret.

Şimdi oturup o şartların biraraya gelmesi ihtimalini hespalamak, abesle iştigaldir sadece. Çünkü, farzet ki o şartlardan biri çok çok değişti, Hatta hepsi acayip değişti, dünya şimdiki Titan gibi bir yer oldu.. Sonuç değişmez. Hayat gene başlar, hücreler gene ortaya çıkar. Velakin bu kez kazanan ABBABB değil, ABAABAA gibi bir şey olur sadece.. Yani, güneş ışığını alıp CO2 ile fotosentez yapan değil, tidal güçlerden kaynaklanan ısıyı alıp, CH4 ile bilmem ne sentez yapan bir hayat olur, hepsi o kadar..

Biz, bizi oluşturan şartların zorunlu kıldığı bir hayattan ibaretiz. Biz hayatınn amacı filan değil, sonucuyuz. Ve bu hayat, tamamen kimyanın mevzusu. Ve kimyada, denklemler ihtimal hesabıyla değil, eşik enerjileri ile çözülür. tuz ruhuna çinkoyu atınca, oksijen çıkması diye bir ihtimal akıldan bile geçirilmez. Hayatta, tek bir molekül, tek bir şey değildir.

Senin bir türlü anlamadığın, sadece senin gibi bir hayat olabileceği meselesi. Hayatın, canlılığın o kadar çok yolu vardır ki, su, ısı, karbon, hidrojen vs. olan, en kestirme bakışla, sıvı su veya metan olan herhangi bir yerde ortaya çıkmaması imkansızdır..

Ama bu hayatın, insan, patlıcan, solucan ve terliksi hayvan gibi olması sadece dünyadaki şartların aynen ortaya çıkmasına bağlıdır.

İşte bu senin yağmur hikayene benzer. Spesifik bir yağmur tanesinin başının üstüne düşmeyeceğini ihtimal hesabı ile göstermek, diğer yağmur tanelerini yok saymak absürt bir iştir. Hele hele çıkıp, başına düşen yağmur tanesini ortaya çıkmış, çıkacak tek yağmur tanesi olarak düşünüp, bu yağmur damlası kafama düşme ihtimali 10 üzeri 500 milyonda birdi, ama düştü, dememki bu taneyi benim için yaratıp kafama indiren bir yağmur tanrısı var diye sayıklamak, ancak zırvalamaktır..

Sizin bu ihtimal hesaplarınız, ancak şunu gösterir. Diyelim, hayatın ortaya çıkma ihtimali milyonda bir olsun.. Bu aslında, milyon çeşit hayat olabileceğini gösterir sadece, hepsi o kadar..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evrendeki moleküllerin milyarlarca sene bu ''deneyi'' yapmaları ,çok çok düşük gördüğünüz ihtimali yükseltecektir tabikide;bu hangi oranda makul olacaktır

sorun burada?Milyarda bir olasılık olsa heralde bunu dert bile etmezdik:)

Bir deneyi defalarca tekrarlamak, tekrarlayanın bilinçsiz olduğu gözönüne alındığında yapılan hataları giderecek bir mekanızma olmadığına göre

her defasında o ''çok çok düşük ihtimali'' denemekten öteye gidemeyecektir değil mi?

Örneğin madeni parayı milyar kere attığımızda her defasında tura gelmesi gereken bir deney yaptığımızda,yazı geldiğinde deneye yeniden başlıyacağımıza göre

deney sayısı ihtimali ne seviyede makul oranlara götürebilir?

bunu arka arkaya yapılan bir deneyle karıştırmayın belki milyarlarca gezegende,her gezegende yüzmilyarlarca molekül aynı anda gerçekleştiriyor bu deneyi,ve bu deneyin sadece bir defa başarılı olması yeterli.kendini kopyalayabilen en basit tek hücreli canlı oluştuğunda darwinin kanunları işlemeye başlayacak.bu tek basamaklı bir deney olmayabir.önce amünoasitler oluşmalı,sonra dna molekülleri vesaire.adım adım bir hücre oluşturulabilir.her adım milyonlarca yıl sürmüş olabilir,belki çoğu gezegende ilk adımda kaldı,yada ikinci adımda.ama şundan eminiz ki en az bir gezegende bu adımlar tamamlandı ve tek hücreli canlı oluştu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
'Madde sonsuzdan beri hep vardı' iddiasını nasıl temellendirmeyi düşünüyorsun? Bu iddianı deney ve gözleme tabi tutabilecek misin? Transendantal ve deneyüstü iddialar metafiziktir, materyalizm de bu yüzden metafiziktir, bilimdışıdır. Kızmak yerine metafiziği araştır, daha faydalı olacaktır.

Metafiziğin neyini araştıracam, olmayan bir şeyi araştırmak bana ne kazandıracak?

Maddenin yoktan varolduğunu iddia etmek deli saçmasıdır. Bunu, diyalektiğe dayanarak söylüyorum. Çünkü diyalektiğin en önemli ilkelerinden biri, hiçbir şeyin yoktan var, vardan da yok edilemeyeceğidir. Ve diyalektik, bilimsel bir görüştür. Diyalektik ve tarihsel materyalizm dışına çıkarsan ancak metafizikle başbaşa kalırsın.

Bilimi bırakıp, metafiziği-bilimdışını araştıracakmışım. Pöh!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anibal'in kimyanın zorunlu yasalarıyla açıkladıkları doğrudur. Şartlar uygunsa taş yere düşer, kristaller içerdikleri itme çekme kuvveti ile geometrik olarak dizilir, acıkınca yeriz, susayınca su içeriz vs. Tüm bunlar zorunlulukla açıklanabilir. Fakat canlı yapılarla cansızlar arasındaki en keskin ayrım organizasyondur. İnformasyona sahip olsa bile taş ve kristalin içinde organizasyon yoktur. Özelleşmiş karmaşıklık sadece canlılarda vardır. Canlı yapılardaki organizasyonu "zorunlulukla" açıklayamayız.

Zorunluluk, olması gereken olaylardır.

Tesadüf, olması gerekmeyen olaylardır.

Olması gereken olaylarla olması gerekmeyen olaylar bir araya gelirse bir hücre oluşabilir mi? Bir film çekilebilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Metafiziğin neyini araştıracam, olmayan bir şeyi araştırmak bana ne kazandıracak?

Yeterince araştırmışsın ve gırtlağına kadar batmışsın zaten:-) Diyalektik materyalizm.

Maddenin yoktan varolduğunu iddia etmek deli saçmasıdır. Bunu, diyalektiğe dayanarak söylüyorum. Çünkü diyalektiğin en önemli ilkelerinden biri, hiçbir şeyin yoktan var, vardan da yok edilemeyeceğidir. Ve diyalektik, bilimsel bir görüştür. Diyalektik ve tarihsel materyalizm dışına çıkarsan ancak metafizikle başbaşa kalırsın.

Bir şeyin yoktan var olamayacağı vardan yok olamayacağı iddiası senin sandığın gibi kesinlik içermez. Evrensel bir iddia değildir, tümevarımdır. Yani önündeki kapta ölçtüğün şeyi "evren de böyle, evet evet, kesinlikle evren de böyledir" diyemezsin.

Bilimi bırakıp, metafiziği-bilimdışını araştıracakmışım. Pöh!

Fanatikliğin bu kadarına da pes:-)

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Bir şeyin yoktan var olamayacağı vardan yok olamayacağı iddiası senin sandığın gibi kesinlik içermez. Evrensel bir iddia değildir, tümevarımdır. Yani önündeki kapta ölçtüğün şeyi "evren de böyle, evet evet, kesinlikle evren de böyledir" diyemezsin.

Tam tersine kesin bir kesinlik içerir: Bilimsel kesinlik.. Yani bu ne demektir, birisi aksini ispatlayana kadar..

Ve evet, evren kesinlikle tam böyledir..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evrendeki moleküllerin milyarlarca sene bu ''deneyi'' yapmaları ,çok çok düşük gördüğünüz ihtimali yükseltecektir tabikide;bu hangi oranda makul olacaktır

sorun burada?Milyarda bir olasılık olsa heralde bunu dert bile etmezdik:)

Bir deneyi defalarca tekrarlamak, tekrarlayanın bilinçsiz olduğu gözönüne alındığında yapılan hataları giderecek bir mekanızma olmadığına göre

her defasında o ''çok çok düşük ihtimali'' denemekten öteye gidemeyecektir değil mi?

Örneğin madeni parayı milyar kere attığımızda her defasında tura gelmesi gereken bir deney yaptığımızda,yazı geldiğinde deneye yeniden başlıyacağımıza göre

deney sayısı ihtimali ne seviyede makul oranlara götürebilir?

1000 kere para atma örneğindeki yanlışlık şurada...

Doğada mutlaka 1000 paranın aynı anda atılmasıyla 1000 tane tura gelecek diye bir zorunluluk yoktur. Zaten darwin kendi kitabında açıkça diyor ki: "Eğer herhangi bir yapı tedrici olarak gelşiemeyeceği gösterilirse, benim bu teorimde geçersiz olur." diyor. Tabi canlılığın ortaya çıkışı konusu evrim teorisinin açıklamakla zorunda olduğu bir kısım değildir, hatta tamamen evrim teorisi dışıdır. Fakat ilk canlının ortaya çıkışından sonraki tüm aşamalar evrim teorisinin kapsama alanına girer.

Peki ilk canlı nasıl oluştu? Bu soruyu yanıtlamadan önce "canlının" ne olduğunu açıklayarak işe başlamalıyız. Canlı, kendini kopyalayabilen ve yapısındaki bilgiyi bir şekilde alt nesillere iletebilen herhangi bir MOLEKÜLdür. Canlılığın kriteri hiç bir zaman hücre zarı, hücre içi enzimler, hareket etme gibi kavramlar değildir. Canlılığın temel kriteri kendi kendini kopyalayabilen herhangi bir MOLEKÜLdür.

Bu ilk kendi kendini kopyalayabilen molekül ortaya çıktıktan sonra evrim teorisi ipleri eline alır. Kendi kendini kopyalayabilen molekül, ata soylardaki bilgiyi alt nesillere iletebilir. Böylece her yararlı mutasyon ya da değişiklik canlının kendini kopyalarken, kopyasını oluşturduğu molekülde saklanır. Böylece de darwinin belirtmiş olduğu tedrici evrim ortaya çıkmış olur. Yani tedrici gelişim ve evrimleşme için ihtiyaç olan tek şey kendini kopyalayabilen basit bir MOLEKÜLdür. Hücre, organeller, enzimler kesinlikle ZORUNLU değildir.

Bu tedrici gelişime senin 1000 kere tura gelmesi meselesine uyarlarsak ortaya şöyle bir gelişim çıkar. Eğer bir canlının(kendini kopyalayabilen herhangi madde) 1000 kere tura atması gerekiyorsa, bunu tek aşamada yapmak zorunda değildir. Çünkü canlının ata soydaki bilgiyi depolama yeteneği vardır. Bu yetenek az olsa dahi, bunu soylarına aktarır. O zamanda 1000 denemenin, 1000'inde de tura getirme zorunluluğu kalkmış olur. Bu veriler ışığında 1000 tane tura elde etmek için olması gereken, her birbirinden bağımsız denemede sınırsız yazı-tura atma imkanı tanır. Yani canlı 1 no'lu kısma tura gelmesi için bir tazı-tura atar. Tura gelirse bu kalıtım materyalinde saklanır, yazı gelirse o canlı yok olur. Bu sistem böyle işlediği zaman yaklaşık 2000 denemede, 1000 tanelik tura hedefine ulaşılır. Bu mucize değil, olması gereken olasılıktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Fakat canlı yapılarla cansızlar arasındaki en keskin ayrım organizasyondur. İnformasyona sahip olsa bile taş ve kristalin içinde organizasyon yoktur. Özelleşmiş karmaşıklık sadece canlılarda vardır. Canlı yapılardaki organizasyonu "zorunlulukla" açıklayamayız.

Burada en sık yapılan ayak oyununu görüyoruz.. Organizasyon nedir?

Diyelim ki organizasyon dediğin şey taşta yok.. Peki ya Dünya'nın kendinde yok mu?

Örneğin, amanda canlının organize yapıları var ve bunlar işbirliği içinde şunu yapıyor..

Dünyada organize bir şekilde, çekirdegği dönüyor, mağma oluşuyor. Isınan mağma konveksiyon akımları ile dönüyor. Bu yüzeydeki soğumuş karaları hareket ettiriyor. Onlar birbirine çarpıyor ve Voila! Organize bir şekilde dağları yapıyor..

Bunu daha basit ölçeğe de indirgeyebilirsin.. Güneş + Rüzgar + Su, kıyıdaki taşları organize bir şekilde büyükten küçüğe sıralar durur..

Kısaca, organizasyon dediğin olay, canlılığa has bir şey zaten değildir. Ama asıl husus şudur: Organizasyon nedir? Organizasyon, tamamen semantik bir kavramdır, yani, tıpkı bilgi gibi, doada mevcut olan bir şey değil, insanların sanallaştırma sisteminin bir terimidir...

Evet, nedir organizasyon? Doğada var mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evrendeki moleküllerin milyarlarca sene bu ''deneyi'' yapmaları ,çok çok düşük gördüğünüz ihtimali yükseltecektir tabikide;bu hangi oranda makul olacaktır

sorun burada?Milyarda bir olasılık olsa heralde bunu dert bile etmezdik:)

Bir deneyi defalarca tekrarlamak, tekrarlayanın bilinçsiz olduğu gözönüne alındığında yapılan hataları giderecek bir mekanızma olmadığına göre

her defasında o ''çok çok düşük ihtimali'' denemekten öteye gidemeyecektir değil mi?

Örneğin madeni parayı milyar kere attığımızda her defasında tura gelmesi gereken bir deney yaptığımızda,yazı geldiğinde deneye yeniden başlıyacağımıza göre

deney sayısı ihtimali ne seviyede makul oranlara götürebilir?

Bu ihtimal Dawkins'in dediği gibi neredeyse sıfırdır, bu yüzden söz konusu ihtimali savunmaz; ama Dawkins o imkansız denecek denli küçük ihtimalle boğuşmamak için bir yöntem sunar: Doğal Seçilim! Halbuki doğal seçilim canlı oluştuktan sonra işe yarar:-)

1000 kere para atma örneğindeki yanlışlık şurada...

Doğada mutlaka 1000 paranın aynı anda atılmasıyla 1000 tane tura gelecek diye bir zorunluluk yoktur. Zaten darwin kendi kitabında açıkça diyor ki: "Eğer herhangi bir yapı tedrici olarak gelşiemeyeceği gösterilirse, benim bu teorimde geçersiz olur." diyor.

Bu tedrici gelişime senin 1000 kere tura gelmesi meselesine uyarlarsak ortaya şöyle bir gelişim çıkar. Eğer bir canlının(kendini kopyalayabilen herhangi madde) 1000 kere tura atması gerekiyorsa, bunu tek aşamada yapmak zorunda değildir. Çünkü canlının ata soydaki bilgiyi depolama yeteneği vardır. Bu yetenek az olsa dahi, bunu soylarına aktarır. O zamanda 1000 denemenin, 1000'inde de tura getirme zorunluluğu kalkmış olur. Bu veriler ışığında 1000 tane tura elde etmek için olması gereken, her birbirinden bağımsız denemede sınırsız yazı-tura atma imkanı tanır. Yani canlı 1 no'lu kısma tura gelmesi için bir tazı-tura atar. Tura gelirse bu kalıtım materyalinde saklanır, yazı gelirse o canlı yok olur. Bu sistem böyle işlediği zaman yaklaşık 2000 denemede, 1000 tanelik tura hedefine ulaşılır. Bu mucize değil, olması gereken olasılıktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuya külliyen yanlış yerden bakıyorsunuz..

Sebebi, tesadüf nedir hiç bir fikrinizin olmaması..

Peki nedir bu iş, neden böyle oluyor.. Çünkü, sizin tesadüf diyerek bahsettiğiniz şeyle, bizim bahsettiğimiz şey ayrı..

Bilim ile uğraşan, el mahkum istatistik disiplinini alır ve o disiplindeki rasgelelik kuralını kullanır.. Bu şu demektir:

Nedensellik kuralını benimsemiş tüm fikri akım ve sistemler evrende “rastlantı “ diye bir fenomenin var olmadığı konusunda görüş birliğindedir. Ortak görüşe göre, her olay, determinizm (“her olayın birtakım nedenlerin sonucu olduğunu kabul eden felsefi görüş”) çerçevesinde,”nedensellik kuralı”nın (“her olayın birtakım nedenlerin zorunlu sonucu olması kuralı”) işleyişiyle yani bir neden-sonuç ilişkisiyle meydana gelir. “Rastlantı” insanların nedenlerini bilemediği veya anlayamadığı olaylara yaptığı bir yakıştırmadır. Konuyla ilgili olarak Albert Einstein şu ünlü sözünü söylemiştir: "Tanrı zar atmaz"

Bizim raslantıdan, tesadüften anladığımız şey bu.. Peki siz ne anlıyorsunuz?

Önce bir bu konuyu halletmeniz lazım..

Nedir tesadüf? Acaba şunu mu kastediyorsunuz:

Rastlantı, determinizmi ve nedensellik kuralını kabul etmeyen görüşe göre, yani her olayın muhakkak bir nedeni olmadığını ya da olayların bir neden-sonuç zinciriyle meydana gelmediğini varsayan görüşe göre, olayların nedensiz, gelişigüzel bir şekilde meydana gelişine verilen addır.
Link to post
Sitelerde Paylaş
Konuya külliyen yanlış yerden bakıyorsunuz..

Sebebi, tesadüf nedir hiç bir fikrinizin olmaması..

Peki nedir bu iş, neden böyle oluyor.. Çünkü, sizin tesadüf diyerek bahsettiğiniz şeyle, bizim bahsettiğimiz şey ayrı..

Bilim ile uğraşan, el mahkum istatistik disiplinini alır ve o disiplindeki rasgelelik kuralını kullanır.. Bu şu demektir:

Bizim raslantıdan, tesadüften anladığımız şey bu.. Peki siz ne anlıyorsunuz?

Önce bir bu konuyu halletmeniz lazım..

Nedir tesadüf? Acaba şunu mu kastediyorsunuz:

Eğer evrende mutlak determinizm hüküm sürüyorsa tesadüften bahsedilemez zaten...tartışmada bunu yoksaydığımızı vurgulamıştık.

En az birinin yazı gelmesi zorunluluk olmadığına göre -nedenselliği varsaymazsak- her defasında tura gelmemesi tesadüf olacaktır değil mi?

Sonuç?

Kuantum evrendeki belirsizlik bizden kaynaklanıyorsa,yani nedenini hesaplayamasakta bir şekilde maddesel bir sebep-sonuç ilişkisine dayanıyorsa;

bırak canlılığın oluşmasını, şuanda bunları yazmam dahil herşey bir zorunluluktur değil mi? : )

tarihinde TylerDurdenn tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...