Jump to content

Olmayan bir şeyin olmadığı kanıtlanabilir mi?


Recommended Posts

  • İleti 53
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Olmayan bir şeyin olmadığı kanıtlanabilir mi?

Olmayan bir şeyin yokluğunu kanıtlamak bir yana, olmayan bir şeyin varlığını ileri sürmek bile yeterince aptallıktır. Hatta psikolojide bu tiplere şizofren deniyor. Ne var ki olmayan şeyler, geniş topluluklarca benimsendiğinde din adı altında görmezden geliniyor.

Kuran'ı incele, Muhammet diye birinden ve bu Muhammet'in uçkur sorunlarına çözüm eretmek için ona kitap indirdiği ileri sürülen bir Allah'tan, cinlerden, meleklerden vs. bahsedilir. Bu Muhammet'le ilgili kaynaklar (Kuran, hadis kitapları vs.) incelendiğinde, epilepsi nöbetleri geçiren, olmayan görüntüler ve seslerle boğuşan tipik bir şizofren olduğu net olarak görülür. Ancak o ve onun bu durumundan nemalanmaya çalışan sapkınların zamanında uyguladıklerı katliamlar sonucu Muhammet denen bu kişi geniş kitlelerce peygamber olarak kabul edilmişse de, bugün onun yaptıklarının onda birini yapacak bir kişi, şizofren teşhisiyle deliliği tescillenir ve hatta hapsedilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

274) Said İbn Cubeyr'den rivayet edilmiştir:

Kureyşli bir grup el-Velid'in yanında toplandı. El-Velid, onların arasında yaşlı birisiydi. Hac zamanı gelmişti. El-Velid Kureyşlilere:

- Ey Kureyş topluluğu! İşte hac zamanı geldi. Bu yılda Arap heyetleri sizin yanınıza gelecekler. Onlar, şu adamınızın meselesini işitmiş durumdalar. Siz onun hakkında bir tek görüşte birleşin. Birbirinizi yalanlayıp birbirinizin sözünü reddedip de anlaşmazlığa düşmeyin, dedi. Onlar:

- Ey Ebu Abdişems! Sen, bizim için birşey söyle ve bir görüş ileri sür, biz de onu söyleyelim, dediler. El-Velid:

- Hayır, siz söyleyin, ben dinleyeyim, dedi. Kureyşliler:

- Onun kahin olduğunu söyleyelim, dediler. El-Velid:

-Hayır, o bir kahin değildir. Biz kahinleri gördük. Onun okuduğu şeyler, ne kahin mırıldanışıdır ne de kahinin sesidir, dedi. Kureyşliler:

- Onun deli olduğunu söyleyelim, dediler. El-Velid:

- Hayır, o bir deli değildir. Biz deliliği gördük ve onu öğrendik. Onun, ne boğulması, ne çırpınıp titremesi ve ne de evhamlanması vardır, dedi. Kureyşliler:

- Büyücü diyelim, dediler. El-Velid:

- Hayır, o bir büyücü değildir. Biz büyücüleri ve yaptıkları büyüleri gördük. Onun okudukları, ne büyücülerin okuyup üfledikleridir ne de düğümleyip bağladıklarıdır, dedi. Kureyşliler:

- Peki ne diyelim? dediler. El-Velid:

- Vallahi, onun sözünde bir tatlılık var. Onun kökü hurma ağacıdır. Dalı ise toplanmış meyvelerdir.

Siz onun hakkında, bu söylediklerinizden hangisini söyleseniz, boş ve yersiz olduğu anlaşılır. Onun hakkında: Büyücü, demeniz akla en yakın olandır. Çünkü onun sözü babayla oğulun arasım açıyor, kardeşlerin arasını açıyor, karıyla kocanın arasını açıyor ve kişinin kabilesiyle arasını açıyor.

El-Velid'in yanından bu şekilde ayrıldılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
... Onun hakkında: Büyücü, demeniz akla en yakın olandır. Çünkü onun sözü babayla oğulun arasım açıyor, kardeşlerin arasını açıyor, karıyla kocanın arasını açıyor ve kişinin kabilesiyle arasını açıyor...

Bu da güzel bir ayrıntı tabii. Bir epilepsi hastası ve şizofrenin oluşturabileceği tehlikelere güzel örnekler bunlar. Dostlar, arkadaşlar, komşular ve hatta en yakın akrabalar arasına bile nifak sokmak, kin ve nefret tohumları ekmek...

Evet, Muhammet'in haltlarına güzel örnekler vermişsin cübüş, ellerine sağlık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Akıllı bir ateist görsem dişimi kırcam.

Sende kıracağın diş yok Cübbeli.

Kaldı ki akıllı bir insanı görsen de tanımazsın zaten.

Bütün tanıyacağın senin gibiler olacaktır.

Aptal ateistleri kolaylıkla tanıyacağına eminim.

Hepsi sana aptal geliyor değil mi?

keeeeeeeeeeh keh kehhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh

Link to post
Sitelerde Paylaş

272) îbn Abbas anlatmıştır:

Dımad Mekke'ye geldi. O, Ezduşenue kabilesindendi. O, delilere okurdu. Mekkeli sefihlerin (beyinsizlerin): Muhammed delidir, dediklerini duyunca şöyle dedi:

- O zatı görseydim, belki Allah ona benim vasıtamla şifa verirdi. Dımad kendisi şöyle anlatır: Peygambere gelip:

- Muhammed! Ben deliliği tedavi ederim. Allah, benim vasıtamla dilediğine şifa verir. İster misin? dedim.

Rasulullah ona şu cevabı verdi:

- "Hamd Allah'adır. Biz O'na hamdeder ve O'ndan yardım isteriz.

Allah'ın doğru yola eriştirdiğini, saptıracak yoktur. Saptırdığını da doğru yola eriştirecek yoktur. Ben, tek ve ortaksız olan Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammnıed'in de O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim, dedi. Dımad:

- Şu sözlerini bana tekrarlar mısın? dedi.

Rasulullah (s.a.v.) sözlerini ona, üç defa tekrarladı. Dımad:

- Ben kahinlerin, sihirbazların ve şairlerin sözlerini dinledim. Ama, senin şu sözlerin gibisini duymadım. Bunlar, denizin dibine kadar varmıştır. Ver elini, sana, müslüman olmak üzere beyat edeyim, dedi ve Rasulullah'a beyat etti. Rasulullah (s.a.v.):

- "Bu beyat kavmin adına da mı? dedi. Dımad:

- Kavmim adana da, dedi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sende kıracağın diş yok Cübbeli.

Kaldı ki akıllı bir insanı görsen de tanımazsın zaten.

Bütün tanıyacağın senin gibiler olacaktır.

Aptal ateistleri kolaylıkla tanıyacağına eminim.

Hepsi sana aptal geliyor değil mi?

keeeeeeeeeeh keh kehhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh

alpçakır'ı attın mı yoksa affettin mi ulu hacı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

277) Muhammed tbn İshak anlattı:

Rasulullah (s.a.v.) kavminden gördüğü he türlü kötülük v.s. ye rağmen onlara öğüt vermekten, içinde bulundukları şeyden (delaletten) kurtuluşa davet etmekten geri durmuyordu. Allah, Rasulullah'ı Ku-reyşlilerden koruduğunda, onlar halkı ve yanlarına gelen Arapları Peygamberden sakmdırmağa çalıştılar.

Tufeyl îbn Amr ed-Devsi şunu anlatırdı:

-Tufeyl, Rasulullah (s.a.v.) Mekke'deyken oraya gelmişti. Kureyşli bazı kimseler onun yanma geldiler. Tufeyl, şerefli, şair ve akıllı bir kimseydi. Kureyşliler ona:

-Tufeyl! Sen bizim memleketimize geldin. Ama aramızdaki şu adam bizi sıkıntıya soktu. O, bizim topluluğumuzu dağıttı. Onun sözü büyü gibi. Kişinin babasıyle, kardeşiyle ve hanımıyla arasım açıyor. Bizim başımıza gelenin, senin ve kavminin başına gelmesinden korkuyoruz. Sakın onunla konuşma ve ondan birşey dinleme, dediler.

Tufeyl kendisi şöyle der:

- Vallahi, onlar bunu bana o kadar çok söylediler ki, nihayet kendi kendime, ondan hiçbir şey dinlememeğe ve onunla konuşmamağa karar verdim. Hatta, ertesi gün sabah Mescid'e gittiğimde, onun söylediklerini duymayayım diye kulaklarıma pamuk tıkadım. Onu, dinlemek de istemiyordum.

Ertesi gün sabah Mescid'e gittim. Rasulullah'ı Ka'be'nin yanında ayakta namaz kılarken gördüm. Ona yakın bir yerde durdum. Allah nasip etti. Onun bazı sözlerini duydum. Güzel bir söz işitmiştim. Kendi kendime şöyle dedim: Anam çocuğunu kaybetsin! Vallahi, ben akıllı ve şair bir adamım. Bana, sözün güzel olanı da çirkin olanı da gizli değildir. Şu adamın söylediğini dinlememe engel olan ne var? Eğer onun getirdiği şey, güzelse, onu kabul ederim, çirkinse onu bırakırım.

Rasulullah (s.a.v.) evine donünceye kadar orada kaldım. Evine girinceye kadar onu takip ettim. Evine girince ben de girdim ve:

- Muhamed! Kavmin bana şöyle şöyle dedi. Vallahi, senin işinden, beni o kadar korkuttular ki, sözünü duymayayım diye kulaklarıma pamuk bile tıkadım. Sonra Allah'tan olacak senden birşeyler duydum. Hem de güzel bir söz duydum. Bana işini (dinini) arzet, dedim.

Rasulullah (s.a.v.) bana, İslam'ı arzetti. Bana Kur'an^ okudu. Vallahi, hiçbir zaman ondan daha güzel bir söz, ondan (İslamdan) da daha adil bir iş duymamıştım.

Hemen müslüman oldum. Kelime-i Şehadeti getirdim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

evet kanıtlanabir.

toros dağlarında x-y kordinatlarında maki toplulugu yoktur iddiasını çürütmek için yapılabilecek tek şey gidip görmektir.

başlıktan kastettiğiniz şeyin Tanrı oldugunu varsayıyorum ve ekliyorum,

-Tanrı'yı gördüğünü ya da onunla konuştugunu iddia eden kişilere alim ya da Peygamber deniyor.

biz ne alim ne de peygamberiz sadece içen sıçan arada bir düşünen varlıklarız.

bu haseble Tanrı'yı yaşarken görme ihtimalimiz olmadıgına göre tek yol öldükten sonra görmek.

böylece var mı yokmu ozaman kanıtlıyabiliriz. aksi halde kanıtlayamazsın. sadece inanırsın.

tabi bir akdenizli olarak şunu tahmin edebilirim ki torosların her noktasında maki var. x-y ya da z-k kordinatları olsun farketmez. ama toroslarda maki var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
evet kanıtlanabir.

toros dağlarında x-y kordinatlarında maki toplulugu yoktur iddiasını çürütmek için yapılabilecek tek şey gidip görmektir.

başlıktan kastettiğiniz şeyin Tanrı oldugunu varsayıyorum ve ekliyorum,

-Tanrı'yı gördüğünü ya da onunla konuştugunu iddia eden kişilere alim ya da Peygamber deniyor.

biz ne alim ne de peygamberiz sadece içen sıçan arada bir düşünen varlıklarız.

bu haseble Tanrı'yı yaşarken görme ihtimalimiz olmadıgına göre tek yol öldükten sonra görmek.

böylece var mı yokmu ozaman kanıtlıyabiliriz. aksi halde kanıtlayamazsın. sadece inanırsın.

tabi bir akdenizli olarak şunu tahmin edebilirim ki torosların her noktasında maki var. x-y ya da z-k kordinatları olsun farketmez. ama toroslarda maki var.

insan oglu ölüm perdesini aralayabilirse herşey kanıtlanabilir yani:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir problemin ölümden sonra çözüleceğini söylemek onu çözümsüz bırakmaktır.

Hiç bir şeyin çözüldüğü anlamına gelmez.

Yaşayanlar için ölümden sonrası ile ilgili bir bilgi bir şey ifade etmez.

Ölümden sonra bir şey olmadığı gerçeğini aklımızdan çıkarmamak gerekir.

Bizler için şu anımıza fayda sağlayan bilgiler önemlidir. Olayları çözümsüz bırakmanın yaşama bir faydası yoktur. Faydası olmayan bir şeyin de benim için ve de insanlık için bir önemi yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ölüm perdesi aralanabilir mi?

aralanamaz.

bilim bu konuda çaresiz. Ama ben bilimin bu çaresizliğini yeneceğine inanıyorum.

buna da inanmasak neye inanıcaz :D

Bugune dek hayal olarak nitelendirilen şeyleri bilim insanlıgın önüne sürmüştür umarım evrenimiz hakkında daha geniş bilgilere ulasabilirler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olmayan şey dediğin nedir? Olmadığı dışında bir tanım getirebiliyor musun?

Höbölöb'ün olmadığını kanıtlayabilir misin? Hayır, asla kanıtlayamasın, zira ne olduğunu bile bilmiyorsun.

Ancak höbölüb'ü sana tanımlarsam sen o tanımdan yola çıkarak olduğuna ya da olmadığına dair bir kanıya sahip olabilirsin.

Konu tanrı ise durum şöyledir.

Şu ana kadar tanımlanmış tanrıların hiç biri yoktur. Örneğin Yahudilik, Hristiyanlık ve Muhammedi'liğin tanrıları %100 kesinlikle yoktur. Aklı başında kimse buna itiraz etmez. Zira bu dinlerin postüle ettikleri tanrılar tanımlıdır ve tanımlarında kendilerine atfedilen hiçbir şeyi karşılamazlar, uydurma oldukları çok açıktır.

Tanrı dediğin deistlerin tanrısı gibi görülmez, duyulmaz, hiçbir işe karışmaz, hiçbir etkisi olmayan kokusuz osuruk tarzında bir tanrıysa böylesine kaçamak tanımlanan bir tanrıyı yalanlamak kolay olmaz. Ancak böyle bir tanrının pratiğe en küçük bir etkisi olmadığı için varlığıyla yokluğu birdir, var olduğuna dair kafa yorulmaz. Hep dediğim gibi böyle bir tanrı varsa bile ekime kadar yolu vardır. Deist, panteist vs. tüm bunlar teistlerden biraz daha az gerizekalı olan ama kafası hala tam çalışmayan tiplerdir. Dinlerin yalan olduğun kavrayacak kadar akıllıdırlar ama tanımsız ve bir halta yaramayan bir tanrıya inanacak kadar ahmaktırlar.

Dediğim gibi, şu ana kadar tanımlanmış tanrıların hiçbiri yoktur. Tanımlanmamış olanlar hakkında kimse yorum yapamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...