Jump to content

İSLAM’IN ORTAYA ÇIKIŞ NEDENLERİ


Recommended Posts

Bana göre İslam ın ortaya çıkışının belirli bir nedeni ve amacı yoktur.. Tıpkı türbe, o türbeye gidip mum yakmak, hıdırellezde ateşten atlamak gibidir.. Kültür birikiminin sonucudur.. O kültürün ürettiği efsanelerin ve batıl inançların sonucudur...

Yani sevgili Mohammed..

Sen de mi şu Mohammed yalanına inanmayanlardansın?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 171
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Yani sevgili Mohammed..

Sen de mi şu Mohammed yalanına inanmayanlardansın?

Sevgili Hacı..

Şu an pek derdim değil Muhammed yaşamışdır yaşamamış mıdır.. Ortada bundan daha vahim bir mesele var.. Yaşasa da yaşamasada saçmalıklarla dolu bir inanış..   İnandığım şu, İslam sadece bir efsaneler birikimidir.. Kendi evrimini geçirmiştir.. Muhammed denen biri bu efsaneleri derlemiş olabilir.. Peygamberim dememiş olabilir.. Bütün bu efsaneler onun üzerinde kalmış olabilir.. 

Şeyh uçmaz mürit uçurur misali, Muhammed de bu şekilde ölümünden sonra kendisi bile farkında olmadan peygamber olmuş olabilir... 

Link to post
Sitelerde Paylaş

İsa'nın yaşamadığını kesin olarak biliyoruz diyebilirim. Yaşadığına dair hemen hiç delil yok.

İncillerin yazarları konusunda da son yıllarda kuşkular uyandı.

Yahudilik ve Hristiyan'ların kutsal kitaplarını kimlerin yazdığı kesin olarak bilinmiyor.

Sıra İslam'a geldi. Kitabını kimin yazdığının ve İslam'ın nasıl başladığının bilinmediği iddiaları ortaya atıldı.

Yakın zamana kadar herşey apaçık, net ve kesindi.

Birden herşey muğlaklaştı, müphemleşti, bulanıklaştı...

Dünya tarihinin bile iyi bilinmediği anlaşıldı.

Tarihte yüzlerce yılı kapsayan boşluklardan bahsedilmeye başlandı.

Yakın insanlık tarihinin bile tartışmalı olduğu kuşkuları uyandı.

50 yıl öncesinin tarihi bile sorgulanmaya başlandı.

Patoloji iyi bildiğim bir tıp dalıdır.

Hastalıkların bilimidir. Hastalardan ameliyat sırasında çıkarılan hasta organların ve dokuların incelendiği bir bilim dalıdır.

Önce hasta organa gözle bakılır. Hastalık makro düzeyde incelenir.. Lezyonun veya kanserin, derinliği, genişliği, sağlam dokularla olan ilişkisi, ağırlığı, rengi, kokusu, cerrahi sınırlara uzaklığı gibi nitelikleri saptanır.

Sonra hastalıkdan parça alınır ve dokunun mikroskopta incelenmek üzere birkaç mikronluk kesitleri yapılır. Cam slide üzerine monte edilir, boyanır.

Mikroskopun önce az büyütmesi ile başlanır. Büyütme giderek artırılır. Işık mikroskopu ile en fazla birkaç yüzkere büyütebilirsiniz.

Daha fazla büyütmek gerekirse elektron mikroskopuna baş vurulur.

Bu incelemenin her basamağı size farklı bir bilgi verir.

Makro düzeyde elde ettiğiniz bilgiyi, elektron mikroskopu ile bile elde edemezsiniz.

Bu dünyadan aya bakmaya benziyor. Ay uzayda yuvarlak bir cisim. Görüntüsü ve hareketleri size kendisi hakkında bazı bilgiler veriyor.

Ayı önce uzaktan değil de çok yakından incelediğinizi düşünün. Aydan getirilen kaya parçasını inceleyin önce.. Aya bakmadan ve varlığından haberdar olmadan. Ay hakkında hiç bir bilgi sahibi olamazsınız. Daha doğrusu çok, hatta pek çok, bilgi sahibi olursunuz ama, incelediğiniz spesmenin ne olduğunu, nereden geldiğini bilemezsiniz. Kökenini bilemezsiniz yani. Kökenini bilmeniz için bir gece vakti ayı dünyadan izlemeniz gerekir. Uzaktan izlemeniz gerekir.

Tarihsel olguları da benzer bir analoji ile değerlendirebiliriz.

Günümüzde vuku bulan olayları çok iyi bildiğimize eminiz. Ve gerçekten de çok iyi biliyoruzdur. Olayların en ince ayrıntılarına kadar vakıfız.

Aradan zaman geçtikçe bu akut bilgi azalır. Ayrıntılar kaybolur. Geride müphem ve muğlak bir bilgi kalır.

Ama o farklı bir bilgidir. Akut olayların heyecanı yoktur onlarda. İnsan hislerine kapılmadan değerlendirebilir onları. Ve daha da ötesi doğasını ve diğer tarihsel olgularla olan ilişkisini daha kolay değerlendirmeye başlar. Tarih bilimi sayesinde çok önceleri vuku bulmuş olgular hakkında farklı bilgiler elde edilir.

Tarihte geriye doğru gittikçe müphemlik ve muğlaklık artarken, akut bilgiler azalır ve bilginin niteliği değişir.

İslam'ı günümüz koşullarında incelediğimiz zaman karşılaştığımız bilgi çokluğu bize bu din hakkında çok şey bildiğimizi telkin eder.

Bu aslında elbette doğru bir çıkarsamadır.

Ama bu bilginin kökeni nedir? Bu bilgi ne zaman ve nasıl kazanılmıştır?

Bu bilginin, örneğin İslam tarihinin, doğruluğunu ve gerçekliğini kesin olarak bilmek için basamak basamak geriye doğru gitmek zorundayız.

Her bir basamak geri dönüşte İslam hakkında bugün bildiklerimizden bazılarının yok olduğunu gözlemleriz.

Geriye doğru gittikçe bildiklerimiz muğlaklaşmaya ve azalmaya başlar.

Bu daha az biliyoruz anlamına gelmez.

Bilginin kökenine yaklaştığımız anlamına gelir.

Ve geçmişte öyle bir zamana ulaşırız ki, orada bulmayı ve karşılaşmayı umduklarımızdan çoğu yoktur.

Hatta orada hiç bir şey bile olmayabilir.

Binlerce yılı kapsayan koca bir tarih, kaynağına yaklaştıkça küçülür, azalır ve bazan yok olur gider....

Tarihini çok iyi bildiğimizi sandığımız, ya da bundan emin olduğumuz İslam'ın yok olduğu gibi....

Aslında bu çok şaşırtıcı, hatta birçokları için şoke edici, düş kırıcı, ya da kabul edilmesi olanaksız bir durumdur.

Ama çoğu kere tarihsel süreçlerin doğası böyledir.

Bilimde de bu durum geçerlidir.

Efsanelerin kökenini geçmişte vuku bulmuş olan bazı olaylar veya açıklamalar oluşturur.

Günümüze gelene kadar onlar eklenen başka efsanelerle zenginleştirilmişlerdir.

İslam hiç kuşkusuz bir efsanedir arkadaşlar.

Diğer efsanelerden farkı 1500 yıl önceki gerçekliğini bugün hala muhafaza etmesidir.

İlerde bir zaman bu basit gerçek anlaşılacak ve kabul edilecektir.

İşte o zaman İslam yerini başka bir dine terkederek yok olacaktır.

İnsanlığın dinlerden kendini arındırabileceğini hiç sanmıyorum.

Ama dinlerin bazı sapkınlılarından ve aşırılıklarından kendilerini arındırabileceklerine inanıyorum.

O günlerin en kısa zamanda gelmesi dileği ile...

Selamlar...

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hiç düşündünüz mü bilmiyorum...

Kur'an'da çok sayıda savaşla ilgili ayetler vardır.

Neden olduğunu hiç düşündünüz mü?

Muhammed sağlığnda hem bu dini yayacak hem de etrafıyla savaşacak..

Ve 23 yıl gibi inanılmayacak kadar kıse bir zaman diliminde İslam dinini yöreye yayarak, evrenleştirecek..

Hiç olacak iş mi bu?

Mucize bile olamayacak kadar uzak bir olasılık.

Ama İslam'ın yörede yayıldığı da bir gerçek.

Tabii 23 yılda değil.. Yüzlerce yılda..

İslam Endülüse girdiği zaman bile tarihi yeterince iyi bilinen bir din değil.

Ve İslam Kur'an'dan anladığımız kadarıyla bir imparatorluk dini.

Ayetleri savaşla başlayıp, savaşla biten bir kitap.

Başka hiç bir kutsal kitap savaş stratejisinden, savaşın öneminden, Allah yoluna şehit olmaktan, geride kalan yetimlerin bakımından, savaş için Müslüman'lardan para toplamaktan, savaştan kaçanları korkak olarak itham etmekten, Allah adına ölenlerin cennete gideceklerinden bahsetmez.

Kur'an'da savaşla ilgili ayetlerin olması, bu dinin açıkça bir savaş dini olduğunu gösterir.

Ama önceleri amaç İslam'ı yaymak değildir..

Ortaya çıkmakta olan bir imparatorluğu yaymaktır.

İslam bunu büyük bir başarı ile sağlamıştır.

Önce Emevileri, sonra Abbasileri devirlerinin büyük gücü yapmıştır.

Daha sonra diğer İslam imparatorlukları tarafından da kullanılmıştır. Sasaniler, Osmanlılar gibi.

İslam onlarla birlikte yok olması gerekirken, hala vardır.

İslam hala bir savaş dinidir.

Ama İslam'ı Allah'ın kamçısı gibi kullanacak bir İslam devleti yoktur artık.

Yine de İslam'ı kullanan devletler vardır ve onlar diğer devletler için sorun oluşturmaktadırlar.

İslam Emevilerin bir güç olma uğruna keşfettikleri ve zorla empoze ettikleri bir dindir.

Ayrıca İslam imparatorluğu savaşı Müslüman'lara zorlamıştır. Empoze etmiştir. Asker celp ederken bazılarını muaf tutmuştur.

Fetih 17: Köre zorlama yoktur, topala zorlama yoktur, hastaya da zorlama yoktur. Kim Allah'a ve resulüne itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Dim de yüz çevirirse, Allah onu acıklı bir azapla cezalandırır.

İslam savaş çığlıları atan Müslüman'ları manüple eden ve onları zorla savaşa süren bir imparatorluğun resmi dinidir.

Başka türlü yayılması mümkün olamazdı zaten.

Kimse İslam'ı beğendiği için seçmedi.

Seçmek zorunda bırakıldı. Emri vaki yapıldı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sunnilik ile Şiiliğin birbirlerinden ne zaman ayrıldığı İslam kaynaklarına göre açık ve nettir.

Her ikisi Muhammed peygamberin ölümünden sonra birbirlerinden ayrılmışlardır.

Bu konuda son derece bol bilgi vardır.

Ama biliyoruz ki Arap literatürü o bilgileri kayda geçirecek sofistikasyondan yoksundur.

O bilgilerin çok sonraları İslam'a eklenmiş oldukları hakkında en ufak bir kuşku bile duymamaktayım.

Bu bağlamda ben yalnız değilim. Benimki sadece mantıksal bir çıkarsama.

Benim gibi düşünen başkaları da var.. Bunu gururla söyleyebilirim.

Princeton Üniversitesi Yakı Doğu Çalışmaları kürsüsü profesörü olan Bernarda Lewis'a göre, şiiliğn farklı bir başlangıcı vardır.

Bu konuda deliller varsa da, Bernard Lewis'a göre, şiiliğin başlangıç tarihi ve ilk tarihçesi meçhul olup, tarihin karanlık sayfalarında kaybolmuş gitmiştir.

Günümüze kadar ulaşan bilgiler sunni ve şii kökenlidir. Ve onlar çok sonraları yazılmışlardır. Kesin olarak yazılmalarının nedeni geçmişte vuku bulan olayların yeterince bilinmemesi ve bu konudaki çeşitli çelişkili ve tutarsız görüşlere bir düzen getirmek istenmesidir. Önceleri aralarında fazla fark olmayn şiilik ve sunnilik bu yazılanlardan sonra birbirlerinden kesin olarak ayrılmışlardır. Başlangıcı oldukça homojen olan İslam, zamanla parçalanmaya başlamış ve farklı doktrinleri ve liderleri izleyen gruplara ayrılmıştır.

Bernard Lewis'ın bu teorisi Muhammed ve Ali olmadan da şiiliğin başlayabileceğine işaret ettiği için önemlidir.

Tarihçilerin sünni ve şii İslam'ların birbirlerinden nasıl ve ne zaman ayrıldığına dair daha ayrıntılı bilgiler derlemeleri gerekmektedir.

Herşeyden önce İslam kaynaklarına dayanan bilgilerin hepsi sorgulanmalıdır.

Çünkü hiç biri doğru olmayabilir. Ve değillerdir de!

Şiilik muhtemelen çok önceleri ilk ve ilkel İslam'dan ayrılan bir mezheptir.

Bernard Lewis bunu savunmaktadır. Aşağıdaki kaynağa bakınız.

Kaynak: http://www.rim.org/muslim/shiite.htm

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
O zaman islamın erken tarihleriyle ilgili yazılarınızın linklerini alabilir miyim?

DreiMalAli bu konu ile daha yakından ilgileniyor ve ben de onun kaynaklarından yararlanıyorum zaten.

Turan Dursrun sitesinde onun yazılarını bulursanız, dayandığı kaynakları da bulabilirsiniz.

Ayrıca bu başlığın ilk sayfasında ben onunla ilgili birkaç adres yayınlamıştım.

Bu konuda fazla kaynak yok. Ama hiç kaynak yok değil. Bazı kaynaklar var ve yakında bir kitap çıkacak.

Hidden Origin of İslam adında.. İslam'ın gizli kökeni yani.. Henüz çıkmadı.

Başka kaynaklar da var. Konferanslar falan. Ve oralarda yayınlanan çok ilginç yayınlar var..

Link to post
Sitelerde Paylaş
DreiMalAli bu konu ile daha yakından ilgileniyor ve ben de onun kaynaklarından yararlanıyorum zaten.

Turan Dursrun sitesinde onun yazılarını bulursanız, dayandığı kaynakları da bulabilirsiniz.

Ayrıca bu başlığın ilk sayfasında ben onunla ilgili birkaç adres yayınlamıştım.

Bu konuda fazla kaynak yok. Ama hiç kaynak yok değil. Bazı kaynaklar var ve yakında bir kitap çıkacak.

Hidden Origin of İslam adında.. İslam'ın gizli kökeni yani.. Henüz çıkmadı.

Başka kaynaklar da var. Konferanslar falan. Ve oralarda yayınlanan çok ilginç yayınlar var..

DreiMalAli'nin yazılarına da baktım.

Şu ana kadar islamın kökeni hakkında en gerçekçi ve tatmin edici yazıyı siz yazdınız. Çünkü islam kaynağı ile ilgili yazıların hemen hemen hepsi Muhammed2in yaşamadığı yönündedir. Çok az bir kısım ise onun önemsiz bir din adamı olduğunu söyler. Fakat sizin iddianız hem Muhammed'in keyfi ve karıları için inene ayetleri, hem de Allah adına yaptığı savaşları en iyi şekilde anlatıyor. Bu konuda beni şüpheden kurtardığınız için teşekkür ederim. Muhammed'in yaşaması şarttı, çünkü dinde Allah her anıldığında onunla birlikte anılan, sırf keyfi ve karıları için ayet indiren birinin yaşamamış olması çok mantıksız olurdu.

Benim eski düşüncem ise Hıristiyan Bizans tehditine karşılık Hatice, Varaka bin Nevfel ve o yörenin önde gelen yahudilerin yazdırmış olduğu iddiasıydı. Hatice öncesi ve sonrası ayetler ve uygulamalar da bunu gösteriyor zaten. Hatice iddiası ve benim görüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş
DreiMalAli'nin yazılarına da baktım.

Şu ana kadar islamın kökeni hakkında en gerçekçi ve tatmin edici yazıyı siz yazdınız. Çünkü islam kaynağı ile ilgili yazıların hemen hemen hepsi Muhammed2in yaşamadığı yönündedir. Çok az bir kısım ise onun önemsiz bir din adamı olduğunu söyler. Fakat sizin iddianız hem Muhammed'in keyfi ve karıları için inene ayetleri, hem de Allah adına yaptığı savaşları en iyi şekilde anlatıyor. Bu konuda beni şüpheden kurtardığınız için teşekkür ederim. Muhammed'in yaşaması şarttı, çünkü dinde Allah her anıldığında onunla birlikte anılan, sırf keyfi ve karıları için ayet indiren birinin yaşamamış olması çok mantıksız olurdu.

Benim eski düşüncem ise Hıristiyan Bizans tehditine karşılık Hatice, Varaka bin Nevfel ve o yörenin önde gelen yahudilerin yazdırmış olduğu iddiasıydı. Hatice öncesi ve sonrası ayetler ve uygulamalar da bunu gösteriyor zaten. Hatice iddiası ve benim görüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

Muhammed'in yaşadığına ben de inanmıyorum.

Bütün inandığım öyle bir insanın yaşatılmışı olması. Yaşaması değil.

Ayrıca Hatice öncesi ve sonrası diye bir şey yok. Çünkü Hatice yok.. Benim görüşüme göre...

Bütün anlatılanlar efsane. Arap efsaneleri...

Muhammed'din önemsiz biri olduğu iddiası için bir şey diyemem. Belki yaratılan öyle bir insan aynı zamanda resul olarak halka tanıtılmış olabilir.

Burada önemli olan İslam'ı Muhammed'in başlatmadığı.. Kur'an'ı Muhammed'in yazmadığı ve öyle bir insan yaşamış bile olsa, hakkında yazılan biyografilerin hiç birinin onun yaşamını yansıtmadığı..

Link to post
Sitelerde Paylaş

DreiMalAli'ye attığım bir öm'yi paylaşmak istiyorum.

Şimdi ortaya 2 varsayımla yola çıkabiliriz. Muhammed var ya da yok. Çoğu kişi siz de dahil yok diyorsunuz. Hatice'nin ölümünü referans alırsak ölümü öncesi ve sonrası diye ikiye ayırabiliriz Kuranı. Siz de takdir edersiniz ki hatice öncesi gayet barışçıl ve yerel bir din olan islam hatice gibi güçlü bir kadın ölünce muhammedin de güçlenmesiyle muyhammedin menfaatine ve dübürüne çalışmaya başlamıştır.

Burada hemfikiriz galiba, Emevilerin yayılma politikası için aynen Cengiz Han gibi Arapları toplayarak ve Yahudilerin kendilerine Tevratı uydurdukları tarih gibi İslam tarihini uydurarak hareketlerini meşrulaştırma hareketi olmuştur. Burada ayrı bir soru sormak istiyorum, bu yayılma tamamen savaş, cariye, ganimet vs. için miydi yoksa Bizans tehditine karşılık bir tepki de söz konusu muydu?

Yine baktığımızda her müslümanın günde 5 kere adını andığı, kutsal kitapta özellikle Medine ayetlerinde kendi keyfine ayetler indiren bir adamın yaşamamış olmadığını düşünmek çok saçma olur. Ateist forumda Hacı Muhammed'den Kuran'dan resul ve nebi olarak bahsedildiğini ve bunların bir nevi önder anlamına geldiğini yazdı. Acaba burada resul dediğimiz islamı ortaya atan Emevilerin devlet başkanı olan bir nevi general-devlet başkanı olabilir mi? Aynı zamanda bu kişi İsa gibi salt peygamber değil de Yahudi usulü bir kral-peygamber ya da ortadoğuda çok sık olarak görülen (aynı firavun,nemrut,Babil kralları gibi) tanrıkral ya da tanrının yeryüzündeki temsilcisi konumunda biri olabilir mi? Çünkü bir dinde bir kişi ve menfaatleri bu kadar yer alıyor ve dinin gereği için başkoşulsa o kişinin hem de o dine inananlar tarafından yaratılmış olma ihtimali çok düşüktür.

Yine Hatice'yi referans alırsak Muhammed belki birden fazla muhtemelen 2 kişi olabilir. Mekke ve Medine ayetlerinin farkına bakacak olursanız her bakımdan sanki birbiriyle alakası olmayan kişiymiş gibi durur. Bu kişilerden biri Emevi generali ve devlet başkanı diğeri de Mekke ve civarında tek tanrılı inanca sahip olan(yahudi veya hıristiyan da olabilir) bir nevi yerel din ve oranın önde gelen adamı. Ben Mekke ve Medine ayetlerine bakarak bu iki kişinin birleşimi bir Kuran olabilir diye düşünüyorum. Kurandaki her ne kadar bu iki kişi farklı olsa da hitabet ve üsluba bakarak yazanın aynı olduğunu düşünüyorum. Tabii bu yazanın da Emevi himayesi altında bir şair-yazar olması mantıklıdır.

Benim önceki düşüncem Hıristiyan yayılmacılığına karşı Hatice, kuzeni Varaka bin Nevfel ve o yörenin önde gelen Yahudilerince Muhammed'e yazdırılmış olduğu, Hatice ölünce ve Muhammed güç kazanınca Kuranı kendi menfaatine göre şekillendirdiği(Medine ayetleri) şeklindeydi. Rum suresi ve gelecek ile tahminde bulunan ayetin varlığı bir örnek olabilir. Daha sonra ateistforumda Hacı'nın açtığı konuyu okuyunca bir dinin 23 yılda ve sadece bir nesilde bütün topluma etki etmesi, Kuranın toplanması yani Osman zamanında yaklaşık 100 yıl sonra Arapların kağıtla tanışması vb. faktörleri göz önüne alınca onun tezinin daha doğru ve Kuranla uyumlu olduğunu gördüm.

Muhammed yaşamadı diyenlerin en büyük dezavantajı Muhammede ait olan Medine ayetleri konusuna da cevap buldum böylece. En azından Medine ayetlerinin bahsettiği kişinin yaşayan bir tanrıkral-kral-devlet başkanı (resul ve nebi diye bahsedilen kişi) olduğu neredeyse kesindir.

Tabii benim de dezavantajlarım var. En önemlisi de Kuranın içinde hiçbir tarihin yer almaması. bunun dışında islam imparatorluğunda halifelere resul olarak adlandırma var mıydı yoksa bu sadece kurucu kişiye ait birşey miydi bilemiyorum. Ayrıca Kuranda Hatice adının geçmemesi de sayılabilir.

Bu yazı hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyim?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konuda size şunları yazabilirim...

Siz İslam'ı yeni bir bakış açısından incelemimyorsunuz.

Hala İslam'ın bize anlattğı masalları kısmen de olsa doğru kabul ederek onları yorumluyorsunuz.

Bundan kendinizi arındırmadan ne İslam'ı, Ne Muhammed'i, ne de Kur'an'ı doğru ve bilimsel olarak yargılayabilirsiniz.

Bilimsel diyorum. Yani bazı artefakt ve delillere dayanarak bu konuyu incemekten bahsediyorum.

Elimizde mevcut tek delil Kur'an'ın kendisidir.

Başka delil yoktur.Hadisler delil sayılmazlar. Büyük efsanenin parçasıdırlar onlar.

Kur'an'ı alın ve İslam'ın size öğrettiği herşeyi unutun..

Kur'an'ı İslam hakkında başka bilginiz olmadığını kabul ederek anlamaya çalışın.

Kur'an'ı en ufak bir şekilde bile olsa İslam'ın kabul ettiği bazı masalları ciddiye alara yorumlamaya başladığınız an, İslam'ın dümen suyuna girer ve yanlış bir yola saparsınız..

İslam'ı nesnel olarak yorumlamak bilimsel ve kesin kanıtlara gereksinim gösterir.

Öyle bir kanıt olmadığı için Kur'an'dan başka kaynağa güvenmemelisiniz.

Kur'an'ı İslam'ın sizden istediği gibi, Mekki ve Medeni ayetler şeklinde ikiye ayırarak yorumlayamazsınız. Bu fiction dır.

Kur'an'ı ayrıca Hatice'den önce ve sonra olarak da ikiye ayıramazsınız.

Çünkü Hatice de bir efsanedir.

Kur'an'da Muhammed'in seks hayatına değinen ve karılarının sırası ile ilgili ayetlerin de başka türlü bir açıklaması olmalıdır.

O ayetleri de İslam'ı yaptığı gibi yorumlayamazsınız.

Kur'an'ı tümüyle farklı bir bakış açısından bakarar yorumlamak zorundasınız.

Bildiğimi İslam'a atıflarda bulunan herhangi bir Kur'an yorumu benim gözümde yanlış olmaktan, daha da ötesi, insanlığı yanıltmaktan öteye gidemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her ne kadar çoğu Muhammedin dübürüne inmiş olsa da Kuran uydurmadır diyelim. Peki bu uydurmada neden illa Muhammed şart koşuluyor? Allah yeterli değil miydi?

Her toplum bir kurucu ve lider arar veya yaratır? Ama hiçbir dinde veya kitabında böyle dübürüne çalışılan bir lider yoktur.

Ayrıca bu yaratılan liderlerin hep çok uzun yaşam süreleri, doğaüstü güçleri, birçok mucizesi vardır ve hayat hikayeleri çok abartılıdır. Ama hadisleri bir kenara bırakırsak Kuranda Muhammedin böyle hiçbir özelliğini göremeyiz.

Dinin yayılma sürecinde Emeviler neden illa Muhammede gereksinim duydular, Allah yeterli değil miydi? Ya da her toplumun bir lidere(özellikle de doğaüstü özellikleri olan) ihtiyacı olup onu toplumun yarattığını varsayarsak neden bu kadar ayrıntılı ve gayet insani bir yaşantı süren bir Muhammed portresi çizmişlerdi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Her ne kadar çoğu Muhammedin dübürüne inmiş olsa da Kuran uydurmadır diyelim. Peki bu uydurmada neden illa Muhammed şart koşuluyor? Allah yeterli değil miydi?

Her toplum bir kurucu ve lider arar veya yaratır? Ama hiçbir dinde veya kitabında böyle dübürüne çalışılan bir lider yoktur.

Ayrıca bu yaratılan liderlerin hep çok uzun yaşam süreleri, doğaüstü güçleri, birçok mucizesi vardır ve hayat hikayeleri çok abartılıdır. Ama hadisleri bir kenara bırakırsak Kuranda Muhammedin böyle hiçbir özelliğini göremeyiz.

Dinin yayılma sürecinde Emeviler neden illa Muhammede gereksinim duydular, Allah yeterli değil miydi? Ya da her toplumun bir lidere(özellikle de doğaüstü özellikleri olan) ihtiyacı olup onu toplumun yarattığını varsayarsak neden bu kadar ayrıntılı ve gayet insani bir yaşantı süren bir Muhammed portresi çizmişlerdi?

Evet.. Bunlar yasal itirazlar. Mantıklı itirazlar..

Ama efsaneler söz konusu olunca bunlar geçerli olamazlar.

Çünkü efsaneleri inanılmaları için çok ayrıntılı yazmak gerekmektedir.

Bütün mitolojiler son derece ayrıntılı efsanelerdir.

Size Zeus'un yaşamını araştırmanızı tavsiye ediyorum.

İnanılmayacak kadar ayrnıtılı bir yaşamdır o..

İslam'da Muhammed'in yaşamını beşle katlar.

Unutmayalım ki efsaneler (mitler) yalanlar ve masallar değillerdir.

Zamanlarında yapılan bazı açıklamalardır. Yani kendi zamanlarındaki bilimsel görüşler ve açıklamalardır.

İslam ortaya çıkarken, onu kullanan İslam imparatorluğu İslam ve Muhammed efsanelerini inanılır yapabilmek için bu yola baş vurmuştur.

Ayrıntılara bile çok büyük önem verilmiştir.

Zaten efsanelerin inanırlığı onların ayrıntılarında saklıdır.

Bu kadar yalan olamaz diye düşünür inanırlar.

Bu hala geçerlidir.

Müslüman'lar İslam yalan olsaydı, dünyada şimdi 1,5 milyar Müslüman var olmazdı..

Bu kadar inanır yanlış olamaz...

derler..

Ve tabii yanılırlar.

Efsaneleri yalan ve masal olarak nitelendirip, ihmal etmek çok büyük hatadır.

Günümüzde bile her gün her uygarlık, gelenek ve göreneğe ve kültüre sahip insanlar arasında yeni efsaneler ortaya çıkmaktadır.

Batı Avrupa ve ABD bundan muaf değildir. İnsan her yerde aynı insandır.

İslam'la ilgili herşeyi İslam'ın dışında bir açıklama ile açıklamak zorundayız.

Yoksa İslam'ın dümen suyundan kurtulamaz ve yalnız onu onere ederiz.

Bu efsaneye bir son vermenin zamanı çoktan geldi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Efsane uygun kelime olabilir.

Nasıl İsa'nın doğumu ayrıntılı, sonraki 30 yılı kayıp, ondan sonra ölümü ve sonrası çok ayrıntılıysa; Muhammedin de 40 yaşına kadar çok az şeyi varken peygamberliğinden sonra ölene kadar birçok anısı vardır.

Yanılmıyorsam Buhari 60.000 tane hadisi ayıklayarak sahih hadisleri yazmıştır. peygamberliği 23 yıl olduğuna göre bu hesapla günde en az 10 tane hadis olmak zorundadır.

Bu kadar ayrıntı bile Muhammed'in İsa gibi efsane olduğuna delildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben 3 ya da 4 mektup duymuştum/okumuştum Muhammed'e ait olduğu iddia edilen.Topkapı sarayı müzesinde Hırka-ı saadet dairesi(kutsal emanetlerin bulunduğu bölüm) ramazan ayında açılıyor bildiğim kadarıyla.Biraz araştırıp sana detaylı bilgi vereceğim.

http://www.topkapisarayi.gov.tr/

http://www.topkapisarayi.gov.tr/vr.asp?mov=kutsalemanetler

Bu linki kullanabilirsin.

topkapisarayi@kulturturizm.gov.tr

Bu email adresiyle de irtibata geçerek daha net bilgiler alabilirsin.

Sevgili euclid,

verdiğin linkleri tanısam da, mail ile yazışmak aklıma gelmemişti.

Teşekürler.

Sevgiler

Sevgili euclid,

o günlerde yazdığım maile henüz cevap gelmedi.

Ama şaşırmadım.

Bir kaç sene önce DaVinci arkadaşımızın siteleri yasaklandığında da Türk Telecom'dan nedenini sormak için yazmıştım Fakat maillere cevap gelmemişti.

Oryental ülkelerin tipik karakterlerindendir vatandaşını karanlıkta bırakmak.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
DreiMalAli'nin yazılarına da baktım.

...

Sevgili ironman,

epey hızlıymışsın meğer.

Sevgili Haci ilk sayfadaki linkleri okumanı ve benim yazılarıma bakmanı tavsiye ettikden sonra 6 dakika içinde DreiMalAli'nin yazılarını okuduüğunu belirtmişsin. :D

DreiMalAli'ye attığım bir öm'yi paylaşmak istiyorum.

Bu forumda bana senden ne dün ne bugün bir ÖM geldi.

Eğer benim yazılarımı okumuş olsaydın, ÖM diye verdiğin yazıda Hatice'den bahsetmezdin.

Nedeni ise gayet basit.

Ne Muhammed yaşamıştır şu dünyada, ne de Muhammed hakkında anlatılanlar, eşleri, aşkları, savaşları vs. olumuştur, ne peşinden geldiği iddia edilen 4 halife gelip geçmiştir Dünyamızdan.

Bunların hepsi, en iyi ihtimalle 200 yıl sonra, muhtemelen ama 300-400 yıl sonra ortaya çıkan masallardır.

Hakkında tek 1 tane kanıt dahi olmayan birisi (Muhammed, Hatice, Bilal-i Habeşi vs. her kim olursa olsun...) iiçin, şöyle yaptı, böyle yaptı diye, şöyle vurdu, böyle kesti gibisinden hayal ürünleri ile uğraşmam. Çünkü kimseye faydası olmaz. Önce o kişi hakkında sağlıklı bilgi mevcut olmak zorunda.

Sevgili Haci'nin de tavsiye ettiği gibi:

Kur'an'ı alın ve İslam'ın size öğrettiği herşeyi unutun..

Kur'an'ı İslam hakkında başka bilginiz olmadığını kabul ederek anlamaya çalışın.

Kur'an'ı en ufak bir şekilde bile olsa İslam'ın kabul ettiği bazı masalları ciddiye alara yorumlamaya başladığınız an, İslam'ın dümen suyuna girer ve yanlış bir yola saparsınız..

İslam'ı nesnel olarak yorumlamak bilimsel ve kesin kanıtlara gereksinim gösterir.

Öyle bir kanıt olmadığı için Kur'an'dan başka kaynağa güvenmemelisiniz.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili ironman,

epey hızlıymışsın meğer.

Sevgili Haci ilk sayfadaki linkleri okumanı ve benim yazılarıma bakmanı tavsiye ettikden sonra 6 dakika içinde DreiMalAli'nin yazılarını okuduüğunu belirtmişsin. biggrin.gif

bu konuyu zaten önceden okumuştum. Onun verdiği linkler olan sizin yaızlarını da okudum. Hatta sizin diğer sitelerdeki yazılarınızı da okudum. Hacı'nın kendi cevabını bekliyordum, o da sizin yazılarınızı okumamı söyleyince ben de önceden okuduğumdan direk mesajı attım.

Bu forumda bana senden ne dün ne bugün bir ÖM geldi.

turan dursun'dan atmıştım öm'yi.

Ayrıca 114 nolu iletiye sizin cevabınız nedir?

Neden Oğuz Kağan, İsa vb. doğaüstü bir kahraman değil de Muhammed gibi sadece insani özellikleri olan bir kahraman yaratılmıştır?

tarihinde ironman tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili euclid,

o günlerde yazdığım maile henüz cevap gelmedi.

Ama şaşırmadım.

Bir kaç sene önce DaVinci arkadaşımızın siteleri yasaklandığında da Türk Telecom'dan nedenini sormak için yazmıştım Fakat maillere cevap gelmemişti.

Oryental ülkelerin tipik karakterlerindendir vatandaşını karanlıkta bırakmak.

Sevgiler

Sahte şeyleri sergileyip bundan para kazanan bir ülkeye ve kurumlarına sorduğun soruların cevapsız kalması doğaldır.O mektupların Muhammed dönemine ait olmadığının ortaya çıkması birçok şeyin sorgulanmasını tetikleyecektir.

Araştırdığın konu külfet isteyen zor konu.Aslında ortak bir çalışma grubu oluşturmak gerekiyor bunun için.

O mektupları Muhammed vs yazmadı eminim yazanda Muhammed diye birini görmemiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...