Jump to content

madem eninde sonunda yok olacaktık neden varız?


Recommended Posts

  • İleti 164
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Niye izin vermez mi kendi işini kendi görmeyip, bol bol insan tetikçi çalıştıran tanrınız ?

Gezgin Tanrıdan hesap soracağını söylüyor ama tam tersidir... Hesabı soracak olan Tanrıdır... Zaten gezgin öldükten sonra gözlerini ilk açtıgında ve durumu kavradıgında muhtemelen kafayı sıyıracaktır... :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Peki allah dediğiniz şeyin varlık sebebi ne, bunu hiç düşündünüz mü?

Karşıdan bakınca, muhammede ganimet, sürüyle karı kız, evlatlığının karısını onun koynuna sokmaktan başka bir varlık sebebi görülmüyor zira..

Seninde bundan farklı bir şey görmeni beklemiyorduk netekim... :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

ANİBAL..Karşıdan bakınca, muhammede ganimet, sürüyle karı kız, evlatlığının karısını onun koynuna sokmaktan başka bir varlık sebebi görülmüyor zira.

tekrar tekrar aynı iftiraları atmaktan sıkılmadınızmı.bende diyorumki ateistlerin dünyada ateistlerin yarısı lezbiyen sapık.hadi ne diyiceksin buna

Link to post
Sitelerde Paylaş

çocuk pornocuların yarısı ateistmiş buna ne diyiceksin.buda benim iddam.bu tür şeyler hoş değil arkadaşlar.size yapılmadığını istemediğiniz şeyleri başkasına yapmayın.anibal sana diyorum nerden biliyorsun 3 yıl sonra müslüman olmicağını.zaman ne gösterir bilinmez.burdaki atesit arkadaşlardan ilerki zamanlarda müslüman olanlar olacaktır ve peygambere atılan bu iftiralarla karşılaştıkları zaman bizi daha iyi anlicaklardır

Link to post
Sitelerde Paylaş

ehlil

kuantum fizik dediğin şey varya.bizim mahalledeki bohçacı ayeşinin bohçasını bile çözemez.tamamen mantık ve akılla ilgili olan kuantum nasıl insanı çözecekmiş.flozofların saçmalıklarını çözebilir belki bi ümit.:))))))))))

Link to post
Sitelerde Paylaş

Laf diye konuşuyorsunuz işte.. Zeyneb muhammedin evlatlığının karısı değil mi:

VE BİR ZAMAN, Allah'ın lütufta bulunduğu ve senin de iyilik ettiğin kişiye, "Eşini terk etme ve Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde ol!" demiştin. Ve Allah'ın yakında aydınlığa çıkaracağı şeyi içinde gizlemiştin; çünkü insanlardan çekiniyordun, oysa çekinmen gereken yalnız Allah olmalıydı! sonra Zeyd o kadınla beraberliğini sona erdirdiğinde onu seninle evlendirdik ki evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlar için müminler suçlanmasın. Ve Allah'ın buyruğu yerine getirilmiş oldu.

Peki, allah kaç kadını atmış muhammedin koynuna, bir sayın isterseniz, şu ayette kaç kadın var:

Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helal kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Bu açık seçik (ve saçık) ayetlerin, açıkca muhammede karı ayarladığını görmeyen, bunu söyleyene iftiracı vs. diyen sizin, öbür laflarınızın ne gibi bir değeri olabilir ki?

Link to post
Sitelerde Paylaş
ehlil

kuantum fizik dediğin şey varya.bizim mahalledeki bohçacı ayeşinin bohçasını bile çözemez.tamamen mantık ve akılla ilgili olan kuantum nasıl insanı çözecekmiş.flozofların saçmalıklarını çözebilir belki bi ümit.:))))))))))

Ne gerek var değil mi kuantum fiziğine falan, Kur'an'ınız çözmüş her şeyi :rolleyes:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateistler bilimsellik, rasyonellik ve mantıksallık konularında olduğu gibi özgürlük konusunda da birtakım çarpıtmalarda bulunmuşlardır. Bu amaçla aslı olmayan ve kesinlikle dinle (İslâmla) bağdaşmayan düşünceler ortaya atmışlardır.

Bilindiği gibi dindar insanlar Tanrı inancıyla ahlâklı olmak arasında çok ciddi bir bağ görmüş ve her iki konuyu birbirinden ayrı düşünmemişlerdir. Onlar Tanrı’ya inanan bir insanın aynı zamanda ahlâklı olduğunu (ya da olması gerektiğini) ileri sürmüş, buna karşın inanmayan bir insanın da yüce bir otoriteyi kabul etmediği için hareketlerinde sorumsuz olduğunu ve ahlâksızlıkla karşı karşıya bulundu-ğunu iddia etmişlerdir.

Bu durum karşısında ateistler sessiz kalmamış ve kendilerini savunmuşlardır. Kısaca onlar Tanrı inancı ile ahlâk arasında zorunlu bir ilişki görmemiş ve ahlâkın dinden bağımsız olduğunu iddia etmişlerdir. Ateistlerin bazıları (bir kısım filozoflar) doğal olarak ahlâklı olmaya karşı çıkmadıklarını belirtmiş, karşı çıktıkları şeyin ise ahlâk konusuna Tanrı inancının karıştırılması olduğunu söylemişlerdir. Diğer bir kısmı ise ideolojik davranarak hiçbir ahlâkî ilke tanımadığını belirtmiştir. Bu kişiler dindar insanların tutum ve davranışlarını da sorgulamış onların günlük hareketlerini kendilerince materyalist açıdan yorumlamaya çalışmışlardır.

Çoğunluğu filozof olan ve teorik açıdan Tanrı inancını inkâr eden düşünürler, sonuç itibariyle yukarıda ifade edildiği gibi ahlâklı olunabileceğini savunmuş ve bunun uğraşısını vermişlerdir. Dolayısıyla bunlardan dolayı ateistleri bütünüyle ahlâksız olarak düşünmek doğru olmayacaktır. Zaten Tanrı insanı yaratırken onu ahlâkî bir varlık olarak yaratmıştır. Doğasına ahlâkî duyguyu ve ahlâkî sorumluluğu aşılamıştır. Bir insan Tanrı’nın varlığını inkâr etse dahi kendi doğasını inkâr (tahrip) etmedikçe bir yere kadar ahlâklı kalacağı muhakkaktır.

Ancak yukarıdaki grubun yanında ahlâkî olsun veya olmasın toplumdaki bütün değerlere karşı çıkan ateistler de görülmüştür. Bunlar daha ziyade ideolojik amaçlarla ateist olmuş olan kişiler olup birtakım yıkıcı akımların etkisinde kalarak her türlü değeri ayaklar altına almaya çalışan kişilerdir. Bir anlamda Tanrı’ya inanmıyorsak her şeyi yapmak serbesttir diye düşünen ve sorumsuzca yaşayan kişilerdir. Bu kişiler günlük yaşamlarında pek çok anormallik, tuhaflık, dengesizlik ve yanlış davranış sergilemişlerdir. Bunun yanında Tanrı inancını kötülemiş, dinî ahlâk anlayışına, dindar insanlara hakaret derecesinde iftiralarda, itham ve isnatlarda bulunmuşlardır.

Ahlâklı olmak bireyin ve toplumun vazgeçilmez temel şartlarından biridir. Ahlâk, birlikte yaşasın veya yaşamasın bütün fertlerin uyması ve koruması gereken bir değerdir. İnsan için ahlâklı olmanın garantisi öncelikle kendi doğası ve aklı ise de sonuç itibariyle pratikte dinî bir yaşamdır. Din (İslâmiyet) en basit ahlâkî davranışın ardında dahi insana övgüler yağdırmış, en küçük bir yanlışın karşısında ise onu hemen uyarmış ve düzeltme yollarını göstermiştir. Ahlâkî eylemleri dinden bir parça gibi kabul etmiş ve onları inançla yan yana koymuştur. Hatta dindar olmanın önkoşulu olarak düşüncede ve davranışta temizliği kabul etmiş, kişilerin Tanrı’ya inanmakla birlikte her türlü kötülükten arınmalarını ve uzak durmalarını tavsiye etmiştir.

Ahlâk sadece bireysel yaşamda değil toplumun ve günlük yaşamın bütün safhalarında var olması gereken bir değerdir. Ailede, arkadaşlıkta, komşulukta, iş hayatında, ticârette, okulda, fabrikada vb. de olması gereken bir fazilettir. İnsanın çevresine yararlı olabildiği oranda değer kazandığını söyleyen İslâmiyet yine onun çevresine içi sevgi dolu bir sözünü, tebessümünü ve selâmını iyilik olarakgörmüş ve bütün bunları sevap kazandıran (o kişiyi Tanrı katında değerli kılan) eylemler olarak değerlendirmiştir.

Din (İslâmiyet) insanın en küçük bir canlı birime, mesela bir karıncaya dahi zarar vermemesi gerektiğini belirtmiş, gelen gidenlerin ayağına batmaması için yoldaki zararlı bir şeyin (diken vb.) kenara atılmasını da fazilet kabul etmiştir. Susuzluğundan dolayı çölde ölmek üzere olan bir hayvana su vermeyi cennete girme gerekçesi olarak görmüş, anne babaya saygıyı taat olarak değerlendirmiş, çocukları sevmeyi merhamet örneği olarak görmüştür. Çok zor şartlarda dahi olsa insanın çevresini yeşillendirmesini (elindeki bir fidanı dikmesini) ondan talep etmiş, komşu ilişkilerini akrabalık derecesine çıkartıp birbirlerine saygılı ve yardımcı olmalarını tavsiye etmiş, çalışanın hakkının vaktinde ödenmesini emretmiştir. Dili, dini ve rengi ne olursa olsun bütün insanlara, türü ne olursa olsun bütün canlı varlıklara ve yine niteliğine bakılmaksızın bütün doğal kaynaklara sevgi, saygı, merhamet ve tasarrufla muameleyi önermiştir.

Dünyaya böyle bir gözle bakan ve çevresine bu değerlerle yaklaşan bir insanın ne kadar erdemli olduğunu anlatmaya gerek yoktur. Zaten dinin bütün gayesi de ahlâklı ve erdemli bir insan oluşturmak ve saygın bir toplumun koşullarını hazırlamaktır. Durum böyle olduğu halde bazı psikolojik gerekçelerden dolayı ateistler tarafından dinî ahlâkın eleştirilmesi ise anlaşılacak bir durum değildir.

Tanrı inancının birey üzerinde ahlâklı bir yaşam için önemli bir faktör olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Dolayısıyla insanın gerek Tanrı'nın sevgisini kazanması ve gerekse emirlerine uyarak erdemli ve faziletli bir yaşam sürmeyi istemesinden daha doğal ne olabilir. Dolayısıyla dinî ahlâk anlayışını eleştirirken dindarları anlamsız ve içi boş birtakım kavramlarla itham etmek ne ahlâkla ne de bilimsellikle bağdaşır. Kaldı ki dini reddeden bu kişilerin anlamsız eleştirileri yanında günlük yaşamda insanların mutluluğu ve huzuru için ahlâk adına ne yaptıkları ve ortaya ne koydukları da henüz bilinmemektedir. Dahası dinsizliği önemseyen toplumlarda ya da vicdanında inancı bir kenara bırakan kişilerin yaşamında niçin intihar, sapıklık, cinnet gibi bozuklukların, ya da trajik ve dramatik durumların daha çok ortaya çıktığı izah edilememiştir.

Dini reddettiği halde bazı filozoflar ateizmin çıkmazlarını görmüş ve sorgulamışlardır. Meselâ bunlardan biri olan Gaskin ateizmin de birtakım olumsuzlukları olduğunu söylemiş bu çerçevede özeleştirilerde bulunmuştur. Ona göre yüzyılımızda Tanrı'nın ahlâkî bir otorite olarak reddedilmiş olması da beklenildiği gibi her şeyi çözmemiştir.

Gaskin’e göre seküler ahlâka sahip olan ve pek çok ahlâkî yükümlülüğü kaldırarak yerine yeni bir şey koymayan modern toplumlar tutarsızlık içinde bulunmuşlardır. Doğrusu Gaskin'e göre ahlâkî otoritenin yıkılması diye bir şey de söz konusu değildir. Çünkü ona göre ahlâk sahasında Tanrı otoritesini reddedenler, Tanrı yerine metafiziksel görünümlü olan yeni otoriteler koymuşlardır. Meselâ Marxistler proletaryayı emredici ve varlığı kaçınılmaz kutsal bir otorite gibi görmüşlerdir. Yine XX. yüzyıl toplumlarındaki tek partili yönetimlerde parti egemenliği sadece insan davranışlarını etkileyen kaba bir güç olarak kullanılmamış, ayrıca emredilen şeylerin etkili olmasını sağlamak için de bu partinin ilkeleri bir tür metafiziksel güç olarak ileri sürülmüştür.(40) Gaskin'e göre ateizm adı altında "iyi ve kötü" gibi kavramlar kaybolmuştur. Moral değerler zayıflamış, bunun sonucu olarak insan “iyi ve kötü” kavramlarından uzaklaşmıştır. Modern dönemde moral kavramların sadece birtakım sosyal ve insanî ihtiyaçlara göre sınırlandığını belirten Gaskin'e göre evrensel ve ezelî olan pek çok şey de gözden kaçmış, ahlâk adı altında sadece toplumdaki sosyal haklar, proleter istekler, kişisel ilişkiler ve günlük ihtiyaçlar konuşulmaya başlanmıştır.

Yine Gaskin'e göre XX. yüzyılda işlenen en büyük hatalardan birisi de, insanın bir taraftan tarihte görülmemiş, akla hayale gelmeyen yıkım ve kötülüklere karşı hoşgörülü davranması, diğer yandan da sosyal yaşamdaki ayrıntılarla önemle uğraşmış olmasıdır. Meselâ Batı'da yaramaz bir okul çocuğunun alacağı cezanın dahi günlerce problem yapıldığını belirten Gaskin, buna karşılık dünyanın değişik yerlerinde cereyan eden katliamların, suçsuz yere ölen veya öldürülen binlerce insanın durumunun görmezlikten gelindiğini de ifade etmiştir. Doğrusu Gaskin’in bu tesbitine katılmamak mümkün değildir. İnsanın her şey pahasına güçlü olmaya çalışması ve dolayısıyla başkalarını görmezlikten gelmesi kabul edilecek bir durum değildir.

Yüzyılımızda materyalizm ve pozitivizmden kaynaklanan ahlâkî çöküntü çok pahalıya mal olmuştur. Bu çöküntünün boyutları her alanda hissedilmiş ve ağır faturalar ödenmiştir. Batı’daki ahlâkî sorumsuzluk ve vurdumduymazlıkları yüzünden Dünyanın değişik bölgelerindeki binlerce mâsum insan, hayvan ve doğal kaynakların göz göre göre yok olup gittiği ortadadır. Bütün bunların karşısında sadece kendi menfaatlerini koruyan ve kollayan modern devletlerin dünyanın fakir yörelerinde ya da geri kalmış bölgelerinde cereyaneden karışıklıklara, katliamlara, etnik kıyıma, istilâya, hastalıklara, açlığa ve susuzluğa karşı harekete geçmemeleri, karşılaşmış olduğumuz ahlâkî çöküntünün başka bir boyutunu gözler önüne sermektedir.

Çağımızda seküler ve dinsiz ahlâk anlayışının yol açtığı diğer bir çıkmaz da bireysel seviyede olmuştur. Geleneği ve geleneksel değerleri yıkma pahasına toplumlarda pek çok tahribat yapılmış, geçmiş kötülenmiş ve birtakım içi boş hayalî sözcüklerle toplumu oluşturan bireyler, aile, çevre, kültür ve mensup oldukları dinlerinden koparılmıştır. Ferdiyetçilik, özgürlük, ilericilik ve çağdaşlık adına bu kişilerin beyni yıkanmış, bu uğurda pek çok insanın zihni bulandırılmış, dinî ve ahlâkî değerler karalanmış ve kasıtlı olarak kötü gösterilmiştir.

Bireyler kendilerini sadece yiyip içen, robot gibi çalışan, fizyolojik ve biyolojik ihtiyaçları için yaşayan sorumsuz birer canlı durumunda görmüştür. Çevresinden ve dininden koptuktan sonra üzerinde ahlâkî bir otorite görmeyen pek çok genç insan bir anda kendini kötü alışkanlıkların içerisinde bulmuş, içerisinden çıkamadığı ve bir türlü terkedemediği sapkınlıkların ve tutkuların esiri olmuştur. Bunun neticesinde de ortaya pek çok facia ve dramatik manzara çıkmıştır.

Yüzyılımızın sonuna doğru yaşanan acı tecrübelerden sonra pek çok toplum, bünyesinde dinî inancın ve moral değerlerin eksikliğini hissetmiş ve bunun telâfisi için çalışmıştır. Öncelikle ailevî değerlere önem vermiş, alkol, kumar, fuhuş ve uyuşturucuya karşı ciddi önlemler almaya başlamıştır. Bu süreçte eğitimde dine ve dinî kurumlara büyük görevler verilmiş ve faaliyetleri desteklenmiştir. Dünyanın değişik bölgelerindeki materyalist ve pozitivist eğitim sistemi de tekrar gözden geçirilmiş benzeri yanlışlıklara düşülmemesi için önemli tedbirler alınmıştır. Bu olumlu gelişmenin yaygınlaşması ve kalıcı olması insanlık adına güzel bir kazanç olacaktır

Link to post
Sitelerde Paylaş

Laf diye konuşuyorsunuz işte.. Zeyneb muhammedin evlatlığının karısı değil mi:

VE BİR ZAMAN, Allah'ın lütufta bulunduğu ve senin de iyilik ettiğin kişiye, "Eşini terk etme ve Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde ol!" demiştin. Ve Allah'ın yakında aydınlığa çıkaracağı şeyi içinde gizlemiştin; çünkü insanlardan çekiniyordun, oysa çekinmen gereken yalnız Allah olmalıydı! sonra Zeyd o kadınla beraberliğini sona erdirdiğinde onu seninle evlendirdik ki evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlar için müminler suçlanmasın. Ve Allah'ın buyruğu yerine getirilmiş oldu.

anibal bu iftira bayağı eskidi yeni yeni iftiralar üretmelisiniz diyorum ben.ateistlerin ahlak anlayışıyla ilgili bi konuşursam kimse tutamaz beni buda böyle biline

Link to post
Sitelerde Paylaş

İstediğin kadar konuşabilirsin, keza.. Ama sözlerinizin hepsi, boş, anlamsız vede zırvalık olmaktan öte gidemeyecektir. Zira, ateistlerin bir kutsal kitabı filan yoktur.. Biz her defasında, karılarınız dövün diyen sadist allahınızı önünze koyacağız, ama siz sadece bunu yutmak zorunda kalacaksınız.. Elbette, susuz sabunsuz kayılmış olacğı için şahsınıza, alamayacak, can havliyle ateistlerde vs. diye bol bol atıp tutacaksınız.. Ama dediğim gibi, boş boş gürültüden başka bir şey olmayacak..

Evet, ateistlerin şeyleri diye, bizim de "doğru, bu ateizmini özüdür, aslıdır" vs. diye kabul etmediğimiz bir kaynaktan getirmediğin sürece, lafların boşta kalacaktır.

Diyeceksin mesela, "Ateizm karılarını dövmeyi emreder".. Ben gönül rahatlığıyla, bunu söyleyenin de, yapanında yetmiş iki sülalesine döşeyebileceğim. Ama sen evlatlığınının karısı ile evlenene, karısını dövün diyene gıkını bile çıkaramayacaksın. İşte bütün mesele burada, ona göre, dilersen, ne dilersen eğer yaz, söylemedi deme..

Link to post
Sitelerde Paylaş

anibal

sen bu sözlerin ve karalamalarınla müslümanları kandırabileceğinimi sanıyorsun.biz ölümüne islamı sevmiş bağlanmışız.öyle 1 2 iftirayla bizi kandıramazsınız.bu imansızdır.sizinki boş hayalden ibaret.

Link to post
Sitelerde Paylaş

anibal olayı özetlemiş, işte bu kadar.

Sen istediğin kadar ateistler alkoliktir de, dayanağın var mı, tabiki yok

Ama ben müslimlerin karılarını dövdüğünü söyleyebilirim, dayanağım kuran

Aynı şekilde müslolar gelinlerini yatağa atabilir derim, yine dayanağım kuran

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ama sözlerinizin hepsi, boş, anlamsız vede zırvalık olmaktan öte gidemeyecektir. Zira, ateistlerin bir kutsal kitabı filan yoktur.. Biz her defasında, karılarınız dövün diyen sadist allahınızı önünze koyacağız, ama siz sadece bunu yutmak zorunda kalacaksınız..

Tanrılarının kendisi de hiçbir şey yapmaz; "asın, parmaklarını doğrayın, çapraz kesin, ellerini kopartın" diye yazıp yazıp tetikçi insan kullanır, terör örgütü lideri gibi ya :rolleyes:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tanrılarının kendisi de hiçbir şey yapmaz; "asın, parmaklarını doğrayın, çapraz kesin, ellerini kopartın" diye yazıp yazıp tetikçi insan kullanır, terör örgütü lideri gibi ya :rolleyes:

gene klasik bi karalama tekniği.peki ben ateistlerin ahlak anlayışlarını sayiyim istermisin

1.eşcinsellik sapıklık homoseksüellik ve lezbiyenliği doğal kabül ederler.

2.anne babaya saygıları yoktur.onları tınlamazlar.onlar müslüman diye dalga geçerler.

3.evlilik dışı ilişkileri çok doğal ve özgürlük olarak nitelerler.

4.küfür ve iftirada üstlerine yoktur.islama inanmamakla kalmayıp bide üste küfreder iftira atarlar.

5.çevrelerinde güvenilmeyen tiplerdir.insanlar kedilerini bile emanet etmezler.

6.sudan nefret ederler abdest ve gusül bilmez ayda 1 kere banyo yaparlarki kokudan yanlarına yaklaşılmaz.

7.çocuk pornosunu çok severler bu cdleri yapanlarda izleyenlerde gene ateistlerdir.

8.sübyancıdırlar.çocuklara tecavuz ederler<erkek kız farketmez>.2 yaşındaki çocuklara bile sulanırlar.

9.hırsızlık yapar insanları haksız yere döverler.insanlara karşı şevkatleri ve sevgileri 0 dır.

10.ateistlerin çoğu kömür hırsızıdır.bu nedenle yüzleri kapkaradır:))))))))))))))

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...