Jump to content

Darwinin kendi ağızından evrimi dinleyelim


Recommended Posts

"Eğer teorim doğruysa, türleri birbirine bağlayan sayısız ara-geçiş türleri mutlaka yaşamış olmalıdır... Bunların yaşamış olduklarının kanıtları da sadece fosil kalıntıları arasında bulunabilir." (Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 179)

Eğer birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız olduğu gösterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır. (Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 189)

Eğer gerçekten teorim doğru ise ve varsa onca fosili bulmamız gerekiyordu.Ama hayretki yer kabuğunun içinde bir tane bile bulamadım.Ama eminimki bilim ileride fosil çalışmalarının artmasıyla bulacaktır (Charles Darwin , The Origin Of Species)

bunun manası şudur: Evrim teorisi, canlıların tüm sistemlerinin, önceden belirlenmiş bir plan olmadan, tesadüflerle ortaya çıktığı iddiasındadır. Bu tesadüflerin arasından, canlıya fayda sağlayanların kalıcı hale geldiğini, böylece sistemlerin çok basit bir formdan başlayarak uzun zaman içinde aşama aşama geliştiğini öne sürmektedir. (Örneğin Darwinizm'e göre, canlılar, daha önceden hiç gözleri yok iken, tesadüfi mutasyonlar sayesinde "aşama aşama" göz kazanmış olmalıdır.)

Oysa canlı bedenlerindeki karmaşık organların hemen hepsi, tek bir parçası dahi eksik olsa işe yaramayacak organlardır. Bunların "aşama aşama" gelişmiş olması mümkün değildir, çünkü sistem eksiksiz olmadıktan sonra canlıya hiç bir avantaj sağlamamaktadır. Amerikalı biyokimya profesörü (Lehigh Üniversitesi, Pennsylvania) Michael J. Behe'nin 1996'da yayınlanan "Darwin'in Kara Kutusu: Evrime Karşı Biyokimyasal Başkaldırı" adlı kitabıyla bilim dünyasına kazandırdığı" indirgenemez komplekslik" kavramı, Darwinizm'in bu çıkmazını ifade etmektedir.

Behe ve onun gibi "bilinçli tasarım" teorisini savunan pek çok bilim adamı tarafından detayları ortaya konan pek çok "indirgenemez kompleks" organ ve sistem (örneğin insan gözü, gözün biyokimyasal sistemi, kan pıhtılaşma sistemi, bakteri kamçısı, hücre için organeller, DNA ve onu işleyen enzimler gibi), Darwin'in korkusunu gerçeğe dönüştürmektedir. "Birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız olduğu" gösterilmekte ve bu ikinci kıstasa göre de Darwin'in teorisi "kesinlikle yıkılmaktadır".

darwin, fosil kayıtlarındaki bu "olağanüstü eksikliğin" sadece daha fazla fosil kazısı yapmakla ilgili olduklarını düşünmüştür.. Ama her ne kadar yeni fosil kazısı yapılırsa yapılsın, bulunan türlerin neredeyse hepsinin, istisnasız, bugün yaşamakta olan hayvanlara çok benzediği ortaya çıkmıştır. (Francis Hitching, The Neck of the Giraffe: Where Darwin Went Wrong, Tichnor and Fields, New Haven, 1982, s. 40)

"Darwinist teori, canlılığın bir tür "giderek genişleyen bir farklılık üçgeni" içinde geliştiğini öngörür. Buna göre canlılık, ilk canlı organizmadan ya da ilk havyan türünden başlayarak, giderek farklılaşmış ve biyolojik sınıflandırmanın daha yüksek kategorilerini oluşturmuş olmalıdır. Ama hayvan fosilleri bizlere bu üçgenin gerçekte başaşağı durduğunu göstermektedir: Filumlar henüz ilk anda hep birlikte vardır, sonra giderek sayıları azalır." (Philip E. Johnson, "Darwinism's Rules of Reasoning", Darwinism: Science or Philosophy, Foundation for Thought and Ethics, 1994, s. 12)

sözkonusu teorik ara geçiş türlerine ait fosiller yoktur, 150 yıldır aranmasına rağmen bulunamamıştır. Bu gerçek evrimci paleontologlar tarafından da kabul edilir. Evrimcilerin 19. yüzyıldan bu yana öne sürebildikleri tek tük "ara form adayları"nın böyle bir özellik taşımadığı da bir bir anlaşılmıştır. Tüm zamanların en büyük ara form adayı olan Archaeopteryx'in evrimcilerin iddia ettiği gibi "kuşların ilkel atası" olmadığı, bu canlıdan 70 milyon yıl daha eski olan gerçek bir kuş fosilinin 2000 yılında bulunmasıyla (Longisquama insignis) ortaya çıkmıştır.

u durumun yeni fosil bulgularıyla değişmeyeceği de anlaşılmaktadır. Amerikalı paleontolog R. Wesson, 1991'de yayınlanan Beyond Natural Selection adlı kitabında evrimin fosil çıkmazını şöyle açıklamaktadır:

"Ne var ki, fosil kayıtlarındaki boşluklar gerçektir. Herhangi bir (evrimsel) soyoluşumunu gösterecek kayıtların yokluğu, son derece olgusaldır. Türler genellikle çok uzun zaman dilimleri boyunca sabit kalırlar. Türler ve özellikle cinsler hiç bir zaman yeni bir türe ya da cinse doğru evrim göstermezler. Bunun yerine, bir tür ya da cinsin bir diğeriyle yer değiştirdiği gözlenir. Değişim ise çoğunlukla anidir." (R. Wesson, Beyond Natural Selection, MIT Press, Cambridge, MA, 1991, s. 4

hal böyle iken 2009 yılında bulunan bir lemur türüne dair hiçbirsey kanıtlamadan . bilimi kendi yanlarındaymış gibi gösterip kesinlik kazanmış bir teoriymiş gibi gösterim insanları aldatmak bu ateist arkadasların hoşunamı gidiyor yoksa masusmu yapıyorlar..

Bahsettiğiniz milner deneyini toronto üniversitesi bundan 4 sene önce çökertti ve milnerda kendisi o anki oluşum gazları ile ilgili oynamalar yaptığını itiraf etti..

Bugün bilimin neredeyse çoğunluğu evrimi reddederken bu herkesi kendi yanınızda gösterme çabası nedir??????

tarihinde Kahharulazam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 144
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Kaldıki darwinin asıl ana amacı yaratıklarının kollarının bacaklarının değiştiği değil sadece güçlü olanların doğal seleksiyon yoluyla hayatta kaldıklarını ispat etmek için söylemiştir.

Yalnız bugün baktığımızda dünyada düşman olan bir çok ırkın yanyana yaşadığını ve insan müdahale etmedikce tükenmediğini net bir biçimde görüyoruz..

Darwinin organların oluşumu ile ilgili hiç bir bilgisi yok sadece evrimde tek merak ettiğim şey birbirine ihtiyaç duyduğumuz tüm organların nasıl bir araya geldiği sözüyle acaba neyi kastetmişti??

Gerçekten böyle bugün hangi organı çıkarırsan çıkar ana organlardan insan vücudunun yaşaması mümkün değildir..

Gerçek şuki tek hücreli bir canlının çoğul ve kompleks bir yapıya bürünmesi için mutlak ve mutlak anatominin bir yerinden oluşmaya başlamasıdır..

Peki bir insanı yada insana benzeyen bir ortak atayı düşünürsek bu hayvanın oluşum süresi needen başlar?.

beyinden aşağımı ayaktan yukarımı yoksa ortadan her yönemi ( beyin ayak örneğini bilerek verdimki öyle bir canlıda bunlar düsünülemez)

işte darwinin kuramını çürüten en büyük soru budur. ve ne yazıkki sene 2010 olmasına rağmen evrimciler hala bunu açıklayamamışlar harıl harıl fosil aramaktadırlar..

Ama henüz kesin evrimdendir dedikler ne bir ortak ataya ne baska bir seye rastlanmamıştır..

Bunun en güzel örneğini geçen gün . n geographicte izlediğim bebek mamut belgeselinde gördüm..

Hayvan onlarca yıl yaşamasına rağmen buzulların arasında donmuş vaziyette ve muhteşem şekilde saklanmış..Ne evrime dair bir iz var ne baska bisi ..

ateizmin kurucuları veya kendileri bilimi sanki kendi yanlarındaymış gibi gösterip propagandaya devam ediyorlar

bunun sebebi nedir

görmek isteyen için 40000 bin yıl öncesine ait kusursuz korunmuş BEBEK MAMUT bebek mamut

tarihinde Kahharulazam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Yalnız bugün baktığımızda dünyada düşman olan bir çok ırkın yanyana yaşadığını ve insan müdahale etmedikce tükenmediğini net bir biçimde görüyoruz..

Orada bahsedilen doğal seleksiyon çevresel koşulların olağandışı bir biçimde değişmesinden kaynaklanıyor. Kimse öyle zart diye ölüp gitmez.

Şu cübbelinin sanırım kanalB'dedeki bir programın videolarını koyup durduğu adam da senin gibi düşünüyor.

"Eğer doğal seleksiyon olsaydı denizlerde küçük balık kalmazdı; çünkü büyük balıklar küçük balığı yiyorlar"

Besin piramidi diye birşey duyduysan, bu piramitte av konumunda olan canlılar her zaman için avcılardan daha kalabalık bir popülasyona sahiptir. Av popülasyonu düşmeye başladığı anda, avcı popülasyonu da düşer. Aç kalır çünkü avcılar.

Olağan koşullarda ekosistem kendini dengeliyor yani.

Sen neyi görüyon net bir şekilde? Daha kaç bin yıldır yaşıyoruz yeryüzünde de, neyi gözümüzle gördük?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Orada bahsedilen doğal seleksiyon çevresel koşulların olağandışı bir biçimde değişmesinden kaynaklanıyor. Kimse öyle zart diye ölüp gitmez.

Şu cübbelinin sanırım kanalB'dedeki bir programın videolarını koyup durduğu adam da senin gibi düşünüyor.

"Eğer doğal seleksiyon olsaydı denizlerde küçük balık kalmazdı; çünkü büyük balıklar küçük balığı yiyorlar"

Besin piramidi diye birşey duyduysan, bu piramitte av konumunda olan canlılar her zaman için avcılardan daha kalabalık bir popülasyona sahiptir. Av popülasyonu düşmeye başladığı anda, avcı popülasyonu da düşer. Aç kalır çünkü avcılar.

Olağan koşullarda ekosistem kendini dengeliyor yani.

Sen neyi görüyon net bir şekilde? Daha kaç bin yıldır yaşıyoruz yeryüzünde de, neyi gözümüzle gördük?

bahsettiğim şeyi anlamamışsın..Doğal seleksiyon konusunda fikirlerim biraz değişik..ama darwinin bahsettiğide tam olarak buydu..

Av popülasyonu düşünce avcıların yeni hedeflere yönelmesi gerekmektedir.ama bugün dünyanın hiç bir yerinde böyle bir şey yok..

Tüm av avcılar bir arada yaşayıp her nasılsa ekosistem dengeleme yapıyor..ama baktığımız bizonlar bir kez doğururken sırtlanlar 10a r 10 ar doğuruyor..

Ama gün geçtikce izlediğimiz belgeseller bizonların sayısında hiçbir değişim yaşadığını göstermiyor insan eliyle müdahale etmedikce

bizonun düşmanları : sırtlanlar aslanlar timsahlar

aslanla bizonların av avlanış tarihleri hemen hemen aynı ama bugüne kadar bu sistem kusursuz bir biçimde aynı popülasyonu devam ettiriyor..

yoksa simdiye aslanların bizonların büyük çoğunluğunu tüketmesi gerekmektedir kaldıki yaşlılar hastalıktan ölenleri saymıyorum..

bu sadece afrikada geçerli olan bir kuram değil aynı şekilde somon balıklarının göçündede mevcut bir sistem..yumurtaları yenmekte kendileri göç yolunda yenilmekte ama buna rağmen bu kusursuz işleyiş devam etmekte bilmiyorum belgeselini izledinizmi..

kısacası ekolojik olarak müthiş bir denge var ve insan avlanma yöntemi dışında hiçbir müdahale bunu değiştirmiyor..

bilmiyorum şu bebek mamut belgeselini izleyeniniz varmı..hayvanda evrime dair ne bir iz ne baska bir sey var..araştıran bilim adamı hayvanın tamamen kompleks bir canlı olduğunu belirtiyor..

ve bu hayvanın dna kopyalama sistemi ile hayata geçirilmesi planlıyor..

ama dna kopyalama işlemleri esnasında enterasan bir şey ortaya çıkıyor hayvanın o günkü yaşadığı iklim şartları ile bugünkü iklim şartları farklılığına rağmen dna kendisini eskiye göre kopyalıyor..

Dnaya yapılan dış etkenler hiç bir biçimde hayvanın şifrelerinde bir oynamaya gerek duymuyor.

Bilim adamına göre hayvanı eğer hayata geçirebilirlerse özel bakım yapılmadığı müddetçe yaşama şansı yok..Dolayısı ile mamutları yeniden hayatta görmek kısacası bir hayal..

Kendisi evrimci olmasına rağmen bu hayvanın kompleks bir canlı olduğunu kabul ediyor ve suçu evrime atabilme imkanımı araştırıyorum diyor peki nasıl??

evrim bu hayvanı çok önceden evrimleşmiş olmalı ama bu zamanda mamutların tarihine bakarsak burdada yanıldığımı görüyorum diyor ve kısacası muamma diyerek araştırmalarına devam ediyor

tarihinde Kahharulazam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

     Kaldıki darwinin asıl ana amacı yaratıklarının kollarının bacaklarının değiştiği değil sadece güçlü olanların doğal seleksiyon yoluyla hayatta kaldıklarını ispat etmek için söylemiştir.

Dincileri evrim konusunda böyle yalan yanlış bilgi yaymaya iten sebepler herhalde tanrı inancının zayıflığından kaynaklanıyor.

http://www.esp.org/books/darwin/variation/...ile/title3.html

Bu kitapta (1883) darwin varyasyonun evcilleştirilmiş canlılarda ve vahşi doğada farklı işlediğini basa basa söylüyor. Yani evrimde varyasyonun rolünün farkında, hatta varyasyonu bir kanıt olarak sunuyor. Hatta açıp okursanız varyasyonun özelliklerini bile veriyor. (rastgeledir, kalıtımla alınır vs vs)

Neyse, size iyi çalışmalar.

tarihinde bayşapka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
sözkonusu teorik ara geçiş türlerine ait fosiller yoktur, 150 yıldır aranmasına rağmen bulunamamıştır. Bu gerçek evrimci paleontologlar tarafından da kabul edilir. Evrimcilerin 19. yüzyıldan bu yana öne sürebildikleri tek tük "ara form adayları"nın böyle bir özellik taşımadığı da bir bir anlaşılmıştır. Tüm zamanların en büyük ara form adayı olan Archaeopteryx'in evrimcilerin iddia ettiği gibi "kuşların ilkel atası" olmadığı, bu canlıdan 70 milyon yıl daha eski olan gerçek bir kuş fosilinin 2000 yılında bulunmasıyla (Longisquama insignis) ortaya çıkmıştır.

http://www.evrimteorisi.org/?p=113

Bu sayfanın en altında da bu laflara karşı verilmiş cevaplar var.

Ben zamanında HY'nın bu yazılarını okudum, sonra bunlara verilmiş cevapları araştırdım ve burayı okudum. Al, sana da ben veriyorum bu siteyi bi gez dolaş bakalım.

------

http://evrimolgusu.blogspot.com/2009/01/15...sel-cevher.html

Burada da ara geçiş formları ve evrimle ilgili Nature dergisi tarafından yayınlanmış kanıtlar var.

Bu da o alt başlıklardan biri

http://evrimolgusu.blogspot.com/2009/01/ce...dan-karaya.html

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hayvan onlarca yıl yaşamasına rağmen buzulların arasında donmuş vaziyette ve muhteşem şekilde saklanmış..Ne evrime dair bir iz var ne baska bisi ..

ateizmin kurucuları veya kendileri bilimi sanki kendi yanlarındaymış gibi gösterip propagandaya devam ediyorlar

Zaten ne zaman bebek görsen yumruklarını kaldırıp "Allahımm işte buu, sana inanıyorummm şimdi o atelere gösterecem" diyorsun.

Sonra yalancı dincilerin yazdıklarını alıp "alınnn buna da cevap bulunn" diye yapıştırıyorsun.

Darwinin bir yazısını okuduğun yok tabii. Hep alıntı alıntı. İnsanın sabrı zorlanıyor gerçekten.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kısacası bir yerdeki popülasyonun artamasının yada azalmasının evrimle bir ilgilisi olmadığı açık seçik ortaya çıkıyor.

bu konuda beni düşündüren tek konu açıkçası renkli böceklerin kuşlar tarafından erken farkedilmesi mevzu..bu konuda belki sizlere hak verebilirim ama diğer konularda asla

Link to post
Sitelerde Paylaş
http://www.evrimteorisi.org/?p=113

Bu sayfanın en altında da bu laflara karşı verilmiş cevaplar var.

Ben zamanında HY'nın bu yazılarını okudum, sonra bunlara verilmiş cevapları araştırdım ve burayı okudum. Al, sana da ben veriyorum bu siteyi bi gez dolaş bakalım.

------

http://evrimolgusu.blogspot.com/2009/01/15...sel-cevher.html

Burada da ara geçiş formları ve evrimle ilgili Nature dergisi tarafından yayınlanmış kanıtlar var.

Bu da o alt başlıklardan biri

http://evrimolgusu.blogspot.com/2009/01/ce...dan-karaya.html

archaeopteryx

bak burası böyle demiyor ama okumanı tavsiye ediyorum bilim ve araştırma vakfının bu kuşun kökeni hakkında bildirdiği güzel şeyler var

buda bu kuş hakkında evrimcilerin kendi itirafları

Oysaki Ümit Sayın yanılmaktadır. Archæopteryx?in sternum kemiği vardır. Bu gerçek, 1992 yılında bulunan son Archæopteryx fosiliyle ispatlanmıştır. Söz konusu Archæopteryx fosilinin güçlü kanat çırpmayı sağlayan kemikleşmiş bir sternuma sahip olduğu, dolayısıyla mükemmel bir biçimde uçabildiği kesinleşmiştir. (Jean Philippe Noel, ?Les Oiseaux de la Discorde?, Science et Vie, Ekim 1997, no: 961, s.82)

Bu Archæopteryx fosili, evrimci çevreler arasında çok büyük şaşkınlık uyandırmış ve 1992 yılından itibaren Archæopteryx?le ilgili tüm değerlendirmeler yeniden ele alınmıştır. Örneğin, saygın bilim dergisi Nature, 1996 yılında Archæopteryx?le ilgili şunları belirtmiştir:

?Son bulunan yedinci Archæopteryx fosili, uzun zamandır varlığından şüphe edilen, ama hiçbir zaman ispatlanamayan bir dikdörtgensel göğüs kemiğinin varlığını gösteriyor. Bu canlının uzun mesafelerde uçuş yeteneği hala spekülasyona dayalı, ama göğüs kemiğinin varlığı güçlü uçuş kaslarının olduğunu gösteriyor.? (Nature, vol. 382, 1 Ağustos 1996, s.401)

Bu bulgu, Archæopteryx?in tam uçamayan bir yarı-kuş olduğu yönündeki iddiaları temelden yıkmıştır. Günümüzün en ünlü ornitoloji (kuşbilim) uzmanı olan North Carolina Üniversitesi?nden Prof. Dr. Alan Feduccia, Archæopteryx?in modern bir kuş olduğunu şöyle ifade etmiştir:

?Şu sonuca varıyorum ki, Archæopteryx ağaçlarda yaşamaktaydı ve uçucuydu, aerodinamik açıdan belirgin bir biçimde gelişmişti... Archæopteryx modern anlamda bir kuştur.? (Feduccia Alan, ?Evidence from Claw Geometry Indicating Arboreal Habits of Archæopteryx?, Science, cilt 259, s.792, 5 Şubat 1993)

?Çarpıcı bir biçimde, 150 milyon yıl yaşındaki meşhur, Geç Dönem Jurasik kuşu Archæopteryx?in kanat tüyleri, halihazırda oldukça gelişmiş düzeydedir ve aerodinamik asimetrisi ve yapısal inşası ile günümüz kuşlarıyla kıyaslanabilecek ölçüdedir.? (Palmer Douglas, ?Learning to Fly?, New Scientist, cilt 153, sf.44, 1 Mart 1997)

tarihinde Kahharulazam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

yani bahsettiğiniz gibi ortada bir kanıt yok aksine araştırmacıların kendi itirafları var ve bu itirafları yapanlar sizler kendinizsiniz

buda kuşlar tarihi ile ilgili

?Kuşların ortak ataları dinozorlardan onmilyonlarca yıl önce yaşamışlardır ve dolayısıyla DİNOZORLARLA ALAKALARI BULUNMAMAKTADIR... Bunun manası şudur: Kuşların tarihi Archæopteryx?ten çok daha öncesine dayanmaktadır. Ama bizim bu dönem hakkında herhangi bir bilgimiz mevcut değildir? (?... must have lived tens of millions of years earlier and was therefore not likely a dinosaur.. That means there was a much earlier period of avian history that preceded Archæopteryx, which we know nothing about.? Discover, ?Old Bird?, 21.3.1997)

tarihinde Kahharulazam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

yani nereden bakarsanız bakın bilim bugün bu teoriyi tamamen darbe üstüne darbe vuruyor..daha birbirine ihtiyacı olan organların

BİRİ OLMADAN DİĞERİ YAŞAMAYAN ORGANLARIN nasıl oluştuğu konusunda hiç bir fikriniz kanıtınız yokken nasıl olurda bilimi kendi yanınızdaymış gibi gösteriyorsunuz???

Link to post
Sitelerde Paylaş
Archaeopteryx'in kuş olduğunu söyleyenin kuş beyinli bir kurbağa olduğunu rahatça söyleyebilirsin kahhar.

Arcaheopteryx, yere bir kez konarsa, bir daha uçamaz.. Sen buna kuş mu diyorsun? O kuştan çok sürüngenin tekidir..

valla aynı kusu arastıran pateologlar öyle demiyor iyice oku kendi itiraflarını

Link to post
Sitelerde Paylaş
BİRİ OLMADAN DİĞERİ YAŞAMAYAN ORGANLARIN nasıl oluştuğu konusunda hiç bir fikriniz kanıtınız yokken nasıl olurda bilimi kendi yanınızdaymış gibi gösteriyorsunuz???

Bir örnek veriver bakalım biri olmadan diğeri yaşayamayan organ hakkında. Şimdi olay anlaşılacak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir örnek veriver bakalım biri olmadan diğeri yaşayamayan organ hakkında. Şimdi olay anlaşılacak.

örneğin yemek borun olmadan miden cvp bekliyorum boynun olmadan yemek borun , kafan olmadan boynun ,beynin olmadan kafan

sen seçebilirsin aradan ana organları bile vermedim onları daha sonra vericem önce sunları çözersen sevinirim

tarihinde Kahharulazam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
örneğin yemek borun olmadan miden cvp bekliyorum boynun olmadan yemek borun , kafan olmadan boynun ,beynin olmadan kafan

sen seçebilirsin aradan ana organları bile vermedim onları daha sonra vericem önce sunları çözersen sevinirim

Bir dakika, yemek borusunu neden mideden ayrı tutuyorsun, ya da kafayı beyinden?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir dakika, yemek borusunu neden mideden ayrı tutuyorsun, ya da kafayı beyinden?

oluşum sırasına göre mideyle yemek borusu ile aynı anda oluşmaması gerekir..

muhtemelen mide olacakki kafaya ulaşmak için midenin ucu uzasın ve sert yiyeceklere karşı sertleşsin..

veya bana mideile yemek borusunun oluşum şeklini sen anlat benim mantığıma baska sey gelmedi

bu anasını sattımın midesiyle yemek borusu bi taraftan oluşmaya başladı ama hangi taraftan nasıl aşamalar??

3fitik_tipleri1_1.jpg

yukarıdan aşağıyamı aşağıdan yukarıya doğrumu oluşmuş ?? evet cvp bekliyorum organda vermedim sana basit bir şey sordum..yemek borusu ve mideyi tek organ düşünürsen bir yerden oluşmaya başlayacak bu meret

nereden ve nasıl

tarihinde Kahharulazam tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
oluşum sırasına göre mideyle yemek borusu ile aynı anda oluşmaması gerekir..

muhtemelen mide olacakki kafaya ulaşmak için midenin ucu uzasın ve sert yiyeceklere karşı sertleşsin..

Nereden çıktı şimdi bu? İkisinin de neden aynı anda oluşmaması gerekir? Zaten evrim "önce boyun ve kafa vardı sonra içinde beyin ve karında mide oluştu" demiyor ki. Mide insandan çok daha evvel oluştu diyor. Kalp de öyle, akciğer de öyle. Bunlar insandan çok daha eski oluşumlar diyor. İnsan bunların şekil değiştirmesi ve doğal seçilimi ve kalıtımıyla ortaya çıkmıştır diyor, her omurgalıda olduğu gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...